25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 EKJM 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Son dönem bağımsız Amerikan sinemasının yüz akı Coen kardeşlerin yeni filmi gösterimde a fihn'e parlak bir nazîre1990'h yıllann başmda, Saddam'ın rak' ınabir jandarma dersi vermek için VBLVnJn Körfez'i vurdugu, ekrandan ia naklen(!) verilen savaş döneminin Los \jıgeles'ı. Melekler Kenti'nin sımrlannda yer ılan, 196O'lı yillann psikedelik kültü- ünün son kalelerinden Venice Beach yö- esindeki eski püsküce bir bungalovda )turan, 'The Dude' ('ahbap') lakaplı eff Lebovvski (Jeff Bridges). boş geze- ün boş kalfası, tembel, hımbıl ve ay- ak bir yaşlı hippidir. Kafası hiç boş ;ezmez, elinde ya bir marijuana jointi /a da sütlü-alkollü bir içki bardağıyla rörürüz onu sürekli. Tipik bir 'looser' )larak iyice kopup koyvermiş, yaşını ba- ;ını almış bu aşın rahat, dalgacı çiçek ;ocugu artığının bir başka tutkusu da xwling oynamaktır. ABD'de, büyük kentin gündelik can .ıkıntısına ilaç gibidir bowling. Arka- iaşlanyla oluşturduğu takımla, tekno x>p dekorlu bir bovvling salonunda, La- in kökenli, züppe, gösterişçi bir bow- ing ustasının (harika bir John Turtur- •o) iddialı olduğu bir bowling turnuva- >ına hazırlanmaktadır üçlü ekip. Her şe burnunu sokan, çenesi kuvvetli, ka- ası attığında kaba saba bir saldırganlı- *a bürünen. Vietnam'da azıcık kafayı ye- niş, kendinden emin, despot, iri kıyım ,işko Yahudi Walter (John Goodman). ieğerli(!) fikirleriyle ve kaba gücüyle iestekledigi yoldaşı The Dude'ün akıl ıocasıdır. Eski bir sörfçü olan öteki ar- <adaşı Donny (Steve Buscemi) ise biraz draki kıt. daha doğrusu intikali geç, ıvanakımsı birbowlingcidir. Buyüzden ie psikopat eğilimli Walter çoğu kez te- niz kalpli, munis gariban Donnie'nin afını ağzma tıkar kabaca. Isimler bir kez kanşünlırsa... Filmin başmda evi basılır, kafası taş "> n'bi, banyo küvetinde yan gelmiş yayıl- , nış The Dude'ün. Hiç de saglam ayak- I cabı sayılmayacak bir porno filmleri/ 'apımcısının (Ben Gazzara) adamı. iki'. laşin gorilin saldınsına uğrayıp pata \ aite dayak yiyen kahramanımız The ' )ude, evinin dekorasyonunu tamam- ayan(!) halısına işenmesini de sineye eker çaresiz. Oysa bir yanlış anlama- tnlaşılma vardır ortada. Çünkü, isim «nzerliği yüzünden hedef şaşırmış iki orba saldırgan, kansının borcundan tolayı aradıklan, tekerlekli iskemleye nahkûm, Pasadenalı yaşlı milyarder effrey Lebovvski yerine, hayatta hep .aybetmeye mahkûm, avare, dalgacı ve 'ekâr Jeff 'The Dude' Lebovvski 'ye ya- uşmışlardır boş yere. Patakla- (arak tehdit etmişlerdir IOŞ yere. Sonuçta evinin basıl- nasıyla, itilip kakılma- ıyla, yediği kötekle ve ehdit edilmesiyle kalıp jm huzuru kaçan The Du- £, pislenen halısını ödet- îrmek amacıyla gidip felç- ı milyoner adaşımn lüks nalikânesini ziyaret eder, Valter'in önerisine uyarak. Tıe Dude'e "tnsanı insan apan nedir?" gibi özlü bir oru yönelten milyarder, tek aıruşuna dokunamadığı Le- ıowski Aile Vakfi 'nın para- annı hortumlamak amacıy- Î kahramanımızı piyon gi- ıi kullanmak niyetindedir rerçekte. Sonradan kesilmiş küçük yak parmağı gönderilen, bin ıolara hemen y ıkama-yağla- na yapmaya hazır, fettan ve neşum kansı Bunny'nin düz- nece kaçınlmasını organize rierek, elleyemediği kendi pa- îsını çalmanm peşindedir as- KULTUR • 5ANAT The Big Lebovvski / Yönetmen: Joel Coen / Senaryo: Ethan Coen, J. Coen / Kamera: Roger Deakins / Müzik: Carter Burvvell / Oyuncular: Jeff Bridges, John Goodman, Julianne Moore, Steve Buscemi, David Huddleston, Tara Reid, Sam Elliott, Philip Seymour Hoffman, Peter Stormare, John Turturro, Ben Gazzara, David Thewlis/1998ABD (Pinema) lında ihtiyartilki Lebovvski. Veyürüme özürlü, yaşlı zengin, bakımsız saç-sa- kalından zevksiz ayakkabılanna kadar tam bir boşvermişlik timsali olan, çul- suz, yolsuz, otçu adaşı The Dude'ü dol- gun birücretle işe alır, kaçınldığını söy- ledigi, porno fılmlerde oynayan. genç, seksi kansı Bunny'nin (Tara Reid) fid- yesini götürmek üzere. Ne var kı fid- yenin bulundugu arabası çalınınca, düz- mece ya da gerçek, kendini gitgide kont- rolden çıkan bir kaçırma-kaçınlma ola- yının karmaşasına bulaşmış bulan The Dudeümüz detektiflige soyunarak teh- likeli bir polisiye serüvenin tam göbe- ğine dalacaktır, dalağını > ara yara ve yar- dıma hazır iki arkadaşı. Walter ve Donny ile birlikte vs. vs... Bugün gösterime giren Coen kardeş- lerin son filmi. Raymond Chandler uyarlaması. Howard Hawks başyapıtı, kara film klasiği 'The Big Slecp-Büvük Uyku'yu( 1945)çagnştıranadıyla 'The pTlr bir şey anlatmıyor gibi göriinüyor ilk ba- kışta. Olay örgüsüne indirgendiğinde o kadar ilginç bulunmayabilecek hikâye, Tcûrülüşü ve kahramanlan bakımından, polisiye edebiyatın saygın yazan Ray-, mond Chandler'ın 1930-40'h yıllann Los Angeles'ında geçen, dolambaçlı kara dizi romanlanndan bol bol esinle- nen Coen kardeşlerin imgelemının ürü- nü. / Giderek farkh katmanlardan bir ara- / ya getirilmiş, yaşadıklan çevreyle örtüş- 1 , müş, değişik kutuplardaki yitik karak- ) terlerin sürüklediğı, bovvling oyununu < fon alan 'The Big Lebowski'de. özel de- tektif Philip Marloweculuga kalkışan, I ot kafa hippi eskisine renkli bir hafîye ' rolü biçerek Chandler romanlanna gü- nümüzden gülünçlü bir nazire yapıyor f_CoenJçardeşler. Yanlış anlama, ihanet, gasp, hırs, zorbahk, dayak, baskj işken- ce, cinsellik, keyif verici maddeler vb. gibi konularda daldan dala atlayarak meraklısını bir kez daha kara film tü- rünün girdabına çekiveren bu son film- leriyle, bir kez daha komediyle gerili- mi, Coenler'e özgü bir kara film pota- sında kaynaştınp harmanlıyor Coen kar- deşler, dalgalannı geçerek, gemi azıya almış o özgün, keyifli, esprili, eglendi- rici tarzlanyla. Otçu, dedektifliğe soyununca... Son dönem Amerikan sinemasında, Hollyvvood dışında akan, 'bağımsız' agırhklı kanalın kuşkusuz en önemli yaratıcılanndan sayılan Coen kardeşle- rin çıkışı, unutulmaz ilk filmleri 'Bk>- od Simple-Kansız'la 1985'tegerçekleş- mişti. Son 12 yılda çogunlukla kara film türünde yeni bir soluk estiren ve çogunu etkileyip esinlendirdigi, proto- tip Tarantino'nun başmı çektigi yeni moda yönetmenler kujşagını da haber- leyen Coen kardeşleri birbirlerinden ayn düşünmek pek olası degil. Oysa be- lirgin farklan var. bin uzun, öteki kı- sa örnegin. Oscar'lı oyuncu Frances McDor- mand'la 13 yıllık evli ağabey Joel Co- en, sürekli yönetmenliği üstlenmiş ikilide. Daha kısa. kızıl saçlı küçük kardeş Ethan'sa ikilinin senaristi ve yapımcısı. Bir bakıma ttalyan Taviani kardeşlerin ABD şubesi de sayacağımız Coenler, birbirlennı tamamlayan, asla bin öbürünün önüne geçmeyen, film üretim sürecinin her anını ortaklaşa pay- laşan bir yaratıcı ikili olarak nerdeyse ayn bir kategori oluşturuyor modern sinemada. 1985'te 'Blood Simple'ın ardından çıkagelen fırtına gibi serüven komedi- si 'Arizona Raising" (1987), polisiye edebiyata ve Dashiell Hammett'e say- gı niteligindeki 'Miller's Crossing' (1989). 19401ı yıllarda Hollyvvood'dan öneri alan, tıkanmış bir genç senaristin öyküsüne dayanan. Cannes'dan Altın Palmiye ödüllü'Barton Rnk'(1991) baş- yapıtı, PauJ Newman'la ve büyük stüd- yo bütçesiyle çevrilmiş, ama gişede bat- mış 'The Hudsucker |*roxy-Bir Şirket Komedisi' (1992) ve Coen kârdeşlere so- nunda ün, para. Oscar kazandıran, mü- kemmele yakın bir cinai dram- kara mi- zah başyapıtı 'Fargo' (1995) gibi az ama öz filmlerin yer aldıgı Coenler'in filmografisine ilgisiz kalabilecek bir 'sinefil' düşünülebilir mi acaba? Seyirciyi eglendirme gerekliligini de savsaklamayan 'Fargo'dan daha hafif ni- telikte, ama yine de tipik ve ustalıklı bir Coen kardeşler filmi saydığımız 'The Big Lebowski', bu yaratıcı ikilinin bir kez daha doruğa çıkan, benzersiz kome- di-gerilim becerisini örnekliyor bütünüy- le^Genelde ünlü yıldızlarla ve büyük pa- ralarla stüdyo filmi çekmek yerine, bil- diğinden ödün vermeksizin, kendi yaz- dıklan senaryolardan, aynı demirbaş ekiple, düşük bütçeli. ilginç filmler ya- pan ve 'yüksek voJtajlT yapıtlanyla özel hayranlar edinen Coenler'in bugün gös- terime giren bu son filmleri, haftalık ticari dagıtım çarkının bezdiriciligin- den usanmış merakhsı için ışıl ışıl par- layan, zengin, keyifli bir seyirük kuş- kusuz. "— ' Kaybeden karakterier galerisi Coen'lerin eski filmlerindeki tuhaf, kaypak, serseri mayından farksız ka- rakterier galerisine çeşit çeşit yeni tip- ler ekleyen 'The Big Lebowski', gitgi- de sürekli aldatma-aldatılma, yalan- do- lan hırsının bastığı, günümüz dünya- sındaki saçmalığm kuşattığı çagdaş in- sanın alıklık portresini çizerken sık sık 'noir' ustası Chandler'a göndermeler- de bulunup kimi yan rollerde esaslı, oturaklı karakterleri karşımıza getiri- yor, çocuguna baba seçtigi The Dude'ü yataga atıp damızlık olarak kullanan. va- gina sanatına kafayı takmış, avangard, uçuk ve feminist ressam milyoner kızı >laude-Julianne Moore, Alman nihi- list, rocker ve pomo star UH-PeterStor- mare, iddialı bovvlingci, cambaz gibi esnek, Latin firlama Jesus-John Turtur- ro ve sonunda Maude'un karnındaki küçük Dude'ün de yolda olduğu habe- riyle öyküyü noktalayıp paketleyen, fil- mi agzından dinledigimiz filozof tavır- lı kovboy yabancı-Sam Elliott, Eagles tutkunu zenci şoför vd. gibi... Coenler'in hayattan tanıdıgı, gözlem- ledigi kimi gerçek kaybedenlerden esin- lenerek ve oyuncusuna göre yazılmış ka- rakterleriyle, tam hedefini vuran espri- ; li diyaloglan, metni bütünleyen zevkli, ' kıvrak görsel düzeyiyle seçkinleşen ve aynntılann hakkını veren 'cool' anlatı- mıyla yaklaşık iki saat süresince seyüv -V ciyi kıskıvrak içine alan 'The Big Lelrl^ bowski'. bovvling topunun içindeki öz- ı nel kameradan saptanmış bolüm, kah- ramanımızın kocaman cüssesiyle ka- dın bacaklannın arasından hpkı l ~~ bir bovvling topu gibi lo- ' butlara dogru uçtugu se- kans, 1930'lann Busby Berkeley müzikallerine selam gönderen düş-fan- tezi sahneleri ve tüm renk- leri, boyutlanyla gerçek- ten farklı bir spektakl ni- telemesineerişiyor___. ,. "GefçeEçTsahnelerle sti-^ lize düş sahnelerini kay- naştıran. her şeyin bovvling / âleminde ve Bob Dylan, KennyRogers, ElvisCosteJ- k», Captain Beefheart,Gipsy \ Kingvb'nin müzikleri eşli- ginde geçtiği, tuhaf karak- terlerin damgasını vurdugu, kışkırücı birkara komedi-ge- rilim kokteyli niteligindeki The Big Lebovvski, Coen kardeşlerin alaycı, incelikli, saglam sinemasında yeni bir doruk kuşkusuz. Bir kez gör- menin zenginliğine, ilginçli- gine varmaya yetmediği bu son Coen kardeşler yapıtı, mevsimin birkaç önemli fıl- minden biri bizce. > 293 89 78 (3 HAT) SonpSon Sea'sj Seais Larry Johnson Lany johnson Sısta Mon 1 icaSista Monica EFESPİLSCN BLUES FESTIVAL 9 Bugün hayatınızda blues var... Mutiukık ve hüzün mü? Ajk ve ya/ncz/ık mı? Coşku ve keder mi? Hıçbır şey blues'u on/a&noyo yetmez. 6/ues söylenir, blues dınlenir, blues yoşanır... Efes Pi/sen blues FestJvali'nde. Her yıl olduğu gibi... 30Ekim I M I S ü t 19 30, 31 Eldm l?»8 Saat: 14 00 vc 19 30 İ S T M M H . HILTON CONVENTION*EXHIBmON CENTER BSet aOf 14 Ekim l»98'den itibaj-en; a Rumeli (0-212) 234 42 81 Taksım (0-212)25128 88 Sıadıye (0-216) 350 87 42 Akmerkez (0-212)282 09 65 GaJlena (0-212) S59 54 44 EFES Pilsen Hilton ffflftjl i 0-212 »S'e? EFES Pilsen : n k ı YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... Cumhuriyet Kültür Servisi- Geçen pazartesi ge- cesi AKM'de ilk kez seyirci karşısına çıkan Cumhuriyet filmi bugün göste- rime giriyor. Yazar Turgut Ozakmao. yönetmen Ziya Oztan ve besteci Mu- ammer Sun'un. Cumhuriyetın 75. yıl- dönümü nedeniyle birarayagelerek or- taya çıkardıklan bu film, Türkiye'de Cumhuriyet dönemini dramatize eden ilk sinema eseri ve en pahalı yapun olma özellilderini taşıyor. Resmi tarih kaygısına boş venlerek gerçekleştirilen bu film, Türkiye Cum- huriyeti'nin heyecan dolu, coşkulu ilk on yılını, sosyal ve siyasal olaylarla birlikte aktanyor. Aynca temel karak- terlerin özel yaşamlanndan kesitler de sunan bu 'Cumhuriyet'. MııstafaKe- mal'e inanmış, devrimlerini yürekten benimsemiş, çagdaş uygarlık düzeyi- ne ulaşmayı hedeflemiş ve bunun be- delini gerektiginde hayahyla ödemiş Türk insanının da öyküsü aynı zaman- da. TRT'nin yapımcılıgını üstlendiği filmin senaryo yazımına 1997'nin eki- minde, çekimlere 16 Mart 1998'de baş- landı. I. TBMM binası, II. TBMM bi- nası, Çankaya Köşkü, Ankara Palas. Türk Ocagı, Dolmabahçe Sarayı ve Yıldız Sarayı'nın yanı sıra lzmir, Bur- sa, Yalova, Afyon. Eskişehir ve Isviç- re'nin Lozan kentindeki gerçek tarihı mekânlarda sürdürülen çekim çalış- malan için bugün mevcut olmayan çok sayıda mekân da dekorolarak tasarlan- dı. Otomobil, kamyon ve ambulans baş- ta olmak üzere dönemin çizgilerini ta- şıyan 12 araç imal edildi. 1922-1933 yıllann kapsayan böylesine büyük bir projenin en can alıcı yönlerinden biri- ni de kuşkusuz filmde kullanılan kos- tümler oluşturuyor. Dönem özellikle- n titizlikle araştınlmış, filmin baş ki- şilerinin kostümleri aynı kumaş ve çiz- gilerle, diger kostümler de dönemin ruhunu öne çıkaran tasanmlarla yeni- den üretilmiş. 300 temel oyuncunun, 25.000 yar- dımcı oyuncunun rol aldıgı filmin çe- kimleri 6 Agustos'ta tamamlandı. Çe- şitli kurum ve kuruluşlann katkılan dışında, bütçesı 1 trilyon lirayı aşan filmin montaj ve seslendirme çalış- malan Istanbul Televizyonu'nda, post prodüksiyon evTesinin önemli bir bö- lümü de Ingiltere'nin Londra Techni- color stüdyolarında gerçekleştirildi. Film müzikleri ise Bilkent Senfoni Or- kestrası ve Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi'nin kon- ser salonu ve stüdyolannda en son tek- nolojiyle seslendirildi Afişleride ün- lü grafik ustamız Mengü Ertel tara- fından hazırlanan filmin dagıtımını da Umut Sanat üstlendi. Atatürk'ü Rutkav Aziz'in canlandır- dıgı filmde tsmet İnönü'yü Savaş Din- çeL, Flkriye Hanım'ı Hülya Aksular, Halide Edib Adrvar'ı Ayda Aksel, Zü- beyde Hanım'ı MacideTanır, Vahdet- tin'i FeyziTuna,Rauf Orbav'ı Dinçer Sümer, Fethi Okyar'ı Kazım Akşar, Kâzım Karabekir'i Kenan Işık ve AB Fuat Paşa'yı Önder Alkım oynuyor. Komik Tuzak Walt Disney Pictures'ın yeni aile kc- medısi 'Komik Tuzak-The Parent Trap', anne babalannın boşanması üze- rine doğumlanndan hemen sonra bir- birlerinden aynlmak zorunda kalan ikiz kardeşlerin öyküsünü anlatıyor. 1961 yapımı, çok sevilen bir Disney klasiği olan 'The Parent Trap-Aile TuzağVnın yeniden çevrimı olan filmi kadın yönet- men Nancy Meyers imzalamiş. Başrol- lerinde ise Dennis Quaid, Natasha Ric- hardson ve Iindsav Lohan var. Yıllar- ca birbirlerinin varlığından habersiz ya- şayan Hallie ile Annie, kaderin cilvesi sonucu Maine'deki yaz kampında tanı- şırlar ve yinebir rastlantı sonucukardeş olduklarını öğrenirler. Bu tanışmada bir- birlerini çok seven kızlar, anne babala- nnı yeniden birleştinnek amacıyla bir plan düzenlerler. Bu plana göre birbir- lerinin yerine gececekler ve onlan bu bir- leşmeye ikna etmeye çalışacaklardır. Ancak babalannın genç, güzel ve firsat- çı Meredith Blake'e (Elaine Hendrk) âşık olduğunu öğrenmeleriyle birlikte planlan aciliyet kazanır. Alman yazar Erich Kastner'in yazdığı 'Das Doppel- te Lottchen' adlı çocuk öyküsünden uyarlanan ilk 'The Parent Trap' filmi, 1961 yılında gösterime girdiğınde çok beğenilip kısa bir sürede klasik bir film hahne gelmişti. Yönetmenliğini David Smft'in üstlendiği o film, 15 yaşında- ki genç oyuncu Hayley Mills'in yıldı- zını parlatmıştı.Diğer rollerdeki Ma- ureen O'Hara'yla Brian Keith'in de filmin başansına katkılan' KEDİ GÖZÜ VECDt SAYAR Alkışlar... Cumhuriyetimizin 75. yıldönümünü kutfuyoruz. Tö- renler, yürüyüşler, toplantılar birbirini izliyor. Herkes kendince kutluyor bu yıldönümünü. Kimimiz Ricky Martin'leri getirip, Tanıtma Fonu'ndan para kopartı- yor, kimimiz "aydınlanma" bilincinin gelişmesi adına sempozyumlar, sengiler düzenliyof. Küttür Bakanlığı, Ankaralılann bile duymadığı bir "sanat festivali" düzenliyor, Izmirli sanatçılar Anka- ra'ya bir "Sanat Treni" kaldınyor, Richard Clayder- man "Allah AIIah"\a sözegirip, "Onuncu YılMarşı" ile brtiriyor (Erkan Özerman'ın çabalan sonucu oluşan CD, her nedense devletten destek göremiyof, ama bu fırsatı değertendirmekten gene de geri kalmıyor siya- siler, "afenn"lerini esirgemiyorlar!) TRTnin gerçekleş- tirdiği "Cum/)L/nyef"filminin galasında devletin en üst yöneticileri, sanatçılan ayakta alkışltyor. Televizyon ka- nalları gerçekleştirdikleri belgeselleri gösterime sunu- yor. Özel kuruluşlar çeşitli kutlama programlan ile ka- tılıyorlar bu geçide. Gerçekleştirilen etkinlikler arasında "Vatan, Millet, Sakarya" edebiyatına sığınanlar olduğu kadar işlev- sel olanlar da var. Ziya Öztan'ın yönetttği "Cumhuri- yet" filmi de bunlar arasında yer alıyor. "Cumhuri- yet"\n önemi, gençlenn Cumhuriyetin ilk yıllannda o)up bitenleri bir "resimli roman" rahatlığı içiride öğrenme- lerini sağlayabilecek, onlan bugün yaşanan kargaşa- nın nedenleri üzerine düşünmeye yöneltebılecek bir çahşma olması. Başta Turgut Özakman, Ziya öztan, Rutkay Aziz ve Savaş Dinçel olmak üzere tüm ya- ratıcı ve yorumculann çabalan kutlamaya değer. Izle- yıciterin de bu heyecana katılacaklanndan hiç kuşkum yok. Televizyon ekranlanndan meydanlarataşan bu coş- ku nedensiz değil kuşkusuz. Toplumsal çürümenin doruk noktalannda dolaştığımız şu günlerde "moral'e ihtiyacımız var. Peki, alkışlar ve bayraklar yaralanmızı sarmaya yetecek mi? Yapı Kredi Yayınlan'nın son "Cog/to"su şu başlığı atmış: "Alkış Yetmez.." Galiba, yapılması gereken, bu fırsattan yarariana- rak Cumhuriyetin kazanımlannı hatırlatmak; Cumhu- riyet'in ilk yıllanndaki coşkunun, idealizmin nasıl olup dayerini köşe dönücülüğe" bıraktığnı anlamayaça- lışmak. Cumhuriyet'in 75. yıktönümü nedeni ile düzenlenen en anlamlı etkinliklerden biri de, Kültür Girişimi'nin ön- cülüğü ile Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından dü- zenlenen "KültürPolitikalan" Sempozyumu. Bu etkin- lik, içinde bulunduğumuz kültür bunalımından kurtul- mamız için gerekli olan tutarlı bir kültür politıkasının ipuç- lannı bulmamıza yol açabilır. Atatürk'ün başlattığı "kül- türdevrimi'nin neden unutturulduğunu, kültür kurum- lanmızın nasıl bir bürokratık kaos ıçine sürüklendiğini bir kez daha anımsamaya ve Cumhuriyetimizin gete- ceğini güvence altına alacak yeni bir kültür seferber- liğini hangi koşullarda gerçekleştirebileceğimizi dü- şünmeye yol açabilir. Yeter ki, böyle bir niyet olsun. Yeter ki, alkışlarla işi idare edip, "statûkoya devam" demesin "oüyi//c''lerimiz.. Cumhuriyetin 75. yılında devletin kültüre ayırdığı kaynak, bütçerrin binde altısı. Uygar ülkelerde ise bu oran yüzde birlerde... Eğer bu konuda bir şeyler yapmaya niyetiniz yok- sa, kültür kurumlanna özerklik, yaratcılara özgürlük ver- mek işinizegelmiyorsa, hâlâ hapislerde düşüncesuç- lulan yatıyorsa, havai fişeklere, lirik tarih gösterilerine alkış tutmak neyi degiştirir? Tiyatpo Istanbul'dan üç oyun . I Kültür Servisi - Yönetmenliğini Gencay Gürün'ün / \ yaptığı Tiyatro Istanbul, Balmumcu İSTEK Vakfi'ndaki "" -l. \ binasının onanmda olması nedeniyle perdesini kasım , ,'.- ' ^ ayından itibaren Mecidiyeköy'deki Profilo Kültür ^ ' Merkezi'nde açıyor. Tiyatro Istanbul. 5-8 ve 26-29 Kasım günleri arasında Refik Erduran'ın yazdığı ve Nedret Güvenç'in sahneye koyduğu 'Seher Vakti' adlı ,i,* komediyi sahneleyecek. Son günlerde kamuoyunu ^ ' sıkça meşgul eden ve manşetlerden düşmeyen çeteleri konu alan oyunda rolleri Osman Gidişoğlu, Ayşen lnci, Yosi Mizrahi ve Funda Şirinkal paylaşıyor. 'Seher Vakti', 11-15 Kasım günlerinde Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde, 18-22 Kasım günleri arasında da Akatlar Kültür Merkezi'nde izleyiciyle buluşacak. Profılo Kültür Merkezi'nde sahnelenecek ikinci oyun, geçen yıl büyük beğeni toplayan 'Yeni Baştan' adlı komedi. Cihan Ünal, Berna Laçin. Cem Davran ve Esra Akkaya'nın rol aldıgı oyunu Gencay Gürün sahneye koyuyor. Yeni Baştan, 12-15 Kasım günleri arasında sahnelenecek. 19-22 Kasım günleri arasında yine Profilo Kültür Merkezi'nde perde açacak üçüncü oyun da 'Sanat'. Gencay Gürün'ün sahneye koyduğu komedide Cihan Ünal, Can Gürzap ve Cüneyt Türel gibi üç ünlü oyuncu rol alıyor. Tiyatro Istanbul'un biletleri Profilo Kültür Merkezi ve Vakko mağazalanndan alınabilir. (216 38 73-316 40 70) Çağla Ertürk'ün resim sergisi • Kültür Servisi - Ressam Çağla Ertürk, son çalışmalannı Ankara Hikmet Çetinkaya Galerisi'nde sanatseverlerin beğenisine sunuyor. 1946 doğumlu Ertürk, lise yıllannda başladığı resim çalışmalannı Mersin'de değişik atölyelerde sürdürdü. Son iki yıldır M. Kuzay'la çalışan sanatçının birçok özel koleksiyonda eseri bulunuyor. Yapıtlannı şimdiye dek iki karma ve bir kişisel sergide sergileyen Ertürk'ün Ankara'daki sergisi 3-13 Kasım günleri arasında görülebüir. (0312-467 31 77) BUGUN • CRR'de saat 20.00'de Borusan Oda Orkestraa, Hüseyin Sermet, İstanbul Quartet ve Cihat Aşkın'ın Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemai Eıidn, Ahmet Adnan Saygun ve Necfl Kâzun Akses'in eserlerinden seçmeleri sunacaklan 'Türk Beşleri Gecesi' yer alıyor • AKSANAT'ta 12.30 ve 19.00 saatlerinde piyanonun öyküsünü anlatan 'The Golden Age of Piano' adlı belgesel Ingilizce orijinaliyle laser- disc'ten gösterilecek. • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 'Nick Cave & The Bad Seeds', saat 17.30'da videodan gösterilecek. ÜÇ KUŞAK CUMHURİYET SERGİSİ ETKİNLİKLERİ BUGUN M Tarihi Darphane Binalan'nda süren etkinlikleT kapsamında saat 11.00 ve 15.00'te Ankara Çagdaş Drama Derneği'nin liderleri eşliğinde, ziyaretçilerin sergi ortammı daha aktif yaşamalannı amaçlayan yaratıcı drama çalışması ve yine saat 11.00'de belgesel film gösterimi yer alıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear