25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 1997 SALI 12 KULTUR SAHNEDEN AYŞEGCLYÜKSEL Olobüs nereye gidiyor?.Ankara Sanat Tiyatrosu, Bulgar yazar Sömslav Söatiev'm 1979'da yazdığı ''Oto- büs" adlı oyunla dönemi sürdürüyor. Baş- keıtın tek sürekli özel topluluğu, şimdi- lerde çoğu özel tiyatrolann yaptığı gibi. yainız yerleşık sahnesinde değil, gün- lük'haftalık turaeler yoluyla çeşitli kent- lerdede sunuyoroyunİannı. Ekonomikzor- luklann getirdiği. sanatçılar için zor ko- şullar altında çalışma anlamma gelen bir uygulama. lyi yanı ıse nice emek harca- narak kotanlrruş bir yapımın olabildiğin- ce çok seyirciyle buluşturulması. "Oto- büs'' AST'ın bu dönem kent kent gezen oyunlanndan bıri. Stratiev'in oyunu, suskunluğu yaşam bi- çımi edinmış bir toplumun insanlanna "kara atay"ın kara gözlükleriy le bakıyor. Gündelik yaşarmn sıradan birparçası olan bir kentiçi otobüsûndesiniz. Kısa ve olay- sız bir yolculuk sonunda istediğiniz du- rakta inecek ve sıradan yaşamınızı sürdü- receksiniz. Ancak, ya bu beklentiniz gerçekleş- mez de otobüsün şoforû sizi bilmediğiniz, istemediğiniz bir yöne götürüverirse? "Otobüs" oyunu, olağan olaru olağandı- şı bir konumda dondurarak müthış çarpı- cı bir dramatik durum oluşturuyor. Ola- ğan görünen koşullarda tehlikesızce oy- nadığınız "güvenlibirey" rolünün maske- ledıği suskunluğunuzu, korkaklığınızı, bencilliğınizı. aptallığınızı, sinsiliğinizi bir şamara dönüştürüp suratınıza patlatı- veriyor. "Otobüs" ıçinde yaşadıklan politikte- jimin akannı kokannı sorgulamak yerine, birey başını derde sokmamak için "duru- mu idare etme" yolunu secen, sözgelimi patlayan musluk borusunu yenUemek ye- rine deliğe sakız tıkamayı yeğleyen tüm insanlann oyunu. Muslukborulannız yal- nız sizi ilgilendiriyor olabilir. Ama sıra- dan bıreyselliğinizi tehlikesizce sürdüre- bilme adına, içinde yaşadığınız rejımle uyuşma yolunda verdiğiniz ödünlerin sı- nırlannı aşmışsanız. "ödün verme'^i bir yaşam biçimine dönüştürmüşseniz, ka- ranlık ve yağmurlu bir gecede yaptığınız kısa ve sıradan bir otobüs yolculuğu, bir gûn sonsuz bir karabasana dönüştürebi- lir yaşamınızı. 'Otobüs" oyun kişiierinin "ak*",*aM- sz", "sonımsuz", "erkek", "kadm" gibi Ankara Sanat Tîyatrosu'nun sahnetediği. Stanisiav Stratiev'in "Otobüs^ü, "ihaneTin hınarea kotanlnuş bir anlaanu. soyut nitelemelerle belirlendiği bir "ibret oyunu". Yazar. içinde yaşadığı kapalı/to- taliter rejimin eleştirisini yapnğı için, acı toplumsal gerçekleri açık seçik vurgula- mak yerine, yüzlerce noktayı imleme yo- lunu seçiyor. "Otobüs", hangi toplumsal düzende olursa olsun, baskı uygulama ve baskıya boyun eğme sonucunda er ya da geç su yüzüne çıkacak "ibaııer"in hınzır- ca kotanlmış bir anlatımı. Devletin ya da devlet gücünü kullananlarmyurttaşa, yur- ttaşlann birbirlerine ve kendilerine "İha- net" edişlerinin gülünesi öyküsü. Stratiev, içindeki yolculan, bireysel çı- kar kaygılan nedeniyle engellemeye kal- kışmadıklan, sonucu bilinmez bir yolcu- luğa sürükleyen "otobüs" buluşuyla ya- kaladığı müthiş ü'yatral potansryelmden ne yazık ki tam verim alrnıyor. Oyunun ilk on beş, yirmi dakikasında oluşan drama- tLkdurum, gerektiğinden de gevşekbir söy- leşimler dokusu oluşturularak iki saate yayılmış. Oyunun sürprizli sonu çok geç geliyor, bu nedenle de son aşamada oluş- ması gereken dramatik etki yeterince ko- tanlamıyor. Her yazara rastlamayacak çekicilikte birdramatikdurum yakalamış Stratiev r ; an- cak, daha az zeki bir yazann bile kotara- bilecegi çekicüikte birsöyleşim ağı örme- ye nedense çalışmarraş. Bu nedenle, oyu- nun ilk saatini aştıktan sonra. sahnede olan biteni kanıksamaya başhyorsunuz. Ge- riye, durmadan sallanan, korkunç keskin virajlar alınırken amansızca yalpalayan otobüsteki oyun kişiierinin görsel ve işit- sel devinimi kalıyor. "Otobüs" özenli bir yapım. Yaman bir görsel cekiciliği var. Son yıllann başanlı sahne tasanmcısı Hakan Dündar'ın sah- neye yerleştirdiğı koca otobüs gösterinin en önemli öğesini oluşturuyor. Yönetmen tskender Alün, aylar boyu süren bir çahş- ma sonucunda, oyunu, hızı zaman zaman değışen hareketli bir taban üstünde bi- çimlendırme yolunda yetkin bir sahne dü- zeni oluşturarak, alışılmış dışı ve son de- rece zor bir görevin üstesinden gelmiş. Oyunun her anının özenle denetlendiği, duyarlı birçalışma... Ne ki otobüsün sürekli olarak hareket etn'ği izlenimini verme yolunda yeterli bir sahnemekanizması olmayışı. birbaşka de- yişle teknik yetersizlik, lskender Altın'uı çalışmasun da, oyunculann yorumlannı da zora koşuyor. Otobüsü hareket ettirme işini de oyuncular yüklenmiş durumda. Böyle bır görevi herhalde AST'ın kahır çekmeye alışmış oyunculan dışında hıç- bir sanatçı ekibi üstlenmezdi. Düşünün, hem sallanan bir otobüste gider gibi ya- pacaksınız, hem rolünüzü yorumlayacak- suıız. Biryandan da otobüsü(dekoru) sal- layacaksınız. Üsteük mideniz de bulan- mayacak... AST oyunculan işte bunu başanyorlar. Dekoru hareketli kjlmak için harcadıkla- n enerji; kuşkusuz seslerini, soluklannı, doğal hareket devinimlerini ve yorumla- nnı etkiliyor. Bu kadar iyi çahşıbnış bir oyunda, doğal olarak daha ayırtılı (nü- ansh) vorumlarbekhyorsunuz. Bu gerçek- leşmiyor. Yine de toplu olarak düzeyi hiç de azımsanamayacak bir oyunculuk ser- gileniyor. Köylü'de Erol Demiröz, sanat yaşamının en sevimli yorumlanndan bi- rtnısunarken Sanatçı'daNuriGökaşan,ba- şanlı bir npleme gerçekleştiriyor. AST'ın son yirmi yılının en çalışkan, en özenli, en özverili başoyuncusu AMan Erkekfi ise bu yıl çıktığı üç başrolden biri olan Akıl- lı'da, iki yıl öncesinin "Pızar Keyfi" oyu- nundaki yorumunu anımsatmakla birlik- te, yapıtın dağınık söyleşim düzenini iki saat boyunca denetleyen rolünün üstesin- den keyifle geliyor. Dokuz kışilık oyu- nun cılgm sürücüsünü sahnede göremiyo- ruz. (Otobüsün sürücü bölmesi birperdey- lekapanlmış.) Diğeryolculan ise genç AST ekibinden N'flbuıu Engindeniz, Hakan Akm, Hakan Güyen. Ebru Erkekli, Mete Ayhan ve AykutÖzbahaa enerjik'dısip- linli bir yaklaşımla yorumluyoriar. Gerçekçi bir yaklaşımla sahnelenen oyunun simgesel çok anlamlı, kara alayı etkili kılan "absörd" boyutu, otobüsün (teknik yetersizlik sonucu) ahşümışın dı- şı (perspektif dışı) bir biçimde sallanma- sıyla yoldan geçen başka arabalann far- lannın da yine -sanınm- teknik yetersiz- lik nedeniyle perspektif dışı (yanlış yön- den) yansımasıyla örtüşüyor. Yine de her iki uygulamayı da baştan sona yadnpyor- sunuz. Buna karşın ses efektleri son de- rece başanlı. "Otobüs" kanımca, artılann eksilere egemen oldugu bir yapım. Zaman zaman Stratiev'in metninde DarioFbkıvraklığı- nı anyorsunuz. "Keşke" diyorsunuz içi- nizden, "Bu ağırbaşh Bulgar yazarm ka- letninden, o Akdenizü ustanm kıvılanıb- n da &rla>T\«rse><n_" Yine de "Otobüs" olayı, oyunu izledikten günlerce sonra bile bilincımızdekı yerini koruyor. Costner'dan Bosnah çocuklarbelgeseli Kültür Servisi- "MUyonlarca çocuk için bu dünya bir cehen- nem." Kevin Costner'ın bu söz- lerle başlayıp Bosnalı çocukla- nn dramını anlattığı 15 dakika- lık belgeseli Avrupa'da merak- la bekleniyor. Avrupa'da ilk kez geçen hafta Amalfi Çizgi Fihn Festivali'nde gösterilen belge- selin yakında televizyonlara da dafıtılacağı söyleniyor. 'Savaşın Gözleri' (The Eyes of War) adlı belgeselde çocuk- lann çizdiği uçaklar, ateş eden adamlar gibi resimlerle sakat kalmış küçük bedenleri göstere- rek Bosnalı miniklerin yaşadığı kâbusu anlatmayı deniyor Kost- ner. Belgeselin ilk beş dakika- sında kamera dört yıl süren bom- bardıman yorgunu okullardan, evlerden geriye kalanlan yaka- lıyor. Beyazperdede de iç burkan görüntüler akarken Costner, fon- da, dramı acılı bir tonuyla anlat- maya çabalıyor. Belgesel bu nok- tadan sonra kardeşlilc, yardım- laşma gibi doksanlı yıllann fa- vori Amerikan değerlerinin ön plana çıktığı bir uzun reklam spotu halini alıyor. 'Save The Chikfcn' adlı vakıf yaranna Bos- na'ya giden Costner, savaş kur- banı çocuklara dünyanın elini uzatmasını istiyor ve fılmi Bos- na vahşetini belgeleyen rakam- larla bitiriyor: 17 bin ölü ya da kayıp, 35 bin yaralı, 12 bin sa- kat... Konu ne olursa olsun maga- zinlik bir şeyler çıkartan medya, Costner'ın Bosna belgeselinden de beslenmesini bildi ve bu gi- rişimi hemen politik bir çizgiye oturtarak Costner'ın Robert Red- ford ve Marton Brando'dan bay- rağı alıp azınlıklan koruma yo- lunda önemli adımlar attığım yazdı; aktörün fılmografısinin demokratik ve özgürlük yanlısı fıhnlerle dolu olduğunu iddia etti. Bu yazılarda 'Kurtlaria Dans'taKızılderililerin, 'Robin Hood'da fakırlenn, 'RapaNıri-de yok ohnaya yüz tutmuş kabile- lerin, 'JFK'yle tarihi gerçekle- ri öğrenmek isteyenlerin yanın- da yer aldığı iddia edildi Cost- ner'ın. Amerikah aktörün gelecek için projeleri de aznılık haklan- na saygı ve politik dürüstlük üze- rine şekillendirihniş durumda. Time-Warner adına yönettiği, yapuncılığmı ve başrolünüyük- İendiği alü saatlik TV dızisi 'The Kentncky Cycte'da 200 yıllık geçmişi olan bir aileyi anlata- cak olan Costner, Kızılderilile- re yapıbnış soykrnrndan söz ede- ceğini daha şimdiden açıkladı. Costner'ın isminin 'Buffalo Bffl' projesinde de geçtiğini ek- leyelim. Bahar sayısında New York'taki sergiye geniş yer veriliyor „ „ •„ S: w *. 'Bizans'ın Görkemi' P dergisinde Kültür Servisi - Portakal Sa- nat ve Kültür Evi'nce üç ayda bir yayunlanan 'P' Sanat Kültür An- tika dergisinin Bahar 97 sayısı çıktı. Dergi, bu sayısında, Bi- zans, Anadolu Selçuklu ve Os- manlı sanatlanrun benzersiz ya- pıtlanndan Batı ve Türk resmi- nin modern örneklerine uzanan uzun bir yolculuğa çıkanyor oku- yuculan. 'P' dergisi, bu sayısında. New York'taki Metropolitan Sanat Müzesi'nde açılan 'Bizans'ın Görkemi' sergisine hayli geniş yer ayırdı. Aralanndâ Türki- ye'nin de bulunduğu 24 ülke- den 350'den fazla yapıtın sunul- duğu sergi, Bizans tmparatorlu- ğu'nun 9-13. yüzyıllar arasın- daki ikinci altın çağında odak- laruyor ve Bizans uygarlığınm Hıristiyan ve lslam komşulany- la sanatsal ve kültürel etkileşim- lerini de kapsıyor. EmineFetva- a taranndan hazırlanan. Türki- ye'den, biri Istanbul Arkeoloji Müzeleri'nden, üçü Topkapı Sa- rayı Müzesi ve Kütüphane- si'nden ohnak üzere dört yapı- tın katıldıgı sergi kapsamlı ola- rak ele alınıyor. Aynca Sadettin Davran ve Is- tanbul Üniversitesi Bizans Sana- tı Anabilim Dalı Araştırma Gö- revlisi Dr. Engin Akyürek'in Bi- zans mozaikleriyle ilgilı yazıla- n ve M. Erem Çahkogkı'nun Ka- riye, Hatay Arkeoloji ve Istan- bul Mozaik müzelerinde çekti- ği mozaik fotoğraflanyla bulu- şarak kapsamlı bir Bizans sana- tı bölümü oluşturuyor. Sanat tarihçisi Gönül Öney'in 'Anadolu Selçuklu Saray, Ker- vansarav ve Kalelerinde Figür DünyasıveSembofler' başhğı al- tında Anadolu Selçuklu fîgür dünyasmı ele aldığı incelemesi ise 'Bizans'uı Görkemi' sergisi- nin içerdiği tarih dilimiyle yak- laşık aynı döneme denk düşen Er- ken lslam Sanan'mn simge dün- yasmı Ara Güler'in fotoğrafla- nyla *P" deTgisinin sayfalanna ta- şıyor. 'P' dergisinin bu sayısında ay- nca tezhip sanatçısı ve Marma- ra Üniversitesi öğretim üyesi Gülnur Duranın 'AB Üsküda- ri'nin Çiçek Resimleri' başlıklı yazısı da yer alıyor. Duran, 18. yüzyılda yaşamış olan Ali Üs- küdari'nin Çiçek Resimleri'ne çağdaş bir yaklaşım getirirken, Üsküdari'nin Çiçek Resimle- ri'ni yaptığı ve lstanbul Üniver- sitesi Kütüphanesi'ndebulunan şiir defteri, kapsamlı olarak ilk kez 'P' dergisinin sayfalannda gün ışığma çıkıyor Meryem Ana ve Çocuk tsa, Berünghiero, ttarya, 1228-1236. 1978'den bu yana Topkapı Sa- rayı Müzesi'nde görev yapan sa- nat tarihçisi Hülya Tezcan'ın, 'Osmanlı Saray Pabuçtan' baş- lığı altında, aralannda Sultan BL SeHm'in çizmelerinin de bulun- duğu Osmanlı saray pabuçlan- nı, Topkapı Sarayı Koleksiyo- nu'ndan seçkin örneklerle sun- duğu incelemesi de dergide yer alan ilginç konulardan biri. 'Ptten' köşesinde, New York sa- nat ortamının son dönemdeki canhlığmı vurgulayan Raffi Por- takal, ABD'den Türkiye'ye uza- nan bir eksende sanat piyasası üzerine düşüncelerine yer veri- yor. 'P' dergisinin 5. sayısında aynca, 'Bir Ressam/Bir Şair' başhğı altında bu kez Röne- sans'ınbüyükustası Boticeuıile Batı edebiyatının büyük ozanı Dante,Samih Rifat' m âlemınde buluşuyor. Boticelli'nin 'Ilahi Komedya'yı resimlemesinin öy- küsünü anlatan Rifat, aynca 'Ko- medya'dan resimlere eşlik eden tadımlık çeviriler de yaptı. 'P' dergisinin 'Bir Koleksi- voncu' köşesinde bu ay, gerçe- küstücülük akımınm kurucusu Fransız şair Andre Breton yer alıyor. Picasso, Braqne, Duc- hamp,Dafgibi sanatçılarm baş- yapıtlannı herkesten önce fark eden Breton'un koleksiyonundan ilginç bir seçki Enis Batur'un yorumuyla sunuluyor. 'P' dergisinde bu ay aynca sa- nat tarihçisi Nazan tpşiroğfu, res- sam Adnan Çoker'ın yapıtlan- nı gelenekle bağlan açısından inceliyor ve sanatçının gelene- ğe çağdaşhk bilinciyle yaklaşma- sma açıklamalar getiriyor. Ari istanbuDuoğtu ise seçkin kolek- siyonlardan derlenen 'Beykoz Camlan' sergisinden, bir daha kolay kolay bir araya getirile- meyecek bir seçkiyi sunuyor okuyuculara. Genç Etkinlik'in bu yılki kavramı 'kaos' Kültür Servisi - Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği'nin geleneksel olarak her yıl düzenlediği, "Genç EtkinuVin üçüncüsü bu yıl 4-13 temmuz tarihleri arasında lstanbul TÜYAP Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Etkinlik; genç üretıci insamn ülkemizdeki kalıplaşmış düşünce biçimlerini aşarak kendi sanatsal ve sosyal üretim alanlannın dışmdaki alanlarla ılişki kurmalanna olanak sağlamak, genç insamn ve genç söylemin ifade olanaklannı genişletrrtek. yeni önerilerin önünü açmak ve bu doğrultuda alternatifler oluşturmak amacıyla düzenleniyoT. Plastik sanatlar, gösteri sanatlan, müzik. sinema, edebiyat ve sosyal bilimler alanında düzenlenecek olan etkinliğe. 35 yaşın altındaki tüm sanatçılar katılabilecek. Son kaülma tarihi 22 mayıs Bu yıl proje sorumluluğunu Funda Pekşenin üstlendiği "Genç Etkinlik 3"ün kavramı, Danışma Kurulu ve Proje Yürütme Kurulu üyeleri taranndan 'kaos' olarak belirlendi. Kurul, kaos kavramının gençlerin atılımlannı, kışkırtıcılıklannı, ele almak isteğınden yola çıkılarak kabul edildiğini behrtti. Danışma Kurulu AB Akay, Canan Be>kaL Balkan Nad Isnmyeü, Yusuf taktak, Sdim Aysan, Şahika Tekand, Handan Tunç ve Yıkfanm Türker'den oluşurken, Proje Yürütme Kurulu ise Arzu Başaran. Evrim Saraçoglu, Arcan RıraL Elif Çetebi, Genco Gülan ve Vahit Tuna'dan oluşuyor. Son katılma tarihinin, 22 Mayıs 1997 Perşembe olarak belirlendiği etkinliğe katılım formlan, Plastik Sanatlar Derneği (Maçka Demokrasi Parkı lşlikleri 80200 Şişli/ lstanbul) ve tüm fakültelerin öğrenci işleri bürolanndan temin edilebilecek. YAZIODASI SELtM ÎLERİ Yola Çıkmak Düşüncesi Usedeydım, Yahya Kemal'in "Mehlika Sultan" şiirini okumuştuk: "Bu emel gurbetinin yoktur ucu I Daima yollar uzar, kalb ûzülür. I Ömrü oldukça yûrûr heryolcu, I Varmadan menzile, biryerde ölür." Sevgilı öğretmenimiz Bakiye Ramazanoğlu şi- iri yonjmlarken, Mehlika Sultan'a giden yolun sim- geselliğini açıkiıyordu. Bense, ilkokuldayken oku- duğumuz, her defasında tüylerimi diken diken eden bir başka şiiri hatırlamtştm, Necmeto'n Halil Onan'ın "Bir Yolcuya" şiirini: "Duryolcu! Bilmeden gelip bastığın"... Yolculuklardan ürkmem bu şiirler yüzünden mi- dir, bilmiyorum. Uzun uzun deşilmesi gerek. Yolculuğa çıkmayı hiç seçmem. Ama gezi kitap- lanna bayılınm. Bu soy kitaplann en güzellerini ede- biyatımızda vaktiyle Falih Rrfkj Atay yazmıştır. Onun, Brezilya'yı anlatan Deniz Aş/n'sını, Akde- niz'i tarayan Bizim Akdeniz'mi, sonra Taymis Kryı- lan'r», Tuna Kıyılan'ra nihayet Hindr \ri\ pek severim. Çocukluk, ilkgençlik döneminde bu eserierte han- diyse bütün dünyayı dolaşmıştım. İlk okuduğumda Ahmet Haşim'in Frankfurt Se- yahatnamesi bana biraz ağır gelmişti. Falih Rıf- kı'daki gezgincilik ruhu yoktu Haşim'de. Sonralan ayırt ettim ki, Haşim'in o mızmız gezmenliği bana çokyakın... Reşat Nuri'nin Anadolu A/oöan'nı okudunuz mu? Incecik iki ciltlik bu eser, Anadolu'ya tyimser bakış- lardır. Anadolu kentleri, kasabalan o günden günü- müze muhakkak çok değişti; ne var ki Çalıkuşu ro- manctsının bazı gözlem ve saptayımlan hâlâ varlı- ğını koruyor olmalı. Gezi edebryatı dendiğinde Nahit Sım Örik'i de unutmamak gerekir. Ankara'dan Anadolu'ya, Cum- huriyet'in ilk dönemlerinde birçok kenti, köyü gez- miş, izienimlerini kaleme getirmiş Nahit Sım. Çok kişisel, ama bir o kadar da etkileyici izlenimler. Nahit Sım'nınkiler galiba üç kitap. Benim bildik- terim üç kitap. Birer kez basılmış, sonra yitip git- miş. Bir daha kim basacak? Falih Rrfkı'nın gezi eserlerini de bir daha kim ba- sacak? Denecek ki, 1930'lardan 1990'lara, nere- deyse 2000'lere o gezilerin güncelliği mi kaldı... Güncelliği kalmamış olabilir; tarihselliği var, sonra en önemlisi, güzelim Türkçe'leri var, ömekse Hind'de olağanüstü macera ruhu var... Geçenlerde gazeteye uğradım. Bana gönderilmiş mektuplar, dergiler, kitaplar arasında sevgili arka- daşımız Mustafa Balbay'ın 'gezi yazılan' eseri de vardı: Ûlkelere Değil Savaşa Düşmanım (Çağdaş Yayınlan). Balbay, Brezilya'dan başlıyor, Arjantin, Şili, Fas, Mısır derken... taa Meksika'ya, Çin'e, Tayland'a... dünyanın dörtbir yanına uzanıyor. Gezip gördüğü yerleri, tanıştığı kişileri, pek çok yolculuk öyküsü- nü her zamanki akıcı anlatımıyla dile getiriyor. Baş- layıp bitiriyorsunuz Ûlkelere Değil Savaş Düşma- nım'ı. Balbay önsözünde şunlan yazmış: "Gezi kitaplannın artmasını, yeni kuşaklann dün- yayı görme duygusunuçanlandırması bakımından çok istiyorum." Yeni kuşaktan değilim artık, yaşlanıyoruz. Ne var ki, dedim ya, gençken de yola çıkmak düşüncesi korkuturdu beni. Hâlâ öyleyim. Daha da korkak ol- dum. On onbeş günlük kısacık bir yaz gezisine çı- karken bile evimin kaprsını kilitlerken pimpirikli ih- tiyariar gibi, belki son çıkışımdır, belki bir daha dö- nemem, belki bilmem ne diye kaygılanıp duruyo- rum. Neden böyle oluyor? Mehlika Sultan'a âşık genç- ter mi yolculuk konusunda gönlümü kararttı? "Bir Yolcuya'da yolcunun başına gelenler, o ölümcül top- raklar mı yoksa? Gelgelelim bazen gitmek-grtmek-gitmekduygu- suyla donanınm. Televizyonun karşısındayımdır: Bir gezi duyurusu çıkar, oteller, deniz, kumsallar, gü- neş... Gitmek isterim. Hem bir an önce gitmek, yol- culuk çantasına üç beş gıyeceği tıkıştınp fırlayıp git- mek... Bu bir nöbettir. Soluk soluğa kalınm, gözle- rimi yumanm, sonra geçer. Sonra yine gömüldüğüm koltukta uyuklamaya ko- yuluyorum. Belki de beni 'dönüşyolculuklan' ürkütüyor kim- bilir. Aynı hayatta, tekdüzeliğe, solgun renklere ge- ri döneceğimi bilmek. Tam o güneşe, denize, kum- sala ve başıboşluğa aldanmışken... Bir sabah dö- nüş yolculuğu! Takvimde Iz Bırakan: "Istasyon binası oldukça büyük ve önü fevkalâ- cte kalabalık. Bir lütufkâhık göstererek istikbale ge- len Maarif Müdürü'yle beraberbir faytona bindik. Ve iki tarafında tek tük binalar beliren bir ova yo- lunu takip ederek on dakika geçmeden şehre var- dık. Fakat ilende ve yüksekte, taze bir mehtabın ışık- lan içinde kaıiara bürünen Erciyaş o kadar güzel ve heybetli ki, şehre adamakıllı girmeden gözferi- mi kendisinden ayıramadım." Nahit Sım Örik, Anadolu'da, Kanaat Kitapevi, 1939. Karikatür Festivafi diizenteniyor • ANKARA (ANKA) - Karikatür Vakfi. 9-13 mayıs tarihleri arasında '3. Uluslararası Ankara Karikatür Festivali'ni düzenliyor. 'Sanatta Karikatür' konulu uluslararası bir sempozyumun yapılacağı festivale Almanya'dan Valeri Curtu, Nel Cozacu ve Wolfgang Kleinertt, Italya'dan Assuntatoti Buratti, Romanya'dan Ion Barbu ve Mihai Barbu, Hırvatistan'dan Srecko Puntaric ve Çin Halk Curnhuriyeti'nden Zhang Yaoning'in yanı sıra Türkiye ve Kuzey Kıbns Türk Curnhuriyeti'nden de karikatürcüler katılacak. Festival'in ilk günü 40. sanat yılını kutlayan karikatürcü Tan Oral'ın 'Siyasi Keyfiyet' başlıklı karikatür sergisi ve Academia Catavencu (Romanya) sergisi Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Sergi Salonu'nda açılacak. Festival sttasmda aynca 55 yıldır karikatür sanatına yaptığı katkılardan dolayı Karikatür Vakfi taranndan 'Yılın Karikatürcüsü' seçilen Eflatun Nuri Erkoç ile 'Karikatür Vakfi Onur Armağanı' ile ödüllendirilen Semih Balcıoğlu'na ödülleri verilecek. BUGÜN • TARANTA BABU KÜLTÜR MERKEZl'nde saat 16.00 ve 19.00"da 'Cazcı Kardeşler' adlı film izlenebilir. • İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESt saat 19.30'da Carmen'i sahneliyor. • SAHAF CAFE KÜLTUREVİ'nde saat 19.00'da Şerif Gören'in yönettiği ve Yılmaz Güney'in rol aldığı' Yol' adlı fihn izlenebilir. • IRISH PUB'da saat 21.00-22.00 arasında Finnigans Wake eşliğinde danş ediliyor. • EYLÜL MÜZİK KLTLÜBÜ'nde Saskiya Jonker'dan Latın Jazz dinlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear