23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Radyo Avrasya'da tophısözteşme • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - TGS, AA'nın yan kuruluşu olan Radyo Avrasya'da çalışan 65 işçi adma toplu iş sözleşmesi imzaladı. Anlaşma üzerine TGS, bugûn başlayacak olan grev uygulamasını da kaldırdı. Anlaşmaya göre. işçilerin ücretlerine birinci 6 ay için 20 milyonluk dılime yüzde 125, ikinci 20 milyonluk dilime yüzde 100, üçüncü 20 milyonluk dilime yüzde 50, dördüncü 20 milyon liralık dilim ve üzerine ise yüzde 20 oranında zam yapılacak. Sözleşmenin 2. altı aymda zam oranı yüzde 25 olarak belirlendi. tkinci yıl içinse ise, ilk altı ayda işçilerin ücretlerine yüzde 30 oranında artış, aynca 5 milyon lira seyyanen zam, 2. altı ayda ise yüzde 40 oranında zam uygulanacak. Hüseyin Oğuz'a koruma yok • ANKARA (ANKA) - TBMM Ugur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu ile Susurluk Araştırma Komisyonu'na devlet içindeki çete ilişkileri hakkmda önemli açıklamalarda bulunan Jandarma Istihbaratçısı Astsubay Hüseyin Oğuz'un can güvenliğinin tehlikede olduğu gerekçesiyle kendisine koruma verilmesi istemi kabul edılmedi. Elazığ tl Jandarma Alay Komutanlığı'nın Oğuz'un başvurusunu "karşılaşılan tehlikeyi belgelemediği" gerekçesiyle reddettiği öğrenildi. Istanbulda bombalı gece • tstanbul Haber Servisi - Üsküdar Kaymakamlığı ve Avcılar Milli Gençlik Vakfı temsilciliğine dün akşam bombalı saldın düzenlendi. Üsküdar Doğancılar Caddesi Halk Dersanesi Sokak 1 numarada bulunan Üsküdar Kaymakamlığrnm giriş katına,saat 22.15 sıralannda kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce bomba atıldı. Patlama sonucu küçük çapta maddi hasar meydana geldi. Avcılar Gümüşpala Caddesi Pazar Sokak üzerinde faaliyet gösteren Milli Gençlik Vakfı Temsilciliği'nde meydana gelen patlamada da maddi hasar oluştu. Velidedeoğlu anıldı • BALIKEStR(AA)- Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Onursal Başkaru Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, ölümünün 5. yıldönümünde, Bahkesir'de anıldı. ADD ve ÇYDD Bahkesir şubeleri tarafından düzenlenen, "'Atatürk'ü Kendi Diliyle Anmak" konulu toplantıda. Velidedeoğlu tarafından günümüz diliyle kaleme alınan "Atatürk'ün Söylevi" birgösteri şeklinde sunuldu. Velidedeoğlu'nun eşi Meriç Velidedeoğlu, hazırladığı gösteriyle, 36.5 saatte okunabilen söylevi, halka 90 dakikada anlatmayı amaçladığmı belirtti. Zam fankı ödeniyop • ANKARA (AA) - Bağ- K.ur Genel Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre Bağ-Kur emekli maaşlanna 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren zam yapılmasını öngören kararnamenin, Bakanlar lCurulu'ndan çıkmamasından ötürü, daha fazla mağdur olmamalan için emeklilere 10 mart pazartesi gününden itibaren 4.5 trilyon lira tutannda zam farkı avansı ödenmeye başlandı. Yetkililer, Bağ-Kur emekli aylıklanna zam yapılmasına iiişkin kararnamerin çok kısa bir sürede çıkacağını belirterek, kararnamenin çıkması ile birlikte emekli aylıklanna 1 Ocak 1997'den itibaren geçerli olmak üzere yüzde 30 oranında zam yapılacağını kaydettiler. îki yıl önceydi, güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu 19 kişi yaşammı yitirdi Gazi suçhılan görevdeHaber Merkezi- Gazi Mahallesi iki yıl önce, değil lstanbul'da, bağlı bulunduğu Ga- zıosmanpaşa ilçesinde bile aduıı ve yerini çok az kişinin bildiği sefil bir gecekondu mahallesıydi. tsmetpaşa Caddesi dışmda tek katlı gecekondulardan oluşan yollan çamur- hımanalleyi. 1980 öncesi solculan iyi bilir- di. Bu mahalle de Ümraniye'deki 1 Mayıs Mahallesi gibi solcu gençlerin öncülüğün- de işgal edildi ve gecekondular bu gençle- nn yardımıyla yapıldı. Karadenizli arazi mafyasına karşı, solcular bu mahalleyi bü- yük mücadeleler sonucunda kurdu. Mahallenin adı ve bu kısa tarihi simitçi Bayram Duran'ın Gazi Karakolu'nda gö- zaltındayken öldürülmesiyle gündeme gel- dı. Simitçi Bayram'ın öldürülmesine tepki gösteren mahalleli karakola yürüyünce, Ga- zi Mahallesi diye bir yerin varlığı Türkiye kamuoyu tarafından da öğrenilmiş oldu. Simitçi Bayram'ın öldürülmesinden beş ay sonra gizli bir el, gizli bir yerde hazırla- nan planı uygulamaya koydu. Bir taksi için- deki üç tetikçi 12 Mart 1995 Pazar akşamı • 12 Mart 1995'te kimliği meçhul kişilerce Gazi Mahallesi'nde dört kahvenin taranmasıyla başlayan olaylar sırasında polislerin açrığı ateş sonucu toplam 22 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Olayın üzerinden iki yıl geçmesine karşın ölümlerden sorumlu tutulan kimliği belli 20 polis hâlâ yargı önüne çıkanlmadı. saat 19.00 sulannda tsmetpaşa Caddesi üze- rindeki dört kahveyi tarayarak kıvılcımı ateşledi. Ateş sağanağı kesüdikten sonra Is- tanbul'daki Alevilerin yakından tanıdığı 70 yaşındaki Halil Kaya'nın öldüğü dört kişi- nin de çeşitli yerlerinden yaralandığı orta- ya çıktı. Ateşin açıldığı taksi daha gözden kaybolmadan arkasından gelen bir polis oto- sunu durduran mahalleliler kaçmakta olan taksiyi işaret ederek katillerin yakalanma- sını istedi. Ancak polis otosu taksinin gitti- ği yolun tam aksine sapınca mahalleli çılgı- na döndü. Olay kısa sürede mahallede du- yuldu ve Gazi halkı yine sokaklara döküle- rek karakola doğru yürüyüşe geçti. Cemevi önüne yaklaşan bir polis panzeri kumun üzerinde kümelenmiş kalabalığın üzerine ateş açarak Mehmet Gündüz'ün ölümüne neden oldu. tşte bu olaydan sonra iş çığıruı- dan çıktı. Mahalle halkı yeniden olay yeri- ne toplanırken Istanbul'un dört bir yanından binlerce insan olayı protesto etmek için er- tesi sabah akın akm Gazi'ye doğru yürüyü- şe geçti. 13 mart günü polisin ateş açmasıyla baş- layan savaşm bilançosu bir gün öncekilerle birlikte 15 ölü, yüzlerce yaralı. Olaylar an- cak askerin polise müdahalesiyle durduru- labildi ve mahallede sokağa çıkma yasağı i- lan edildi. Mahalle halkı Cemevi'nin etra- finı barikatlarla çevirdi. Cenazeler kaldınl- madan bu kez olaylan protesto etmek için Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi'ndeyürüyen- lerin üzerine polis ateş açtı. Dört kişi de bu- rada polis kurşunuyla can verdi. Halka ateş açarak 22 kişinin ölümüne se- bebiyet veren polis müdürlerinden tstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir parlamen- toya seçilerek ödüllendirildi. En büyük ödü- lü ise o tarihte Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar aldı. Agar, önce mületvekili sonra da tçişleri Bakanı yapıldı. Olayın sıcakhğını koruduğu 5 gün ıçinde hükümet gitti, geldi. Başbakan Tansu Çiller ve tçişleri Bakanı NahH Mcnteşe, tepkileri yumuşatmak için Alevi dernekleriyle görü- şerek özür diledi. Sorumluluğu olan polis müdürlerinin görevden alınacağı, suçlu po- lislerin yargılanacağı sözü verildi. Eyüp Savcılığı 20 polisi ölümü sebebiyet vermek- ten suçladı ve haklannda dava açtı. Bu ara- da toplu ızrar ve devlete karşı isyan suçu iş- ledikleri gerekçesiyle mahalle halkı hakkın- da da dava açıldı. Ancak ne var ki üç yıl da- valar şehir şehir gezdirildi. Istanbul, Trab- zon, Rize ve tekrarTrabzon Ağır Ceza Mah- kemesi arasında top gibi gidip gelen dava- ya bir türlü başlanamadı. Gazi olaylarında polis kurşunuyla felç olan Zeki Genç'e verilen sözler tutulmadı 'ÇatvsirfiktenRP'yibile düşündüm'MtYASE tLKNUR Eyüp'e 55 kilometre uzaklıkta kömür şir- ketlerinin toprağını delik deşik ettiği Akpı- nar Köyü'nün çamurlu yollannda ilerler- ken insan düşünmeden edemiyor. "Tunce- li nere, Karadeniz sahilindeki Akptnar ne- re'' diye. Yıllar önce, çocuklannın nafaka- sını çıkarmak için Tunceli-Pertek'ten gö- çünü yükleyerek Akpınar'a gelip, çoğunlu- ğu Tuncelili olan köyde hemşerilerinin yar- dımıyla kömür şirketlerinde iş bularak her türlü sosyal güvenceden yoksun bir şekilde çalışırken bir gün duyarlı bir yurttaş olma- nın bedelıni bu denli ağır ödeyeceği Zeki Genç'in aklına gelmış miydi acaba? Kendisi köydeki iki göz gecekondusun- da bekâr hayatı yaşayıp ekmek parası için mücadele verirken eşi Sehi de Alibeyköy'de tuttuklan kiralık bir evde dört çocuğunu okutmaya çalışıyordu. Eşini ve çocuklannı ancak haftasonu görebilen Zeki Genç, 13 mart sabahı Alibeyköy "deki evine geldigin- de bir gece önce Gazi Mahallesi'ndeki kah- vehanelere yapılan saldınyı öğrendi. Kom- şulanyla birlikte Gazi halkına destek ver- mek ve olayı protesto etmek için tophıca yü- rümeye başladılâr. Gazi Karakolu'nun ya- kınlarma geldiklennde polisler 'dişman kuvveti görmüş' gibi atese başladılâr. Zeki Genç, yaşam boyu kendisini tekerlekli san- dalyeye bağlayacak kurşunu. oracıkta omu- riliğinden yedi. Uzun süre yığıldığı yerde kendisini gelip hastaneye yetiştirecek biri- lerini bekledi. Komşulan tam gelip yatüğı yerden kaldınyorlardı ki bu kez coplu po- lisler saldınya geçti. Kafasından aldığı cop darbeleriyle başı yanldı. Haseki Hastanesi'ne götürülüşünü ve ameliyata alınışını hayal meyal haürlı- yor. Ancak hastanedeki görevli polisin nü- fus cüzdanına el koyup bir daha vermeyişi- ni ise hiç unutmuyor. Ameliyattan sonra Bakırköy Fizik Teda- vi ve Rahabilitasyon Merkezi'nde tedavi görürken doktorlara sık sık ne zaman aya- ğa kalkıp yürüyeceğini soran Zeki Genç, bir süre sonra gerçegi öğrendi. Zeki Genç'in ve ailesinin asıl mücadelesi olaydan sonra başladı. Felç olmasından sonra vücudunda- ki diğer organlan arka arkaya problem çı- kardı. Üç ameliyat geçirdi. Sıcak günlerde yardım vaatlerinde bulunanlar bir bir orta- dan kayboldu. İlk günlerde eve tek ekmek getiren aile re- isinin sağlığını düşünen Genç ailesi, bir sü- re sonra gelecek kaygısına kapıldı. Büyük oğullan askeTe gidince ikinci çocuklan Se- dat'ı okuldan aldılar. Sedat'ın şimdi tek gö- revi yatalak babasına hizmet etmek. Anne Selvi Genç oğlunu okuldan almak zorunda kaldıklan için üzgün. Üç yıl içinde saçlan bembeyaz olmuş. Zeki Genç'in aylık ilaç gideri 15 milyon. Sigortası bulunmadığı için ilaçlar parayla BDÜslerin açbğı ateşten canlannı kurtaranlardan biri de felç olan Zeki Genç'tL satın alınıyor. Hetnen hemen ayda bir kez hastaneye gıden Zeki Genç, Eyüp'e 55 ki- lometre uzaklıktaki köyden hastaneye gi- derken özel araba tutmak zorunda kalıyor. Bu süre içinde bir kenarda birikenlerin tü- münü tüketmişler. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu'ndan gönderilen aylık 250 Mark para dışında hiçbir geliri bulunmayan Zeki Genç'in bağırsaklanndan acilen ol- ması gereken ameliyat parasızlık yüzünden şimdılik ertelenmiş. Zeki Genç, kendisine karşı aynı duyarlı- lığın gösterilmemesinden yakınıyor. "Otayın olduğu ilk günlerde başta devlet olmak üzere birçok kişi ve kurum, bana sa- hip çıkacaklan sözünü verdiler. Ancak ara- dan geçen günler içinde bu sözler unuruldu. Kapımızı artık khnse çaimıyor. En son ge- çen ay tedavi gördüğüm özel bir hastanede bana 352 milyoa hesap çıkankü. Ben bu pa- rayı ödeyemem. İsteğe bağlı sigprtalı olmam için gereken 160 milyon lirayı bile tcmin ede- medim. Ne sol ne de Aleviler bana sahip çık- madıktan sonra ben kimden yardım uma- ynn? Bir ara tepki olsun diye RP'ye üye ol- mayı bile düşündüm. Ancak yine sokulann ve Alevilerin başı önüne eğilmesûı diye vaz- geçöm." Siyasi partiler 'Katiller yargılansın' tstanbul Haber Servisi - CHP ve tP Gaziosmanpaşa ilçe örgütleri ile ÖDP tl Orgütü, Gazi Mahallesi'nde iki yıl önce meydana gelen olaylann sorumlulannm bir an önce yakalanmalannı ve yargı önüne çıkartılmalannı istediler. Siyasi partiler, olaylann takipçisi olacaklannı vurguladılar. CHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Mehmet PoUt Gazi olaylannda insanlann birbirine düşürülmeye çalışıldığını belirterek. "Olaylara Alevi Sünni çanşması görüntüsü vererek boradaki dost ve kardeş halkı birbirine düşürmek istedaer. Ancak Alevi-Sünni çaüşmasında başanh olamadılar" dedi. Olaylan yaratan çetelerin halkın arasında rahatça dolaşabildiğini kaydeden Polat, bunlann yakalanıp yargı önüne çıkartılmalannı istedi. Polat, "Emniyetin açıkça taraf otaıası olaylan brmandırmn ve bunca ölü verilmesine neden olan birinci etken olarak tarine yazüdı'* görüşünü savundu. ÖDP tl Örgütü'nce yapılan yazılı açıklamada ise Istanbul'un ortasında devletin bütün imkânlanyla suç işlediğini savunuldu. Siyasal iktidarlann olaylan örtmek için birbiriyle yanştıklan öne sürülen ÖDP açıklamasında, olaylann takipçisi olunacağı belirtildi. 'Suçlular korunuyor' İP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Hıdır Hokka da açıklamasında, devletin suçlulan alenen koruduğunu savundu. Trabzon'un duruşma yeri olarak seçılmesini bir "hukuk skandah" olarak nitelendiren Hokka, "Adalet istejen berkes, Metin Göktepe davasında olduğu gibi katillerin bulunarak hesap sorulması ve adfl yargılama kdn mücadeleyi vüksetanelidir'' dedi. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı tstanbul Şubesi'nce yapılan açıklamada da, Gazi olaylannda ölenlerin ailelerine sanık muamelesinde bulunulması kınanarak gerçek sanıklann tstanbul'da yargılanması istendi. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu, Şahkulu Sultan Vakfi ve Karacaahmet Sultan Derneği ve Vakfi'nca yayımlanan ortak açıklamada, "Tüm halkunızı birlik içinde ounalarun, bu türdeki ola>larda provokas>onlara ve şer güçkrin o> unlanna gelmemelerini btijor; kattiamda ölenlerin ailelerine sabuiar dilhoruz" denildı. 3IFIİNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.coin.tr Haltde Mesudi, Cezayitii öz- gürlük savaşçısı bir kadın. Ülke- sinde yeraltında yaşamak zorun- da kalan Mesudi'yi, Islamcı cep- he ölüme mahkûm etmiş. Me- sudı, kaçak olarak yaşadığı Ce- zayir'de Fransız kadın gazeteci Elisabeth Scbem\a'yayaşadık- lannı anlatmış. Metıs yayınlannın Türkçe bas- kısını yaptığı "Cezayir'de Kadın Olmak" başlıklı kitapta Halide Mesudi, kendisini Voltaire'in ve ibni Rüşd'ün kızı olarak tanım- lıyor. Önderliğini yaptığı Ceza- yir'deki kadın mücadelesinin ta- rihi köklerini, kendi deneyleriyle birleştiren Mesudi, kadın özgür- lüğüyie siyasi Islam arasındaki zıtlığa da dikkat çekiyor. Siyasi Islamın yükselişe geç- tiği bu ülkede, en büyük acıyı ka- dınlann çektigi, Mesudi'nin de- neyteriyle bir kez daha kanıtlanı- yor. Cezayir'in yaşadığı deney, siyasi Islamın yükselişe geçtiği Türkiye açısından da büyük önem taşıyor. Cezayir, Türkiye'ye ne kadar benziyor?.. BizdeCezayirliler gi- bi siyasi Islam konusunda biray- mazlık içinde miyiz? Bu konular Voltaire ve tbni Rüşd'ün Kızı bizi yakından ilgilendiriyor. Me- sudi'nin yaşamöyküsünü kendi dilinden dinlerken siyasi Islamın ne olduğunu bir kez daha göz- den geçirmek olanağını buluyo- ruz. Mesudi, Türkiye açısından da, kadın özgüriüğü açısından da çok önemli noktalara dikkat çe- kiyor. Anlattıklan arasında, özel- likle baskıcı yöntemle, siyasi Is- lam arasındaki ilişki dikkatimi çekti. Şadli Bin Cedkj'in, yani laikliği savunduğunu söyleyenle- rin yönetiminde şeriat kanunla- nnın nasıl adım adım uygulama- ya sokulduğunu anlattığı bölüm, ibret verici örneklerle dolu. 1984 Haziran ayında Aile Ya- sası, Cezayir Meclis'inde kabul ediliyor. Iktidarda laikliği savun- duğunu söyleyen bir yönetim var. Aile Yasası, kadın özgüriü- ğünü tamamen ortadan kaldıran ve şeriatçılann ekmeğine yağ sü- ren bir yasa. Bu yasaya göre ka- dının çalışmasına erkek izin ve- riyor. Boşanma hakkı tamamen erkeğın eline geçiyor. Erkeklere çok kadınla evlenme hakkı tanı- nryor. Mülkiyet ve miras konusu, şeriata uyduruluyor. Bu yasanın kabul edilmesi sı- rasında, milletvekillerinin gön- dermelerinin büyük çoğunluğu- nun anayasaya değil, şeriata ve Kuran ile sünnetin en gerici yo- rumlarına yönelmesi de Ceza- yir'deki laikliğin ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteri- yor. Askeri müdahaleden önce Meclis'in son Başkanı olan Bel- hadem'in şeriatçılardan bir far- kı yoktu. Mesudi'nin çok kadınla evlen- meye iiişkin yorumlan ilgi çekici. Bu konuda şunlan söylüyor "Ya- sanın 8. maddesiyle erkeklere u- tanç verici bir ayncalık tanınmış durumda: Çokkanlılık. Çokkan- lılığı, sık sık gerek Batılı gerekse Islamcı erkekler tarafından ileri sürüldüğü üzere, evli erkeğin metreslerinin olmasıyla kanştır- mamak gerekir. İki durumda or- tak olan tek şey, erkeklerin cin- sel isteği ve bunun tatminidir. Buna karşılık, çok sayıda kannın ve birlikte yaşanan kadınlann statülerini seçme haklan yoktur, hukuki olarak bağımlıdıriar, çoğu zaman elleri kollan bağlıdır, cin- sel açıdan hiç bir özgürlükleri yoktur. Ve ne yazık ki, çokkanlı- lığa katlanan kadınlara ne dü- şündükieri hiç sorulmaz. Sess/z- liğe mahkûm edildiklerine göre, nasıl sorulabilir ki?" Mesudi, Cezayir asıllı Fransız bilim adamı Muhammed Arko- un'un Islam düşüncesindeki tı- kanmaya iiişkin söyledikleri de, önemli bir gerçeğe dikkat çeki- yor. Arkoun'a göre, 11. yüzyıl- dan itibaren Islam düşüncesin- de içtihat, bir diğer deyişle re- form kapısı kapatılır. Halifenin is- teği üzerine her türlü yorum ça- balan engellenir ve Islam, yazılı olarak sistemleştirilir. Insanlara nasıl düşünmek ve davranmak gerektiğı dikte edilir. Ftesmi dog- manın dışında kimseye yaşama hakkı tanınmaz. Arkoun'un deyi- miyle, "Bundan böyle Müslü- man düşüncesinde, düşünül- meyen kurumlaşır." Mesudi, Muhammed Arko- un'un bu fikirterini, daha sonra Islam fanatiklerinin öldürdüğü felsefe öğretmeni Rabah Gen- ze'den öğrenir. Mesudi'nin kafa- sında yepyeni ufuklara yol aç- masına neden olan Genze bir komünistti. Genze, onlara yal- nızca ünlü Islam düşünürü vefel- sefecisi İbni Rüşd'ü değil, aynı zamanda Batı aydınlanmasının önemli önderlerini de tanıtır. Montesquieu, Diderot, d'Alambert, Vottaire, bu düşü- nürterden bazılan. İbni Rüşd, da- ha sonra Batı aydınlanmasının da yolunu açacak önemli bir bi- lim adamıydı. Islam dünyası onu yasaklarken onun açtığı yoldan Batı yürüdü. Mesudi'nin anlattıklan, bunlar- la sınıriı değil. Bizlere ışık tuta- cak, çok önemli bir deneyi kadın gözüyle aktanyor. Cezayirli öz- güriük savaşçısı kadınlardan öğ- reneceğimiz çok şey olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Benzer bir deney çok farklı acılarla yaşanı- yor. Cezayir"! unutmamalıyız. İbni Rüşd'ün veVoltaire'in kız- lannın darbeye ve şeriata karşı mücadelesi, bıze de ışık tutuyor. GLOBAL POLfriKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Başkanlık Sistemi ve Temsil Başkanlık sisteminin siyasal yapıda parçalanmış- lığa ve bundan kaynaklanan bir "Temsil krizi" bağ- lamında ortaya çıkan istikrarsızlığa bir çözüm geti- receği düşünülüyor. Ancak, başkanlık sistemiyle yö- netilen birçok Latin Amerika ülkesinde de bugün bir "temsilkrizi" var Ç\).Brezilya, Venezuella, Kolombi- ya, Meksika ve en son olarak Ekvador'da yaşanan olaylar, başkanlık sisteminin krizi çözmek yerine, çe- lişkileri bir şahıs üzerinde odaklaştırarak şiddetlen- dirdiğini ve zaman zaman da Peru'da olduğu gibi başkan eliyle yapılan darbelere yol açabildiğini gös- terdi. Venezuella, Arjantin, Uruguay, Meksika gibi Latin Amerika ülkelerinde, koalisyon hükümetleri, 1990'la- nn başında gittiler. Yerlerine başka partilerden olu- şan yeni koalisyonlar geldi. "SertJesfp/yasa"reform- lannı uygulamak ve küreselleşme sürecine katılmak iddiasıyla sivrilen bırçok "reformcu" devlet başka- nının, ömeğin, Collor (Brezilya), Perez (Venezuella), Samper (Kolombiya), Salinas (Meksika), adlan bü- yük çaplı yolsuzluklara, uyuşturucu kaçakçılığına, hatta siyasal cinayetlere kanştı. Yine 1990'lann ba- şında (1994) Chiapas Kızılderililerinin mücadelesi, Latin Amerika'da (ki bu bölge tarihsel olarak büyük bir etnik çeşitlilik gösterir), ilk defa etnik temelli siya- si hareketlerin başladığını haber veriyordu. Bolivya, Ekvador, Guatemala, Nikaragua'öaüa etnik temel- de siyasi temsil arayan hareketler görülüyor. Diğertaraftan, birçok Latin Amerika ülkesinde can güvenliğinin hızla ortadan kalktığı görülüyor. Her 100.000 kişiye düşen cinayet oranlan şöyle: (Birinci sayı 1970-80, ikinci sayı 1980-90) Kolombiya 20.5/89.5, Brezilya 11.5/19.7, Venezuella 11.7/15.2, Trinidad-Tobago 2.1/12.6, Peru 2.1/ 10.9, Ekvador 6.4/10.3, Arjantin 3.9/4.8, Uruguay 2.6/4.4, El Sal- vador ise 140 ile dünyanın en çok cinayet işlenen ül- kesi (The Economıst, 8.3.1997). Bu rakamlar üzeri- ne yapılan araştırmalar, cinayetlerin daha çok issiz gençler arasında, varoşlarda gerçekleştiğini ve sık sık uyuşturucu ticareti bağlantısına rastlandığını ortaya koydu. Hızlı şehirleşmenin ve gelir dağılımında şid- detli birbozulmanın, cinayetlerin artışında önemli rol oynadığında hemen herkes hemfikir. Bu ikisinin ar- kasında ise "serbest piyasa" ekonomisine geçış re- formlan sırasında artan işsizlik ve kısılan sosyal yar- dım harcamalan var. Bu gelişmelere karşılık "reform- lan" uygulamaya koyan kadrolann çoğunun, yolsuz- luklara, yasadışı silah ve uyuşturucu ticaretine katıl- dıkiannın ortaya çıkmış olması, "imam ve cemaat" fıkrasını hatırlatıyor. 1980'ler, piyasa reformlannın uygulandığı ve as- keri rejimlerin, yerini seçilmiş hükümetlere bıraktığı birdönemdi. Bu dönemde, askeri rejimlerin, reform- lann uygulanmasına uygun ortamın yaratılmasında- ki rolünü unutmayı tercih eden birçok gözJemci, re- fomn süreci ile demokratikleşme arasında bir neden- sellik ilişkisi kurmak istediler. Ancak aradan geçen zaman, bunun acele ile ulaşılmış bir sonuç olduğu- nu kanıtladı. Askeri rejimler birçok ülkede çalışanlan temsil e- den kurumlan tahrip etmiş, özelleştirmeler ve artan işsizlik, sendikalan alabildiğıne zayıflatmıştı. Daha sonra askeri rejimlerin yerine geçen "demokrasiler- de" ordunun etkisinin, bir tür temsilinin korunduğu, ordu ile iş çevreleri arasındaki organik bağlann ge- liştiğini gösterdi, Diğer taraftan bu dunjmun bir baş- ka istikrarsızlığa yol açmaya başladığı ortaya çıktı. Arjantin, Ekvador, Guatemala, Panama ve Venezu- efla'üa, orta kademe subaylann başansız darbe gi- rişimleri oldu. Ancak bu girişimler, emir kumanda zincirinde de önemli biristikrarsızlığın gelışmekte ol- duğuna işaret ettiler. Nihayet, belki açık askeri dar- beler olmadı ama Peru'da Devlet Başkanı Fujimo- ri'nin başanlı sivil darbesi, kısa süreli etkin darbele- re bir örnek ve adeta, yeni bir Fujimorozo modeli oluşturdu. Bugün Latin Amerika'da başkanlık sistemi çok önemli iki çelişki ile karşı karşıya. Birincisi; demok- rasiyi geliştirmek ve siyasi temsil krizini aşmak için etnik temelli siyasi hareketlerin kendilerini temsil et- mesine olanak sağlamak gerekiyor. Ancak bu var olan otoriter ve merkezci başkanlık sistemlerinde ulusal bütünlüğe yönelik bir tehdit olarak görülüyor. Ikincisi; demokrasiyi geliştirmek ve temsil krizini aş- mak için toplumun önemli kısmını oluşturan çalışan- lann çıkariannın temsil edilmesi; bunun için de sen- dikalann ve emekçi tabanlı partilerin güçlenmesi ge- rekiyor. Ancak, ekonomik reform süreci ve küresel- leşme daha esnek bir emek piyasası, düşük ücret ve sermayenin taleplerine karşı daha yumuşak başlı ve uyumlu bir emekçi sınrfı istiyor. Genel olarak halk ise demokratikleşmenin bir gereği olarak, yasama ile yürütme arasındaki bağımsızlığın korunmasını, ordu- nun siyaset dışına çıkanlmasını, yolsuzluklann te- mizlenmesini ve en önemlisi liderlerin verdikleri sö- zü tutmasını, siyasetçilerin sık sık parti değiştirme- mesini istiyor. Başkanlık sistemi Latin Amerika'da bu çelişkileri çözemedi, bu taleplere cevap vereme- di. Başka yerlerde başanlı olarak temsil krizini çöze- bileceğini neden düşünelim? (1) Bu yazıda Prof. Jorge I. Dominguez'in Fore- ign Affaires (Ocak/Şubat 1997) dergisinde yayımla- nan "Latin Amerika 's Crisis of Representation" isim- li denemesinden faydalandım. MCK'nin teminatı DYP' Çiller yeni hükümet formüHeriııe kapalı ANKARA (Cumhuriyet Burosu) -Başbakan Yardım- cısı Tansu Çiller, MGK ka- rarlannm daha önce olduğu gibi bu defa da Bakanlar Ku- rulu'nda görüşüleceğini be- lirterek "Bunun teminatı DYP'dir" dedi. DYP'nın Meclis grubunda konuşan Çiller, yeni hükümet for- müllerine sıcak bakmadığı- nı bildirdi. MGK'nin yaptı- ğı uyanlara karşın hüküme- tin cumhuriyetın temel nite- liklerini hedef alan icraatı bulunmadığını savunan Çil- ler, DSP lideri Bülent Ece- vit'e, "Helebirelini verBay- kal'a, karşımızda bir bütün- leşme olsun. Neyi teklif edi- yorsun?" diye seslendi. ANAP'la koalisyon kapısı- nın kapalı olduğunu. "Sayuı Ydmaz'ın güvenilmez kişili- ğL bizûn partimizin tabanı- nuı tabanında mühüriendi" sözleriyle anlatan Çiller'i, hükümetten aynlma yanlısı gnıbun alkışlamaması dik- kat çekti. Çiller. MGK'nin ûlkebü- tünlüğünü tehdit eden nok- talan sıraladığı konulann bugün yeşennediğini, ancak hükümet olarak bunlann so- nımluluğunu üstlenecekle- rini ve kısa, orta, uzun vade- li tedbirler alacaklannı kay- detti. "Bizim için her şey Al- lah nzası için yapthr" diyen Çiller, cami yapırnlannın sü- receğini, ama bunun oy av- cılığı amacı taşımayacağını söyledi. UBA'nın haberine göre, DYP Genel Başkan Yardım- cısı Hasan Eldnci de yann toplanacak Bakanlar Kuru- lu'nda RP kanadının gün- dem değiştirmeye kalkışma- sı durumunda hükümeti bi- tıreceklennı açıkladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear