25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 AĞUSTOS 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Holdingler santrallar için yarışacak • ANKARA(Cumhuriyet Bürosu)- Se> itömer Termik Santralı ile Ambarlı Fueloil Santralı'nın işletme haklannın 20 yıllığına devri için açılan ihaleye büyük holdingler teklif verdi. 600 megavat gücündeki Seyitömer Santralı için 11, 630 megavat gücündeki Ambarlı Santralı için de 8 firma ya da konsorsiyum teklif verdı. Santrallar için teklif veren firmalar arasında Koç Holding, Doğan Holding, Çukurova Holding, Veziroğlu AŞ. Süzer Holding, Rumeli Holding, Güriş Inşaat, Zorlu Holding, Doğuş Holding. Hema. Şa-ra Enerji AŞ gibi büyük holdingler yer alıyor. Cezaevinde 10 yaralı • İZMtR (Curahuriyet Ege Bürosu)- Nazilli E Tipi Cezaevi'nde, cezaevi yönetıminin tutuklu ve hükümlüler ile yakınlanna yönelık baskı uyguladığı belirtildi. Önceki gün görüş için cezaevine giden tutuklu ve hükümlü yakınlan ile jandarma arasında çıkan çatışmada lOkışinin yaralandığı bıldirildi. Nazilli Cumhuriyet Savcısı Metin Küçükerdem, olaylardan sonra 21 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Demirel-Yılmaz görüşmesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Başbakan Mesut Yılmaz ve Genelkurmav Başkanı Orgeneral Ismail Hakkı Karadayı ile ayn ayn görüştü. Demirel, aynca 13 eylülde Ankara'da başlayacak olan 1. Dünya Hava Oyunlan"na katkı sağlamak amacıyla işadamlanna Çankaya Köşkü'nde yemek verdi. DİSK'ten uyarı eylemi • tstanbul Haber Servisi- DİSK Yönetım Kurulu, hükümetin bazı uygulamalannı eleştirmek amacıyla 9 eylülde yurt çapında "iktidara uyan eylemi" yapmayı kararlaştırdı. DİSK Genel Sekreteri Kemal Daysal, eylemın, ekmeği gıderek küçülten zamlara, mezarda emekliliğe ve zorunlu tasarruf birikimlerine el konulmasına karşı iktidan uyarmak için yapılacağını belirtti. Antikalar araştırılıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM Başkanı Mustafa Kalemli. 1937-1960 yıllan arasında saraylardan eşya ve tablo alan Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Maliye, Dışişleri. Içişleri ve Kültür Bakanhklan ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na birer yazı gönderdi. Verilen eşyalann niteliği. veriliş tarihi ile ait olduğu yerin listesini de ıçeren yazıda Kalemli, bu eşyalann bugünkü durumlarmdan kaygı duyduğunu ıfade etti. Övüp'e silahlı saldırı davası • tstanbul Haber Servisi - at\ Program Yapımcısı Mahmut Övür'e silahlı saldınyla ilgili olarak 2'si tutuklu 4 sanığın, 'taammüden adam öldürmeye teşebbüs etmek, iştırak, azmettirmek, Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet ve tehdit" suçlarından yargılanmasına başlandı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Yusuf Deveci ve Tuncer Kalaycı katıldı. Tutuksuz sanıklar Drej Ali lakaplı Ali Yasak ile kardeşi Mehrnet Yasak ise duruşmaya gelmedi. Eğitime destek • İstanbul Haber Servisi - Milli Eğitım Bakanı ile Acarlar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ismet Acar arasında imzalanan bir protokolle Artvm ilinin Borçka ilçesinde 300 milyara mal olacak yatılı Anadolu meslek lisesi 100 yataklı pansiyon binası ve 10 dairelik öğretmen lojmanı yapılması kararlaştınldı. Koalisyon ortaklan, birbirlerinin gerçekleştirdikleri atamalan izlemeye aldı Kadro için kapışnıaCezaevleri Hücre sıkıntısı sürüyor HÜLYA TOPCL' Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'nun "hücre ti- pi uygulamaya gecihne- si" olarak tanımlanan genelgesinın Türkıye genelindeki cezaevlerin- de yarattığı gerginlik tır- manıyor. Başta küçük yerleşim birimlerinde olmak üzere 20'ye yakın cezaevinde dörder v e al- tışar kişilik odalann ya- pımına devam edilirken. farklı davalardan vargı- lanan siyasi tutuklu ve hükümlüler genelgenin kaldınlmasını istediler. Sungurlu'nun cezaev - lerindeki koğuş sistemi- ni ortadan kaldırmayı öngördüğü genelgesinin cezaevlerinde başlattığı gerginlik sürüyor. Hücre tipi uygulamasına geçil- mesini öngören genelge sonrasında başta Cey- han, Amasya. Çanakka- le, Konya, Samsun. Er- zurum. Şanlıurfa ve Ela- zığ olmak üzere 20'ye yakın cezaev inde dörder vealtışar kişilik odalann yapılmasına başlandı. Halkm Hukuk Bürosu avukatlan. cezaevlerinin planlannın Adalet Ba- kanlığı'nda incelendiği- ni ve E tipi ya da özel tip oluşuna göre bunlara uy- gun bir plan çizilerek uy- gulamaya geçildiğini be- lirttıler. Tutuklu ve hü- kümlüler. cezaevinde kı- sıtlanan haklannı şöyle sıraladılar: - Jandarma, ziyaretçi- lerimizi onur kıncı yön- temlerle anyor. Ziyarete gelmemeleri konusunda tehdiderde bulunuyor. - Saldın, taciz etme ve çeşitli keyfi gerekçeler- le tutuklulann savunma hakkı ve sağlık ihtiyaç- lan engelleniyor. - Hastane ya da mah- kemeye getirüip götürü- lürken sık sık dövülüyo- nız. - Itirafçılık dayatılı- yor. - Aynı davadan yanp- lanan kadın ve erkek tu- tuklulann birbirleriyle göriişmeleri engelleni- yor. - Gazete ve dergiler içerı alınmıyor ya da günlerce bekletildikten sonra içeri alınıyor." Tutuklu ve hükümlü- ler. yukanda saydıklan uygulamalar son bulun- caya kadar sayım verme- me, ziyarete çıkmama gibi eylemlere devam edeceklerini vurguladı- lar. Sirkeci Postanesi önünde toplanan yakla- şık 50 kişilik bir grup. cezaevlerinde başlatılan hücre tipi u\gulaması- nın, siyasi tutuklu ve hü- kümlüleri tecnt etmeye yönelik olduğunu belir- terek Adalet Bakanlı- ğt'na protesto telgrafı çekti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'nin dışarıdan destekledığı 55. hükümetin ortaklan arasında kadrolaşma konusunda çıkan bunalım tırmanıyor. DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un sert dille eleştirdıği "arpalık operasyonu"nda. ANAP'lı politik kadrolann çok büyük \er turruğu belırlendi ANAP. "Politikacılann da hakları vardır" diyerek partizan atamalan savundu. Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalun Erez'in de yeğenini bakanlığa müsteşar yaptığı belirtildi. Bazı ANAP'lılann. Erez'le birlikte DYP kökenli ANAP'lı bakanlar Yaşar Topçu ve İbrahim Gürdal'ın yaptığı atamalan da izlemeye aldığı öğrenildi. Cindoruk'u. hükümetten çekilmenin eşiğine getiren kadro hareketinde. ANAP'lı eski milletvekilleri ve akraba odaklı kadrolann seçilmesi dikkat çekti. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler. partisinin genişletilmiş başkanlık divanından sonra düzenlediği basın toplantısında. gazetecilerin sorulannı yanıtlarken Türkiye'de partizanlık hastalığımn 1991 'den sonra ortaya çıktığını söyledi. ANAP'ın politizasyondan, partizanlıktan yana olmadığını kaydeden Keçeciler. eski bazı milletvekıli \e milleftekili adaylannın bürokratik kadrolara atanmalanyla ilgili olarak. "Eskiden müsteşarlık, uzmanhk. uzman müşaviriiği yapmış kişileri sırf bir partiden aday oidu diye kısıtlamak doğru değir dedi. Personel reformunun yapılması ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini anlatan Keçeciler'in. "ÖzeUeştirme yapddığuıda yönetim kurullan da kabnayacak" demesi dikkat çekti. Keçeciler. "Parti yöneticiliği ile fıilen politika yapan bazı kişilerin de yönetim kurulu üjeliklerine atanmalannı nasıl karşunorsunuz" sorusuna. "Siyaset yapanların hangi görevlere getirilemeyecekleri bellidir. Yasalara aykın bir atama varsa geregi yapılır. Ancak. meşru zeminde politika yapanlann haklannı da herkesin savunması lazım" yanıtını \erdı. Erez'in atamalan Hükümetin tek bağımsız bakanı Yalım Erez'in bakanlık müsteşarhğına getirdiği Ömer Yıldız'ın yeğeni, Antbirlik Genel Müdürü Asım Enoş'un da DYP milletvekilı adayı olduğu belirtildi. Erez'ın atamalanndan rahatsız olan ANAP'lılann bu bakanlığı gözetim altına aldığı öğrenildi. Bazı ANAP'lılann DYP kökenli ANAP'lı Ulaştırma Bakanı Topçu ile Turizm Bakanı Gürdal'ın yaptığı atama ve ihalelen izlemeye aldığı kavdedıldi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Girişimciter amaçlannın sadece banş, insan haklan ve demokrasi olduğunu söylediler Banş Treni havadan geldiİstanbul Haber Servisi -Türki- ye'ye, gerekli izinleri alamadıkları için havayoluyla gelen "Banş Treni Girişimcfleri" Istanbul'a banş ve in- san haklan ıçın geldiklerini belirte- rek. "Bı/ \alnızca banş. insan hakla- n ve demokrasi için buradayız. Tür- kiye'nin içişlerine kanşmak gibi bir niyerimiz vok. Hiçbir örgütü de des- teidemhonız" dediler. HADEP Ge- nel BaşkanıMurat Bozlak da Türki- ye'ye gelenlerin savaşa karşı banşı. nefrete karşı sevgiyi savunan ınsan- lar olduğunu belirterek " 1 Eylül Dün- ya Banş Günü'nde Diyarbakır'da olacağun" dıye konuştu. Hannover Çağnsı'nca düzenlenen ve kamuoyunda gûnlerdır tartışma- lara neden olan Banş Treni Girişim- cileri. önceki akşamdan ıtibaren ha- vayoluyla Istanbul'a gelmeye başla- dılar. Brüksel'den ve Roma'dan gelen toplam 50 kişilik kafilede Fransa. ts- viçre, Italya, Güney Afrika ve Al- manya'dan bilim adamlan, politıka- cılar. sendikacılar ve sıvil toplum ör- gütlerinin temsilcilerinin bulunduğu belirtildi. Girişime katılanlar. tek amaçlannın banş ve insan haklan ol- duğunu savundular. lsviçre'nin FTMH Sendikasfnı temsilen gelen Fabienne Blanc - Kühn kendisınin PKK de dahıl herhangi bir örgüt için gelmediğını, PKK'li olmadığını vur- gulav arak "CMayın geçmişini ve aynn- nlannı çokiyi bümiyorum. Demokra- Küçükyaşta idama soruşturma ANKARA / İSTANBUL (Cumlıurryet) - Ankara 2 No'lu DGM, PKK üyesi olduğu ve çesitii eylemlere katüdığı iddiasıyîa yargılanan Metin Şahin'in 18 yaşından küçük olmasına karşın yaşı büyültülerek idama mahkûm edtldiğine ilişkin savlara karşı. iigüi nüfus müdürlüğünün yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Şahin'in avukatı Eren Keskin. müvekkilinin yaşının büyültüldüğünde ısrar ederek Avrupa însan Haklan Mahkemesi'ne haşvuracaklanru bildirdi. Zara nüfusuna kayıtlı Metin Şahin hakktnda Kayseri DGM tarafindan 25 Ocak 1996 günü gıyabi tutuklama karan verildi. Şahin, 5 Eylül 19% tarihinde tutuklanarak cezaevine konuldu. Şahin ve diğer sanıklar Mehmet Bozaa, Mehmet Armağan Alper, Cumhur Çelebi İhas Paksoy, Tamer Yılmaz ve İbrahim Seyis ile ilgili dava dosyası, Ankara 2 No'lu DGM'ye gönderildi. Zara Nüfus Müdürlüğü'nden bilgi istenilmesi üzerine nüfus müdürlügünden iki ayn yaa gönderildi. Bu yazilarla birlikte sanığın "1979 doğumlu mn yoksa 1974 doğumlu mu olduğu* tartışması başladı. Ankara DGM santk yaşının 14 olarak saptanip verdiği karannda Şahin'i idam cezasaıa çarptırdı. Ancak Şahin'in avukatı Eren Keskin karardan sonra da müvekkilinin yaşının küçük olduğu konusundaki îsrannı sürdürdü. 2 No'lu DGM'nin yekâleten başkanlığını yürüten İbrahim Kozan. Zara Nüfus Müdürlüğü'nün, mahkemeye yanlış bilgi göndermiş olabileceğini ileri sürerek "Zara Nüfus Müdüriüğü yetkilfleri hakkında suç du> urusunda bulunduk" dedi. sinin işlemesi için burada>im. Terö- rün her türlüsüne karşmm. Hiçbir önerimiz >a da iddiamız voL İsviç- re'deki göçmenlerden duyduklannuz kadanyla buradaki savaşın bitmesini istiyoruz" dedi. tsviçre'de Sos>alist Parti'den milletvekılı olan Elisabeth Reusse-Decrej de olayın uluslararası kamuoyunda çok tartışıldığmı ve ba- rış mesajı vermek için Türkiye'ye geldiğıni sö\ledi. Italya'da sosyoloji profesörü olan Riccardo Luccia banş. insan haklan \e demokrasi adına ts- tanbul'da olduğunu. a\nı duy- gu ve kaygılarla dünyanın her yerine gidebileceğini belirtti. Hiçbir terör eylemini ve terö- nst örgütü desteklemediğıni ve olayın politik boyutuyla ilgi- lenmediğini ifade eden Luccia J Buradaki tüm örgütler a>ıu ortak amaçla buradalar. O da insan haklan ve banş" dedi. Güney Afrika Parlamento- su'nda Afrika L'lusal Kongre- ii'nden milletvekili olan I- mam Gassan Solomon ise ken- dısınin de hükümetinin de dün- vanın heryerindeki banş ve in- san haklan konulanna duyarlı olduğunu. bu nedenle tstan- bul'a geldiğini vurguladı. IRMIKI AYDIN ENGİN Eğer önceki gün sabahın handiyse şafağında Cerrahpa- şa Hastanesi'nin avlusunda zi- yaret saatinin başlamasını bek- leyen, bir yandan tığla dantel örüp tatlı tatlı çene yarıştıran beş teyzenin kulak misafiri ol- masaydık, on beş dakika kadar önce bizim Oral Çalışlar'ın "Haber Saatinde Haber Istiyo- rum" başlıklı feryadını okuma- saydık, bu Tırmık'ı yazmak ak- lımızın ucundan bile geçmeye- cekti. Ama komşu köşedeki o ya- zıyı okuduk ve Cerrahpaşa Hastanesi'nin avlusunda beş tombul, çenebaz, aynı anda hem tığ örecek, hem çene ya- nştıracak, hem ayçiçeği çekir- deki çıtırdatacak kadar hüner- baz teyzeleri sabırla dinledik. Önce sohbetten TV'lerin bir gün önceki ana haber bülten- lerine ilişkin cümle ve yargıları neredeyse bant çözümü kadar eksiksiz aktaralım: - Sıhov deyip durma gız. Hiç duymadın mı, şov, şov. Şov ti- vi. Beş Teyze TV'yi Tartışıyor - Eyi şov oİ3un. Onun haber- lerine bazan bakamıyom gız. Trefik kazasını öyle ganlı ganlı gösterince kafamı çeviriyom hemen. - Heee o gadar kanlısı hak- katen eyi olmuyo. Yemek üstü- ne deeee mi? - D kanalında çocuğunu ala- mayan garının haberine bakiı- nızmı? - Heya... Yazıkbeee. - Anam o da dördü birden doğurmayaydı. - Abla Allah'ın verdiği dör- düzü gan nerden bilsin? Töbe de... - Gız, şeyde de Atevesinde Atatürk ü göstertdi o oğlan. Gırca Gırca, Ali Gırca. Aynısını yapmışlar Atatürk'ün. - Abla o reklammış. - Değil gız. Aynısı. Herifin ga- fası kel amma takke gibi saç takmışlarbaşına. Aynısı olmuş. - Tevede Atatürkyapmak ya- sak değil mi? - Yok. Aynısını yapmışlar za- ten... • • • Televizyon kanallarının bir gün önceki (27 çarşamba) ana haber bültenlerinden tombul teyzelerin sohbetine yansıya- nın tümü bundan ibaret. Soh- bet yanm saatten uzun sürdü. Ama haber bültenleri üstüne konuşulan bu kadar. Peki 27 ağustos çarşamba günü Türkiye'nin ve dünyanın gündemi bu muydu ve bundan mı ibaretti? Herhalde kimse kalkıp, "Üç beş cahil kadıncağız bu kadar anlamış işte" demeyecektir. Mesleğimiz cahil-aydın seyirci ya da okuyucu tercihleri üstü- ne mi kuruluyor? Gel de İbra- him Tatlıses'in lafını anımsa- ma: "Urfa'ya üniversitekurdu- nuz da okumadık mı?" Türkiye'nin gündemi diye su- nulan buysa ister istemez önü- nüze konanı yiyeceksiniz. Hiç canınız çekmese bile, yüzünü- zü buruşturarak lokmalan (ha- berleri) yutacaksınız. Ülkede gerçekten ne olup bıttiğini izle- yebilmek içinse ertesi sabah gazete sayfalannı çevireceksi- niz... ilk bakışta bir üst paragrafta- ki yargı insafsız bulunabilir. Görsel medyada çalışan kimi meslektaşlarımız, arkadaşları- mız abarttığımızı düşünebilirler. Ama Cerrahpaşa Hastane- si'nin avlusunda, bir gün önce TV'lerin ana haber bültenlerini izlemiş beş tombul teyzede ha- berlerden arta kalanı gözledik- ten sonra Oral Çalışlar'ın yazı- sını tekrarlamak pahasına. yaz- mak farz oldu. Anımsanmalı değil mi? Ön- ceki gece Japonya'da Tokai- Mura Nükleer Enerji Santra- lı'nda tam otuz yıldır radyas- yon sızıntısı olduğu ve bunun devlet kurumlarınca bilinmesi- ne rağmen otuz yıl boyunca halktan saklandığı haberleri medyanın haber merkezlerine ulaşmıştı. Türkiye'de nükleer enerji tartışmaları ine çıka sü- rüp giderken bu haber halkın haber alma gereksinimini ya- nrtlardı herhalde. Gene önceki gece Hüsa- mettin Cindoruk'un ne he- sapla "Gerekirse hükümetten çekiliriz" diye posta koyduğu- nu anlayamayan izleyicilerin sorulannı yanıtlayabilecek ay- rıntılı bir "bürokrat atamalan haberi" işe yarardı herhalde. Gene önceki gece... Tereciye tere satmanın, bu- radan ukalalık etmenin anlamı yok. Tanıdığımız, meslek ahla- kına ve ilkelerine titizce bağlılı- ğını bildiğimiz arkadaşlarımızın da "sorun "un ve "kalite bozul- ması"n\n farkında olduklarına eminiz. Bu dostça yazıyı, "farkında olduklan sakıncayı" giderme- ye yöneldikleri an kendimiz becermişçesine övünerek bir Tırmık yazma sözüyle nok- talayalım... POLİTİKA GU1NLUGU HİK31ET ÇETtNKAYA Yaşar Kemal... Bizim aydınlanmız, yazarlanmız, işadamlanmız Fet- hullah Güten'e, devlet içinde örgütlü çetelere, 12 Ey- lül işkencecilerıne, yargısız infazcılara gösterdikleri hoşgörüyü Yaşar Kemal'e niye göstermiyorlar? Gerçekten Yaşar Kemal'in suçu ne? Açıklamaların- da, yabancı gazetelere ve dergilere yazdıklannda hiç gerçek payı yok mu? Sahi Yaşar Kemal bir vatan haini mi, Kürtçü mü, PKK sempatizanı mı? Benim tanıdığım bu Yaşar Ke- mal dün de sosyalistti, bugün de... On gün önce beni telefonla aradığında sesi titriyor- du: "Yahu Hikmet, ben ne zaman vatan hainliği yap- tım!" Cumhuriyet'te yayımlanan bir dizi yazıda. 'vatan hainliğiyle' suçlandığı için bir hayli öfkelenmişti... Dedim ki: "Haklısın abi, sen vatan hainiysen ben de vatan ha- inıyimdir. Olmuş bir kere, takmakafanı..." Yaşar Kemal'i yaklaşık biryıla yakın süredir görmü- yordum. En son geçen yıl Antalya'da karşılaşmıştım. Sanlıp öpüştükten sonra "Abi burada neyapıyor- sun?" dedim. Yanıtı, "Yeni romanımı yazıyorum" ol- muştu... Ben Aziz Nesin'le Yaşar Kemal'i yıllar önce tanı- mıştım. Aziz Nesin'le 196O'lı yıllarda tanıştım. Aziz ve Yaşar ağabeylerle bir hayli anım vardır. Yaşar Kemal'le aynı yıllarda Cumhuriyet'te çalışmadık ama birbirimi- zi hep sevdik ve saydık... Aziz Nesin ve Yaşar Kemal farklı kültürletin ve fark- lı dünyalann insanlarıdır... Ama Aziz Nesin'le Yaşar Kemal'in ortak bir özelliği vardır; ikisi de 'dobra dobra' konuşur... İşte o yüzden hem Aziz Nesin hem de Yaşar Ke- mal 'gerçekleh söyledikleh' için zaman zaman top- lumumuzun bir kesiminin, özellikle aydınların ve ya- zarlann tepkisini çekmişlerdir... Hep merak ederim ve şu soruyu kendime sık sık yöneltirim: "1980 öncesi, Aziz Nesin'e, 'Aziz Nesin. sen ne- sin' diye tempo tutanların bir bölümü şimdilerde lı~ beralizmi niye savunuriar, özelleştirmeyi demokra- siyle neden özdeşleştihher?" 2 Temmuz 1993 Sıvas katliamını anımsayın! 37 can yobazlar tarafindan diri diri yakıldığında tak- keli ve takkesiz liboşlar, "Suçlu Aziz Nesin'dir" dıye yazmadılar mı? • • • Yaşar Kemal'in ne yurtiçinde ne de yurtdışında okulları. dershaneleri. yurtları, hastaneleri. finans ku- ruluşlan, gazeteleri, televizyonlan, radyoları var ne de askeri okullara sahte sağlık raporuyia öğrenci so- kan, polis akademilerinde örgütlenmeye giden va- kıflan... Yaşar Kemal'in bir kalemi, sevgi dolu yüreği ve ki- taplanndan başka neyi var?.. Yaşar Kemal'in elinde silahı yok: örgütlü cemaat gü- cü yok; eli silahlı çeteleri yok; Isvıçre bankalannda giz- lihesabı hiç yok!.. Acaba Yaşar Kemal'in suçu Kürt kökenli bir Türki- ye Cumhunyeti yurttaşı olmak mıdır? Acaba Yaşar Ke- mal'in suçu demokrasinin temel kuralı olan insan hak- lannı, yaşama hakkını savunmak mıdır? Ordu'nun Mesudiye ilçesinde biri 12, djğeri 14 ya- şında iki çocuğu terörist sanıp öldüren Özel Tim'e göz yuman aydınJanmız, yazarlanmız Yaşar Kemafi eleştirmekte özgür olabilirler elbet... Ancak, Mesudiyede 12 ve 14yaşmdaki iki çocu- ğun bedenlerinden 200 mermi çıktığını biliyorlar mı? YineTokatyöresındeterönsfaw'na çıkan Özel Tım'ın, insanları falakadan geçirdiğini duymuyorlar mı? Ne yazık ki hayır! • • • Yaşar Kemal. Der Spiegel'in konu mankeni değil. onurlu, saygın bir edebiyatçıdır... Ben Der Spiegel'de Yaşar Kemalle yapılan söyle- şiyi baştan sona tercüme ettirip okudum... Ne diyor Yaşar Kemal: "Benim evimde Kürtçe konuşulurdu. Benim iki anadilim vardır. Ben Kürt kökenliyim ama bir Türkya- zanm..." Daha başka neler söylüyor Yaşar Kemal: "Her savaş halkı biraz daha dejenere eder, korku- tur ve öldürür. Bin yıllardır Türklerle kardeş olarak ya- şayan Kürtlerin bu savaştan aldığı yara neyse Türk- lerinki de o kadardır. Savaş tnlyonlara patlıyor. Çok militan ve çok asker öldü. Böyle bir şey nasıl oldu hiç anlayamıyorum. Ben Anadolu 'nun biriik ıçınde yaşa- masından yanayım. Çünkü bir bölünme ne Türklere ne de Kürtlere yarar..." Yaşar Kemal, Mustafa Kemal Atatürk'e ne dil uzatıyor ne de 70 yıllık laik, demokratik cumhunyeti Sevr özlemcileri gibi yeriyor. O, ırkçı-gerici kadrola- rın, Mustafa Kemal'in geliştirdiği 'kültür mozayıği'n yok ettiklerini anlatıyor... Bu ülkede Türklerin, Kürtlerin kardeşliğinden söz et- mek banşı ve demokrasiyi savunmak suç mu? Yaşamlarında evleri basılmayan, 12 Martve 12 Ey- lül'ün işkencelerinden geçmeyen, zindanlarda yat- mayan; sahte Atatürkçülerin tarikat şeyhlerine verdi- ği ödünleri göremeyenler ne yazık ki Yaşar Kemal'e saldırmayı görev bilip şöyle yazıyoriar: "Kör Yaşar, Kürt Yaşar, Komünist Yaşar! deyişinihiç unutmadım!.." Önce Der Spiegel'i bir okuyun, Yaşar Kemal neler söylemiş öğrenin! Sonra da şu soruyu yöneltin kendinize: "Bizler niçin Fethullah Gülen 'e gösterdiğımiz hoş- görüyü YaşarKemal'e göstermiyor, Ordu'nun Mesu- diye ilçesinde 12 ve 14 yaşlanndaki çocuklann bedeninden çıkan 200 kurşunu sıkanları lanet- iemiyoruz?" Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Ortülü ödenek Temmuzda 1 trilyon 270 milyar kullanıldı ANKARA (ANKA) - Kapsamında başbakanın hiç kimseye hesap ver- meden kullanabileceği örtülü ödeneğin de bu- lunduğu gizli hizmet gi- derleri kaleminden tem- muz ayında gerçekleşti- rilen harcama 1 trilyon 270 milyar lira oldu. Edinilen bilgilere gö- re. temmuz ayındaki 1 trilyon 270 milyar liralık kullanımm 765 milyannı cari. 309 milyannı yatı- rım, 196 milyannı da transfer harcamaları oluşturdu. İlk yedi ayda ise cari harcamalann 3 trilyon 224 milyar. yatınm har- camalarının 868 milyar, transfer harcamalarının da 3 trilyon 285 milyar lira olduğu belirlendi. Dönemin başbakanı Necmettin Erbakan. ha- ziran a> ında gizlı hizmet giderleri kaleminden 1 tnlyon 968 milyar liralık kullanım gerçekleştirdi. Yılın ilk beş ayında 4.2 trilyon lira kullanan Er- bakan'ın. yalnızca bir ayda beş aydakinin yan- sına yakın tutarda harca- mayı nereye ve ne için yaptığı anlaşılamadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear