25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Köksal görevine devam edecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 55. hükümetin, dağınık bir görüntü sergileyen istihbarat çalışmalannı tek merkezde toplamayı planladiğı. istihbarat birimleri arasındaki koordınasyonun da Milli İstihbarat Teşkilatı (MtT) tarafindan yürütülmesini öngördüğü bildirildi. Başbakan Mesut Yılmaz'ın, yurtdışı göreve atanacağı öne sürülen MÎT Müsteşan, Büyükelçi Sönmez Köksal'dan bir süre daha görevinde kalmasını istediği öğrenildi. Erzurum Kongresi'nm 78. yıldönümü • İstanbul Haber Servisi -Erzurum Kongresi'nin 78. yıldönümü nedeniyle Mustafa Kemal Derneği Başkanı Kamran Baran. bir açıklama yaptı. Baran açıklamasında. dün Osmanlı Devleti'nı yan sömürge haline getirerek sömüren ve ideolojik ve ekonomik çıkarlan doğrultusunda parçalayan dış güçlerin, bugün "Şeriatçılığı, Kürtçülüğü ve yeni mandacılığı" savunan işbirlikçılen ile üniter devleti ve laik cumhunyeti bölmek istediklerini bildirdi. Denktaş ve Karadayı'ya • İstanbul Haber Servisi - Batı Tarkya Dayanışma Derneği tarafindan her yıl düzenlenen "Dr. Sadık Ahmet Dostluk ve Banş ÖdüllerT'nebuyıl, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf denktaş ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral lSmail Hakkı Karadayı'nın layık görüldügü bildirildi. ,t Örsan Öymen anıldı • İstanbul Haber Servisi -Gazeteci Örsan Öymen, ölümünün 10. yıldönümünde Zincirlikuyu'daki mezan başında anıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nail Güreli, anma töreninde, Örsan Öymen'in 10 yıl önce genç yaşında kaybedildiğini belirterek, " Örsan'ı sevmek. sa>Tnak demek. gazeteciliği sevmek, saymak demektir" dedi. Yat limanı sözleşmeleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir, yat turizminı geliştirmek amacıyla yapımı planlanan 52 yat limanından 5'ının yap- işlet-devret modeliyle yapımı için bugün sözleşme imzalanacağını açıkladı. Yatınm programındaki 52 yat limanından 25'ınin kamu kaynaklanyla, 27'sinin de yap-işlet-devret modeliyle yapılacağını kaydeden Menzir, Didim. Dalaman. Antalya Fethiye-Çavuşlu ve Bodrum'da toplam 100 milyon dolar harcanarak yapılması planlanan 5 limanın toplam 3 bın 200 yat kapasitesine sahip olacağını belirtti. Sevda Demirel kitap yazdı • İstanbul Haber Servisi - Bir süre önce fuhuş yaptığı iddiasıyla yakalanan ve çıkanldığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca serbest bırakılan Fotomodel Sevda Demirel, kendisini gözaltına alan iki polis memuru hakkında, olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma çerçevesinde ifade vermek üzere dün İstanbul Adliyesı'ne gitti. İki polis memuru hakkında şiayetçi olmadığını bildiren Demirel, başına gelen olayı anlatmak için "Sevda Yollan" adlı bir kıtap yazdığını söyledi. DYP lideri Çiller'e 'örtülü yargılama' Danıştay karanyla gündeme geldi Ortülüye yargı denetiıniEVİNGÖKTAŞ ANKARA - Başbakanlığı dönemınde "örtülü ödenek"ten dolandıncı Celalettin Selçuk Parsadan'a 5.5 milyar ödediği mahkeme karanyla kesinleşen DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in. "zunmet"* suçundan yargılanma olasılığı, Danıştay'ın verdiği kararla güçlendi. Parsadan'ın avukatı Şenol Özel, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunda, Çiller ve Özel Kalem Müdürü Akm İstanbullu hakkında. "zimmet, görevi ihmal ve görevi suiistimaT gerekçeleriyle soruşturma başlatılmasını istemişti. Özel. "Madem müvekkilim mahkûm oldu, o halde Çiller ve İstanbullu da suçludur. Bu konuda cumhuriyet savcüannı göreve çağınyorum. Savcılann hiçbir şeyden korkmadan, çekinmeden Çiller ve İstanbullu hakkında hazuiık soruşturması başlatmalan gerekir" demıştı. Danıştay. yargının. başbakanın örtülü ödenek harcamalannı denetleyebileceğine karar verdi. Bitlis olayı Selçuk Parsadan'ın, Ankara Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptınlmasıyla yenıden gündeme gelen "örtülü ödenek", bu kez de eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ve arkadaşlannın ölümü nedeniyle, Danıştay incelemesine konu oldu. Çiller. 17 Şubat 1993 günü esrarengiz bir helikopter kazasında ölen Bitlis ile yaveri Albay Fahir Işıkın vârislenne. başbakanın 2 Mayıs 1993 günü talimat \ererek. bedeli örtülü ödenekten karşılanmak üzere birer adet konut satın alındığını açıklamıştı. Oysa aynı olayda yaşamını vitiren Yüzbaşı Tuğrul Sezginler'in \ârislerine konut verilmemişti. Bu işlemle ilgili olarak, avukatı Nusret Sanem, müvekkili Sezginler'e ev verilmemesi işleminin iptali için Başbakanlık aleyhine Danıştay 10. Daıresi'ne dava açtı. Daire. daha sonra işlemi iptal etti. Başbakanlıgın temyizi üzerine konu. Danıştay tdari Da\a Daireleri Genel Kurulu'nda venıden incelenerek karara bağlandı. Genel kurulun karannda şöyle denildi: "17 Şubat 1993 günü meydana gelen uçak kazasında yaşamlarını vitiren Jandarma Cenel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ile Albav Fahir Işık'ın vârislerine Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı mülkivetinde bulunan iki konulun. bedelinin Başbakanlıkça karşılanmak üzere satılmasına, 2 Mayıs 1993 günü başbakan tarafindan karar verildtği anlaşılmıstır. İhtivaçlara cevap vermek üzere tahsis edilen ödeneğin kullanımı açısından, başbakanın takdir yetkisi bulunduğu, idare hukuku ilkelerine göre yasal ya da diğer düzenleyici tasarruflarla idareve tanınan bu vctkinin mutiak ve sınırsız olmavıp anayasal ilke ve kurallar çerçevesinde kullanılması gerekir." Avukat Nusret Sanem. bu karann önemli bir hukuksal gelişme olduğunu kaydederek "Selçuk Parsadan ile ilgili mahkeme karannda, Tansu Çiller'in gönül hazınem' diye nitelendirdiği belirtilen örtülü ödenek, halkımız için bir muammadır" dedi. Sanem, "tasarruf önlemleri"1 adı altında yoksul köylünün akçalanna. emekçilerin sosyal güvenlik hakkına göz dikenlerin. KlT'leri ekonomiye yük oluyor diye özelleştirme adı altında talan edip peşkeş çektiklerini. örtülü ödenek formülleriyle devletin parasını har vurup savurduklannı kaydetti. Katledilişinin 17. yıldönümünde törenler düzenlendi Işçi önderi Türkler anıldı İstanbul Haber Servisi - Evinin önünde uğradığı silahlı saldın sonucu ha- yatını kaybeden eski DİSK Genel Başkanı Ke- mal Türkler, katledilişi- nin 17. yıldönümünde tö- renlerle anıldı. Türkiye Işçi Partısı (TİP) ve De'v- rimci lşçi Sendikalan Konfederasyonu (DtSK) kuruculanndan Türkler için ilk tören. Merter'deki evinin önünde gerçekleş- tirildi. DtSK Genel Sekreteri Kemal Davsal. Kemal Türkler'ın eşi Sabahat Türkler, kızlan Yasemin Türkler, Nilgün Soydan ve torununun da aralann- da bulunduğu yaklaşık 500 kişinin katıldığı an- mada. "Türtder'in katili Susurluk'ta". "Kahrol- sun \IİT, CIA, Kontrge- rilla" ve "Çeteler halka hesap verecek" sloganlan atıldı. Kemal Türkler Eği- tım ve Kültür Vakfı Baş- kan Yardımcısı RasimÖz ise Türkler'i katledenler- den birinin mahkeme ka- ranyla saptanan MHP'li mılıtan Ünal Osmanağa- oğhı olduğunu iddıa ede- rek. bu kişinin halen "Yu- nus" kod adıyla çetelerin içinde görev yaptığını öne sürdü. Öz. bu kişinin yakalan- ması için adli makamlara başvurduklannı belirte- rek, Osmanağaoğlu hak- kında bugün de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılı- ga'na suç duyurusunda , bulunacağını söyledi. Türkler'in mezan başında düzenlenen törene DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, CHP İl Başkanı Mehmet AN Özpolat, ÖDP İl Başkanı Mehmet Atay ve Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı AH Rıza tldsKri de kaüldı. Devlet Bakanı Türk 'însan haklanndâ güvence veremem' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - tnsan hak- lanndan sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, bakanlığı süresin- ce. insan hakları ihlalle- rinin sona ereceğine iliş- kin "güvence" vereme- yeceğini, ancak yasal düzenlemeleri evrensel ölçütlere yükseltmeye çalışacaklannı söyledi. Cumhuriyet'in soru- larını yanıtlayan Hikmet Sami Türk. insan hakla- n ihlallerinin önlenmesi için anayasa. yasalar ve uluslararası hukuk ku- rallannın gereğini yerine getireceklerini kaydetti. Türkiye'nin nüfusunun 65 mılyonun üzerinde olduğuna dikkat çeken Türk. bakanın insan haklan ihlallerine konu olan bütün olaylardan haberdar olmasının mümkün olmadığını, mevcut düzenlemelerin çağdaş evrense! ölçütle- re göre geliştinleceğini vurguladı. Türkiye tnsan Haklan Vakfi (TİHV) Başkanı Yavuz Önen ise toplumu "biz ve onlar" olarak ikiye bölen RP zihniyetinin izlerini taşı- yanREFAHYOLkoalis- yonu döneminde Türki- ye'nin heralanda "mah- şeri" yaşadığını söyledi. Önen, "Bu zihniyet, ken- disi dışuıdaküere vaşam hakkı tarumadr dedi. Önen. süregiden insan haklan ihlallerinin RE- FAHYOL koalisyonuy- la birlikte yoğunlaşarak arttığını. buna koşut in- san haklannı savunan kuruluşlann da ağır bas- kılarla yüz yüze geldiği- ni belirtti. Yavuz Önen, insan haklannı savunan örgüt- ler üzerinde son iki aydır yoğunlaşan baskıların nedenini, 28 şubattakı Mılli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısınm ar- dından gösterdikJeri tep- kilere bağladı. Demirel doğum yeri tslamköy'de halka hitap etti 6 Her şeyin cevabı var' BÜLENT ECEV İT ISPARTA - Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel. Isparta gezisinin ıkinci gününde doğum yeri İslamköy ile di- ğer beldelerde halka hitap etti. Siyase- tin üstünde olmasına karşın "aradası- rada ordan burdan laP atıldığından yakınan Demirel, ülkedeki tartışma- İann bazılannı "çokyükseksesli", ba- zılannı "lüzumsuz". bazılannı da u kı- sır" olarak değerlendirdi. Isparta gezisinin ikinci gününe 58. Er Eğitim Tugayı'nı ziyaret ederek başlayan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yoğun bir program uyguladı. Önce kendı adını taşıyan fen lisesinde incelemelerde bulunan Demirel, aynı kompleks içindeki kız öğrenci yurdu- nun da açılışını yaptı. Islamköy'e gi- den Demirel, burada Türk Hava Kuru- mu'na ait bir balonla karşılandı. İs- lamköy'de kendi adına kurulan De- mokrasi Müzesi'ni gezen Demirel. ya- kınlannı ziyaret ederek, pişşi yedi. Cumhurbaşkanı. belediye binası önünde toplanan yurttaşlara seslenir- ken, iki yıla yakın bir süredır Ispar- ta'ya gelemedığini, buna gerekçe ola- rak da "devlet işlerinin kesifolmasını" gösterdi. Türkiye'nin gelışmiş bir ülke oldu- ğunu belirten Demirel, bunda kendi- Demirel kendi adını taşıyan fen lisesinde incelemelerde bulundu. ( AA) sınin de "hissesi" olduğunu vuguladı. Demirel Atabay ılçesine gıderek, Süleyman Demirel Lisesi'nın açılışı- nı yaptı veafet evlerinin tapulannı da- ğıttı. Belediye önünde toplanan yurt- taşlara hitap eden Demirel. Keçiborlu ilçesıne de giderek Cumhuriyet Mey- danı'nda yurttaşlara seslendi. Cum- hurbaşkanı şunlan söyledi: "Her şey demokrasi içinde olacak. Her şev ko- nuşarak olacak. Bazı tamşmalar çok vüksek sesle. baalan lüzumsuz, bazH lan kısır. Ama biz senelerce'herkes ko- nuşsun' mücadelesini yaphk. Kimse kimseve hakaret etmesin. şerefivle, haysiyetivle oynamasm. Birisi bir şey söylerse başkası boş mu durur. O da ona cevap verir. Herkes ne biliyorsa sövlesin. Ve halk da ona göre karar ve- rir, kim haklı kim haksız." NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Diyarbakır'da üç yıl önce bir TV programı için, elinde tor- bayla tütün satan bir köylüyle konuşmuştum. Bir kilo bile gelmeyen kaçak tütünü satıp ekmek parasını çıkarmaya ca- hşıyordu. Nerede kaldığını, ne- reden geldiğini sordum. Aile- cek daha kalacak yer bulama- mışlardı. O bir avuç tütünle ka- nnlannı doyurmaları da müm- kün değildi. Kamerayı ve mikrofonu ona yönelttim ve köyünü neden terk ettiğini anlatmasını iste- dim. Durdu, yorgun yüzüyle kameraya baktı ve kınk Türk- çesiyle, "Devlet köylerimizi yandırmıştır" dedi. Hangi köy- dendi, adı neydi hatıriamıyo- rum. O bin yıllık acıyı biriktiren kırış kınş yüzünü ise hiç unut- muyorum. O yüzde bir ülkenin, bir bölgenin kaderi saklıydı. Sevgilı Işık Kansu'nun Di- yarbakır'a göçenlerin yaşadığı Aziziye Mahallesi'ni anlatan Diyarbakır'da Acının Sessizliği... röportajını izlerken derin biracı duydum. Her gün TV haber bültenlerinde "Bugün terörist- lerle gerçekleştirilen çatışma- larda 50 terörist öldürüldü, beş asker ve yedi güvenlik gö- revlisi şehit oldu" sözcükleriy- le başlayan haberleri dinleriz. Bu rakamlar ve ölüm habeıie- ri, birçoğumuz için çok uzak- larda, bizi ilgilendirmeyen olay- larmış gibi gelir. Her gün alışık olduğumuz bu türden çatışma haberlerini din- ler ve günlük yaşamımıza de- vam ederiz. Bir tarih ve kültür şehri olan Diyarbakjr'da bu haberler baş- ka türlü algılanır. Örneğin, bu- radakilerin bazılarının çocuk- lan "dağdadır". Ölenler içinde onlann çocuğu da olabilir. Ama ne kimseye sorabilir, ne de ölüp ölmediğini öğrenebilir. Belki de sahte bir kimlikle kim- sesizler mezarlığına atıldığını duyar. Çoğu zaman onu da öğrenemez. Eğerölenin kimliği saptanır- sa, ardından başka sorunlar ortaya çıkar. Terörist yetiştiren köy boşaltılabilir, ailesi. yakın- lan şüpheli kişiler olarak sorgu- ya çekilir. Akla hayale gelme- yecek başka belalar da başla- nna sarılabılir. O zaman tez elden o diyar- dan kaçmak gerekir. Gücü ne- ye ve nereye yetiyorsa oraya gitmek. En çaresizler, en yakı- na kapağı atar. Dıyarbakır. gö- çün ilk durağı, en çaresizlerin sığınağı. Işık Kansu'nun edebiyatçı duyartığıyla anlattığı Diyarba- kır'ın varoşlarında kimbılir baş- ka ne öyküler yazılıyor. Azizi- ye'nin mezarlığının hali pekacı verici: "Karşıdakimezariık, ya- şam ile ölüm arasındaki fark- sızlığı vurguluyor. Mezar taşı yerine, birer briket dikilmiş kü- çüktepeciklerin başına. Yaşar- ken silinmiş adlar, yine öylece ölüme taşınmış. Ad yok, do- ğum tarihi yok, ölüm tarihi yok... Ekmek tandırlan ve çit yerine yağ tenekeleri ile çevril- mış küçük bahçelerde boy atan ayçiçeklen olmasa, ma- hallelinin yaşamla birebir ilişki- sini kopardığı sanısına kapılı- yorsunuz." Aziziyeliyi ise Işık şöyle ta- nımhyor: "Ya Aziziyeli için du- rum neydi? Dicle'nin ötesi, boşalmış köyler, yakılmış ev- ler, nicedir bakım görmeyen topraklar ile korkunun ve ya- nnsızlığın hayaletini gezdiri- yordu. Orası, artıkyokluğun ve hiçliğin ovası, tepesi, mezra- sıydı. Dicle'nin bu yanı, yani Aziziye, 'zorunluluğun', hatta 'zorla' göçün son durağıydı." ••• Pislik ve bakımsızlıktan göz- leri akan kızın evin köşesine sinmış hasta görüntüsü, ger- çek bir Türkiye görüntüsü. Oralarda çok acı şeyler oluyor. O acılar dalga dalga Türkiye'ye yayılıyor. Çaresizlik kapılan ça- lıyor, ölüm kapılan çalıyor. Ülkemiz çetelerin eline hiç yoktan düşmedi. Bombala- nan, terk edilen köylerdeki ölüm rantı, sonunda çete ola- rak üzerimize geldi. Susurluk, Diyarbakır'da büyüdü, Şır- nak'ta beslendi, Ankara'da güç topladı. Yolunuz Diyarba- kır'a düşerse, köylennden ka- çan veya zorla çıkanlan insan- lann öyküsünü dinleyin. Gü- neydoğu'da savaşın neden bir türlü bitmediği sorusunun cevabını da belki o öykülerden çıkarabilirsinız. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOGLU Peru'da Halk Sokaklarda Geçen hafta boyunca Peru'nun LJma, Trujillo ve Cuzco gibi önemli kentlerınde öğrenciler, sendika- lar, öğretmenler ve muhalefet partileri, Başkan Al- berto Fujimori'nın baskıcı rejimine karşı yürüdüler. Cuma günü yapılan gösteride Başkanlık Sarayı önünde toplananların sık sık "Kahrolsun diktatör- lük" sloganını attığı görüldü. (Reuters: 18/07/97). VVallStreet Jouma/'ınhaberinegöreCNN'ingörün- tülerine bakılırsa gösteriler hafta sonunda da zaman zaman çatışmalara dönüşerek devam etti. Peru Devlet Başkanı Fujimori 22 nisanda televiz- yonlara, tutsaklan kurtarma operasyonu sırasında, teslim olmak istemelerine rağmen. yargısız infaz edilen Tupac Amaru genllalarının parçalanmış ce- setleri arasında poz verdiğinde kendinden çok emin görünüyordu. iktidarın gayri resmi iki ortağı olarak bilinen Genelkurmay Başkanı Nicholas de Bari Hermoza Rios ve Askeri Haberalma Örgütü Baş- kanı Vladimiro Montesions ise bu "halkla ilişkiler etkinliğinin" Fujimori'yı anayasaya rağmen üçüncü defa seçtirmelerine olanak sağlayacağına inanıyor- lardı. Ancak evdekı hesap çarşıya uymadı. Bazı ka- muoyu yoklamalanna göre, bugünlerde toplumsal desteği yüzde 23 ile yüzde 15 arasında gezinen (Xinhua Ajansı 14/07) Fujimori 7 yıllık iktidannın ve 5 yıllık yan askeri rejim tarihinin en ciddi muhalefet hareketiyle karşı karşıya. Peru son yıllarda güçlü bir ekonomik büyüme ya- şadı. Ancak halkın büyük bir çoğunluğu bu pasta- dan pay alamadı. Associated Press'm bir haberine göre Peru halkının yarısı, yaklaşık 22 milyon kişi mutiak yoksulluk sınınnın altında yaşıyor (16/07/97). 1992'de Hermoza Rios ve Montesinos'un yardımı ile partamentoyu feshederek yan askeri bir diktatör- lük kuran Fujimori, halktan gelen şıkâyetlere ve hu- zursuzluklara kulaklannı tıkadı. Fujimori, bu huzur- suzluklann yol açtığı terörist tepki eylemlerini ise bu tepkilerin toplumsal kaynaklanna bakmadan, birer adi zabıta vakası olarak ele aldı ve her türlü açık mu- halefeti şiddetle ezdi. Tupac Amaru katliamından sonra Fujimori, Montesions ve Hermoza Rios iyice cesaretlenerek tüm anayasal engellere rağmen Fu- jimori'yi yeniden seçtirmek için kollan sıvadılar. An- cak bu üçlünün niyetleri toplumda hoş karşılanma- dı ve muhalefet yükselmeye başladı. Hoşnutsuzluk ilk defa geçen ay Fujimori, 3. kez seçilmesıne olanak sağlayacak olan yeni yasayı reddeden Anayasa Mahkemesi hâkimlerini görev- lerinden alınca su yüzüne çıktı. Peru halkı hiç bek- lenmedik bir şekılde sokaklara döküldü. "Her şey sokaklarda, meydanlarda, kahvelerde yapılan tar- tışmalaha başladı" diyerek bu süreci dile getiriyor- du, sosyoloji öğrencisi ve kendiliğinden hareketin öne çıkardığı liderlerden Alejanda Alayaza. "Kim- se bizı örgütlemedi... Birden sokaklara dökülmeye başladık... Bu, demokrasi için birhareketti ve Fuji- mori'nin eski destekçılen'nin önemli bir kısmını bi- le kendi saflanna çekti." (Los Angeles Times 5/06/97) Gösteriler ve protestolar günlerce dinme- di. "Uyuşukluk içindeydik artık, uyandık" diyecekti göstericilerden biri, bir başkası "Peru'da artık ka- nun hâkimiyetinden bahsetmek mümkün olmadı- ğı" için sokaktaydı (Financial Tımes 17/06/97). Ge- çen ay boyunca Fujimori hükümeti bu tespiti kanrt- lamak için elinden gelenı fazlasıyla yaptL Birçok gazete, radyo ve TV yorumcusu hüküme- ti eleştirdikleri için sürekli tehdit edildiler, silahlı adamlarcakaçınldılarvedövülduler. Hükumet. "ba- zı serserilerin işi" diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştı, ama kimseyi inandıramadı. Bu ara- daeski bir haberalma görevlisi Leonar La Rosa te- levizyona çıkıp TV yorumcusu Cesar Hildebrandt'a yönelik bir suikast hazırlığı olduğunu ve eski arka- daşlannın da kendisine işkence yaptığını açıkladı. (IPS 8/07/97). Ojo gazetesı editörüne göre "gizli servisin bazı kesimleri artık tümüyle kontrolden çık- mıştı". Evelki hafta pazar günü Frecuence Latine Telel- vizyonu, içlerinde gazetecılerin, politikacılann, işa- damlannın bulunduğu 200 kişinin, haber alma ör- gütü tarafindan dinlenen telefon konuşmalannın ka- yıtlarını açıklayarak büyük bir skandal yarattı. Hü- kümetin tepkisi ise televizyonun çoğunluk hıssele- rine sahip olan Baruch lchter'i vatandaşlıktan at- mak oldu. Hükümetin bu tutumu geçen hafta boyunca sü- recek olan gösterilerin başlamasına yol açtı. Gös- terilere paralel olarak içlerinde Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı da bulunan beş bakan görevterin- den ıstifa ettiler. Tüm bu protestolar karşısında Fujimori ümitsiz- ce iktidara tutunmaya çalışıyor. Geçen çarşamba Fujimori. üst düzey generalleri ve güvenlik sorum- lulannı başkanlık sarayına toplayarak medyaya kar- şı bir güç gösterisinde bulunmak istedi. Ancak Fu- jimori, sendikalan, öğrencilen ve iş cevrelenni kar- şısına almışa benziyor. Basın, Fujimori hükümetınin her gün yeni bir skandalını ortaya çıkanyor. ABD de şikâyetçi. Bir zamanlar Fujimori'yi şiddetle destek- leyen sağcı gazetelerden Expreso 'nun "Halkın ken- disine sırt çevirdiğini görmüyor" demesine bakılır- sa Fujimori'nin defteri dürülmek üzere. Arkasından siyasi istikrar gelir mi? Bu sorunun cevabını çok merak ediyorum. Neden derseniz, bu hikâye bana, bir başka ülkede halen yaşanmakta olanlan hatırla- tıyor da ondan. erginC« ergin.demon.co.uk 51 kişiye başka görev Bakanlıkta yobaz temizliğL RAHAR TANRISEV ER ANKARA - Kültür Bakanlığı'nda Müsteşar Cevdet Türkeroğlu'nun da aralannda bulunduğu. 28'i imam-hatip kökenlı 51 kişi görevden alındı. RP'lı îsmail Kahra- man'ın Amasya tl Kül- tür Müdürlüğü'ne getır- diği. halkı orduya karşı isyana çağıran şeriatçı "Bir Hak Düşmanr ad- lı oyunun düzenleyicile- rinden Osman Yüzgenç de açığa alınırken, Kül- tür Bakanı İstemihan Ta- lay, imam-hatip kökenli kişilerin "görevde kal- malannın sakıncasının giderilmesi" amacıyla acil yer degişikliklerine gidildiğinı bildirdi. Alınan bilgiye göre, Kültür Bakanlığı Müste- şan Türkeroğlu. Taşkent Kültür Müşavırliği'ne atandı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Mehmet Akiflşık ile Halk Kültür- leri Araştırma ve Geliş- tırme Genel Müdürü Se- lahattin Özdemiroğlu müşavirliğe getinldiler. tmam-hatıp kökenli mü- şavırler IVIehmet Nuri Karaman ile Hüseyin Coşkun ve ticaret lisesi mezunu Kemal Ürkmez ile Mehmet Erdem baş- ka bir göreve atanmak üzere açığa alındılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear