29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30EKİM1998CUM) 12 KULTUR Picasso 'nun seramikleri ve resimleri Ingiltere'deikiyeni sergiyle sanatseverlere ulaşıyor Sanatçmınyaşaınıboyuncatekkuruşkazanmadığıseramiklerişimdi dünyanınenönemJimüzeierindesergilenhor.Soldansağa: 'Baykuş'-1957,'BaykuşvePanBaşı'-1961, 'Pan Başı'-1958ve'DağSiivarisi"-1950-1951. Huzurlu, yenilikçi, komik çömieklerKiiltiir Scrvisi - Mediterranea ' seramikte gele- neksel ve cagdaşlık sergisi ıle seramik yapıtlannı ilk kez Türkı>e'de görme olanağına kavuştuğumuz Pi- casso. Londra'dada ıkı yeni sergiyle yeniden gündem- de. The Roval Academy'deki 'Picasso ÇömlekteRes- sam ve HeykeKıraş' başlıklı sergide sanatçının res- minın gölgesinde kalmış seramikçiliği gün işığına çı- kanlıyor. Helly Nahmad Gallery'dekı sergide ise sa- natçının60'a yakın tablosuna yer veriliyor. Picasso- nun çok çeşıtlı dönemlerde yaptığı resimlerin yeral- dığı bu ıkmci serginin bazı tablolan sanatçının ev ha- \ atı sürerken seramığe yöneldigi dönemde yapılmış olmalan nedeniyle Royal Academy'deki sergiyi de destekliyor. Picasso'nıuı seramikleri konusunda vurguianma- sı gereken üç önemli nokta var. Birincisi 1946'yı ta- kip eden onvıl ıçındeyöneldi Picasso seramiğe. Ya- ni savaş sonrasının rahatlığı, huzur döneminin izle- ri hâkım bu yapıtlarda. Kendisinin >arattığı biçimleri kullandı tkinci olarak Akdenız dünyasını canlandınyorya- pıtlar Pek çok kişi Picasso ve Akdeniz dendiğinde deniz kıyısını, boğa güreşlerini, su perileri, yan in- san yan keçi faunlan getirirakJına. ancak sanatçının Akdenız'le ilişkisi bu kavramlarla sınırlı değildi. An- tik Yunan'dan Etrurya'ya uzanan bir yörenin sana- tına yönelik duygu ve düşüncelerin taşıyordu sera- miklerine. Son olarak üzerinde durulması gereken nokta da sanat eleştırmenlennın Picasso'nun seramikleri üze- rindekı görüşleri. Picasso'nun yaptığı kap kacakla- rın sanatçının üstün yeteneklerini yansıtmadıgı vur- gukmr çogu kez. Sanatçı yenilikçi yaaını elbette yansıtıyordu seramiklerine, ancak onun yaratıcıJık or- kestrasının büıün enstrümanlan sadece tuvalinin kar- şına geçtiğinde hep birlikte çalmaya başlıyordu. Se- ramiklenni tam bir dekoratif unsur olarak görüyor- du Picasso. Bu nedenle de kap kacaklann biçimle- rine hıç özen göstermiyordu. Daha doğrusu seramik sanatı çok nadir durumlar dışında Picasso'yu bir heykeltıraş olmaya yöneltmiyordu. Öte yandan sergide çömlekten çok heykelı andı- ran yapıtlar da var. Bunlann başında elbette kadın bi- Pıcasso 1946'yı takip eden lOyıl içinde yöneldi seramiğe. Savaş sonrasının rahatlığının yanı sıra Akdeniz dünyası da hâkim bu yapıtlarda. Eleştirmenlere göre; sanatçı yenilikçi yanını yansıtıyordu seramiklerine, ancak onun yaratıcılık orkestrasının bütün enstrümanlan sadece tuvalinin karşısına geçtiğinde hep birlikte çalmaya başlıyordu. çimindeki vazo dizisi geliyor. Picasso bütün seramik- lerinde kendi yarattığı biçimleri kullandı. Sanatçt çömlekleri üzerine yoğunlaştığı üç yıl sü- resinde çocuklan Claude ve Paloma'nın anneleri Francois GUot'la birlikte yaşıyordu. Babasının yapıt- lannı yakından takip eden Claude Pkasso, sergile- rin açılışı için Londra'ya da gitti geçen hafta. Sergi kataloglannda babasının çömleklen üzerine bir ya- zı yazan Claude, kendi çocukluğunda Picasso'nun 35OO'ün üzerinde yapıt ortaya koyduğuna degini- yor. Picasso'nun bu alana bu kadar yoğun bir şekil- de egilmiş olması pek çok kişinın işıne yaradı. Vallauris kasabasında yüriitmüştü sanatçı çömlek çalışmalarını. Roma dönemınden beri eski bir çöm- lekçılik merkezı olarak kabul edilen kasabada tkin- ci Dünya Savaşı "nın ardından cıddi ekonomik sorun- laryaşanmayabaşlamıştı Sanayıningelışmesı sonu- cunda mutfak eşyalan üretımınde çeîığin seramiğin yerinı tutmaya başlaması da kentın ekonomisini olumsuz yönde etkılemışti. Ancak Picasso'nun çöm- lekçılikle ılgılenmeye başlaması ve burada kendisi- ne bir ev satın alması kasabanın yeniden canlanma- sını sağladı. Vallauris'tekı yaşamlan aralarında büyük yaş far- kı bulunan Picasso ve Françoise Gilot ıçın yenı bir başjangıçtı adeta. Royal Academy "de sergilenen ta- baklann birkısmı ressamın buyenı vaşamının ve Pa- ris'ten bağımsızlaşmasının izlerinı taşıyor. Picas- so'nun 1940'lann sonlanna doğru ürettıği bu pasto- ral yapıtlar yenilenen Avrupa ruhunun avnasıydı bir yandan da. Aynı dönemde. Picasso'nun pek çok tab- losuna Françoıse Gılot'nun varlığının izleri de yan- sıyordu. Kendisi de bir sanatçı olan Gilot, Picas- so'yla aynı çatı altında yaşadığı dönemde sanatını ic- ra etmeye çahşı>ordu. Ancak Gilot'nun bireysel sa- natı rahatsız ediyordu Picasso'yu. Birlikte yaşadığı kadının sadece kendisinin sekreterlık ışjenni yürüt- mesini yeğlıyordu. Picasso, vapıtlarıyla özel vaşamı bırbınnden hiç ayrılamayan bir sanatçıydı. Yaşamıyla ılgili her ay- nntıyı yapıtlarına taşıması. her yapıtına tarih atma- sı da sanatının sürekli otobiyografık açıklamasını zorunlu kılıyor. Picasso'nun sergilenen seramik parçalannm çok büyük çoğunlugu aile koleksiyonlanndan toplanıyor. Bunun nedenı ise Picasso'nun yaşadığı dönemde se- ramiklerini satmaması. Sanatçının yaşamı boyunca tek kuruş kazanmadığı seramikleri şimdi dünyanm en önemli müzelennde ulaşıyor ızleyiciye. Seramik- leriyle resimlerini karşılaştırdıgında resimle sanat yapıyor, seramikle eğleniyordu. Ortaya koyduğu ya- pıtlarda bu eğlencenin rahatlığmı yansıtıyor adeta. Seramıklenn en yenilikçi yanı Pıcasso'nun mizah an- Iayışını yansıtmalan. Sanat dünyasının genellikle ciddi, asık yüzlü ışleri yeğlemesine karşın Picasso, güldüren sanatın öncülügünü de üstlenmiştı bu ya- pıtlarla. Picasso'nun seramik sergisi 27 Aralık, re- sim sergisi de 18 Aralıktarihlerine dek açık kalacak. Ünlü isimlerin buluştuğu 9. Efes Pilsen Blues Festivali bugün îstanbuVda başlıyor Yedi ilde bluesfirtnıasıesecek Kültür Servisi - Efes Pil- sen Blues Festival 9. yılında birbırinden usta blues sa- natçılan ile 30 Ekim - 22 Ka- sım tarihleri arasında Istan- bul. tzmır, Ankara. Mersin. Adana. Antalya. Eskişehir ve bu yıl ilk kez yurtdışına taş.arak Bükreş'te blues fır- ünası estirmeye hazırlanıyor. Efes Pilsen Blues Festival 9'un blues maratonunda, gi- tarda ve vokalde kendi ori- jinal stiliyle tanınan Son Se- als günümüz kadın blues sa- natçılannın en ünlülerinden Sista Monica ve blues efsa- nesı olarak adJandınlan, her konserı sürprizlerle dolu Larry Jhonson sahne ala- cak. Efes Pilsen Blues Festival 9'dayeralacaksanatçılardan Son Seals, gitar ve vokalde kendine özgü ve agresif tek- niğiyle tanınan bir blues sa- natçısı. 1942 'de blues 'la do- lu bir ortamda, Arkansas 'ta dünyaya gelen Seals'ın en büyük ilham kaynagı tanın- mış bır sanatçı olan babası oldu. 18 yaşındayken ken- di orkestrası ile sahneye çık- maya başlayan Seals, tanın- mış sanatçılara da sahnede davulda eşlik ediyordu. 1973 yıhnda The Son Seals Blues Band adlı başanlı albümü ile özgün bir blues sanatçısı olarak parladı. 1977 yılında çıkardığı ve Rolling Stone ta- rafından '10 yıluı en önemli blues al- bümü' olarak nitelendirilen 'Mid- night Son' müzik otoritelerinden bü- uik ilgi gördü. Midnight Son'u sanat- çiyı zirveye çıkaran 'LJveand Burning' ve caz düzenlemelerinin ağırlık ka- zandığı Chicago Fire ve Bad Axe al- bümleri izledi. Albüm çalışmalanna "yıl ara veren sanatçı. 1991 yılında iiİcardığı 'Living in The Danger Zo- ı ıe' ile parlak bir çıkış yaptı. Son al- bümü 'Nothing But The Truth' ise Seals ı yaşayan en büyük blues sanat- plannın arasına soktu. Festivalde sahne alacak bir diğer isim de Sista Monica. Şarkıcı ve bes- teci kimliğiyle festivallerde sık sık yer alan sanatçı Indiana'da dogup bü- yûdü. Great Band Missionary Bap- tist Kilisesi korosundabirgospel şar- kıcısı olarak yetişti ve 20'li yaşların sonunda ilk kez gittigi Chicago Blu- es Festivali'nde blues müziğiyle ta- nıştı. 1991 yılında kendi orkestrası- nı kuran Sista Monica, sahnesini Et- ta James, Koko Taylor, The Tempta- tions, Taj Mahal, Little Milton ve Bobby 'Blue' Bland gibi ünlü sanat- çılar ve gruplarla paylaştı. Sanatçı, kick-butt untempo blues, low down funk, sensitive blues ballads, gospel ve sweet soul'dan örnekler verdiği sonCD'si 'Sista Monica' ile'1998'in En İvi Çağdaş Kadın Blues Sanatçı- sı' kategorisinde ABD'nin en değer- li ödüllerinden W.C. Handy Awards'a layık görüldü ve yine bu yıl 'En Sı- radışı Blues Sanatçısı' kategorisinde 1998 California MusicAwards-Ban> mies Ödülü'nü alan ilk kadın sanat- çı oldu. tlginç bir blues troph>' Renkli isimlerin yeraldıgı festiva- lin bir diğer konuğu da Larry John- son. 1938 yılında Atlanta, Georgia'da doğan ve büyüyen sanatçıya kendi sound'unu bulmasında Gary Davis' in büyük katkılan oldu. 60 ve 70'li yıl- larda iyice olgunlaşan 'Johnson So- und', blues dünyası için ar- tık vazgeçilmez olmuştu. Başlangıçta blues sanatçı- lannın konser başlangıçla- nnda çalan Johnson, 'Fast and Funky' albümü ile çık- tığı gitar turnesmde blues dünyasındaki yerini sarsıl- maz bir biçimde sağlam- Iaştırdı. Daha sonra Henr>' Ad- kins ıle yaptığı düet •Larry and Hank: the Blues / Â New Generation' ve yine Prestige yapım için çıkar- dığı 'Country Blues' al- bümlerı büyük yankılar uyandırdı. 9O'Iı yıllann ba- şında müziğe bir süre ara veren Johnson, 1996'da blu- es dünyasına yenıden dönüş yaptı. Kendine özgü, sü- rekli yenilenen ve yaratıcı stilinde Harlem ruhunu mü- ziğe yansıtan Larry Jon- son, Efes Pilsen Blues Fes- tival izleyicılerini ilginç bir blues trophy'ye götürecek. Efes Pilsen Blues Festi- val 9. 30 Ekım'de saat 19.30'da, 31 Ekım'de saat 14.00 vel9.30'dalstanbul Hilton Convennon & Exhi- bition Center'da: 2-3-4 Ka- sım günleri Izmır Hilton'da, 6-7-8 Kasım'da .Ankara Hil- ton'da, 11 Kasım'da Mersin Hilton'da, 14-15 Kasım "da Antalya Sheraton'da, 17-18 Kasım 'da Eskjşehir Hayal Kah- vesi'nde saat 19. 30'da gerçekleşe- cek. Festival biletleri 16 Ekim'den itiba- ren İstanbul'da Vakkorama Rumelı, Taksım, Suadiye. Akmerkez \e Gal- leria mağazalannda ve Izmir'de Vak- korama Alsancak ve Beynıen Alsan- cak mağazalannda: 23 Ekım'den iti- baren Ankara'da Polo Karum. Dost Music Center, Atlantis Hi-Fi Center veTaylanElektronik'te. 31 Ekim'den itibaren Mersin Hilton'da, Adana Vak- korama'da ve Antalya Vakkorama'da: 6 Kasım'dan itibaren de Eskişehir Hayal Kahvesi'nde satışa sunulacak. Kansere yenîk düştü Ted Hudges 68 yaşmda öldü KûlturServisi - tngiliz yazar ve şair Ted Hughes. 68 yaşında kanse- reyenik düştü. Jn- giliz şiirinin en önemli isimlerin- den biri sayılan Ted Hughes'un yayımcısı FaberFaber yetkilileri yaptıklan açıklamada. Hug- hes'un gizlediği kanser hastalığıyla 18 ay boyunca savaştığını ve çarşamba ak- şamı Devonshire'daki evinde öldügünü belirttiler. Yapılan açıklamalarda KraliçeEBza- beth'in de ünlü şairin ölümûnden duy- duğu üzüntü dile getirilerek Kraliçe'nin sanatçının ailesine destek olacağı bildi- rildi. 'Tales From O\id" adlı kitabıyla Whitbread Kitap Ûdülü'nü kazanan Hughes, rahatsızhğından dolayı ocak aymda düzenlenecek olan ödül töreni- ne katılamayacağını açıklamışö. Hughes, 30 yıl süren sessizliğini bu yılm başlannda, 1%3 yılında intihar eden eşi Syhia Plath ile yaşadıklannı anlatan aşk şiirlerini yayımlayarak boz- muşnı. 88 şiirden oluşan Birthday Let- ters'da Plath ile ilk tanıştıklan andan ıntihann sonrasına dek uzanan dönem- lerdeki duygulannı anlatıyordu şair. Hughes'un tanınan yapıtlan arasın- da 1973 yıhnda yayımlanan 'Cnm: From the Life and Songs of the Crow', 1979'da yayımlanan 'Moortown' ve 1984 yılında yayımlanan 'River' yer alıyor. Kuzey Jngiltere'de dünyaya gelen Ted Hughes. 1970 yılmda Carole Orehard ile evlendi. 1984 yılında 'Pöet Lauret- te' seçilerek fngiltere'nin en büyük ede- biyat ödülünü kazanan ve sarayın res- mi şairi secilen Hughes, Sylvia Plath'ın intihanndan sorumlu tutularak terk et- menin ve kabalığın sembolü olarak gö- rülmüştü. Şaire yönelik düşmanhk bir başka sevgilisi AsiaWevBl*inde intihar etmesinin ardından artmıştı. YAZI ODASI SELİM İLERİ Mihri Müşlik'li Günler "(...) Şenelerce çalışmakla ben neye muvaffekoldum': Hiç... Üsteliksıhhatimikaybettim. VaktiyleHerkülidim Şimdi merdıvenlen çıkamıyorvm. Sanat beni bu hale koydu. (..JParasızım. Bizim gibiAvrupa'ya nazaran ge- ri kalmış bir memlekette sanatkârınyolu kadargüçbiı yolyoktur. Bizimkisı, fazla fedakâriık isteyen birmes- lek." Günlerdir, aylartitr, ilkyaz başından beri Mihri Müş- fik'le zaman: İlk kadın ressamımız. Hayatıma katılma- sı daha da eskilerde: Yirmi yıl kadar önceydi. Melik Aksel'in bir iki yazı- sında Mihn Müşfik adıyla ve bu adın macerasıyla kar- şılaştım. Yukandaki acı mektubun yazan ve bu öykü bende giderek romanlar, sınemalar, televizyon dizileri uyan- dırdı. Mihri Müşfik'le ıkınci kar^laşmamız, Taha Toros'un İlk Kadın Ressamlarımız kitabındaydı, yıl 1988. Artık her şey bana bir tiyatro gibi görünüyordu, yaz- maktan ürktüğüm, ama yazmayı çok istediğim bir oyun. On dokuzuncu yüzyılın sonunda İstanbul'da, köhne- miş ımparatorluğun acıklı başkentinde başlamış, Pa- ris, Roma, Cumhunyet'imız, yine Paris, Amerika, ihti- yar yüzyılımızın ortasında son buluyor... Mihri Hanım durdurulamaz resim heyecanıyla beli- riyordu. Erkeklerin bile pek cesaret edemedığı bu sa- nata birden bire atılıyor. kızlar için mektep... resim mek- tebi açtırtacak kadar ileriye gidıyordu. Mihri Hanım'ı Paris'te ve Roma'da sıkıntı çekerken, var olmak mücadelesinin ortasında görür gibi oluyor- dum. Soğuk otel odaları, ızbe evler, ıç burkucu işlikler ve hep tuvali başında bir Türk kadını. Mihn Hanım'ı Holiyvvood filmterinden dekora oturt- tuğum oluyordu: Gökdelenler, ışıl ışıl reklam panolan. Bunlar ortasında Mihn Müşfik kayboluyor-kaybolu- yor... "Son günlerde aklımı pek toparlayamıyorum. Bita- bım. Pekziyade ıstırap içersindeyim." Mutlaka tiyatroydu. Tiyatronun sanat ortamımızda- ki sanat dışı kalışlara bir isyan gibi açılabileceğini, açıl- dığını düşünüyorum. Tiyatroya sığınmak zorundaydım; ne roman, ne sinema, ne televizyon dizisi. Mihri Müşfik: ölü Bir Kelebek'i yazarken denn coş- kular duydum. Günlerim, gecelerim, resim sanatı uğ- runa hayatını feda etmış bir geçmiş zaman ınsanıyla, uğraşısının kahramanı bir kadınla biriıkte geçtı. Onu ba- zan korıdorda, tam arkamda, bana doğru yürürken duyumsardım. Yazdıklannız -sonradan- çoğu kez pişmanlık olup çt- kar. Bu oyunun bazı sayfalanndan asla pişman olma- yacağım. Onu artık işte şu sıralar, perde açılınca, arkadaşla- nm yaşatacaklar. Küçük Sahne Sadn Adşık Tıyatrosu'nda iki aydır hanl hanl çalışıyoruz. Çolpan llhan şövale karşısında bir Mihn Müşfik. Nurseli Idiz, elinde kam- çısı, arslan terbiyecisi. Aytaç Öztuna, kâh trapezci kız, kâh Halide Edip, kâh Hale Asaf... Ayiin Uzunlar yazar kimliğinde onları sahneye taşımaya dıdiniyor. Aşağıda kottuğa büzüşmüş bakakalıyorum. Söz- cüklerim-sözcüklerim... Bir başan varsa arkadaşlanma ait; bütün başarısızhklardan ben sorumluyum. "(...) Hersanatkâr, karşısındakisanatkân, daima ken- disinden aptal görür! Onun on senede yaptığını, ken- disinin bir senede yapacağınr Sanır. Birtkfyri içhWŞ, hayatını kurtaracağına, köşeyi döneceğine emindir. Heyhat ve yine heyhat!.. İşte sanatın esran burdadır. Sanatkânnyolu, yüriJdükçe uzargider. (...)" Kıme yazılmıştı bu satırlar? Taha Toros'un kitabında öytece kırgın bıze seslenıyoriarartık. Sanatın değersiz- lik sanıldığı, her geçen gün hertüriü iğrençliğin 'sanat' haline getirildiği bir yerde bize ışık tutmaya çalışıyor- lar. 'Sanatçı' sözcüğünün en bayağı insanlara sunuldu- ğu bugünümüzde Mihri Müşfik Hanım'la kjm ilgilene- cek diye hiç mi hiç umutsuzJuga kapılmıyorum. Güzel- den, anlamdan, incelikten, başkaldırıdan örülü bu ha- yat hıkâyesi, çok iyı bıliyorum ki, bırçok gönlü bugün de sızlatacaktır. "Pek ziyade ıstıraplar içindeyim." Son bir söz: Mihn Müşfik için 'geçmiş zaman insanı' dedim ya, hayıri, belkı asıl şimdi bu karanlıkta Mihri Müşfik'lerin solgun ülküleri, yalnız onlar bizi, vatanı ayakta tutuyor. "Evet, sevgiliml Çok bekledin mi?' diye sordu. Ha- yır, çok beklememişti. Beklemiş olsa bıle önemiyok- tu. Bitmişti artık" Katherine Mansfîeld, Seçme Hikâ- yeler (Şadan Karadeniz çevınsı). Devlet Kıtaplan, 1974. Tosca'dan Kalamış'a müzik şöleni • Kültür Servisi - Türkıye tş Bankası, düzenlediği kültür etkinlikleri zincirine yeni bir halka ekliyor. ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenecek olan 'Tosca'dan Kalamış'a' başlıklı konserde, Puccini'nin Tosca Operası'ndan Münir Nurettin Selçuk'un Kalamış şarkısına dek uzanan müzik atlasından çeşitiemeler sunuiacak. Erol Uras (tenor), Ruhi Ayangıl (kanun), Mutlu Torun (ud) ve Serdar Yalçın'ın (pıyano) solist olarak yer aldığı konser, 5 ve 6 Kasım günlerinde saat 20.00'de gerçekleşecek. Konserden elde edilen gelirin tamamı 8 Yıllık Kesıntısiz Egitim Fonu'na aktanlacak. Iş Bankası, yine ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde, aralannda Abidin Dino. Erol Akyavaş. Hakkı Anlı, Eşref Üren. Elif Naci, Adnan Çoker ve Burhan Doğançay'ın da yer aldığı 23 ressamın tablolanndan oluşan sergiyi de sanatseverlerin beğenisine sunuyor. 'Türk Resminde So>ııt Eğılimler' adlı sergi 5-20 Kasım günleri arasında görülebılecek. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear