Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 E K İ M 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
15
İETT'de
teftiş
Istanbul Büyükşehir
Belediyesi'ne bağlı
Kuruluşlardan lETT'ye
müfettişler gelmiş.
Başbakanlığın kılık-
kıyafet yönetmeliğine
uyulup uyulmadığına
bakıyoriarmış. Eski
Refahlı yeni
Faziletlilerin elindeki
İETT'de türbanlılar bir
anda ortadan
kaybolmuş. Sayılan
"epeyce" olan
türbanlılar, önce "görev
kâğıdı" verilerek bina
dışında çaiışıyor
bahanesiyle evlerine
gönderilmiş sonra da
"sağlık raporu" ile
evlerinde istirahat
buyurmalan sağlanmış.
Soran olursa; teftiş
yapıldı, türbanlı
personele
rastlanamadı!
Etektronjk posta: som©posta.c«Tihuriyetcom.tr Töl: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Erbakan mahkemede
mesleğinin emekli
olduğunu söylemiş.
"Re'sen emekli!"
C
umhurbakanı Süleyman Demirel'den adı-
nı alan Isparta'daki Süleyman Demirel Üni-
versitesi'nin Fen Edebiyat Fakültesi öğre-
— : — I tim üyelerinden tarihçi Prof.Dr. Mehmet
AJi Ünal, yerel gazetelerden Akdeniz'de "Akademik
Gözlem" başlığı ile köşe yazısı yazıyor.
Prof.Dr. Ünal, 2 Ekim'deki "Cumhuriyet ve Top-
lum" başlıklı yaztsına, cumhuriyetin dayandığı esas
unsurun Türk milleti olduğunu belirterek başlıyor ve
şöyle devam ediyor:
"Bundan dolayı devtetin en başta gelen görevi, Türk
milletini meydana getiren maddi ve manevi unsur-
ları muhafaza ve takviye etmek olması gerekirdi.
Fakat tatbikatta tam tersi yaşandı. Milleti meydana
getiren değerler tahribata uğradı. Bunların en mü-
himi Türk milletinin sahip olduğu inanç ve gelenek-
lerdi. Bilim adına bu unsurlar hedef alındı. Laik bir
toplum yaratma düşüncesiyle dini inançlar zayıfla-
tılmaya çalışıldı.
Yıkılış
Oysa laiklik, toplurriu birbirine kaynaştırıcı bir un-
sur değildir. Dini ve gelenekleri bir kenara itip, bin
yıldır Islamiyeti bir hayat tarzı olarak benimsemiş olan
Türk milletine, laikliği bir dünya görüşü ve alterna-
tif bir hayat tarzı olarak dayatmak karşısında mille-
tin tepki göstermesi tabii idi."
Tarihçi profesör yazısında tarih vermemekle bir-
likte laik bir toplum yaratma tatbikatının hangi ta-
rihte başladığını tarih kitaplarından biliyoruz.
Tarihçi profesör yazmaya devam ediyon
"Türk kavramının bir sosyal kimlik olarak benim-
senmesi çok yeni idi. Türk toplumu kendisini Müs-
lüman sayıyordu. Bu ikincisi aynı zamanda Türk ye-
rine de kullanılıyordu. Cumhuriyet döneminde Türk
kavramı ön plana çıkartılmasına paralel olarak Müs-
lüman kimliği de geri plana itildi."
Tarihçi profesöre göre Müslüman kimliği geri pla-
na itilmekle kalmadı, Hititler ve Sümerlerle akraba-
lık kurulmaya çalışılarak Türk kavramının da içi bo-
şaltıldı; laiklikle açıkça dine müdahale başladı, dini
eğitim tamamen ortadan kaldırıldı ve saire ile bugü-
ne gelindi.
Tarihçi profesör, "75 yıldır yapılan yanlışlar" diye-
rek cumhuriyet dönemine ilişkin sorgulamasını bir
"aydın" olarak şöyle noktalıyor:
"Fikri planda sağlam temellere dayanmayan bir
devletin, toplum nazannda ayakta kalabilmesi an-
cak devlet terörü ile mümkün olabilir. Sonuç itiba-
riyle de zulme dayanan bir rejim uzun süre ayakta
kalamaz."
Süleyman Demirel'in tarihçisi rejimin nezaman yı-
kılacağı konusunda da tarih vermiyor ama yıkılaca-
cağını öngörüyor. Umanz Süleyman Demirel'in Cum-
hurbaşkanlığı sırasında yıkılmaz!
İlahijüri
Samsun'daki rektör
Osman Çakır, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Fen
Faküttesi'nde
Almanya'da
doktorasını yapmış iki
öğretim üyesi
dururken, Fen
Faküitesi'ndeki
lisansüstü dil sınavı
için Almanca jürisine
llahiyat Fakültesi'nden
jüri üyesi alınmasını
hangi bahane ile
açıklayabilir? Hangi
kılıf Türk-lslam Sentezi
dayanışmasını
örtebilir?
SESSİZ SEDASIZ (!)
'•••- - i
*
NURÎKURTCEBE
'' ÇAriİPÇj/Ş/Ay
1 A$"'. /
Türkiye'de bir kitap daha yasaklandı
Gözümüz aydın olsun... Avrupa'da
olduğu gibi Türkiye'deki bazı
üniversitelerin edebiyat
fakültelerinin Ingiliz edebiyatı ve dili
bölümlerinde kaynak eser olarak
kullanılan "My Secret Life" kıtabı,
Türkçeye çevrildikten sonra
Türkiye'de yasaklandı...
19. yüzyıl Ingiltere'sinde
muhafazakârlığı ile tanınan Kraliçe
Victoria döneminde, yasa dışı
yollardan ve imzasız olarak
yayımlanan ve türünün dünya
klasikleri arasında yer alan erotik
roman seçkisi "My Secret Life", hak
ettiği cezayı 21. yüzyılın başında
Türkiye'de buldu...
"Gizli Hayatım" adıyla dilimize
çevrilen kitabın, Türk aile kurumuna
kaynaklık eden temel değerlerin
yozlaştırılmasını ve neticede
toplumun ahlaki çöküntüsünü
hedeflediği saptandı. Istanbul 3.
Sulh Ceza Mahkemesi tarafından
kitabın toplatılmasına karar verildi
ve böylece aile kurumunun temel
değerieri korunarak toplumun ahlaki
çöküntüye girmesi engellenmiş oldu.
Kitabı Türkiye'de yayımlayan Dodo
Yayıncılık'ın, eserin pornografiden
uzak olmasına karşı müstehcen
bulunarak yasaklanmasını
eleştirmesi ise milliyetçi-maneviyatçı
memleketimizde büyük tepki yarattı.
Memleketimizdeki bu haklı tepki
uluslararası düzeyde destek gördü;
Hindistan ve Çin'den sonra birçok
Afrika ülkesinde de "My Scret
Life'"ın yasaklanması yolunda
adımlar atılmaya başlandı. Kitabı
hemen yasaklayan ülkelerden
Moganto'nun başkenti Hafoka'dan
yapılan açıklamada "Türkiye bize
örnek oldu" denildi.
OKUR MEKTUPLARI
Iletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 Istanbul
Dünya YaşlılarHaftası nedeniyle...
Dünyanın hemen her yerinde
îmekliliğin tarifi aynıdır. Ama
^meklilerin yaşantılan aynı de-
ğildir. Çünkü insanlar, sonun baş-
langıcının bilincine varma ko-
nusunda, farklı bakış açılanna
ö f ' f e T f i h r t f i ' k
lilik insanın altın çağı, altın yıl-
landır. Altın çağının bilinçli ve
luzur içinde yaşanabilmesi, in-
sanın kendi iradesine bağlıdır.
3u nedenle toplumdan kopamaz
nsan.
Engin bilgi birikimi ve yılla-
nn deneyimine sahip, milyon-
arca emeklinin kaderlerine terk
îdilmelen hem ülke ıçin bir ka-
/ıp, hem de emeklilere karşı say-
jısızlıktır. Sosyal güvenlik konu-
;unda dünya standartlannın ge-
isinde kaldığımız acı bir ger-
;ektir. Bu konuda, sendikalanmı-
;ın da büyük hatası ve ihmali ol-
luğunu İcabul etmek zorunda-
.'iz. Sendikalanmız, sosyal gü-
'enlik konusunu çalışanlann, ya-
ın güvenceleri açısından ele alıp
zamanında gerekli mücadeleyi
vermiş olsalardı, emeklilerimiz
bugün çağ dışı koşullarda yaşam
savaşı vermeye mahkûm edil-
mezlerdi. Çağdaş ve huzurlu bir
toplum olabilmenin temelinde.
çalışanlara ve üretenlere yann
güvencelerini sağlamak görüşü,
artık herkes tarafindan kabul edil-
miştir. Bu düşüncelerden hareket-
le, milyonlarca emeklimizi ülke
yaranna harekete geçirebilmek ve
sorunlannı örgütlenerek çözüm-
leyebilmeleri amacıyla, ülkemiz-
de ilk kez Disk ve bağlı sendika-
lann da katkılanyla tüm emek-
lilerin sendikası Emekli-Sen
kurulmuştur.
Emekli-Sen milyonlarca emek-
linin umut ışığı olarak çalış-
malannı sürdürmektedir. O hal-
de emeklilerimizin zaman geçir-
meden Emekli-Sen çatısı altın-
da toplanıp, sorunJannın çözümü
için birlikte mücadele vermeleri,
kaçınılmaz bir görev olmuştur.
Bekir Arda
Yarattığımız canavaHar bizi tehdit ediyor
"Ölmeye ölmeye geldik...
<lithatpaşa 'e mezar ola-
ak... Ne okulu bitirmek, ne
>ir kızı sevmek, tek dileğim se-
ıi şampiyon görmek... Die for
ou..."
Bu sloganlar saglıklı bir ruh ha-
ni yansıtmıyor. Sağlık, ruhen,
edenen sosyal olarak tam bir
/ilik halidir. Karşısındakini ya
enecek, ya öldürecek şekilde
îrtlanmışlann saglıklı olduğun-
Huzurevi
Kampanyası
TEmekli öğretmenim. Yurt dışında
yaşıyoruz ve yaşlandık. Alt temel
ihtiyaçlanmızın eksikligini
gördük. Dilimiz yok ve kûltür
farkı son anlarda insanlart
mutsuz ölüme götürmekte.
tnsanlârımız son anlarını mutlu
geçirsin dedik ve bunun üzefine
i'Huzurevi Kampanyası "na
basladık. Yüzde90'ımu
tireticilikten tüketiciliğe kaydı.
Zoriugunu bile bile işe koyulduk.
Huzurevimizin temellerinin
yükseleceğine inanıyoruz
%izleri anlayan sanatçılartmız
İuraya geliyor ve bize destek
'fVeriyoriar.
%Jaşhhğını düşünerek kendi
*İuzurevini kendin yap. Kendi
tuzurevini yapabilmek için her
'eyın ilk cuma günü bağış
jjampanyası için ayrılmıştır.
Sağışlarımzı aşağıdaki banka ve
hesap numarasına yatırmamzı
tica ederiz:
Jnz Australian Turkish
tensioners
Jssociation, Nursing Home
JSB: 012220
Jccount No: 352926843
dan söz edilemez. Bu psikoloji
hasta bir ruh halidir. Toplumsal
bir sorundur. Kesinlikle destek-
lenmemeli ve derhal nedenleri
ve çözümü araştınlmalıdır.
Son Galatasaray-Fenerbahçe
maçından sonra çıkan olaylar
yıllardır görmezlikten geldiği-
miz, desteklediğimiz birdüşün-
ce sisteminin, bilinzçsiz bir spor
politikasının eseridir.
Spor kardeşliktir. bir tarafın
yenmesi veya yenilmesi doğal-
dır. Daha iyi oynamak
hedef olmalıdır.
Ancak taraftan bile-
mek, kazanmayı mutlak
hedef haline getirmek,
ya yenmek ya ölüm iki-
leminde bırakmak bu ca-
navan beslemektir. Eği-
timsiz, işsiz, umutsuz yı-
ğmlar daha kötü şiddet
gösterilerinde de bulu-
nabilirler.
Atletizmin efsane is-
mi Florance Griffth
Joyner'ın kalp krizi ne-
deniyle ölmesi üzerine
demeç veren eski milli
atletlerimizden Mehmet
Yurdadön; "Birülkede
sporda başannın temel
ölçüsü halkın saglıklı
spora kanalize edilme-
si. olmalıdır" diyor. Bu
spor adamının herkese
rehberolacak sözlerini il-
ke olarak almalıyız.
Zeki, çevik ve ahlak-
lı sporcu ile sporu spor
olarak algılayan seyirci-
ye ihtiyacımız var. Bu
konuda herkese görev
düşüyor.
Ayten Erer
Dr. M. Emin
Dinçağ / Tüketici
Hakları Derneği
Samsun Şube
Başkanı
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
HARBİ SEMİH POROY
MIRMIRLAR UÖUR DURAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7Ekim
"M/N(/r£MAN~KİMOIR.NEDİR?.
i33f'O£8uGcjN
AMeeıK/lL
ÖcMÜÇTÜ.
, ZAMAtŞ/MIZPA, ABD VV/İV tS
*/ Ü £ N E I/E-
S/AJ
KE
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Sosyal Demokraside KanaUar
1
Hükümet kunmak için Yeşiller'le görüşmeleri yo-
ğunlaştıran Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin
(SPD) politikalarına temel oluşturan "ilkeler progra-
mı", 20 Aralık 1989 günü, Berlin'de yapılan SPD
Program Kongresi'nde 1 "ret" ve 3 "çekimser" oya
karşılık 436 oyla kabul edilmişti. Kongre delegeleri,
"Öneri Komisyonu" tarafından belirlenerek kendile-
rine sunulan 438 "cümle" üzerinde üç gün tartışıp,
her bir cümleyi ayn ayn oylayarak, önlerindeki prog-
ram taslağına son şeklini vermişlerdi. Bu programa
ilişkin ilkçalışmalarise14Ocak 1984tarihinde, baş-
kanlığını Willy Brandt'ın yaptığı Temel Değerler Ko-
misyonu'nun hazırladığı birraporla başlamıştı. Ara-
dan geçen beş yıl içinde, çeşitli komisyonlann da ka-
tılımlarıyla ilk "ana faş/aic" ortaya çıkanlmış, bir mil-
yonu aşkın parti üyesinin eleştirisine sunulan bu tas-
lakla ilgili olarak "Öneri Komisyonu'na 2 bin 560 de-
ğişiklik önerisi tletilmiş, yukanda sözü geçen 438
"temel cümle"de bu önerilerin ayrı ayrı değerfendi-
rilmesiyle ortaya çıkmıştı.
Berlin Program Kongresi'ne katılan delegelerin
ezici çdğunluğuyla kabul edilen yaklaşık 100 sayfa-
lık 'İlkeler Programı,' "Yeni çağın burjuva devrimle-
rinin özgüriük, eşitlik ve kardeşlık taleplerini yükselt-
mekle birlikte, bunlan gerçekleştiremediklerini, işçi
sınıfmın bundan hareket ederek bu devrimlerin ön-
gördüğü ideallere sahip çıktığını" vurguluyordu. Prog-
rama göre "Kapitalizmin onanmının yeterii olmadı-
ğı, tarihsel, temel bir deneyimdi." Ekonomi ve top-
lum için "yenibirdüzen gerekiyordu."Alman sosyal
demokrasisi, "79. yüzyılın demokratik halk hareket-
lerinin geleneklerini sûrdürmekte ve bu nedenle iki
şeyi bir arada istemekteydi. Demokrasi ve sosya-
lizm." 1989 Berlin Programı, 1959 Bad Godesberg
Programı'na kıyasla daha "sol" bir programdı.
Program, "Farklı temel görüş ve inançlara sahip
insanlann SPD içinde bir arada çalışabileceklerini",
"orta/c temel değerlerin ve aynı siyasal hedeflerin" par-
tililerin ortak paydasını oluşturduğunu bir kez daha
vurguluyor ve Avrupa'daki demokratik sosyalizmin
düşünsel köklerinın, "Hıristiyanlığa, hümanist felse-
feye, aydınlanmaya, Karl Marx'/n tarih, toplum öğ-
retisi ile işçi hareketlerinin deneyimlerine" uzandığı-
nın altını çiziyordu.
Partinin 'temel ilkeler'\ örgütlü sosyal demokrat-
lann siyasal davranışlarını belirHyor. Her parti üyesi,
görevi ne olursa olsun, bu ilkelere uymak zorunda
olduğunu biliyor. Bu nedenle, ne ayrı 'tanaf'lardan
gelen son SPD genel başkanlan Rudofl Scharping
ve Oscar Lafontaine, ne de yine bir başka 'kanat'ın
temsılcısı olan Gertiard Schröder Berlin Progra-
mı'nda beliıienen 'temel ılkeier'\ tartışma konusu ya-
pıyorlar. SPD'nin, 130 yıldır süregelen 'program par-
tisi' geleneğı, nekadar 'karizmatik' olursa olsun, par-
ti önderlerine, partinin, örgüt tarafından benimsen-
miş 'temel ilkeleri üzerinde oynama, olanağı tanı-
mıyor. SPD önderleri, asal görevlerinin 'parti prog-
ramınıyaşamageçirmek'oiduğunu biliyorlar, bunun
için görev alıyorlar. örneğin, Scharping'i 'altederek'
genel başkan olan Lafontaina'in ilk işi farklı bir 'ka-
nat'ı temsil eden rakibine SPD'nin Parlamento Grup
Başkanlığı'nı önenmek oluyor. Başbakanlığa aday-
lık yanşında Lafontaine ile çekişen Schröder de se-
çimleri kazanır kazanmaz milyonlarca televızyon iz-
leyicisi önünde Lafontaine'e teşekkür ediyor. SPD'de
herkes parti içindeki kanatlann varlıklanntn ne de-
ğin önemli olduğunu biliyor, ona göre davranıyor.
J
»
Geleneksel program partilerinde "kanatlar" ge-
çerli olan temel programı yaşama geçirmek doğrul-
tusunda yapılan çalışmalarda, bu (joğrultuda üreti-
len düşüncelerde ortaya çıkan farklılıklardan doğu-
yor. Parti ıçi "kanatlar"\n gelışmelerı, ağırlık kazan-
malan, ortak hedefler doğrultusunda ortaya çıkan fark-
lı seçeneklerin örgüt içinde kabul görmelerindeki
yoğunlukla, doğal olarak doğrudan clogruya ilişkili.
Her"kanat" merkez karşısında ayn bir "muhalefet
odağı" oluşturuyor. Bu açıdan bakıldığında klasik
bir program partisı olan Almanya Sosyal Demokrat
Partisi'nde "Mar/cs;sflerden "Protestan ahlâkçılar"a
kadar geniş bir yelpaze içinde çok sayıda "kanat"
birbirıyle yarışıyor. Her kanat, ayn bir "düşünce atöl-
yesi" işlevi görüyor. Bu, partiye büyük bir dinamizrn
kazandırıyor. Çünkü tüm siyasal yapılanmalarda ol-
duğu gibi sosyal demokrasi içinde de örgüt erkini
ele geçirerek "merkez"] oluşutran güçler, bir süre
sonra "düşünce üretimi"r\öer\ vazgeçiyortar. Düşün-
ce üretmeyi artık gerekli görmemeye başlıyorlar.
"Sol" ise ancak yeni düşüncelerle ayakta kalabiliyor,
ortak ilkeler doğrultusunda farklı düşünceler yarış-
tıkça gelişebiliyor. Parti içi çoğulculuk "sol" için vaz-
geçilmez oluyor.
Gerhard Schröder, SPD içinde yükselen bir kana-
dın temsilcisi. Fakat o da partisinin geleneklerine uya-
rak kuracağı hükümette çeşitli kanatlann temilcile-
rine mutlaka yer verecek.
Türkiye'deki "kanatsız" sosyal demokrasinin, dün-
yanın en güçlü sosyal demokrat partisi olan SPD'nin
son seçimlerdeki başarısını, bunun nedenlerini, bun-
dan sonraki gelişmeteri incelemelerinde yarar var. Bu,
işlerine gelir mi? Bunu yapariar mı? Pek sanmıyorum,
ama çıkmayan candan umut kesilmiyor!..
Faks:0216-418 8410
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
8 9
SOLDAN SAĞA:
1/ Yunan mito-
lojisindetopra-
ğın ve ürünün
bereketini sim-
geleyen doğa
tanrısı. II Bir
müzik yapıtını
oluşturan nota-
lan sese çevir-
me... Asya'da
bir ülke. 3/ Os-
manlı oıdusun-
da kullanılmış
bir top çeşidi...
Derviş selamı.
4/ Birkâğıt oyunu... Af-
ıika'dabir ülke. 5/ îç ku-
laktaki kemik dolamba-
cın orta bölümu. 6/ Dev-
let Istatistik Enstitü-
sü'nün kısa yazılışı...
Avrupa'da birbaşkent 7/
Utanç duyma... "Yaz ba-
har ayında bir — verdi-
ler / Yandım gittim ala
karlı dag ıken" (Karaca- 3
oğlan)... Rus uzay istas- g
yonunun adı. 8/ Leşle
beslenenkızıhmsıtüylübirkuş.9/Kuzusesi... Hintmü- -
ziğine özgü tellı bir çalgı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Kerestesi sert ve değer-
li bir orman ağacı. II Kıra... Ad kavmi hûkümdan Şed-
dad tarafından cennete benzetilerek yaptınlan efsanevi
bahçe. 3/ Çiçeklerinin güzelliğinden dolayı seralarda ye-
tiştirilen bir bitki... Bir nota. 4/ Ayakkabılann altma ça-
kılan demir... Yön göstermek için belli yerlere konulan
ışaret. 5/ Birbirinı aldatmaya dayanan bir oyun. 6/ Kıy-
ma, kavurma... Nikel elementinın simgesi. 7/ Müstah-
kem yer... "Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gel-
sin / E>önersem kahbeyim millet yolunda bir —'ten" (Na-
mık Kemal). 8/ Eski dılde sıcakhk... Çekişme, kavga. 9/
Yıldız görünümlü ve ışınım gücü çok yüksek gök cismi.