13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 1997 CUMA HABERLER Sorumlu yazıişleri müdürlerinin kesinleşmiş cezalannın affını öngören teklifin görüşülmesi ertelendi Sınıgurlu: Fezleke beldetmeınANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP İzmir Milletvetkili Hakan Tartan ile îstanbul Millervekıli AhmetTantara- fından verilen ve sorumlu yazıişleri mü- dürlennın kesinleşmiş cezalannın affinı öngören kanun teklifinin, TBMM Ada- let Komisyonu'nda görüşülmesi ertele- nirken Adalet Bakanı Oltan Sungurlu. gazetecılere af konusunu. pazartesi gü- nü Bakanlar Kurulu'na getireceklerini söyledi. TBMM Adalet Komisyonu'nun dün yapılan toplantısında konuşan başkan Ahmet TekdaL, basın mensuplan dahil olmak üzere, hiç kimsenin düşünce, fi- kir ve ınançlanndan dolayı suçlanmama- lan gerektiğini belirterek bu konuda tüm siyasi panilerin aynı fikirde olduklannı söyledi. DSP İzmir Milletvekili Hakan Tartan ile tstanbul Milletvekıli Ahmet Tan tara- fından verilen kanun teklifinin komis- yon gündemine alındığını ıfade eden Tekdal. "Ancak, bu konuda Adalet Ba- kanlığı tarafından hazııianmakta olan • Komisyon, söz konusu kanun teklifini. hükümetten gelecek tasan ile birleştirerek ele alacak. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, gazetecilere af konusunu pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na getireceklerini söyledi. • Oltan Sungurlu, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Eralp Özgen ve başkanlık divanı üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, bakanhkta herhangi bir fezleke bulunmadığını belirterek "Tamamlanmış fezleke gelirse bekletmem, Başbakanlığa gönderirim" dedi. bir kanun tasansı mevcut Bu nedenle söz konusu teklifin kapsamının genişlemesi açısından, Adalet Bakanlığı'ndan gele- cek tasan ile biriestirilerek ele alınması daha uygun olacakrır. Bu kanun tasansı- nı beklevelim*' dıye konuştu. TBB'den Sunguriu'ya ziyaret Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başka- nı Eralp Ozgen ve başkanlık divanı üye- leri dün Adalet Bakanı Oltan Sungur- lu'yu makamında ziyaret ettiler. TBB Başkanı Eralp Özgen. RP'li eski Adalet Bakanı Şevket Kazan'ı eleştirerek "Bun- dan önceki bir yıl TBB açısından kötüy- dü. Eski bakanın tutumu vüzünden her türlü ilijkimiz kopnıuşru" dedi. Özgen. hükümet programında yer alan "yargı re- formu"nun gerçekleşmesinde. Adalet Bakanlığı'na destek vereceklerini kay- dederek Sungurlu"nun başanlı olacağına inandıklannı kaydetti. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu da ba- rolann en büyük sorununun •'şirketlese- memek" oldugunu söyledi. Sungurlu, avukatlık mesleğinin barolann şirketleş- mesi ile gelişeceğine inandığını belirte- rek bu amaçla çıkanlacak yasanın hazır- lanmasında TBB'nin yardımını istedik- lerini kaydetti. •'Demokrasi, "basuı" \e "savunma hakkı" kavramlannı birbirine yakın bulduğunu \~urgulayan Sungurlu. -Savunma hakkının olmadığı bir yerde hürriyet de yoktur" görüşünü dile getir- di. Gazetecılerin sorulannı yanıtlayan Sungurlu. Genelkurmay Başkanlığı'nın, eski lçişleri Bakanı Meral Akşener için yaptığı suç duyurusu dosyasının. bakan- lığa ulaşmadığını kaydetti. Adalet Ba- kanlığf nın görevinin "fezlekelerde ek- sikolup olmadığını denetlemek" olduğu- nu vurgulayan Sungurlu. "Tamamlan- nuş fezleke gelirse bekletmem. Başbakan- lığa gönderirim" dedi. Gazetecilere af Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, ceza- evindeki gazetecilere getirilmesi düşü- nülen afla ilgili soru üzerine. konunun. önümüzdeki pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na getirilebileceğini bildirdi. On- ceki gün. bazı bakanlar. Barolar Birliği Başkanı. îstanbul Barosu Başkanı, bilim adamlan ve basın kuruluşlannın temsil- cileriyle gerçekleştirilen toplantıda bu konunun ele alındığmı belirten Sungur- lu. burada kendisinin bir müdahalede bu- lunmadığını, sadece oturumu yönettiği- ni bildirdi. Hukukçulann. hocalann fikirlerini be- yan ettiklerini ve hukuk açısından mese- leyi şekillendirmenin kolay olmadığının görüldüğünü anlatan Sungurlu. müspet bir yola girileceğini ümit ettiğini söyle- di. Sungurlu.**Ama orada. bir problemin olduğu, gerek anayasal açıdan gerekse Türkhe'nin şartlan açısından problem olduğuna müştereken karar verildi. Bu bizi de rahatiatb. Çünkü. srvil görevlile- rin, basııun sorumlu şahıslannın ve hu- kukçulann aynı noktada birleştiğini gör- dük" diye konuştu. irtica ÇAY-KUR'a BÇG incelemesi • trticai örgütlenmeleri ve hareketleri izlemek amacıyla Genelkurmay bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu'nun, REFAHYOL döneminin RP'li Devlet Bakanı Ahmet Demircan'a bağlı ÇAY-KUR'daki irticai kadrolaşmayı da incelemeye aldığı ortaya çıktı. RİZE/ANKARA (l'BA) - Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde oluşturulan; ülke genelindeki irticai ör- gütlenme ve hareketleri iz- lemekle görevlendirilen Batı Çalışma .Grubu. (BÇGl REFAHYOL Hü- kümeti'nin RP'li Devlet Bakanı Ahmet Demircan'a bağlı ÇAY-KUR Genel Müdürlüğü'ndeki irticai kadrolaşma iddialan üze- rine inceleme ve araştırma başlattı. ÇAY-KUR Zihnidenn Çay Fabrikası mühendisle- rinden CanerAksakal. Ge- nelkurmay tç Güvenlik Harekât Daire Başkanı Tuğgeneral Kenan Deniz'e gönderdiği 15 haziran ta- rihli mektubunda; ÇAY- KUR'daki irticai kadrolaş- mayı anlattı. Aksakal mek- tubunda ÇAY-KUR'daki irticai kadrolaşmanın RP'li Demircan döneminde art- tığını belirtti. Tuğgeneral Deniz de Aksakal'a gön- derdiği 24 haziran tarihli yazıda, mektubu aldığını belirterek. kendisine bu konudaki göriişleri ve has- sasiyeti için teşekkür etti. ÇAY-KUR mühendisi Çaner Aksakal'ın iddiala- n üzerine harekete geçen Tuğgeneral Kenan Deniz konuyu Batı Çalışma Gru- bu'na ilerti. Tuğgeneral Deniz. Aksakal'a gönder- diği yazıda. "Mektubu- nuzda yer alan iddialar için, Genelkurmay Baş- kanlıgı BaO Çalışma Gru- bu'nda ayn bir inceleme ve araştırma başlatılmıştır" dedi. Çiller kendisine hesap sorulan CİK'te Cenelkurmay'a meydan okudu w Belge koysıınlar istifa ederim' HÜLYA KARABAĞLI ANKARA - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, GIA ajanı olduğuna ilişkin iddiayla ilgili soruşfurma başlatan Genelkurmay Başkanlığı"na yönelik tepkisini ağırlaştınrken genel idare kurulu (GtK) üyelerinin sorgusuyla karşılaştı. Milletvekillerini tutmaya çalışan Çiller. GlK'in basına kapalı bölümünde Genelkurmay'a meydan okuyarak "EUerinde belge varsa çıkarsınlar. bir dakika durmam; aynlırım. Amerika'yı çok iyi tanırun. ama ClA'yı sorsalar bilmem* 1 dedi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Güner ise Çiller hakkındaki suçlamalar konusunda "Aklını ihtirasının gerisine alanlann verdikleri zarar meydanda" dedi. Partiden istifalar nedeniyle asil üyeliklerin büyük bölümü boşalan GİK. yedek üyelerin katılımıyla Çiller'in başkanhğında toplandı. Çiller, basına açık bölümde gazetecilerin GIA ajanlığı savıyla ilgi|i sorulan üzerine. "Doğu Perinçek'in hanrladjğı bu iddianame için söyleyecek bir şeyim olamaz. Ancak bu iddiavı her kimse eline alıp da, önüne alıp da eğer elinin tersiyle itmiyorsa yazıklar olsun ona" diye konuştu. GlK'in basına kapalı bölümünde üyelerin Çiller'den CIA ajanlığı iddialan ile ilgili "•açıklama" istedikleri öğrenıldi. Alınan bilgiye göre Çiller. olağanüstü dönemden geçtiklerini vurgulayarak şunlan söyledi: "Böyle bir şeyin mümkiinü var mı? Böyle bir şey olur mu? Ajan olsaydım, genel başkan. başbakan nasıl olurdum? Ben Amerikan vatandaşı değilim. Bilen varsa çıkarsınlar ortaya. Hiçbir belge bulamazlar. Bulamazlar Zor günler yaşayan Çiller, yaptığı açıklamada Perinçek'i yalancılıkla suçladı. çünkü olavlann aslı yoktur. Yoktur böyle bir şey. Bütün devlet ellerinde: kanıtlasınlar. bir dakika durmam, yarın aynlınm. Gelsinler hesap sorsunlar. ben Amerika'yı iyi bilirim. ama CIA'yı sorsalar bilmem. Siyasete başlayan her kişi ipini yanına alır diye bir söz vardır. Biz bu yola çıkarken ne kadar zorlukla karşılaşacağımızı biliyorduk." GtK üyelerine Yargıtay ziyaretleri konusunda bilgi veren Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci'nin de "Başsavcı Yural Savaş bizden özür diledi. Yanlış vaptığını. belgede somut bir sev olmadığını dile getirdi" dedi. Çiller, daha sonra Çanka>a ilçe teşkilatının düzenlediği toplantıda. PKK'ye karşı halkla birlikte mücadele ettiğini söyleyerek "Apo'nun bir arkadaşı var, Doğu Perinçek. PKK ile mücadele eden Çiller'e casus demiş. Bunu elinin tersiyle itmeyenler şimdi utanmazlar mı" dedi. Çiller yeni hükümet ıçın. "Kumarhanecikrle, tekelci sermayeyle, Apo, Doğu Perinçek Ue uzlaşmışlar" suçlamasında bulundu. Çiller'e yakınlığıyla bilinen milletvekilleri de Genelkurmay Askeri Savcılığı'nı eleştirdi. DYP Denizli Millervekili ve GİK üyesi Kemal Aykurt. gazetecilere yaptığı açıklamada, soruşturmanın askeri mahkeme tarafından yürütülmesinin yanlış olduğunu savundu. "Askeri mahkemeler. anladığımı/ anlamda bağımsız mahkemeler değil" diyen Aykurt. gelişmelerin amaçlı olduğunu savundu. Aykurt Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu'nu da eleştirdi. Aydın Millervekili Nahit Menteşe de iddianın araştırıldığını. soruşturulduğunu. ancak savlann doğruluğuna inanmadığını söyledi. "Aklı ihtirasııun gerisinde' ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh MGüner, Çiller'in GIA ajanlığı [ yşlundaki iddialarla ilgili ırma açıTmasını tfeğertendîrirken "GeÛnen nokta çok düşündürücü ve iizücü. Aklını ihtirasının gerisine alanlann verdikleri zarar meydanda" dedi. ANAP Genişletilmiş Başkanlık Divanı toplatısından sonra bir açıklama yapan Güner. savcılann gündemine aldığı konulann. "siyasi çıkar sağlamak amacıyla devletin gizli bilgilerini dahili ve beynelmilel alanda kullanmak" olduğunu anımsattı. Bu suçun ağır cezayı gerektirdiğıne dikkat çeken Agâh Oktay Güner. "Geçmiş iktidar döneminde başka birçok yanlışlıkl gibi devletin emniyet güçleri ve diğer kurumlan birbirinin işine kanştınlmıştır" dedi. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, 'Yüreğim yandı sözleri timsahın gözyaşlarıdır' dedi 'HüMmetDdiDumrul'dan insafsızçıktı'ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - CHP Genel Sekrete- ri Adnan Keskin, 55. hükümetin yaptığı zamlarla halka bü- yük bir darbe vurduğunu ileri sürerek "Bu hükümet Deli Dumrul'dan insafsu çıktı" dedi. Keskin, dün CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında. yapılan son zamlann önümüzdeki günlerde ya- şamın her alanına yansıyacağını ve iğne- den ipliğe her şeye zam yapılacağını söy- ledi. Keskin. "Bu zamlar halkı vurgun yemiş sünger avcısına döndürdü" diye konuştu. Vatandaşlann zamlann etkisiyle şoke olduğunu ve her an yeni şoklar bekledi- ğini kaydeden Keskin. sözlerıni şöyle sürdürdü: "Halk bu zamlann altında kıvranır- ken zamlan yapanlar. haberleri yokmuş gibi "yüreğimiz yanıyor' diyerekdurumu idare etmeye çalışıyoriar. Yürek yanma- sı. cepteki yangını söndürmüyor. Bu ko- nuyu dejenere etmeye kalkmaya ve popü- list yaklaşımlar sergilemeye kimsenin hakkı yoktur. DYP- SHP döneminde hiçbir sosyal demokrat uygulama yapıl- mamıştır' iddiasında bulunanların, bu uygulamalan acaba sosyal demokrasi dünya görüşü ile ne kadar çakışıyor. Bü- yük umutlarla işbaşına gelen iktidar, yok- sulluk kader çizgisinde olanlann ekme- ğiyle oynamaktadu*." Yüreğim \ andı' söz- leri ise timsahın çocuğunu yerken dökrü- ğü gözyaşlanna benzemektedir." Yapılan zamlar nedeniyle Devlet Ba- kanı GüneşTaner'i de eleştiren Keskin. ".\gzmdaki puro ve bir zamanlar dilinden düşürmediği İngilizce sözleriyle kamu- o> unun yakından tanıdığı Güneş Taner, ince ayaryaparken yoksul kesimi ivice in- celtmiştir" diye konuştu. Akaryakıt zammının nedeninin mali- yetlerden kaynaklanmadığını ve bu zam- mın halktan vergi olarak alındığını öne süren CHP Genel Sekreteri Adnan Kes- kin. RP'li belediyelerin de bu zamlan kullanarak şehir içi ulaşıma insafsız zam- lar vaptığını söyledi. UZ YAZIIORHAN BİRGİT 16 gence işkence yaptıkları iddi- asıyla haklannda dava açılan 10 po- lis, önceki gün yapılan Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya bu defada katılmamışlar. Genç sanık- lar. yasadışı bir örgüt üyesi olmakla suçlanıyor. Aralanndan beşi tutuklu yargılanıyor. Savunmalarının omurgası, kendile- rine ağır işkence yapıldığı ve suçlan- nın zor kullanılarak kabul ettirildiği yö- nünde ağırlaştığı için, iddia sahipleri ile ifadeleri alanlann yüzleştirilmeleri- nin önemi, iki yönü ile de yaşamsalla- şıyor. Gençler haklı çıkmazsa, bugüne kadar omuzlanna çöken yasadışı ör- güt üyeliği kesin hükme bağlanacak. Yok. suçlamalann asılsız olduğu ve iş- kence altında tutanakların imzalan- masının çaresiz kabul edildiği yolun- daki savunmalar gerçekleşecek olur- sa. sanık sandalyelerindeki 16 gencin yerini, aralannda bir başkomiser de bulunan 10 polis alacak. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi, bu 10 polisi "gözaltında bulunan kişilere, suçlarını söyletmek için yasadışı iş- lemde bulunmak ve zor kullanmak suçlaması" ile yargılıyor. Dahadoğru- su yargılamak istiyor. Niçin "istiyor" diyorum. Çünkü, bu 16 gencin sorgulama sırasında kimi- rin fiziki işkence gördüğü, kiminin psi- kolojik baskı altında kaldığının kanıt- Yargıya Meydan Okuyanlar... lannın somutlaşabilmesi için, sorgu- cuların, sorguladıkları ile yüzleşmele- ri kaçınılmaz oluyor. Ama, sorgucular mahkemeye gel- memekte direniyorlar. Sanık kimliği ile bugüne dek Cum- hurbaşkanı, Başbakan ve bakanları huzuruna almasını bilmiş olan Türk adaleti, Manisa'daki Ağır Ceza Matı- kemesi'nin önüne çıkmama becerisi- ni gösteren, bir bakıma adalete mey- dan okuyan polislerin üzerlerindeki id- diayı askıdan indirebilmek için "fotoğ- raflı teşhis" gibi. ceza usul yasalannın kaydetmediği bir yönteme başvur- mak zorunda kalıyor. 10 sanık polisin fotoğraflarını temin edip, "Bunlar size işkence yapanlar arasında mıydı" sorusunun yanıtını mahkeme tutanaklarına geçirme yön- temini karara bağlıyor. Çünkü Manisa Ağır Ceza Mahke- mesi'nin elinde, sanıkları huzuruna getirebilecek tek yaptınm gücü, bilin- diği gibi onlan duruşmaya çağırmak. Gelmezlerse polis eli ile getirtmek. Oysa. Türk polisi hiçbir arkadaşının bu tür suçlamalarda sanık olabilece- ğini içine sindiremiyor ki, mahkeme- lerin bu tür çağrı kararlannı uygula- maya koymuyor. Sumenaltında tutu- yor. Sanıklann bulunamadığı gibi, kla- sik yanıtlarla yargıçlardan anlayış is- ter gibi bir durum takınıyor. Çünkü bir başka benzer uygulama da Eyüp Kapalı Spor Salonu'nda gö- zaltında tutulduğu sırada öldürülen gazeteci Metin Göktepe davasında yürütülüyor. Orada da 11 sanık polis, aylardan beri yargının "duruşmaya ka- tıl" çağnlannı yanıtsız bırakıyoıiar. Bel- ki de celpname adı verilen yazılan, yır- tıp kâğıt sepetlerine atıyorlar. Üstelik bunlardan 5'i hakkında Ağır Ceza Mahkemesi'nin tutuklama karan da bulunuyor. Ama bu "gıyabi" karan. yürürlüğe koyarak "vicahi"ye çevirebilecek tek, evet tek kolluk görevlisi çıkmıyor. Metin Göktepe sanıklarının bu ya- salara açık açık meydan okuma hal- leri, geçen hafta Cumhurbaşka- nı'ndan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na. Başbakan, iki Başbakan Yardımcısı, Adalet, Dışişleri bakanla- rı, basından sorumlu Devlet Bakanı. Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Türkiye Partisi genel başkanlannın da bilgilerine sunuldu. Ulkemizdeki basın ve düşünce suç- lularının durumu i'e ilgili bir dizi çalış- ma yapmak için geçen hafta Türki- ye'ye gelen uluslararası basın kuru- luşlannın ünlü temsilcilerinin bu "zir- ve" görüşmelerinde ben de Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi olarak bulundum. SınırTanımayan MuhabirlerÖrgütü Genel Sekreteri Robert Menard, sı- ra kendisinin konuşmalarına geldiği zaman, çevirmeni genç meslektaşım Ragıp Duran'ın adeta ezberlemek zorunda kaldığı tümcelerle Gökte- pe'nin ölümünden sanık olan polisle- rin 24 temmuzdaki duruşmaya çıka- nlmalannı üstüne basa basa istiyordu. Bir Fransızın aklı, hiçbir görünen dokunulmazlık zırhı olmaması gere- ken polislerin, adaletin çağrılannaya- nıt vermeyişini nasıl alsındı? Fransız gazetecinin bu söylemleri sırasında. Adalet Bakanı Oltan Sun- gurlu'ya bir yandan Memurin Muha- kematı Kanunu'nun duvarlannı indir- mek. öte yandan milletvekili dokunul- mazlığını sadece parlamento kürsü- sündeki konuşmalarla sınırlamak iste- yen bugünkü siyasi iktidarın, bu tür başıbozuk davranışlar karşısında bir tutum almasını gündeme getirdim. Herkes biliyor ki Manisalı gençler olayında da, Metin Göktepe davasın- da da sanık polislerin yargı önüne çık- mamaktaki direnişlerine seyirci kalış, Meral Akşener'e temsil ettirilen "po- lis devleti" kurma isteklerinin ilk uygu- lamalan arasındaydı. Özetin özeti ile, suçu işlettiğin kimseyi sonuna dek ko- rumakla yükümlü olduğunu adamla- rına aşıladınız mı, "atış serbest" ko- mutunu vermek çok kolaylaşır. Böy- lelikle Göktepe'nin öldürülmesi ile il- gili sanıklardan beşi için verilmiş tu- tuklama kararlan da bir türlü yürürlü- ğe sokulmaz. Hatta bu tür davaların sanıkları, yargıç-margıç tanımaz biro- muz silkiş tutumu içinde imtiyazlı va- tandaşlar olarak görünmekten haz duyarlar. Genelkurmay'ın telefonlan- nı dinler, kuşkulandıklan kimseleri iz- lerler. Emniyet Genel Müdürlüğü, İstan- bul Valiliği ve Emniyet Müdürlü- ğü'ndeki değişimlerin bu görüntüyü olumlu biçimde etkileyip etkilemeye- ceği. bundan sonrası için ilgi ile izle- neceğinden bu görevlerin yeni sahip- lerince de, onları atayan ANASOL-D hükümetince de bilinmelidir. Yukanda saydığım kimseler, ajan- dalarındaki iki ayrı tarihi, lütfen kayıt altına alsınlar: 24 Temmuz 1997 Metin Göktepe davası. 3 Eylül 1997 Manisa davası. Bakalım sanık polislerin mahkeme- leri tanımama dirençleri o tarihlerde de sürecek mi? BİR BAKIMA SERVER TANILLI Eükran Kurdakul Yaşında... 1927'de doğduğuna göre bu yıl 70. yaşını kut- luyoruz demektir. Önemli. Nasıl katılmaz olurum, böylesi güzel ve anlamlı bir eyleme? Bunu da ve-' sile bilip Ümit Yayıncılık, altı şiir kitabını birden ye- niden yayımlamış durumda. Şiirleri daha ilk gün- den hep ilgi gördü, görüyor. Onların yanına, baş- ka kitaplarını koyuyorum: Öykülerini, edebiyat ya- zılarını ıçeren eserlerini. Bütün bunlar dev bir in- celeme ile de taçlanmış durumdadır: Çağdaş Türk edebiyatını, bütünlüğüne ve bilimsel ciddiliğin de hakkını vererek yazan 0 oldu. Şair, yazar, edebiyat tarihçisi... Şükran Kurdakul dan söz ediyorum. Cumhuriyet okurlarının. "Bu Aşamada" adını verdiği köşesinde her hafta karşılaşıp zevkle oku-, dukları Kurdakul 'u uzun uzadıya tanıtmanın da an- lamı yok. O köşenin ben de "müdawm"iyim. Kesip sakladığım yığınla yazısından oluşan bir dosya da elimin altında şu an. Yazarlığında sorumluluk duygusunu hiçbir za- man bir yana atmamış olan Kurdakul, örneğin ge- • çenlerde, Neden Özleyelim ki Geçmişi? adlı gü- zel yazısında, "bulunmaz eskiler" yaratmaya me^- raklı kimi anı yazarlarımıza bakıp, geçmişi bir de kendi açısından hatırlatarak soruyordu: '- "Işte Osmanlı işi demokrasi. Işte Namık Kemal'/n basına gelenler. •'', Öyleyse neden özlüyorlar ki geçmişi? Içinden çökmüş toplumsal ilişkilerle, us gücü- ne yasak koyan eğitim kurumlanyla, insanı (hele kadınlan) köleleştirme amaçlı hukuk sistemiyle ku- şatılmak için mi?" Evet, ne için? • Ama hayır, hatırlamadan da edemeyiz geçmişi. Kafa ve duygu dünyasının imbiğinden onca de-; ğerli ürünü damıtıp önümüze koymuş olan Şük-_ ran Kurdakul'a, Türkiye'nin düzeninin, daha yeni-' yetmeyken reva gördüğünü nasıl anımsamaz olu- • ruz? • Şu yapılana bakınız: İzmir Karşıyaka Lisesi'nde ortaöğrenimine devam ederken (1946), Türk Ce-. zaYasası'nın 142. maddesine aykırı eylemdebu-, lunma savıyla 4 buçuk ay tutuklu kaldığı için okul- dan çıkarılır. Ne bu? Bir gencin geleceğini su gibi. harcamak değil de ne? CHP. çağdaş demokrasi- ye aykırı bu kanunlarla demokrasi uygulamasına girişti. Demokrat Parti, adı üzerinde demokrat bir partinin, iktidara geldiğinde böylesi bir uygulama- yı kökünden değiştırip gerçekten demokratik bir çığırı açmasını beklersiniz değil mi? Buyurunuz yapılanı: Ceza Yasası'nın, bu kez - daha da ağırlaştınlmış-141. maddesine aykırı ey- lemde bulunma savı ile içeriye alınıp 2 yıl tutuklu- kalır Kurdakul. Askeri Yargıtay'da aklanır ama iş iş- ten geçmiş, çekilen çekilmiştir. Gençliğ.ini dolduran acılan, pek dokunaklı dile getirdiği şiirleri vardır. OnlaVdan bırinı, daha sönra' Bir Yürekten, Bir Yaşamdan adlı kitabına da ala- cağı Benden Sor'u çok severim: Bunca acının çiçeği içimde büyüdü, Mahpushane saksılarındaki baharı benden sor. Kulak ver gecenin sessizliğinde ağan sese, Ölümcünün böldüğü uykulan benden sor. Silahlar doğanın yüreğini arıyor durmadan, Bu kan kokusunun ürettiği sorulan benden sor. Gördük ki, türkülerin sonu yok dilimizde, Kopup geldikleri dağları benden sor. t Neyle mi karşı çıkar onca acıya Kurdakul? •• "Sevgi dokuyan" elleriyle. "şiirin, kardeşliğin, kavganın has bahçelerinde" sabırla, aşkla, direnç- le yürüyerek. "Önce hapis, sonra işsiz" de olsa, umut vardır içinde şairimizin, başları dimdik tutan da odur. Acılar Dönemı'ndeki şiirlerden, örneğin Armağan, Sorunca, Nasıl Olsa, her zaman hatır-. lanacak ürünlerdir. Şükran Kurdakul, "1940 Kuşağı"nm buengenç şairi, gerçekliğe "toplumcu duyarlık"\a baktı; ama kendini anlatırken de özgün kalmayı bildi. Çağdaş Türk şiirinde, temalarıyla. bu arada o kusursuz ve renkli diliyle, ön sıralarda bir yeri vardır onun. Şiirimizin soylu temsilcilerinden biridir Kurda- kul. Onca acının içinden geçen şair, insanlaradönüp kimi gerçekleri hatırlatma hakkını kendinde elbet-_ te görecektir. Örneğin Yaşamı Ateşe Vermeyin şiiri şöyle b i - ter: • Kadınlar ana olurken henüz Silahınız varsa sizin Masalınız varsa sizin Masal silahlan yapın kendinize Yaşamı ateşe vermeyin! '. Yaşamı ateşe verenler, duyuyor musunuz? DTP'nin grubu bekleniyor Komisyon sorunu Meclis'i kilitledi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - TBMM'de ihtisaş komisyonu üyelik- lerinde görev dağılımı, DTP'nin grup kurmasına endekslendi. Komisyon başkan ve başkanvekilli- ğinin REFAHYOL'dan oluşması nedeniyle çalı- şamayan komisyonlarda. hükümetin öncelikli yasa- lannın görüşülebilmesi için en geç hafta başında yeni görev dağılımı yapıl- ması gerekiyor. DTP'vcbugünyenika- tılımlar beklenirken grup kurmak için gerekli 20 milletvekiline ulaşılama- ması durumunda ANAP. "ödünç" milletvekili ve- rilmesini planlıyor. Ko- misyonlarda yeni görev dağılımı ve boş üyelikle- re seçim yapılamadığı için TBMM Genel Kuru-, lu'nun çalışmalan da ak- sadı. Hükümet ortaklan,- TBMM'nin çalışma gün^ lerini uzatması ve önceki likli yasalan genel kurul' gündemine aldırmasına karşın. RP'veDYP'liko-: misyon başkanlan gelme- diği için bu konularda gö-1 rüşme de yapılamadı.. Gündeme alınmasına kar- şın "konıisyon bulunma- dığı" gerekçesiyle. Genel. Nüfus Tespiti Vapılmasr ve Seçmen Kütüklerinin Güncelleştirilmesıne iliş- kin Yasa Önerisi görüşü- lemedi. Genel kurul, dün yalnızca uluslararası söz- leşmeleri onayladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear