25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CumhuriyetImtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç # Genel Yayın K.oordınatörü: Hikmet Çetinkaya # Yazıişleri Mudürlerı IbrahimYüdız (Sorumlu), Dinç Tayanç • Haber Merkezi Müdürii. Hakan kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Şinasi Danışoğlu • lstıhbarat Cengiz Yıldınm 0 Kültur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir YScelman 0 Makaleler: Sami Karaören 9 Duzeltme: Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç YavmKurulu İlhanSetçuk<Ba$kan>. Orhan Erinç. Oktay Kurtböke, Hikmet Çetinkaya, Şüknuı Soner, Ergun Bata. Dinç Tayanç, tbrahim Vıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Balb»>. Hakan Kara. Ankaıa Temsılcısı: Mustafa Balba> 9 Haber Müdüru. Doğan Akın Atatürk Bulvan No- 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 • lzmır Temsılcısı SerdarKızık.H.ZıyaBlv. 1352 S23Tel 4411220. Faks 4419117 9 Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, lnonü Cd. 119 S No.l Katl.Tel-363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müdüıü. Üstûn Akmen 9 Koordınaiı>r Ahmot Korulsan 9 Muhasebe Bülent Yener9İdare: Hüseyin Gürer 9 Işletme Önder Çelik •Bılgı-tşlem Nail tnal 9 Bilgjsayar Sıstemj Mürüvet Çiler MEDYA C: • Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Müdûr Gülbin Erduran # Koordınatör Reha tytnun A Genel Müdûr Yaıdımcısı Mine Akdag Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 aı ve Basan. Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncıhk A Ş ı Cid 3^ 41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 lstanbul Td (0 2121 512 05 05 120 hat) Faks (0 212) 513 85 95 9AĞUSTOS1997 tmsak:4.19 Güneş:6.01 Öğle: 13.17 tkindi: 17.07 Akşam: 20.19 Yatsı: 21.53 Çelik konseri • İstanbul Haber Servisi - Atatürk'e ve laik cumhunyete olan bağlılığmı her firsatta vurgulayan şarkıcı Çelik, önceki gece Rumelihisan'nda hayranlanyla buluştu. Atatürk ve Türk Bayrağı görüntûlerinin de yer aldığı sinevizyon gösterisi eşliğinde eski ve yeni çalışmalannı seslendiren Çelik'e, hisan dolduran hayranlan sevgi gösterismde bulundu. (Fotoğraf:BERTAN AĞANOĞLU) Spice Girls komandoları' • STOCKHOLM (Cumhumet) - Kendilerine 'Spice Girls Komandolan' adı takan bir grup genç kız, Stockholm'deki porno kulüplerine savaş açtı. Bir gece kulübünün reklamını taşıyan 4 aracı birden kundaklayan genç kızlar bir gazeteye yaptıklan açıklamada. Isveç'te kundakçılığın cezasının 2- 6 yıl olduğunun bilincinde olduklannı söylediler. Kızlann Eva takma adlı sözcüsü şu açıklamayı yaptı: "Toplumda kadına uygulanan baskıya karşı savaşıyoruz, pomografi de bunun bir parçasıdır. Pornografı, tecavüzün reklamını yapıyor. Çeşitli araştırmalar. ırza geçen saldırganlann buna pornografı izleyerek hazır hale geldiklerini gösteriyor." Nemrurta restorasyon • ŞANLIURFA(AA)- Kültür Bakanı Istemihan Talay, Adıyaman'ın Kâhta ilçesindeki, dev boyuttaki heykelleriyle büyülü bir ortama sahip Nemrut ' Dağı'nda, restorasyon çâlışmalanna eylülde başlanabileceğini söyledi. Talay, "Nemrut gündemde olan bir konu. Bu nedenle konunun uzmanı 3 arkadaşımla bölgeye geldik. Onlar daha önce gelip rapor hazırladılar. Şimdi yerinde tespit yapacağız" dedı. Anafartalar Zaferi • ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - Çanakkale savaşlannın seyrini değiştiren Anafartalar Zaferi'nin 82. yıldönümü yann Gelibolu Yanmadası Kabatepe platfoımunda törenle kutlanacak. Kabatepe'dekı törenlerin ardından Çanakkale Savaşlan tanhine ve Türk-Avustralya dostluğunun pekişmesine önemli katkı sağlayan yazar ve tarihçi Mehmet Uğurlu anısina, bir plaket verilecek. 'Nükleer Karşıtı Şenlik' Büyükeceli'de başlıyor, Japonya'da banş çanı Akkuyu için çalacak Akkuyu'da Nagazaki ıidıu ÜMİTOTAN • Akkuyu Büyükeceli'de bugün başlayacak nükleer karşıtı eyleme dünyanın çeşitli yörelerinden destek mesajı yağıyor. Japon Peace Wave örgütünün Internet aracıhğıyla gönderdiği mesajda, "Nagazaki'deki banş çanı bir kez de Akkuyu için çalacak. Yanınızdayız" denildi. lar dinmedi, sürüyor. Onlar için her şey çok geçti, Akkuyulular " Bizim hâlâ şansımız var" diyor. 52 yıl önce düşman elinden bı- rakılan bombalarla her şey bitmiş- ti. Akkuyulular kendi yetkilileri- nin elinden çıkacak imzalarla yö- relerine nükleer santral yapılma- sının 52 yıl önce yaşanan korku- yu bugünlere taşıyacağını söy- lüyör. Nükleer santral kurmayı kafa- lanna koyan yetkililerin, nükle- er santrallar kurduktan sonra atom bombası da yapabilecek duruma İZMİR- Japonya'dan tüm dûn- yaya yayılan "feryatlar'' 52 yıl sonra da dinmedi. Hıroşima ve Nagazaki hâlâ kâbusu yaşıyor. "Hiroşimalar olmasın". en çok Akkuyu'da yankısını buluyor: "Hiroşimalar da, nükleer sant- rallar da olmasuu." 6 Ağustos 1945 sabahından sonrası yok Hıroşimalılar için; Nagazakililer için de 9 ağustos- tan sonrası. Aradan yanm yüzyı- lı aşkın bir zaman geçti ama acı- gelecegimizi müjdeler gibi söy- lemeleri "acı"dan hiç ders alın- madığını göstenyor. Üstelik Çer- nobil örneği gözlerönündeyken... "Oralarda" felaketin acılannın yıldönümü etkinlikleri var. "Bu- ralarda" atom lobilerine, ulus- lararası tekellerin yalanlanna ve aymazlığa başkaldınnın hazır- hklan var. Nagazakı'nin "patladıgr saat- lerde Büyükeceliler, sesleriyle duymaz kulaklan patlatacak ve bir kez daha uyaracak. 'Bergama dersT tçel Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü EnverCuybur. Hiroşi- ma'da yaşanan ınsanlık ayıbının üzerine "Akkuyu ayıbı" inşa edi- lemeyeceğini belirtip, "Çerno- bil de mi umurlannda değil? Bi- zün umurumuzda. Mücadelemiz sürüyor, sürecek. Nagazaki vah- şetinin yddönümünde sesimiz du- yarsıziarın yüzünde tokat gibi patiayacak" diyor. 'Çernobil unutulmadı' Osmaniye Çevre Dostlan Yö- netim Kurulu Üyesi UmurGür- soy, Kurtuluş Savaşı 'nda yakala- nan toplumsal bilincin henüz yok olmadığını, Bergama'daki hare- ketin Akkuyu ile dayanışmaya dönüşmesinin somut bir örnek olduğunu vurgulayıp şöyle di- yor: "Baü'nınsınırtaıumaz,do- vumsuz, çügınca tüketen insanı, atom enerjisi belasınıJaponya'nın üzerinde denemişti. Şimdi aynı Ban ve Kuzey ülketeri kendi nük- leer sanay ikrineyeni iş olanakla- n yaratma pahasına sekiz bin yıl- lık geçmişi olan Anadolu uygar- hğmın berekeditopraklanna yer- 100 günde 800 bfn metreküp çamur pompalandı Haliç'ten çıkan çamur Alibeyköy'de sorun olduİstanbul Haber Servisi - lstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın 3 yılı aşkın hizmet süresinde tek "prestij projesi" olarak görülen Haliç'ın temizlenmesı çalışması 100. gününü doldurdu. Yaklaşık 800 bin metreküp çamur, Haliç'ten Alibeyköydeki eski taşocaklanna pompalanarak depolandı. Haliç'ten çıkanlması öngörülen toplam çamur miktannın 4 milyon metreküp olarak hesaplandığını belirten lstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, çalışmalann bu yıl sonunda tamamlanacağını açıkladı. Haliç'te temizleme yapan Amerika ve Hollanda yapırru üç tarama teknesı 24 saat aralıksız çalışıyor. Teknelerin üzerindeki pompalar yardımıyla çıkanlan çamur iki boru hartından toplama göletlerine pompalanıyor. Her iki borudan saatte 2 bin metreküp çamur akışı sağlanıyor. Haliç'ten basılan çamurun yüzde 4O'ı çökertilirken yüzde 60 olan su antılmış olarak Haliç'e geri veriliyor. Alibeyköy'deki taşocaklannda oluşturulan çamur barajlannın derinliği 60 metreyi buluyor. Çevre sakinleri, depolanan çamurun çe\nreye koku yaydığını belirterek çalışmalann hızla tamamlanarak üzerinın kapatılmasını, tehlike yaratmaması için de göletlerin etrafinda sıkı önlem alınmasını istiyor. Alibeyköy'deki taş ocaklanna pompalanan çamur, yay dığı kokularla çevre sakinkrini rahatsız edryor. (MEHMET DEMİRKAYA) li işbirlikçDerinin de yardımıyla nükleersakhn başktülar. Ama ba- şaramayacaklar. İnsanük Hiro- şima'yı, Nagazald'yi, Çernobil'i unutmadı. Bir kcz daha yaşamak istemiyor. Biz de istemiyoruz." Dünyamız 52 yıl önce daha güvenliydi. Çünkü insanlığın elin- de ancak birkaç kenti yok edebi- lecek kadar bomba vardı. Bugün korku çok daha büyük. Arkadaş Çevre Grubu, korkunun vardığı boyutu şöyle değerlendi- riyor: "Bugün kentleri değil dünya- yı birkaç kez yok edebilecek ka- dar nükleer bombamız var. Dün onlann şansı yoktu. Bugün bizim şansımız var. Dünyalılar istemez- se bombalaryeryüzünde banna- maz. Dün nükleer pazar çelik ka- salarm ardmdaydk bugün mafya- nın elinde işporta pazanna düş- muş durumda. Bilinçsiz insanlar siyah poşetler içinde radyoaktif madde saüyorlar. Dün şarkılar Hiroşimalu NagazakiİL babkçı ço- cuklar için söyteniyordu. Bugün tüm insankk için söylenjyor." t Şakşakçdara' öfke Sınırsız Çevre Partisi Kurucu- lar Kurulu adına açıklama yapan Hilmi Çamurdan da "bir grup sözde bilim adamının nükleer santrallann şakşakçılığmı yap- malanna" sınirleniyor. Dünyayı Hiroşima'ya, Naga- zaki'ye döndürmeye kimsenin hakkı olmadığını belirten Çamur- dan, şunlan söyleniyor: "Hiroşima'ya bomba atan ABD, bu ayibm ezüdiği içindeyken Türkiye'debir grupinsanın nük- leer santrallan dayatması ve atom bombası yapacagız diye sevinme- si,insanıntüyierini diken diken edi- yor. Biz gelecek kuşaklara, doğa- mıza sahip çıkryoruz, ne Akku- yu'da, ne Sinop'ta, ne de dünya- nın herhangj bir yerinde nükleer santral istemiyomz. İzin verme- yeceğiz, yaptınnayacağız.'' Ban§ çanı Akkuyu için Akkuyu Büyükeceli'de Türki- ye'nin çeşitli yörelerinden gele- cek çevre örgütleriyle bugün ve yann "atoma ve nükleere" karşı büyük bir gövde gösterisi yapı- lırken dünyanın çeşitli yörelerin- den de destek mesajlan yağıyor. En büyük destek de Nagaza- ki'den. Akkuyulular bugün Büyükeceli Köyü'nde etkinlik- lerini başlaurken Nagazaki'de ba- nş çanı Akkuyu için çalacak. Ja- pon Peace Wave örgütü Intemet aracıhğıyla Türkiye ve Akku- yu'daki çevrecilere gönderdiği mesajda, "Nagazaki'deki banş çanı bir kez de Akkuyu için çala- cak. Yanımzdavız" denildi. 6 Çocuğa önce kitap, sonra oyuncak 9 Eğitimcilere göre okul öncesi dönemdeki çocuklar için en ideal iletişim ve eğitim aracı kitap FİGEN ATALAY Çocuklann kitap okuma alışkanlığı ka- zanabilmeleri için en geç 3-6 yaş dönemin- de kitapla tanışmalan gerekıyor. Bu yaş çocuklar için ideal iletişim ve eğitim aracı olarak nitelendirilen kitap, yapılan bir araş- tırmaya göre çocuklara verilen armağan sı- ralamasında oyuncak ve giysiden sonra ge- lıyor. Okulöncesi dönemdeki çocuklara eği- tim hizmeti veren YA-PA için bir grup öğ- retim üyesi tarafından hazırlanan Okulön- cesi Çocuklarda Kitap Ahşkanhğı konulu araştırmanın sonuçlanna göre anne ve ba- balann çocuklanna aldıklan armağanlann başında oyuncak geliyor. tkınci olarak ve- rilen armağan giysi. Kitap. yalnızca şeker- den önce geliyor. Çocuklanna kitap alma- yan annelerin birinci nedeni, çocuğun oku- ma-yazma bilmemesi, ikinci nedeni ise ev- de kitap bulunması olarak gösteriliyor. Ba- balann kitap almama nedenlerinın başın- da ise çocuğun okuma-yazma bilmemesi, çocuğun çok küçük olması ve çocuğun ki- tabın değerini bilmemesi yer alıyor. Çocuğa kitap okuma sıklığına ilişkin so- rusunu yanıtlayanlann yüzde 46.4'ü hafta- da birkaç gün, yüzde 22.9'u her gün. yüz- de 18.6'sı haftasonu ve yüzde 12.1'i daha seyrekokuduklannı belirtiyorlar. Ailelerin yüzde 45.6'sında kitap okumaya her sefe- rinde 30 dakika, yüzde 14.7'sinde 20 daki- ka, yüzde 14'ünde 15 dakika, yüzde 11.6'sın- da 60 dakika ve yüzde 9'unda 10 dakika ay- nlıyor. Araştırmaya göre çocuklann yüzde %.2'si televizyon izliyor. Çocuklann televizyon başında geçirdikleri ortalama süre soruldu- ğunda ise en çok alınan yanıtın, yaklaşık iki saat olduğu görülüyor. Program türleri- ne göre ise çizgi film iki saat, yanşma bir saat, aile filmleri bir-iki saat, kahramanı çocuk olan fılmler beş saat, uzayla ilgili prog- ramlar/filmler dört saat, komedı türü fılm- ler dört saat, hayvanlarla ilgili filmler dört saat. reklamlar bir saat süreyle izleniyor. Eğitimli anne farkı Kitabın farklı özellikleri. annenin eği- tim düzeyine bağlı olarak farklı biçimler- de algılanıyor. Kitabın konusu, ilkokul ve üniversite mezunlannca çok önemli bulu- nurken, ortaokul ve lise mezunlan önemli olarak değerlendiriyor. İlkokul mezunlan oyuncak özelliğinin çok önemli olduğunu belirtiyorlar. Yani kitap, eğitim düzeyi dü- şük annelere göre hem eğitici olmalı hem de oyuncak işlevi görmeli. YA-PA Genel Müdürii Turhan Özüdu- ru, çocuğa kitap okuma alışkanlığı kazan- dınlması içm en geç 3-6 yaş döneminde ki- tapla tanıştınlması gerektiğini belirtiyor. Özüduru, "Kitap hem anne-baba ik çocuk arasında kurulan iletişim hem de öğretim açdanndankkalbir araçür. Oyuncakda ço- cuğun getişimi için kuşkusuz gerekli ve ya- rarbdn-. Ancak, oyuncakher zaman cocuk- la doğnıdan ilgilenmev i gerektirmez. Kitap ise her zaman gerektirir. ,\nne-babalar, ço- cuklanna kitap \«rineoyımcakalarakkotayı seçJyorlar r diyor. Kurşunlanaıı balina öldü ALANYA (AA)- Antalya'nın Alanya îlçesinde önce- ki gün yaralı olarak karaya vuran balina dün öldü. Alan- ya'nın dünyaca ünlü Ulaş Plajı'nda yurttaşlar tarafın- dan üzerinde üç kurşun yarasıyla kayalara sıkışmış ola- rak bulunan yavru balinanın kan kaybından öldüğü be- lirtildi. Yetkililer karaya vuran balinanın açık denizde kurşunlandığını bildirdiler. Ölü balina Süleyman Demi- rel Üniversitesi Su Orünleri Bölümügörevlileri tarafin- dan incelenmek üzere Isparta'ya göturüldü. Daskyleion kazıları 100 yıl sürecek BANDIRMA (AA) - Bandırma'nın Ergili Köyü ya- kınlannda bulunan, Frig, Lidya ve Perslerin yaşadığı Daskyleion antik kenti kazı çalışmalannın 100 yıl daha süreceği bildirildi. 1987'de başlanan ve Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr.Tomris Bakır Akbaşog- lu başkanlığındaki ekip tarafından sürdürülen kazılar- da, çok sayıda tarihi eser gün ışığına çıkanldı. Kazılar- da çanak, çömlek, hayvan ve insan figürleri, M.Ö. 2000 yılma ait Babil mühürii, Lydia dönemine ait 40 metre uzunluğunda sur, Helenistik döneme ait olduğu sanılan ağırlık ölçülen, ayıu döneme ait dokuma tezgâhlannda iplik çekip itmeye yarayan iki tarafı çatallı bronz araç gibi eserler bulundu. Gerçekleştirilen çalışmalarla 2600 yıl önce yapılmış Pers saraymın bir bÖlümünü oluşturan büyük mekânın güney ve doğu duvarlan ile güneydoğu köşesi, sarayda yaşayan soylulann kullandıklan seramik kaplar ortaya çıkanldı. Kazıdaki en önemli bulgulardan biri de sarayın avlu- sundaki atık su kanallan. Kanal sistemi, 2600 yıl önce yaşayan Perslerin, çevre ve insan sağlığına ne denli önem verdiklerini de ortaya koyuyor. Bilim adamlan, Batı Anadolu'nun arkaik döneminın bu en eski kanal sistemini kullananlan, "dünyamn en eski çevrecfleri" olarak da niteliyor. Z&IT/M ÇALfSMALARI!. e-posta : tan (a prizma.net. tr MESELA DEDIK ERDAL ATABEK ^ 00 yıldır Avrupa'ya girmeye ça- £ lışıyoruz, ama istediğımiz gibi ol- muyor. Girmesine giriyoruz da şöy- le eşitlikle birlikte olalım deyince ol- muyor. İnsan haklanyla girelim de- sek, karnemiz pek iyi değil. Avru- pa'yla insan haklan meselesinde an- laşamıyoruz. Her yiğidin kendine göre bir yoğurt yiyişi var, Avrupah bunu anlamıyor. Demokrasi desen bizde çok, ama onlara göre pek eko- nomik. Biz de onlarda olmayıp biz- de olan şeylerle girelim. Böylesi da- ha iyi değil mi? Onlarda olan bizde eksikse bizde olan da onlarda yok. Böylece ödeşmiş oluruz. Bu pek faydalı takası bizimkiler neden dü- şünmezler ki? Şimdi bizde olup on- larda olmayan cevherlerimizi dü- şünmeliyiz. Keyfimizle girelim de görsünler... akın, bu Avrupalılarda keyif de- nen şey yoktur. Kadını erkeği bir . çalışmak bilırler ki akJlara ziyan. Sa- bah kalkarlar, işe koşarlar, iş desen keyifsiz bir çalışmadır, akşam evle- rine koşarlar, hemen yemek yiyip yatarlar ki sabâh işe kbşabilsinler. Şimdi bu keyifsiz hayatlanna biz Türkler öyle bir keyif katanz ki bir tadını alsalar bizsiz yapamazlar. Bir kere ünlü 'sabah keyfi'mizi tanıma- lan gerekir. Evde kahvaltıyı yap- mak yetmez, işbaşında da şöyle çay- Avrupa'ya Neyimizle Girelim?.. lann içilip günlük haberlerin gözden geçirildiği 'sabah keyfi' günün tat- lı geçmesini sağlar. Saat 11.30'dan sonra 'öğle keyfi' saati başlar ki iki- ıki buçuğa kadar sürer. Akşam üsrü saat dörtten sonra da akşam keyfi başlamış demektir. İş öyle keyifli- dir kı insanlanmız tatil günlerini zor geçirir, işlerinde geçirecekleri saat- leri özlerler. Avrupahlarhele bir 'ke- >ifle yaşamak' formüllerimizi öğ- rensinler, bizi Avrupa Birliği'ne al- makla kalmaz, kıtanm her tarafında 'keyif uzmanı' olarak görevlendirir, yaptıklanmızı yaparlar. Hemen yet- kililenmiz şu 'keyifli >'aşam' kozu- nu pazarlık masasına koysunlar. Kalenderlikle girelim de öğrensinler... D ir de AvTupalılann her şeyi ken- D dilerine dert etme huylan var- dır ki bir türlü kurtulamazlar. Yok 'bu neden böyle olmuş' da 'şu neden böy- leohnuş' diye düşünüp araştırmadan duramazlar. Bu yüzden de migren gi- bi baş ağnlan, ülserler, tansiyon has- talıklan başlanna bela olur. Eğer onlara 'kalenderiik' denen şeyi öğ- retirsek hem bize dua ederler, hem de şimdiye kadar aklımız neredey- miş diye kendilerine kızarlar. Ka- lenderiik şudur: Bana ne yahu? Ba- na mı sordular ki kendimi üzeyim? Boş versene, gam çekip de ne ola- cak, ölürnlü dünya.. sıkma canını, deyip hiçbir şeyin tasasını çekme- mek. Kalenderiik çok rahat bir şey- dir, hayatı kolaylaştınr, stresten uzak tutar, ömrü uzatır. Omrü uzatması iyi- dir de az biraz derbederliğe yol aç- ması kötüdür ya, o kadar kusur ka- dı kızında da bulunur. Kalender ol, kafanı takma, hiçbir şeye aldırma. Trafik kazası olup insanlarmı ölmüş? Ne yapalım, ölenle ölünmez ya, on- lar da yola çıkmasalardı dersin. Olan- la bitenle ilgilenmez, kafanı dinlen- dirirsin. ŞuAvrupalılarbunuöğren- dikleri zaman kafalannı taşlara vu- rurlar da 'Biz nasıl oldu da bunu bi- lemedik' diye kara tasalara düşerler. Ama işte şimdi zamanı gelmiş olu- yor, TürkJeri Avrupa Birliği'ne alır almaz kalenderliğı de öğrenmiş olu- yorlar ki, hayatlan birdenbire deği- şiyor. Kaderimizle girelim de çeksinler... A vrupa Birliği'ne 'kader'imizle / l giripkaderbirliği yapalım da on- lar da bizim çektiklerimizi çekince bizi anlasınlar. Yugoslavya parça- landı mı? Kader. Avrupa'yı seller mi bastı? Kader. Volkan mı patladı? Kader Diana kötü yollara mı düş- tü? Kader. Şu ünlü 'kader'i bir öğ- rendiler mi şenliği seyredin. Avru- palılar bir kez 'kaderin oyunu'nu öğrendilermi şıp diye arabeski keş- federler. Haydi bakalım, bizim şar- kıcılar Avrupa turnelerinde, kültür elçilerimiz olarak arabesk müzik sa- natçılarımız başlar mı Avrupa kent- lerini fethermeye. Pavarotti de öğ- renir mi arabeski? Başlar mı söyle- meye gür sesiyle? İşte Avrupa Birliği'ne öyle birgi- reriz ki artık Avrupa ülkeleri ora- dan çıkar da biz çıkrnayız. Kültur fet- hi diye buna denir işte. Keyfimizle, kalenderliğimizle, kaderimizle Av- rupa'ya öyle bir gireriz ki. Ne insan haklan mazereti kalır, ne demokra- si, ne ekonomi. tnsan haklan mı? Ka- der. Demokrasi mi? Kalender ol, takma kafana. Ekonomi mi? Keyfine bak. Bitti gitti. böyle olur çelebi, bizim Evropa seferi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear