13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18TEMMUZ1997CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Avustralyalı yönetmen John Duigan'dan ırkçı güneyin bağrmda yapılan bir 'yolculuk' 'Once keııclitıi sonra yöluBugün gösterime girecek olan 'The Joumey ofAugust King-August King'in , Yokuluğu'. ölümevsiminbezgınliğine ve bunaltıcı yaz sıcaklanna gark olmuş sınemaseverlere gönül rahatlığıyla tav- sıye edilebilecek bir fılm, baştan belirt- mek gerekirse. Hani ölü mevsim deyi- şimiz lafin gelişi, aslında her hafta sıra- dan da olsa. birinci vizyon tabir edilen, yeni 2 (kimi zaman 3) fılm afîşlere çı- kıyor, seyirci adedi doğal olarak düş- müş salonlanmızda. Geçen yılın sinema yazarlannca se- çılmiş en iyi filmlerinden derlenmiş toplu gösterilerle süregelen ve biraz . bıkkınhkla kanşık yorgunluk nedeniy- le bizım sınemaya gidip film seyretme katsayımızın da bir hayli düştüğü göz- lenen şu yaz günlennde, biz ne kadar burun kıvırsak daortalık filmden geçil- miyor yine de. Bruce Lee'nin mirasın- - dan nasiplenerek öteden beri vurdulu kırdılı, karateli aksiyon-macera filmi - kulvannda koşan, Belçikalı 'ucan tek- meci' Jean- Claude Van Danune'ın yi- ne bir Çmlı yönetmenle (Tsui Hark'la) tezgâhladığı "İkili Takım'a ya da gör- meden de ne olduğu kolayca tahmin edilebilecek konusu ve başrolü üstlen- miş sanşın, uzun bacaklı, boyalı iki Amerikan tazesiyle (Mira Sorvino'yla Lisa KudrtMİa) çekici kılınmış 'Tath Yalanlar'a gitmek doğrusu pek içimiz- den gelmedi, ama bugün vizyona gire- cek olan yine Avustralyalı umut veren yönetmenlerden PeterJackson'ın, Mk- haelJ. Fox!u. delidolu, renkli ve fantas- tik denemesi 'The Frighteners- Sevimli Hayaletler'ini az buçuk merakJa bekle- • digimizi itiraf edelim. Jean-Claude Van Damme hazretleri- nin havada uçan tekmelerini ya da eski karakter oyunculanndan Paul Sorvi- no'nun, baba mesleğini seçmiş, çırkin- ce yüzlü ama selvi boylu. taş gibi bede- niyle. eski videocu tezgâhtan yönetmen Ouentin Tarantino'nun aklını başından The Journey of August King / Yönetmen: John Duigan / Senaryo: John Ehle / Kamera: Slavvomir Idziak / Müzik: Steven Heller / Kostüm: Patricia Norris / Oyuncular: Jason Patric, Thandie Newton, Larry Drake / 1995ABD(WB) almış. fettan ve marifetli kızı MiraSor- vino'nun uzun bacaklannı, 'İkili Ta- kım'a ya da 'Tath Yalanlar'a gidip sey- redemediğimizden ötürü, geçen yıl Ve- nedik'te. festivalin kapanış filmi olarak izlediğimiz. Avustralyalı yönetmen John Duiganın ilk Amerikan filmi olan 'August King'in Yolculuğu'ndan söz edelim dedik bu hafta. On dokuzuncu yüzyıiın başlannda, 'Batıya git genç adam' özdeyişine uyup kendilenne. keşfedip yerleşerek yeni bir hayat kurmayı düşledikleri bakır top- raklar arayan 'öncü'lerin işgal ettıgı Amerika'da. yeşıl Kuzey Carolıne'de, evlenip barklanıp çoluk çocuğa kanşa- rak kök salmak istemiş. ama kansıyla çocuğunun ölümü üstüne yalnız başına kalıp bunalıma girmiş, uğradığı ruhsal sarsıntıyı aşmaya çalışan. dındar. kalbi kınk. acılı.babaviğit bir garipçiftçı Au- gust King (Jason Patric) var karşımız- da. DuigaıTın ilk Amerikan filmi 1815'ın ilkbahannda, hay\an ve er- zak almak ve arazisinin son taksidini ödemek amacıyla pazara gitmek üzere yola çıkan August King. kaçak zenci köle Annalees Wıllıamsburg'la (halen gösterilen "Gridlock'd" filmınde over dose'dan komaya giren seksi bir müzis- yen rolünde seyrettiğimiz. yönetmen Vondie Curtis Hall'ün manıtası Than- die Netvton) bir dağ volunda karşılaştı- ğında, yardıma muhtaç, gariban kaçak köleye dostluk elını uzatır ve arabasına alırbıtkın. bıçare genç kızı. Peşlerinde. Annalees'ın efendisi olan, kızı hem dö- \üp hem de sevdiğinı hem de teca\üz ettığıni öykü geliştikçe öğreneceğımiz, Oıdipus kompleksli. toprak ve köle sa- hibi. zengın yöre ağaM Olaf Singletary (Larry Drake) veağatarafından doldu- ruşagetirilerekkışkırtılmış, amansızbir ınsan avına çıkmış, gözü dönmüş bir ta- kıpçi kalabalığı vardır. Yitirdiği kansının acısını yüreğine Holtywood'un mücadeleciV." . -. . • lYı?. : • -:. '- • '• İYÂ.arilyn Monroe gibi şatafath yaşama kapılmış şuh ve aynksı kadınlar yerlerini günümüzde eşitlikçi, kameralann arkasında sade birer yaşam süren. kendi ahlaki değerlerinden, kişiliklerinden ödün vermeden bir şeyler yapmaya çalışan kadm oyunculara bıraktılar. Kültür Servisi - Geçtığimız günlerde iki ünlü sinema oyun- cusu. Robert Mitchum ve James Stewart, 24 saat arayla öldü. Amerika'nın en iyileri arasında yer alan bu oyunculardan biri. az konuşan karanlık karakterle- rin aktörü, öteki de küçük kasa- badan kente göçmüş, Ameri- ka'nın dürüst. idealist sesiydı. James Stewart, 'It's A VVon- derful Life' gibi filmlerinde duygusal ve dürüst olanın sim- gesi haline gelerek, ev ve vatan sevgisini vurgulayan ve kendi yaşamıyla paralellik tutturan filmlerde rol aldı. 45 yıl aynı ka- dınla evli kalan Stevvart'ı baş- kan Truman çok iyi bir oğul, Nathalie VVood ise çok iyi bir ba- ba olarak tanımlıyor. Hayranlan, onun sağcı parti- lere karşı olduğunu ama Vıet- nam Savaşı'nı desteklediğini az da olsa bilirler. Bozuk düzene tepki Amerikan basını, sinema dünyasında Stewart'ın tahtına oturabilecek nitelikte bir aday olmadığı kanısında birleşiyor. Örneğin Tom Hanks. temiz aile çocuğu rolleriyle şirin görünme- ye çahşadursun, Johnny Depp, Keanu Reeves ve Brad Pitt gibi aktörler daha çok Budist, mağa- ra adamı, kuşkulu bilim adamı ya da kanlı katıl gibi rolleri ter- cih ediyorlar. Hollywood'da ba- yağılığın ya da sıradanlığın öte- sine geçecek nitelikte bir şeyler yapıp yapmadiklannı düşündü- rüyorlar. Yine de Marilyn Mon- roe gibi elmasların. martinilerin büyüsüne kapılmış şuh \e av- nksı kadınlar yerlerini günü- müzde eşitlikçi, kameralann ar- kasında sade birer yaşam süren oyunculara bıraktı. Kadın sine- ma oyunculan kendi ahlaki de- ğerlerinden. kişiliklerinden ödün vermeden bir şeyler yap- maya çalışıyor günümüzde. Örneğin katı aile kurallarıyla büyüyen ve şöhretı tadan sevilen genç yıldız Sandra BuUock, bü- yük partilerden hoşlanmadığını bunun yerine evinde oturmayı tercih ettiğini söylüyor Julia Roberts ise, ucuz mağazalardan giyiniyor. ünün ve başannm bü- yüsü başını döndürmüyor. Ro- berts'ın hemcinsleri diinyanın birçok yerinde fast-food dük- kânlan açmayı tercih ederken o UNICEF'in temsılcisi olarak Haitili çocuklan ziyaret ediyor. MerK Streep, Mkhelie Pfeif- fer, Emma Thompson ve birçok- ları şiddet içeren ya da kadın cinsini aşağılayan rolleri kabul etmiyor. Örneğin adını ilk kez 'Body Heat' filmindeki çıplak görüntüleri ve oyunuyla duyu- ran Kathleen Turner sahıp ol- duğu bazı ahlaki değerlerden dolayı yapılan bir öneriyi kabul etmedi. Günümüz oyunculan bu tür ahlaki yaklaşımlanyla Ste- wart'ı andınvorlar. Özellıkle ka- dın oyuncular. dünyanın bozuk düzenine. gıderek bazı değerle- rin yozlaşmasına. yok olmasına karşı bir savaş venyorlar. Yaşamına uygun rol Bu konuda etkili olan dıger bir etmen de aileler. Filmlerde aile yaşamının önemi. kutsallı- ğı. ailenin koruyucu yönü doğ- rudan anlatılmasa da birçok fil- mın temasını oluşturuvor. Şu günlerde ise yıldızlann çoğu ço- cuk evlat ediniyor. Ömeğin 51 yaşındakı Diane Keaton bir kız çocuğu evlat edındi. Mel Gib- son ise 7 çocuğu olmasına rağ- men yalnızca çok meşgul bir ba- yanm eşi. Hollywood'da kadınlar, kötü- lüklerle dolu dünyaya karşı. mü- cadeleci. özgürlük ıçin savaşan kişiler haline geldiler günümüz- de. Jane Fonda. Vietnam'a kar- şı yürüyüşlere katılarak birçok erkekten daha yürekli davran- mıştı \aktiyle. Amerika'da pek çok oyuncu bugün Amerika'nın dışişleri ve sağlık politikasma karşı. Susan Sarandon. Geena Davis, Jodie Foster, Alicia Silverstonegibiler. hayvan haklannın ihlalini önle- mek ıçin çalışmalarda bulunu- yor. Ömeğin Kim Basinger de- neylerde ayakları kınlan küçük a\ köpeklerini kurtarmak içın bu hav^anlann sahiplenilmesini öneriyor. James Stewartgibi eski kuşak sinema oyunculan daha büyük, daha ivı kalpli ve alçakgönül- lüydü ve onlarla birlikte bu ay- nm da öldü. Ancak günümüz kadın yıldızlan, bir şeyler yap- maya çalışıyor ve bir şeylere karşı çıkıyorlar. Oynadıklan iyi karakterler de yalnızca filmlerde kalmıyor, ay- nı zamanda gerçek yaşamlann- da da bir şeyler yapmaya çalışı- yorlar ve belki de James Stewart gibi, yaşamlanna uygun rolleri tercih ediyorlar. Locarno Film Festivali 50 yaşında Kültür Servisi -6-16 ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 'Uluslararası Locarno Füm Festivali' bu yıl ellinci yılını kutluyor. Festival yetkilileri, geride bıraktıklan yanm yüzyılın anısma çeşitli Amerikalı yönetmenlerin katkılanyla oluşturulan bır kitap yayımlamaya karar verdiler. Söz konusu kitapta bir grup Amerikalı yönetmenin, son elli yıl içınde yapılmış olan. ancak fazla beğenilmeyen ve pek adı duyulmayan 27 kült film hakkında yazdıİdan birer yazı bulunuyor. Festival yetkililerinden gelen talep üzerine her yönetmen, belırlenen kriterlere uygun olmak şartıyla kendi seçtikleri bir filmi yazılarına konu etmişler. Çalışmanın amacı, 1946-97 tarihleri arasında çekılmiş olan bazı filmlen karanlıktan günışığına çıkarmakla birlikte. kitabın getirdiği birçok ilginç ve umulmadık film-yönetmen ikilemesiyle sinemaseverlerin dikkatini çekmek. Sam Peckinpah ve Stanley Kubrick. ıkişer filmleriyle listeye giren isimler. Peckınpah'ın "The Wdd Bunch"ı Kathryn Bigelo», "Bring me the Head of Alfredo Garcia" isimli filmi de John Woo tarafından seçilmış. Kubrick'in "PathsofGlory" ve "Lolita'" filmlen de sırasıyla VVilliam Friedkin ve David Lynch'in yazılanna konu olmuşlar. "Lolita'*yla birlikte. kitap için seçilmiş olan ama aslında pek de fazla "karanlıkta kalanlar" sınıfına gırmeyen filmlerden bır dığerı de Da\id Lean"in "Lawrenceof Arabia'"sı. Fılmle ilgili yazı ise Steven Spielberg'e ait. Tîm Burton'ın diğerlerine göre çok yeni sayılabilecek olan filmi u Ed Wood"u konu alan yazı Paul Morrissev imzasını taşıyor. Kitabın oluştunılmasına katkıda bulunan yönetmenlerden Jim Jarmusch. NicholasRay'ın **Part> GirFünü, Barbet Schroeder da Samuel Fuller'ın "House of Bamboo" adlı fılmini kendilerine konu olarak seçmişler. Orson Welles"ın büyük yapıtı "Falstaff" hakkındaki yazı ise John Carpenter tarafından kaleme alınmış. 1992'den beri başkanlığmı yaptığı Locarno Festivali için şunları söylüyor Marco Müller "Kuzev festivallcrinin en Akdenizlisi. Latin festhallerinin de en Germeni'dir Locarno Festhali". Her yıl ağustos ayında gerçekleştirilen bu organizasyon. sahip olduğu genış yelpaze sayesinde tam 50 yıldır dünyanın en önemli film festivallerinden bın olma özelliğini koruvor. gömmüş, kafası kanşık August, azgın takipçilerinden feci korkmuş. çaresiz genç kıza yardım ederken kendi yaşa- mını da sorgular. Başta kızı sadece hi- mayesine almışken giderek vicdan me- selesi yapıp peşlerindekı azgın ınsan avcılanna karşı tamamen kızdan yana tavır koyan August'u acaba geçmişin- den kurtarabilecek midir bu genç, ür- kek, masum köle Annalees? Ya da cin- sel bakımdan kuşkusuz etkilediği. güç- lü kuvvetlı. dindar ve kadınsız rençber kahramanımızı kendine ram edecek mi- dir? Birbirlerine inanmış, el ele vermiş, dayanışan bu aykın çiftin mücadelesi üstüne kurulu 'August King'in Yolculu- ğu'. Avustralya sınemasının son on yıl- da ortaya çıkan yeni kuşağından, özel- likle 'Sirenler'le adını duyurmuş yönet- men John Duıgan'ın, kapağı attığı Amerika'da, çekmek imkânını bulduğu ilk filmi. Bağımsız Sinema'nın gittikçe biti kanlanan, lokomotif şirketi Miramax yapımı film, koşullara, durumlara göre gelişip değişen, karmaşık karakterleri, sevgi, hoşgörü. cinsellik, ahlak. ırkçılık, bilinç, özgürlük, mücadeleden pes et- meme, dayanışma. vb kavramlarla çev- relenmış ınsancıl konusu, ağıraksakge- lişerek kıvamını bulan, sade, düz ama etkileyici anlatımı ve Polonyalı sinema ustası Kryzystof Kieskmskinın kame- ramanlanndan Slavvomir Idziak'ın, o bayat deyişle filmi tam bır görsel şöle- ne dönüştüren başanlı görüntüleriyle seyirciyi gitgide saran, içıne çeken ve düşündüren bir seyirlik nitelığıne erişi- yor. Filmın bir yanında, nefıs doğa man- zaralan. yeşıl çayırlar, ormanlar,inek keçi vb hayvanlar, sağlık sıhtiat fışkır- tan bir çiftlik yaşamı, natüralist tablo- lar, öte yanındaysa hayatta birbirlerin- den başka dayanağı bulunmayan, ayak- ta kalabılmek için birbirlennden güç alan August-Annalees çifh var. Ve bir de daracık dağ patikalann- da. nehir kavşaklannda sü- rekli kaçmak zorundaki, bedbin, suskun, acılı. dul, yalnız, beyaz bir çiftçiyle, ait olduğu sahibinden ka- çarak kara bahtını yırtıp özgürlüğüne kavuşabilece- ği kuzeye doğru gidebil- menin kavgasını veren, zenci köle bir genç kızdan oluşan bu çiftin peşine düş- müş, jnsan avcısı, azgın bir güruh var. Birde 'mal'ının peşine düşmüş, efendisi (ve tutkunu) olduğu, zaval- lı köle genç kızı 'zulüm ve şehvet aracı' gibi kullan- maya alışmış, kuzey Caro- line dağlannın ağası Olaf var, Annalees'in bulunma- sı uğruna ortaya ödül ko- yup bu güruhu istediğince kışkırtarak yönlendiren. Egzotik, romantik Güneyli beyaz çiftçi Au- gust King'le kaçak köle Annalees'in, geçen yüzyı- lın başlanndaki Ameri- ka'da, nıce badireyi atlat- tıklan tehlikeli bır 'yolcn- luğu' derinlemesıne hikâye eden, Caroline'lı yazar JohnEhle'nin 1971'deya- yımladığı romanından uyarlanarak yine John Eh- le tarafından yazılmış bir senaryoya dayanan bu 'eg- zotik, romantik ve insancü' epık film, şimdiye kadar gördüğümüz 'The Lost Bo>s% 'Rush', 'Sleepers' gibi filmlerinde doğrusu pek de hazzetmediğimiz kompozisyonlar çizen, an- cak kimilerine göre bugün -Holh^vood'da 'Brad Pitt'ten önce, Keanu Re- eves'den sonra" gelen, bir aralar Julia Roberts'ın âşıldan listesine de girmiş, oyun yazan Jason Mil- ler'ın kendini geliştiren, biraz piknik tipli, ama sempatik aktör oğlu Jason Patric'i de sevdirmişti bize Venedik'te. En son yine gişeye yöne- lik, seyircinin üstünden hızla geçecek cinsten, ha- reketli, şamatalı, gözalıcı bir action katan olarak tez- gâhlanmış devam filmi 'Speed2'yle şöhretini cila- layan Jason Patric'in yal- nız çiftçi August King ro- lündekı sıcak. canlı yoru- muna ayak uydurarak dul çiftçinin kapalı gönül ka- pılarını zorlayan, kanlı canlı, soluk alıp veren bir zenci genç kız karakterini canlandıran Thandie Nevv- ton' m yanı sıra toprak ağa- sı, köle efendisi Olaf rolün- deki Larry Drake'in de göz doldurduğu "August King'in Yokuluğu", so- nuçta pastoral tonlardan çalan, natüralist, ağırgeli- şen bir epik havasında sey- reden, öz ve biçim bakı- mından çok da yeni şeyler ifade etmemekle birlikte, kuşkusuz yine de ilgiye ve seyre değer bir film bizce. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Taşocağı'nda Rapsodi Önceki akşam, Ankaralı kedileri heyecanlandı- ran bir olay oldu. Kentin terk edılmiş taşocağın- da gerçekleşen istanbul Devlet Senfoni Orkest- rası konseri, cumhurbaşkanından, gecekondu sa- kinlerine kadar farklı kesimleri birarayagetirdi. Ta- bii, bu arada kediler de toplanmıştı taşocağına. Cesareti ve beğeni düzeyi ile kedilerın her zaman takdir ettiği organizatör Hakan Erdoğan'ın dü- zenlediği konser öncesinde bır güzel kaynattılar. Gecenin en gözde konusu, yeni Kültür Bakanı'nın kültür politikası ve öncelikleri oldu, ister istemez. Geçen haftaki "Kedi Gözü"nde sözünü ertığim yüzde bir'lik kültür bütçesinin gerçekçi olup olma- dığı tartışıldı uzun süre. "Güneydoğu'da akan kan durmadıkça, kültüre, sanata ayrılan ödeneklerin artması hayal" dedi, genç kuşaktan, bıyıklan ile ünlü bir arkadaşımız. Gene de lyimserler çoğun- luktaydı. "Parasızyapılacak şeyler de var, yeterki çalışılsın"öedı biri. Bir diğerı "Umarım, kendin- den önceki sosyal demokrat kültür bakanlarının başlattığı olumlu projeleri sürdürür, yeni bakan" diye ekledi. Sanata. kültüre ayrılan kaynaklar. bu denli kısıtlı olmasa neleryapardık, bu konuyu tar- tışmaya bayılır kediler. Gerçek olmasa da hayalı cihan değer. Her zaman olduğu gibi büyük ulus- lararası projelerden, kaynakların en işlevsel, en verimli nasıl kullanılableceğinden söz edıldi. Ta- nıtma Fonu'nun başına Cavit Kavak'ın getirilme- si ile dış tanıtımda sanata verilen onemın artabı- leceği konuşuldu. Tam bu noktada, karamsar sansar devreyegir- di: Hükümetin ilan ettiği yüksek kurulları duydu- nuz herhalde. Devlet Bakanı Kavak başkanhğın- da dışişleri, kültür ve turizm bakanlarının oluştur- duğu EUROPALIA Yüksek Kurulu'na ne buyuru- lur? Böyle bir proje mi kaldı? Türkiye'nin taahhüt- lerini yerine getirmemesi üzerine, proje Belçi- ka'daki EUROPALIA yetkililerince sınırsız ertelen- medi mi? Bu kurula, dış tanıtım yüksek kurulu dense ve hiçbir zaman başanlamayan bakanlık- lararası eşgüdüm gerçekleşse ne olur sanki... Yirmı yıldır devlet dairelerinde pençe eskitmiş kıdemli bir arkadaş -adı bizde mahfuzdur- daya- namadı: 'Yahu, vazgeçtim bakanlıklararası eşgü- dümden, aynı bakanlığın iki biriminin birbirinden haberi varmı? Örneğin, dışişlerinde bir kültür da- iresi var, bir de tanıtma genel müdüıiuğü. iki ra- kip kuruluş gibi ayrı tellerden çaldıklarını bılme- yen yok, ama kanşan da yok. Sahıden, bu iki bı- rime gereksinme var mıdır? Yoksa, esas olan iki koltuk mudur?' Kediler bu sorunun yanıtını arayadursun, cismı yok ismi var EUROPALIA gibi daha nice anlam- sız uygulamaya tanık olduğumuzu düşündüm. Meydanlarda, caddelerde karşımıza çıkan OLYM- PİST panolannı anımsayacaksınız. Ne yazıyor, o dev panolarda, İSTANBUL 2004'. Bır allahın ku- lu da çıkıp, 'Yahu, ele güne karşı ayıp oluyor, si- lelim şu yazıları, yalanla reklam olmaz, madem 1999 SANAT OLIMPİYATLARI gundemde, bunu slogan olarak kullanabıliriz' demıyor,lf,..,.. Tabii, böylesi soruların. rasyonel kaygıların faz- la geçerliği yoktur devlet bürokrasisinde. Her şey 'mevzuat'a uygun olup olmadığı ile değerlendiri- lir. Devlet Memurlan Kanunu'na aykırı bir şey söy- lemediğiniz sürece, söylediğiniz sözlerin fazla an- lamlı olması gerekmez. Ortayaşlı kedilerden biri, sözü geçen haftaki ya- zımıza getirdi. 'Sen, devletin kültüre ayırdığı pa- ranın memur maaşlanna gitmesıni eleştiriyorsun, ama Ahmet Say geçen günkü yazısında 'kadro- suzluk'fan yakınıyor. Hangınize ınanacağız.' Dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Kültü- rel gelişme için memur sanatçıların sayısını arttır- mak tek seçenek değildir. Kuşkusuz, gereği ka- dar yeni kadro almalı sanat kurumları, ama bu ku- rumların özerkliğini ve kadrolardaki kan değişimi- ni sağlamak, tavandaki tıkanıklığı önlemek için sanatçıların erken emeklilığını gündeme getırebı- lirsek anlamı var bunun. Yoksa, ödeneksızlikten yatan dev kadrolar, mutsuz memurlar ordusu ya- ratınz. Sanatçının memurlaştınlmadan desteklenmesi, yerel dinamikler, sivil toplum kuruluşlan ile işbırli- ğı yapılması çok daha doğru bir yaklaşım gibi ge- liyor bu kedıye. Geçen hafta, uygar ülkelerde kültür ve sanata verilen desteğin, yüzde bir'lik bütçe ile sınırlı kal- madığından söz edip, haftaya bu konuya değini- riz demiştik. Bu ülkelerde, devlet butçesinden ay- nlan ödenekler kadar, yerel yönetimlerin ve özel sektörün sağladığı destekler de büyük önem ta- şıyor. Belki de Ahmet Say'ın aktardığı kadro' so- rununun çözümü burada aranmalı, ne dersiniz? Yerel yönetimler, orkestralan, konservatuvarla- n, şenlikleri ve kültür merkezleri ile kültür, sanat yaşamının vazgeçilmez bır parçası Batı'da. Bizde, İstanbul Büyükşehır ve Ankara Çanka- ya belediyeleri dışında bu alana cıddi bır yatırım görebıliyor musunuz? Özel sektörün sanat alanına verdiği destek, her geçen gün daha geniş boyutlara ulaşıyor. İstan- bul festivalleri bunun en görkemlı örneğı ise Ta- şocağında Rapsodi' konseri en yeni örneğı. Bu örneklerin çoğalması, ülkenın kültür-sanat yaşa- mının en ciddi güvencelerınden biri değil mi? Öyle ise sanatsal yaşamımızın zenginleşmesi adına, bugüne dek pek başvurulmayan kaynak- lara başvurulamaz mı? Sivil toplumun dinamikle- rinin harekete geçirilmesi için yerel yönetimlerle ve özel sektörie işbirliği yapılamaz mı? Yaşayan kültür alanlarına sağlanacak destek, politik karar mekanizmalanndan bağımsızlaştınlamaz mı? Daha bunun gıbı pek çok soru.. Ankara'nın taş ocağı 'Mavi Rapsodi' ile yankılanırken kedilerin kafasında sorular birbirini kovalıyor. 4. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ BUGUN • Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde saat 20.45te İ. Demirer, I. Erşahin, K. Görsev. V. Hürsever, C. KozJu, Jazz Crusaders ve Patti Austin yer alıyor. • CRR Konser Salonu'nda saat I8.3ü°da Ivan Lins Group dinlenebilir. • Roxy'de saat 23.30'da Perspectiva (Cohiba Night) yer alıyor. BUGÜN • Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde saat 20.00'de Roj Hargrove's Crisol FeaturingChucho \aldes, David Sanchez, Michel Camilo trio Irakare izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear