23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 1997 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI Siyasalve ekonomik hedefIrak'ın askeri üretimle ilgisi bulunmayan fabrikalarına, elektrik sistemine, yaşamın belkemiği olan petrol sektörünün tüm altyapısına ve ulaşımla iletişim ağına yapılan ve art arda yinelenen yoğun saldırılar kent nüfusunun temeli olan sistemi daha uzun bir süre, örneğin 2010'lu yıllara değin, onarılamayacak biçimde çökertmiştir. Ama Amerika, Irak'ı savaş sonrasını düşünerek bombalamiştır. Amaç siyasal ve ekonomik hedefler çerçevesınde tüm alt>apı>ı yıkmaktı. Oyle bır yıkım ki, onanm ıçın yabancı, özellıkle Amerikan yardımı gerekecekti. Bombalamanın kendi ise sa\aş kurallannın insanlık dışı eylemler uğruna kalkan gıbi nasıl kullanıldığının son ve iyi bir örnegıdir. Oysa, Başkan Bush. savaş onayını Aİnenkan Senatosu'ndan ufak bıroy farkıyla (52-47) alabilmi,, kendi eylemını de sanki Birleşmiş Milletler, Amenka'nın öncülüğünde saldın ve ışgale tüm dünyanın desteğinde müdahale ederek 'yeni bir dünya düzeni' biçiminde sunmuştur. Kuveyt'e 36 ülkeden yollanan 800 bin kadar askerin 580 bini Amerikalıydı. Oradaki Irak askeri ise yalnızca 183 bindı. Kısaca, Irak'a karşı yürütülen savaş, askerlik tarihinin en orantısız savaşlanndan biridir. Amerikalı komutanlar, savunmasız görünen Irak'ın daha çok modern altyapısını hedef alarak 110 bin uçak saldınsında, 90 bin 549 ton bomba kullandılar. Koalısyon tarafmda. b\r kısmi 'dost ateşiyle', yanı yanlışlıkla 240 kışı ölmüştü. Amerika, bombalamayı önemlı sayılabılecek hıçbır tepkıden korkmadan ve askeri hedefın çok ötesınde sürdürdü. Bütün bunlan yaparken yalnız cephede 200'den fazla hukukçudan yararlandı \e sonunda yürüttüğü savaşı 'tarihin en hukuksal stvaşı'diye alkışlatmayı başardı. Oysa, çatışmayi savaş hukukuna uygun sürdürmek başka, savaşın insancıl olması başkadır. Gerçek şu ki, savaş hukukunun gelişme çizgisi insancıl kaygilann değil, asken amaçlann 6n ptanda yer aldığını göstenyor. Cenevre kurallan bazı yasaklar getirir, ama La Haye kurallan ınsancıllığı bir yana iterek güçlü devletlenn asken teknolojisinin agır basmasına yol acan yaklaşimın çerçevesini çizer. Savaş kurallan mantığının temelinde asken gereksınımle insancıl kaygıyı dengelemenin yattığı farzolunur. Bu mantık askeri ve sivil hedeflerin bırbirinden aynlmasını ve yalnız bmncilerin hedef alınmasını, aynca öldürmemek ve düşmana gereksiz acılar vermemek gıbı. Ne var ki, bu kurallar o zaman da çığnendi, şimdi de çiğnenıyor. Eskı kurallar da. yenileri de ınsancıllığı ön plana geçırmedi. Ne bugünkü kurallar geçmişten radikal bir biçimde farklı ne de çağdaş uygulama ınsancıllığa öncelik tanıyor. Bazı kısıtlamalar getinldıyse de bunun nedenı ınsancıllık değıl, birtakım çevrelenn ya da devletlerin çıkandır. Ömeğin, Hıristiyan Kılisesı 1139'da Türkçede 'Tatar yayı' denilen silahın yasaklanmasını ıstediğınde. asıl neden, onu köylülerin geliştırmış olması ve kilisenin sınıf müttefıki olan şövalyelere karşı kullanmasıydı. Ya da Rus Çan İkinci Alexander'in silahsızlanma önerisinin nedeni, Rusya'nın altı kez daha seri ateş eden Fransız topunu henüz yapamamış olmasıydı. Bazı gazlar, atana da zarar verdiğinden, dum-dum kurşunu artık işe yaramadığı ıçın, balondan cephane atılması güç olduğundan yasaklanmıştı. Ama bu kararlann altndığı toplantılar sırasında savaş uçaklan gelişmekteydi ve onlann yasaklanması akla gelmedi bile. Bu arada, kitleler, hem siyasete hem savaşa katılıyor. savaşanla savaşmayan farkı daha da ortadan kalkıyordu. Teknoloji geliştıkçe savaş insancıliıktan uzaklaştı, yasaklanan silahlar da genelde artık eskimiş olanlardı. Aynca, 'savaş nedeni' bir meşrulaştırma ıçin hep ağır bastt. Güçlü büyük devletlenn gereklı gördüğü hıçbir sılah, hıçbir uygulama insancıl nedenlerle sınırlanmadı. Ama gene aynı devletler, sankı insancıl nedenlerle hareket edıyorlarmış gibi yanlış bir karu uyandırmayı başardılar. Bunun doğai sonucu iki Dünya Savaşı'nın acımasızhğı oldu. Kurallar sivilleri korumak yerine, onlara karşı saldınlan da meşrulaştırmış, yani şiddet yollanna hukuksal lık kazandırmıştı. Savaşanlar, insancıliıktan her uzaklaşmalannda savaş kurallannda kılıflar aradılar. Sözcüklerin yuvarlaklığı sivillerin katline kalkan oldu. Sivil halkın öldürülüşü eskisıne oranla hukuka artık daha 'uygun'du. 'Topyekûn savaş* Amerikalı komutanlar, savunmasız görünen Irak'ın daha çok modern altyapısını hedef alarak 110 bin uçak saldınsında, 90 bin 549 ton bomba kullandılar. verilen zarann askeri avantaj sağlayacak ölçüde olmasını gerektinr. Devletler hukukçulannın çok büyük çoğunluğu ve sıradan kişiler, insancıl umutlannı dayandırdıklan hukuksal çerçevenin ve onun ilk hareket noktalannın ne olduklannı bilmeden kurallann arttınlmasını istıyorlar. Hukuku oluşturan devletlerdir, hatta güçlü, büyük devletlerdir. O devletler de genelde savaşta siiah kullanımına sınırlar getirilmesinden yana değiller. Hukuktan, asıl yapmak istediklerine bir 'tahF olarak yararlanmak istıyorlar. Eylenılen bu yoldan 'meşrulaşıyor' ve kabul edilebılir biçıme gınyor. Uluslararası politika sahnesınde her an belirli bir güç dağılımı var Bu dağılım, kendine uygun bir hukuk sistemi yaratıyor. O sistem de taraflardan zaten \ar olan sistemi konımalannı beklemektedır Devletler, insancıl değerleri çiğneyen eylemlerinde savaş kurallanndan güçlü kalkanlar olarak y^rarlanıyorlar. Savas hukuku insancıl mı? I Genelde çok eskı çağlarda savaşlann hiçbır kurala bağlı olmaksızın yHirütülmüş olduğuna ilişkin bir kanı vjar. Yani, sanki insancıl değerler uygarlık geliştıkçe dıkkate alınmış, savaşın birtakım fecı yönlen nihayet dızginlenmiş. Aslında, eskı çağlann sbvaşanlan da birtakım kurallar )Japtılar - savaşanla savaşmayanı aVırmak, savaş tutsaklannı kavTamma hızlı teknolojik ilerlemeler ve 'ulusun direncini kırma' gerekçesi eklenince savaşlar, insancıliıktan uzaklaştıkça uzaklaştı. Ama bir yandan bılgisizlik, bir yandan da propaganda, ikinci Dünya Savaşı 'nı bile insancıl sözcüklerle başlattı. Savaşlar, şu ikı hedefe saygılı davranacaklannı söylüyorlardı: Savaş kurallanna bağlıhk ve sivil halkı hedef almama. Ancak, bu iki hedef birbiriyle catışıyordu. Savaş kurallan, sivilleri korumamaktaydı. Çatışmalann başında bazı yerler bombalanmadıysa bunun nedeni hukuka uymak değıl, stratejik gereklılikti. Ama çok geçrneden, yalnız Londra değil, Berlin ve Tokyo da hedef alındı. Hele Hiroşima ve Nagazakı'ye hiç gerek yoktu. Nümberg ve Tokyo mahkemeleri hukuk yönünden bazı başanlan simgeliyorsa da, attlan adım yetersizdi ve gerçeği orantısız biçimde yansıtıyordu. En önemlisi, 'ulusun direncini kırmak' gerekçesıyle sivil hedeflerin bombalanmasını cezalandırmadan bırakarak bu rürlü uygulamalara bir kez daha meşruluk kazandınyordu. Son ve hayâsız örnek: Tüm tarihsel gelişim başından bugüne değin değerlendirildiğınde. savaş hukukunun insancıl yöndeki başanlan bir efsanedir. ICörfez Savaşı da önce bu genel çerçevede insancıl değildi. Hatta, hukuktan insanlık dışı uygulamalan Amerika, Irak'ı savaş sonrasını düşünerek bombalamıştır. Amaç siyasal ve ekonomik hedefler çer- çevesinde tüm altyapıyi yıkmaktı. Oyle bir yıkım ki, onanm için Amerikan yardımı gerekecekti. geçerlı göstermek ıçın yararlanma çabalannın en açık, en son \e en hayâsız ömeğiydi. Laftan öteye geçmeyen savlann tam karşıtı olarak özellıkle güçlü devletlenn öncülüğüyle savaş hukukunda ınsancıllık değil. şiddet ağır basmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemin son derece önemli olayı olan Körfez Savaşı tarihsel eğılime karşı çıkmamış, şiddetti pekıştırmiştir. Irak'ta sivil hedefler hem doğrudan doğruya bombardımanın hem de onun sonuçlannın kurbanı olmuşlardır. Görülmemiş yoğunlukta bombardıman. savaşı yürütenlenn askeri amaçlann yanı başında, belki ondan daha da önemli olarak ekonomik ve siyasal hedeflerinin de olduğunu göstenyor. Ancak, bu somut yıkjm gerçeğıne karşın, bu sa\aş 'hukuka uygunluğıuı örnegi' diye yüceltılmektedir. Amenkan kıtle haberleşme araçlan başta olmak üzere dünya basını, savaşı genelde Pentagon'un sunduğu biçimde yorumladı. Ancak, savaştan sonra, sayılan çok olmasa da bağımsız kişi, grup ve kuruluşlann özel araştırmalan, bu arada b>rkaç Birleşmiş Milletler raponı, söz konusu savaşın hiç de Amerika'nın savunduğu gibi temiz ve yabuz askeri hedeflere yöneHk' olmadığinı, yeterince hatta fazlasıyla gösterdi. Canlı canlı gömülenter-. Önce kısaca, Amerika, Birleşmiş Milletler Antlaşmasf nın (M. 33) emrine uymayarak anlaşmazhğın banşçı yollardan çözümü için yeterince zaman harcamadı, iyi nıyet göstermedi. Kanıtlar, Amenka'nın ne pahasına olursa olsun savaştan yana olduğunu ve asıl yoğun bombardımanın sonuçlanndan yararlanmayı tasarladığıru göstenyor. Örneğın, Başkan Bush, 4-5 Ağustos 1990'da Irak birlikkrinin Suudi sınınna yoğun biçimde yiğıldıklannı Suudı Arabistan yetkililerine bildirmişse de, Suudi tarafı bu savı doğru çıkaracak hiçbir ize rastlamamıştır. Uzaydan alınan fotoğraflar Irak kuvvetlennin iddıa edilenden çok daha az olduğunu göstermiştir. Saddam Hüseyin, Irak taburlannı Kuveyt'ten çekmeye başladıktan sonra bile bombardıman sürmüş. kara savaşına geçilmiştir. Irak kuvvetlennin henüz resmen teshm olmadıklan ileri sürülerek K.uveyt'ten Basra yönüne kaçan bınlerce Iraklı asker boğazlandığı gibi, gene bınlercesi, bu arada 400 kadar canlı olanlar da, Suudı askerlerinin de yardımıyla açılan toplu mezarlara gömüldüler. Irak'ın sivil halkına reva görülenler daha da affedılmez ölçüler içindedir. Özellikle televızyonlann, Amerikalılann attıklan füzelerin tam isabet kaybettiğinin sık sık altını çizmesi, sivil halka olanlann gızlenmesine yaramıştır. Aslında, Amerika'nın elinde, sivıl ve askeri hedefleri birbirinden, tarihin hiçbir döneminde olmamış biçimde, ayırmaya yarayan son derece gelişmiş teknoloji vardı. Ama Amenka'nın hedefi, halkayla birlikte Irak'ı yıkmaktı - Başkan Bush, önderlerinin izlediğı siyaset yüzünden halkı cezalandırmak istemediklerini söylemiş olmasına karşın. Amerikan kuvvetleri bir yandan sivil hedeflere saldırmadıklannı ileri sürerken öte yandan Saddam Hüseyin'in de içinde bulunduğu bir komuta istasyonu sandıklan Eminyye sığınağinı ve çocuk süt fabrikasını hedef alarak yaklaşık 300 sivilin ölümüne neden oldular. Fabrikada kimyasal silah üretildiğı söyiendiyse de bunun doğru olmadığı ortaya çıktı. Sanılan doğru olsaydı, böyle bir yerin uzun bir süre, örneğin 2010'lu yıllara değin, onanlamayacak biçimde çökertmiştir. Su ve su antma sistemleri iflas etmiş. sağlık kuruluşlan ışleyemez duruma gelmiş, sulamaya dayalı gıda sistemi durmuş ve hastalıklar, özellikle salgın olanlar ve çocuk ölümleri birkaç kat artmıştır. Savaşla ilgisi olmayan yedek parça depolannın da bombalanışı eski altyapıyı bütünüyle ortadan kaldırma hedefini yeterince açıklıyor. Savaşın daha ilk gününde Irak'ın 18 ana elektrik ıstasyonundan 12'si bombalandı Daha sonra da toplam 16'sı yedek parça depolan da dahil olmak üzere, kökleri kazmma derecesinde yıkıldı. Bazılan, ömegin en büyüğü olan El-Hartha istasyonu, birkaç kez bombalandı. Et-Hartha tam 13 kez hedef oldu. Oysa, doğrudan savaş avantajı olmayan yıkım yasaktır. Bombardımandan yaklaşık 250 bin Iraklı sivil doğrudan etkilendi. uluorta bombalanması orayı bir Çernobil durumuna sokacaktı kı, akıntılar çe\Teyi bir ölüm üssüne eşit konuma getırecekti. Bombardımandan yaklaşık 250 bin Irakh sivil doğrudan etkilendi. Bunun yüksek bir yüzdesi öldü Saldınnın uygulanışı, Amerika'nın Irak kara ordusunu yenilgıye uğratmak gibi bir hedefin dışında ekonomik ve siyasal amaçlan da olduğunu açıkça gösteriyor. Irak'ın askeri üretimle ilgisi bulunmayan fabrikalanna, elektrik sistemine. yaşamın belkemiği olan petrol sektörünün tüm altyapısına ve ulaşımla iletişim ağma yapılan ve art arda yinelenen yoğun saldınlar kent nüfusunun temeli olan sistemi daha Irak'ın petrol endüstrisini yok etmek de askeri açıdan gerekli değildi. Irak, savaş amaçlan için yaklaşık 40 günlük stok zaten yapmıştı. ICuzeyde Kerkük'ten, güneyde Rumalia'ya tüm petrol kuruluşlannın birkaç kez bombalanışı gereksizdi. Askeri bir yarar sağlamayan bu saldın, ülkenin petrol endüstnsini de felce uğrattı. Televizyon istasyonlannın, köprülerin, yiyeceğe yönelik kuruluşlann, kumaş fabrikalannın. çimento gibi yapı malzemesı üreten yerlerin ve ev eşyası yapan merkezlenn bombalanması da gereksizdi. Ne varki, Amerika'nın resmen açıldadığı hedefler başka, gerçek savaş hedeflen başkaydı. Yarın: Kanser yapan mermi POLntKA VE ÖTESt MEHMEDKEMAL Meclis Çözecek... Kürt'ün tepesi attı mı, "Ya herro, ya merro..." der. Bunun Türkçesi, "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe... "'dir. Sözlük çatlatmak istersek Ingilizcesi: T o be or not to be..." • Deniz Baykal ortalıktaki kargaşa için şöyle bir çö- züm gösteriyor: "Ya Meclis çözecek, ya sandığa gidilecek." Ardından ekliyor. "Kimse sandıktan umudunu kesmesin!" Sandık yani seçim! Her iktidar kolay kolay seçim yolunu göze alamaz. Bir milletvekilini Meclis'te sı- cak sıcak otururken seçime götüremezsinız. Hele bir erken seçime zoriayamazsınız. Bir erken seçim işi tıkınnda bir milletvekili için öcülerin öcüsüdür. Mil- letvekili maaşlannayeni birzamyapılmışsa... Erken seçim bir macera olur. Şair ne demiş: "Gidip de gelmemek var I Gelip de görmemek var." Milletvekilliği çoğu dönemlerde bir meslek ol- muştur. Bir seçim bölgesi peyleyen, peylediği böl- genin sürgit milletvekili olmuştur. Milletvekilliği bir kez ele geçti mi, bir daha bırakılmamıştır. Ko ki, Er- zıncan milletvekili Sabrt Bey yıllarca hep sabit kal- mıştır. • Milletvekilinin eski adı mebustur. Eskiden millet- vekili denmez mebus denirdi: Lazistan mebusu Zi- ya Hurşrt Bey, asılana kadar gitmiştir. Biliyorsunuz, Ziya Hurşıt Bey Gazi'ye Izmir'de suikast düzenle- miş başanya ulaşamamıştır. Izmir suikastı bizim si- yasal terör edebıyatımızda bir dönüm noktasıdır. İlk terorier böyle başlamıştır. Milletvekilinin ilk adı mebustur. Mebus, bais, se- bep aynı kökten gelmemiştir. Trenler eskiden me- buslara parasızdı. Yeni mebuslartrende bilet soran kondüktoriere kasıla kasıla: "Mebus (meb 'us)..." Dediler mi dünyalar onlann olurdu. Ben ilk bayan mebus Hatı Kadın'ın böyle kasıla kasıla "Meöus'dediğini anımsarım. Mahallemizde otururdu, rastgele her alışverişte, olur olmaz şey- lerde "Mebus* derdi, Hatı Kadın'ın mebus oluşu şöyle: Gazi Paşa bir gün arabasıyla Ankara yakınlannı • gezmeyeçıkar. Kazan Köyü'neyolu düşer. Hatı Ka- dın Kazan Köyü'nün muhtandır. Gazi'nin yolunu çe- virir alıkoyar. "Uzak yoldan geliyorsunuz, bir ayranımızı içme- den sizi bırakmayız..." der. Bırakırsın, bırakmazsın, Gazi'yi köyde alıkor. Bir ayran içmeye razı eder. "Bu köyün muhtan mısın?" "Evet." - -•• "Kaç yıldır?" " O n y ı l ı a ş k ı n . " •••• . I . - I ^ T - -••• "~^^ I Döner parti umumi kâtibi Recep Peker'e "t ' f "Hatı Kadın 'ın adını yaz da bana Ankara 'ya dön- düğümüzde hatırlat!.." der. Hatı Kadın böylece Ankara Mebusu olur. Hatı Kadın 1950'lere kadar mebustu. 1950'de Demokratlar kazandılar, mebus çıkamadı. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kadeh bıçımın- dekı bir ağızlığa dayanan dudakla- nn tıtreştinlmesiy- le ses veren üfle- 3 melı çalgı .. Esk- nmde kullanılan üç sılahtan bin. 2/ 5 Kale hendeği... Benzenden türe- " yen ve boya sana- 7 yısınde kullanılan bır zehırli madde. 8 3/ Osmanlılarda ûlke dışına çıkartı- 1 2 3 4 lan mallardan alınan gûm- rük vergisi. 4/Gözün ağta- bakası. 5/ Özsu... "lrlanda Cumhunyet Ordusu". 6/ Akdeniz yöresine özgü bitki topluluğu... Telli ba- 4 lıkçıl. 7/ Bir sözcük türü... Pasıfik Okyanusu'nda bir devlet. 8/ Yaz yağmuru... 6 Kalsiyumun sımgesi... Sa- hip. 9/1. Dünya Savaşı yıl- g lannda Osmanlı ordusun- g da kullanılmış bır tür baş- lık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Güzel koku yaymak. 2/Tanmda kullanılan azotlu gübre... Içine ok konulan torba ya da kılıf. 3/ Resmı bır erkek giysi- si... Şaşma belirten bır ünlem. 4/ Sıcak ve nemlı ıklimlerde oluşan kırmızı renkli toprak. 5/ Bır çokluğu oluşturan var- lıklann her bin... Kuyruksokumu kemiği. 6/ Isterulen nite- lıkleri taşıyan... Yumurta biçiminde olan. 7/Modern Yunan- ca. 8/ Matematikte kullanılan sabit bir sayı... Iğdır'ın bir ıl- çesı. 9/Arapçada "ben"... Eskı dilde gelın. tLANT.C. ÇERKEZKÖY AŞ1ÎYE CEZA HÂKtMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1994/40 E. 1995/176 K. Mahkememizde görülmekte olan hırsızlık davasınm yapılıp bitirilen açık yargılaması neticesinde; Sanık; Hakkı ve Emine oğlu 1966 doğumlu Sinop ili, Durağan ilçesi Merkez Mahalle nüfusuna kayıtiı Mehmet Keleş'in bu suçtan dolayı TCK 492/1 522, 81/2 (beş müştekiye karşı ayn ayn işlemiş olduğun- dan aynı maddelerden beşer kez cezalandınlmasına) TCK 71,40 neticeten 10 yıl 20 ay hapis cezası ile ce- zalandınlmastna- Sanık Ramazan ve Keziban oğlu 1970 doğumlu Si- nop ili Durağan ilçesi Bayat Köyü nüfusuna kayıtlı Os- man Efe'nin bu suçtan dolayı TCK 49M, 65/3,81/2, 81/3 (beş müştekiye karşı ayn ayn işlemiş olduğun- dan aynı maddelerden beşer kez cezalandınlmasına) TCK 71, 40 neticeten 5 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandınlmasına karar verilmiş olup sanıldara tüm aramalara rağmen karar tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğine karar verilmiş olup ilan tarihinden iti- baren 7 gün içinde işbu karann kesinleşeceği daveti- ye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 27.01.1997 Basın: 8068
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear