22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetîmtivaz Sahibi: Bcrin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç 0 Genel Ya>ın Koordınatörir Hikmct Çetinkaya • Yazıışlerı Müdurlerı IbrahimYıldız, DinçTavanç (Sorumlu) # Haber Merkezı Müduru Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbarat Cengiz Yıldınm # Kultur Handan Şenköken # Spor Abdülkadir Yücclman # Makaleler. Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge Edibe Buğra # Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu İIhanSelçuk(Baskanl. Orhan Erinç. Okta> Kurtfaöke, HikmetÇetinkaya, Şflkran Soner. Ergun BakL Dinç Tayanç. İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav, Hakan Kara. "knkara Temsılcısı Mustafa Balbav 9 Haber Mudüni Doğan Akın Atatıirk BuKan No 125. Kat4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 C hat). Faks 419502V • Izmır Temsılcısr SerdarKızık,H ZINTJBK 1352 S.2 3Tel-4411220. Faks: 44191 l"#AdanaTemsılcısı ÇetinYiğenoğlu, inonüCd. 119 S \o 1 Kat l.Tel 363 12 11. Faks. 363 12 15 Koordınatör Ahmet Korulsan 9 Muhasebe Bülcnt Yener 9 Idare HüseyinGürer9tşletme ÖnderÇdik0 Bılgı-tşlem. NaU tnal 9 Bılgisayar Sıstem Mürüvet Çiler MEDYA C: • Yönetım Kurulu Baskanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # JCoordınator Reha Işıtman # Genel Mudur Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 0? 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 ıan >e Baauı: ^ enı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yaymcıiık A Ş ı Cad. 3941 f agalogiu 34334 !st PK 246 Isıanbul Tel (0 212, 512 05 05 (20 hao Faks (0 212)513 85 95 14TEMMUZ1997 İmsak: 3.41 Güneş: 5.37 Öğle: 13.17 Ikındi: 17.14 Akşam: 20.43 Yatsi: 22.30 Geleceğin yiyeceği üretildi • ANKARAflJBA)- Bılim adamlan, yaptıklan uzun araştırmalar sonunda. yiyeceklere Pasıfik Okyanusu'nun dibindekınin beş katı basınç uygulanması halinde, yiyeceklerin içinde bulunan ve gıda zehırlenmesine yol açan bakterilenn ölebileceğini açıkladılar. Bu tekniği tercih etme nedenlerinin basınca ilgi değil. sadece besmin gıda değerini korumak olduğunu söyleyen uzmanlar, bitkisel mikroplarda basıncın hücre du\r annı parçaladığmı, kendini yenileyemeyen hücrenin, hasan önleyemediği için üremenin durduğunu belirttiler. Tenmik santrallar • İSKENDERUN (Cumhuriyet) - lskenderun Körfezi Belediyeler Birliği, yeni hükümete bir yazı göndererek, Doğu Akdeniz'de laırulması planlanan termik santrallara karşı olduklannı bıldirdiler. Termik santrallann Kilis"ten Silifke'ye, Feke'den Samandağ'a dek uzanan çok geniş bir alanı etkilemesinin beklendiğini belirten Körfez Belediyeler Birliği ve lskenderun Beledıye Başkanı Mete Aslan. "lthal kömüre dayalı termik santrallann kurulmasına. Körfez Belediyeler Birliği, toplantısında oy birliğiyle karşı olduğunu bıldiren karar almıştır" dedi. Haftalık çalışma süreteri • ANKARA(AA)- Dünyada haftalık çalışma süresi en fazla ülkenin, Türkiye olduğu bildirildi. Petrol-lş Sendikası yıllığında yer alan habere göre. Türk işçisi yılda 2 bin 470 saat çalışıyor. Diğer ülkelerde yıllık çalışma süresinin 1424 saate kadar düştüğünün vurgulandığı araştırmada, Türkiye'den sonra dünyada en fazla çalışma süresinin yılda 2 bin 9 saatle Portekiz'de gerçekleştirildiği belirtildi. Dığer ülkelerle kıyaslandığında son yedi yılda Türkiye"de "Yevmiyeli ve geçici işçi" çalıştırmada da büyük artış olduğu kaydedildi. Grev ve lokavtlar • ANKARA(ANKA)- Türkiye'de yapılan grev ve lokavt sayısmın 1985- 1990 yıllan arasındaki sürekli artışının son yıllarda yerini düşüşe bıraktığı belirlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın venlerine göre, grev ve lokavt yasağının 1984 yılında kalkması ile birlikte grev ve lokavtlann sayısında büyük bir artış saptandı. 1992 yılından sonra ise grevlerin sayısında belirgin bir düşüş olduğu belirlendi. Öte yandan bu grevlerde 26 milyon 730 bin 4. lokavtlarda ise 5 milyon 79 bin 857 işgünün kaybolduğu belirlendi. Bulaşıcı hastalıklar • ANKARA(AA)- Kastamonu tl Hıfzıssıhha Kurulu, AIDS, Hepatit B ve C gıbi kan yoluyla bulaşan hastalıklara önlem amacıyla berber, kuaför, güzellik ve epilasyon salonlan gibi yerlerde ustura ve kan taşmın kalem şeklinde kullarumını yasakladı. Buralarda kullanılan aletlerin her kullanımdan sonra dezenfekte edilmesi istendi. Kararda aynca, il merkezlerinde insan sağlığıyla yakın ilişkide olan kişilerin, yılda bir kez sanlık ve AIDS testi yaptırmalan istendi. Sanayi ve turizmdeki plansız gelişme 'kıyı prestiji'ni azaltıyor Mavi Bayrak'ta gerîyiz CEMULUTAŞ Türkiye'nın Avrupa Çevre Eğitim Vakfi (FEEE) tarafindan temiz kıyı- lara verilen Mavı BayTak konusunda, başta Yunanistan olmak üzere tüm Akdeniz ülkelerinin çok gerisinde kal- dığı belirlendi. Türkiye'de göl ve de- niz kıyısında yaklaşık 500 noktada su analiz çalışması yapılmasma karşılık, 1997 yıh itibanyla sadece 25 plaj ve 6 marinada Mavi Ba>Tak bulunduğu belirtildi. Avrupa Çevre Egitim Vakfı'nın 1997 yılında Ma%i Bayrak verilen yer- • Türkiye'de göl ve deniz kıyısında yaklaşık 500 noktada su analiz çalışması yapılmasma karşılık, 1997 yıh itibanyla sadece 25 plaj ve 6 marinada Mavi Bayrak bulunduğu belirtildi. lerle ilgılı son durumu gösteren "Ma- vi Bayrak ÖdüDeri 1997" adlı raporun- da, Türkiye'nin 25 plaj \e 6 marina- sma karşılık, Yunanistan'ın 188 plaj ve 5 marinasına. Italya'nın 47 plaj ve 42 marinasına, lspanya'nın 192 plaj M a v i B a y r a k n e d i r ? Temiz çevre için önkoşul Uluslararası düzeyde nitelikli ve niteliklerinin sürekliliği kanıtlanmış olan plaj ve marinalar için geliştiriletı bir standartın sembolü olan Mavi Bayrak, Avrupa Çevre Eğitim Vakfi'nın (FEEE) kontrolünde olan alanlara, bir yıl süre için ödül olarak veriliyor. Kıyılann korunması ve kirlenmenin kontrol altma alınmasını sağlayan bir baskı mekanizması olma özelliğine sahip olan Mavi Bayrak uygulamasında. temiz deniz suyu, bakımlı plaj, imarlı yapılaşma, kısaca her tüıiü kriterde temiz bir çevre önkoşul olarak belirleniyor. Mavi Bayrak sembolü, llanıcılara daha geniş ve güvenli bir pazar konusunda ayncalık sağlıyor. Ancak bir yıl sonunda yapılan denetlemelerde. istenilen kriterlerde olumsuz bir değişim olması durumunda. Mavi Bayrak geri almıyor. Mavi Bayrak talebi, yöresel Mavi Bayrak deraekleri veya ilgili belediyeler tarafından yapüması gerekiyor. Bu faaliyetin, Türkiye Çevre Eğitim Vakfi ile koordinasyon halinde yürütülmesi gerekiyor. Çünkü, yalnız Türkiye Çevre Eğitim Vakfi Avrupa Çevre Eğitim Vakfi'ndan talepte bulunabiliyor. ve 88 marinasına. Fransa'nın 110 plaj ve 60 marinasına Mavı Bayrak veril- dıği açıklandı. Türkıye'nin. "layılann prestiji" haline gelen Mavı Bayrak konusunda gen kalmasımn. sanayi ve turizmin plansız ve kontrolsüz gelış- mesınin yarattığı sorunlann yanı sıra Mavı Bayrak prosedürünü takip ede- rek sonuçlandıracak yerel orgamzas- yonlann yetersizliğiyle de bağlantılı olduğu vurgulandı. Avrupa Çe\Te Eği- tim Vakfi kontrolünde temiz kıyılar- daki tesislere verilen Mavi Bayrak, aday plaj ve marinalar önce ulusaljü- n, daha sonra Avrupajürisi tarafindan degerlendirilerek veriliyor. Mavı Bay- rak kriterleri, deniz suyu kalitesi, çev- re eğitimı ve bilgilendirme, donanım olanaklan ve emniyet gibi başlıklar al- tında toplanıyor. Fmansmanı Turizm Bakanlığı ta- rafından yapılan deniz suyu analizle- ri. Sağlık Bakanlığı il örgütü tarafin- dan sezon süresince 15 gün ara ile ya- pılıyor. Mavi Bayrak bulunan plajlar şöyle: Antalya'da Alantur, Damlataş. Keykubat, Titreyengöl 1. Titreyengöl 2, Sorgun, Çolaklı. Lara, Beldibi, Göy- nük 1. Göynük 2. Palmiye, Kemer. Tekirova 1, Tekirova 2 ve Patara. Muğ- la'da. Içmeler (Marmaris), Yalıçiftli- ğı, Kumbahçe, Gümbet. Bodrum Ak- tur, Datça Aktur. Balıkesir'de Ortunç, Bolu'da Ceneviz Kalesi ile Elazığ'da Tur-pol. Mav ı Bayrak sahibi marinalar ise Is- tanbul Ataköy Marına; Izmir Çeşme Setur ve Altınyunus Marina; Muğla Netsel, Albatros ve By Marina; An- talva'da da Setur ve Antalva Marina. Halk oylamasmda alınan karar, Başbakan'a iletilecek 'Nükleer santrala hayır' StLtFKE(Cumhuriyet)-Silifke De- mokrasi Platformu'nun düzenledıği "NükfcerKarşıüAlternatifEnerji Ka>- naklan" panehnde yapılan halk oyla- masında Türkiye'de nükleer santral is- tenmediği karan alındı. Karann Baş- bakan Mesut Yılmaz'a iletileceği bil- dirildi. Sıyasal partiler. dernekler. sen- dikalar ve sıvil toplum örgütlerinın bir araya gelerek oluşturduğu Silifke De- mokrası Platformu tarafindan "Nük- leer Karşıü Alternatif Enerji Kaynak- lan" konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan EMO Yönetım Kurulu üyesi Ali Yîğit >illardan beri "nükleer santral olmazsa ülkenin ka- ranlıkta kalacağı" propagandasının yapıldığını belirterek EMO olarak Akkuyu ve Sinop'un yanında olduk- lannı vurguladı. ÇevTe Mühendislen Odası 2. Baş- kanı Ethem Torunoğhı da nükleer sant- ralın bir masal olduğunu söyledı. Ola- yın emperyalıst saldın bo>Tatu olduğu- nu belirten Torunoğlu şöyle konuştu: "Atamadıklan nükleer santrallan geri kalmış, ülkelere para ile satacak- lar. "Nükleer santral mali>et açısmdan oldukça pahalı. kaza olasılığı açısın- dan oldukça berbat abklan konusun- da içinden çıkümaz bir dunımda." Savcılan göreve çağıran Dünya Ener- ji Konseyı Milli Komıte üyesi Cnal Erdoğan ise Akkuyu'da birtakım gız- lı işlenn yürütüldügünü iddia etri. Kl- GEM Genel Sekreteri İlter Ertuğrul da Türkiye"de son yıllarda yapılan yan- lışlıklan anlatarak "Halka rağmen ya- puan şejler geri tepiyor" dıye konuş- tu. Konuşmalardan sonra salonda bu- lunanlann isteğiyle halk oylaması ya- pıldı. Türkiye'de nükleer santral isten- mediği konusunda oybırliği oluşurken panelde yapılanlann Başbakan Yıl- maz'a iletılmesine karar verildi. tsmail Kahraman'ın kadrolan 'imar icraatını' hızlandırdı SFT alanlarında imar furyası OKTAYEKİNCİ "Doğal ve arkeolojik StT alanlannın korunma- sı ve insanlıgın ortak mi- rası olarak gelecek nesille- re aktanlması için etkin önlemler alınacakür_" Bu sözler, 55. hüküme- tin 7 Temmuz 1997 günü TBMM'de okunan "prog- ramında" yer alıyor. Ni- tekim Bodrum Belediye Başkanı Tuğrul Acar da kaleyi ziyaret eden yenı Kültür Bakanı tstemihan Talaj'dan "Bodrum Ya- nmadası'nın doğal SİT ilan edilmesi için' 7 destek istıyor... (Cumhuriyet, 9.7.1997) Ne varkiBaşbakan Me- sutYrimaz.hükümet prog- ramının "kültür" bölü- münde ülkeye bu sözü ve- rirken. Kültür Bakanlı- ğı'ndakiREFAHYOLdö- neminde verilen "SİT alanlannın imara açüma- sı" sözlen de yme bugün- lerde Koruma Kurulla- • İzmir: 1 Numaralı Koruma Kurulu, hükümet değişikliğiyle birlikte çalışmalannı hızlandırarak Çeşme-Pamucak kıyı kuşağmdaki tüm SİT alanlannı imara açan bağlayıcı kararlar üretiyor... • Istanbul: Çamlıca SİT alanında yapılaşma "tavsiye" eden Yüksek Kurul karannın hemen onaylanması için 3 Numaralı Koruma Kurulu'na 15 gündür yoğun baskı yapılıyor. 1991 yılında doğal SİT ilan edilen Çamlıca tepelert kaçak yapılaşmanın yanı sıra şim- di de REFAHYOL kadrolannın "imar dayatmasıv la" karşı karşıya™ n'nın gündemine sokularak hızla "ka- rara bağlanmakta". Üstelik Koruma Genel Müdürü Altan .\kat'ın kurul müdürlerine verdiği tahmatla ve Ko- ruma Kurullan'nın yaz tatilı takvim- leri de birkaç hafta sonraya "ertelene- rek_." EgeSmeri"biti\orw Izmir'de özellikle "Çeşme Yanma- dası" ve Pamucak'a kadar uzanan kı- yı kuşağına bakan "1 Numaralı Koru- ma Kurulu". 55. hükümetın kurulma- sı için Cumhurbaşkanı'nın Mesut Yıl- maz'ı görev lendirmesinden bu yana ardı ardına "seri toplantüar"yaparak, SİT alanlanndakı imar beklentilennin önünü açan kararlar alıyor. Genel Müdür Altan Akat'uı iste- ğiyle Ankara'daki Yüksek Kurul'ca belirlenen "tavsije kararlan"doğrul- tusunda alınan "hızlandırdmış karar- lar" sonucunda yine son birkaç hafta içinde Pamucakkıyı kuşağı yapılaşma- ya açıldı; Çeşme, Alaçat, Seferihisar kuşağında ise "SİTdereeeleriyeniden düşürülerek'' beledıyelerin ve koope- ratiflenn imartaleplen karşılandı.Edi- nilen son bilgiye göre. 1 Numaralı Ku- rul'da sadece Prof. Dr. Ömer Öz\> ğit'in "muhalefet şerhi" koyabildiğı bu hızlandınlmış karariarda, sırabu haf- ta Alaçaü'ya gelmiş durumda. Eğer yeni bakanlık yönetimi hemen müda- hale edemezse. Koruma Genel Mü- dürü'nün "tatilerteleterek" çahştırdı- ğı kurul, 55. hükümetin programını Izmirbölgesindebelki detümüyle "ge- çersiz"kılacak... Çamlıca "direniyor" İstanbul'da ise son günlerde yaşa- nan benzerbır operasyon bu kez "Çam- lıca SİT alanını" tehdıt ediyor. Yüksek Kurul'un Çamlıca için be- lirledıği "tavsrvekarannın" Istanbul 3 Numaralı Koruma Kurulu'nca "ivedî olarak" görüşülüp yürürlüğe konma- sı ıçın SİT dosyası genel müdürlük ta- rafindan 26 Haziran 1997 günü kurul gündemine getırildi. Ne yar ki Kurul Başkanı Prof. Dr. HakkıÖnd o gün İs- tanbul dışında oldugundan. Kurul Mü- dürü Bülent Bilgin'in ısrarlanna rağ- men dığer üyeler konu>Ti görüşmedi- ler ve bir sonrakı haftalık toplantıya bı- raktılar. 3 Temmuz 1997 günü yapılan top- lantıda ise Kurul Başkanı ve üyeler bu kez de "yerinde inceteme yapma" ka- ran alınca, Çamlıca SÎT alanında "ya- pılaşma koşullannı beliıieyen" Yüksek Kurul önerilen ) ıne sadece "tavsiye'" olarak kaldı. Böylece REFAHYOL döneminde bir üyesınin Erzurum'a tayin edilme- sınden bu yana eski Bakan Kahra- man'la "uyıımlu birüye"bulunamadı- ğı için aylardır 4 kişiyle toplanan Ko- ruma Kurulu, İzmır'dekinden farklı bırtutum sergileverek SİT üzerindeki imar beklentilenni hiç değilse birkaç hafta için ertelemiş oldu. Bu süre için- de genel müdürlüğün "baskısı" da ye- ni bakanlık yönetimince giderilebilır- se. Çamlıca SlT alanı için gerekli ko- ruma kararlan "özgür ve biümsel bir ortamda" ahnabılecek... Bütün bu gelişmeler karşısında deneyımli kurul üyeleri ise özellikle tz- mir SlT alanlanna yönelik "karar fiır- vusını" durdurabilmek için yeni bakan İstemihan Talay'a vakit geçirmeden "kuruDan tatil etmesini" öneriyorlar. Her yıl olağan olarak temmuz ve ağustos aylannda programlanan bir aylık yaz tatili hemen başlatılabilırse. hem SİT'lerdeki imar tahribatı dur- durulacak hem de ANAYOL ve REFAHYOL dönemlerindeki "kad- rolaşma tahribatını" gıdermck için yeterli zaman bulunabilecek. Böylece hükümet programının "kültür''başhğı altında yer verdiği "SİT alanlannı koruma sözü" için de ilk adımlar atıl- mış olacak. Arastırma Yurttaşm sorunu ekonomik sıkıntı İstanbul Haber Servisi • Türk halkının en önemli gün- dem maddelerinin başında enflasyon, işsizlik, eğitim ve sağlığm geldıği. politikacı- lann tartıştığı konulann halk arasında aynı oranda tartı- şılmadığı bildirildi. Elips şir- ketince yapılan araştırmada halkm en önemli sorununun yüzde 33.7 ile ekonomik sı- kıntılar olduğu vurgulandı. Bir süre önce kurulan Elips araştırma şirketi tarafindan 10 Mayıs-10 Haziran 1997 tarihleri arasında 14 il mer- kezınde 4202 denekle yüz yüze görüşülerek yapılan "Si- >asal Görünüm ve Kamu- o>n Gündemi" konulu ka- muoyu araştırmasının sonuç- lan bir rapor halinde yayım- landı. Araştırmaya katılanlann yüzde 33.7'si en önemli gün- dem maddesinin ekonomik sıkıntılar olduğunu belirtir- ken katılanlardan yüzde 12.8'i hükümet krizi, yüzde 9. l'ı işsizlik. yüzde 8.6'sı ise eğitimle ilgili sorunları gös- terdiler. Araştırmaya-katı- lanlann yüzde 8'i sağlıkla ilgili sorunlan binncı sıraya koyarken yüzde 7'sı irticanın artmasını, yüzde 6'sı devle- tin içındekı çeteleri, yüzde 5.4'ü ise terör ve anarşıyi Türkıye'nin en önemli so- runlan olarak gösterdi. An- ketı yanıtlayanlardan yüzde 51.8'lik bir bölüm kesintı- sız eğıtimin 8 yıl olmasını isterken yüzde 17.8'lik bır dilim mevcut sıstemin de- ğişmemesini ıstedı. Araştır- ma halkın ulusal bırlık konu- sundaki düşünceleri hakkın- da da ilginç bulgular ortaya koydu. Buna göre denekle- rin yüzde 5 l'ı milh bırlık ve beraberlikten ülke bırlığıni anlarken 20.9'u ise din bır- liğini anladığını belirtti. Ül- kü birliğinı öne çıkaranlann oranı yüzde 5.9 olurken kan ve soy birliğinı savunanlar yüzde 1.9'da kaldı. SÖYLEŞİ ATTİLAİLHAN Kavga, 'Ulkeyi Kim Yiyecek' Kavgası Hatırtamıyor olamazsınız, çok çarpıcı bir konuş- maydı; hani 1986'da 20 kişiyle yola çıkıp, şim- di onaltı bin ortağa sahip ıttrfak Holding varya. onun 'beyni' mesâbesindeki Seyit Mehmet Buğa söy- lemişti; demişti ki meselâ: "...Türkiye'de dinamizm isteyenlerie statüko- yu korumak isteyenler arasında çatışma var. TÜ- SİAD statükoyu korumak istiyor. TÜSIAD'ın iç pa- zardan elini çekerek dış pazara açılmasını ve iç pazan Anadolu yatınmcılarına bırakmasını isti- yoruz. Kızgınlığımız gelir dağılım dengesini boz- malanndan kaynaklanıyor. Bizim üstümüzden çekilmelerini istiyoruz: teknoloji, devlet imkânı, iç pazar ağı, bunlarda; bunlarta rekâbet edebil- mek için özel desteğe ihtiyaç var" (Yenı Yüzyıl, 25 Ağustos 1996) Bence bu sözler, REFAHYOL ile 'öfeMer'in mü- cadelesini 'aydınlığa çıkaran' sözlerdi; görünüşte. me- sele lâiklerle siyasi Islâm arasındaymış gibi görünü- yorsa da, gerçekte, 'Türkiye'y/ kimin yiyeceği" tar- tışılıyordu; durumu şöyle özetlemiştim: "...Refah'ın Anadolu Kaplanları, daha ziyade ülkenin kaymağını yıllardır yiyen kozmopolit bur- juvazinin yerini almak derdindeydiler; adı sanı her- kesçe bilinen malum ve meşhur holdingler, bü- rokrasinin sağladığı ayncalıklan ve avantajlan kay- betmeli, o ayrıcalıklar ve avantalar, taşrada olu- şan muhafazakâr holdinglerin olmalıydı. Bu da ancak Refah'ın hükümete katılmasıyla müm- kündür, ancak o zaman iktidar denklemi şeklen değişmiş gözükecek; bürokrasi + taşra burjuva- zisi = iktidar olacaktı ama, düzen yapısal olarak mahiyetini aynen konjyacaktj..." (Cumhuriyet, 19 Ekim1996) Kısacası, iddia ettiği gibi düzeni değiştirmeyi, pas- tayı halka âdil dağrtmayı filân düşünmüyor; onu ('ma- son' dediği) metropol burjuvazisinin elinden atma- yı, kendisi yemeyi düşünüyordu. Bu nasıl olsa ola- caktı da, bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı yol al- mış olmalan biraz şaşırtıcı: tepkiyi çağıran da, bu- dur zannederim. Ya rabbena, hep bana!.. Rakamların yüksekliğinden etkilenmemek elde değil. O 'brifingler'den, kamuoyuna yansıtılan, su 'çarpıcı' gerçeklere lütfen bakar mısınız; 'siyasi Islâm'm ekonomik düzeydeki örgütlenişi, akla zi- yan! "1/ Kamuoyunda 100 siyasi Islâmcı patron sa- yılan kişilerin servet durumlan, şöyle: 6 kişinin, 100 trilyondan fazla; 5 kişinin 20-50 trilyon ara- sı, 16 kişinin 10-20 trilyon arası, 13 kişinin 1-10 trilyon arası serveti var." "2/ Kombassan, Yimpaş, Ülker ve rttifak hol- dinge, bir yılda dağıtılan teşviktutarı lOtrilyonu aşıyon 'özelleştirme'de, Islâmcı holdinglerin 'as- lan payı'nı aldıkları, kesin; örnek: Petlas'ın Kom- bassan'a yarı fiyatma verilmesi!" "3/ Faizsiz sistemde çalışan özel fınans kuru- luşlarına altı ay içinde hem aracı kurum kurma, hem de altın alım/satım ve ithali konusunda izin sağlandı. REFAHYOL, şeriatı besleyen sermaye- ye, en çok da finans piyasasında yeni düzen oluşturabilmesi ve gelişebilmesi için, arka arka- ya, yeni kapılar açt." (Cumhuriyet, 13 Haziran 1997) 'Bnfingler' netıcede, o zaman ortaya konulmuş olan çelişkinin, umulandan çok daha kısa zamanda 'iş- lediğini' ve ciddi 'sonuçlar verdiğini' göstermiş ol- muyor mu? Ittrfak Holding ın 'beyni' tarafindan, açık açık talep edilen şeyler gerçekleşmiş; TÜSİAD gözden düşüp, MÜSİAD göze girmiştir; yâni iktidar onlara, istedikleri teşviki ve desteği vermiştir; bunun elbette iki sonucu olacaktı: a/ birincisi, oldum olası bu 'nimetlerden' yararlan- mış metropol burjuvazisinin -yâni, klâsik holdingle- rin; yâni TUSİAD'ın- memnuniyetsizliği! Bu açık ve ortada, o kadar açık ve ortada ki, sorunlannı ülke- nin sorunu haline getirebilmek için, işi demagojiye kadar götürebileceklerini, pek güzel gösterdiler. b/ Refah'ın gerçekleştirmeye kalkıştığı düzenin, hiç de 'âdil bir düzen' olmadığı, meydana çıkmıştır. Şu gelir dağılımına bir bakın!.. Bu rakamlar daha az şaşırtıcı ve ürpertici sayıl- maz! DİE'nin verdiği rakamlara göre, Türki- ye'de (siyasi Islâm zenginleri dahil) 12 bin 500 kişi, 'dolar milyoneri'dir, gelir piramidinin en üstündeki yaklaşık iki bin ailenin yıllık ortalama geliri ise 100 milyar lira; bu 'mega' zenginlerin aile başına toplam servetlerinin 3trilyon lira civannda olduğu tahmın edi- liyormuş; iki bin ailenin toplam serveti ise 6 katril- yon lirayı buluyor. (Ekonomist dergisi, Haziran 1997 başı). Bu hesapça Türkiye'de 2 milyon 400 bin kişinin yıllık geliri 'kafa başına' 22 bin dolann üzerindedir; bu Türkiye nüfusunun yüzde 5'i ediyor; aynca ge- liri 'kafa başına' 75.000 dolann üzerinde olan yüz- de 15'lik bir kesim daha mevcut! Türkiye'yi 'yi- yen'de, 'daha fazla ben yiyeceğim' diye aralannda Müslüman/lâik kavgası yapan da işte bunlar! Buna mukabil, ülkemizde 62 milyon insanın 9 bu- çuk milyonu yoksulluk çizgisinin altında yaşamak- tadııi Her yüz hânenin onbeşinde oturanlar, 'yoksul- luk çizgisi'nm altında! Dahası, yöreleregöre de, ay- nı gelir düzeyinde yoksulluk, çok farklı biçımlerde or- taya çıkabiliyor; Doğu, Güneydoğu ve iç Anado- lu 'yoksulluğu', Türkiye'nın en yoğun yoksulluğu! Doğu ve Güneydoğu hânelerinin yüzde 34'ü yok- sul; oysa Marmara ve Ege yörelerinde, bu oran sa- dece yüzde 3.71 (Sabah, 12 Eylül 1996) O zaman sonuç şu: bu liberal kapitalist düzen, ister lâik olsun, ister Islâmcı, Türk toplumunda var olan dikey ve yatay 'eşitsizliği' kaldırmıyor; kaldırmayı düşünmüyor bile, onun derdi, 'eşit- sizliği' kendi çıkanna kullanabilmek! http-7/ www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.hrlm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear