25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 İSAN 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA TELEVIZYON 15 Savaşta bir çocuk r CCVE521.00 Güneş İmparatoriuğu - Empire of the Sun / v önetmen: Steven Spielbierg / Senaryo: Tom Stoppard (J. G. Ballard'ın romanından) / Girüntü: Allen Daviau / Oyuncular: Christian Btale, John Malkovich, Miranda Rchardson, Nigel Havers, Emily Richard, Peter Gale / 1987 ABD yapımı, 153 dakika. TN Servisi "Güneş Im- "savaş" ve "çocuk" te- paratoluğu" (Empire of the Sun) Amerikan sıne- tnasuda "genç kuşak" sinenacılar içinde "ayrı- calddı" bir konuma sahip olar Steven Spielberg'ün malannı aynı potada erite- rek perdeye taşıdığı savaş karşıtı bir seyirlik. Şanghay, Aralık 1941... Yaşam, Avrupa"daki sa- vaştan uzak, her zamanki 'Güneş tmparatorluğu'. Steven Spielberg sinema- sının 'ciddi' nimlerinden biri. Yapımda John Malkovich ve Christian Bale başrolde oynuyor. NTV 21.4Sİ Belgeselin 6. bölümü îküsadi arayışlar TV Servisi - lstanbul'un fethinden günümüze kadar uza- nan ıktisat belgeseli "Tiirk İktisat Tarihi Seyir Defte- ri" bu hafta "Yeni Bir Dünyaya Doğru" adlı altıncı bölümüyle ekrana geliyor. \rsen Gürzap ve AH Tay- gun'un sunduğu belgeselin bu bölümünde, 1908'lerden 1948'e kadar sürecek olan milli iktisat dönemi, toplum- sal altüst oluşlar. savaşlar, siyasal çalkantılar, diplomatik manevralar, iktisadi arayışlar. savaşın sonucu olarak er- keklenn boşalttığı bütün alanlan doldurmak üzere Naci- ye Sultan'ın önderliğinde kurulan kadın çalışma tabur- İan gibi konular ele alınıyor. Sekiz bölümden oluşan belgesel Yılmaz Karakoyun- lıı, Eniz Rıza, Türkel Minibaşjarafından hazırlandı. gibi sürmektedir. Zengin bir Ingiliz sanayicinin oğ- lu, 11 yaşındaki Jim (Ba- le), tüm dünyadaki savaş- lardan uzak bir lngiliz ma- hallesinde yaşamaktadır. En büyük uğraşı, model uçaklan ile oynamak olan Jim, pilot olmayı düşle- mektedir. Kasabanın biraz dışmda yaşayan arkadaş- lannı ziyarete gittiğinde, savaş gerçeği ile yüz yüze gelir. Çevrelerindeki diğer insanlar gibi, Jim'in ailesi de Şanghay'ı terk etme ha- zıriıklan içindedir. Ancak geç kalmışlardır. Pearl Har- bour saldınsı ile birlikte, savaş Çin'e de sıçrar. Japon istüası Çin'i altüst eder. Kaçma paniği içinde. Jim ailesini yitirir. lngiliz ma- hallesi boşaltılır ve J im, tü- müyle birbaşına kalır. Ba- şının çaresine bakacaktır. Haftalarca açlıkla iç içe so- kaklarda yaşar. Amerikalı iki asker, Jim'i yanlanna alırlar. Ama bir süre sonra tutuklanarak toplama kam- pına gönderilirler. Yaşayabilmek için ge- rekli olanlan kısa zaman- da öğrenen küçük çocuk. bundan sonrasında minik beyninde bazı sorulan ya- nıtlamaya çalışır. Savaşta hangi tarafı tutmah? Bü- yüklere güvenebilir miyim? Japonlar, bize her zaman anlatıldığı gibi kötü insan- lar mı? Belki de onlara hay- ran olmalı... Savaşta kim düşman, kim dost? Bu so- rularla meşgul ettiği beyni, artık anlamaz olmuştur ya- şanılanlan. Neden insan- lar birbirleriyle acımasızca savaşırlar ve paylaşama- dıklan nedir? "Güneş tmparatorlu- ğu", edebıyattan beyaz- perdeye uyarlanan yapıtla- nn çoğunda gördüğümüz tuzaklara düşmüyor. Hatta birçok açıdan romanın önü- ne bile geçiyor. Spielberg, sinemayı bilen, onun ni- metlerinden yararlanan ka- merası, savaşın acımasız atmosferini birçocuğun gö- züyle, gerçekleştirilebile- cek en iyi biçimiyle veriyor. îzlemek kaçınılmaz! Alman yönetmen Schlöndorff'un Amerikan dönemi filmlerinden Yaşh zencîlerin birliği MURAT OZER Irkçılık karşıtı filmlerin önemli ömeklerinden biri "Siyah Direniş" (A Gat- heringof Old Men). tstan- bul Film Festivali'nde "Yaşh Adamlar Toplu- luğu", ticari sinemalarda "Ezilenler" adlanyla gös- terilen, video kopyasının adınınsa "Murder on the Bayou" olduğu yapım, or- ta kuşak Alman sinemacı- lannın ustalanndan Vol- ker Schlöndorff un Ame- rikan dönemi yapıtlann- dan. 1970'lerde, ABD'nin zenci nüfus olarak yogun olduğu Louisiana eyaletin- de bir şekerkamışı çiftli- ğinde işlenen bir cinayet- le başlar fılm. Charlie ad- lı genç bir zencidir katil, öldürülense yörenin ırkçı beyaz çiftçilerinden Beau Boutan. Katil olarak ortaya yaş- lı bir zenci olan Mathu (Gossett Jr.) çıkar, ardın- dan yaklaşık 20 yaşlı zen- ci daha katil olduklan sa- vıyla şerifin karşısına diki- lirler. Zencilerle arası iyi olan beyaz çiftlik sahibı kızı Candy Marshall (Hunter) da onlann yanındadır. Ken- dini savunmak zorunda ol- duğu için adam öldüren Charlie'yi linçten korumak için, yaşamlannda o zama- na kadar göstermedikleri cesareti göstermektedirbu "yaşlı adamlar toplulu- |u".-. Irkçılığın hâlâ yoğun bi- çimde hissedildiği ABD'den "örnek" bir olay anlatan "Siyah Dire- niş", haksızlığa karşı diren- menin "farklı" birboyu- tunu sergiliyor. Yönetmen Schlöndorff un uzun sine- ma geçmişindeki anlatım zenginliğini buraya taşıdı- ğı yapım, özellikle yaşlı zenci oyunculann çabala- nyla daha da değerleniyor. Ernest J. Gaines'in ro- manından uyarlanan film. etkili diyaloglan, "sıcak" renkleri ve Ron Carter'ın vurucu müziğiyle de ken- dini hissettiriyor. Sinemanın ırkçılığa ba- kışımn "alçakgönüllü" duraklanndan biri "Siyah Direniş". Daha önceki göstenmlerinde izlemediy- seniz bu kez kaçırmamaya çalışın! cgr ShowTV 01.45 Siyah Direniş - A Gathering of Old Men / Yönetmen: Volker Schlöndorff / Senaryo: Charles Puller (Ernest J. Gaines'in romanından) Görüntü: Edward Lachman / Müzik: Ron Carter / Oyuncular: Louis Gossett Jr., Richard VVidmark, Holly Hunter, Joe Seneca, Will Patton, Woody Strode / 1987 ABD yapımı, 91 dakika. 'North', konuk oy uncularıvla ilginçleşen bir 'çocuk özgürlüğü' filmi. En iyi aileninpeşinde atv 22.35 North - North / Yönetmen: Rob Reiner / Senaryo: Alan Zvveibel, Andrew Scheinman (Alan Zvveibel'in romanından) / Oyuncular: Elijah Wood, Jason Alexander, Bruce Willis, Matthevv McCurtey, Marc Shaiman, Jon Lovitz, Alan Arkin /1994 ABD yapımı, 87 dk. TV Servisi-AlanZwe- ibel'in, oğlunu düşünerek yazdığı romandan yola çı- karak çekilen "North". küçük bir çocuğun bütün dünyayı dolaşarak "en iyi »ile"yi bulma savaşırrunı anlaür. 11 yaşındaki North (AVood). annesiyle babası- nın kendisiyle yeterince il- gilenmedikleri düşüncesi- ne daha fazla dayanamaz ve harekete geçer. Bir avu- kat bulur. onlardan ayn- hr. Ancak mahkeme, yaşı- nın küçük oluşunu göz önüne alarak, yaz sonuna kadar kendine yeni bir ai- le bulamazsa, bir yetim- haneye verilmesini kara- ra bağlar. Böylece North, tüm dünyayı dolaşıp ken- disine uygun bir aile ara- maya başlar. Yolculuğu devasa bir Teksas çiftli- ğinden Havvaıi'ye, oradan kutuplara kadar sürer, kar- şılaştığı her ailenin, iyi in- sanlar olmalanna karşın kendisini başka bir neden- le istediklerini fark ettik- çe umutsuzluğa kapılır ve sonunda, dünyadaki en ide- al ailenin kendisininki ol- duğunu anlar... Birçok konuk oyuncu- nun "North'un aileleri" kompozisyonlannda karşı- mıza çıktığı film daha çok görsel yanıyla öne çıkıyor. Amerikan ailesini koruma içgüdüsüyle kotanlan ya- pım, bu tür filmlerin sıra- dan ömeklerinden biri ol- maktan öteye gidemiyor. Çekimleri Manhattan, New Jersey, Hawaii ve Alaska'da yapılan "North", ilgınç bir çıkış noktasına sahıp olmasına karşın "uzlaşmacı" fına- liyle hedefınden (\a da bi- zım istedığimız hedeften) sapıyor ve ortaya "kunı- lu düzenden yana" bir sonuç çıkıyor. Başroldeki Elijah Wo- od'un başanlı oyunculu- ğuyla bir yerlere gelmeye çalışan yapım, çok şey bek- lemeden izlenebilecek tür- den bir film... MERCEKLE BAKINCA MAHMUT T. ÖNGÖREN Canavarlaştık! Bir toplum nasıl canavariaşır? Bu soruya en iyi ya- nıtı toplumbılimciler verecektir. Nasıl olursa olsun toplumumuzun canavarlaşma- sı en sonunda adamakıllı sağlandı. Yoksulluk mu, en doğal hakların ayaklar altında ezilmesi mi, çalıp çır- panlann onca bağırış çığınşa karşın ellerini kollannı sallaya sallaya çekincesizce dolaşmalan ve bolluk için- de yaşamalan mı, "vafan uğruna" diyerek kimi ser- serilerin işlemedikleri suçun kalmaması mı, devletin bu gibileri koruması ve hatta onlan "kahraman" di- ye sunması mı, işledikleri suçların bilinmesine karşın kimilerini toplumun bir kesiminin de açıkça koruma- sı mı toplumumuzu canavarlaştırıyor? Ya da din sömürüsü nedenıyle "hoşgörü" maske- si altında kimi çevreleri suça yöneltmek mi, ailede, okulda ve günlük yaşamda her sorunu şiddete baş- vurarak çözmeye kalkmak mı, medyanın para ka- zanma hırsıyla bu şiddetı hiç düşünmeden yansıtma- sı ve desteklemesi mi canavarlaşmayı doruk nokta- sına çıkanyor? Ekranda bir medyumun patlattığı tokatın sesi mi kit- leleri devinimlendiriyor? Ya da bilmem hangi şarkı- cının süt banyosu yaptığını gösteren klipteki bayağı görüntüler mi toplumun gelişmemiş tutkulannı dışa- rı fışkırtarak garip, sapık ve beğenisiz davranışların beyinlerden taşmasına yol açıyor? Bir yanda "çağdaş Türkiye" tablolannın vartığı he- men hemen zorla kabul ettirilmeye çalışıhrken; öte yan- dan çağdışı hiçbir şeyin ortadan kaldınlmaya uğra- şılmaması ve demokratiktoplumlarda bulunması ge- reken hoşgörünün göz göre göre sömürülmesi mi in- sanlan canavarlaştınyor? Demokrasinin kırıntlanndan yararlanılarak demokrasinin darmadağın edilmesi mi en belirgin değerterin parçalanmasına yol açıyor? Bir toplum nasıl canavariaşır? Yanıt nedir? Yuka- nda sıraladığım nedenler mi? Ya da daha başkalan mı? Toplumumuz nereye gidiyor? Bu gibi sorulara nasıl yanıt verirseniz verin. Sanat- çı Senrye Fenmen in öldürülüş nedenıni açıklayabi- lecek misiniz? Tüm başanlanna karşın bu toplumun alçakgönüllü yaratıcılanndan biri. Bu toplumun ya- ratıcılanndan biri, ama aynı toplumun canavarlaşan yanıyla karşılaşarak yaşamını yitirmeyi hak etmeyen bir sanatçı. Yapıtlan ülkesinin sınırlarını da aşmış, evrenselliğe erişmiş, onun yarattığı banşsever değer- ler, canavarlaşmanın doruğa çıkan korkunçluğu ile nasıl kesişebilir? Ama işte bu gibi insanlan yaratan toplumumuz, böylesine korkunçlukları da içinde ba- nndırmaktan kendini alamıyor. Toplumun böylesine canavarlaşmasını kabul etmek olanaksızdır. Aynı toplumun Seniye Fenmen gibi in- sanlan yaratmış olması bile toplumu canavarlaştı- ranlara karşı çıkmamızı engellememelidir. Hatta şöy- le bile diyebiliriz: Bu yaratıcılarımız, bu toplumun in- sanlan değildir. Onlar, ileride kurulmasını özlediğimiz, ışık dolu, renk dolu, güzellik ve emek dolu bir toplu- mun habercileridir. Onlan bağnmıza basarken, böy- le bir dünyanın kurulabileceğini varlıklan ve yapıtla- nyla bize müjdeledikleri için hepsini, her zaman ana- cağız. _ _ ^ _ ^ _ _ Bir kitabın üçüncü baskısı: Ahmet Kahraman, "Yılmaz Güney Efsanesi", Doruk Yayınlan, Ankara, 1996. KENT HABERLEM Kurtuhif çafcşanlarmılan eylem • tstanbul Haber Servisi - Haftalık olarak yayımlanan Kurtuluş gazetesınin beş çalışanınm gözaltına alınması, gazete çalışanlannın da aralannda bulunduğu bir grup tarafından protesto edildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önünde toplanan grup, "Kavganın ve halkın onurlu sesi Kurtuluş susturulamaz"', "Saldınlar, 1 Mayıs'ta halkın hesap sormasını engelleyemez" yazılı dövizler taşıdılar. Arkadaşlannm 20 nisanda TaksınVde gazetelerini satmaya çalıştıklan sırada gözaltına alındığını behrten grup, hâlâ Istanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde olduklannı vurguladı. Eroin operasyonu • tstanbul Haber Servisi - lstanbul'da bir TIR'da yapılan aramada, yurtdışına çıkanlmak istenen ve piyasa değen 3.5 milyon Alman Markı olan 89.5 kg. eroin ele geçirildi. Olayla ılgili olduklan iddiasıyla 4 kişi gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Yaşar Kesin ve Narkotik Şube Müdürü Fertıh Tankuş, yaptıklan açıklamada, uyuşturuculann 34 SZS 10 çekici ve 34 SZS 02 dorse plakalı TIR aracının takibe alınması üzerine yakalandığını belirttiler. Operasyonda gözaltına alınan kişilerin Nazım Horoz, Hasan Katık, Mehmet Yalçın ve Erol Kaya olduğu bildirildi. 4 dükkân yandı • tstanbul Haber Servisi - Fatih'te bulunan Balkan pazannda çıkan yangın sonucu 4 hazır gıyim dükkânı tamamen yandı. Aksaray Langa Bostanlan Sokak üzerinde bulunan Balkan pazanndaki Mehmet Aktaş"a ait Dicle Tekstil adlı hazır giyim dükkânında sabah erken saatlerde yangın çıktı. Yangın daha sonra Mustafa Yolaçan, Mustafa Şahin ve Faruk Şahın'e ait dükkânlara da sıçradı. Fatih İtfaiyesi'nin müdahalesi sonucu söndürülen yangının elektrik kontağmdan çıktığı sanılıyor. ÇevreyoHarında onarım • İstanbul Haber Servisi - İstanbul 2. Çe\reyolu (Q-2) ve Hasdal-Okmeydanı bağlantı yolu üzerindeki vijj'adükler ile İstanbul 1. Çevreyolu (0-1) üzerindeki Onaköy vıyadüklerinde genleşme derzlerinin de^iştirihnesi ve onanmı çalışmalanna bugün ba-;lanıyor. Bugün saat 09.00'da Gaziosmanpaşa- Akşemsettin-Hasdal viyadüklerinin Edirne ve Ankara istkametlennde başjanacak çalışmalar, 30 Ekim 19W7'de tamamlanacak. Çalışmaların trafıği etldlememesi için, sürücülerin alternatif yollan kuılanmalan, yol üzerindeki işaret ve işaretçilere uynalan isteniyor. CHP tstanbul îl Başkanı Mehmet Ali Özpolat, Türk siyasetindeki son gelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdi w Liiildiği ödün vermeden koruyacağız' • Özpolat, genel seçimlerden sonra hazırladıklan Tunceli, Yüksekova ve Diyarbakır Cezaevi raporlannın göz ardı edildiğini, dudak büküldüğünü anımsatarak Susurluk skandahndan sonra ortaya çıkan gerçekler ve RP iktidanmn CHP'yi haklı çıkardığını vurguladı. BARIŞ DOSTER CHP İstanbul ll Başkanı Meh- met Ali Özpolat, genel seçimler- den sonra hazırladıklan Tunceli, Yüksekova ve Diyarbakır Ceza- evi raporlannın göz ardı edildiği- ni, dudak büküldüğünü anımsata- rak Susurluk skandahndan sonra ortaya çıkan gerçekler ve RP ık- tidannın CHP'yi haklı çıkardığı- nı vurguladı. Özpolat, "Laik, de- mokratik cumhuriyetin gelece- ğinden kaygı duyan insanlar, Atatürk'ün partisine; bu konu- larda en duyarlı, kararlı ve tu- tarh olan CHP'yeyöneliyorlar" dedi. Özpolat, laikliği tek başla- nna da kalsalar, ödün vermeden, kararlı ve tutarlı bir şekilde koru- yacaklannı belirtti. Özpolat, Türk siyasetindeki son gelişmeler ve CHP ile ilgili görüş- lerini Cumhuriyet'e değerlendir- di. CHP'nin Cumhuriyet'i kuran parti olduğunu anımsatan Meh- met Ali Özpolat. "CHP oy ora- nına, rakamlara indirgenemez. CHP kurucusuyia, yurdu bir kılcal damar gibi saran örgüt- leriyle, kadrolanyla Türkiye'nin pusulasıdır. Son dönemlerde CHP'ye yönelik olağanüstü il- gi de bunun açık göstergesidir" diye konuştu. 24 Aralık 1995 seçimlerinden hak etmedikleri bir sonuçla çık- tıklannı söyleyen Özpolat, seçim- lerden sonraki uyanlanna dudak büküldüğünü, hazırladıklan Tun- celi, Yüksekova ve Diyarbakır Cezaevi raporlannın göz ardı edil- diğini; fakat Susurluk kazası ve RP iktidanrun, haklı olduklannı ka- rutladığını belirtti. Özpolat, geç- mişe yönelik özeleştiri de yapa- rak "CHP yeniden açılınca SHP'den ayrılıp CHP'ye geç- tik. Fakat yıllardır içinde bu- lunduğumuz SHP iktidardaydı ve ona muhalefet etmek bizi çok zorluyordu. CHP önce 27 Mart 1994 yerel, birleşme sonrasında da 24 Aralık 1995 genel seçim- lerinde hiç hak etmediği sonuç- lar aldı. CHP-SHP ayrılıgı ve bütünleşmesi çok sancılı ol- du"dedi. Geçmiş dönemde sosyal demok- rat belediyelerin iyi işler yaptık- lannı düşünen Özpolat, 12 Eylül sonrasında ve SHP iktidannda so- lun doğal tabanı olan gençlerden, aydınlardan, emekçilerden kop- tuğunu belirtti. Özpolat, insan hak- lan ihlalleri, faili meçhuller, yar- gısız infazlar, demokratikleşme gibi konularda en duyarlı parti ol- duklannı. bu konulardaki tüm olumsuz gelişmelerde halkın CHP'den hesap sorduğunu anım- satarak partiye en çok insan hak- lan konusunda başvuru olması- nın da bunun kanıtı olduğunu kay- detti. Özpolat, CHP'yi ve çalışmala- nnı şöyle değerlendirdi: "Artık ge- nel başkan sorunu yok, parti içi çekişmeler duruldu. Genel baş- kanımu ve genel sekreterimiz işi çok iyi götûrüyorlar. Bir dö- nem partiye oy vermeyen parti üyeleri, yöneticileri yavaş yavaş yuvaya dönüyorlar. Partimizde bir dönem var olan sevgi ve hoş- görü eksikliğini de aşmaya baş- ladık. Halkla kucaklaşmak için en başta sivil toplum örgfitle- riyle iletişim kurmaya çalışıyor, Çağdaş Yaşamı Destekleme Der- neği, Atatürkçü Düşünce Derne- ği, 68'liler Birliği Vakfı, DİSK gibi laik, demokrat. bağımsız Türkiye'den vana örgütlerle, meslek odalarıvla. sanatçı ör- gütleriyle bağımızı güçlendir- meyi amaçlıyoruz. Onlann fi- kir ve önerilerini alıyoruz. Özel- likle^ençler için projelerimiz var. l niversiteli gençlik kadar, çalışan gençliği de kazanmayı amaçlı\oruz. İnsanlarla>üz yü- ze. yakın temasa öncelik veri- yor; seminer. eğitim çalışmala- rı, finiversiteye hazırhk kursla- n gibi çalışmalar yapıyoruz. İl- çelerde belediye komisyonları- mız var ve belediye yönetimle- rini izliyorlar. Pendik. Kartal, Şişli ve Bakırköy ilçeleri bu ko- nuda dosyalar hazırladılar ve hazırlıyorlar. Halkımızın bize olan ilgisine her aşamada ve her alanda en iyi karşıhğı vermeye çalışıyoruz." VakıfGureba 'da Kıyafet Yönetmeliği'ne uyulmuyor Sağük Bakanı Yıldınm Aktuna'nın valiliklere gönderdiği "hastanelerde çalışan personelin Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ne uyması" yönündeki genelgesi, Bezmi Âlem Vakıf Gureba Hastanesi'nde çiğneniyor. 28 şubat tarihli MGK kararları arasında bulunan "Devlet içindeki aşırı dinci kadrolaşma durdurulsun, gereksiz eleman alımına son verilsin" maddesine karşın hastanede bazı doktor ve hemşireler türbanla çalışıyor. Bu arada, eğitim hastanelerinde baş asistan çalıştırılması gerektiğini belirten bir yetkili, E tipi eğitim hastanesi olan Vakıf Gureba'da uzman çalıştırıldığını bildiriyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi Bilimler Anabilim Dalı'nda türbanla çalışmak istediği için Bölüm Başkanı Kemal Alemdaroğlu tarafından hakkında soruşturma açılan uzman Dr. Şükran Erdem'in de çalıştığı hastanede, Refah kadrolaşmasının çağdaş insanlan kaçırmaya yönelik olduğu savunuluyor. (Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZ) Cumhuriyet aydmlanmasını yaşatan eğitimci Pakize Türkoğlu 6 Köy Enstitüleri kapatJİmamahyclı' YUSUF ZtYA AY Köy Enstitüleri'nden al- dığı cumhuriyet aydınlan- masınm ışığını günümüze taşıyan bir eğitimci-yazar Pakize Türkoğlu. Türkoğ- lu. Köy Enstitüleri"nin top- lumun gereksinimlerinden doğduğunu belirterek "Köy Enstitüleri kapatıtmasay- dı, köyden kente göç bu kadar çok olmayacağı için varoşlarda bugün- kü kadar şeriatçı oy potansiy eli ol- mayacaktı" diyor. Aksu Köy Enstitüsü'nü 1944'te. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitü- sü'nü de 1947'debitiren Türkoğlu, ilk, orta ve yükseköğretim kurumlann- da, yetiştirme yurtlannda ve teknik öğ- retim kurumlannda çalışmış. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı öğretim üyesiyken 1985'te emekli olmuş. Emeİdilik son- rasında bir süre özel okullarda rehber öğretmerdik de yapan Türkoğlu, Yük- sek Köy Enstitüsü'nden mezun ol- duğu yıllarda Demokrat Parti iktida- nmn kapattığı Köy Enstitüleri'nde öğretmenlik yapamamış olmanın bu- rukluğunu yaşıyor. Cumhuriyet aydınlanmasınm ka- • Pakize Türkoğlu, "Köy Enstitüleri, Kurtuluş Savaşı ideolojisine uygundu. Atatürk ilkelerinin eğitim alanında hayata geçirilmesiydi" diyor. dın-erkek eşitliğine dayalı eğitim ku- rumlan olan Köy Enstitüsü'nde oku- muş olmaktan gurur duyan Pakize Türkoğlu, "Köy Enstitüleri, Kurtu- luş Savaşı ideolojisine uygundu. Atatürk ilkelerinin eğitim alanında hayata geçirilmesiydi" diyor. Pakize Türkoğlu, Köy Enstitüle- ri'nde yaşam için gerekli her bilginin "yerinde, yaparak ve yaşayarak öğrenildiğini' belirterek bu kurum- larda köy çocuklarına, kadın-erkek eşitliğine dayanan çağdaş bir kültü- rün kazandınldığmı söylüyor. Pakize Türkoğlu, "Kız-erkek he- pimiz, motor tamirciliği, direksi- yon, bisiklet, mandolin öğreniyor- duk. Bu okullarda çağdaş değerler kadın-erkek eşitliği içinde öğretili- yordu" diye anlattığı geçmişteki Köy Enstitüsü günlerinin coşkusunu yeni- den yaşıyor. Köy Enstitüleri devam et- seydi kentlere göçün de en- gellenebileceğini savunan Türkoğlu, sözlerini şöyle sür- dürüyor: "Kapatılmasalar- dı köylü, köyünde iş ola- nakları bulacaktı. Eğitim- siz kaldığı için gelenekçi- tutuculuğu siiren- kentlile- şememiş köylü nüfus, ken- tin varoşlarında şeriatçı oy potan- siyeli oluşturmayacaktı." Türkiye'nin bugünkü gereksinimi- nin, Köy Enstitülen'nın getirdiği il- keler olduğunu savunan Türkoğlu, "Kentlere göç eden köylü insanla- ra teknik eğitim yerine imam-ha- tip ve Kuran eğitimi özendiriliv or. Oy sa imam-hatip öğrencilerüıe sor- sanız hepsi teknik eğitim ister, bil- gisayar eğitimi ister. Hepsi pırıl pı- nl gençler. Çağdaş eğitim, teknik eğitimdir. İmam-hatip eğitimi ye- rine teknik eğitim verilseydi bu ço- cuklar ülkenin çok kısa sürede kal- kınmasını sağlayacak nitelikli tek- nik elemanlar olacaktı" diyerek sağ politikacılann dincı eğitimi özendir- melennin, "ülkeyeyapılmışen bü- yük kötülük olduğunu" vurgulu- yor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear