14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28TEMMUZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eğitim uzmanlan, din eğitiminin Diyanet Işleri Başkanlığı'na verilmesine karşı çıkıyor 'Oğretim birliği bozıdmamalı'EBRU TOKTAR ANKARA - CHP'nin "temel eğitim okullan ya- nında. Diyanet İşleri Baş- kanlığTna bağlı ikinci bir dinsel okullaşmaya" yol açılabileceğı endişesini açıkladığı 8 yıllık kesintisiz eğitim >asa tasansının 4. maddesi, eğitim uzmanla- nnın da tepkisine yol açtı. Eğitimciler. isteğe bağlı din eğitiminin Diyanet İş- leri Başkanlığı'nca \eril- mesini öngören 4. maddey- le, öğretim birliğinin bo- zulduğunu savunarak u Bu tasany la. Diyanet İşleri Başkanhğj. cumhuriyet ön- cesinde medreselerin bağiı olduğu Şerhe ve Evkaf Ve- kâleti'nin yerine geçiyor" görûşünü savundular. Eği- Hmciler. isteğe bağlı din eğitiminin 8 yıllık kesinti- siz temel eğitim süreci ta- mamlandıktan sonra yapıl- masını isterken. tasanda öngörülen Milli Eğitim Ba- kanlığı denetimini gerçek- leştirmenin de olanaksız olduğunu söylediler. Hükümetin TBMM'ye sunduğu ve bu hafta komis- yonlarda ele alınması bek- lenen yasa tasansının 4. maddesi " Din eğitimi veöğ- retimi veya Kuran kurslan ve hafizlık eğitimi, kişikrin kendi isteğine, küçüklerin de yasal temsikUerinin iste- mine bağtıdır. Bu kurslar ve eğitim, örgün eğitim ku- rumları dışında Diyanet İş- leri Başkanlığı'nca verilir ve Milli Eğitim Bakanlt- ğı'nın denetim ve gözetimi- ne tabidir. Divanet İşleri Başkanlığı bu konudaki ta- lepleri karşılamak için ge- rekli önlemleri alır" hük- DYP ve RP ile şeriatcı basın, Avrupa'daki zorunlu eğitim uygulamasını çarpıtıyor REFAHYOL'nn 8 yıl aldatmacası EMtNE KAPLAN ANKARA - MEB Talim ve Terbiye Kurulu'nca hazırlanan rapor, Avrupa ülkelerinde 8-12 yıl olarak uygulanan zorunlu eğitimin ardından alanlara ve mesleğe yönlendirmenin yapıldıgını ortaya koydu. Oysa REFAHYOL ortaklan RP ve DYP, 8 yıllık kesintisiz eğitimin geri kalmış ülkelerde uygulandıgını, Avrupa ülkelerinde erken yaşta meslege yönlendirme yapıldığını iddia ediyorlardı. Şeriatçı basın, gelişmiş ülkelerde temel eğitim alan öğrencilerin 14 gruplandınlması''nı da "kesintüi eğjtim" biçiminde sunarak, kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Milli Eğitim Bakanhğı Talim ve Terbiye Kurulu Avrupa Birliği Masası'nca hazırlanan "Avrupa Birüği Clkeieri Eğitim Poütikalan" başlıkh raporda, AB ülkelerindeki eğitim sistemlerine aynntılı olarak yer verilirken "çocukiarm mesleğe yöndme süresinin zoruolu eğitim sonuna kadar geciktirildiğine" dikkat çekildi. Bu ülkelerde zorunlu eğitim sırasında meslek eğitimi verilmediğine dikkat çekilen raporda, "Böylece öğrencflerin mesteid tercinlerini zamansn yapmalarının olumsuz sonuçlan bir ölçüde önlenmektedir" denildi. Avrupa'dan örnekler RP ve DYP'liler, Avrupa ülkelerinin hiçbirinde kesintisiz eğitim yapümadığını, öğrencilerin 11-12 yaşından iribaren mesleğe yönlendirildiğini savunurken, raporda bazı ülkelerin eğitim sistemleri şöyle özetlendi: İtalya: 8 yıllık zorunlu eğitim süresi lOyılaçıkanlmaya çalışılıyor. Yönlendirme 14 yaşından itibaren yapılıyor. Ortaokul diploması alamayanlar, mesleki öğrenim yapan enstitülere alınırken, diploma alanlar da genel, fen, sanat ve anaokulu öğretmen okullanna gidiyorlar. Danimarka: Zorunlu eğitim 9 yıl olarak uygulanıyor. Temel eğitim dönemi 6 yıllık ilkokul ve 3 yıllık ortaokul eğitimini kapsıyor. Eğitimin ilk 7 yılında genel eğitim katı bir biçimde uygulanıyor. 8. smıfta ders seçme başlıyor. Temel eğitim okullannm 8,9 ve 10. yılında öğrencileri etkin yaşama hazırlamaya yönelik meslek eğitimi veriliyor. Lflksemburg: 11 yıllık zorunlu eğitimde 6 yıllık eğitimden sonra 7. sınıf ortak program, 8. sınıf da seçiş yılı olarak uygulanıyor. Yönlenmenin yapıldığı bu yılda öğrenciler. klasik, modern ve mesleki liselere devam ediyorlar. Portekiz: 9 yıllık zorunlu eğitimvn ilk 4 yılı ilkokul, 2 yılı temel eğitim ve 3 yılı da ortaokuldur. Yönlenmenin başladığı bu dönemde ortaokulu bitiren öğrenciler değişik okullara gidebiliyorlar. Ahnanya: Çocuklann çok erken yaşta yönlendirilmeleri esasına dayanan bir eğitim sistemi uygulanıyor. 12 yıllık zorunlu eğitimde öğrenciler 10 yaşında ilkokulun ilk 4 yılını bitirip ya ilkokulun ikinci dönemine. ya ortaokula ya da "gymnasiim" adı verilen liseye devam ediyorlar. Mesleki eğitim veren okullara giden öğrenciler üniversiteye gidemiyor. Yunanistan: 9 yıllık zorunlu eğitimi tamamlayan öğrenciler, ileri düzey olarak görülen liseye gidiyorlar. Liseler genel, teknÜc, çok amaclı ve klasik olarak sınıflara aynlıyor. Norveç: Zorunlu eğitim 9 yıl olarak uvgulanıyor. Bu eğitimin 7-13 yaşlan ilkokul, 13-16 yaşlan da ortaokuldan oluşuyor. Lise öğrenhninin yapıldığı 16-20 yaşlan arasmda öğrenciler, genel öğretim, teknik ve endüstri, gûzel sanatlar, balıkçılık ticareti, denizcilik, spor, muhasebe, ev ekonomisi, sosyal hizmetler, sağlık, tanm ve kırsal alan konulannda yetiştiriliyor. münü öngörüyor. CHP Ge- nel Başkanı Deniz BaykaL, Diyanet İşleri Başkanlı- ğı'na "taşeronluk" veril- mesinden kaygı duyduğu- nu vurgularken, parti kur- maylan da "cumhuriyetin okullannın yanında din eği- timi verilen ikinci bir okul- laşmaya yol açılabilir" kay- gısını dile getirdiler. Eğitim uzmanlan da benzer endişeleri ifade et- tiler. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Et- hem Başaran. bu hükmün öğretim birlığini bozması nedeniyle çok tehlikeli ol- duğunu söyledi. Başaran, cumhuriyet öncesinde medreselerin Şeriye ve Ev- kaf Vekâleti'ne bağlı olma- sı nedeniyle eğitimde iki başlı bir yapı olduğunu, an- cak bunun 3 Mart 1924'te çıkanlan Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birliği) Yasası ile engellendiğini anımsat- tı. Başaran. tasannın 4. maddesiyle öğretimdeki birliğin bozularak. Diyanet İşleri Başkanlığı'na Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin mis- yonunun yüklendiğini söy- ledi. Diyanet İşleri Başkanlı- ğı'nın bu maddeyle din kurslannı resmen açma yetkisine sahip olacağina işaret eden Başaran, kursla- nn Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nca denetlenmesinin de işlevsel olmayacağını söy- ledi. Başaran, tarikatlann binlerce kurs açtığını, bun- lann Milli Eğitim Bakanh- ğı müfettişlerince denet- lenmesinin de mümkün ol- madığını anımsattı. Bakanlık müfettişlerinin sayıca da yetersiz olduğu- na işaret eden Başaran, u Ben bakanlık müfcttişliği de yaptım. Bakanlık bize Kuran kurslannı denetie- me görevi vermişti. Ancak birçok tarikat kursunun kapısından teğet geçerdik, çünkü bizi içeri almazlar- dı" dedi. Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Gazakı da tasan- daki 4. maddenin öğretim birliğine aykırı olduğunu savundu. İsteğe bağlı din derslerinın 8 yıllık kesinti- siz eğitim içinde yer alma- sının çok sakıncalı olaca- ğını vurgulayan Gazalcı, "Çocuk bir yandan bilimsel bir anlayışla ders veren okullara. hafta sonlan da öbür dünyaya insan yetişti- ren kurslara gidecek. Bu çocuklann kafasında bii- yük çelişkiler yaratacak" görûşünü dile getirdi. Ga- zalcı. zorunlu din kültürü ve ahlak dersinin yeterli ol- duğunu, isteğe bağlı din eğitiminin de 8 yıllık temel eğitimden sonra alınması gerekriğini kaydetti. Gazal- cı, "Yasa, bu konuya açık- Iık getirmeli. İsteğe bağlı din eğitimi kesinlikle 8 yıt- dan sonra olmalı" dedi. Müfettiş yetersiz Ankara Üniversitesi Eği- tim Fakültesi öğretim üye- si Prof.Dr Mahmut Adem, Kuran kurslannın Milli Eğitim Bakanhğı'na bağ- lanması gerektiğini savun- du. Bakanhğın Kuran kurs- lannı denetleyecek yeterli sayıda müfettişe sahip ol- madığını beürten Adem, "Müfettiş, dershane ve va- külaruı kurduğu yurtlan denetkyemryor. Bunlan na- sldenetieyebilsin'" dedi. A- dem. isteğe bağlı din eğiti- minin 8 yıllık kesintisiz eğitim sürecinde olmasını "siyasi bir istismar" olarak nitelendirdi. Imam-hatip li- selerinin ve tarikatlarca açılan Kuran kurslannın "beyin >ikama yerieri" ol- duğunu, belirli partilerin "arka bahçeleri ve mücahit fidanlığı'" halıne dönüştü- ğünü vurgulayan Adem, -İsteğe bağlı din eğitimi 8 yılın sonunda olmalı. Ku- ran kurslan ve diğer din kurslan da Milli Eğitim Ba- kanlığı'na bağlı olmalı*' di- ye konuştu. Ş e r i a t c ı g ö s t e r i l e r d e 2 3 k i ş i g ö z a i t ı n a a l ı n d ı Irticacılar sokağa döküldü • Emniyet yetkilileri, Beyazıt'taki mitingde konuşma yapan Akit gazetesi yazarlanndan Abdurrahman Dilipak, Mustafa Karahasanoğlu ve Ali Bakaner ile organizasyonu yapan kişilerin arandığını söylediler. * Haber Merkezi - tmam-hatip lisele- sloganlan atıldı. Topluluğun çok sayı- rinin orta bölümlerinin kapatılmasını protesto etmek için Beyazıt Meyda- nı'nda gösteri >apan yaklaşık 2 bin ki- şi, şeriat provası yaptı. Gösterinin so- nunda 11 kişi gözaitına alınırken eylem sırasında konuşma yapan Akit gazete- si yazarları Abdurrahman Dilipak. Mustafa Karahasanoğlu \ e Ali Bakan- er ile organizasyonu yapan kişilerin ya- kalanmasına çalışıldığı bildirildi. Ak- saray'da akşam saatlerinde toplanan yakJaşık 60-70 araçlık konvoy. trafiği aksatırken bir banka şubesi ateşe veril- di. tkitelli'de 300 arabalık bir konvoy gazetelerin ve televizyon kuruluşlan- nin önünde gösteri düzenledi. 8 yıllık zorunlu eğitim ile ilgili tar- tışmalarla bırlikte gündeme gelen i- mam-hatıp liselerinın orta bölümleri- nin kapatılmasını protesto etmek için Akit gazetesinin dün tam sayfa verdi- ği ılan üzerine Beyazıt Meydanı'nda öğle namazından sonra yaklaşık 2 bin kişi toplandı. Akit gazetesi yazarlannın da destek verdiği gösteride "Dinsiz hü- kümet hesap verecek", "Ne ordu, ne devlet yıldıramaz bizJeri" "Şeriata uza- nan eller kınlsın". "Mason hükümet" da şeriat sımgesi olan yeşil bayrak ta- şıdığı ve Hizbullah işareti yaptığı dik- kat çekti. Akit gazetesi yazan Abdurrahman Dilipak. yaptığı konuşmada, "Bu hare- ket banş hareketidir. Banş için tekbir seslerini > ükseltelim" dedi. Dev letin da- ha 5 yıllık eğıtimı tam anlamıyla yeri- ne getiremediğini öne süren Dilipak, "Sınıflarda kınlan camlar \erine takı- lamıyor. 8 yıllık eğitime karşı değiliz. Beşikten mezara kadar eğitim istiyo- ruz, ama inançlanmızı koru>arak" di- ye konuştu. Daha sonra konuşan Ali Bakaner de şunlan söyledi: "Tükenen bir zihniyetin, İslamın önünde durma- sı mümkün dcğildir. İslam geliyor ve önündeki bütün engelleri aşarak geli- yor. Mazlumlann zulmedenlere karşı mücadelevermedikleri sürece Allah ka- tında mesul olduklannı bilİTOruz." Göstericilerin yürüme isteklerini en- gellemeye çalışan çok sayıda çevik ku^et polisine "Müslümanlarkardeş- tir" diye bağıran topluluk, tekrar cami önüne döndü. Yoğun güvenlik önlemı- nin alındığı ve polisin müdahale etme- diğı gösteri, olaysız sona erdi. tstanbul Emniyet Müdürlüğü akşam saatlerinde bir açıklama yaparak gös- teriyle ilgili 11 kışüıin gözaitına alın- dığını bildirdi. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'namuha- lefet ettikleri gerekçesiyle. yakalana- rak gözaitına alınan kişilerin isimleri şöyle: Selim l yanık, Necati Müslü. Se- lahattinTögen. Kursani Çelik. Mehmet Ya\ıız Uçum, Recep Arhan. Selnıan Duran. ÖmerTuğluk, Bünyamin Bulut Bülent Kara \ e Habib Sizgi. Akşam saatlerinde Aksaray'da topla- nan yaklaşık 70 araçlık konvoy koma çalarak ve trafiği keserek gösteri yap- tı. RP afişleri taşıyan ve Fatih'e yürü- mek isteyen grup, polis tarafından uya- nlmasına karşın taşkınlıklanna devam etti. Polis. kendilerine karşı koyan 12 kişi> i gözaitına alırken olaya tepki gös- teren iki kişinin Karagümrük Fe\-zi Pa- şa Caddesi'ndeki bir banka şubesini ateşe verdiği öğrenildi. Itfaiyenin mü- dahalesı sonucu yangın büyümeden söndürüldü. tkitelli'de de yaklaşık 300 araçlık bir konvoy gazetelerin ve tele- vizyon kuruluşlannın önünde gösten yaptı. Şenat simgesi sayılan yeşil bay- raklar taşıyan konvoydakiler çeşitli si- yasi sloganlar da attı. Ankara tmam-Hatip Liseleri Me- zunlan Derneği Genel Başkan Yardım- cısı İsmail Aydosda yasa tasansına kar- şı eylem çağnsı yaptı. 'Hükümet, Çankaya ucubesidir' Refah Partisi'nin 14. kuruluş \ildönümü önceki akş^am Vefa Stadf nda kuüandı. Fatih Ilçe Teskilarının düzenlediği şenüğe vaklaşık 5 bin kişi kabldı. Şenliğe kaülan RP milletvekilleri Ekrem Erdem, Mustafa Baş, Mehmet Ali Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tay>ip Erdoğan birer konuşma yaparak RP'nin 14. kuruluş vnldönümü ile ilgili düşüncelerini aktardılar. Şenlik başladıktan yaklaşık 2 saat sonra stada giren RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan. havai fişeklerie karşdandL Erbakan. eğitimin 8 yıl değiL 11 yıl ounasından yana olduklannı söyledi. Çocuklan okutmak bahanesiyle imam-hatipleri kaparma yoluna gidildiğini ileri süren Erbakan, "Yıllardan beri halkın eğitim gibi en büyük ihtiyacını zaten karşılay amanıışsın, şimdi bir de mevcut nnam-hatipleri, Kuran kurslannı kaparmakla sözde eğitim seferberliği yapıyorsun" dedl Necmettin Erbakan yeni hükümeti de, "Çankaja ucubesi" olarak değeıiendirdl (Fotoğraf: AA) BEDRİBAYKAM Türkiye, çok büyük bir felaketin eşi- ğinden döndü. Şayet "REFAHYOL" hükümeti yerine "ANAREFAH" hükü- meti kurulsaydı RP çok büyük bir ihti- malle son bir yılda laik, demokratik cumhuriyeti kemirme konusunda gös- terdiği üstün başanyı (!) yine devreye şokacaktı. BBP'yi parlamentoya so- kan ve RP ile sanki kiminle dans etti- ğini bılmiyormuşçasına pazarlık ma- sasına oturabilen bir Anavatan Parti- si, kendi içindeki uzman(!) tarikatçıla- rın da öne çıkmasıyla Erbakan ve eki- binin çeşitli oyunlanna seve seve ge- lecekti. O zaman neler olacaktı? O zaman alternatiflerin en kötüsü devreye gire- cek ve birçok vatandaş Tansu Çil- ler'in DYP'sini, laik Atatürk Cumhuri- yeti'nin ve demokrasinin savunulma- sında çok önemli ve kaçınılmaz rol üs- lenen bir odak olarak görmeye başla- yacaktı. Daima ülkenin, hatta partisi- nin bile değil, kendisinin çıkarlan doğ- rultusunda hareket etmeyi siyasi ha- yatının "olmazsa olmaz" şartı olarak gören Çiller birden aslan kesilerek he- pimizi gölgede bırakacak en ateşli la- iklik, çağdaşlıkveAtatürkçülükmilita- nı kesilecekti!.. Herhalde Doğan Gü- reş büyük bir dehayla ürettiği yarı Çil- ler-yarı Atatürk fotoğrafının binlercesi- ni her boydan bastınp sokaklara ve il- kokullara astıracaktı. Çeşitli işadamı Ordu Satranç Oynadı demekleri "Ne varsa bu kadında var, değerini biiemedik, gördün mü başı- mıza gelenleri?" diyeceklerdi. Çiller kâh TV'lerde, kâh Avrupa'da, kâh ka- dın derneklerinde fıyaka atıp, milliyet- çi-muhafazakâr, tespihçi maskesini çı- kanp "Atatürk'ün manevi kızı" rolüne soyunacaktı. Yani anlayacağınız. Tan- rı Türkiye'yi korudu. • • • Şimdi hiç olmazsa herkesin ne oldu- ğu belli oldu. Nihai kuluçkası on yıl, kendisi bir yıl süren kâbus dönemi bu netleşmeyi sağladı. Insanlar Türki- ye'de artık merkez sağın ipiyle "de- mokrasicilik" oynayamayacakiannı el- lerini yakarak öğrendiler. Türkiye'de irticanın dış destekli, planlı programlı yükselişi karşısında toplum son yıllarda kendini çaresizlik içinde hissederek sancılarla kıvranır- ken şu soruya endekslenmişti: "Iran- vari bir şeriat felaketine mi gidiyoruz, yoksa askeri darbeye mi?" Çıkar iliş- kileri, geleneksel din sömürüsü ve sen-ben kavgasının kilitlediği merkez sağ ve EcevH'in anlaşılmaz kararlany- latıkadığı merkez sol, yükseten bu ka- ra dalganın önüne geçemezken Ke- malistler yobazlarla mücadelede ken- dilerini "odaksız" hisseder hale düştü- ler. 80'lerin sonlarından itibaren tepki- sini somutlaştırmak için Kemalist ha- reket Cumhuriyet gazetesi, Aydınlık, ADD'ler ve ÇYDD'leri seçti. Türkiye'de 1993 yılına kadar sol siyasi partiler bi- le din düşmanı görünmemek için bu heyecanın ve söyleminin dışında kal- dılar. Mumcu cinayeti ve Sıvas katli- amına kadar "şeriat" tehlikesini tüm boyutlarıyla algılamadılar veya bunu ifade etme cesaretini bulamadılar. O kararlılığı gösterdiklerinde de "birie- şememek", sol partileri, teşhisi koyan, ama derde deva olamayan doktorla- ra dönüştürdü. ••• Yıllardır medyayı elinde tutan 2. cumhuriyetçiler, bu toplumda ordu düşmanlığını ve Kemalizm küçümse- mesini paralel olarak yürütmüşlerdi. 1923'ün evrensel doğrularını yok sa- yıp etnik ve şeriatcı bölücülüğe prim vermeyi demokratlık sayan bu vak'alar "Şeriat gelecek olsa bile artık darbe istemiyoruz" (!) gibisinden gülünç çe- lişkilere imzaattılar. Silahlı Kuvvetler'e karşı bir önyargı taşımayan, demokra- tik yaşamın kesintiye uğramamasını isteyen Atatürkçüler de kendilerini bir açmazda buldular. Ordu, çıkışyolu görünmeyen bir or- tamda hiç kimsenin aklına gelmeye- cek bir ara formüle imza atarak zoru başardı. REFAHYOL'a karşı herkes- ten yükselen sert tepkileri vermenin bu ülkenin bir kurumu olarak kendisi- nin de en doğal hakkı olduğuna kana- at getirdi. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlannın üst üste ver- dikleri kararlı demeçleri 28 Şubat Mil- li Güvenlik Kurulu toplantısı izledi. Bu- nu takip eden günlerde Erbakan ve Çiller'in "Ordu ile tam bir uyum için- deyiz" lafları hiç kimseyi ikna edeme- diği gibi, orduyu da yumuşatmadı. 28 Şubat'ı ordunun üst üste yargıy- la, basınla, sivil toplum örgütleriyle yaptığı ve irticanın tüm kara maskesi- ni indirdiği toplantılar takip etti. Ordu, bir darbe sonrası empoze etmeye ça- lışacağı uygulamalan veya oluşturma- ya çalışacağı kamuoyunu, demokra- tik yaşam tüm hızıyla sürerken devre- ye soktu. Açık bir savaş vermeyi ter- cih etti. Halkın çoğunluğunun deste- ğini arkasına aldı. "Gerekirse silah da kullanır; laik, demokratik cumhuriyeti canımız pahasına koruruz" demeci ise hiç kan dökmeden, büyük bir satranç ustasının tek hamlede rakibin vezirini alması ile eşdeğerdi. Zor oyunu boz- du. Ordu, darbe yapıp irticanın gizli destekçisi döneklerin gizli hışmına bi- le uğramadan, salt kavramsal bir ha- reketle karşı tarafı kayaya çarpmış otobüse çevirdi. Geleneksel ordu düş- manlan, bu hiç beklemedikleri mü- kemmel stratejiyi, şaşkınlıkla izlediler. Çiller her zamanki gibi kendi oyununa gelip Erbakan'a çekil derken kazdığı kuyuya düştü. Artık kendisi ve el öpe- ni bol olsun (!) Meral Akşener, diğer yavru köstebeklerle beraber herhalde askeri savcı karşısında terleyecekler. Cumhurbaşkanı, Genelkurmay, par- lamentoda CHP. dışında İP ve ODP, basın ve kamuoyu tarihi bir sınav ver- di. Şeriatcı çıkış, Kasparov'un Deeper Blue karşısında uğradığı bozgundan beter bir duruma düştü. Bu "hayıriı" hükümet değişikliğinin kalıcı iyileşme- yi başarması ise şeriatın su yollannın kurutulması ile mümkün olabilir. CHP'nin muhalefette kalması, Refah'ı bu yeni işinde yalnız bırakmamak dı- şında, 8 yıllık temel eğitimin sulandı- rılmamasının takibi ve çetelerle sava- şın unutturulmaması açısından yarar- lı olacak. RP'nin faturaları zamanaşı- mına uğramadan şeriatın sandıkta da bozguna uğratılması, demokrasinin yaşamsal bir gereği... POLTltKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Şeriata Giden Yol... Genelkurmay Başkanlığı'nın Mart 1997'de içişle- ri Bakanlığı'na gönderdiği raporda neler yazılıydı? Doğu, Güneydoğu. iç Anadolu'daki kimi vali ve kaymakamlann tarikat şeyhleriyle olan yakın ilişki- leri, şeriatcı örgütlenmede üstlendikleri görevler... REFAHYOL iktidan Genelkurmay Başkanlığı'nın bu önemli raporunu gözardı etti; bilerek o vali ve kay- makamlar hakkında bir soruşturma başlatmadı... Genelkurmay Başkanlığı 'polis örgütü'nöe aynı örgütlenmenin olduğunu Içişleri Bakanlığı'na duyur- muş muydu? Evet! O halde dönemin Içişleri Bakanı Meral Akşener bu konuda niçin bir soruşturma başlatmamıştı? Nedeni açık: 'Işlerin tıkır tıkıryürümesı' için... Bugün şeriatcı yapılanmanın en yoğun olduğu y- er Içişleri Bakanlığı'dır. Kimi vali, vali yardımcılan, kaymakamlar. polis mü- dürleri şeriatcı vakıflara destek oldukları gibi, özel- likle Nurcularia çok sıkı ilişki içindedirler. Kamu yö- neticileri, bu ilişkinin dışında özellikle Nur cemaati- nin dergâhlanna girip çıkmaktadırlar... ANASOL-D iktidara gelmesine karşın özellikle po- lis örgütünde sayıları giderek azalan Atatürkçü, de- mokrat ve yurtsever polisler 'kızağa' alınmaktadır. Aynca aileleri CHP ve DSP'Iİ olan polislere 'sakın- calı' olarak bakılmaktadır. Alevi kökenli polisler ise 'emniyet örgütünde' pasif görevlere atanmaktadır... Içişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürü Osman Güneş, arkadaşımız Alper Balh'nın yazdığı gibi bir tarikat üyesi olup Samsun'da 6 yıl imamlık yapmış mıdır? Ayrıca haziran ayında kura çeken 60 kayma- kamdan 20'si Nurcu mudur? • • • Bugün ımam-hatip lisesi mezunlarının yüzde 90'ının meslekleri dışında çalıştıkları bir gerçek de- ğil midir? 1983 yılında Bülend Ulusu hükümeti, imam-ha- tip çıkışlılara yüksek öğretimin her dalına girebilme olanağı sağladı. Bu kişıler o tarihten itibaren özellikle siyasal bilgi- ler ve hukuk fakültelerini tercih ettiler. 1997 Türkiyesi'nde ise Içişleri ve Adalet Bakanlı- ğı 'imam- hatip çtkışlı' kişilerce dolduruldu... Genelkurmay Başkanlığı'nın hazırladığı raporda her şey açık bir biçimde ortaya çıkıyor... 1991-1992 yıllannda 390 olan imam-hatip lisele- rinin sayısı bugün 525'e ulaşmıştır... Şimdi size Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk ilke- len ve Inkılap Tarihi Enstitüsü'nden Doğan Du- man'ın hazırladığı doktora tezinden bir bölüm akta- nyorum: "1983'te yapılan yasa değişikliğinden sonra i- mam-hatip çıkışlılar başka alanlara yönelmişlerdir. 1987yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Prof. Dr. Cemal Mıhçıoğlu'nun yaptığı incelemenin sonuç- larına göre, SBF'de okuyan öğrencilerin yüzde 40'ının imam-hatip çıkışlı olduğu, bu oranın 1992 yı- lında yüzde 60'a yükseldiği görülmektedir. Yine 1988yılında ÖSYSsınavlannda 8 bin 714 imam-ha- tipli hukuk fakültelerini, 4 bin 754'ü de kamu yöne- timini birinci tercih olarak kullanırken, sadece 2496'sı ilahiyat fakültelerinde karar kıtmıştır. Aynı yıl biryükseköğretim programına yerieşen 9 bin 931 i- • mam-hatipliden yalnızca 981 'i, yani onda biri ilahi- yat fakültelerinde eğitime başlamıştır." 1994 yılında Başbakanlık Müşavirliği'nce hazırla- nan 'Eğitimde Dinselleşme' raporundan yola çıka- rak bir haber-araştırma hazırlayan Celal Yılmaz ise 1989-90 ile 1992-1993 yıllarında imam-hatip lisele- rindeki öğrenci artışının diğer meslek liselerine oran- la çok yüksek olduğunu (imam-hatip yüzde 54, di- ğerleri yüzde 18) belirtiyor... Burhanettin Söylemez adlı bir imam-hatipli, 1990 yılında TÜSlAD'ın hazırladığı 'Eğitim Rapo- ru'na gönderdiği yazıda bakın ne diyor: "Kendi emel ve çıkarlannıza hizmet edecek kuk- la insanlar yetiştirmek için açtınız bu imam-hatip okullannı. Ama şu bir gerçektir ki, Cenab-ı Allah, Müslümanlara hep düşmanlan vasıtasıyla yardım edegelmiştir... Sizin düşündüğünüz gibi olmadı. İmam-hatip okullan imam yetiştiren okul olgusunu çoktaan yıktı geçti. Bugün Elhamdüiillah Siyasal Bil- giler Fakültesi 'nden tutun da hukuk, tıp, bilgisayar mühendisliği ve mühendislik fakülteleri gibi hatın sayılır okullann çoğunda imam-hatip mezunlan, ya- ni bizler vanz... Ve daha da çoğalarak bizler varol- maya devam edeceğiz inşallah. Şuna da inancımız sonsuz ki, bu vatanı sizler değil, yine bizler, yani inançlı insanlar kurtaracaktır, geçmişte olduğu gibi. O zaman sizler kaçacak delik arayacaksınız..." • • • Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimi 'siyasi malze- me' yapanlar neyin hesabındalar? Hesap ortada: Laik demokratik cumhuriyeti kuşa- tıp, şeriata giden yolda yürümek... REFAHYOL'un bir yıl içinde neler yaptığını görme- yenler 'demokrasi düşmanlan'n neden korurlar? Şunun için: Ayaklarını yere basmadıkları ve Ceza- yirgerçeğini görmediklerinden... Müslümanlığı tekellerine alanlar "Müslüman vali, kaymakam yerinde kalsın" diyerek ANASOL-D'ye baskı uyguluyorlar... 800 kaymakamdan 300'ünün tarikatlara bağlı ol- duğu Türkiye'de 'şeriat tehlikesi'n'm kalmadığını söy- leyenlerin uyanık olması gerekiyor... Olay, KonyaValisi Ziyaeddin Akbulut'u görevden almakla bitmiyor!.. Öyle değil mi? Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Intemet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR Cindoruk: Demokrasi gemisini yüzdürdük tstanbul Haber Senisi - Demokrat Türkiye Partisi (DTP) Genel Başkanı Hü- samettin Cindoruk. "De- mokrasi gemimiz karaya oturmak üzereyken. eli- mizden gelen gayret göste- rilmiş \e bu hükümetorta- ya çıkanlmışür" dedi. DTP Şile Ilçe Merke- zi'nin açılışında yaptığı konuşmada Türkiye'dekı "yalanlara" kimsenin inanmaması gerektiğini söyleyen Cindoruk. "Nei- mam-hatip okullan kapa- nacaktır ne de vatandaşın din eğitimi alması engelle- necektir. Bunlann hepsi yalan. safsatadır" diye ko- nuştu. Ülkenin son bir yıldır çektiği sıkıntının siyasetçi eksikliği, siyasetçi yanlış- lığı ve siyasi düşüncenin yokluğundan kaynaklan- dığını öne süren Cindo- ruk. "Biz, bu hükümete 5 bakanverdik. Bubakanla- nmızla bu hükümeti des- tekliyoruz. Ama asü des- teklediğimiz bu hükümet değil, bu hükümetin gel- mesiyle ortaja çıkan. tek- rar kurtulan demok- rasidir" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear