22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 1997 CUMAFtTESl 12 BIR KONU BIR KONUK DSP'den ihraç edilmesi istemiyle disiplin kuruluna verilen Bülent Tanla • DSP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, politikaya atılma ve milletvekili olma sürecinde DSP'nin, toplumun istek ve beklentilerine göre değişen, çağa ayak uyduracak nitelikte bir parti olduğuna inandığını, fakat zaman içinde sosyal ve ekonomik yaşamdaki dinamizme ayak uyduramadığını söyledi. • İhraç edildikten sonra, gelecek seçimlere kadar özgür bir milletvekili olarak solun bütünleşmesi ve güçbirliği yoluyla iktidara gelmesi için çaba sarfedeceğini vurgulayan Tanla, "Politikaya tamam mı devam mı?" sorusuna şu yanıtı verdi: '"Ben bundan sonraki seçimlere Türkiye'nin bu siyasi parti kompozisyonu ve liderlerle gireceğini sanmıyorum. O nedenle bu soruyu, mevcut tablonun değişeceğine inandığım için cevapsız bırakacağım." tstanbul MiDetvekili Bülent Tanla, başka bir partiye transfer olmayı düşünmediğini, zira seçmenkrin parti değiştiren mflletvekillerine 'çıkar karşıhğı değiştirmıştir' gözüyie baküğııu bebrtiyor. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) vegenel başkanlar MİVASE İLKNUR - Sayın Tanla siz. politikaya atılnıadan önce politikacılara materyal hazıriayan bir araştırma şirketinin baştndaydınız. Bir ölçüde politikayla iç içeydiniz. Aktif politika>a neden atılma gereği duydunuz \e neden sol kulvan seçtiniz? Sizin solla ilginiz daha önce pek bilinmiyordu. Tanla- Politikaya gırme nedenim; gerçek ve güvenılır bılgiyı, karar mekanizmasına. hem partiye hem de parlarnentoya daha etkili bıçımde aktarma arzubundan kaynaklanmaktadır. Neden sol parti sorusuna ıse şöyle cevap \erebilirim: Bugün Türkiye'nin en güvenılır partısı DSP'dır. Bilginın güvenılırlikle ilgıli son derece yakın \e özdeş bir ilışkısi vardır. Hem benim dünya görüşümü hem yaşam bıçimımı hem ıdeolojimi hem de bilginın gerektırdıği unsurlan taşıyan liderin Ecevit. partınin de DSP olduğunu düşünerek burada politıka yapmaya karar verdim. - Sayın Ecevit'in söylemleri ve DSP'nin çizgisi yeterince sol mu? DSP grubunda muhalifler. partinin giderek sol ideolojkien u/aklaştığmı söylüyor hem de siz en giivenilir partinin DSP olduğunu söylüyorsunuz. Bu, çelişki değil mi? DSP'nin nesi cazip geldi size? Tanla-Bılivorsunuz, sıyasal partiler toplumlann ıstek ve beklentılerine göre değişen çağa ayak uydurmak zorundadırlar. Böyle bir sorumlulukla da karşı karşış adırlar. Benım partiye girme ve millehekılı olma siirecimde, DSP'nin bu türden uygulamalara ve değişimlere ayak uyduracağını. böyle bi r ıstek ve arzusunun olduğunu sanıyordum. Fakat zaman içinde sosyal \e ekonomik yaşamdakı dinamizme en azından ben ayak uydurulamadığını gördüm. Dolayısıyla burada bir paradoksu ve çelışkiyi de açıklamama ımkân \erdimz. Algılama neyse gerçek odur. "Kendimizi anlatamıyoruz. halk bizi anlamıyor" gibı bırtakım yanlış düşünceler yerıne bunlann neden yanlış algılandığını ve bunlann neden kabul edilemediğini araştırmak gerek. Demek kı bir tutarsızlık söz konusu. - Seçünler öncesinde başka bir sol partiden mületveldlliği teklifi alsaydınız, yine de DSP'de ısrar edermiydiniz? Tanla- DSP dıye baktım. Fakat diğer sol parti de az önce sıraladığım konulan kapsar nitelikte görünseydi CHP'yi de düşünebilırdim. Fakat bildiğiniz gibi ekim-kasım-aralık aylannda ibrenin sol kesimde DSP'yı gösterdığı bılinıyordu. Umutların daha ziyade DSP'de yoğunlaşacağını ve orada toplanacağını görüyorduk. Zaten oy dağıhmı da öyle tecellı ettı. - Peki DSP'nin seçmen prnfili de sol mu acaba? Başka bir -soru da DSP seçmeninin beklcntileriy le DSP'nin verdikleri örtüşii>or mu? Tanla- Hayırmaalesef. DSP'ye oy verenler toplumdan umduğunu bulamamış ve dürüstlük kavTamı çerçevesinde tercih yapan kesimlerden oluşuyor. Profil meselesıne girdigıniz zaman çok farklı sonuçlar çıkıyor. Toplumda sosyo-ekonomik profıller dığer partılerle yaptığımız mukayeselerde de çok anlamlı sonuçlar vermiyor. Tabii farklı sonuçlar veriyor, ama anlamlı sonuçlar vermiyor. Burada daha ziyade toplumdan umduğunu bulamayanlann, arzu ettikleri yerde bulunamayanlann, dın baskısının dışmda tepki oylannın toplandığı partı olarak ıfade edebiliriz. - Dürüstlüğü sadece ekonomik düriistlökle ölçmek doğru mu? Siyasi dürüstlük ve güveniliriik de aramak gerekmez mi? Tanla- Kesin kesın. Çok önemli. ABD ve tngiltere'de yapılan araştırmalarda da güveniliriik sadece dürüstlük anlamını içermiyor. Güveniliriik kavramının içinde zaten dürüstlük var. Fakat yeterli değıl. Buradaki güvenılirlik, önündeki sorunlan çözebilecek kadrolara sahıp parttler ıçın geçerli. Güvenilir olmak. sadece ekonomik anlamda düriist olmak ve yolsuzluklara kanşmamak anlamında algılanmıyor. Türkiye'nın sorunlannı çözebilecek kapasiteye, erdeme ve kadrolara sahip kişilerin oluşturduğu bir siyasal parti olarak algılanıyor. - DSP, pariamentoda gmp kurduğunda, o grubun üyelerinin siyasi geçmişlerine ve kişitikkrine bakıldığında partide çok şeyin değişeceği umuluyordu. Pıılitika üretmede. parti içi demokrasi bugünkü tablonun sorumlusudur. - Ecevit Byle yönetmek istiyor olabilir de grubun tavn niye böyle? Tanla- Ancak yönetim biçimi derken bizim yönetim şeması içinde bir yönetim kurulu, bir parti meclisi, bir de grup var. Bu konulann tümü yönetim kurulunda tartışılıyor. Yönetim kurulunda çıkan kararlar grupta onaylanıyor. - Nasıl onaylanıyor? Grup çarşamba günü toplandığında yanlış bulduğunuz bu yönetim biçimini ve alınan kararlan neden kimsc eteştirmiyor? Ya da eleştirmeye cesaret edemiyor? Tanla- Meseleye eleştiri olarak bakmamak lazım. Gelen konuda alınan karann enıne boyuna tartışılması lazım. Ama yönetim kurulunda alınan karar gruba sunuluyor. Karar tartışmaya açılmıyor. Farklılık burada. Dolayısıyla karar önce grupta tartışılıp tekrar yönetim kurulunda ele ahnabilse yönetim şekli daha uygun olur. Kolektif akıl bireysel akıldan daima daha üstündür. - Gruptaki arkadaşlarınızla hiç genel başkana ya da genel sekretere gidip sorunlan görüşme yolunu acaba gelecekte de politika yapacaklarını düşünerek genel başkan ve parti yönetimiyle aralannın bozulmasını mı göze alanuyor? Tanla-Olabilir. Bu konuda aynntılı bir analize dayanarak söyleyebıleceğım bir şey yok. - Partinin genel sekreterinin ismini biliyor musunuz? Ya da hiç tamştmız mı? Tanla- Hayır. ismini bilmiyorum, tanışmadım da... - Siz İstanbul milletvekilisiniz. İstanbul il başkanını tanıyor musunuz? Tanla- Hayır tanımıyorum. Adını da bilmiyorum. - MYK veya PM üyelerini tanıyor musunuz? Tanla- Çok azını tanıyorum. Yanı şunu öğrenmek istiyorsanız söyleyeyim. benim partı örgütüyle çok fazla bir ılişkim yok. - Bu tanışmazlık sizin ilgisizliğınizden mi kaynaklanryor? Yoksa parti yönetimi milletvekillerinin bu tür bir ilişki kurmasını mı istemiyor? Tanla- Bu benden de kaynaklanabılir yönetimden de... Tanışmak için bir ortam doğmadı. Bu tür ilişkilerin çok belirleyici olduğu kanısında da "Ben bu dönem parlamentodaki milletvekillerinin profillerini ele alan bir araştırma yaptım. Çıkan sonuç; bu dönemde görev yapan milletvekillerinin daha vasıflı, daha nitelikli parlamenterlerden oluştuğunu ortaya koyuyordu. Hem de DSP'nin kadrosu en zengin ve en nitelikli kadro olarak görünüyordu. Bugünkü DSP'den, parlamentoya geldiği günden bugüne kadar, toplumun büyük beklentileri vardı. Bu umutlann boşa çıkmasının nedenini parti içindeki yönetim biçimine bağlıyorum. Parti iyi yönetilmiyor." anlayışmda taşlann yerinden oynayacağı ve solun büyük partisi olacağı sanıhyordu. Ama kısa süre içinde umulanın tersi oldu ve DSP yine bildiğimiz DSP olarak kalmaya devam etti. Milletvekillerini böylesine pasifîze eden ne? Tanla- Ben bu dönem parlamentodaki milletvekillerinin profillerini ele alan bir araştırma yaptım. Çıkan sonuç; bu dönemde görev yapan milletvekillerinin daha vasıflı, daha nitelikli parlamenterlerden oluştuğunu ortaya koyuyordu. Hem de DSP'nin kadrosu en zengin ve en nitelikli kadro olarak görünüyordu. Bugünkü DSP'den parlamentoya geldiği günden bugüne kadar, toplumun büyük beklentileri vardı. Bu umutlann boşa çıkmasının nedenini parti içindeki yönetim biçimine bağlıyorum. Parti iyi yönetilmiyor. Yoksa DSP, çok değerli, çok vasıflı. iyi projeler üretebılecek kadrolara sahıp bir parti görünümünde. Fakat bu partidekı yönetim biçimi denediniz mi? Yönetim biçimindeki yanlışlan parti yönetimiyle tartışmayı düşünmediniz mi? Tanla- Ben tam bu konuda olmamakla beraber genel muhalefet stratejileri. seçmen davranışı ve REFAHYOL'a karşı izlenecek polirikalarla ilgili, basına kapalı bir grup toplantısmda uzun bir konuşma yaptım. Bunu tartışmaya açtım. Fakat bu da üslup ve zamanlama bakımından yanlış bulundu. îçerik değil, üslup ve zamanlama tartışıldı. - Hangi DSP millervekilini yakalasanız kapı arkasında partide yönetim yanlışlığından. parti içi demokrasinin işlemediğinden ve genel başkandan yakuuyor. Ancak partisi içinde bu sorunlann ortadan kalkması için de hiçbir girişimde bulunmuvor. Engeller mi var? Tanla- Onu bilemiyorum. Bence bu, o arkadaşlann kişilikleriyle ve karekter yapılanyla ilgili bir durum. - Sesli düşünüyorum; gruptaki bu miDetveküieri Bülent Tanla, kendîsine başka bir partiden herhangi bir teklif gelmediğini söyledi 'Yeni bir parti kurmak gereksiz'- Sohı bütünleştirmeye bireysel olarak gücünüz yetecek mi? Tanla- Bu olay bireysel bir olay değil. Burada sol partilerin doğal müteffikkri olan ve sol kesimle iliş- küeri kopmuş bulunan toplum kesimleriyle örgüt- lü halk kesimleriyle yakın ilişki içinde iç içe olma- sı gereken bir düzen içinde çalışmak söz konusu. Sosyal demokratlann en doğal müttefikleri yine sol partiler. siyasi platformlar, işçi sendikalan, meslek örgütleri, sivil.toplum örgütleri. dernekler ve vakıf- lardır. Bütün bu kesimlerin hepsini harekete geçi- rerek mevcut siyasi yapılan da göz önüne alarakye- ni bir bütünleşme ve güçbirliği modeline gitmeye çalışacağız. Bu arada sözü edilen yeni bir parti dü- şüncesini ben de yersiz ve zamansız buluyorum. Böyle bir parti arayışı içinde olmak hem yanlış hem gereksizdir. Zaten böyle bir şey söz konusu da de- ğildir. Bu sadece bugünleT içinde kısa vadede me- seleyi başka mecralara sürüklemek için akla gelmiş veya ifade edilmiş bir konudur diye düşünüyorum. - İhraç istemiyle disiplinc verildiğiniz günün ak- şamında bir televizyon kanalında sizinle canlı yapı- lan söy lcşiy i izledim. Konuşmanızda sanki parti ku- racağmızı söylediniz gibi Hatta bir iki ay içinde ola- cak diye zaman da belirttiniz. Tanla- Evet böyle bir şey çıktı. Ben de bantlannı aldım. Ama konuşmamın devammda "Bu bir parti değüdir. bir siyasal harekettir, bu da birkaç ay için- de mecrasma girer, sûreç içinde belirlenir, buraya herkes anonim ve kotektif katkısını koyacaktır. Ama bunu parti gibi görmek yanJışür" ifadesi de o ko- nuşmada devam ediyor. O maksadı aşmış biryorum- dur. - Türk-İş bir süre önce siyasi parti kuracağmı ka- muoyuna açıklamıştı. Parti kurma düşünceanden vaz mı geçtiler? Tanla- Türk-tş ya da diğer sendikalarla aramızda bu tür bir konuşma geçmedi. Hiçbir zaman parti te- lafruz edilmedi. - Peki, soMa güçbirliğini ya da bütünleşmeyi sağ- lamak için sendikalar ve diğer srvil toplum örgütle- ri partikr üzerinde bir baskı grubu olabilecek güç- temi? Tanla-Evet, bence sendikalar ve sivil toplum ör- gütleri yeterince baskı grubu olabilecek güçte ve oluyorlar da. Çünkü demokrasinin sahibi onlar. De- mokrasi onlar için var. - Solda güçbirliği için CHP içinden sianle temas kuran ya da destekleyen milletvekiieri var mı? Tanla- Bu konuda CHP'den hiç kimseyle oturop konuşmadık. Temas şu anda yok. Ancak birtakım açıklamalardan onlann da böyle bir bütünleşmeyi istediğini samyorum. Çünkü bu halkın isteği. Sola gönül verenler bizim güçbirliği yapıp iktidara gel- memizi istiyorlar. Buna karşı davranmak mümkün değil. Herkes bunu istiyor. Bunun metodunu tartış- maya açıp açmamanın eşiğindeyiz. - CHP'den size davet gekü mi? Tanla- Daha ben bağımsız değilim. DSP'nin bir üyesiyim. Aynca davet de gelmedi. Türk kamuoyu parti değıştiren milletvekillerine menfaat karşıhğı değiştirmiştir gözüyie bakıyor. Parti değiştirmek bana çok etik gelmiyor. Bu soruyu niye sorduğunu- zu da anlamadım. - Şundan dolayı sordum: Çünkü siz, başka parti- ye transfer olmak için partinizden istifa etmiyorsu- nuz. Siz partinizden atıhyorsunuz. TBMM'de ba- §ımsız miletvekillerinin de kamuoyunasesini duyur- ması çok zor. O nedenle ola ki başka bir partiye geç- meyi düşünmüş olabilirsiniz. İanla- Böyle bir şey söz konusu değil. Ne teklif geldi ne de böyle bir şey düşündüm. - Nasıl belirleyici oünaz. B6y1e bir parti olabilir mi? ' O partinin milletvekilleri \e örgütleri birbirlerinin varuğuıdan habersiz. Parti örgütünde oiuşturulan politikalar parlamentoya ve kamuoyuna nasıl yansıyacak? Tanla-Olmayacağı açık zaten. Olmadığı da açık. Ama burada kabahat kimın derken ben de suçlu olabilırim. Bu ışın yanlış olduğu ve böyle olmaması gerektiğı açık. Kabahat kimde sorusunu yanıtlarken olabildiğince adil olmaya çalışıyorum. - Solun birieşmesi önündeki engel, Ecevit'in dedigi gibi ideolojik farklılık mı? Bu ideolojik farklılık sadece demokratik sol ve sosyal demokrat tanınundan mı kay naklamyor? Vbksa bunlar yapay nedenler mi? Sizin görüşünüz ne? Tanla- Bir kere ben solun birieşmesi konusunu bütünleşmesi diye anlıyorum. Solun birieşmesi gerçekten zor olabilir. Zamanlaması şu anda olmayabılır ve şu andakı mevcut partılenn mevcut yapılan içinde mümkün de olmayabılır. Bunu anlayışla ve doğalhkla karşılamak mümkündür. Ama bugüne kadar geçmışte olan birtakım kişilerin kışılerle olan ılışkılen. geçmişleri, bunu reddetmelerini mümkün kılabilir. Fakat bütün bunlar, bütünleşme ve güçbirliği yapmak veya bırlikte davranabilmenin engelleri olamaz. Dolayısıyla büieşme dediğimiz zaman ortaya çıkan engelleri. mevcut birtakım problemleri, bütünleşme ve güçbirliği şemsiyesi altında aşmak mümkündür. Biz, parti olarak aynı görüşte olmadığımız, hatta farkh görüşte ve CHP'den bize daha uzak partilerle koalisyona hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Hatta seçim işbirliği sözcükleri dahi zaman zaman telaffuz ettik. Ama bu arada birbirine iki yakın partinin, sizin ifadenizle halkın farkhlığı algılayamadığı ve algılamak istemediği veya birlikte olmasını arzuladığı CHP-DSP güçbirliğini bile konuşamıyor. Bu iki partiyi güçbırliğinden alıkoyacak davranışlar, halka ve halkm isteğine karşı yapılan davranışlardır. Sosyal demokrat seçmenler ve sosyal demokrasiye umudunu bağlamış seçmenler. bu tür davramşlardan ve açıklamalardan son derece rahatsız ve tepkilidirler. - Bugün her iki sosyal demokrat partinin merkez sağ partilerden pobtik söylerröerde ve uy gulamalarda ciddi bir farkları var mı? Ya da varsa farklarun yeterince ortaya koyabiliyorlar mı? Tanla- Buna bir teorik bazda bir de seçmen bazında bakmak lazım. Teorik bazda farklılıklan var. Ama iktidara geldiklerinde yapacaklan ve vaat ettikleri ile uygulamalan arasında bir farklılığın olmadığını görüyoruz. Işte bugünlere gelmemizin en temel nedeni de budur. Türkiye'yi sağ partiler bu hale getirmıştir. Bızler böy le davrandığımız müddetçe, sağ partilerin Türkiye"de cirit atması, at oynatması ve Türkiye'yi bu hale getirmesi kaçınılmazdır. Onlar yüzde 50'lerde, 60'larda anlaşırken, bizim iki sol partinin yüzde 90'larda anlaşmalanna rağmen birbirlenne düşman kardeşler gibı bakması Türkiye'yi bu duruma getiriyor. - Büyük bir olasılıkla DSP'den ihraç edileceksiniz. Bundan sonra polhikaya devam edecek misiniz? Edcekseniz nasıl ve nerede devam edeceksiniz? Tanla- Gelecek «eçirrJ.Te kadar özgür bir milletvekili olaak solun bütünleşmesi ve güçbirliği yaparak 'ckrar İKtidara gelmesi için bütün çabamı s -1 'f c j - vç>im. Sola gönül veren halkın istekleri doğınliısunda pırlamentoda siyasi etkinliklerde bulunmaya çalışacağım. Ben bundan sonraki seçimlere Türkiye'nm bu siyasi partı kompozisyonu ve bu liderlerle gireceğini sanmıyorum. Dolayısıyla bu soruyu mevcut tablonun değişeceğine inandığım için cevapsız bırakacaâım. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Ecel Kapıya Dayanmış... llhan Selçuk'un "Ecel" yazısını okudunuz: Nefisti! Ecel geldi cihane Baş ağrısı bahane Böyle derler, ama gene yetmez, başka deyimler de vardır. Eceli gelen... Nurettin Artam, Ulus'un köşe yazarıydı. Ikinci sayfanın ortasında "Yankılar" başlığıylayazardı. Li- seden hocamdı. Senli benliydik. Karpiç'in öğle ra- kılarında, akşam masalanndayanınaoturabilirdim. Yuvariak masaya oturmak, üstatların masasında olmak ayrı bir ayncalık. Birgün Ulus'taki odasına geldim, üstat yazmıyor, desen çiziyordu. Böyle incelikleri vardı. "Bu ne?" dedim, deseni gösterdi: "Barem" dedi. O yıllarda memurların maaşı için bir barem vardı. "bBarem aşağı, barem yukan..." herkesin dilinde dolanır, dururdu. Biz Barem'i yasa sanırdık, meğer adammış. Hoca da onun resmini çiziyormuş. O yıllarda memurlar maaşlannı barem'e göre alı- yorlar, barem'e göre yükseliyorlar, her şeyin başın- da barem geliyordu. Bu barem belkı şimdi de var- dı. Zam dediklerı, kaşıkla verip kepçeyle aldıkları buydu. "Aylar geçiyor sen bana hâlâ geleceksin." "Bu ne oluyor?" "O da bümez tükenmez şarkı." • Hapishaneler konusu açıldı mı Tansu Çiller'i (fe- na halde Leman gibi) fena halde sıkıştınyorlar. Ha- pishane deyince her biri 3 bin haneli bir kasabaya benzıyor. Dur deyince durmaz, git deyince gitmez. Çarşısı var, pazan var, tüneli var, bir ucundan ka- zınca öteki ucundan çıkarsın. Bakan filan da taktı- ğı yok. 3 bin haneli bir kasabanın isyanı da kendi- ne göre. Hapishaneler dolar, sonra kolay kolay boşalmaz. Cep telefonlan vardır, diledikleriyle konuşurlar. Her şeyden haber alırlar. Burada dikkatli durun! Hapishane işkence demektir. Tansu Çiller hapishaneleri gezerken açımlama yapmışlar, işkencelerin türlerini saymışlar: "Filistin askısı, çarmıha germe, manyetik telefo- na bağlama, soğuksoyu sokma, tuzlu suda tutma, copla dövme, cinsel organlara taciz, yakınlannın yanında çıplak gezdirme, elektnk venrıe, boynuna kum torbası asma, gözleri bağlı gezdirme, başına su damlatma, uykusuz bırakma, tek ayak üstünde durdurma, pis yerleri, koridor ve tuvalet temizlet- me, yan belıne kadar soğuk suda tutma, elektnk tutmanın türiü çeşitlerini tutma." Çiller'e işkencenin çeşitlerini gösteriyorlar. Şeffaf karakollar açıkta. Bundan böyle işkence yok, yalan makinesi kullanılacak. Karakollarda işkence aletle- rine rastlanmayacak, bulunursa büyük cezalar var. Tansu Çiller'e bunlan göstermenin anlamı ne di- ye soracak olursanız, anlamı şudur: Dışişleri Baka- nı ve dışanyla en çok teması olan yetkili. j - . Popçulara, kendini bikr>eauvbiri "SidikU" deyjn- j ce kıyamet koptu. Sanatçıya sidikli denir miymiş? ' Bu Atatürkçülüğe karşı olmaktır. Atatürk, "Her şey olursunuz, ama sanatçı olamazsınız" demedi mi? Atatürkçülük... Nerde?.. Bunlar nerde!.. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAl* 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ K.öy evi ya da köy görünrüsü ve- ren... Dervış sela- mı. 2/ Smır nişa- nı... Tarlayı süre- 3 rekdinlenmeye bı- rakma. 3/ Kökle- rinden safranı an- dıran boyalı bir madde çıkan lan, yapraklan sivri uçlu, çıçekleri san renkte bir bitki. 4/ 8 Anayurdu Ameri- g ka olup son yıllar- da yurdumuzda da yetiştı- rilmeye başlanmış bir cins ceviz ağacı. 5/Bir şeyin te- melini oluşturan... "Bir de — şişesinde balık olsam" (Orhan Veli). 6/ Kuzey 4 Amerika Kızılderililerinin ınandıklan doğaüstü güç... Müstahkem yer. 7/ Hay- vanlara vurulan damga... 7 Büyük pılıç. 8/Mekke'nin doğusunda, hacılann arife günü toplandıklan tepe. 9/ iyi terbiye edilmemiş vahşi bınek hayvanı... Kuyruksoku- mu kemiği. YUKARIDAN AŞAĞIYA: V Eskıden "günlük" türüne verilen ad. 2/Yapay reçine ver- niği ve tutkalı üretiminde kullarulan billursu toz... Gerçek- te yen olmayıp zıhinde tasarlanan. 3/ Ekmegi koymaya ya- rayandörtgözlüsandık... Eski Mısır'dagüneştannsı.4/Ko- yunlarda ve danalarda görülen tehlıkeli bir hastalık. 5/ Nâ- am Hikmet'in bir oyunu... "Vurgun" anlamında argo söz- cük. # Saplı tencere. 7/lneğinerkekyavTusu... Iskambil- de koz. 8/Genellikle üstü kapalı pazar yen... Bir bilgiyi gös- teren simgeler sistemi. 9/Akıl... Istavnt balığının küçüğü. HASŞA ASLIYE HUKUK HÂKJMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1996<88 Davacı Abdullah Klhya vekıh Av M Bülent Neci tarafin- dan da\ alılar Murtaza Trabzon, Abdülkadır Trabzon. Mustafa kızı 1976 D.'lu Afife Trabzon ve 1949 D "lu Afife Trabzon aleyhıne açılan sebepsız zenginleşmeden dolayı alacak davası- nm >apılan açık duruşması yukanda yazılı bulunan davalılar ad- lanna çıkanlan tebhgatlar PTT manfetıyle yapılamayıp yapı- lan adres araştıımalanndan da sonuç almamadığından davalı- lara ılanen tebligat yapılmasına karar \erilmış olmakla. Davalılar Afife Trabzon, Abdülkadir Trabzon, Murtaza Trab- zon ve Afife Trabzon'un Hassa Adlıyesinde 6.5.1997 günü sa- at 9.00'da yapılaeak olan duruşmadâ hazır bulunmalan, bu da- va ıle ilgili olarak ibraz etmek istedıkleri delıllerini duruşma gü- nüne kadar dosyaya göndenneleri, duruşmaya gelmedikleri veya bir vekil tkrafindan temsil edilmedikleri takdirde yar- gılamaya yokJuklannda devam edılecegi ve karar verileceği hususu ılanen tebliğ olunuı. Basm: 12122 Siliviri Basınkent 1 'de satılık yazlık. TelO 556 69 35 Galatasaray Üniversitesi'nden almış olduğum pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMET DENİZ AL TINTAŞLI Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. NECDETAKÇAY
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear