14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 1997 PERŞEMBE 12 KULTUR Türk sanat müziğinin efsanevi ismi Hamiyet Yüceses'in ölümünün üzerinden bir yıl geçti 'Makber'in 'i arahyorESRA ALİÇAVUŞOĞLÜ Ağlaması için bütün mahalle bekler- miş, ayol bacı derlermiş, "Marpuççu- lann gelinine söy le memey i kızın ağzın- dan çeksin de viyaklasın biraz. Ağlama- sı pek güzel yaramazın." Bu sözler. ge- çen yıl Marmans'te geçırdiğı beyın ka- naması sonucu, 84 yaşında yıtirdiğimiz Türk sanat müziğinin efsanevi ısmı Ha- miyet Yüceses'ten başkası için değil. Türk Sanat Müziği'nın bir dönemine damgasını \-uran ve gelmiş geçmiş en güzel kadın seslerinden bıri olarak nı- telendirilen Hamiyet Yüceses'in ara- mızdan aynlışının üzennden tam bir \ ıl geçmesine rağmen: 'Makber*, 'Çeşmi Siyah', 'O Dudaklar' ve daha birçok şar- kısı hâlâ aynı tadı taşıyor plaldannda. Hamiyet Yüceses, ilk kez 11 yaşında bir lira yevmiye ile Burhaniye'de çıkar sahneye. Bu dunım sesinin çok güzel ol- duğunu bilip değerlendırmek istediği için değildir. Maddi durumlannın sar- sılması ve sesinin güze! olduğunu bılen çevrenin ısrarlanyla böyle bir ışe gin- şilir. Fakat babası çok tutucu olduğu için yalnızca lstanbul dışında sahneye çık- masına izin \erir. Bu karann ardından tam beş yıl Anadolu'nun çeşitli yerle- rinde sahneye çıkar Hamiyet Hanım. Bunun en uzun kısmı ise Gazıantep'te olur. Bütün şöhretınin perçinleştiği yer Gaziantep'tir. Şöhreti tstanbul'dadadu- yulunca 1931 "in son aylannda tstan- bul'a gelir ve zamanın ünlü gazinolann- dan Londra Birahanesi'nde sahneye çık- maya başlar. 30'lann ses kraliçesi 1932'de Kadıköy Mısırlıoğlu bahçe- sinde bir ses yanşması düzenlenir. O zamanlar 16 yaşında olan Hamiyet Yü- ceses, ses kraliçesi olur bu yanşmada. 16 yaşındaki birgenç kızın ses kraliçe- si olması aynı yanşmaya katılan daha kı- demli yanşmacılann ağırına gıder ve motorla karşıya geçmek üzere olan Ha- miyet Hanım'ı denize atmayı planlarlar. Fakat konuşmalan duyan motorcu tara- findan uyanlarak kurtanlır Hamiyet Yü- 1 ürk sanat müziğinin bir dönemine damgasını vuran ve gelmiş geçmiş en güzel kadın seslerinden biri olarak nitelendirilen Hamiyet Yüceses,'Makber', 'Çeşmi Siyah', 'O Dudaklar' ve daha birçok şarkıyla plaklardan da olsa gönülleri fethetmeye devam ediyor. Sanatçı bugün saat 15.30'da Karacaahmet Mezarlığı'ndaki kabri başında dostlan ve yakınlan tarafından anılacak. Geçenyıhitirdiğimiz Türk sanat müziğinin 'bülbüTü HamiyetYüceses. 11 yaşındaşarkısöyJemeyebaşladı. 1932'dedüzenienen yanşmada 16 yaşında ses kraliçesi oldu.Yüceses, Ağyazar Efendi ve Selahattin Pınar ile birtikte (üstte, sağda). ceses Ama o günü hcr hatırlayışında ürperdıgını anlatır 30'lann ses kraliçe- si. 1931 yılından itibaren tstanbul'daça- lışmayaba^layan Hamiyet Hanım'a za- manın ünlü hocalan ders vermek için adeta \ anşırlar. Sadettin Kaynak. Arta- ki Candan. Selahattin Pınar. Mısırlı tb- rahim Bey özel ders vermeye başlar ve Hamiyet Hanım'ın sesine göre besteler yapıp plağa okuturlar. 'O Dudaklar', 'Yasemen', 'Cördüm Ben Seni', 'Yeşil Göderini Ufkuma Gerki" gibi ünlü şar- kılar Hamiyet Hanım için bestelenir. Kuşkusuz, Hamiyet Yüceses denil- diğinde ilk akla gelen Abdulhak Hamit Tarhan'ın ünlüşiin 'Makber'. Hamiyet Hanım Hafız Burhan'ın bestelediği GençletiegeleceğeyolculukAHUANTMEN Genç Etkinlik bu yıl da Türki- ye'ye ayna tutuyor: Müthış bir kargaşa içinde kan gövdeyi götü- riirken. deri koltuklarda memle- ket meseleleri görüşülüyor. Eski gazete sayfalannda yakın geçmi- şimizi izliyoruz. Korkuyoruz. Yü- rüyüşlere çıkıyoruz. Etrafımızı tel örgüler sarmış. Daracık oda- lardabunalıyoruz. Karşımızada- rağaçlan çıkıyor. Karanlık ayna- larda. renkli camlarda kimlık pe- şıne düşüyoruz. Pembe dizilerde yannı özlüyoruz, adi manzara re- sımlennde doğayı anyoruz. Etraf- ta pis bir koku \ ar. Yaşamak. bir labirentin koridorlarında yolunu bulmaya benziyor... lşte gençle- rin üretimiyle karşımıza çıkan manzara. 3. Genç Etkinlik'te yaşadığı- mız günlerden bir kesitle karşılaş- mamızm bir nedeni de bu yılki et- kinliğin kavTamsal çerçe\esinin "kaos" olarak belırlenmesı kuş- kusuz. Bu kavTam, tek başına. an- latmaya yetmiyor mu günümüz Türkiyesi'ni? Kadınlarla erkeklerin hemen hemen eşit sayılarda temsil edıl- diği 3. Genç Etkinlik, sosyal so- runlara duyarlı, düşünen ve yarat- maya "cesareteden"çoğu yirmi- li yaşlanndaki gençlerin başta enstalasyon ve performans olmak üzere, resim. heykel ve video gi- bi çeşitli alanlardakı üretimini sergiliyor. Uluslararası Plastik Sa- natlar Demeği ve TÜYAP'ın iş- birliğiyle ve bu yıl ilk kez spon- sorlann desteğiyle gerçekleştıri- len etkinlik, Türkiye'nin çeşitli kentlerinden 477 genç sanatçıyı bir araya getirerek büyüyor. çeşit- leniyor ve lstanbul ağırlıklı ol- maktan çıkıyor. Gelecek yıl. der- negin tasarladığı gibi uluslarara- sı bir niteliğe kavuşabilirse, ls- tanbul, dünyanm genç sanatçıla- n için bir buluşma noktası olabi- lir^ Coşku ve karamsarük Bu yılki Genç Etkinlik'te. coş- ku ve karamsarlığın bir arada bu- lunduğu söylenebilir. Biryanda. yaratma dürtüsüyle kıpır kıpır bu yüzlerce gencin arasında yoğun bir sanatsal potansiyel gözleni- yor, öte yandan bu gençlerin. çar- pık düzeni ve affedilmez eğitım sistemiyle "genç yaşanTı sakat- layan bir ülkede genç olmanın getirdiği tedirginliği yaşadıklan seziliyor. Genç Etkinlik. Türkiye için umut olabilecek gençleri bir araya getirirken, Türkiye'nin ıçın- de bulunduğu bunalım karşısın- da bu gençlerin duyduğu umut- suzluğu ortaya koyuyor. Müthiş bir yaratma coşkusu hissedilir- ken, bu coşkuya gölge düşüren ka- ranlıkortamın etkileri görülüyor. Genç sanatçılann seçtıklen te- 3. Genç Etkinlik 13 temnıuza dek Tepebaşı TÜYAP Sergi Sarayı'nda. (Fotoğraflar: KADER TLGLA) JCrLavramsal çerçevesi 'kaos' olarak belirlenen 3. Genç Etkinlik'te bu yıl coşku ve karamsarlık bir arada. Ortak öğelerin çok sık rastlandığı genç sanatçılann 'dünyasında' koltuklar, gazete kupürleri, kan, toprak, televizyon ekranlan ve tel örgüler. ipler var. Daha çok enstalasyonun yeğlendiği Genç Etkinlik. umutlan, kıpırtılan ve geleceği ortaya koyuyor. malar, kullandıklan malzemeler ve kurguladıklan "dünyalarda" ortak öğelere çok sık rastlıyoruz: Birtepkiyi dile getiren koltuklar. belleksızliğımıze göndermede bu- lunan gazete kupürleri. toplum- sal şiddetin aşın boyutlara vardı- ğını akla getiren kan. sosyal bir erozyonu düşündüren toprak, kimlik aray ışlanrruzı yansıtan ay- nalar. yaşantımızın merkezi hali- ne gelen medyaya göndermede bulunan televizyon ekranlan ve sınırlanmızın bilıncıni ya da bel- kı özgürlük arayışlanmızı ortaya koyan tel örgüler, ipler... Ktostrofobik odacıklar Bir labirent gıbı düzenlenen TÜYAP'ta açık alanlarda ve oda- cıklarda yapıtlannı sergileyen sa- natçılann çoğu. kendilerine aıt mekânlan klostrofobik düzenle- melere dönüştürmüş. Bu mekân düzenlemelerin çoğunda. karan- lık odalara giriyoruz ve aynalara bakıyoruz. Korkut Tiryaki'nin karanhkta ayna ve gazete kupür- leriyle yaptığı "Yüzleşme*, Öz- ge Oztürk'ün "Ayna Ayna Söyie Bana" gibi işleriyle. bireyin sıkış- mışlığını, bunaltısını, belki sa- natçı olarak yaşadığı var oluş so- runlarını ortaya koyan Rengin Solmaz Sönmez'in bir Giacomet- ti yorumuna benzeyen işı, "No Us", AylaTuran Bay saların "Va- roluş", Funda Günaydın'ın de- mirparmaklıklı fıgür heykellerin- den oluşan "... bir kesit" başlıklı işlerinde aynı sorunlara ve aynı yaklaşımlara rastlıyoruz. Ve Genç Etkinlik'te bu yıl çok sayıda sanatçının "kanlı" ışlen- ne de rastlıyoruz. Fırat N ünlü- el'in kankırmızısı bir karanlığa yerleştirdiği bir tabutla gerçek- leştirdiği "KaosumTl bireysel an- lamda bir kaosun işaretlerinı ta- şırken. CihanYazKi'nın tepesine bir küre yerleştirdiği kanlı havu- zundan etrafa kazayla sızan bo- yalı su daha güçlü bir etki yara- tıyor. "Yaşasuı Kötülük" başlık- lı ışinde. CKaTüre'nin "tsnTa"sın- da karşımıza çıkan yine kan ve taş. toprak. Türkiye'nin Avrupa Toplulu- ğu macerasını sanatçı Banu Ak- taş'ın soğukkanlı yaklaşımıyla ortaya koyan "A.T." başlıklı ens- talasyonu ise yine bırbaşka Tür- kiye gerçeğine işaret ediyor. Ak- taş. yeşil alandan oluşan bir labi- rentin içine. Avrupa Topluluğu'na üye ülkeleri simgeleyen. aynı renk- te bayVak rasıyan farkb renkte ayaklar yerleştirmiş. bu ayaklar la- birentte kolayca yollannı bularak birbirleriyle karşılaşabiliyor. Tür- kiye ise. labirentin köşesinde ufâk, toprak. üstelik çıkışı olmayan bir alanda, beyaz bir ayak olarak tek başına duruyor. Aktaş'ın bu son derece sade enstalasyonu, sayfa- larca makaleye, sayısız kitaba be- del bir görsel karşılık. Türkiye'nin bunalımlan karşı- sında Ahmet Demireydi'nin ko- ca Türkiye'ye kurşun döktüğü "Nazar beğmezInşaDah" başlık- lı esprili işi ise, sorunlanmızı "bi- ze özgü 1 " yöntemlerle nasıl çö- zümlemeye çalıştığımızı gerçek- çi bir biçimde ortaya koyuyor! Gençlerin tercihi enstalasyon Yazının başında göndermede bulunduğumuz "Dunım" başlık- lı işiyle GamzeTekin, kaos kav- ramıyla örtüşen "Shah Be^'az" başlıklı resmiyle A. Dilek Kırat- h, kadının bu toplumda yaşadığı kaosu ortaya koyan "Türkiyem Türkiyem Cennetim" başlıklı ens- talasyonuyla Neslihan Tınaz, içi dolu ve boş çoraplarla gerçekleş- tirdiği enstalasyonuyla Esin Vlut- lu, "Her Duygu Yaşannıış Bir Ön- ceki Duyguya Göndermedir" baş- lıklı işiyle Eyüp Yurtsever. be- tonlaşma karşısında kalan doğa kı- nntılannaolan duyarlılığını yan- sıtan "Kaldı Az Kaldı" enstalas- yonuyla Ata Öztürk, "Ka\ıp"la Berrin Bağdatlı. "Düma evi"yle Özlem Tan, ironik popolanyla Simge Uygur. ızleyicinın yoğun ilgisini çeken "Sebebi Benim'* başlıklı işiyle BülentÇınar. video enstalasyonu "Erebos ve Ben" ile Canan Şahin Şenol. gölge oyu- nunu anımsatan "Kurtanhnış Böl- ge"yleHaiaOsmanDemirveŞe- ner Özmen, "Kurşuna Dizilen- ler"le Ali Dogan \e "Denge"yle Songül Coşkun, "Kaos"la Ferhat Özgür. Genç Etkinlik'te dikkat çeken sanatçılar arasındaydı. Genç Etkinlik. bir yandan da Türkiye'de genç sanatçılann sa- natsal ifade tarzı olarak enstalas- yonu yeğlediklerini ortaya koyu- yor. Resim ya da heykele az rastla- nıyor, video ise şu sıralar Batı ül- kelerinde olduğu denli yoğun bir kullanım aracı olmuş değil. 500'e yakın sanatçı arasında. enstalas- yon gibi "kolay'" görünse de ger- çekte en az öteki ifade biçimleri denli zor bir alanda üretimini or- taya koyan gençlerin arasında. başka ifade yollan denese belki daha ıyi sonuçlar elde edebile- ceklerin sayisı az değil. Ama bu, şimdilik o denli önemli değil. Genç Etkinlik, hevesleri, umut- lan, kıpırtılan ve geleceği ortaya koyuyor. 'Makber' şarkısını ilk kez Kocamusta- fapaşa'daki e\ lennin bahçesinde bulu- nan akasya ağacının üzennde okudu- ğunda herkes büyülenir adeta Fakat. o yıllarda bu tarzda şarkılar okunmadığı için sadece sevdiği bir gazel olarak ka- lıruzun yıllar. Ta kı 1953 yılında Kü- çük Çiftlik Parkı'nda çalışırken radyo ar- şi\inde rastlayana \e "Ben bunu neden akumuyorum"" diyene kadar. 1953 y ı- lındatekrarpatlar 'Makber' Hafız Bur- han çoktan ölmüş, şarkı unutulmamış ama küllenmiştir. 1955'teilkMakberpla- ğını yapar Yüceses. fakat istediği sonu- cu alarnaz. Sanatçı. en güzel okuduğu 'Makber'in 1979 yılında doldurduğu plak olduğunu söyler. Dr. Osman Sabuncu ile evlendıkten sonra sanat hayatından kendini çeker Hamiyet Yüceses. Bu durum biraz da Osman Bey"in isteği doğrultusunda ger- çekJeşir. Ancak iki buçuk yıl dayanır sahneden uzak kalmaya sonra geri dö- ner sanat hayatına. Yüceses'in yeğeni Şa- kirEroğluogünlenşöyleanlatıyor "Bi- zim bildiğimiz kendisini ailesine adadı- ğı dönemdi. Daha önce daha sıkı bir Uiş- ki içindeydi diğer sanatçı arkadaşlany- la. Ara sıra toplantılar olurdu, onlara kanurdı. Yıldız olduğu dönemde. diğer yıldız sanatçılarla sanatın gerektirdiği şekilde bazı olaylar olmuştur mutlaka. Bu tip çekişmeler olmadan yıldızlık ol- muyor. Fakat son yıllarda gayet güzel dosthıklar içinde sürerdi ilişkileri." Şöhretin doruğunda eğitim Hamiyet Yüceses günümüz sanatçı- lannın hiç gerek duymadığı bir adım atar 1944 yılında, hem de şöhretinin do- ruk noktasındayken. Aldığı dersleri ye- terli bulmayarak konser\atu\ara girer ve o günün en önemli hocalanndan ders al- maya başlar. 1949 yılına kadar A Gru- bu lcra Heyeti sanatçısı olarak konser- vatuvar konserlerine katılır. Fakat bir yandan plak, radyo. sahne çalışmalan, özel konserler derken bu çalışma hızı- na dayanamaz ve 5 yıldan sonra bırakır konservatuvan. 1952 yılına gelindiğinde Hamiyet Yü- ceses, Suadiye Okul So- kak'ta zamanın valilerin- den Mümtaz Tarhan'ın köşkünüsatınahr. 1976'ya kadar bu köşkte yaşar. Fa- kat köşkün etrafı apartman- larla dolduğunda. o da bu akıma uyarak köşkü apart- taan haline getinr. Yüce- ses apartmanı olur koca köşk. Vefat ettiğı zamana dek bu apartmanda yaşar Hamiyet Hanım. Şimdiler- de bu sokak Hamiyet Yü- ceses Sokağı olarak anılı- yor. Sanatçının yeğeni Şa- kır Eroğlu. Hamiyet Ha- nım'ın oturduğu sokağın adıyla anılmasını büyük bir kadirşinaslık olarak nite- lendinyor. Şakır Eroğlu. sa- natçı ile olan ilişkilerinı söyle anlatıyor: "Marma- ris'te vefat ederken yanın- da bulunan bir kaç insan- dan biriydim. Bana bazen daymla konuşanıadığım şe>- leri seninle daha rahat ko- nuşuyorum derdi. Çok şe>' paylaşırdık. çok şey anla- tırdL Bir de sesini çok sever- dim. Türk müziğine âşığun ama onun sesi bambaşka işlerdi içime. Son güne ka- dar dinıdik ayakta. sağtık \e şıklık içinde geçirdi Hami- yet Hanım yaşamını. son gününe dek sanatçı kaldı. Hayatimda hiçbir zaman onu yatar vaziyette görme- dim. Hiçbir zaman kendi- ni bırakmadı. Hastanede yatarken "Zeki Müren tele- fon açtı" dedi. Onunla ne konuştuklannı anlattu çok memnun oldu. Bütün sa- natçılardan. dostlanndan ve tanıdıklanndan ilgi gör- dü." 600'e yakın plak Şakır Eroğlu'nun Hami- yet Hanım ile ilgili unuta- madığı bir anısı ise şöyle: " 1986 yılında Hamiyet Ha- nım 71 yaşındayken bir Al- manya turnesineçıkük. Ha- miyet Hanım onur konuğu olarak katıldı konsere. 3-4 bin kişilik bir tiyatro salo- nunda veriliyordu konser. Fakat saktnun kolruklan es- ki tahta ve ayağa kalkiknğın- da kendiliğinden kapanan cinsten. Hamiyet Hanım sahneye çıktı, programını yaptı, Makber'i okudu, Makber bittiğinde bir pat- lama sesi geldi. Biz sahne arkasındaydık. Bütün sa- kon aynı anda ayağa kalkın- ca çıkan ses olağanüstüy- dü. 10-15 dakika alkış sür- dü." Bugüne kadar 600 civa- nnda plağı olan Hamiyet Yüceses'in yapıtlanna ar- tık ancak radyo arşivlerin- de rastlanabiliyor. Sanatçı bugün saat 15.30'da Kara- caahmet Mezarlığı'ndaki kabri başında dostlan ve yakınlan tarafından anıla- cak. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Temmuzda Caz Dinlenir istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, nisan ayından bu yana istim üzennde. Her yıl olduğu gibi. Yırmi beş yıllık bir geçmışi var. Şimdi temmuz geldi ve karşı- mıza vakıf, her temmuzda olduğu gibi cazla çıktı. Uluslararası Caz Festıvali'nın bu yıl dördüncüsü. Festival Legend 97 ile görkemli bir açılış yaptı ve is- tanbul'da artık caz var. Açıkhava, Cemal Reşit Rey, Esma Sultan. Roxy. Q Jazz Bar yerli, yabancı mü- zisyenleri ağırlıyor. Caz bir tutkudur ve gıderek de bu tutku daha çok insanı sanyor. Daha çok insan. her yıl geçtikçe bu tutkunun etkisine gıriyor. Eskıden Cağaloğlu'nda sık sık söylenen bir deyiş vardı. Boyayı bir kez yırt- tun mu, bir daha kurtuluşun yok gibisinden. Caz da böyle bir şey. Bir kez yakalandınız mı, o ritmin bü- yüleyıci etkisinden kurtulamıyorsunuz. • Caz, dört yıldır ayrı bir festival olarak düzenleni- yor. Daha önce Müzik Festivali'nin içindeydi. Sine- ma, tiyatro gibi. Henüz çocukluk yıllarını yaşaması- na karşın birdenbire olgunlaştı ve Avrupa Caz Fes- tivalleri Birliği'nin üyesı oldu. Yenıliklerle karşımıza çıktı. Henüz dördüncü yılın- da bir tutku haline donüştu Kuşkusuz bu başan, yo- netıcilerın ve danışmanların. Zaten Kültür ve Sanat Vakfı'nın, yazılanmda sık sık söz ettiğım gibi. eleman- lan hep hummalı bir çalışmanın içindedirler. Bunun yanı sıra, bu vakıf etkinlikleriyle ömek ol- muştur, birçok kuruluşa. Önceleri çeşitli açılardan tepki görmüştür; ancak, yıllar vakfın -tabii ki eleşti- rilecek durumlar, yanlar vardır- ne kadar başanlı ol- duğunu kanıtlamıştır. Hani. Ziya Paşa'yı anımsaya- rak söylersek yapılan "işe" bakılınca. Yıllardır özellikle film festıvah olmak üzere vakfın etkinliklerini izleme olanağı buldum. Elımden geldi- ğince etkınlikleri tanıtmaya çalıştım. Vakıf çalışan- lannın emeklerine teşekkür etmeye özen göster- dim. Son yıllarda eleştırilerimı ise yazmadım. Birincisı yazmaya değecek kadar önemli durumlar değildi. Vakıf çalışanları, artık, tek sözcükle alanlannın uz- manı olmuştu. Vakıf, gerçek bir sanat kurumuydu. Ikincisi, sözlü olarak -o da bir ıki küçük aynntı- yö- neticilere iletmeyi daha doğru buldum. Çünkü iste- dim ki böylesine bir güzelliğe kuçük de olsa bir göl- ge düşmesin. • Bu yıl da birbirinden önemli sanatçılar ve toplu- luklar sahne alacak. Örneğın bu akşam, müzikse- verter, hiç yabancısı olmadıkları kuzeyin "bilge sak- sofonu" Jan Garbarek ve grubunu dinleyecek. Be- lirtmeme gerek var mı bilmiyorum, başta Eberhard VVebervar... Hafta sonunda belki de tatil projeleri iptal edile- cek. Çünkü Grogan Bregovic "Düğün ve Cenaze Müziği Orkestrası "yla film müzıklerini seslendıre- cek. Ardından geçen yıl Zawinul ile izlediğimiz Arto Tunçboyacıyan, "NıghtArk" ile Açıkhava'ya çıka- cak. Onno Tunç'un anısına çalacaklar. Gruba vo- kallerde, Eleftheria Arvanitaki ve Sezen Aksu eş- lık edecek. Sadettin Davran'ın deyişıyle konser "hadiseli geçeceğe benziyor". 14 temmuz pazartesı ise, Güher-Süher Pekinel ve Jacques Loussier Üçlüsü ile. kuşkusuz müzik- severler disiplinler arası bir ilke tanık olacaklar. Caz standartlanyla Bach dınleyecekler. Kuşkusuz caz festıvali kapsamı bu kadar değil... Örneğın bitışteki Latin gecesi. belli ki, coşkuyu ge- cenın laciverdine yükselten konserierden olacak. BirçokTürkiyeli müzisyen de bu caz festivalinin ko- nuklanndan. Bence caz festivalinin en olumlu yanlanndan bi- ri de "yerli" konuklann sayısının giderek artması. Bu bağlamda, daha sonrakı festivallerde, Bülent Or- taçgil, Gürol Ağırbaş, Ayşe Tütüncü gibi müzis- yenlerin de yer almalarını dıleyelım. • Evet, temmuzda caz dinlenir. Caz. temmuz ge- celerinın artık vazgeçilmesi olanaksız güzelliklerin- den bırıdir. Ay, hilalden giderek dolunaya doğru yol alır. Caz ve dolunay, kı festivalin bitişinin ertesinde dolunaydırgeceyi aydınlatan, Istanbul'un iki gözbe- beğıdir. Caz bir yandan bir hüzün atmosferi oluştururken, öte yandan ritmi, ınsanatanımsız biryaşam coşku- su aşılar. Çok klasik olacak, ama, varsın olsun; caz, ruhunu arındırır insanın. Buna, ne çok gereksinimi- mizvar... Mikhail Barışnikov İzmirde • Kültür Senisi - 11 Uluslararası Izmır Festi\ali, 11 temmuz cuma- günü ünlü dansçı Mikhail Banşnikov'u ağırlıyor. Dansçımn ABD'de "VMııte Oak Dance Project" adıyla kurduğu modern dans grubu. 11. Lluslararası Izmir Festivali kapsamında. Çeşme Açıkha\a Tiyatrosu'nda cuma günü bir gösteri sunacak. Çokluk bireysel yeteneklerı öne çıkararak modern koreograflann eserlenni sahneleyen grup. ilk zamanlarda Mark Morris'm koreografilerini sahnelerken. şımdilerde aralannda Martha Graham'ın da bulunduğu birbirinden farklı koreograflann eserlerinı yorumluyor. Banşnikov ve dans grubu, müzisyenleri eşhğinde. Alberto Ginastera'nın müziği, Kraig Parterson'un koreografisiyle "Ağaç Gibi Yap". Johann Sebastian Bach'ın müziği. Jose Lımon'un koreografisıvle "Chaconne". Harriet Cavalh'nin bazı bestecilerin eserlennden aranje ettiği müzık ve Mark Morris'ın koreografisiyle "Canonic 3 4 Srudies" ile Lucia Dlugoszesvskı'nin müziği ve Eric Havkins'in koreografisiyle "Şairin Gezisı" adlı eserleri sahneleyecek . Edebiyat dergisi Fayton'un ilk sayısı • Kültür Senisi - Avlık edebiyat dergisi Fayton'un ilk sayısı çıktı. Bu sayının önsözünde dergiye neden Fayion ısminın venldiği açıklanıyor: "Neden Fayton? Tabıı kı bu kelimenin bilinen anlamlan dışında bizim faytona yüklediğimiz başka değerler de var. Sözlüklerebaktığımızda fayton kelimesinin anlamı karşılığında şu açıklamalan görürüz: Tek körüklü. dört tekerleklı, bir çift at tarafından çekilen bınek arabası. Diğer karşılığı ise daha ılginç: Perde ayaklılardan sıcak deniz kıyılannda yaşayan uzun kuyruklu bir kuş. Bir sanat kültür dergisıne ısim olmasına bu sebepler bıle yetebilir. ama bizim bu ısme yüklediğimiz şeyler daha yoğun. daha insan temeiıne dayanıyor..." Dergının ilk sayisında Murat Harmanhklı. Ruşen Hakkı. Ö. Özgür Çınar, Ece Ayhan. Elif Gürbüz, Öner Yağcı. Sabahattın Yalkın. Tülın Er, Göksel Erbinar, Afşar Tımuçin. Sınan Köseoğlu ve daha birçok isim yazı ve şıirlenyle yer alnor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear