Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 1998 ÇARŞAMB/
HABERLER
İzmit Müessesesi'nin son durum raporu, fabrikaya asgari teknolojik olanaklarm bile sunulmadığını gösteriyor
SEKA çökertiknek isteııiyor• Selüloz stokunun yüzde 25'ini kullanan İzmit fabrikasının
kapatılması durumunda, yüzde 50 kapasiteyle çalışan Aiyon
işletmesinin kapatılması da gündeme gelecek.
COŞKUN YAMAN/tLHAN TAŞÇI
BALIKESİR/ANKARA- Özelleştirme
Yüksek Kurulu'nun İzmit SEKA Müesse-
sesi'ni kapatma karanna karşı eylem ve
tartışmalar sürerken, Afyon ve Dalaman
işletmelerinin de kapatılacağı ortaya çık-
tı. Özelleştirme raporlannda bazı SEKA
fabrikaları "rehabibte edilmesi mümkün
ohnayan" tesisler olarak göstenldi. Kısıt-
lı olanaklarına karşın KİT'Ierdeki kâğıt
üretiminin yüzde 47sini gerçekleştiren ve
büv ük çapta stoklan bulunan İzmit SEKA
Fabrikasrnın ise en son tnodernizasyon
çalışmasının 1980'de yapıldığına dikkat
çekildi. Kâğıt sektöründe vaşanan yogun
rekabet nedeniyle satış fiyatlarırun mali-
yetin altında belirlenmesi. tzmit SE-
KA'nın zarannı arttırdi.
Hazine Dış Ticaret Başkanlığrnın ha-
zırladığı ve Özelleştirme Yüksek Kuru-
lu'na sunduğu rapor, yağmanın hangi bo-
yutlara kadar uzandığıru gözler önüne ser-
di. Raporda tzmit ilebirlikte Afyon ve Da-
laman SEKA fabrikalan "rehabffite edil-
mesi ve özeUeştirilmesi mümkün olmayan
müesseseler olarak" göstenldi. Kapatıl-
ması önerilen bu fabrikalann arazisi ile
makinelerinin ayn ayn satılabileceğinin
vurgulandıgı raporda, daha iyi durumda-
ki Akdeniz, Bolu, Çaycuma ve Kastamo-
nu müesseselerinin hemen özelleştiriiebi-
leceği, Aksu ve Balıkesir müesseselerinin
rehabilite edildikten sonra satılabileceği
kaydedildi. Hazine Dış Ticaret Başkanlı-
ğrnın "Müessese Bazında Özelleştirme"
başlıklı raporunda, SEKA fabrikalan ile il-
gili şu değerlendirmeler yapıldı:
Rehabffite EdilmesiMümkünOtan Mü-
esseseler
Afyon: Hammadde sıkıntısı ve düşük
kaliteli ürün öretilmesi sebebiyle özelleş;
tirilmesi güçtür.
Dalaman: Türkiye'nin ikinci büyük kâ-
ğıt fabrikasıdır. Turistik alanda kurulrnası
ve çevre kirliliği yaratması sebebiyle özel-
leşmesi güç olabilir. Bu nedenle arazisi ve
makineleri ayn ayn satılabilir.
İzmit: Ekonomik ömrünütamamlamış-
tır. Kullanılmayan değerlı arazileri için ta-
lep mevcuttur. Arazisi ve makineleri ayn
satılmalıdır. Arazisi için çevTedeki fabri-
kalar veya belediye talip olabilir. Müesse-
selerin değeıiendirilmeyen makineleri di-
ğer müesseselere transfer edilebilir. Ancak
bunun için ayn bir çalışma yapılmalıdır.
Rehabilite Edüebilecek Müesseseler
Aksu ve Balıkesir: Balıkesir daha önce
saüşa çıkanlmış. ancak satılamamıştır. Re-
habilite edilerek satilmalan alternatifı de-
ğerlendirilmelidir.
Hemen Özellestirüeeek MüesseseJer
Akdeniz: Müesseseye ait Uman ve tesis
aynlarak satılmalıdır.
Bolu: Kârlı ve kendi kendine yeten bir
müessese olması, üretilen ürünlerin TSE
belgesine sahip olması nedeniyle özel sek-
törün talep edeceği düşünülmektedir.
Çaycuma: Ürettiği ürün itibanyle tekel
konumunda olması sebebiyle, hemen
özelleşebilecek müesseselerden biridir.
Kastamonu: Modernizasyon yatınmı
henüz tamamlanmıştır. lhracat olanaklan
oluşmaktadır. Alıcı bulacağı düşünülmek-
tedir.
tzmit'teson durum
Selüloz-lş Sendikası'nca hazırlanan
"SEKA İzmit Müessesesi'nin Son Duru-
mu" başlıklı raporda ise 1989'da ithalaün
kolaylaştınlmasıyla fıyat ve kalite açısın-
dan ayncalıklı ithal ürünlerin piyasaya sü-
rüldüğü belirtilerek "Özel sektör fabrika-
lan da teknolojik yenilikler de> reye gjrin-
ce, tzmit,gerek teknoloji gerekse kalite açı-
sından rekabet edemez hale gelmiştir" de-
nildi. Zaman zaman modernize edilmesi-
ne karşın "ciddi yannmlar" yapılmaym-
ca 194O'lı yıllann teknolojisiyle üretim
yapmak zorundakalan fabrikanın piyasa-
nın istek ve gereksinimlerini karşılaması-
nın zorlaştığına dikkatçekildi. Raporda, şu
değerlendirmelere yer verildi:
"Yapdan bu modemizasyon sadece ka-
pasite arnşı düşünütmüş, kalite düzeltil-
mesj bu modernizasyon çalışmasında hiç
gündemegetirilmemistir. 1993'te \eterti ta-
lep olmamasına ve zarann yükselniesi ge-
rekçeshle Olukhı Mukavva Fabrikası ve
diğer bazı tesisler kapaolmısür. Getişmiş
ülkeierde kullanünuş kâğıdın geri dönme
oranı yüzde 50-60, Türtdye'de ise yüzde 30
dotavındadır. Mevcut potansivelin ekono-
mik olarak degerlendirilmesi için eski kâ-
ğıt kullanım imkânını artOracak te\si ya-
onmlanna ihtiyaç okluğu halde yapılma-
nuşür."
1983'te 355 bin olanparasal işgücü ve-
rimliliğinin 1989'da en yüksek değer olan
1 milyon 72 bine ulaştığı, bu tarihten son-
ra sürekli gerileyerek, 1994'te brüt katma
degerin negatif oluşu nedeniyle eksi değer
aldığına dikkat çekilen raporda, "1983'te
yüzde 18.21 olan sermaye verimiiği de
1989'dan itibaren sürekli azaJmış, J994'te
negatif değer almış, 1995'te 6.48 yüksel-
miştir" denildi.
izlenimler
Fabrika
zararda
değil
kârda
HATİCETUNCER
İZMİT-tzmit SEKA
Fabnkası işçileri, kapatma
karan geri almıncaya kadar
işyerini kapatmama
eylemini şenliğe
dönüştürerek sürdürüyor.
Türküleri değıştirerek \e el
işaretleriyle destekleyerek
siyasilere nıesaj vemıeye
çalışıyorlar: "Kara basma
kayarsın. secim gekliği
zaman mlan nah alırsın."
Işçiler, üretımı
durdurmuyor. Eylem
sürerken sık sık fabrikanın:
hangı bjplunjünde ışçıye
ihtiyaç \arsâ duyuru
yapılıyor, ısnıi okunan
makinesinin başına
koşuyor. Ürettiklen kağıdı
getirip övünçle gösteriyor,
fabrikalanna sahip
çıktıklannı ifade ediyorlar.
SEKA çalısanlarının
günlerdir anlatmaya
çahşttklan şey;
fabnkalannın kâr
etmediğinin gerçek
olmadığı, yılîardır
teknolojide yenileştirme
yapılmamasının planlı
olduğu. "Koç \e Sabancılar
teknolojilerinde yenilik
yapmasalar kâr edebilirier
mi"' gibi örneklerle
düşüncelerini kanıtlamaya
çalışıyorlar. SEKA İzmit
Fabriİcası'nın kapatılması,
yaklaşık iki bin işçinin işsiz
kalması, aileleriyle birlikte
ekonomik güçlüklerle
boğuşmasi demek. Geçen
cuma gününden bu yana
fabrikada kalan işçileri
eşleri çocuklan yalnız
bırakmıyor. ÇocukJar okul
çıkışı önlükleriyle
fabrikaya koşup ellerinde
pankartlarla gösteriye
katılıyor. Eşlerevdeki
işlerini taınamladıktan
sonra küçük çocuklannı
ellerinden rutup, minik
bebeklerinin arabalanna
dövizler iliştirip eşleriyle
birlikte slogan atıyor:
"SEKA bizundir
kapatüamaz". Cumhuriyet
döneminin ilk büyük
sanayi kuruluşlanndan
olan SEKA İzmit
Fabrikası, Izmit'in
gelişmesinde öncü rolü
oynadığının tzmitliler de
farkında. Cumhuriyetin
kuruluş yıllarında kağıt
ithal etmemek için yoğun
çabalar harcanarak kurulan
fabrikanın "emperjalizme
karsı bir kurum" olduğunu
düşünenler de var.
tzmitliler, 'çıkar
çevTelerinin' ilgisini,
SEKA'nın kurulu olduğu
alanın, liınanı olması,
demiryolu ve karayoluna
vakmlığı ve son dönemde
doğalgaz bağlanması
nedeniyle kazandığı değere
bağlıyorlar.
tzmit'te çeşitli demokratik
kitle örgütlerinin
oluşturduğu, tzmit Kent
Meclisi Koordinasyon
Kurulu, Ford-Koç
ortakhğına SEKA
fidanlığmın verilmesinin
ardından fabrikanın
kapatılma kararının Ford
fabrikasının ekonomik
getirisinden çok fazlasının
kaybedilece jine dikkat
çekiyor.
tznüt'i kapatma karannın açıklamasındansonraişçiler,fabrikayıterketmetneeylemini başlatarakkararlı tavırlanndanödünvermediler. (HATİCE TUNCER)
İzmit Müessesesi'ni kapatma karan üzerine başlatılan 'işyerini terk etmeme' eylemi sürüyor
îşçi cumhtnTyetfabrikahmmsattmnayacakHaber Merkezi - İzmit işletmesinde,
hemen ardından da Balıkesir, Çaycuma,
Dalaman, Giresun ve Silifke işletmelerin-
de direnişe geçen SEKA işçileri, kararlı
oldukiannı bir kez daha dile getirdiler.
Dalaman'da işçiler, demokratik kitle ör-
gütleri ve vatandaşiann da katılımıyla dün
bir miting düzenledi. CHP Genel Başka-
nı Deniz Baykal grup toplantısında yaptı-
ğı konuşmada, Izmit'teki SEKA fabrika-
sının baskın bir kararla kapatıldığmı an-
lattı. Baykal. "Bu tipik bir masa başında
özeUeştirme. Genel müdürün bile haberi
yok. Demokratik solculann da bulunduğu
bir hükümet bunlan yapıyor. Hükümet
aklını başına almah. tzmh'teki uygulama
bir an önce sona ermeUdir" dedi.
Kocaeli muhabirimiz Ahmet Kurt'un
haberine göre SEKA İzmit Müessese-
si'ndeki işçi eylemi 6. gününü doldurdu.
Su hattındaki anza nedeniyle 5 gündür
duran üretime dün yeniden başlandı. Se-
lüloz-lş Sendikası Genel Başkanı Davut
Bozkan 'kapaülma karannın geri alındı-
ğı' yolundaki açıklamalara karşln işçile-
rin kıdem ve ihbar tazminatlannın hesap-
lanmaya başlandığım ifade ederek "Viır-
diyası olan işçilerimiz çaüşırken diğer işçi-
lerimiz ise eylemi sürdürüyor. Eylememiz
karar geri aluunca>a kadar sürecek" dıye
konuştu.
Muğla muhabirimiz Özcan Özgür'ün
haberine göre dün Dalaman'da işçiler ön-
ce miting, ardından da oturma eylemi yap-
tılar. Dalaman SEKA işçilerinin fabrika
.önünde düzenledikleri mitingde "Çanka-
ya Ford'a, Meclis Doğan'a, SEKA Ki-
me?", "Susma Sustukça Sıra Sana Gele-
cek" ve "Cumhuriyet'in 75. Yıhnda Cum-
huriyet Fabrikalannı SarürmavTz" yazılı
pankartlar açıldı. Mitinge İP, ODP, CHP,
DSP, ANAP, MHP ve FP ilçe örgütleri
destek verdi. Aynca Türk-lş il temsilcili-
ği ile bağlı sendikalar, esnaf odalan, kam-
yoncular, minibüsçüler, taksicilerin yanı
sıra çok sayıda yurttaş da eyleme katıldı.
Olaysız geçen mitingde Muğla Belediye
Başkanı Orhan Çakır, SEKA işçisinin so-
nuna kadar destekçisi olduklarmı belirtti.
Selüloz-tş Sendikası Dalaman Şube Ba§-
kanı Haluk Aikaç da "Cumhuriyet'in 75.
yıhndacumhuriyetfabrikalannı satünna-
yacaklarmı" vurgulayarak şunlan söyle-
di:
"Susma sustukça sıra sana gelecek slo-
ganında olduğu gibi sustukça sıra başka-
sına gelhor. Şimdi de bize geldi. Başkala-
nna da gelecek. O nedenk bütün işçi sını-
finın ayağa kalkmasını bekUyoruz. İzmit
müessesesi kapaüldıktan sonra gövdenin
başı koptu. Sessiz kaursak tek tek bütün
isyerleri kapatüıp satılacak. SEKA ile ye-
tinmeyecekler. O nedenle işçi sınıfırun aya-
ğa kalkması da yetmiyor. Cumhuriyet'in
75. yıhnı hak ederek kutlamak isteyen her-
kes özeUeştirmeye karşı dayanışma içine
gÜTneK."
Dalaman SEKA işçileri daha sonra fab-
rika girişinde oturma eylemi yaptılar. Ey-
leme vatandaşlar da destek verdiler. CHP
Dalaman örgütü de CHP'nın özelleştirme
konusunda net tavır göstermesi talebini
içeren bir metni işçiler arasında imzaya
açtı. Toplanan bin imza CHP Genel Mer-
kezi'ne gönderildi.
Bahkesir Muhabirimiz Coşkun Ya-
man'ın bildirdiğine göre Balıkesir SE-
KA'da çalışan 700 işçiden yüzde 80'inin
katıldığı işyerini terk etmeme eylemi sı-
rasında üretim de aksatılmadan sürdürü-
lüyor.
"tzmit SEKA olmasaydı, Bahkesir SE-
KA da ofanazdı" diyen Selüloz-lş Sendi-
kası Şube Başkanı Fehmi Ateş, ÖYK'nin
kapatma karannı hemen geri alması ge-
rektiğini söyledi. Bu yanlıştan dönülme-
diği sürece eylemlerini sürdüreceklerini
vurgulayan Ateş, "Bugün SEKA'lann
özelleştirilmesinin ve kapatılmasınm ar-
dında hükümetlerin medya patronlanna
bir diyet ödemesi söz konusudur" dedi.
Türk-lş 11 temsilcisi Hüseyin Akyüz ve
bağlı sendika başkanlan, CHP İl yöneti-
mi ve KESK'e bağlı sendikalann başkan
ve yönetim kurulu üyeleri, dün eylemde-
ki işçileri ziyaret ederek desteklerini bil-
dirdiler.
Zonguldak muhabirimiz Ali Ayaroğ-
lu'nun bildirdiğine göre Çaycuma'daki
SEKA işçilerinin eylemi de demokratik
kitle örgütleri ve siyasi partilerin desteğiy-
le sürüyor. Selüloz-lş Sendikası Şube Baş-
kanı Recep Çapkın, yaptığı açıklamada
eylemin süreceğini kaydederek "Ekmek
teknelerimia korumaya devam edeceğiz.
Mttii değerlerimizin özeOeştirihnesine ve
peşkeş çekilmesine karşıvız. Özelleştirme-
nin önündeki engellerin kakunhnası için
SEKA bedef seeilmistir'' diye konuştu:
Genel Maden işçileri Sendikası da dün
SEKA işçilerinin haklı mücadelesine des-
tek verdiklerini içeren açıklama yapü.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR calislar@cumhuriyet.com.tr
ŞANLIURFA - Gazeteler,
Suriye ile artan ya da arttınlan
gerilim haberleriyledolu. Bizler
de 40 kadar yabancı gazete-
ciyle Suriye sınırına yakın böl-
gelerde dolaşıyoruz. Anka-
ra'nın siyaset dehlizlerinde
düğmeye neden basıldı, anla-
maya çahşıyoruz ve daha da
önemlisi, anlatmaya çalışıyo-
ruz.
Gündelik hayatın çekiciliğiy-
le tarihin insanı derinlere çeken
yumuşaklığı arasında gidip ge-
liyoruz. Nemrut Dağı'nın tepe-
sinde sabahın soğuğunda gü-
neşin doğuşunu beklerken ar-
kamda dikilen Kommagene
Kralı I. Antiochos'un yaptırdı-
ğı devasa heykellere baktım.
Tannlar güneşi izliyorlardı. Ço-
ğu başsız kalmıştı. Heybetleri-
ni korusalar da etkilerini yrtir-
mişlerdi. Artık onlara inananlar
bu dünyadan geçip gitmişler-
di. Yerlerini başka tannlar al-
mıştı.
I. Antiochos'un anısına yap-
tınlan, Nemrut Dağı'nın tepe-
Cendere Köprüsü'ndeki Dördüncü Sütun
sine kondurulan humulus (ya-
pay tepe), sanki dünyanın en
ihtişamlı anıt mezanydı. Tann-
lar gibi bir lahit-kral olan 1. An-
tiochos'un da hiçbir hükmü
kalmamıştı. Yine de bıraktığı
anıtlar etkileyiciydi, anlamlıydı.
Amerikalı Miss Theresa Go-
el, bu tepeye âşıktı. Gencecik
bir arkeolog olarak Nemrut'a
geldiğinde yıl 1938'di. Tam 50
yılını burada geçirdi. Yolu, so-
kağı olmayan kimselerin uğra-
madığı 2150 metre yüksekli-
ğindeki bu tepedeki tannlarla
kaderini birleştirmişti. Onlarla
yatıp onlarla kalkıyordu. Tann-
lar Theresa ile yeniden canlan-
mışlardı.
Theresa, yaşlanıp çalışamaz
hale geldiğinde, kardeşi Ker-
mit'içağırdı. "ölürsem cesedi-
mi yakın ve küllerimi Nemrut
Dağı'na serpin" dedi. 1989 yı-
lında, Theresa'nın külleri de
Nemrut'un tanrılarına karıştı.
Nemrut'un tanrılan güneşle
öpüşürken Theresa'nın külleri
tepelerde savruluyordu. Hayat
ise sürüp gidiyordu. Türkiye ile
Suriye arasındaki gerginlik sü-
rüyordu. İki bin yıl sonra acaba
bu topraklarda neler olacaktı?
Hâlâ, insanlar insanlan öldür-
meyi sürdürecekler miydi?
•••
Bundan 1900 yıl önce, 16.
Roma lejyonu, Adıyaman'ın
Kâhta ilçesine 20 km. uzaklık-
ta Chebinas (Cendere) ırmağı
kıyısında konakladı. Askerler,
Imparator Septimus Severus
iie eşi, "askerferin anası" diye
anılan Julia Donna ve oğulla-
rı Carcollo ve Geta onuruna
muhteşem bir köprü yaptılar.
Köprünün her iki tarafına da
Severus, eşi ve oğullan adına
birer sütun diktiler. Dört sütun-
dan üçü, köprünün üzerinde
yüzyıllara direnerek bütün gü-
zelliğiyle ayakta duruyor. An-
cak bir tanesi yok.
Neden mi yok? Onurlarına
anıt dikilen Corcolla ve Geta
kardeşlerden Corcolla'nın ikti-
dar hırsıydı bunlara sebep.
Corcolla, annesinin daha çok
sevdiği Geta'yı kıskanıyordu.
Babası Imparator Severus
ölünce onun yerine geçmek
için kardeşini gözünü kırpma-
dan öldürttü. Onunla da kal-
madı, Cendere Köprüsü üze-
rindeki dört sütundan birisini,
kardeşi Geta adına dikileni, yık-
tınp parçalattı. Yüzlerce yıl bo-
yunca Cendere Irmağı, bu üç
sütunlu köprünün aftından akıp
gitti. Köprü hâlâ bütün haşme-
tiyle ayakta duruyor, yolculara
hizmet veriyor. Yok olup giden
sütun ise iktidar hırsını, iktidar
için kardeşini bile öldürtmek-
ten geri kalmayan vahşi gele-
nekleri anımsatıyor.
• • •
Harran üzerine çok şeyler
yazılıp çizildi. 4 yıl önce, suia-
manın yeni başladığı günlerde
Harran Ovası'nı, birTV progra-
rrn hazırlamak amacıyla dolaş-
mıştım.
Bölgede araştırma yapan ta-
nm uzmanlan, yanlış sulama ve
yalnızca pamuğa bağımlı bir
ekim anlayışının tehlikeli so-
nuçlar yaratacağını söylemiş-
lerdi.
Harran'da ovanın tümüne
pamuk ekilmişti. Aşın sulama
nedeniyle kısa sürede çorak-
laşma tehdidi gelip dayanmış.
Aşın toprak kaybı ve tuzlanma
ovayı tehdit ediyor. Kısa vade-
li para kazanma çabası, köylü-
leri sırf pamuk ekmeye yönett-
miş. Devletin bunu değiştirme
konusunda hemen girişimde
bulunması gerekiyor. Yoksa
yann çok geç olabilir.
•*•
Gezi boyunca beni en çok,
Theresa'nın Nemrut'a savrulan
külleri etkiledi. Onun Nemrut'a
adanan yaşamı uzun bir insan-
lık öyküsünün özeti gibiydi.
GLOBALPOLİTİKÜLTCR
ERGİN YILDIZOĞLU
İki Tatsız Soru
Dünya ekonomisinin krizini izleyen basın ve ça-
re üretmekle yükümlü ekonomi kurmayları iki grup
soruyu çoğu zaman göremiyor, zaman zaman da
görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Halbuki bu
soruların cevapları, yaşanmakta olan krizin, hatta
krizi yaşayan ekonomik sistemin doğası hakkın-
da önemli ipuçlan veriyor.
Birinci grup, IMF uygulamalarıyla ilgili. Neden
IMF'nin ilgilendiği konu, Paul Krugman'ın, The
New Republic'in 5 Ekim sayısındaki makalesinde
de belirttiği gibi "Ekonominin temel sorunlan de-
ğil de piyasanın güvenini kazanmak?" IMF, piya-
salann bir ülkeye olan güvenini yeniden kurmak
(borç verilebilecek hale getirmek) için yüksek fa-
iz, denk bütçe disip>tini, daha fazla açıklık ve de-
regülasyon gibi politikalan, ülke ekonomisi üzerin-
deki olası etkileri göz önüne almadan dayatıyor.
Klugman, 1978, 1982 ve 1991'de, FED, ABD'de
resesyonu engellemek için piyasalara aldırmadan
faizleri düşürdü, dolan devalüasyona zorladı, eko-
nomiyi canlandırdı. Şimdi, aynı şey neden Brezil-
ya için geçerli değil? Neden Brezilya, tüm Latin
Amerika'yı da peşinden götürecek bir resesyona
düşme pahasına parasını korumak için faizleri yük-
seltmeye itiliyor? Hükümetler neden mali piyasa-
ların güvensizliğinden doğan basınca dayanmak-
ta zorlanıyorlar?.. Mali piyasalar (aslında sayısı
belli devasa fonlar ve bankalar) nasıl oldu da bu
kadar güçlenebildi?
ikinci grup, çok kez aynı makale içinde ifade
edilen, ama aralarında sanki hiç bir ilişki yokmuş
gibi davranılan iki tespitle ilgili.
Birinci tespit: The Economist'in son sayısında
(Fortune'de olabilir, hatta bir VVashington Post ma-
kalesi de) kriz özetle şöyle tarifieniyor: "Kredjpat-
laması, temelsiz iyimserlik ve riskin yanlış fîyatlan-
dınlması yüzünden rayından çıkan spekülasyon...
1990'larda düşük ABD faiz oranlan, yâtmmcılan
daha yüksek getiri peşinde, gelişmekte olan pi-
yasalara, yerli borsalara, yatınm fonlanna yönelt-
ti. Buyüzden, bugünkü kriz aşın değehi, aşın ola-
rak krediyleyaratılmış(leveraged)piyasalardage-
cikmiş bir düzeltmedir."
İkinci tespit: Fortune'ün son sayısında (News-
week, The Economist, hatta geçen yıl ağustosta
bir Wall Street Journal'da olabilir) "şirketler eko-
nomik büyümenin hiç sonu gelmeyecekmiş gibi,
muazzam bir sermaye yatınmı yaptılar" diyor. Bu,
uzun bir süredir sık sık gündeme getirilen, elekt-
ronikten uçak sanayiine, otomotive, demir çelik-
ten petrole, bakıra kadar hemen her piyasada gö-
rülen kapasite/üretim fazlası ve de talep kıtlığı so-
runudur (1). Çok sık birlikte anıldığına göre bu iki
olgu arasında bir ilgi var mı? Ve bu iki grup soru-
nun arasında bir bağlantı var mı?
Galiba var ve sistemin kalbine kadar uzanıyor.
Kredi patlaması, şirketlerin giderek daha fazla kre-
di almak zorunda kalmalarıyla ilgili. Şirketler mal-
lannı kâriannı gerçekleştirecekfiyatlardan satmak-
ta zorlandıkça semiayelerini çevirmeleri gecikiyor.
Üretime, rekabete devam edebilmek, piyasada-
katabilmek, yeni yatınmları sürdürebilmökiçin, Ştf-"
ketter bu gecikmeyi kredi mekanizmasîna daya-
narak aşmaya çalışıyorlar. Sermaye birikimi ya-'
:
vaşladıkça bunu telafi etmek için de krediye talep
artıyor. Kredi patlaması, sermaye birikiminin ya-
vaşlamasıyla yakından bağlarrtılı. (2)
Krediyse şirketlere, kâriannı makul bir gelecek-
te, gerçekleştirebileceklerı, krediyi geri ödeyebile-
cekleri varsayımıyla veriliyor. Faizlerin düşmesi de
şirketlerin kredi almalarını kolaylaştırmayı, serma-
ye birikimini ayakta tutmayı amaçlıyor. Diğer taraf-
tan, ulusal ekonomide kârlar geriledikçe sermaye,
kâr peşinde dış piyasalara yönelıyor. Buna para-
lel olarak, üretim dışı alanlarda değerlenme çaba-
sı da artıyor. Para sermaye giderek üretken ser-
mayeye dönüştürülmek yerine borsaya yöneltili-
yor, parazitleşiyor. Bölüşümdeki rekabet hızlan-
dıkça (bu arada pasta ufalmaya devam ediyor) bu
• rekabeti finanse edebilmek için krediye ek bir ta-
lep daha oluşuyor. Kredi patlaması ve spekülas-
yonun nedenleri işte bu süreçlerde yatıyor.
Bu arada şirketler, rekabet süreci içinde, kredi-
ye dayalı olarak kapasite kurmaya devam ediyor-
lar. Birikim sürecinin yavaşlaması ve rekabet, dı-
şa açılma çabası bu sorunu küresel düzeyde yay-
gınlaştırıyor. Özetle sermaye birikiminin yavaşla-
ması, diğer bir deyişle, ekonomik kriz eğilimi, kre-
di patlamasının ve bu arada küresel düzlemde kı-
yasıya rekabetin temel nedeni.
Kredi patlaması, bölüşümün alanındaki rekabet
ise bu piyasalarda etkinlik gösieren, krediyi yara-
tan ve dağıtan kurumların, dolayısıyla mali serma-
yenin (bankalar-fonlar) hızla büyümesine, kredi ge-
reksinimi arttıkça da güçlenmesine yol açıyor.
Burada gerginliği arttıran iki eğilim var. Ulusla-
rarası alanda kredi patlaması semnayenin serbest
dolaşımı ile birfeşince tüm dünyayı saran bir borç-
lu-alacaklı zinciri oluşturuyor. Ikincisi şirketlere,
kredi, gelecekte kâr yapacak ve krediyi geri öde-
yebilecekleri varsayımıyla verilir. Fazla kapasite
arttıkça, sermaye birikimi yavaşlamaya devam et-
tikçe bu kredilerin geri ödenmesi tehlikeye girme-
ye, borçlu-alacaklı zinciri giderek zayıflamaya baş-
lıyor.
Dikkat edilecek olursa hele küreselleştikten son-
ra, bir aşamada kopması kaçınılmaz olan, bu sü-
reç hızı bireylerin devletlerin hatalarından etkilen-
mekle birlikte, esas olarak kapitalizmin işleyişin-
den kaynaklanıyor. Bu süreç, kapitalizmin denge-
ye gelmekten ziyade krize girme eğiliminde oldu-
ğunu, kendi geleceğine kendisinin sınır koyduğu-
nu da gösteriyor. Tabii bu da hiç hoş bir bulgu de-
ğil. Sonra, bu analizler doğruysa, faiz indirimi, sis-
teme para enjeksiyonu gibi tedbirierte aşılamaya-
cak, kökü üretimin yapısında, fazla kapasitede ve
kâr oranlarında yatan yapısal bir kriz var karşımız-
da.
(1) Bu sorunun etraflı bir teorik analizi için Ro-
bert Brenner (1998) The Economics of Global
Turbulence New Left Review 229,
(2) Bu süreci hızlandırmak için harekete geçiri-
len, sonuçlan itibanyle de işsizliği arttırarak talebi
daraltan süreçlere burada değinmiyorum.
Vatanseverler, insanlar, doğaseverler, toprak
erozyonu size sevebileceğiniz hiçbir şey
bırakmıyor.
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve
Doğal Varlıkları Konıma Vakfı
Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85