22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18EKİM1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 KUSBAKISI MEMET BAYDUR Beckett'ın oyıııılan gibi sağkuıı Vladimir ile Estragon. Ya da Didi ile Gogo. lki serseri, bir yol kenann- da Godot adında birinin gelmesini beklerler. Bekleyiş uzadıkça uzar, dal- ga geçerler. söyleşirler, tartışırlar, kü- ser banşırlar. Vodvillere, sessiz komedi fîlmleri- ne göndermeler yaparlar ve arada sı- rada bekledikleri noktanın doğru "nok- ta", bekJedikleri zamanın doğru u za- man" olup olmadığını düşünüp kuş- kulanırlar. tki kişi dahabelirirderken. Eli ma- şah, buyurgan Pozzo ile kölesi Lucky. Didi ile Gogo. Pozzo'yu Godot zan- nederlerönce. Pozzo ise onlan eğlen- dirmek için Lucky'yi dans ettirir ve "düşündürür." Onlar gidince bu sefer küçük bir çocuk belirir. Bir habercidir bu. Go- dot'nun bugün gelemeyeceğini, ama yann muhakkak gelecegini bildirir Didi ile Gogo'ya. Birinci perde kapa- nırken iki serseri intiharetmeyi düşü- nürler. tkinci perde de aynı sahneye açılır, ama birinci perdenin kuru ağacı bir- kaç yeşil yaprak koyuvermiştir. Didi ile Gogo beklemeye devam ederler. Pozzo ile Lucky yine gelirler, ama bi- ri kör, diğeriyse dilsizdir artık. Onlar gidince haberci çocuk gelir ve Go- dot'danhabergetirir. Belli belirsiz bir haberdir bu. Serseriler oradan çekip gideceklerini söylerler ama korkuyla kanşık bir umutla beklemeyi sûrdü- rürler. Yirminci yüzyıl tiyatrosunun baş- yapıtlanndan biri, belki en önemlisi- dir Samuel Beckett'in Godot'yu Bek- lerken adlı oyunu. Hüzünlü, gûlünç bir bilinç oyunu. Ağır bir düşüncenin altında ezil- meyen. "hafiT' bir metin. Cahillere "Ne var bunda yahu, bunu ben de ya- zanm" dedirtebilecek bir ustalıkla yazılmış çetin bir cevız. Beckett'i Amerikan sahnelerinde tanıtmış biryönetmen, yazara herke- sin herkese sorduğu o enayi soruyu yö- nelttigini anlatır: Godot kımdır, nedir, kimin nesidir? Bir an olsun durakla- madan yanıtlar Beckett: Bilseydim oyunun metninde söylerdim kim ya da neoldugunu... Beklemenin ya da beklentilerin ha- yat kazandığı, anlam kazandığı umar- sız bir güldürüdür Godot'yu Bekler- ken. Hepimiz, herkes bir şeyler anlanz bu oyundan. Nereye çekseniz oraya gi- den bir text degildir oysa. Tam tersi- ne, bizim kıyünk postmodernlerin bi- le kolay kolay "bozamayacagı" gra- nitsi sağlam bir yapısı vardır. Yine de hepimiz, herkes bir şeyler anlar bu oyundan. Gerçekten bir âhir zaman kla- siğidir Godot. eckett'i hiç okumamış olmak ya da sahnede iyi bir yapımda seyretmemiş olmak neye benzer peki? Boyard sigarası tüttürüp viskı içerek gülümsemeyi bilmemeye benzer belki. Kendini mutlu zanneden cennet öküzlerinin arasmda tedirgin, komik ve kimliksiz yaşamamn acısmı bilmemeye de benzeyebilir. Beckett'i bilmemek Brancusi'nin heykellerini bilmemeye benzer. Ne diyordu Pablo Neruda, Corta- zar için? Cortazar'ı hiç okumamış ol- mak, ömrü boyunca hiç şeftali yeme- miş olmaya benzer. Beckett'i hiç oku- marruş olmak ya da sahnede iyi bir ya- pımda seyretmemiş olmak neye ben- zer peki? Boyard sigarası tüttürüp vis- ki içerek gülümsemeyi bilmemeye benzer belki. Kendini mutlu zanneden cennet öküzlerinin arasında tedirgin, komik ve kimliksiz yaşamamn acısını bil- memeye de benzeyebilir. Beckett'i bilmemek Brancusi'nin heykellerini bilmemeye benzer. Yağ- mur altında balık tutmamış insanlar- dır belki Beckett'i bilmeyenler. Ama saçmadırbütün bunlar. Ne Cortazar'ın, ne Neruda'nın, ne de Beckett'in yeri yoktur yakm ya da uzak çevrenizde. Bunu da en iyi Beckett bilir. Nobel Edebiyat Ödülü'nü alıp, bütün para- sını dostlanna, kimi genç yazarlara sessizce dagıtmış; Paris'te bir ihtiyar- lar evinde, içinde bir yatak, bir masa ve bir iskemle olan odasında yapa- yalnız ölmüştür. Yazdığıyla hayatı ara- sında bir milimetre aynm bulunma- yan ender bir ademoğludur Samuel Beckett. Yalanı tümüyle dışlar ve so- nuçlanna sessizce, yazarak ve susa- rak katlanır. Beckett, sözcüğün her anlamıyla "aşkuı" bir insandır. tnsanın insana ettiğiyle başlar an- latmaya, tannnın insana ettigini de anlatır ama durmaz orada, insan ol- mak, hayvan olmak... Belki yalnızca eşek olmanın yan etkileri üstünde du- raklar, sonra pılısını pırtısını toplar, komşu çorak ülkelere taşınır. KâtipÇe- lebi gibi o da bilir: Dünya küfürle yı- kılmaz. zulümle yıkılır. Yirminci yüz- yıl edebiyatı üstünde "entelektüel bir kan lekesi" gibidir Beckett. Hayatına ve gende bıraktığı büyük yapıtın tümüne baktığırraz zaman Bec- kett'in bir tiyatro sevdalısı olduğunu görüyoruz. Bütün karanlığına, karam- sarlığına, acıklı güldürüsüne. loş tra- gedyasına ve kendisini mümkün kı- lan mizah dolu kötümserliğine rağmen Beckett tiyatroya âşıktır. Krapp'ın Son Bandı'nda, Mutlu Günler'de, Eh Joe'da. Ne Nerede'de, bütün oyunlannda, bil- diri ne olursa olsun öne çıkar bu tiyat- ro sevgisi, tutkusu. Şiirle, düzyazıy- la, hikâye, roman olarak yazabilece- ği birçok yapıtı OYUN olarak yaz- mayı yeğlemiştir. Haldun Taner'ın Fasulyeciyan'a söylettiğı gıbı. tıyatro dediğimiz iki ka- las bir hevestir. Ama yine Sayın Ta- ner'intaa 1976 yılında yazdığı gibi "Bu heves, iki kalastan da önemUdir. Ka- lasstz hevesle tiyatro olur da, hevessiz kalaslaria hiçbir yere vanlamaz. Bu he- vesi, devlet, Ugisizliği ile dışardan, ti- yatrocular da ihtiraslan ile içerden baitalariarsa, tiyatro nasügetişir?" Bu da Beckett'in oyunlan kadar sağlam bir sorudur. Nobel ödüllü Joşe Şaramago'ya göre şöhretin tek olumlu yanı daha çok insanı tanımak 6 Aslında en büyük devrim aşktır'• Hayatımda aldığım en büyük ödül kanm Pilar'dır. îşin aslma bakarsan en büyük ödül aşktır. Eğer böyle bir dünyada komünist olmasaydım, beş para etmez bir aptal olurdum! • Her şeye karşın neden ve nasıl şöhret olduğumu çözmek zor. Şöhret olmam herkesten çok beni şaşırtıyor. Nobel Odülü kazanmam çok etkileyici. Birtakım sözler söyledim, birtakım kitaplar yazdım ama asıl 'neden' bir türlü açıklanmıyor. Bazı şeylerin yanıtsız kalması da iyi ashnda. Çünkü her şeyin yanıtını bilmek yazma sürecimde beni kısıtlardı. Kültür Servisi-Bu yıl altı yüz bin do- lar değenndeki Nobel Edebiyat Ödülü 'Körleşme' ve 'RkardoReis'inÖldüğü Yıl' adlı kitaplann yazan Portekizli Jo- seSaramago'nun oldu. Son beş yıldır adı Nobel Edebiyat Ödülü adaylanyla bir- likte anılıyordu yazann. Isveç Akade- misi'nin ödülü Şaramago'ya verme ge- rekçesi "didaktik hayal gücüne daya- nan ve ironi içeren gerçeklik öğesi güç- lü yapıtlan"ydı. Geçen yıl ödülü Dario Fo'nun kazanmasına pek çok tepki gel- mesine karşın yazın dünyası Sarama- go'nun ödülünü, karşısında Sabnan Rüş- dü gibi güçlü bir aday olmasına karşın memnuniyetle karşıladı. Türkçede ya- yımlanmış hiç kitabı olmayan Sarama- go'nun "Körieşme" adlı kitabı kısa sü- re sonra Can Yayınlan tarafından ya- yımlanacak. Saramago bu yılki Nobel Ödülü'nün sahibi oldugunu Frankfurt Kitap Fu- an'ndan evine dönmek için uçağını bek- lerken adını hoparlörle anons eden bir hostesten öğrendi. O anki duygulannı ve tepkilerini şöyle anlatıyor: "tçimi çok garip bir duygu kapladı. NobelOdü- lü'yle ilğili olarak son § yıMır adım ge- çiyordu. Ama, öyle çok büyük yazar her yıl aynı nedenle anılıyor ki... ben de ar- ök alışmıştun. Aday olmanın bir ilginç- liği kalmamışa. llk tepkim yokuluğa de- vam edip evime dönmek oldu. Ancak yayıncım ısrar etti. O zaman hostese ge- ri nasü çıkılacağını sorduk. Biri uzun bir koridonın önüne götürdü. Orada yapayalnızdun. Birden, büyük şejlerin bile aslında küçücük, önemsiz şeyler ol- dugunu hissettim." Komünist olmasaydım.^ Jose Saramago, Nobel Ödülü alan ilk Portekizli yazar. 1922 yılında evsiz, top- raksız bir köylü ailenin çocugu olarak geldi dünyaya. Ailesi Lizbon'a taşuıdı- ğmda daha iki yaşındaydı. Bu göç Sa- Şöhret olnuım benişaşırtiyorThe Independent on Sunday gaze- tesinin yazarla yaptığı bir söyleşi- den kesitler aktanyoruz. - Son ldtabuuzda şöhretin gelip ge- çen bir rüzgâr otduğunu beörtmişii- niz. Sizi şöhret konusunu irdetemeye iten şey neydi? - Kitabın kahramanı boş zamanla- nnda başka insanlar hakkında gaze- telerle dergilerden bilgi ve fotoğraf toplayan bir çocuk. Özel bir meslek grubuna yönelmiş değil bu merak. Sporcular, aktörler, aktrisleri birik- tiyor, sonra onlan 1 'den 100'e kadar sıraya koyuyor. Şöhret ûzerme böy- le bir yorumda bulunmam kitabm karakterinin merakından kaynakla- nıyordu yani. Kişisel fıkrimi soracak olursanız şöhret başlı başına olumlu bir kav- ram degildir. Insanlar bazen kötü şöhret de kazanabilirler. Yani sade- ce gemş bir kıtle tarafından tanınmak demektir şöhret. Okulda. mahalle- nizde, kasabanızda, kentinizde, ülke- nizde ya da bütün dünyada meşhur biri olabüirsiniz. Ama şöhretinizin ça- pı ne olursa olsun illa sizi tanımayan birileri kalır. 'Sorumluluğunuz arHyor" Şöhretin benim için tek olumlu yani daha çok insan tarafindan tanın- mak değil de daha çok insanı tanı- mak oldu. Okurlanmdan mektuplar aldığımda kitabı okuyup bir şeyler ka- zanmış olan kişilerle bire bir diy alo- ğa girmiş oluyorum. Bu açtdan ba- kıldığında şöhretin iyi bir şey oldu- ğu söylenebilir. Yazar olunca şöhret sorumlulugu- nuzu da armnyor. Örneğin Ronakio da bir şöhret, ama hiçbir Ispanyol ya da Brezilyalı ona mektup yazıp "Uç gön önce atüğuuz gol h^atuuı de- ~l bakıyonıııı'' demez. Eğer yaptıgımz işle insanlara bir şeyler veriyorsanız ramago için erken yaşta gelen bir dönüm noktası oldu. "Ailem Lizbon'a taşınmasaydı asla yazarotamazdnn''diyor Saramago: "Ba- bam doğru dürüst okuma yazma bilmi- yordu. Ancak ve çokzorianarak adını ya- zabOiyordu. Annemin hiç okuma-yazma- sı yoktu. Bütün havan da öyle gecti. Ak- rabalanm çoğunlukla a>m durumday- dh Dönüp gerhe bakmca... dünya>~a on- lar gibi olmak için gelmemiş olduğumu düşünüyorum." Gençlik döneminde para kazanmak için okulu bırakmak zorunda kaldı. Bir çevirmen, muhabir ve yazar olmadan güzel bir şey şöhret. - Bu kadar çok tanınacağınızı, in- sanlarm peşinizden koşacağmı dü- şünmüş müydünüz hiç? - Kesinlikle hayır! Hayatun bo- yunca sadece birkaç arkadaşıyla ile- tişim halinde olan, sıradan bir va- tandaştım ben. Kitap yazmaya baş- ladığımda bile ellinin üzerinde oku- rum yoktu. Hatta uzun süre en büyük yazın- sal etkinliğim köşe yazılan yazmak, zaman zaman da bu yazılan kitap halinde yayımlamak oldu. Bir insa- nın yazısının yayımlanması bana da herkes gibi keyif veriyordu. Sonra kitaplanm çıkmaya başladı. Bir, iki, üç... altı, yedi derken hâlâ ünlü de- ğildim ve ünlü ohnamaya alışmıştım arnk. Ancakzamanla nedeni anlaşıl- maz bir şekilde insanlar kitaplanmı okuyup beğenmeye başladılar. Bu da bana şöhret getirdi elbette. Ancak her şeye karşın neden ve önce pek çok getir-götür işinde çalıştı. llk romanını 25 yaşındayken kaleme al- dı, ancak yayımlatmadı. Bu dönemi ta- kip eden 26 yıl boyunca tek kelime bi- le yazmadı. Bu dönemdeki suskunlu- ğunu "Drveceğim birşey yoktu" sözle- riyle açıklıyor. 1979 yıfından sonra ise yazarlığa adadı kendisini. Kayıp zannettiği ilk kitabı ise bulu- narak 50 yıl aradan sonra yeniden ba- sıldı. Kendisine danışıldığında tek ke- limesinin bile değiştirilmesini istemedi- ğıni açıkladı. Saramago, Portekiz Komünist Parti- si'ne üye. Yirmi yıllık Salazar döne- nasıl şöhret olduğumu çözmek zor. fnsanlar size gelip kitaplannızı be- ğendiklerini söylediklerinde sevini- yorsunuz elbette, ancak neden be- ğendiklerini sordugunuzdayanıtala- mayacağınızı biliyorsunuz ya da bi- risi bana gelip "Kjtabauzha>atımı de- ğiştirdi" dediğinde hep "Nasıl degiş- tirdi ki, kitabı okumadan önce haya- tmız nasıkit, şimdi nasıl,hayatnuz na- sıl değişti'' diye sormaktan zor tutu- yorum kendimi. Şöhret açısından ba- kılacak olursa, insanlann söyledik- leri bu sözler ve şöhret olmam her- kesten çok beni şaşırtıyor. Nobel Ödülü kazanmam çok etkileyici bir şey örneğin. Her şey çok basitmiş gibi görünüyor. Birtakım kitaplar yazdım, birtakım sözler söyledim. ama asıl 'neden' bir türlü açıklana- mıyor. Ancak bazı şeylerin yanıtsız kalması da iyi aslında. Çünkü her şeyin yanıtını bilmek yazma süre- cimde beni kısıtlardı. ^Kendini beğenmiş biriyim' - Peki 'kendini begenmiş'lik dere- ceniz nedir? - Bilemiyorum. Bunu sanmm çev- remdeki insanlar daha iyi yanıtlaya- bilirler. Bana kendini beğenmiş biri olduğumu söyleyenler var. Kendini beğenmişliğin insana özgû bir şey oldugunu düşünüyorum. Köpekler kendini beğenmiş olamazlar örne- ğin. Kendim için de orta derecede kendini beğenmiş biriyim, diyebili- rimsanınm. - Samuel Beckett gibi dünyayı in- kâr eden \azarlar var. Siz hiç böyle bir egilime girdiniz mi? -Kesinlikle hayır. Kendinizi biraz soyutlayabilirsiniz, ama insan düş- manlığı ya da dünyanm inkâr ediî- mesi kesinlikle anlamadığım bir şey. Ben kimim ki dürryayı inkâr edeyün? Bu, kendini beğenmişliğin de ötesin- de, kendini büyük görmek olur. minde yazın alanında hiçbir faaliyet gös- termeyen yazar neden komünist oldu- gunu şöyle açıklıyor: "Yeryüzünün doğal kaynaklannın \iizde 4O'ı 225 kişinin elinde. Bunu an- İayabiliyor musunuz? Eğer böyle bir dünyada komünist olmasaydım beş pa- ra etmez bir aptal olurdum!" Yazann ilk romanı Manuel De Pintu- raeCaligrafıa (Resim ve Kaligrafi'nin El Kitabı) 1977 yılında yayımlandı. Bir ressamm ve yazann yaşamjnı anlatan ki- tap aynı zamanda otobiyografik bir ni- telik taşıyordu. Aşk ve etik tartışmala- nndan yola çıkıyordu kitap; ön plana çıkardığı ana tema ise bireysel ve top- lumsal baskılardı. Uluslararası ününü ise 1980'de Memorial Do Convento ile kazandı. 18. yüzyılın ortalannda geçen roman monarşi ve kilisenin otorite sa- vaşlannı konu alıyor. Saramago'nun bugüne kadar yayım- lanmış o>ıınlan. öyküleri, romanlan, şi- irleri, şarkı sözleri, anı ve gezi yazılan var. Yazar. 1984 'te yayımlanan 'Ric- hardo Reis'in ÖMügü Yıl' adlı kitabıy- la The Independent Foreign Fiction (Ba- ğımsız Yabancı Roman) ödülünü ka- zandı, Portekiz dışında da tanınan ünlü bir yazar oldu. 1936'da, Salazar döne- minin başlannda. Lizbon'da geçen ki- tapta kendisini bulduğunu belirtiyor ya- zar. 'Hepimiz körüz, bakıyoruz' 1995 yılında yayımlanan 'Körieşme' ise birden ve anlamsız bir şekilde kör olan bir adam üzerine ahlaksal bir öykü ni- teliğı.taşıyor. The Times eleştirmenle- rinden Lisa Jardine. Saramago'yu Kör- ieşme'deki epik anlatımından doîayı Oc- tavio Paz'a, insanın kmlganlığını anla- tışındaki başansından dolayı da Primo Levi'ye eş tutmuştu.Tann anlatıcısının medenıyet içinde korkunç bir yolculu- ğa çıktığı kitabı üzerine şunlan söylü- yor: "Ne düşündüğümü merak ediyorsa- mz bu kitapla anlarmak istediğim hepi- mizin körleşmeye başladığı değildi Ben- ce körleşmhoruz. Hepimiz körüz. Kö- rüz ama bakıyoruz. Bakabilen ama gör- me>en kör insanlar." Saramago. 1991 yılında yayımlanan O Evangel Ho Segundo Jesus Cristo (Isa Peygamber'e Göre Evangelium) başlıklı yapıtla başta Vatikan olmak üze- re birçok Hıristiyanın tepkisini topladı; lsa Peygamber, bir sokak kadınıyla ya- şayan birisi olarak, 12 havari de 12 ay- yaş serseri olarak betimleniyor. Sara- mago, kitabmın aldığı tepkiler üzerine de şunlan söylüvor: "Vatikan'm nedü- şündüğü. ne dedigi beniilgilendirmez. On- lar orurup öbür dünya için dua etsinler. Ben bu dünyada jaşryorum. Por fa\or! Ben ontara herhangi bir zarar vermedim. Ama onlann Galıle'den engizisyon man- kemesine kadar \ apılan şe> ler için özür düemeleri gerek. Ğalile'nin dedikleri- nin doğruluğunu kabul etmeleri en az 300 yılaldb" Yazar 'Bütün tsimler" adlı metafizik tarzdaki son yapınnda nüfus kayıt da- iresinde çalışan küçük bir memurun öy- küsünü anlatıyor. Kaydedilen isimlerden birine takılması ve bu ismin peşinden sü- rüklenmesi memuru trajik olaylann içi- ne süriiklüyor. Tam anlamıyla kansına âşık bir insan Saramago: "Ha>atımda aldığım en bü- yük ödûl kanm Pilar'dır" dıyor, "işin as- una bakılırsa, en büyük devrim aşkür". Saramago. ödülünü 10 Aralık'tadüzen- lenecek bir törenle alacak. L A R ? Spice Girls çizgi fılm oluyor • Splce Clrls çizgi fılm oluyor. Disney, grup elemanlannın öykülerini anlatan uzun metrajlı bir çizgi filmin hazırlıklanna başladı. Çizgi filmde seslendirmeyi büyük olasıhkla grup elemanlan üstlenecek. Filmin, daha sonra televizyon için kısa bir çizgi diziye dönüştürülebileceği de söyleniyor. • Leonardo Dl CaprlO, Danny Boyle'un yeni fılmi 'The Beach'de oynamayı kabul etti. Alex Garland'ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan filmin çekimlerine 1999 yılının Ocak ayında başlanacak. Boyle'un, Di Caprio'nun rolü için ilk önce Evvan McGregor'u düşündüğü. ancak sürmekte olan diğer film çahşmalan nedeniyle McGregor'un bu rolü kabul edemediği belirtildi. • David Lyncii yeni filminin çekimlerine önümüzdeki ay basjıyor. The Straight Story adlı filmde, 73 yaşındaki yaşlı bir adamın, hasta olan erkek kardeşiyle ilişkilerini düzeltmek için yaptığı 6 haftalık yolculuk konu ediliyor. • Luciano Pavarotti, tngiiiz Mail on Sunday gazetesine yaptığı açıklamada önümüzdeki temmuz ayında Nicoletta Mantovani ile evleneceğini açıkladı. Pavarotti, eski eşi Adua'dan üç yıl önce boşanmışrı. • Splke Lee, 70'ii yıllann ünlü pomo ve rock yıldızı Pepe Valentine'in yaşammı anlatan 'Summer of Sam' adlı filmin çekimlerine başladı. Filmde John Leguizamo. Jennifer Esposito, Patti Lupone, Mira Sorvino, Bebe Neuwirth ve John Savage rol ahyorlar. • Jodle Foster Hollyvvood'un en pahalı oyunculan sıralamasında Julia Roberts'a yetişti. En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında iki Oscar ödülüne sahip olan Foster, yeni fılmi 'Anna andtheKing' için 15 milyon dolar alacak. 19. yüzyılda geçen film, bir Ingiliz bayan öğretmenle Siyam Kralı arasında yaşanan ilişkiyi anlatıyor • Mel Clbson 'Fahrenheit451' adh filmde oynamayı reddetti. Gibson önümüzdeki günlerde. Charles Dickens'ın romanından sinemaya uyarlanan 'iki Şehrin Hikâyesi' adlı filmde rol alacak. Sandra Bullock. 'Gun Pouer' adlı filmin hem yönetmenliğini, hem de başrol oyunculuğunu üstlenecek. • Dustin Hoffman. Ernest Hemingway'in 'Across the River and Into the Trees' adlı romanından sinemaya uyarlanan filmde rol alacak. Hofrman'ın rol arkadaşı ise adı henüz açıklanmayan 19 yaşında bir öğrenci. • Krlstin Scott ThOmaS, Sean Penn. Anne Bancroft, James Fox ve Derek Jacobı. ltalyan yönetmen Peter Haas'ın yönettiği "Up The Villa' adlı filmde rol ahyorlar. • Rolllng stones grubu üyelerinden Keıth Richards, Batı Sussex'deki Wittering kasabasında bulunan Memorial Hall adlı r konser ve gösterı salonunun onanmı için 30 bin pound bağışladı. Salon, I. Dünya Savaşı'nda yaşamını yitiren Wittering"liler anısına 1922 yılında inşa edilmişti Richards ise, Rolling Stones'un 1966 yıhndaki ilk başanlı çıkışının ardından VVittering'de bir ev satın almıştı. • Nastassja KinSkl. kocasını I öldürmeyi planlayan bir kadmın yaşamının konu edildiği 'Double Indemnity' adlı filmin başrolünde. John Landis'in yönettiği filmde aynca Lara Flynn Boyle ve Dan Aykroyd rol alıyorlar. • Antonio Banderas yaptığı bir açıklamada. Andrew Lloyd Weber'in 'Operadaki Hayalef müzikalinin sinema versiyonunda başrolü oynayacağına emin oldugunu belirtti. • Carmen POSadaS, "Pequenıas Infamias' adlı kıtabıyla Ispanya'nın önemli edebiyat ödüllerinden olan 'Planete Ödülü'ne değer bulundu. • Steven Spielberg sinema dünyasının en büyiik ve en donanımlı film stüdyolannı kurmaya hazırlanıyor. Bu girişim Spielberg 'ün 200 milyon dolanna mal olacak. Stüdyolan tartışmalı bir alanda kurmaya hazırlanan Spielberg, şimdiden çevrecılerin tepkilerini ahnaya başladı. • Marilyn Monroe nun Bert Stern tarafindan çekilen ve 'The Last Sittıng" olarak adlandınlan 10 fotoğrafi düzenlenen bir açık arttırmada 10 bin sterline satıldı. Londra'da düzenlenen müzayedede Monroe'nun 194O'lı yıllarda Tom Kelley tarafından çekilen bir portresi ise 150 sterline alıcı buldu. Bu fotoğraflann üç yıl sonra bir takvimde kullanılacağı belirtildi. Müzayedede aynca - Greta Garbo portrelen detoplam 53 bin 610, sterline satıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear