29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKİM1993SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 /larrnara Üniversitesi GSF Dekanı Hüsamettin Koçan, çevresel bir eğitim alanı oluşturmayı amaçlıyor ; Sanatçı insanı terk etmemelT >RA ALİÇAYTJŞOĞLU Acıbademliler bilir; yaklaşık on yJ öncesıne ka- r nerede>se izhe bır binadan farkı olmayan Mar- ara Üniversitesi Güzel Saaatlar Fakültesi, bugün rbölümüneait sergi salonlan.bırkûltürmerkezin- n farkı olmayan iç yapısı, bahçesınde öğrenci gü- jlerinin eksik olmadığı cafesi ileburada okumayan- in gıpta, eski mezunlann ise gururla baktıklan adı Di 'güzeP sanatlar fakültesi artık... Fakülte dekanı isamettin Koçan yeni binayı adeta bir evsahibi gi- gezdiriyor. Fakülteye yaklaşırken bina üzerine asılı 'Müze-Fa- ıhe', 'IVIiize-Şantiye' bez afışlenni gorüyoruz. Ko- n, bu iki kavramın sadece asılı bır bez parçasından ıret olmadığını, oluşumun sloganlaşarak somut- itığını anlatıyor: "Fakülteyihalka açtk. Bundan bir işumu kastediyoruz. Yapbğunız: kendinioluşturma ojesidir. Biz bu dünyav ı estetiklestirme eğitimi veri- ruz. Eğhimin kendimize yönelmesi gerekir. Mekân- -ımızın hem öğrenci için liem deburaya gelen insan- • için çevresel bir eğitim alanı oluşturmasını amaç- lık." Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ge- n yıl üniversitey i topluma açmak, canlı. yaşayan bir ıltür merkezi olarak izleyicilere sunmayı amaçla- ıştı. Bu amacın bir uzantısı olarak bu yıl ay sonuna dek 5+41 Geleceğin Sanatçıian' başlıklı bir sergi izle- :ilere sunuluyor. Sergi, Cumhuriyetin 75. yılını kut- /an genç kuşağın cumhuriyetin bugünü ve gelece- ni temsil eden yapıtlannı bir araya getiriyor. Hüsamettin Koçan ile yeni oluşum üzerine konuş- k. -Geçen yıl ünrversitedeyeni bir yapılanma gerçek- jtirdiniz. Bu yapılanmanuı ışığında bu yıl neler ola- k? HÜSAMETTİN KOÇAN - Sezon '75+41 GeJece- n Sanatcılan" sergisıyle açıldı. Geçen yıl başlattı- mız proje demeti var. Önce fakültenın alt korido- nu yaptık. sonra üst galerilerimızi tasânmladık. ız aylannda konferans salonumuz yenıden tasanm- narak tamamlandı. Resim ve Grafikbölümleri ken- koridorlannm sanat galerilerini yaptı. Şantiye fa- ılte devam ediyor. Müze fakülte hem paylaşımı hem bellek oluşturmayı amaçlayan birdüşüncenin ürü- ı. Müze fakülte anlayışı ile günümüz sanatlannın pluca izlenebileceği bir mekân oJuşturmayı hedef- oruz. Fakültenin 11 bölümü var. Herbölüm kendi mına ilişkin her ay bir sergi açacak. Böylece bura- . gelen her izleyıcı 11 tane sergi izleyebılecek. Bu plumu olduğu kadar eğitim gören öğrenci için de ınümüzde ne olup bittiğinı yakından görerek bir ıtim çevresi oluşturacak. Konferans salonumuzda natın bütün dısıplinlenne ait konserler, gösteriler. tsefık tarüşmalar, etkinlikler yapacağız. Böylece ku- mumuzda interdisipliner bir kültür sanat ortamı ıratacağız. arolan kimJiği gelişrirnıek istiyoruz' - Geçen >ıl 'Nasıl Yaratıyorlar" başlıkh bir dizi et- nlik düzenlemiştiniz. Sanınm sadece plastik sanat- r alanıyla sınıriı kahnıyorsunuz_ Elbette. Geçen yıl Hilini Y'avuz, Adalet Ağaoğlu ve ilfii Livaneli geldiler ve kendi sanatlannın kaynak- rını. mutfaklannı açtılar. Böylece öğrenci farklı anlarda yaratıcılann yaratım kaynaklannı nasıl keş- ttiklerini ve onlan nasıl dönüştürdüklerini çok ya- • "Fakülteyi halka açtık. Bundan bir oluşumu kastediyoruz. Yaptığımız; kendini oluşturma projesidir. Biz bu dünyayı estetikleştirme eğitimi veriyoruz. Eğitimin kendimize yöneimesi gerekir. Mekanlanmızın hem öğrenci için hem de buraya gelen insanlar için çevresel bir eğitim alanı oluşturmasını amaçladık." "75+41 Gdecegin Sanatçılan" bajJıkıı »ergide genç kuşagın cumtıuriyetin bugünü ve geleceğini temsil eden yapıtlan sergilenivor. kından izleyebildi. Biz burada hem kendimize hem topluma açık, bütün disiplinlerin izlenebildiği geniş, dinamik günümüz sanatmı yansıtan bir kültür mer- kezi, bır müze oluşumu amaçlıyoruz. Bu yıl bu pro- jenin ikinci adımı gerçekleştirilecek. Geçen yıl dü- zenlediğimiz 'Akşam Haftasonu Atölyeleri' bu yıl bir yıllık bır sertıfika programı haline getirilecek. Kasım ayı ıçinde 'Sanat Eğitim ve Kimlik' başlıklı bir sem- pozyum düzenleyeceğiz. -Sanateğitimi veren vesanatçı yetiştiren bir kunım olarak bu eğitimi hangi doğrultuda ele alıyorsunuz? Sanat eğıtıminın maksadı prototıp ınsan yetiştirmek değildir. Sanatçının özel bır kimlığı olmadan sanat- çı olamaz. 'KimKk'in bu tür kurumlarda oluşturulma- sı son derece anlamlı. Biz üniversitemızden farklı kımliklenn çıkmasını istiyoruz. Birelbise giydirmek yerine varolan kimliği geliştirmek ve derinleştirmek istiyoruz. Örneğin 'Sanat Eğitimi ve Kimlik' sem- pozyumu bu düşüncenin bir parçası. - Bu yıl hangi sergüer düzenlenecek büyük gateri- nizde?" Kasım ayında VasıfKortun'un düzenleyeceği 'Özel BirGün' başlıklı bir sergi var. Kasım ayı sonunda Ulus- lararası Plastik Sanatlar Derneği'nin 'Proje, İş' ser- gisi olacak. Proje lş sergisi gerçekleştinlemeyen pro- jeler alt başlığı ıle sunulâcak. Bedri Rahmi Eyuboğ- lu, Aliye Berger, Mustafa Aslıer gibi sanatçılann ya- pıtlannın yer aldıgı özgün baskı koleksiyonumuzu 15 Aralık'ta 'Tûrk Ozgfin Baskı Sanan' başlığında su- nacağız. Bunun ardından 'Cumhuriyet Tasanmlan' sergisi olacak. Bu yıl büyük galerimız nisan ayı dı- şında bütünüyle dolu. Öte yandan her bölüm kendi koridorunda kendısiyle ilgili bir sergi açacak. - Bu yapılanma toplumu nasıl kapsıyor? Çabamız iki boyutlu: Öğrencimizin bulunduğu ve eğitildiği ortamm verilerini çoğaltmak ve ona daha iyi yetişeceği bir ortam yaratmak ve ilgiyi doğrudan doğruya bütün alanlara yayabilmek. Ikincisı ise bi- zim açık üniversite dediğimiz, toplumun gelip bun- lan izleyerek paylaşmasına olanak sağlayabilmek. Bütün etkinliklerimizi yayın haline getireceğiz. Bü- yük galerideki her sergi için bir yayın düzeni olacak. 'Sanatçı kimliği anonim değildir' - Bütün bu yeniliklere öğretim üyeterinin ve öğren- cilerin yakiaşımı nasıl? Kurumumuz bütün yenilikçi projelere destek ve- ren bır kurum. Zeminde baktığımızda bütün bölüm- ler etkinliklere ciddi anlamda sahip çıkıyor ve des- tek veriyor. Çağımız bir kişinin sözünün egemen ol- duğu bir dönem değil. Ona sahip çıkacak insanlann olması gerekiyor. Etkinlikler sürekli olarak fakülte ku- rullan kararlan sonucunda gerçekleşiyor. Bir kuru- mun ütopyalan olmalı dedık ve ütopyalarkurulu kur- duk. Bu kurul proje üretiyor. 240'a yakın öğretim üye- miz var. Her 10 öğretım üyesi bir projeyle ilgilense aynı anda 24 proje yürütülebılir. Bürokratik olmak- tan çok gönüllülük esasına dayalı bir sıstemimiz var. Ütopyalann gerçekleştirilmesıni bireyler sistemine göre oluşturmaya çalışıyoruz ve bu konuda cidı bir mesafe kat ettik. Öğrencınin içınde olmadığı, öğren- cinin dışlandığı bır eğitim sisteminın kendi işlevleri- ni yerine getirebileceğini sanmıyorum. - Peki tek kişinin çabası tüm bu yapılanma için ye- terfimi? Çok şey yapmak istiyorsanız çok deneyime. çok bakış açısına, çok birikime ihtiyacınız var demektir. Bunun tek yöntemi de yetki devri yapmaktır. Dekan olarak belli alanlarda kurduğum birimlere yetki dev- ri yapıyorum. Yetkilenn realızasyonu için gereklı olan ekonomik ve idarı gücü arkadaşlanma vermek istiyorum. Bır bakıma tamamen demokratik yapılan- ma modeli \ ar fakültemizde. Bu tür kurumlar her şe- yi anonimleştirir, bu anonimleştirme insanı üretim- siz yapar. Sanatçı kimliği hiçbir zaman anonim ol- maya müsait değildir. Bireyin ifade alanının genişle- mesinin altını çiziyoruz. Onemli olan bireyin kendi- ni temsil alanını genişletmek. Bireyi anonim alandan kurtarabilirsek o zaman herkes kendini ifade edebi- lecek ve projeler yerini bulacak. - Oğrencilerin okul dışı sergileriiK yarduna otana- yı planhyor musunuz? Elbette. Biz eğitimin alanını okulun alanı olarak dü- şünmüyoruz. Hatta Türkiye değil dünya diye düşü- nüyoruz. Bizim ölçütümüz dünya olmalı. Öğrencimi- ze kapılar aralamaya çalışıyoruz. Kurum kendini be- lirledikçe, ifade ettikçe, kendini duyurdukca bütün bu ilişkiler devam edecek. Özel kurumlardan prpje öne- rilen geliyor. Öğrencilerle birlikte bunlan gerçekleş- tirme yollan anyoruz. Öğrencimizi hayata bağlamak zorundayız. Yaşamdan kopuk olmak yerine tam ya- şamın içinde olmayı doğru buluyoruz. -Stdnöncülüğunü üstkfidiğiniz bu vapılanma, Tür- kiye geneline nasıl >ansıvacak? Kendimızle uğraşarak. iyi bir örnekyaratmayaça- lışıyoruz. Bunu gerçekleştirebilirsek Türkiye'de bir gelenek de oluşturabiliriz. Uzun vadeli ve herkesi üretimin birparçası haline getirmek çok önemli. Aka- demisyen ve sanatçılann bu toplumun sorunlanna enerjiyle katkıda bulunmalan gerekiyor. Sanatçı in- sanı terk etmemeli. Sanatçı insanın sızılanna, acıla- nna, eksikliklerine kayıtsız kalamaz. - Devlet yardımı hangi düzev de? Devletin katkısı bizim beklentılerimizi gerçekleş- tirecek düzeyde değil. Sponsorluk ve dış katkılarla bu işı kotarmaya çalışıyoruz. Gelecek açısından umut- luyum. Başlamak zor. başladıktan sonra bunu başar- mak daha kolav. Star olmak içîn fazla iyî bır oyuncu Kültür Servisi - Ingiltere'nin ön- gelen tiyatrolanndan National leatre. 20 Ekim'de Kleopatra'yı tvnelemeye başladı. Tarihin gelmiş cmış en ihtiraslı çifti Kleopatra ve ıtonius: Lawrence Olnier-Vlvien igtu >Ikhael Redgra\e-Pegg> Ashc- fit, Dennis Quille>- Diana Rigg, Ti- >th> Dalton-NanessaRedgravegı- birbınnden ünlü ikililerden sonra irren-Rkkman gibi yüksek per- rnanslı bir başka ikiliyle hayat bu- r'or. Sean Matthias'ın yönettiği'oyu- n ilk gösteriminin biletleri, oyun rhangi bir afiş ya da ilan yoluyla yurulmadığı halde. haftalarönce- den tükenmişti. Bunda, oyunun Shakespeare uyarlaması olma- dan çok, ünlü oyunculan Alan :kman (Die Hard ve Robin Hood nlennden tanıdığımız) ve özel- le de "tngütere'nin drama kraJi- i"HelenMirren'ın rolüvar. -le en Mirren, kendi kuşağının en Aik kadın oyunculan arasında gös- Ii\or. ngiltere'nin hakkında en çok ya- ın kadını unvanına da sahip olan rren, 53 yaşına karşın güzelliğini kemli birbiçimde koruyor ve her lü epkiye karşı güzelliğini sık sık şibmekten de geri kalmıyor. A'nen. Kleopatra'yı üçüncü kez laıdınyor. tlk olarak 1965'teNa- ıa Youth Theatre'de. henüz yir- yaındayken Kleopatra rolünü oy- rutı. O günlerde kendisiyle yapılan bir röpor- laşöyle demişti: "Şüphesiz ki daha y^şü bir ntı bu rolii çok daha iyi yapar. Çünkü hayat, ınarda izler bırakır ve yaşanmışuğm izleri sa- in e bazı roüerin üstesinden çok daha büyük bir &kla gelirsiniz. Ben, bu izlere sahip olamayacak la gencim. Rolümü. ancak üzerinde uzun uzun üdükten ve hayal gücümü zorladıktan sonra ladırabiliyorum." Ancak o dönemlerde eleş- -ialer ondaki yaşamın izlerinin eksikliğini fark ı jgibi görünmüyorlardı. >vnculuğuna ve 'ahlaksızcaerotizm' konusun- :i eteneğine yağdırdıklan övgüler bunun en ^i. göstergesiydi. Bu başan ona Royal Shakes- jrCompany'nin (RSC) kapılannı ardına dek L. fcsonraki Kleopatra performansı seksenlerin ~%:a geldi. RSC'de MichaelGambon'm karşı- ^âıynamıştı. Bir büyük başanya daha imzası- üiştı Mirren. 'Sahnelerin en büyükleri arasın- k' istediğini söylüyordu. Mirren'a gö- Kendi kuşağının en büyük kadın oyunculan arasında görülen Helen Mirren, National Theater'da üçüncü kez Kleopatra\vı canlandınyor. re kendisi yetmişlerden seksenlere geçerken kari- yerinin doruğundaydı. En mutlu zamanının Kle- opatra'yı canlandırdığı o dönem olduğunu düşü- nüyor. "Büyük oMuğumuhissettün. UlaşabOeceğim en >üksek noktaya ulaşnğunı düşünüyordum." Bazıian böyle düşünmüyorlardı ki o yıl aday ol- duğu en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanamadı. An- cak Helen Mirren iyi bir kaybeden değildi; töreni yansında terk etti. 1984'te de kendisini istemedi- ğine inandığı tngiltere'den aynldı. Bu karar, kari- yerinin ve belki de yaşarhının dönüm noktası ol- du. Holyvvood'a gelmişti ve iyi de bir başlangıç yap- mıştı. Once 2010 adlı bir filmde bir uzay gemisi- nin kaptanı rolünde oynadı, daha sonra da WTute Nights'ı çevirdi. Hol>vvood yıldızı olmadı Ama sanatçının yaşamöyküsünün bu kısmına gelince akıllar biraz kanşıyor. Neden bu büyük oyuncu hiçbir zaman bir Holyvvood yıldızı olma- dı? Bu konuda ortaya atılan pek çok görüş var. En çarpıcı olam da onun star olmak için fazla 'gerçek' bir insan olduğu yönünde olan sav. Buna göre Mir- ren, büyük rollerin oyuncusu Mirren, starlık oyu- nunu asla kurallanna göre oynamayacaktı. Bir di- ğer ilginç görüş de onun star olamayacak kadar iyi biraktris olduğu. Zaten kendisinin bu konuda söy- ledikleri debugörüşleri desteklernitelikte. **Holy- «ood'da bulunma nedenim hiçbir zaman iş olma- dı. Oradavdım, çünkü Taylor'la (Taylor Hackford, Mirren'm yönetmen eşi) beraberdim. Bir film )il- dtzı olmak gibi bir niyetim de yoktu. Hiçbir zaman o açlığı hissetmedinı Fûn yıldızı olan herkes bunun için açlık hissetmiştir \e tutkulanyla baş edememiş- tir. Elbette bevazperdede diğer aktrislerin yaptığh nıyapabilirdim.AmaDemı Moore'unvapüğıoyun- cuîuk değil, onun vaptığı star olmakla ilgili bir şey. Çok profesyonelce: Her sabah 4'te kalkmak ve 4 saatini güzelleşmek için jinınastik salonlannda ge- çinnek. Tabii, yaptığı şeye saygı duyuyorunı, hatta bir kadın olarak düşündüğüm zaman bunu fantas- tik bfle buluyorunı. Bir fılnıden 8 mihon dolar kazanmalc. Bu müt- hiş bir şey, sonsuz şöhreth' ve sonsuz zengin oluyor- sunuz. Bunun oyunculukla ilgisi yok, bu daha çok araba yapmaya benziyor. Ben çok tembeüm ve bu- nu >apanıam doğrusu." Bunun ötesinde, zaten Amerikalılar tarafından sevilmediğini de düşünüyor. Ona göre bir Ameri- kalı. Ingiliz aksanıyla konuşan bir insana pek sı- cak bakmaz ve kabul edeceği tek Britanyalı ancak bir lord, düşes ya da bir prenses olabilir. Ama gö- rünen o ki yanılıyor, çünîdi Amerikalılar onun TV dizisinde canlandırdığı detektif Jane Tennison'uçok seviyorlar. Washington Post'ta çıkan bir yazıda "Jane Ten- nison çok büyük bir karakter ve en büyük şansı da çok iyi bir aktris tarafindan canlandınlmas»'* yo- rumu, bunu doğruluyor. Ama bugünlerde Mirren bunlara çok fazla kafa yormuyor büyük olasılıkla. Çünkü o, 'hayatmın ro- lü'ne geri döndü. Bu sefer zamanlama çok doğru, hayatın izlerini taşıyan biri olarak sahnede. Antalya Kültür Merkezi'nde 75. yıl kutJamaları • Kültür Servisi - Antalya Kültür Merkezi, Cumhuriyetin kuruluşunun 75. yıldönümü nedeniyle tiyatro, film gösterisi, söyleşi ve konserlerden oluşan bir dizi etkinlik hazırladı. Programda bu akşam 21.00'de Gülriz Sururi Tiyatrosu'nun sahneleyeceği 'Söyleyeceklerim Var' adlı müzikli oyun yer alıyor. Etkinlikler çerçevesinde, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası da 29 Ekim günü 19.00'da Hasan Subaşı Kültür Parkı- Amfitiyatro'da özel bir konser verecek. 'Atatürk ve 75. Yıl' başlığı altındaki konser "Atam Türk'ten Atatürk'e" adlı sinevizyon eşliğinde gerçekleşecek. Aynı gün AKM Aspendos Salonu'nda 14.30'da Cumhuriyet fılmi gösterilecek. 31 Ekim günü saat 16.00'da Prof. Hikmet Şimşek'in konuşmacı olarak katılacağı '75 Yılda Atatürk Müzik Devrimi' ve saat 21.00'de Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçılannın sunacağı 'Cumhuriyet Konseri' de program kapsamında yer ahyor. (0242-243 78 68) 'ETMK Kavramsal Proje Yanışması'na başvurular süpüyor • Kültür Servisi - Endüstriyel Tasanmcılar Meslek Kuruluşu'nun (ETMK), Türk tasanmcılannm yaratıcı gücünü açıga çıkarmak amacıyla gerçekleştirdiği 'Yeni Binyılda Çalışma Kültürü: ETMK Kavramsal Proje Yanşması'na başvurular devam ediyor. Yanşma, tasanmcılann sosyolojik, " ekonomik ve teknolojik alanlardaki eğilimlerinden yola çıkarak çalışma ortamlannda var olan kavramlan sorgulamalannı ve yeni tasanmlar ortaya çıkarmalannı hedefliyor. Ödülleri Garanti Bankası'nın katkılanyla sağlanan yanşmada; birinciye 1 milyon 400 bin, ikinciye 800 milyon, üçüncüye ise 500 milyon TL verilecek. Tüm tasanmcılara açık olan yanşmanan başvuru süresi 2 Kasım 1998, Pazartesi günü saat 17.00'de sona eriyor. (Tel: 212 22 18-212 25 87) Kerem Görsev ve ( Warm Autumn Projecf • Kültür Servisi - İTÜ Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi, kuruluşunun 10. yılı dolayısıyla düzenlediği etkinlikler çerçevesinde Kerem Görsev (piyano), Russel Gun (trompet), Eric Revis (bas), J.D. Allen (saksofon) ve Can Kozlu'dan (davul) oluşan 'Warm Autumn Project'i ağırlıyor. Bugün 20.00'de İTÜ Gümüşsuyu Kampusu Makina Fakültesi Orhan Öcal Giray Konferans Salonu'nda gerçekleşecek konser, Türk Nokta Net Bilgi Hizmetleri Ltd. ve İTÜ Makina Fakültesi'nin katkılanyla düzenleniyor. (Tel:230 73 71-246 64 60) Beytem Koleksiyonu sergisi • Kültür Servisi - Beytem Sanat Galerisi, sanatseverlere uzun yıllar gözlerden uzak kalnuş önemli bir koleksiyon sunuyor. 13 Kasım'a dek açık kalacak sergide Ahmet Umur Deniz, Ali Rıza Beyazıt, Aydın Ayan, Ayetullah Sümer, Celal Tutant, Celile Hikmet, Devrim Erbil, Ferruh Başağa, Hüseyin Bilişik, Hamit Görele, tbrahim Örs, llhami Devrimci, Kadri Aytalon. Kasım Koçak, Mustafa Horasan, Neşe Erdok, Nuri lyem, Ömer Uluç, Özer Kabaş, Pertev Boyar, Selim Turan, Sezai Özdemir, Şeref Akdik, Yalçın Karayağız, Yavuz Tanyeli, Zeki Faik Izer gibi geniş bir yelpaze oluşturan sanatçılann yapıtlan izelenebilecek. (231 23 00) 'Atatürk Fotoğraf ları Sergisr • Kültür Servisi - Akmerkez Food Court'da, 'Atatürk Fotoğraflan Sergisi' açıldı. Atatürk'ün özel yaşamı ve katıldığı savaşlardan kesitler sunan 70 adet siyah/beyaz karma fotoğrafm en büyük özelliği, orijinal negatiflerden hazırlanarak 40cm./50cm.'den lm./1.5m. boyutlannda fotoğraf kartına basılması. Türkiye'de ilk defa, 1993 yılında Akmerkez'in açılışında sergilenen ve büyük ilgi gören fotoğraflar, Akmerkez'in 5. kuruluş yılı kutlamalan ve Cumhuriyetin 75. yılı nedeniyle, 23 Kasım'a kadar yeniden sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. BUGÜN • AKSANAT'ta The Acedemy of Ancint Music'in VTvaldi'nin 'Four Seasons' adlı eserini yorumladığı konser 12.30 ve 19.00 saatlerinde laser-disc'ten izlenebilir.(252 35 00^ • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ etkinlikleri kapsamında saat 19.00'da Italyan Kültür Merkezi'nde 'İstanbul Büyükşehir Tiyatrolan Orkestrası ile Türkçe Tangolar Dinletisi' yer alıyor. (292 06 55) • BELGESEL StVEMACILAR BİRLİĞİ'nde 13.00, 14.00, 15.00, 16.00, 17.00 ve 18.00 saatlerinde Hakan Savaş'ın yönettiği 'Kınık Belgeseü' adlı film gösterilecek. (292 39 84) ÜÇ KUŞAK CUMHURİYET SERGİSİ ETKİNLİKLERİ BUGUN • Tarihi Darphane Binalan'nda süren etkinlikler çerçevesinde saat 11.00'de belgesel gösterimi, saat İ5.00'te rehberli sergi gezisi ve şan dinletisi yer ahyor. (513 50 82) KULTUR POLİTİKALARISEMPOZYUMU BUGUN • The Marmara Oteli'nde süren sempozyum kapsamında 9.30-12.30 saatleri arasında Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi başkanlığında gerçekleşecek oturumda Raymond VVeber 'Avrupa Konseyi Ülkelerinde Kültür Politikaları', Jacques Rigaud 'Kültür Politikalarımn Yeniden Oluş.turulmasf, Mark Fisher 'İngiltere'de Kültür Politikaları', Pulat Tacar 'Kültürel Haklar', Prof. Dr. Şerafettin Turan 'Atatürk Devrimlerinin Kümıre Katkılan' başlıklı bildirileri sunacaklar. 14.00-17.30 saatleri arasında Prof. Dr. Ekmeieddin Ihsanoğlu başkanlığında gerçekleşecek oturumda ise Prof. Dr. Hüsrev Hatemi. Prof. Dr. Bozkurt Güvenç ve Prof. Niyazi Öktem 'Siyasal İslamın Kültürel Etkfleri'; Prof. Dr. Aysel Çelikel Kadınlann Kültür Haklarf ve Hakan Karaca 'Gençlerin Kültür Haklan' başlıklı bildirileri dile getirecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear