22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
!-16 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 1 Cezaevterinde baskılara son' - • İstanbul Haber Servisi - Bir grup tutukJu ve 'hükümlü yakıru. Ümraniye V E Tipi Kapalı Cezaevi'nde geçen günlerde 5 kişinın "firanndan sonra tutuklu ve 1 hükûmlüler üzerinde 'baskılann arttığını "belirterek bunlann son bulmasını ıstedi. Yaklaşık 100 kişilik bir gnıp, dün cezaevi önünde toplanarak yaptıklan açıklamada. firar blayından sonra koğuşlara elektrik verilmediğini, ' görüşlerde soyadı tutmayanlann içeri alınmadığını belirtti. Jandarma, cezaevi önünde .kordon oluştururken .aileler, açıklamanın .ardından sessizce dağıldı. -(Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN) Hürpiyere saldırı davası • İstanbul Haber Servisi - -Hürriyet gazetesi binasına silahlı saldın düzenleyen Hüseyın Vuran'ın jyargılanmasına Bakırköy 4'üncü AğırCeza Mahkemesi'nde devam edildi. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi'nde müşahade altında bulunan tutuklu sanık Vuran'ın katılmadığı duruşmada. Vuran'ın tutukluluk haline devam karan veren mahkeme heyeti, sanığın sorgusunun t^mamlanması ıçın duruşmayı erteledi Savcı denetimi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tnsan Haklan Koordınasyon Üst Kurulu. emniyet müdürlerınin sicillerinın, cumhuriyet .başsavcısının da görüşleri .alınarak düzenlenmesi için -çalışma başlattı. Insan rhaklanndan sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için yeni yöntem -belırlenmesı amacıyla -Içişleri Bakânlığfnın koordınatörlüğünde Adalet -Bakanlığı'nca ortak bir çalışma yapılacağını bildirdi. Türk, Adalet Bakanlığfnın. emniyet mensuplannın görevleri ''sırasında işledikleri "suçlardan dolayı yürütülen "soruşturmalann sonuçlannı takip edeceğıni söyledi. Namoğlu için SOPU önergesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP. ANAP ,Jstanbul Millervekıli Yusuf Namoğlu'nun Kemer'de Hazine'den kiralanan arazi üzenne tatil köyü yaptırdıema ilişkin haberlenTBMM gündemıne getırdı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Jsmail Karakuyu, Başbakan Mesut Yılmaz'ın yanıtlaması istemiyle •verdiğı soru önergesinde, arazinin Namoğlu "tarafmdan kaç yıllığma ve hangi fiyata kiralandığını sordu. Savunma sanayii kurulu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut .Yılmaz, Savunma Sanayii Yüksek ICoordinasyon Kurulu'nun yapısını yeniden düzenledi. Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, kunıl üyeliğinden çekildi. Başbakanlık'tan dün yapılan yazılı açıklamaya göre, Savunma Sanayii Yüksek Koordinasyon Kurulu şöyle oluştu: "Başbakan Mesut Yılmaz, Milli Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ismet Sezgın, Devlet Bakanı Güneş Taner, Dışişleri Bakanı İsmaıl Cem, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Yahm Erez." TBMM Başkanlığı dokunulmazlıklan rafa kaldıran toplantıyı iptal etti Meclis ayıbı düzeltfliyorANKARA/tSTANBUL (Cumhuriyet) - Anayasa ve Adalet Karma Komisyo- nu'nun DYP milletvekilleri Mehmet Ağar ve Sedat Bucak hakkındaki fezlekelerin dönem sonuna bırakılması karanna tepki- ler yoğunlaşırken. TBMM Başkanı Mus- tafa Kalemli'ye vekâlet eden Uluç Gûr- kan. DSP'li üyelerin başvurusu üzerine ka- rann alındıgı komisyon toplantısını iptal etti. Iptale, TBMM İçtüzügü'nün "GeneJ Kunıl saatierinde Başkanhk Divanı kara- n oimaksızın komisyon toplantisı yapda- mayacağT hükmü gerekçe göstenldi. Kar- ma Komisyon Başkanı DYP'li Ahmet tyi- maya ise "raporun yok sayılamayacağuu" öne siirdü. Anayasa ve Adalet Karma Komisyo- nu'nun ANAP ve DSP'li üyelerinin fire vermeleri nedeniyle Susurluk olayı ile il- gili olarak DYP'li Mehmet Ağar ve Sedat Edip Bucak hakkında hazırlanan dokunul- mazlık fezlekelerini dönem sonuna bırak- ma karan alması. hükümetı zor durumda bıraktı. Toplumun çesitli kesimlerinden hükümete sert eleştıriler gelirken, hükü- met ortaklan da toplantının gecersiz sayıl- masını sağlayıp hatalannı düzeltme çaba- sına girdiler. Komisyon üyelerinin toplan- tıya katılmaması özellikle DSP'de tepkile- re yol açarken, DSP'li üyeler TBMM Baş- kanlıgı'na toplantının iptali istemiyle baş- \-uruda bulundular. DSP'li Ali Güna\, Emin Karaa ve Ayhan Gürel'in başvuru- sunu kabul eden TBMM Başkan Vekili Gürkan, "toplantının gecersiz sayıldığı ve yenilenmesi gerektiği" yönündeki karan komisyon başkanlığına gönderdi. Gürkan. iptal yazısında TBMM İçtüzü- ğü'nün 35. maddesindeki "komisyonlann Başkanlık Dhanı karan oimaksızın Genel Kurul toplano saatlerinde toplanü yapa- mayacaklan" hükmüne dikkat çekti. Gür- kan. aynı saatlerde Genel Kurul toplantisı yapıldığı ve komisyonun Başkanlık Diva- nı'ndan izin alması gerektığıni belirtti. Başkanlık Divanı karan olmadan yapılan toplantının içtüzüğe aykın olduğu için yi- nelenmesi gerektiğini bildiren Gürkan. "Aksi halde bu toplantıda alınan kararia- nn başkankğunızca gecersiz sayılacağına bügiJerinia ve gereğini rica ederim" dedi. DSP ve ANAP'lı komisyon üyeleri. lyi- maya'mn iptal yazısını dikkate almaması olasılığına karşı yeni bir toplantı için im- za toplamaya başladılar. DSP Grup Başkanvekih Metin Bostan- cıoğhı. TBMM Başkanlığı'nın iptal kara- nnın kesinleşmesinden sonra düzenlediği basın toplantısında öncekı gün kendisınin bizzat Ahmet Iyimaya'dan toplantının er- telenmesini istediğini söyledi. tçtüzük hükmünü anımsattığını kaydeden Bostan- cıoğlu, lyimaya'nın buna karşın toplantı- yı yaptığını belirtti. YÖK Başkanı Gürüz'den afisyanı • Tarihin en büyük üniversite affı, Darülfünun'dan atılan öğrencileri de kapsıyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Gürüz, dünyanm hiçbir yerinde bu uygulamanın karşılığının olmadığını söyledi. TÜMÖD Genel Başkanı Hatipoğlu "Affın zaman sının getirmemesi çok yanlış" dedi. EBRUTOKTAR ANKARA - Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, üniversitelerden bugüne kadar çeşitli ne- denlerle ilişiğı kesilen tüm öğrencilerin yeniden kayıt yapmasına olanak tanıyan üniversite afFı ya- sasına tepki gösterdı. Gü- rüz, dünyanın hiçbir ye- rinde üniversite affinın ol- madığını belırterek "Bu. hem pedagojik hem de sosyal adalet açısından tü* müyle yanlış" dedi. Yasa, zaman sınınnın öngörül- memesi nedeniyle Os- manlı devletinin yükse- köğretim kurumu "Da- rülfünun"u da kapsıyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, öğrencı af- fına tümüyle karşı olduk- lannı, dünyanm hiçbir ye- rinde bunun karşılığı ol- madığını belirterek şun- lan söyledi: "TBMM, böyle takdir etti. TBMM'nin kabul et- tiği yasanın gereklerini ye- rine getireceğiz. Ama bu yapılanın doğru olmadı- ğına inanıyoruz. Af yan- lıştır. Dünyada böyle bir uygulama yoktur. Bu ya- pılan işi yabancı dillere tercüme edemezsiniz. çûnkü karşılığı yoktur. İn- gilizcede, Fransızcada, Hintçede,Ahnancada, Ja- poncada, İspanyolcada. Portekizcede, İtaiyanca- da, İsveççede böyle bir kavram yoktur." Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Ge- nel Başkanı Prof. Dr. Ta- hir Hatipoğlu. affın sürc sının koymamasının Da- rülfünun'dan çeşitli ne- denlerle ilişiği kesilen öğ- rencileri de kapsadığına dikkat çekti. Osmanlı devietinin yükseköğretim kurumu olan Darülfü- un'un 1 Ağustos 1933 ta- rihinde İstanbul Üniver- sitesi adını aldığını bildi- ren Hatipoğlu, "Yasa, bu- güne kadar üniversiteler- den ilişiği kesilenleri kap- sadığı için Darülfünun öğ- rencüerine de olanak ta- nıyor" dedi. Neredeyse her yıl çıkan aflann eğıtimde kaliteyi düşüreceğıni kaydeden Hatipoğlu. görüşlerini şöyle açıkladı: "Vncak. bu yasayı, üni- versitelerden siyasi neden- lerle ilişiği kcsilcnlcrin, haklan gasp edilenlerin yeniden okullanna geri dönmesine olanak tanıdı- ğı için çok olumlu buluvo- rum. Herhangi bir eylem nedeniyle adli yargıda ce- za almıs. şu anda ceza- evinde bulunan çocukla- nn haklan da saklı tutul- man." Af yoluyla gelen öğrencılere karşı YÖK ve öğretim üyelerinin önyar- gılı olmamasını isteyen Hatipoğlu. yasayla gelen hakkın adil olarak uygu- lanması gerektiğini be- lirtti. Ööretim Elemanla- n Sendikası Başkanı İz- zettin Önder ise aflar sık- laştıkça eğıtimde kalite- nin düştüğüne ışaret ede- rek şunlan söyledi: "Oğrencüere yeni ola- naklar tanınması olumlu. Ama bir şeye dikkat et- mek lazım. Bu tür aflar sıklaşükça cğjtim sistemi- nin etkinlikleri azalır." DSP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, Hak-İş Genel Başkanı Saliml slu ile görüştü. Ecevit: Sendikacılıkta 30 yıl öncesini arıyoruzANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan YardırBcısı ye Devlet Bakanı Bülent Ecevit sendikal hak ve özgürlüklenn 196O'lı yıllan arattığını belirterek bu alanda kabul edilebilir düzeye gelinmesi gerektiğini söyledi. Gümrük birlığine geçiş ile ilgili kaygılanntn doğru çıktığını kaydeden Ecevit, bazı çevrelerin küreselleşme ile teslimiyeti eşanlamlı görürduruma geldığine dikkat çekti. Ecevit, iç borçlanmanın ciddi bir sorun olduğunu, borçlanma ve zamlar yoluyla elde edilen kaynaklann gereksinmesi olanlar için harcandığını söyledi. Ecevit, dün Hak-lş Genel Başkanı SaKm Uslu ve beraberindeki heyeti kabul etti. Ecevit, gümrük birliğine ilişkin kaygılannm bazı çevrelerce yadırgandığını vıırgulayarak "Bu çevrefer, küreseHeşmeyi teslimiyet ile eşanlamlı görür hal^geinıişjerdir'' dedi. Gümrük birhğinden sonra Türkiye'nın dış ticaret açığının hızla arttığını vurgulayan Ecevit, gümrük birliğinin yeniden gözden geçirilmesıne ilişkin ıstemlenni sürdürmeye ve Türkiye'nin çıkarlannı savunmaya devam edeceklerinı belirtti. Ecevit, DİSK ve Türk-lş"in eşel- mobil uygulamasından vazgeçilmesine yönelik talepleri bulunduğunu, bundan dolayı sorunun makro bir boyuta yükseldiğini kaydederek bu konunun Ekonomik ve Sosyal Konsey'de görüşülerek karara bağlanacağını belirtti. Ülkede kayıtlı işçı kadar kayıt dışı ışçi bulunduğuna dikkat çeken Ecevit, bu konuda Çalışma Bakanlığı'nın Öğrenci affinın tarihçesiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet tarihinin en büyük öğrenci af yasasından önce 8 af çıkü. Üniversite öğrencilerine af getiren yasalar, Yüksek Öğretim Kurulu'nun kurulmasından sonra iki yüda bir ya da her yü çıkmaya başladı. llk öğrenci affi. 2880 sayılı yasa ile 19 Ağustos 1983'te çıktı. Yasa, 1976 yılından sonra üniversitelerden disiplin cezalan dışında ilişiği kesilenleri kapsıyordu. Ücinci yasa, 8 Mart 1984 tarihinde çıktı. Bu afla 1983-1984 öğretim yılına kadar okullanndan ilişiği kesilen va da kesüme noktasına gelen öğrencilere yeni bir sınav hakkı tanındı. tki yıl sonra 30 Ocak 1986 tarihinde üçüncü af çıkanldı. Bunu 27 Aralık 1988 tarihinde çıkan af yasası izledi. Yasayla öğrenciler için ilginç uygulamalar getinldi. Buna göre fakültelerden atılan öğrencilere meslek yüksekokullanndan lisans diploması verildi. Beşinciaf yasası 9 Haziran . 1991 tarihinde çıktı. 1 Haziran 1992 tarihinde çıkanlan alttncı af yasası, 1980-1981 öğretim döneminden 1991-1992 öğretim dönemine kadar okullanyla ilişiği kesilen ya da ilişiği kesilme noktasına gelen öğrencileri kapsadı. Milli Eğitim Bakanbğı ve YOK, öğrenci ve politikacılann baskısına son verebilmek için 1993 yılında değişik bir af yöntemi buldu. 12 Mayıs 1993'te 3908 sayılı yasanın 44. maddesınde değişiklik yapılarak 1991-1992 öğretim yılı itibanyla son sınıfa gelmesine karşın 5 dersten kalan öğrencilere 2 sınav hakkı, 3 dersi olan öğrencilere sonsuz sınav hakkı getirildi. 12 Haziran 1995 tarihinde kabul edilen 8. af yasasından sonra Resmi Gazete'nin dünkü sayismda yayunlanarak yürürlüğe giren 15 Ağustos 1997 tarihli yasa çıkü. yürüttüğü teftişin veterli olmadığını belirterek sendıka^n da birlikte mücadeleye çağırdı. Hak-İş'in zorunlu tasarruf kesintilerine ilişkin önerisinin inceleneceğini anlatan Ecevit, borçlanma konusuna da değindi. Ecevit. "Borçlanma ciddi bir sorun, hükümetimiz de bir miktar borçlanmaya gitmek zorunda kaldı: çünkü cumhuriyet tarihinin en büyük maaşlan, asgari ücret, taban fnaüan \e ödenme>en üriin bedelleri konusunda düzenlemeler yapök. aldığımız borcu ve yaptığımız zamlardan sağladığımız ka>nagı en çok ihtiyaç sahiplerine harcadık" dedi. Türkıye'de sendikal hak ve özgürlüklenn 196O'lı yıllan aratır düzeyde olduğunu vurgulayan Ecevit, "Öyle ki anayasada hükümetin istediği zaman grevi erteleyebileceği hükmü var. F.skiden olduğu gibi yeniden makul bir duruma getirUmesi gerekiyor" dedi Ecevit, 1995 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliği sırasında sendıka ve meslek odası yöneticilerinin bu görevlerini bırakmadan milletvekili seçilebilmesine ilişkin önerilerinin kabul edilmediğini anımsatarak önerilerini TBMM'deki partiler arasındaki komisyonda yeniden gündeme getireceklerini bildirdi. IRMIKI AYDIN ENGİN En eski Temel fıkralarından- dır. Şoför muavini Temel, arka- ya geçmiş, kamyonun manev- rasını yönetiyor - Cel, cel, cel... Hooop adam ezdun!.. Bu hükümetin tutumu çok farklı değil. MGK desteği ve -evet- halkın çok büyük bir kesiminin açık onayı ile kuruldu. O güvenoyu aldı, toplum da soluk. REFAİH- YOLdenen karabasanın brtme- si ve mümkün olduğu kadar ça- buk bitmesi için razı olunacak- lann sının epey genişti. Kimile- ri için mollalann sırrtkan, vıcık vıcık pişkinliklerinin, Çiller ve (suç) ortaklannın onur kıncı si- yasal varlıklarının bitmesi bile birkazanımdıvetopluma, "Git- sinler de ne olursa olsun; git- sinlerde kim gelirse gelsin" de- dirtecek kadar sabır bardağı taşmıştı. Bu nükümet, çok uzun süre- dir bu ülkede hiçbir koalisyo- nun elde edemediği yaygın ve Hooop, Hooop, Geleceği Ezdun!.. güçlü toplumsal desteği bu ko- şullarda buldu. Ama önceki gün anlaşıldı ki hükümet, bulduğu desteğin ko- şullannı kavramadı. Hatta ko- şullu olduğunu bile kavramadı. Bu kavrayamayış, önceki gün, TBMM Anayasa va Adalet Ko- misyonu'nda, gözlerimizin içi- ne baka baka Mehmet Ağar ve Sedat Bucak ı yargıç karşı- sına çıkaracak dokunulmazlık- lannın kaldınlması oylamasın- daki siyasal manevralarla kanıt- landı. Hükümet, komisyonda Te- mel'e rahmet okuttu. "Hooop, hoop, geleceğimizi ezdun" ol- du. Kimi okuyucu bıktı, bir avuç gazeteci yinelemekten bıkma- dı. Bilmeyen, duymayan kalma- dı: Susurluk bu ülkenin gelece- ğidir. Susurluk kördüğümünün çözülüp çözülmeyeceği, bu ül- kenin bir geleceği olup olma- ması ile eşanlamlı. Komisyonda oylamaya katıl- mayan ANAP'lı Ali Talip Özde- mir, ilhan Aküzüm, Metin Emiroğlu ve DSP'li Ayhan Gü- rel, Ali Günay, Emin Karaa adlannı unutulmayacak gibi not ettik. Oylamada çekimser oy vererek Refah ve DYP'lilerle bir- likte davranan tarikat ehli, aka- demisyen (ikisi birden nasıl olu- yorsa artık) ve politikacı (işte böyle oluyormuş meğer) Ek- rem Pakdemirli yi de. altını bir- kaç kez çizerek listeye ekledik. Susurluk dosyasını, üç beş tetikçiye, birkaç itirafçıya yıkıp kapatmak isteyenler, sorunun siyasal boyutunu toplumsal belleğin unutkanlıkduvarlannın ardına gömmek isteyenler bir raunt kazandılar. Kimse karşımıza geçip, "Efendim, komisyon kararianna on gün içinde itiraz edilirse ko- nu Meclis Genel Kurulu'na ge- lir. İtiraz ettik. Gelecek. Hiç me- raklanmayın" diye bizi çocuk yerine koymasın. • • • Sorunun Meclis Genel Kuru- lu'nda görüşülebilmesi için ar- tık 276 oy gerek. Güvenoyla- ması sırasındaki gergin suratla- n, güvenoylaması öncesindeki sıkı pazarlıklan anımsayın. 276 oyu bir araya getirmek sanıldı- ğı kadar kolay değil. Hele bu kez arkasında süngü desteği de olmayacağına göre, hiç ko- lay değil. Normal doğum yapabilecek anneyi, abuk sabuk mazeretle- rin ardına gizlenıp, ameliyat ma- sasına sürükleyip ille de tehlike- li bir sezaryen ameliyatına zor- lamanın bağışlanacak yanı yok. Bebek şimdiden sakatlandı. "Dokunulmazlığımı kaldınp beni yargıç karşısına dikerse- niz, ben de konuşurum. Konu- şursam çok fena olur haaaa!" şantajından öte elinde kozu kal- mayan Mehmet Ağar, besbel- li ki derin bir soluk almıştır ve kıs kıs gülmektedir. Özerk Bucak Devleti'nin kocagözlü prensi Sedat Bucak, besbeili ki derin bir soluk almıştır ve kıs kıs gül- mektedir. Hükümetin fark etmediğı, bi- lincine varamadığı, kavraya- madığı noktadatam burası iş- te. Günler, haftalar boyu evle- rinin pencerelerini ateşböcek- lerine dönüştürenler derin so- luk almadılar ve kıs kıs gülmü- yorlar. Milyonlarca yurttaş şu günlerde yedek ampul tedari- kine hazırianıyor ve aşın kulla- nımdan bozulmuş elektrik düğ- melerinı yeniletme telaşında. Asıl güvenoyu henüz yapıl- madı. "Bu ülkenin bir geleceği olacak mı, olmaya da bilir mi" sorusunun yanrtlanacağı bir gü- venoyu var önümüzde... POLİTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Nurcu-Nakşi Partîsi Neo-Nurcularla Nakşibendiler bir siyasal oluşu- mun içinde yer alırtarsa Türkiye'deki 'Siyasal Islam 'ın yükselişini durdurabilirler mi? Kimi işadamlan, sanayiciler ile 'sermaye bülbülle- n" bu oluşumu ne yazık ki ayakta alkışlıyortar... Hesaplar Refah'ın Anayasa Mahkemesi'nce kapa- tılması olasılığı üzerine yapılıyor... On gün kadar önce Nep-Nurculann ve ANAP'tan istifa eden Nakşi Korkut Özal'ın yeni bir siyasal olu- şumun içinde yer alacaklannı yazmıştık... Yeni siyasi hareketin ilk nabız yoklamasını bir sü- re önce Neo-Nurcu Süleyman Karagülle ve arka- daşlarının yürüttüğünü, bu çalışmaların RP lideri Necmettin Erbakan'a parti içinde ısyan olmadığını belirtip şöyle demiştik: "Neo-Nurcu ve Nakşibendi ittifak yeni bir siyasal parti üzennedır ve bu hareket başan sağlamaz..." Kamuoyunda bir korku ve telaş egemen... Her hafta cuma namazından sonra özellikle istan- bul'da Beyazrt Camii'nin önünde 700-800 kişilik bir topluluk gösteri yapıyor; sanklı, sakallı, şalvarlı İB- DA-C ve Hizbullah militanlan ellerinde Kuran'la Ce- zayir'de 199O'lı yıllardaki görüntülen sergiliyor... fşte bu noktada 'tuzu kuru' bir kesim tedirgınliğe düşüyor, Boğaz manzaralı villalarında, yalılannda buzlu viskilerini yudumlarken, kimileri yatlarıyla Gö- cek kıyılannda dolaşırlarken şöyle diyorlar: "RP'nin yükselişini, Fethullah Hoca yeni bir par- ti kurarsa durdurabilir..." Bir ülkenin insanlannın yüzde 80'i 'demokrasi' ke- limesini 'demokraaaasi' diye söylüyorsa, 'Siyasal Is- lam'm niçin yükselişe geçtiğini, RP'nin salt 'dinciler- den' değil, yoksul kesimlerden de oy aldığını görme- sı olanaksızdır. O nedenle 'Siyasal Islam'a karşı 'llım- lı Islam' modelini ortaya atmak tehlikenin en büyü- ğüdür... • • • Neo-Nurcu hareketin önderi Fethullah Gülen ile Nurcuların Yeni Asya kolunun lideri Mehmet Kut- lular arasındaki çatışmanın temelinde yatan gerçek nedir? Fethullah Hoca, 12 Eylül 1980'den sonra 'darbe- ci generallerle' işbirliği yapmış, anayasa oylaması- na "evet" demiş, "Bana dokunmayan yılan bin ya- şasın" söylemiyle hareket etmiştir... Hakkını yemeyelim; Mehmet Kutlular'ın liderliğini yaptığı Nurculann Yeni Asya kolu çıkar peşinde koş- mamış, 1982 Anayasası'na "hayır" oyu kullanmış, hiçbir dönem devlet olanaklanndan yararlanmamış- tır... Mehmet Kutlular'ın lideri olduğu Nurcuların Yeni Asya kolu dün AP'yi, bugün ise DYP'yi destekle- mektedir... 12 Eylül 1980'e dek Fethullahçılar diye bir Neo- Nurcu hareket yoktu, Fethullah Gülen Nurcu cema- ati içinde Mehmet Kutlular'ın arkasından gelirdi... Fethullahçılar'ın palazlanması Turgut Özal'ın baş- bakanlığı döneminde başlar, 1990lı yıllarda ise yük- selişe geçer; çünkü Fethullahçılar 1993'te Tansu Çil- ler ile Ozer Çiller'ın yanlannda yer alırlar... Fethullahçılar'ın içinde yer alacağı bir siyasal ha- reket, Nakşileri de bu pota ıçinde erıtecek, ABD ve dolayısıyla CIA'nın yönlendireceği siyasi kımlik Tür- kiye'yi bir bilinmeyene götürecektır... Acaba böyle bir hareketin içinde kımler yer alacak- tır? Duyduğumuz ısimler şöyle: Süleyman Karagül- le, Korkut Özal, Cemil Çiçek, Ekrem Pakdemir- li, Ali Coşkun, Burhan Ozfatura, Rıza Akçalı, is- mail Köse, Abdülkadir Aksu... Görüldüğü gibi ANAP'tan DYP'ye; MHP'den RP'ye dek her kesimden politikacı, adlarını verme- yeceğimiz çok sayıda sanayici-işadamı bu oluşu- mun içinde... Yeni oluşacak partinin kimliği ise Türk-lslam sen- tezinin bir kolu olan 'Türkiye Müslümanı' üzerine otu- ruyor... • • • Neo-Nurcu Zaman gazetesıyle, Nurcu Yeni Asya gazetesi arasında çıkan çatışma bu günlerde iyice alevlendi... Bakın Yeni Asya Başyazan Kazım Güleryüz ne di- yor: "Evvela şunu ifade edelim: Fethullah Hoca parti kurmaz. Ttpkı dershane, okul ve yurt işletmediği gi- bi; holdingler ve finans şirketleri kurmadığı; gazete ve dergi çıkarmadığı; TV ve radyo kanallan açmadı- ğıgibi..." Zaman'dan Hüseyin Gülerce de Yeni Asya'nın bir haberine yanıt veriyor: "Zaman gazetesi Fethullah Hoca 'nın gazetesi de- ğildir..." Bu Fethullahçılar herkesi enayi, kendilerini akıllı sanıyoriar; kimi medya kuşlannı, sermaye bülbülle- rini yanlanna alıp milleti kandırmaya çalışıyorlar... Evet... Neo-Nurcu hareket, Nakşilerte yeni bir par- ti kuracak... üder, Fethullah Hoca mı, yoksa Korkut Özal mı olacak? Canım, Fethullah Hoca'nın okullan, dershaneleri, hastaneleri. yurtlan, televizyonlan, radyolan, gazete- leri, dergileri, finans şirketleri mi var ki.. partisi olsun!.. Faks numaramız: 0212/513 90 98 HADEP 'Topmk reformu inandıncı değiV ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Halkın De- mokrası Partisi (HADEP) ile Özgürlük ve Dayanış- ma Partisi (ÖDP). 55. hü- kümetin toprak reformu yapılması ve Olağanüstü Hal'in (OHAL) kaldınl- ması yönündeki ginşımle- rini inandıncı bulmadıkla- nnı bildırirken "Yaşamas- kerileşiyor. Silahlı Kuvvet- ler'in rolü arnyor" değer- lendırmesını yaptılar. H,\DEP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Sa- tan, toprak reformunun \nrgunculann işine yara- yacağını sa\unarak "Pan- suman tedbirlerleameliyat ohnaz" dedi. ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç da. "Önce konıculuk sis- temi ve özel timler dağıtıl- malı. Halkın onay \e katı- lımına olanak tanınmalı" görüşünü dile getırdi. Oluç, OHAUin kaldı- nlması çalışmalannm bü- yük önem taşıdığını. an- cak bunun "şeklen" kal- dırma olmaması gerekti- ğini söyledi. Saruhan Oluç. "Adı ko- nuhnanuş 5. ordu kurma hazırlığL Ozel Ordu Ko- mutanhğı adı alnndaki bu yeni yapılanma, bölgedeki yaşamın askerilestirilmesi- ni ><e bölgede iç güvcnliktc Silahlı KuvTetler'in ağır- lıklı rolünün sürdürülme- si anlanuna da gelmekte- dir" dedi. Saruhan Oluç, OHAUin kaldınlmasının bölgede fiilen sivılleşme yaratacağı düşüncesınin inandıncı olmadığını be- lirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear