25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya 0 Yazıişlerı Müdürlen: Ibrahim\'ıldız(Sorumlu), DinçTayanç # Haber Merkezi Müdürü- Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberlcr Şinasi Danışoğlu • Istıhbarat: Cengiz Vıldınm 0 Kültür Handan Şenköken 9 Spor: Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami Karaören 9 Düzeltme Abdullah Yaocı • Foıograf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edib* Buğra • Yun Habcrlcn Mehmet Faraç Yaym Kurulu. btuo Setçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kartböke, Hikmet Çetinkaya, Şüknuı Soner, ErgunBalcı,Din(T«yanç, İbrahim Yıldız, Orhan Bursall, Mustafa Balbay, Hakan Kara. AnkaıaTemsılcısı Mustafa Balbay 9 Haber Müdüıû: Doğan Akın Atalüık Bulvan No. 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hal), Faks 4195027 9 Izmır Temsılcısı. SerdarKızık.H.ZıyaBlv. 1352 S. 23 Tel: 4411220, Faks: 4419117 •AdanaTemsücısı:ÇetinYiğenoğlu, lnönüCd. 119S No:l Katl, Tel-363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdürü: Üstün Akmen •Kooninatör Ahmet Korulsan 9 Muhasebe Büknt Yener 9_Idare Hüseyin Gürer • tşletme Önder Çelik 9 Bılgı-lşlem Nail Inal • BılgjsayarSistera: Mürûvet Çiler MEDYA C: • Yönetım Kuıulu Başkanı - Genel Müdür Gülbin Erduran # Koordınatör Reha lşıünan # Genel Müdür Yardomcısı. Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-513 8460-61,Faks 5138463 Ya>ımla>aıı \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basuı ve Yayıncıhk A.Ş Turkoca». Cad 39 41 Cağaloğlu 34334 lst PK 246 tstanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 hal) Faks (0 212)513 85 95 6AĞUSTOS1997 Imsak:4.15 Güneş: 5.58 Öğle: 13.17 Ikindi: 17.08 Akşam: 2023 Yatsı: 21.59 Mîr'de yeni arıza • MOSKOYA (AA) - Mir Uzay tstasyonu'ndaki tamir çalışmalannı takviye etmek amacıyla dün yeni bir araç fırlatılmasına saatler kala. istasyonda yeni bir anza meydana geldi. İnterfaks'ın haberine göre, kontrol merkezinin açıklamasında, istasyonda iki oksijen jeneratörünün bozulduğu bildirildi. Yetkililer istasyonda iki ay yetecek kadar oksijen kaynağının bulunduğunu bildirdi. Öte yandan dün TSİ 18.36'dafirlatılan Soyuz TM-26 uzay aracı, Mir ile yann, TSİ 20.00'de kenetlenecek. Gökkafes için toplantı • İstanbul Haber Servisi - Beyoğlu Belediyesi dün belediyenin mühürlediği Gökkafes ile ilgili bir toplantı yaptı. Belediye Başkanı Nusret Bayraktar, otelin inşaatının bugüne kadar 6 kez mühürlendiğini belirterek, otelin 8 kata indirilmesi gerektiğini söyledi. Yıkım için çevik kuvvetten destek beklediklerini kaydeden Bayraktar, yıkım konusunda kararlı olduklannı vurguladı. Dolmabahçe Turizm AŞ ise belediye meclisinin yaptığı toplantıya tepki gösterdi. Şirketten yapılan yazılı açıklamada belediyenin yasa hükümlenni ve yargı kararlannı hice saydığı belirtildi. Şair Bulut amlıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Şair Abdülkadir Bulut, ölümünün 12. yıldönümünde Anamur'da anılıyor. Eğitim-Sen Anamur temsilciliği, şairin bu yıl ikincisi yapılacak olan ve gelenekselleştirilmesi düşünülen şiir etkinliği ile anılacağını bildirdi. Bölgenin yazar ve şairlerinin katılacağı annaa etkinliği 8 ağustos cuma günü gerçekleştirilecek. Panda geni kopyalandı • PEKİN (AA) - Çinli genetik mühendislerinin dev panda genini kopyalamayı başardığı bildirildi. Ülkenin güneybatısındaki Sichuan bölgesinde bulunan Çengdu Hayvanat Bahçesi'ndeki bir araştırmacı, Sichuan Unıted Üniversıtesi'nin Biyoloji bölümüyle yapılan ışbirliği sonucunda, pandalarda sinir bozukluğuyla bağlantılı olan bir genin kopyalandığını söyledi. Söz konusu genetik kopyalama. soyu tükenmekte olan türler arasındaki hastalıklann önlenmesine yardımcı olabilecek bir adım olarak görülüyor. Emeklilere MR hizmeti • İstanbul Haber Servisi - Emekli Sandığı İntermed Tıp Merkezi ile yaptığı anlaşma sonucu bundan böyle Emekli Sandığı, emeklilerine Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) hizmeti verecek. Yeni yapılan anlaşma ,gereği Emekli Sandığı'na bağlı emekliler, sevk etmeye yetkili hastane ve kurumlardan alacaklan sevk kâğıtlan ile lntermed'e başvurup dünyanın en gelişmiş ve hızlı MR'sinden ücretsiz olarak yararlanabilecek. Edremire uçuşlar başlıyor • Haber Merkezi - Türk Hava Yollan (THY), cuma gününden itibaren Edremit'e tarifeli uçuşlara başlıyor. THY'den yapılan açıklamaya göre, Edremit'e tarifeli uçuşlar RJ70veRJ10ûtipi uçaklarla, salı ve cuma günlen yapılacak. TK. 254 uçuş numarasıyla Istanbul'dan saat 14.10'da kalkacakuçakl5.00'te Edremit'e varacak. TK 255 uçuş numarası ile 15.50'de Edremit'ten kalkarak saat 16.35'te de tstanbul'a inecek. Manisa'nın Akhisar üçesinde 20 bin dekarlık alan 'rüzgâr erozyonu J sonucu kumlann istilasına uğradı Akhisar'dakj çölleşen alana, erozyonla ilgili çalışmalan nedeniyle Prof. Dr. Alaattin Taysun'un adı verikü: Taysun Çölü! Ege'de erozyon çölüCELALYILMAZ İZMİR - Ege'de en ye- şil tanm alanlanna sahip Gediz Havzası'nın ortasın- da koskoca bir çöl var!.. "Taysun ÇöML." Türkiye'nin en şiddetli "rüzgârerozyonu"nun ya- şandığı Manisa'nın Akhi- sar ilçesi yakınlannda 20 bin dekarlık tanm alanı kumlann istilasına uğraya- rak çöl haline geldi. Eroz- yonla ilgili bilimsel çalış- malan nedeniyle Ege Üni- versitesi (EÜ) Ziraat Fa- kültesi Toprak Bölümü Başkanı Prof. Dr. .Alaattin Taysun'a atfen, kumulla- nn kapladığı alana TEMA tarafından "Taysun Çölü" adı verildi. Prof. Dr. Tay- sun, artarak süren "rüzgâr erozyomı" nedeniyle yete- rince beslenemeyen yeral- tı ve yerüstü su kaynakla- nnın da hızla tükendiğini belirterek çöl haline gelen alanın dünyanın en tehlike- li arazilerinden biri olduğu- nu vurguladı. "Rüzgâr erozyonu"nu, "toprakyokedicisT olarak tanımlayan Prof. Taysun, yüzyıllar boyunca birçok uygarlığın bu nedenle kay- boldugunu kaydederek Ak- hisar'daki olaya ilişkin şun- lan söyledi: "Rüzgâreroz- yonu tarih boyunca insan- kğı tehdit etmiş, birçok uy- garbğın kaybolmasına ve büyükgöçlere neden olmuş önemli bir aşınırn olayıdır. Oluşum koşullan yönün- den kıyı kumullan hariç tutulursa, genetlikle rüzgâr erozyonu az yağış alan yö- retendeyan kurakve kurak iküm koşullarmda yaygın- dır. Türkiye'deçöDeşmesü- recinin hcdanması. rüzgâr erozyonu alanlaruu heryıl genişletmektedir. Gediz Havzası'nda yer alan Ak- hisar'm Beyoba, Sazobave Kumku\ ucak kövleri civa- nndaki 20 bin dekarlık ta- nm alanı. Türkiye'de ya- şanan en şiddetli rüzgâr erozyonu sonucundaçöl ha- line getaniştir. Üzüm bağ- lan ve pamuk tarlalan giderek artan erozyonla bir- likte kahnhğıyer yer 5 met- reyi bulan kum tabakasıy- la kaplanmaktadu"." Konya tehlikede Türkiye'de "rüzgâreroz- yonu" tehlikesiyle karşı karşıya bulunan arazilerin 850 bin hektar büyüklü- ğünde olduğunu ve yüzde 69'unun da Konya yöre- sinde bulunduğunu anım- satan Prof. Taysun, Akhi- sar'daki çölleşmenin, top- rak özellikleri, iküm ko- şullan, yanlış tanmsal iş- lem ve mera tahripleri ne- deniyle oluştuğunu söyle- di. Taysun, konuya ilişkin görüşlerini şöyleözetledi: -Konya-Karapınar'da- ki rüzgâr erozyonu, başa- rüı bir ıslah çauşmasıyla durdurulmuştur. Akhi- sar'daki erozyon Konya- Karapınar'dayaşanandan daha şidderJklir. Bu yörede yürütülencahşmalarda ara- zjnin eski nehir yatağında yer alması ve hâkim bün- yenin kumlu olması nede- niyle rüzgârerozyonuna en fazla hassasözeDikgösteren bir durum yaratmaktadır. 120 noktadan alınan 360 adet örnekk ve \örede açı- lan 12 toprak profilinden alınan parçalarda yapılan incelemelerde. bölgenin, 'meteorolojik koşullar ne olursa olsun rüzgârerozyo- nu meydana gelir'yapıda olduğu anlaşılmıştır." Yöredeki "rüzgâr eroz- yonu"nun nedenlerinin Ak- hisar'ın meteorolojik veri- lerine göre değerlendiril- diğini de belirten Prof. Tay- sun, iklim faktörünün tem- muz ve ağustos aylannda erozyonu doruk noktasına çıkardığını belirledikleri- ni söyledi. "Taysun Çö- lü"ndeki kumul tabakası- nın 2-5 metre kalınlıkta ol- duğunu ve bu özelliğiyle de hızlı hareket ettiğini be- lirten Prof. Dr. Alaattin Taysun, alınması gereken önlemler konusunda şöyle konuştu: "Rüzgâruı aşın- <brmayönü boyunca mera- lann ve dere yatağın yüze- yindeki bitki örrüsünün kum ahmıve benzeri amaç- larla tahribi önlenmdidir. Kumul hareketlerinin mey- dana geldiği arazilerin ku- zey ve kuzeybansında yer alan tanm aianlannda top- rak yüzeyinin düz değü, pü- rüztü kabcakbiciındeişİen- mesi gerekmektedir. Arazi- lerde' rüzgâr şenrvari ekim sistemı' uygulanmab ve uy- gun rotasyon kullanılmab- dır. Kumul hareketierinin olduğu yerlerde acilen ku- mul stabilizasyonu önjem- leri alınarak hareket our- durulmalıdır.'" Ortalama insan ömrü 100 yıla ulaşacak Uzun yaşatnanın sırrı insan bedeninde gizli Çeviri Servisi - Ortalama insan ömrünün sürekli arttığını tespit eden bilim adamlan, uzun yaşamanın ve acı çekmeden ölmenin yollannı araştınyor. Son yapılan araştırma- lar, gelecek yüzyılda ortalama insan ömrü- nün 100 yıl olacağını gösteriyor. Haftahk Nevvsvveekdergısinin son sayısında "100ya- şına kadar nasıl yaşamr?" başlıklı yazıda, uzun yaşamın gizleri ele alınıyor. ABD'de, merkezi Washington'da bulunan Yaşlanmayi Önleme Derneği araştırmacıla- nndan Dan Perry. bugün 50 yaşında olan- lann 100 yaşına kadar yaşamaya can attık- lannı, ancak aynı anda elden ayaktan düş- me korkusunu da üzerlerinden atamadıkla- nnı belirtiyor. Perry*ye göre kronik hasta- hklaryaşlanmanın değil, yaşam tarzının bir sonucu. Dolayısıyla doğru yaşamasını bilen- ler için yaşlanmak bir talihsizlik değil, bir firsat. Perry, "Bence uzun yaşamın sım in- san vücudunda saklı. Fıziksel ve zihinsel ye- teneklerinin bilincinde olan herkes yaşamı- nı uzatabilir" diye konuşuyor. ABD'de yüzyılın başında 47 olan ortala- ma insan ömrü bugün 76 yıl. Nüfus Sayım Bürosu, 1946 ile 1964 yıllan arasında do- ğan her 26 kişiden birinin 100 yaşına kadar yaşayacağını tahmin ediyor. Yüz yıl önce ancak 500 kişiden birinin bu kadar uzun yaşayabildiği dünyamızda, yaş- lılann yaşam kalitesinin de eskisi kadar kö- Dürryanınen uzun ömüıiü insaru, Fransız Jeanne Calment oldu. Önceki gün ölen Jeanne Calment, tam 122 yıl 164 gün yaşadı. Yıllara göre ortalama ömür 1900 20 40 60 80 2000* 20 40 O Tahmku. Kaynak: ABD Nüfus Sayımı BOrosu tü olmadığını belirten demografi uzmanı Lynn Adler, yüksek tansiyon, damar sertli- ği ve bunama gibi yaşlanma belirtilerinin ar- tık daha geç bir yaşta ortaya çıktığını kay- dediyor.. Bu göstergelerin ışığında bilim, yaşlanma olgusunda köklü degişikliklere yol açıyor. Es- kiden yalnızca hastalıklara çözüm aranır- ken, şimdi pek çok tıbbi araştırma merke- zinde sağlıklı yaşlanmanm yollan aranıyor. Bilim adamlan, düzenli olarak yapılan sporun yaşlanmayı durdurduğu gibi, muci- zevi bir şekilde sağlığı da koruduğuna dik- kat çekiyor. Spor yapan kişilerde kalp ve kemik hastalıklannın daha az görüldüğünü, ruhsal denge ve uyku düzenlerinin korun- duğunu ve belleklerinin daha az sorun çıkart- tığını belirten doktorlar, sporun göğüs ve bağırsak kanserine yakalanma riskini de azalttığıru öne sürüyorlar.Uzmanlar, aşın- ya kaçmamak koşulu ile herkesin koşu, ae- robik ve ağırlık kaldırma gibi spor dallann- dan birini düzenli olarak yapmasını öğütlü- yorlar. Etkin yaşam Yüksek tansiyon ve kalp hastalıklannın en büyük nedenlerinden biri vağlı, tuzlu ve ka- lorisi yüksek yiyecekler. Ilkel toplumlarda, yaşlılığa bağlı olmaksızın, yüksek tansiyon sorununa rastlanmadığına dikkat çeken bi- lim adamlan, yiyeceklerin saflığını, doğallığını yitirdik- çe zararlı etkilerinin arttığı- nı öne sürüyor. Modern top- lumlarda bir dizi işlemden geçen yiyeceklerin içindeki tuz ve yapay katkı maddele- rinin artmasıyla yüksek tan- siyon sorununun orta yaşlar- da ortaya çıktığı, yaşlılıkta ise öldürücü boyutlara ulaş- tığı kaydediliyor. Sağlıklı insan ılişkilerinin sağlıklı yaşlanmanm önko- şullanndan biri olduğunu be- lirten uzmanlar, yaşamı dost- larla paylaşmanın ve beyin jimnastiği yapmanın bunama gibi yaşlılık belirtilerini en- gellediğini kaydediyor. Kul- lanılmayan beynin giderek görevini yapamaz hale gele- ceğine dikkat çeken bilim adamlan, beyinsel faaliyet- leri yetersiz kalan kişilerde bağışıklık sistemi başta ol- mak üzere tüm organlârih sorun çıkartacağını söylüyor. Bilim odantı Prof.Inan amldı Bilim adarru. yönetici ve öğretim üye- si Prof. Dr. Mustafa Inan. dün Zincir- likuyu'daki mezan başında amldı. Tö- rene katılan yakınlan, İTÜ tnşaat Fa- kültesi'nden çok sayida öğretim üyesi ve arkadaşlan. İnan'ı, ölümünün 30. yı- lında büyük bir saygıyla andıklannı betirttiler. Bir konuşma yapan eski İTÜ Rektörü Prof. Dr. Ilhan Kayan. Inan'ın gün geçtikçe büyüyen ve bir efsane gi- bi kalan tek bilim adamı olduğunu be- lirterek "Sadece mühendisük alanın- da değil, edebiyat, musiki, din. tarih ve arkeoloji gibi dallarda da sonsuz bilgi sahibiydi" dedL İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Vural Cinemre de, tnan'ın Yahya Kemal'in şiirlerini çok sevdiğini ve Emirgan'da şiirleri ters- ten okuduğunu anunsatarak şairin şi- irierinden bir bey it okudu. Cevreci kuruluslar baslattı Siyanürle altına karşı imza kampanyası e-posta : tan (a prizma.net. tr İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - ÇevTeciler, Bergama'da Danıştay kara- nnı uygulamayan ımren Aykut'un "kaytarmasmı'' engellemek için imza kam- panyası baslattı. Mahke- rae karannm uygulanma- ması için Yatağan, Göko- va ve Yeniköy benzeri Ba- kanlar Kurulu karan alı- namayacağını belirten çev- reciler. Bergama'da kamu yarart değil, "Eurogoldya- ran" olduğunu belirtiyor- lar. SOS Akdeniz Derneği, Şehir Plancılan Odası Iz- mir Şubesi ve diğer çevre- ci kuruluslar tarafından başlatılan kampanyayla du- yarlı yurttaşlann birlikte hareket ederek, Danıştay karannın uygulanması ko- nusunda kamuoyu oluştur- mayı amaçladıklannı belir- ten SOS Akdeniz Derne- ği Sözcüsü Savaş Emek. "Çevre Bakanı İmren Ay- kut, Eurogold'un çokulus- lu bir şirketolduğunu, dün- yanın en büyük şirketleri arasmda yer aldığınu ulus- lararası mahkemelerdeda- va açıp kazanabileceğini dile getirerek Danıştay ka- raruu uygulamamaya ça- uşıyor. Aykut aynca Daıuş- tay kararuu hukukçulara incelettirdiğini, bazı hu- kukçulann madende faali- yetlerin son bulması, bazı- lannınsa aksi görüşte ol- duğunubelirterek firmanın savunuculuğunu yapıyor. Oysa. Danıştay kararlan- nın uygulanması zorunlu- luğu oünasaydı, hukukçu- lar bu yönde görüş versey- di Eurogold bunun rekla- rmnı yapmaz mıydı?" diye konuştu. SÖYLEŞİ ATTİL ILHAN i'nin 'Ulusal Savunma' Anlayışı General de Gaulle, Atlantik Pakt'na olduğu Ikadar, NATO'yada 'yan oturmuş'tur. 'mütte- fî/c/'olduğu halde, ne Ingiltere'yeçjüverıircli. nede Amerika'ya: Savaş boyunca, Fransa'nın 'ulusal çıkartan'n\ savunurken, Churchill ve Roosevvelt'le nasıl becelleştiğinı, 'Hatıralar'möa anlatmıştır; on- lar da, söyledikierini doğruluyor: de Gaulle, onlar fçin, daima 'zor' bir müttefik olmuş! Fransa'nın -aynı de Gaulle'cü mantıkla- Silâh- lı Kuvvetleri'ni, NATO kumandasına 'entegre et- mekten' nasıl çekildiğini, işitmiş olmalısınız; Fran- sa günümüzde de, yaygın 'küreselleşme' ve 'özel- leştirme'bask\s\na rağmen, savunmasını ve kültü- riinü 'ulusal çıkarianna' bağlı tutmakta ısrariı ve ka- rarlıdır; çünkü savunma ve kültür, hükümette 'ba- kanlıklan' 'milli' sıfatını taşıyan iki 'müstesna' ba- kanlık olarak kalmaz; mahiyeti, teşkilâtı, kadrolan ve uygulaması 'millT olması zorunlu olan, iki yö- netim alanıdır: 'ulusal savunma"y\, nasıl 'küresel- leştirebilir',nasıl 'ecnebiye' emanet edersiniz? Gnl. de Gaulle -ki XX. yy'ın birkaç önemli lide- rinden birisidir- 'ittifakîa 'ulusalçıkan' dikkatle ayır- masını bilmiş, ikincisini daima birincisinin üstün- de tutmuştur. 'Her ;eyden önce kendl kuvvetimize...' Gâzi Mustafa Kemal de, soruna böyle bakmış- tı: 'ecneb/'nin Silâhlı Kuvvetler'e burnunu sok- masına hep karşı çıkmıştır. llk dünya savaşında, En- ver Paşa'nın Osmanlı Ordusu'nu Kaiser'in emri- ne verdiği malûm; Gâzi'nin Alman generalleriyle da- laşması ünlüdür, onu görevden alıriar; bunu, zama- nın Hariciye Nâzırı ile görüşürken, demiştir ki: "...bana bir şey önerdiniz ki, ben onu yapa- mam. Başkumandanlık Vekâleti'ne (Enver Pa- şa'ya) ve onun Genelkurmayı'na başvurmak ve tereddüt gidermek! Beyefendi, farkında değil misiniz ki, artık bu memlekette ulusal bir ge- nelkurmay heyeti yoktur. Bir Alman Genelkur- mayı vardır, o Alman Genelkurmayı ki, ilk iş olarak benim gibi dik kafalı bir askeri ordudan çıkarmak karan verdi. Beni o heyete mi gön- deriyorsunuz?" ÇHangi Atatürk', s. 183 ve son- rası, 3. basım, Bilgi Yayınevi, 1996) Belki de bu yüzden 'Müdafaa-i Hukuk Doktrini', yeni Türkiye'nin kuruluş felsefesini 'Millî Siyase- te' bağlamışt; bunu, 'Nutuk'da (s. 276)şöyleaçık- lıyor: "...milletimizin kuvvetli, mes'ut ve müstakar yaşayabilmesi için, devletin tamamiyle millî bir siyaset takip etmesi ve bu siyasetin iç teşkilâ- tımıza tamamiyle uygun olması ve ona dayan- ması lâzımdır. 'MilB Siyaset' dedlğim zaman, kas- dettiğim mana şudur millî sınırlanmız içinde, (buraya dikkat) her şeyden önce kendi kuvveti- mize dayanarak varlığımızı koruyup, memleke- tin dahili saadetine ve imanna çalışmak". Elbette farkettiniz, 'her şeyden önce kendi kuv- vetimize dayanmak'tan söz ediyor, onu bu düşün- ceye getiren, TBMM Silâhlı Kuvvetleri'nin 'Kuva- yı Milliye'den itibaren, bir 'Halk Ordusu'karakterin- de oluşmuş olması mıdır? Bu oluşmayı, bence, 'Ulusal Savunma Anlaytşını' ifade ettiği metinde pek güzel anlatıyor: "...Istanbul'da hükümet merkezi vardı ve bü- .« tün kuvvetJer oraya bağlanmışt. Hükümet mer- kezi düşmanlann kuvvetli çemberi içindeydt; va- tanı savunacak, milletin ve devletin bağımsız- lığını savunacak bütün güçlere emrediyorlar- dı; böyle verilen emirietie, milletin vasıtalan ve devlet, asıl görevini yerine getiremiyordu. (Bu- raya dikkat) Bu savunma vasıtalannın başında gelen ordu, kuşkusuz, asıl görevini yerine ge- tiremiyordu. Işte bunun içindir ki vatanı savun- ma ve korumadan ibaret olan asıl görev, doğ- rudan doğruya milletin kendisine (yânı halka)yö- nelmiş oluyordu. Millet orduya, kendi içinden teslim ettiği ferUerini, düşman saldınsına uğ- rayan bölgelerin savunmasına, düşman saldı- nsına uğrayan kardeşlerinin hayatlannın sa- vunmasına memur etmeye mecbur olmuştu; iş- te buna Kuva-yı Milliye ('Millî Kuvvetler', 'Ulusal Güç) diyoruz, bütün kâinat da böyle djyor..." (Ma- yıs, 1920) Mustafa Kemal'in 'Savunma Anlayışı' milletin bağımsızhğını kendi kuvvetiyle savunması ilkesi- ne bağlı, bu son derece açık! Açık olan bir ;ey daha var. A çık olan bir şey daha var, o 'kuvvetleri' siyasi /Adüzeyde başka bir örgüte bağlı, 'onun içinde' saymasıdır ki, o örgüt de bir halk örgütüdür, -da- ha da önemlisi- 's/V/7'dir. Dedikleri şunlar: "...milletin birliğini yaratan ve Istanbul'un içinde bulunduğu sarrJara rağmen, bu birliği da- hilde ve hariçte göstermeye yönelik bir amaç- la yapılan örgütlenme, yalnız Kuva-yı Milliye efradından ibaret değildir. Tam tersine, bütün memlekette, memleketin en uzak köşelerinde bile meydana gelmiş, doğrudan doğruya yasal ve medeni (yâni 'sivil) bir örgüttür ki, ona Mü- dafaa-i Hukuk diyoruz. Onda silâh söz konu- su değildir, belki medeni, sosyal ve genel ba- kımdan cemiyet (dernek) demektir. (...) Işte mer- kezde merci bulamayan ordu da, elbette birta- raftan korunmak, yönetilmek ve sevk ve idare edilmek gereğini duyuyordu ki, böylece Müda- faa-i Hukuk örgütü, Silâhlı Kuvvetler'i de içine almış bulunuyordu" (Mayıs 1920) Aynı fikri, handiyse özdeyiş halinde 1919 (Ara- lık)'da şöyle belirtmişti: "...Kuva-yı Milliye, âmil; irâde-yi milliye, hâkim olacaktır. Ve bu teşkilâtın ru- hu budur". Diyeceksiniz ki, niçin? Onu da açıklar: "...Istiklâl-i tam (tam bağımsızlık) bugün derûh- te ettiğimiz vazrfenin rûh-u aslisidir. Bu vazife, bütün millete ve tarihe karşı derûhte edilmiş- tir" (5 Ekim 1919) Dikkat isterim: 'millete ve tarihe karşı üstlenilmiş- tir' diyor, manası nedir bunun, 'hesabı millet ve ta- rih sorar' değil mi? http:// www. prizma.net. tr/ A ILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear