25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 TEMMUZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Onno halâ içimizde yaşıyor Arto Tunçboyacıyan. GLL ERÇETtN Arto Tunç- boyaeryan. İs- tanbul Caz Festivali kap- samında 'Nigt Ark' projesiy- le 1996 ocak ayında kay- bettiğimiz ağabeyi Onno Tunç'u andı cumartesi ak- şamı. Onno Tunç gecesinde sanatçının dostlan yan- hz bırakmadılar Arto'yu. Yunan sanatçı EteftheriaArvanitakL Arjantinli Dino Sa- lutsi ve Sezen Aksu'nun konuk sanatçı olarak katıldığı gecede dokunaklı anlar yaşandı. 'NightArk'. 1983'te Arto Tunç- boyacıyan ve Ara Dinkıjan'ın aynı grup ıçinde ç ahştıklan bir dönemde oîuşan bır proje. •'Eski grup ikimize de yetmiyor- du" dıyor Arto, kuruluş aşamalannı an- latırken. Kendi fikirlerini ortaya koyabi- lecekleri bir ortam yaratmak amacıyla Nıght Ark"ı kuran sanatçılardan çıkan s- es de doğal olarak Doğu'ya aıt bir ses oluyor. Kendisini bugüne kadar en rahat ifade edebildiği çalışmanınNıght Ark ol- duğunu belirten Arto Tunç, grup içinde yaşadıklan her şeyi sese, müziğe dönüş- türebıldıklenni söylüyor. Onno benim önümdeki insan 'NightArk' projesinde, OnnoTunç'un bestelen yer almıyor. Aslında şubat 15 ta- Sezen Aksu Onno Tunç için Açık Hava Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. (Fotoğraf: HATİCETUNCER) nhinde stüdyov a gırerek kendı albümle- rini çıkaracak olan kardeşlerın bu plan- lan 14 ocak tarihindekı kaza nedeniyle gerçekleşemiyor. Nıght Ark'ta Onno bes- telennin yer almaması Arto ıçvn bır şey değiştirmıyor "ÇünküOnno hâlâ içimiz- de yaşıyor. Benden çıkan her melodi arhk onunla bağlannlı olarak çıkıyor. Benim olsun Ara'nın olsun hayanmızda çok bii- yük bir yer tutuyor Onno. Benim onüm- deid tek insan hâlâ Onno. Bir sanatçı ola- rak da onu Âşık Vevsel'e denk nıtuyo- rum" diyor ağabeyı. babası, öğretmenı için. \rto Tunç. müzik alanında Onno ıle farklı kulvarlarda olduklan vönündekı yorumlara pek katılmıyor. Bır müzisye- nin ış olarak yaptığı müzikle, hobi olarak yaptığı müzıği birbirinden ayırarak *"Ho- bi olarak müzik yaparsam sadece kendi- mi sunanm. İzleyicinin seviyesi \a da dii- şünceleri hiçbir şekilde biçimlendiremez müziğLAncakbu işin profesyonelyönüıde \ar. Birtakım beklentUervar" dıvor Öte yandan ızleyicılenn, Onno'nun gerçek- ten zevk aldığ müzıği, hob\ olarak yaptı- ğı müzıği tanımamalanndan şikâyetçi sa- natçı. İkı kardeşin birlikte çıkarmayı planladıklan albümde sadece hobı ola- rak gördükleri tarzdaki parçalara yer \ e- rilecekti. Cazı, 'yaşananı ses haline getirmek' olarak yorumlayan Arto Tunç, bu neden- le Ara Dinkijan'la birlikte ürettiklen mü- ziklerin içlerindeki Doğu unsurlarına kar- şın caz olduğunu. hatta Anadolulu sanat- çılann ve Âşık Veyserin de bu bağlam- da cazcı olduklannı belirtiyor. Kendisı- nin Amenka'da cazın temsilcilerinden bi- ri haline gelmesıni de buna bağlıyor Ar- to ve ekliyor. "Ne hayaüannt, ne kültür- lerini tanıyordum, Nasıl temsil edebilir- dim ki onlann müziğini'" Sabır, sabır, sabır... Peki Amerikadaki müzik v aşamı Arto Tunç'a neler kattı? "Sabır, sabır, sabır'." Sanatçı 1996 y ılında Onno Tunç ıçın ger- çekleştırdiğı 'VValking On The Endkss Road-Mv Royal Brother" (Sonsuzluğa Giden Yolda Yiirüyor- Benim AsilKarde- şim" başlıklı albümünün ve Nıght Ark gecesınin dışında da birçok proje gerçek- leştırecek sanatçı. Onno'nun ölümünden sonra hayatı artık bir delikli balona ben- zetiyor Arto: "Ne kadar üflcsen dolmuyor." Bu ana kadar hayatı beynıyle yorumladığını be- lirten sanatçı, Onno'nun ölümünden son- ra ruhu. sonsuzluğu tanıdığını, şımdı bu kavramlan öğrenmekle mücadele ettıği- ni belirtiyor. Güher-Süher Pekinel ile Jacques Loussier ve grubu klasik konçertoya yepyeni bir boyut getirecek Piyano, caz, özgürlük ve Bach!Kültür Servisi - 4. Uluslararası Caz Festivali kapsamında, Harbi- ye Açıkhava Tiyatrosu'nda bu ak- şam ilk olarak Güher-SüherPekv- nel kardeşler cazseverlere. klasik konçerto ka\Tamına yepyeni bir boyut getiren renkli ve coşkulu bir konser sunacaklar. Müziğe ilk olarak piyanist olan annelerinden aldıkları derslerle başlayan Güher \e Süher Pekinel kardeşler. müzikal kariyerlerine 6 yas,lanndayken verdiklen bir kon- serle ve 9 yaşlanndayken Ankara Fiiarrftom Orkestrası ile çalaftk başladılar. Parıs ve Frankfurt'ta sürdürdüklen müzikal çalışmala- nn ardından Rodolf Serkin'in da- vetiyle Philadelphia'ya giden ikizîer. ayrıca Claudio Arrau ve Leon Fleisher gibi önemli kışile- nn yanında bulundular. New York Juliard Musıc Okulu'ndan hem solo hem de düet olarak aldıklan iki ayn "music master" derece- siyle eğıtımlerinin doruğuna çı- kan Pekinel kardeşler, müzik ya- şamlan boyunca dünyanm birçok yermde konserler verdi ve pek çok tanınmış orkestra ile beraber çaldılar. Bach'tan Lutowski'ye uzanan çok çeşitli albumlen olan, önceleri, bılınçlı bir tercihle kon- serlere daha çok önem veren iki- lı. son zamanlarda albüm yapma- Bach'ın mûziğindeki caz Jacques Loussler'in adaptasyonlan ile ortaya çıkanldı. ya ağırhk vermişler ve Deutsche Grammophon, CBS, Berlın Clas- sics ve Tedec'de albümler çıkardı- lar. Ikili pıyano edebiyatını çok önemseyen kardeşler. oda müzi- ği tarzını uygularken aynı zaman- da dünyada bir dığennin partısyo- nunu ezberleyen ve gerektığı y er- de birbirlenne eşlik etmek yenne bırbirlerinin rolünü devralarak ça- lan tek düo pıyanistler olma un- vanına da sahipler. Sanatın diğer dallanna olan meraklannın. müzik dünyalannı genişletmeye çok yardımcı oldu- ğunubelirten ve müziği yaşamla- nnın aynlmaz bır parçası olarak gören Pekinel kardeşlenn müzik dışındakı dünyalan ise oldukça farklı. Avn kentlerde avn e\ lerde yaşayan Süher ve Güher Pekinel, birçok şeyi bırbırleriyle olduğu ölçüde başkalanyla da pay laşma- yı bilen \e ıkız olmalarına rağ- men farklı karakterlere sahip ıki olağanüstü piyanist. Sözün kısa- sı bu akşamkı konserlerinin. kla- sik konçerto ka\ramma yepyeni bır yaklaşım ıçerdığıni belirten Güher-Süher Pekmel kaTdeşler. Bach' m ölümsüz eserlerinin, bu- gün için daha yeni arayışlara ve dene> imlere açık olduğunu belir- tırken, bu arayışlardan bınnin de kuşkusuz caz olduğunun altını çı- ziyorlar. **«. Aslında caz. Bach'ın müziğinde var. Çünkü. cazın kal- bini oluşturan 'svving' Bach'ın eserlerinde saklı!. İşteJacques Lo- ussier. adaptas\onlan ile tam bu Her beş yılda bir düzenlenen ünlü documenta sergisi açıldı Çağdaş sanatın kalbiKasseVde atiyov NECMÎ SÖNMEZ KASSEL - Her beş yılda bır Almanya'nın Kassel kentinde düzenlenen documenta ser- gisi 21 haziranda açıldı. Bu yıl onuncu kez düzenlenen bu etkinlik, yüz gün boyunca Kassel kentıni, çağdaş sanatın kalbının attı- ğı bir merkez haline getirecek. ilk kez 1955 yılında Amold Bode'nın fikriy le düzenlenen documenta sergilerinin en önemli özelliği, bağımsız çalışan bir sergi yapımcısının fi- kirlerine göre çağdaş sanatın güncel eğilım- lerini yorumlamasıdır. 10. documenta (dX) ilkkezbirkadın seTgi yapımcısı, Fransız Cat- herine David (1954) tarafından gerçekleşti- rildi. Yüzden fazla sanatçının Kassel kentinin değişik yerlerinde sergilenen yüz elliye ya- km çalışması. dX'a uluslararası bır karakter kazandınyordu, ama beklenenin tersine ağır- hklı olarak Batılı ve Latin Amerikalı sanat- çılann davet edilip Ortadoğu, Afrika, Asya ve Avnstralya'nın liste dışı bırakılması. Da- vıd'in 'merkeziyetçi', riski göze almayanbir tasanmdan (concept) yola çıkarak sergiyi ha- zırladığını ortaya çıkardı. Davıd, sergiyi bır tür 'manifestation cultureDe' olarak tanımla- masına ve sanatçı ısimlerini serginin açılışın- dan 3 gün önceye kadarbir tür devlet sırn gi- bi saklamasına rağmen sonuçta bakış açısını geleceğe değil. 'geçmişe' yönelten bir docu- menta gerçekleşti. ; Gerekkendisine başlık olarak seçtiği kav- ramlar gerekse sergi oluşturan beş ana me- kânı şekıllendirmesi açısından Davıd' m özel- likle 1960 ve 1970'lerdegözlemlenensanat- sal gelişmelen 'kendine' göre yorumladıgı, tuval resmı yerine yerleşrirme, fotoğraf. de- sen teknıklerini tercıh ettiği, estetik değerle- fi ön plana çıkarma savıyla 'suya sabuna do- kunmayan' bır sergi hazırladığı dX'in ilk bakışta ön plana çıkan özellıkleri arasında yer alıyor. Da\ id'ın 'documenta'yı sadece çağdaş bir sanat sergisi olmaktan kurtanp sergı«tasan- mını sinema. Inter- net've radyo proje- leriyle desteklemesı \e 'yüz gün vüz ko- nuk'etkinliğiyle do- cumenta-Halle'de her akşam kendisi- nin davet ettiği ente- lektüellerle konuş- malar düzenlemesi. izleyıcılerden bekle- nen ilgiyi görmedi. Sonuçta documenta yine çağdaş sanat eserlerinin sergılen- diğı. toplumsal. po- litik. sosyal tartış- malar yenne "O var da bu niye yok" tü- ründen konuşmala- nnyapıldığı bir ser- gi durumunda. Evet. ilk kez sanat piyasasının etkısın- den, bu piyasada atılan zarlardan uzak bir documenta düzenleyerek Davıd kendisine önemli bir avantaj sağladı, ama hatırlatılması gereken. kendisının sergı öncesinde sa- vunduğu birçok na- ıf, ütopist perspektifler. sadece konuşulmuş sözler olarak havada asılı kaldı. Sergınm ana karakten hakkında bilgı veren bu saptama- lardan sonra dX'i oluşturan bölümleri ve bu bölümlerde yer alan \şleri ele almak gereke- cek. Sergi, Kassel kentinin değışık yerlerini içıne alan bİT parkura (parcours) bağlı olan bir tasanma göre kurulmuş. İlk durak, eski Bahnhof (gar) bmalan. Burada hem binalar- da hem peron aralannda hem de gann birçok kısmında, kolayhkla bulunması mümkün ol- Christine HUL kullanılmış givsileri satan "Volksboutigue'* projesHle documenta'nın ilgi çeken işlerinden birini gerçekleştirdi. JL C/« documenta(dX) ilk kez bır kadın sergi yapımcısı, Fransız Catherine David'di. Bu kez David'in "merkeziyetçi'. riski göze almayan bir tasanmdan (concept) yola çıkarak bir tür "manifestation culturelle" olarak tanımladığı, bakış açısını geleceğe değil. 'geçmişe' yönelten "suya sabuna dokunmayan' bir documenta gerçekleşti. mavan projeler ser- gılenıvor. Peronlar arasında. üzerınde kurukafa- lann bulunduğu dev bovutluşapkalan ve belirli aralıklarla tekrarladığı perfor- manslanyla Brezil- yalıTungavebıryük vagonunun tabanmı kendısinın tasarladı- ğı çekiçle döverek vagonun ıçinde ade- ta küçük bır dağ oluşturan lsraılli Si- galit Landau'nun iş- leri açık mekânlarda sergilenen projeler arasında dikkatı çe- kıyordu. Gann mıs- yonun içinde sergile- diğı 'Inspection ts- tanbul-HeLsinki' isimhvıdeoçalışma- sıy la Fransız Daniel- le >*aDet Kleiner uzun bır yolculuk sırasın- daçektiği fılmlerden oluşan bir çalışmayt izleyicilere sunuyor- du. Türkiye'den hıç- bir sanatçının davet "^™" edilmemesme rağ- men, Istanbul'un taşıdığı geo-politık potan- siyelle ilgilenen çalışmalann (dığer ış iseSu- zanne Lafont'a aıttı) Kassel'de sergılenmesı sevindiricıydı. Gann büyük ana salonunda tavanda asılı duran ıkı yuvarlak lamba Hır- vat Slaven Tolj'un çalışmalarıydı. Dubrov- nık'teki bır kilıseden Kassel Gan'na taşınan ve gece gündüz yanan bu lambalar. aydınlat- ma görev lerinin yerine bir tür 'anunsatma' iş- levinı ustleniyorlardı dX'm gar bölümünde ver alan ıki katlı Südflügel binasında. yaklaşık olarak otuz- dan fazla sanatçının çalışmalan yer alıyordu. Dav id'ın sergi tasanmında önemli bir rol oy- nayan 'RerroperspeknT kavTamı. 1960 son- rasında gelışen çağdaş sanat eğilimlerinde 'öncü' rolünü üstlenen sanatçılann çalışma- lannın tekrar tartışılmaya açılmasını hedef- lıyor. Bu düşünceden yola çıkarak HeüoOi- ticica0 93^-80) v e Mkhelangelo Pistoktto'ya aynlan büyük sergı mekânlan farklı etkılere sahipti. Pistoletto'nun işleri dekoratifbırtek- rarlama boyutunun ötesine geçemezken Oı- ticica'nın çalışmalannda ise sankı daha dün yapılmışçasına taze. malzeme seçımı ve yer- leştırme tekniğı açısından son derece yetkin bir solukluluk kendinı duyumsanyordu. Bu binada Avusturyalı LoisWeinberger'ın deği- şik coğrafi kavramlara gönderme yapan yer- leştirmesiyle lngıhz Liam GBlick'm mımari elemanlan kullanarak gerçekleştırdiği renk konstrüksiyonu ve lsraılli L'riTzaig'invideo çalışması ilgi çekiyordu. Gardan çıkıp sizı diğer documenta sergi- lerıne götürecek olan yola koyulduğunuzda uzun bır altgeçitten geçmeniz gerekiyor. Bu altgeçıdin hemen girışinde Suzanne La- font'nun çalışmasının bır parçası olan üzeri- ne büyük harflerle Istanbul yazılı afışler ve zevksız apartman fotoğraflanyla karşılaşı- yorsunuz. Altgeçıtte, Frankfurt. Bograd. Wı- enkentlerininısımleriyle birlikte tekrarlanan bu çalışma, Amenkalı Christine Hill'ın kul- lanılmış giysi satan dükkânı(Volksboutique) ve Kanadaİı Jeff\\'all'un dev boyutlu kurgu- lanmış fotoğrafıy la birlikte. bence dX' in kent yaşamına gönderide bulunan en cesaretli bö- lümü oluşturuyor. VV'all'un metro gınşıne yer- leştirilmiş olan 'Milk' isimli çalışması (1984) altgeçidin en yetkin işiydi. Sokakta yaşayan bır adamın elinden fırlat- tığı süt kutusunu ve bu kutunun ıçınden dö- külen sütü gösteren bu imge, sanatçtrun sem- bolık anlatımı tercih ettiği ilk dönem fotoğ- raflan arasında önemli bir noktayı nitelendir- mektedir. özelliği ortaya çıkartıyor. Bunu Bach'ın sınırsız aritmetiğini boz- madan. eserierine yeni bir şeffaf- lık ve renk yelpazesi getirerek ya- pabiliyor"dıyorlar. Klasik müzik yorumculan olarak cazın, kendi- lenne yepyeni bır özgürlük orta- mı yarattığını söyleyen Pekinel kardeşler geleneklerden annmış birhalde, Bach' a yepyeni gözler- le baktıklannı ve bu ölçüde yep- yeni bir heyecan y aşadıklannı ifa- de ediyorîar. İkizler. bu akşam bızleri. bu coşkuyu kendileriyle paylaşmaya davet ediyor. Kendi üslubuyla Bach'ı günü- müzde tekrar, ama bu kez caz ola- rak yorumlayarak müziğe taptaze bir boyut getıren Fransız piyanist ve bestecı Jacques Loussier de Bach'tan ılham alan ve bu ünlü bestecinin mûziğindeki yalınlık- tan etkılenen piyanıstlerden bi- n.Paris Konservatuvan'ndan son- ra o dönemin şöhretli şarkıcıla- nndan Catherine Sauvage ve Charles Aznavour'un konserlen- ne katılarak onlara eşlik etti. Özellikle Küba'da çalıştığı sırada pek çok müzikal stil ile tamştı ve klasik müzıkten gelen binkimini caz ile birleştirdi. Bu arada Bach'a olan ilgisi gittikçe derin- leştı. Bach için: "...Hayatımın önemli bir kısmını Bach'ın eserle- rini çahşarak ve takdir ede- """ rek geçirdim. O benim için gelmişgeçmişen büyük mü- risvendir. Onun müziği ba- na en çok hitabeden müzik- tir; hiçbirmüzikyapu derin- lik \<e yaratıcılak olarak bu müzikle karşüaştınlamaz* dıyen Loussier. ünlü beste- cinin müziğini yirmınci yüzyıl ruhu içinde çalmak isteyen bir yorumcu oldu- ğunu belırtirken. Modern Jazz Quartet'ın piyanist ve aranjörü olan John Levüs'ın aranjmanlannın kendisi için bir aydınlanma olduğunu da vurguluyor. Sanatçı 1959'da Trio Play Bach'ı kurdu ve Bach'ı yeniden yorumlama- yabaşladı. 1980'detriosunu dağıtan Loussier, 1985'e ka- dar Fransa'nın Miraval böl- gesine çekilerek kendini beste ve müzik çalışmalan- na verdi. Ancak 1985'te. Bach'ın 300. doğum yıldönümü için kendisinden Play Bach ça- lışmasını yorumlaması iste- nince. o da yeni bır grup kurdu. Bu arada calışmala- nnı vokal için senfoniler, trompet konçertolan ve ba- le eserlen yazarak sürdüren piyanist. Bach'ı yeni bir yo- rumla çaldığı iki ayn albüm çıkardı. Bach'ın müziğinin oluşmasında Vlvakli'nin et- kismin büyük olduğuna ina- nan Loussier, Bach'ın bir armonik fikri yavaş yavaş geliştirdiğini, Vivaldi'ninse aynı fıkn tek bır temayla ton renklerini değiştirerek tek- rar ettiğini belirten pıy anist, Vivaldi'nin müziğinde var olan renk değışikliklenniy- se davul ve kontrbas kulla- narak yaratmaya çalışıyor. Ünlü piyanist cazseverleri bu akşam 21. yüzyıl müzi- ğinin ruhunu yakalamaya çağınyor. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Bir Bigadiç Gecesinin Unutulmazlığı Geçen hafta kadın erkek 200'ü aşkın uygar in- sanla birlikte yaşadığım o Bigadiç gecesi 70. ya- şın en büyük ödülü gıbi görünüyor bana. Biliyorum, hem kişisel, hem toplumsal ve ta- rihsel nedenlerı var bu duyarlığın. Kişisel olan, neredeyse 30 yıl öncelere, Tür- kiye işçi Partisi'nin Balıkesir milletvekili adayı ol- duğum 69 seçimlerine değin uzanıyor. Yıllaryılı sermaye egemenliğinin döl yatağın- da beslenmiş, 141,142. maddeler öne sürüle- rek ülkesine haince nıtelemelerle tanıtılmak is- tenen bir kuşak, ikinci kez, şu gerçeği somut- ladı o seçimde: Biz varız ve var olacağız. Yoksunluksa yoksunluk, çelmeyse çelme, sal- dınya uğramaksa saldırıya uğramak. yalnız bı- rakılmaksa yalnız bırakılmak ve en acı vereni Truva atlarıysa Truva atları. Nâzım Hikmet şiirinı okumanın bile yasadışı sayıldığı günler... Yalnızca üç TİP üyesi arkadaşla birlikte Biga- diç'e gittiğim zaman, eski belediye başkanlann- dan Ahmet Gümüş. nastl karştladı biliyor mu- sunuz bizi? Belki babasının dayetiştiği CHP ocağınainat, demokrasiyı özümsemiş insanların hoşgörü- süyle. 'Düşünceye Saygı'y\ uygarlık ilkesi sayan öte- ki Bigadiçliler gibi. Geçen haftakı gecenın yarattığı duyarlığın bir dalında anlatmaya çalıştığım bu özgür insan se- vecenliği, güzelliği var. Öteki dalında tarıhsel gerçek. Bigadiç halkının Kurtuluş Savaşımızın Kuva- yi Milliyeevresindeoluşturulan 'MilisAlaylan'na büyük ölçüde katkıda bulunduğu gerçeği. O ateş yıllarında Ege'nin gazı kasabalarından biri olma onurunu. bağımsızlık bilincini koruya- rak kazandı Bigadiç. • • • Bigadiç Kültür ve Eğitim Vakfı'nın dayanışma yemeğinde uygar insanları bırleştiren birincil or- tak payda, bu kültür mirasıydı kuşkusuz. İkincisi: Laik cumhuriyeti koruma bilinci. Demokrasiyı araç saydığını gizlemeyen şerı- at kafasına karşı 'Hayatta En Hakikı Mürşit llim- dir' gerçeğini yaşama geçırecek kurumlaşma- yı gerçekleştirebılıyor muyuz? iki yıl önce kendi kendilenni sorgulayarak Kül- tür ve Eğitim Vakfı'nın çatısı altında birleşti Bi- gadiç'in aydınlıkçılan. İlk amaç: Rüştü Koray Kız Öğrenci Yurdu'nu gerçekleş- tirme yolunda imece. Uygariığın birincil simgesi eğitim. Eğitimin vazgeçilmez koşulu özgür insan ya- ratmak. Ne yapalım ki toplumsal siyasal koşulların da- yattığı gündem bu. günümüz Türkıyesinde. Ve ne yapalım ki sadece, Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'ne egemen olan partileri eleştirmek- le, sadece emek-sermaye çelişkisi gerçeğini ezberimizde tutmakla çözülecek sorunlardan değil bu sorun. Insanı köleleştirmek isteyen uygarlık düşman- lannın ıdeolojilerine yataklık eden odaklardayu- valandıklarını görebiliyorsak bu 'kulvar'da koş- mayı da göze alacacağız. Büyük laf olacak, ama tarihsel görev belki de bu. Sözün gücünden imecenın gücüne. Kurum- laşmaya. Dün ÇağdaşYaşanı Destekleme Derneği'nin istanbul'dakı Kız Meslek Okulu. Bugün, Bigadiç'te Rüştü Koray Kız Öğrenci Yurdu... Belki de yann Hakkı Tonguç Özel Köy Ensti- tüsü. Ferit Oğuz Bayır'lar, Engin Tonguç'lar, Ba- şaran'lar, l^hmut Makal'lar, Fakir Bakurt'lar yaşarken. Vox Europae İstanbul'da • Kültür Servisi - Tüm Avrupa'yı evrensel bır değer olan müzikle bırleştırmeyi amaçlayan Vox Europae (Avrupa Korobu) Fevziye Mektepleri \'akfı Işık Okullan'nın desteği iie İstanbul'da toplanacak. Vox Europe ilk kez 1982 yılında Avusturya'da toplanmış uluslararası bır korodur. 18 ülkeden toplam 150 profesyonel müzik eğitimı görmüş sanatçılardan oluşan koro 15 yıldır. her sene başka bır ülkede konser veriyor. 1987 yılından bu yana Hollanda'da bir vakıf olarak bırleşen grup, üyeleri başka ülkelerden gelen bir yönetim kurulu ile yönetiliyor. \'ox Europea'nın 8 ağustos akşamı FMV Özel Işık Lisesı- \lu\affak Benderlı Salonu'nda saat 19 00'da vereceğı konserde tstanbul Devlet Opera ve Balesı Koro Şefi Gökçen Koray konuk şef olarak yer alacak. Bu yılkı ana teması "Bir Yaz Akşamı Sevgı ve Barış" olan koronun hedefi, konuk olduğu her ülkede sahip olduğu Avrupa kültür mozaiğini dinley icılere sunarak, Avrupa insanlannı evrensel nitelığe sahip olan müzigın yelpazesi altında birleştırmek. TÜYAP'tan resim yarışması • Kültür Senisi - TL'YAP tarafından bu yıl yedincısı düzenlenen Artist'97 Istanbul Sanat Fuan 1-15 Ekim 1997 tarihleri arasında TÜYAP Tepebaşı İstanbul Sergi Sarayı'nda yapılacak. Fuar kapsamında güzel sanatlar eğıtimi gören öğrencileri teşvik etmek amacıyla bu yıl üçüncüsü gerçekleştinlen "TUYAP Genç Sanatçılar Resim Yanşması'nakatılacak adaylann yapnlannı 15 eylüle dek TLYAP Tepebaşı İstanbul Sergı Sarayı'nda Basın Bürosu'na makbuz karşıhğı şahsen teslim etmeleri gerekiyor. Türkiye'de güzel sanatlar fakültelennde okuyan öğrencilerin tek resim ile katılabileceği yanşmada tuval üzerine yapılmış resimlerin bir kenannın 150 cm olması gerekiyor. Yapıtlan, Doğan Paksoy. Prof. Ergin Inan, Ertan Mestçi, Prof. Kemal İskender, Kıymet Giray, Lütfiye Kalaycı, Prof. Mustafa Plevneli. Prof. Özer Kabaş ve Yahşi Baraz'dan oluşan bır seçici kurul değerlendırecek. Yanşmada ödül ve mansiyon alan ve seçici kurul tarafından sergilenmeye değer bulunan eserler 1-15 ekım tarihleri arasında düzenlenecek olan 7. İstanbul Sanat Fuan'nda sergilenecek. (Aynntılı bılgi için: 252 50 70-10 ha»)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear