22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURlYET 5 MART 1997 ÇARŞAMBA HABERLER DYP lideri Çiller, Cumhurbaşkanı Demirel ile görüşmesinin ardından ortağmı uyardı 'Direııirsen DYP'yi tutamam'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller. önceki gece Başbakan Necmettin Er- bakan'la yaptıği görüşmenin ardmdan dûn de Çankaya Köşkû'ne çıktı. Çil- ler'in, Erbakan'a. "Miln Güvenlik Ku- rulu (MGK) kararianna direnmeyin. Eğerdirenirseniz DV'P'ji tutmaktazor- hıkçekerim. Şimdiden hükümetten çe- kilmemizi isteyen arkadaşlann sayısın- da arüş, var" dediği bildirildi. Çiller, grup toplantısında da milletvekilleri- ne, "Biz geçmişte Necdet Menzır için hükümei bozduk. bugiin de gerekirse bir genel müdüni değil, il müdüriinü bile sebep yapanz. Ama muhalefetin peşine takıİarak hükümet bozulmaz* diye seslendi. RP'sizbirhükûmetin ara rejimi çağnştıracağını savunan Çiller, "RP, orduya direnmiş görüntüsü vere- rek demokrasi mücahidi olur ve oyla- nnıikiyekatlayarakgelir" dedı. Çiller, milletvekillennın emeklılik haklannı kazanacaklan kasim ay ından önce TB- MM'den erken seçim karan çıkanla- mayacağı mesajını da verdi. Başbakan Yardımcısı Çiller. önceki gece Başbakan Erbakan ile yaptığı yaklaşık 2 saatlik görüşmenin ardın- dan. dün de Cumhurbaşkanı Demirel ile yaklaşık 45 dakika görûştü. Çiller. ^ görüşmesonrasındayaptıgı açıklama- da, ülkede rejimın bütün kurumlanyla işlediğini, anayasal kurumlar oian Meclis, hükümet ve de\ letin dığer ku- ' rumlannın 'rejimin supapı' olarak gö- ' revlerine devam ettiklerini kaydetti. Çiller, hükiimetin 1 'hayırh icraat' yapmaya de- " vam edeceğini söyledi. Türkiye'de uzun bir za- mandan beri tırmanan bir ir- tica sorunu yaşandığını. bu- nun 20 yıliık bir birikimin c sonunda önemli bir noktaya , geldiğini anlatan Çiller. bu . durumun REFAHYOL hü- kümetine bağlanamayacağı- nı savundu. Çiller. çıkanlan hiçbir yasa ve kararnamenın laikliğe aykın olmadığını belirterek, "Eğer Kuran kursian ve imam-hatip okul- lan irtka unsunı olarak gö- rülüvorsa, bunlann hiçbiri- nin kaynağı ve başlangıç noktası bu hükümet olma- mışür. Bu hükümet dışı bir jeydir, mesuliyctimû dışı bir • 5eydir"dedı. Başbakan Erbakan'a dokundurma Türkiye'de bazılannm di- ni siyasete alet etmek, cami- ye siyaset sokarak din ıstis- man yapmak istediğıni kay- deden Çiller. "AUah nzası için yapılan her şey, siyasi oy avcüiğı için yapılmaz. Yanhş olan tavır budur" de- di. Çiller. hiç kimsenin laikliği kendi tekelinde görmemesi ve din üzerinden oy avcılığına çıkmaması gerektiğini kaydederek. "Hiç kimse bir caminin kuruluşunu İstanbtıl'un fethi hafine ge- tirmesin" dıye konuştu. MGK'nın düşünce ve önerilerinin Bakanlar Kurulu tarafından öncelikle ele alınacağını anlatan Çiller, "Türki- ye'de irrica önemli bir noktaya gelmiş- tir ve gereği yapılacaktır" dedi. söyledi. MGK'nin, daha önce de çeşit- li bildiriler yayımladığını. ancak RP'nin hükümette olması nedeniyle son bildirinin ayn bir anlam kazandı- ğmı anlatan Çiller. "RPiktidardaoldu- ğu için bir hassasiyet var. Partiler fark- b düşünebilirler, ama iktidarlar düşü- nemez. MGK'den çıkan önerüerve bu- na yönelik uygulamalar demokrasi içinde laikliği teminat altına alacak şe- kilde yerine getirilecektir"' dedi. Alman bilgiye göre Çiller, CHP ve ANAP ile koalısyon koalisyon yaptığı kırtmak için her şey yapılryor. İstan- bul'da Bizans oyunu oynayanlar bu kış- kırtKilığın arkasında. Hükümeti, mu- halefetin eüyle, o>lan>la değil. kendi- miz bozanz. Hem hükümete devam edeceğiz hem de böyle devam edeceğiz, olmaz. Bozmazsak ne olur? Bozmaz- sak, AB'ye giriş için gerekli olan istik- rar ortamını sağlamış olunız. Şu anda zor bir dönemdeyiz. Her iki taraf da sağlıklı düşünmek zorunda." MGK'nin anayasal birkuruluş oldu- ğunu, ancak DYP'ye demokrasi dışı bir 7} aşbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile JD yaptığı görüşmenin ardından ortağını uyanrken savunmayı da unutmadı. Erbakan'a 'MGK kararianna direnmeyin, direnirseniz DYP'yi tutamam' dediği öğrenilen Çiller, gazetecilere de irticanm REFAHYOL hükümetine bağlanmasının yanlış olduğunu söyledi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yd- maz'ı daeleştiren Çiller, 1997'ninTür- kiye için çok önemli bir yıl olduğunu kaydederek. MGK'de de bu konuyla il- gili olarak oybırlıği ile alınan karan kimsenin gözardı etmemesini istedi. Çiller. "1997, Türkiye'yi Avrupa Birli- ği'ne taşıyacağımız bir yıldır. Hiç kim- se bunu baltalamaya çalışmasınn dedi. Çiller, devamda kararh Basına kapalı olan DYP grubunda konuşan Çiller, hükümetin muhalefe- tin peşine takıİarak bozulmayacağını dönemde çeşitli sıkıntılar yaşandığını belirterek, "Biz CHP ile Menzir için hükümeti bozduk. Bugün de gereldrse, değil bir genel müdür, gerekirse bir U müdürü için bile bozanz. Ama hükü- meti biz bozanz" dedi. Grupta bazı milletvekillennın 'hü- kümetten çekildim' diye tepkı göster- mesi üzerine Çiller'in şu değerlendir- meyi yaptığı bildinldi: "Bozarsak ne olur? RP, orduya di- renmiş görüntüsü \ererek demokrasi mücahidi olur ve oylannı ikiye katlaya- rakgetir. TürkSilahlı Kuvvetieri'ııi kış- şey yaptınlamayacağını kaydeden DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in, konuşmasında "Yannı bekleyin, yann güzelşeyterolacak''mesajını iİettiği bil- dirildi. Çiller'in, milletvekillerinin emekliliği hak etmeden Meclis'ten se- çim karan çıkmayacağına da dikkat çe- kerek "Bu da kasım, arahktan önce ol- maz" dediği öğrenildi. Çiller, grup toplantısından sonra ga- zetecilerin "Hükümetten çekilecekmi- siniz" sorusuna "Hayır"karşılığını ver- dı. Hükümete devam karan grupta ba- zı tepkilere de neden oldu. Hükümet- Yazanandan çduyurusu 'Düşünceye Ozgüıiük' Idtabuun özeti niteliğinde olan 'Düşünceye Özgürlükçük- Ek' kitabının yayimcısı 21 ülkeden 84 yabancı yazar hakkında yeniden suç duyurusunda bulunuldu. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcüığı'na gelerek suç duyurusu dilekçesi veren Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Cezmi Ersöz. daha önce haklannda takipsizlik karan verilen yazaıiann kendi ülkelerinde yargılanamadıklan için Türkiye'de yargilanmak istediklerini kaydetti 12 ülkeden 20 yazann 12 martta tstanbul'a geleceğini belirten Ersöz, yazaıiann Bursa ve Adapazan cezaevlerindeki düşünce suçlulannı ziyaret edeceklerini ve 'Yazar ve Düşünce Ozgürlüğü' konulu toplanüya kablacaklannı vurguladL ten çekilmek gerektiğini savunan mil- letvekilleri arasında ÜnalErkan, Ayvaz Gökdemir, Nuri Yabuz, Demir Berbe- roğlu, Osman Çilsal'ın da \er aldığı kaydedildL Çiller'in. MGK bildirisinin Bakanlar Kurulu'na getirileceğini bü- dirmesi üzerine gözler bu toplantıya çevTİldL Sanayi ve Ticaret Bakanı Ya- hm Erez, Cumhuriyet'e yaptığı değer- lendirmede, yann yapılacak olan Ba- kanlar Kurulu toplantısına özel bir an- lam yükleyerek. tavnnı "DYP'üler ön- ce ülkelerine, sonra da partilerine bağ- hdu-" sözleriyle anlattı. Devlet Bakanı Yalım Erez, RP An- kara Milletvekıli Hasan Hüseyin Cey- lan'ın, "Gerekirse hapse gireriz. Anne- mizin çarsafına kimse kanşamaz" açıklamasını değerlendirirken "Kimse laikliği annelerünizin başmdaki örtü- yü abnak olarak çarpıtmamalı. Dinin istismar edilmesiyle başörtüsü çok farkb şeylerdir. Bu. olayı çarpıtmak, an- lamamak demektir. Bunu anlamayan- lara biri birgün bunu anlaür" uyansın- da bulundu. Gökdemir: Istifa etmeii>iz ~ Ay/vaz Gökdemir, TBMM'de gaze- tecilerin sorulan üzerine, hükümetten çekilme önerisinde ısrar ederek, "Sa- yın Başbakan'ın istifasını getirip Mec- lis'e vermesi lazım. İnatlaşmaya, ikti- dan sertkştirmeye mahal yoktur. Asıi beceri bu noktaya getirmemekti. Hü- kümet, düdük çalmadan istifa etmeli- dir" dedi. Sağlık Bakanı V üdınm Ak- tuna, dün basınla yaptığı sohbet toplantısında, MiUi Güvenlik kurulu'nun al- dığı karariarın •Türki- ye'nin \azgeçilmezlerinin özeti' olduğunu belirterek "Kimse bunu görmezlik- ten gelemez. Bu hükümet bunu sağlamalı. Başara- mazsa hükümetin devamı zorlaşır. Bu bildiri ele ah- nıp gereği yapılsın"dedi. Yıldınm Aktuna, Cey- lan'ın açıklamasımn anım- satılması üzerine, herkesin dini inancına saygılı ol- duklannı ve Türkiye'de yaşayanların büyük bölü- münün Müslüman olduğu- nu söyledi. Aktuna, "La- ik düzende, devletin yapt- lanması içinde dini konu- lar geçerli değildir. Doğru olan da budur. Kimsenin, onun anasının çarsafına kanştığı yoL Böyle önem- li bir konuda kimse dema- goji yapmasın, saptırma- sınlar. Laik anlayışla dini anlayışı birbiriyk çabşbr- maya gerek yok" diye ko- nuştu. Baykal darbe olasılığının olmadığını söyledi 6 Hükümet dayak yedi' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuş- mada. "Hükümet kendi dışın- da bir siyasal yönlendirmeyi kabul etmek zonında kaldı. Ortada darbeyi yenıiş bir hü- kümet vardır. Bu hükümet to- kat yemiş kaymakam gibi. To- katyiyen kaymakam bulunduğu yerde kay nıakam- lık yapamaz" dedi. Darbe olasılığı bulunmadığını yineleyen Baykal. "Ama bu, hükümetlerin anaya- sayı ihlal ederek istediklerini yapma olanağı bubna- suu gerekürmez. Artık bu işler daha ince, rafine yöntemleıie sürdürülüyor. Sen yine görevde kalır- sın. ama cski sen ohnaktan çıkarsın, anayasada ön- görülen hükümet ounaktan çıkarsın" açıklaması- nı yaptı. Baykal, grup toplantısında, Başbakan N'ecmet- tin Erbakan ile yaptığı görüşme hakkında bilgi verdi. tki ay önce iktidann aklını başına toplama- sı gerektiğini soylediğini anımsatan CHP lideri, "28 şubattaki Mffli Güvenlik Kurulu (MGK) son- raki siyasal yaşam, öncesinden çok farklı. Hükümet kendi dışrnda bir siyasalyönfendirmeyi kabuletmek zonında kaldı" dedi. Baykal, hükümetin anayasa- ya bağlılığı test etmek istedığini. gerginliği tırman- dırdığını belirterek "Şimdi Başbakan yapöğı işin yanlış olduğunu görmeye başladu yumuşama ihti- yacı aramaya başladı. Vumuşama ihtiyacını yanlış yerde anyor. Sorun muhalefetle RP arasında değil, RP ile anayasa arasında" değeriendırmesini yaptı. Baykal, bir kaymakamın tokat yediği \erde kayma- kamlık yapamayacağını anlatırken "Evindekansı "Kaymakam Bey' diyebilir, memurlan diyebilir, a- ma kaymakamlik yapamaz. Bu hükümet de tokat yemiş kaymakam gibi. Iesti sızdırnıay a başladı. Biz, "Tokat gel ir yapma' dedik. Çok pahalı bir ders alın- dı" dedi.Baykal, hükümetin ya anayasal çerceve- ye bağlılık çizgisine gelmesi ya da çekilmesi ge- rektiğini söyledi. TEDAŞ'a militan ahndı' CHP lideri Baykal. konuşmasında, enerji sant- rallannın kiralanmasıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. Baykal, Türkiye'yi sahipsizlik içine düşür- mek ısteyenlerin, kafalanna koyduklan yönde git- tıkJerinı belirterek, şunlan söyledi: "Enerji krizine gidiyonız. Yeni santrallar yapıl- ması gerekiyor. Oysa şimdi, kiralama yoluyla bir rant transferi yapümak isteniyor. Bu çok tehlikeü Türkiye dağ başı mı? TEAŞ'ta 1500 silahlı güven- lik görevlisi isrihdam edildi. Alınanlann tiimii Mfl- li Gençlik \ akfi referansıyla abndı. 20 küsur yıldır bu işi 250-300 kişi yapryordu. Güvenlik krizi de yok. Tesislerde aym. TE DAŞ'ta da 600yeni eü silahh mil- itan alındı."" TlFlt NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR DSP Genel Başkanı Bulent Ecevit 6 Çîfler istismar ediyor9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başka- nı Bülent Ecevit Başbakan Necmettin Erbakan ın "dev- lete meydan okuduğunu" be- lirtti. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çfller'in de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) karariannı ki- şisel amaçlarla istismar etri- ğini vurgulayan Ecevit, "Arkamı MGK'ye dayaynp RP'y i dilediğim gibi idare ederim umuduna kendini kapdrmış görûnüyor T> dedi. Ecevit, partisinin grup toplantısınm açılışında yaptığı konuşmada, Başba- kan Erbakan'ın MGK toplantısından sonra birmey- dan okuma havasına girdiğini söyledi. Ecevit. "Bu, bir anîamda devtete meydan okuma- du"" dedi. Erbakan'm önceki gün yaptıklan görüş- mede demokrasi, dış politika ve laiklik anlayışlann- da paralellikler olduğunu savıanduğunu aktaran Ece- vit, "Oysa çok derin farkhhklar var" dedı. Ecevit, hükümetin 8 aylık dönemi boyunca RP'nin rejim bakımından tehlikeli niyetler besledi- ğinin görüldüğünü vurgularken. milletin "Arukye- ter" dediğini söyledi. Ecevit, 3'lü, 4'lü, RPdışında- ki partıierin katılacağı, ancak liderlerin yer almaya- cağı hükümet formüllerini yinelerken "Mesut Yıl- maz liderlerin kaölmayacağı hükümet fonnülünü olumlu karşıladı. Fakat Çiller'in benimseyeceğine dair bir belirti yok" açıklamasını yaptı Ecevit, söz- lerini şöyle sürdürdü:"Rejün sorunuda hükümetso- runu da MGK'de değü, TBMM'de çözülmeli. Biz MGK karariannı siyasal amaçlarla istismaretmedik, etmeyeceğjz, MGK karariannı siyasal amaçlarla, hem de kişisel amaçlarla istismaretmeye kalkışan Çü- ler'dir. Kendini çok güçlenmiş sayıyor. MGK toplantısından sonra Çilkr, gece yansıetek- leri zil çalarak telefonlara koşup müjdclcr verdL Er- bakan tehlikeli bir gerilim stratejisi izliyor. Devlete meydan okuyor. Laik, dcmokratik rejime karşı mey- dan okuma, direnmc içinde görünüyor. Amacı geri- limi devam cttirmek. Wr noktaya geİdikten sonra er- ken seçüni zoriamak olabüir. Bu tuzağa çanak tutan ban politikacılar y ine ay nı tezgâha düşme eğjlimin- de." Grup toplantısınm basına kapalı bölümünde söz alan Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mümtaz Soy- sal ise Ecevit'in saptamalannı eleştırdi. Alınan bil- giye göre. Soysal şu görüşlen dile getirdi: "Erbakan meydan okumuyor. Süngüsü düşmüş, sığınak anyor. Silkelesek düşecekkr.' MGK karann- dan sonra böyle davranılıyor' kompleksinden kur- tulmamız gerekiyor. Büyük oyun oynamyor. Rejisö- rü de Çankaya'da. O rejisör Türkiye'yi erken seçime götünnek istiyor. Başkanhk sistemine geçiunesini is- uyor. Oyunun aktörlcri değişik hesaplar içinde. Er- bakan mağduriyet görüntüsü verip seçime gitmek is- tiyor. Diğer aktörier de barajı yüzde 5'e indirerek ayakta kaunayi umuyor. Bu oyun bozulmabdır. Bu- nu DSP yapabüir." e-mail: oral.calislar@planet.com.tr RP'nin önde gelen isimlerinden Oğuzhan Asiltürk, emekli Orgeneral Doğan Bayazrt'a, "Tabii Paşam, biz inancımıza göre bütün kadınların ör- tünmesinden yanayız. Ama örtünmek istemeyen olursa, onlan eğiterek ve ikna ederek örtünmelerini sağlayaca- ğız" diyordu. Mehmet Ali Birand'ın yönettiği 32. Gün programında eski MGK Genel Sekreteri Bayazıt'la, RP Genel Başkan Yardımcısı Oğuzhan Asiltürk tartıştılar. Bu tartışmanın en kritik noktası, Asil- türk'ün kadın konusundaki kararlı tav- nydı. Bayazıt, "Siz radikal tabanınıza hâ- kim olun, soa/n kalmaz. Ama onlar, kadınlan örtünmeye, onlan eve kapat- maya çalışıyohar" dedi. Asiltürk'ün de buna onay vereceğini bekleyen Baya- zıt, RP yöneticisinin de radikallerle ay- nı şekilde düşündüğünü anlayamadı. daha doğrusu RP yönetimine hâkim olan anlayışın radikal olduğunu kavra- yamadı. Dertleri Kadınlarla Siyasi Islamın toptancı anlayışı, ken- dileri gibi düşünmeyenlere yaşam ala- nı bırakmayacak kadar katı bir çizgi iz- liyor. Erbakan'ın ve tüm siyasi tslamcı- lann kafasında, Kuran'ın hükümlerini devlet yönetimine taşımak var. Bunu yeri geldikçe ifade ediyorlar. TBMM'nin çıkardığı hükümler yerine Kuran'ın hükümlerini uygulamak ise ne gibi sonuçlar yaratacak? Önce kadınlar örtünecek. Kuran'ın emrinin bu olduğunu düşünüyorıar. TBMM'de güç elde edince, bütün ka- dınlann prtünmesini sağlayacak olan kanunu çıkaracaklar ve o zaman, "De- mokrasi bu değil mi, işte kanunu da çı- kardık, artık kadınlar örtünsün" diye- cekler. Sonra, Medeni Kanun'un şeri- ata uydurulması gündeme gelecek. Er- kekler açısmdan tek eşli evlilik döne- mi sona erecek. Şahitlik, miras gibi te- mel konularda da kadınlar ikinci plana itilecekler. Doğan Bayazıt, bütün bun- ları RP'nin tabanındaki fanatiklerin dü- şündüğünü sanıyorsa çok yanılıyor. Kuran'ın hükümlerini devlet yönetimi- ne taşımak en başta Erbakan'ın dü- şüncesi. Bütün RP'liier, oylannı biraz daha arttırırlarsa bunları birer birer uy- gulamaya koymanın hayali içindeler. TBMM kanun çıkannca da, istedikle- rini demokratik (!) yollardan uygulama imkânı doğacak. Siyasi Islamın temel hedefinin kadın olması çok dikkat çekici. Iş kadın so- rununa gelince dayanamıyorlar ve bu konudaki düşüncelerini ortalığadökü- veriyorlar. Neden böyle davranıyorlar? Çünkü, geri bir kafayı ve geri toplum- sal yapıyı en çok tehdit eden gelişme kadınların özgürleşmesi. Özgürleşen kadın, yeni bir dünya yaratıyor. Özgür- leşen kadın, bütün toplumu özgürieş- tirecek anahtarı eline almış oluyor. Şunu görmeüyiz; RP ve siyasi Islam Türkiye'deki geriliği sömürerek güç topluyor. RP'nin güçlü olduğu, çok oy aldığı illere, bölgelere, mahallelere ba- kın, hepsinde geriliğin izlerini görürsü- nüz. RP ile uygarlık arasında tersoran- tı var. Zaten RP'nin propagandası da bu geriliği istismarı temel alıyor. Erba- kan'ın, "ABD'de NASA uzayüssünde çalışanlar, sonınları çözemeyince, sı- kıntıya düştükçe, Kuran'ı açıp ayetle- n okuyarak işleri hallediyorlar" sözle- rine kim inanır? Geri insan inanır. Çün- kü aklı başında gelişmış bir insan, "Is- lam ülkeleriyüzyıllardırbu Kuran'ı oku- yoriar, neden onlar bir tühü gerilikten kurtulamıyorlar" diye sorar. Geri insan ise Erbakan'ıağzınınsuyuakarakdin- ler ve kendi inancının ne kadar üstün olduğunu düşünerek mutlu olur. Şimdi, MGK kararlan uygulanacak mı, uygulanmayacak mı diye tartışılı- yor. Bu tartışma şöyle bir hava yarattı: MGK kararian uygulanırsa sanki de- mokrasi elden gidecek, RP istediği gi- bi hareket ederse demokrasi korun- muş olacak. Aslında bu tartışmanın demokrasiyle bir ilgisi yok. Aynca Tür- kiye'de demokrasi falan da yok ki el- den gitsin. Tartışan iki tarafın da de- mokrasiyle bir ilişkisi olduğunu sanmı- yorum. Demokrasi özgüriük demektir. Demokrasi, halk üzerindeki baskının kaldınlması demektir. RP'nin neresi demokrat? Ellerine en küçük bir olanak geçtiğinde yasaklar koymaya ve dayatmalar yapmaya başlıyoriar. RP, MGK'nin bir parçası. Bu ülkeyi hep birlikte bu noktaya ge- tirdiler. Bu parlamentonun sorunları çözecek güçte olmadığını görmek ge- rek. Susurluk ortada duruyor. 1982 Anayasası hükmünü yürütüyor. Terör- le Mücadele Yasası yürürlükte. Bu noktada aralannda bir sorun var mı? Her iki tarafın demokrasiyle nasıl bir ilgisi var, anlayabilmiş değılım... GLOBAL POLİTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Paranoyak Olabilirsiniz Ama... Geçen sene Internet'te delı saçması bir makaleye rastladım. Askeri Uzman Hemşire Bınbaşı Joyce Ri- ley'e göre, ABD hükümeti 1950'lerden beri biyolojik silahlar geliştiriyor, bunlan kendi halkı üzerinde gizii- ce deniyordu. Joyce Riley, Körfez Savaşı Sendromu olarak bilinen hastalığın, "yeni virüslerin" hatta AIDS'in bu biyolojik silah programlarıyla ilgili olduğu- nu ileri sürüyordu. Bu paranoyak makaleyi dosyala- dım ve unuttum. Derken geçen hafta... Sabnnızı zoriayıp önce, bu makaleden biraz daha bahsetmek istiyorum. Körfez Savaşı'nda 200.000'den fazla Iraklı askeri ve sivil personele kar- şı Batılı müttefiklerden yaklaşık 600 kişi ölmüştü. An- cak bu hikâye burada bitmedi. Savaştan dönen as- kerler arasında garip bir hastalık görülmeye başladı. Savaşa katılan Batılı askerler arasında, kronik yorgun- luk, ağır hafıza kaybı, gece terlemesi, şiddetli ağnlar veren adele spazmlan, görme kaybı, solunum prob- lemleri, vücudun çeşitli yerierinde izah edilemeyen kanamalar ortaya çıkıyordu. Savaştan sonra 10- 12.000 asker bu hastalıktan öldü. Bu askerlerin sa- vaştan sonra doğan çocuklannın yüzde 67'si sakat- tı. Ancak, ABD yönetimi, böyle bir hastalığın variığı- nı sistemli bir şekilde reddediyor ve Körfez Savaşı sı- rasında askerierin hiçbir biyolojik silahın etkisine ma- ruz kalmadığında ısrar ediyordu. Halbuki ABD sena- törleri bu konuda 1994'ten beri farklı bilgilere sahip- ti. General Norman Schwartzkoffun, üzerinden giz- lilik yeni kalkan savaş güncelerinde, biyolojik silah- lann kullanıldığına ilişkin notlar vardı. Diğer taraftan, bu hastalığın belirtilerinı gösteren askerlerin kanında, "Mycoplasma Incognitas" isim- li bir virüs bulunmuştu. ABD hükümeti, 1950'lerden beri CIA bağlantılı, MKULTURA programı kapsamın- da biyolojik silahlar geliştiriyor, bunlan aşı denemesi adı altında, gerçekten haberi olmayan gönüllüler üze- rinde deniyordu. Bu program bağlamında ABD hü- kümeti, birdamlası 500.000 kişiyi öldürebilecek güç- te olan Antrax virüsünü geliştirmiş ve bundan yakla- şık 1.5 ton kadannı, biyolojik silah aksamı ile birlikte Irak'a satmıştı. Bu silahlar daha sonra Irak tarafından müttefiklere karşı kullanılmıştı. Bu yüzden Bush aley- hine "düşmanla ticaret yapmak-ihanet" gerekçesiy- le suç duyurusunda bulunulmuştu, ancak Yüksek Hâkimler Kurulu başvuruyu reddetmişti. Üstelik, ABD biyolojik silah programı, Antrax ile sı- nırlı değildi. 1970'te bir meclis karan (No: 15090), "Insanın bağışıklık sistemine saldıran ve hiçbir ilaç- la tedavi edilemeyen ve 5-7 sene içinde geliştirile- bilecek, sentetik bir virüs üretme programı için kay- nak ayırmıştı". Binbaşı Joyce Riley'e göre gerek AIDS, gerekse de son yıllarda görülen hanta, ebo/a, "etyiyen virüs" vb. türünden hastalıklar aslında Kör- fez Savaşı denemeleriyie ilgiliydi. 1995'te Şikago Sı- cak Dalgası olarak basına yansıyan çok sayıda ölüm olayının da bu virüslerie ilgisi vardı. "Vbtea neden, sı- caktan ölen insanlann cesetleri kamyonlara konup son(ayakılarak.ımhaedılmişti?" ' v*»;v 6îı turDaktertler ve vırüslerden pluşan bıyolojik şi- lahlâr söz konusu olduğu içirldir ki Körfez Savaş/na giden askerlere, hemen hepsi deneme aşamasında olan, 10'dan fazla aşı yapılmış, zehirii gaza karşı, şid- detli yan etkileri olan "PB" haplan üstelik zoria içiril- mişti. Bu kanşımlar da silah deneme programlannın parçalanydı ve Körfez Savaşı hastalığının nedenleri arasındaydı. Daha sonra, Somali, Bosna gibi bölge- lere giden askerlerde de, benzer kanşımlar verildiğin- den, Körfez Savaşı'ndakine benzer arazlar görülmüş- tü. Ancak ABD yönetimi ıddıalan reddetmeye devam etmiş. Bir aşamada, savaştan dönen askerierin sağ- lık kayıtlan kaybolmuş, böytece deiiller yok edilmiş- ti... Şimdi bunlara bakıp da delı saçması, paranoya dememek elde mi? Yoksa... 26 şubat tarihli Intema- tional Herald Tribune: "Ordu Irak'la ilgili sinirgazı ris- kini, iddiaedildiğigibi 1996'dadeğil 1991'debiliyor- du." Yani daha savaş sırasında... Mart 1991 'de ABD uçaklan, içinde kimyasal cephane bulunan bir Irak deposunu, bu bilgi kendilerine verilmediği için, ha- vaya uçurmuşlar. Bu patlama ile havaya kanşan ze- hirli maddelerden en az 20.000 asker etkilenmiş 1991'de yayımlanan bir rapor, orduyu kimyasal kir- lenmeye karşı uyarmış, ancak bu konuda hiçbir so- ruşturma yapdmamış. 2 mart tarihli bir başka Herald Tribune haberi: "Pentagon, 1991'de savaş sırasında, kimyasal si- lahlara ilişkin tutulan kayıtlann kaybolduğunu açıkla- dı." Hem basılmış olarak ve hem de bilgisayar dis- ketlerinde saklanan, 200 sayfadan fazla belgenin sa- dece 36 sayfası bulunabilmiş. "Kongre üyeleri, bel- gelerin yüzde 80'inden fazlasının kaybolmasının an- laşılmaz olduğunu söylüyortar." Şimdi, doğrusu aklıma şu şaka geliyor, elimde ol- madan: "Paranoyak olabilirsiniz. Ama bu, birisinin si- zi öldürmeye çalışmadığını kanıtlamaz" ve "acaba" diyorum. ergin (a ergin.demon.co.uk Yargıtay Işkenceci polîslere 5 yıl hapis cezası ANKARA(Cumhuri>et Bürosu) - Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Diyarbaİcır'da hır- sızlıktan sanık olan Lami Mutlu adlı gence işkence yapan 2 polis memuruna 'efrada kötü muamelc'dcvı yerel mahkemece verilen 3'er aylık hapis cezasını bozdu. Suçun, 'ağır işken- ce' olduğunu kabul eden ceza dairesi, sanıklann Türk Ceza Yasası'nın 243. maddesine göre 5 yıla ka- dar ağır hapse çarptınlma- lan gerektiğini hükme bağladı. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargıla- nan polis memurlan Ah- met Sancaktar ve İbrahim Yazıcıoğlu, TCYnin 245. maddesine göre 3 'er ay ha- pis cezasına çarptınldılar. Mahkeme, sanıklara ven- len cezayı paraya çevırip erteledi. Mahkeme savcısı ve sanık avukatımn temyi- zi üzerine dava dosyası Yargıtay 8. Ceza Daire- si'nde yeniden görüşüldü. Ceza dairesi, oybirliği ile yerel mahkemenin karan- nı bozarken "Sanıklar, hır- sızfaktan gözahuıa akükla- n mağduru konuştunnak için ağır işkenceve tabi tu- tup TCY 'nin 243. madde- sinde öngoriilen suçu işk- mişlerdir. Bu nedenle her iki sanık hakkında bu yasa kapsamında işlem yapü- ması gerekir. Yerel mahke- me yanhş hüküm kurmuş- tur" görüşüne vardı. Dava dosyası, dün yeni- den yerel mahkemeye gön- derildi. Yerel mahkemenin Yargıtay'ın görüşüne di- renmemesi durumunda sa- nık polisler aynca meslek- ten de men edilecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear