25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK1997 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Sabunköpüğü filmden geriye kalanlarSabun köpüğü fılmlerden bınydı; adını dahı arumsamıyorum. Ancak kötü adarrun replıği, pek çok iyi adamdan dinlediklerimızden daha etkileyici, ak:lda kalıcıydr "Bizler mükemmeiiz; çûnkü bedetini ödedik. Sizter yaşıyorken bizler çahşıyorduk. Sizler uyuyorken, dans ediyorken veya aşk peşinde iken bizler çahşarak bedel ödüyorduk. Şimdi o bedettn karşıuğ oiarak mükemmeiiz.'' Gabriel Gomez PortiOo genç bır doktor, Perulu. Lıma'da tıp fakültesmi bitırmış, IUC (Unıversity of Illinois at Cbicago veya Türkçesiyle Şikago'daki tllinois Ümversitesi) tıp merkezinde çahşıyor Bır yıl sonra beyın cerrahı olacak. "Ya sonra?" dedim, "Peru'ya döneceğiın. Ülkemde çabşacağun.'' "Niçin?'' "Amerika'da insanlar çanşmak için yaşryoriar. Ben ise yaşamak için çanşmak istiyorum." Saat 21.00. Jackson ıstasyormnda tren değiştirmek üzere mdım, tüneller ile mavı hattan kırmızı hatta ulaşmaya çalışıyoruın. Sıyahlar içindekı melon şapkah bır Afhko-Amenkan step dansı yapıyor. Ayakkabılaraı demir ökçelennden çıkan ses, müzık oluyor, ritm oluyor boşluğu dolduruyor. "Hangisi hakta?" diye mınldanıyorum, ''Gabriel mi? Kötü adam mı?" Işten henüz çıktım, eve ulaşmaya çalışıyorum. Düşüncelerim yıne başanmn bedelinde düğümlenıyor. Hastanede gün saat 5.30'da başlıyor. tlk üç saatıni eğitım toplantılan dolduruyor. Sonra ameliyatlar başlıyor, akşam saat 5-6'ya kadar sürüyor. Ardından yine eğitim. Uzun bir hasta başı vizitı. Çalışanlar nöbetçı değillerse akşam 8 gibi hastaneyı terk ediyorlar "Niçin gddta?" demiştım Gabriel'e. "BOim ve teknotojiyi yaraücısından alnuk lazun" diyerek yanıtlamıştı. Şimdikı en büyük isteğı ülkesinde akademik kanyer yapmaktı "Yaşamayı istediğiın kadar aldıklannn ülkemdekflere venneyi de istiyorum." Çahşmak, çok çahşmak ve bılgı kaynaklannın sınırsız paylaşunı... UlC'de çahştığım ünıteyı en ıyı tanımlayacak ıkj özellik bu olsa gerek. Ve emeğin gerçek karşılığı. Sıgmund Freud da dahıl olmak üzere pek çok beyin adamının bır dönem görev yaptığı Nöropsüayatn Enstitüsü tüm bılgısayarianndaki interaet bağlantısı, dünya CHICACO MEHMET AKtF üniversiteleri ile ıletişimı sağlayan faksı, toplantı salonlan, binanın katlan ile ameliyathane arasındaki kapalı devTe televızyon sıstemı ve zengin kıtaphğı ile bılgı toplumunun bir kesıtını sızlere sunar. tlk gunlenmde saat 5 OO'te kıtaplıklan kapanan bır ülkeden gelmenm de etkısıyle sabah 7.30, gece 24.00 saatlen arasında çalışan ünıversite kütüphanesını oldukça yadırgamıştım Şimdı gece kafama bır soru takıldığında veya telev ızyon programını beğenmedığımde kütüphaneye gıtmeyı ögrendım. Daha heyecan vencı bır programınız yoksa cumartesının bir bölümünü kıtaplıktakı ınternetın başında geçırebilırsiniz. Türkıye'deki günlük gazeteleri de buradan takip ediyorum. Ulkemdeki değişmezleri izlemenin dayanılmaz ağırhğını yaşıyorum. Üst katta dev bir tıp kitaplan hazınesi yatıyor onun üzennde ıse tıp dergılen. Bılgı toplumunda bügıden daha değerlı bır hazıne yok. Bu toplum modelinde insanlar kabuklanna çekilemıyorlar. Çünkü bu model kabuk tanımıyor. Gabnel asıstan oiarak aldığı aylık maaşın üçte bin ile bannma harcamalannı çözdüğünü anlatmıştı Aylığının 300 kg ete, 4 bın lıtre süte, 6 bin litre benzıne eşdeğer olduğunu hesaplanuştım. Devletimizın ıse hekime ödediği değer ile 75 kg et, 500 lıtre süt veya 550 lıtre benzin alınabilıyor. Türk halkı bu ülkemn bir bireyi oiarak bır bedel ödüyor, ancak ödenmesı gereken bedeli ödemelıyiz. Ödedığimız bedel özel yaşantımızdan ışımize aktaracağımız saatler olmalı, ayın sonuna cebımızdeki para ile nasıl ulaşabileceğimiz sorusu değıl Üretmemek ve kazanmamak üzenne kurulu negatıf dengeden, üreten ve kazanana dayalı pozıtif dengeye geçmenın artık zamanı değil mi? Geniş ve sessiz Cermak yolunda yürüyorum. Sessiz yolda ınsan görmekten ürküyorum. "Saatferin esiri olmamauyız" diyorum, "ûlkemizi bir bifim ûlkesi yapmak tstiyorsak." Ulkemın insanlan, bizler, artık ne olmamız gerektiğını dınlemek ıstemıyoruz. Bunlan bılıyoruz. Sistem bıze nasıl başarabıleceğımızi anlatmalı. Dergı olmalı, kıtap olmalı, her şeyden öte yanımızda olmalı Bılginin en önemli değer olduğunu kabul etmeli. Karşıma bır bıllboard çıktı: "Yeryüzünde en büyük değer içinizin iyi durumda olmastdır." Bir sağlık sigortasının reklamı. Yumuşak bir pazar yazısı yazmak ıstiyordum, ama havanın sertliği düşüncelenme de yansıyor: "Sağhk bir tkaret maddesi olabilir ancak sigoıta şirketleri için hastaneler için. Hekimler için asla ulmamah. Yaşam için hekimin ticarete atdmasu. Tatsız bir duygu." Yürüyorum. Yanıma bır Afhko-Amenkan (sıyahlara venlen yenı ad bu) yaklaşıyor, bozuk paralanmı istıyor. "Yok" diyorum, "oisaydı yürümezdim''. Gülümsüyorum, yürüyorum. Hava soğuk. Bu pardon lafı çıkalı JOHANNESBURC Af, ya da 'amnesty' sözcüğü Ingılızceye, 400 yıl önce bır Plutarch çevırisıyle gırmış Plutarch'ın unutuluş kanunu adını verdiğı durum 'amnestia' oiarak çevnlmiş Ingilızceye Kanuna göre hiç kimse geçmiş olaylar hakkında sorgulanamaz ve suçlanamaz. Anlayacağımz, bugün kullandığımız unutmak ve affetmek kavTamlan, bundan yüzyıllar önce aynı sözcükmuş Aftan söz ederken ınsanın aklına daha da eskı bır sözcük. pardon geliyor Latin 'donum' yanı bağış kökünden türeyen pardon, unutmadan bağışlamayı anlatıyor. Desmond Tutu başkanlığmda kurulan Truth and Reconcüianon Commission bir yılı aşkın bir süredır. ırkçı beyaz azınlık dönemı ınsan haklan ihlali kurbanlanndan topladığı aflan, suçlulara ve katıllere pardon oiarak dağıtıyor. Gerçek ise, af ile pardon arasında unutulup gıdiyor. Komisyonun amacı, ırkçı beyaz azınlık dönemınde yapılan ınsan haklan ıhlallennı ortaya çıkarrnak, Güney Afrika'ya geçmışıyle yüzleseceği bir mahkeme salonu hazırlamak Yıne de TRC. bır mahkeme değıl Adalet değıl. af dağıtıyor. Bu Afnka usulü unutturma mekanızması uzun süredır kendı halmde ışlerken tanık sandalyesıne oturma sırası Netson Mandda'nın eskı eşi WınnieMadikizUa- Mandela'ya geldı Johannerburg Mayfair'de, TRC oturumunun gerçekleşeceğı salonun duvarlanna asılmış posterlerden bın 'savaş zamanıydı!' dıye hatırlatıyordu geçmişı. 1980'lennıkıncıyansında ~"~~"""~™1 Soweto. Merkezı ırkçı hükümete karşı direnış organizasyonlan bırbıri ardına lcurulmakta. Sıyah mücadelenın askerleri 20 yaşına bıle germemış, beyınlen polıük iktıdar vaatlenyle yıkanmış gençler Özgürlük savaşının hapısteki lıderinın eşı, ulusun annesı, polıs tacizı ve ışkencesı sonunda yüreğı taş kesılmiş Winnıe Mandela, halkın başkanlığına yükseliyor. Zaman. savaş zamanı. Savaşta her şey mübah. 80"lı yıllarda Wmnıe Mandela'nın etrafında gelışen olaylar, 9 gün boyunca yerli ve yabancı gazetecıler, olaylarda yaşamlannı yıtirenlenn aılelen ve komısyon üyeleri tanıklığında birer bırer anlatıldı. Winnıe'ye, avukah. korumalan ve kızlan destek olmaya çalıştı. ama VVinnıe, gerçek desteğı, arkasına saklandığı parlak taşlarla suslü, renkli camlı Chanel gözlüklerde buldu. Komisyon Başkanı Desmond Tutu, Winnıe oturumlannın ılk gününde, salonda yennı aldığında, ilk oiarak yabancı gazetecılere bunun bir mahkeme olmadığını hatırlattı. TRC'nın görevı, ınsan haklanna aykın davranışlan tanhten çekip çıkartmaktı, suçlu aramak değıl 8 gün boyunca. bırbın ardına tanık sandalyesıne oturan ve 80'lı yıllarda Winnıe ıçın çalıştıklannı ıddıa eden pek çok kişi ve onlann yakınlan şu hikâyeyı anlattı: Winnıe Mandela, ANC'mnyeraltı örgütünün bır uzantısı oiarak Mandela United FootbaD Qub adlı bır kulüp kurar. Gorünüşte bır spor kulubü olan bu grubuı üyelen, Winnıe Mandela'nın Soweto'dakı evınde ve bahçesındekı barakalarda kalan gençlerdir. Görevleri, Wınnıe'ye Athka Ulusal Kongresı'nın (ANC) mücadelesınde yardım etmek ve ona korumalık yapmaktır. Soweto Metodıst Kılısesı'nın rahıbı Paul Verryn de kıhsesınde gençlen banndırmaktadır Winnie, kilısede kalan gençlerden üçünün muhbır olduğu yolunda iddialar duyar. Winnıe'nın emriyle Futbol Kulübü üyelen bu gençleri kaçmr ve Winnıe'nın evınde ışkence ederler Işkence görenlerden bvri 14 yaşındakı Stompıe'dir. O ve diğerlen arka odada can çekişırken kendılerine Knz Komıtesi dıyen Soweto"nun ılen gelenlen, Winnie'yi ziyaret eder ve ondan Futbol Kulübü'nü kapatmasını ısterler. lşkencelenn ortaya çıkmasındar. korkan Winnıe 'antrenör' Jerry Rktaardson'a olayı kapatması emnni venr. Rıchardson da Stompie'yı hunharca öldûrür Kiliseden çocuklann kaçınldığına dair haberler yayılmaya başlamıştır Winnıe. arkadaşı Doktor Asvat'a çocuklann kiliseden cınsel tacız yüzünden kaçıp kendine sığındıklanrj ama geldıklennde taciz yüzunden çok hasta -l fc olduklannı anlatır ve ( j doktordan bu hikâyeyT AYSU dogrulayacak bir rapor ÖNEN ıster. Bu isteğı geri çevırcn doktor, birkaç gün sonra, Winnıe'den para ^ ^ — — — ^ ^ aldığmı söyleyen biri tarafindan oldürulür Oturumun 9. günû, Wınnıe Mandela, önce kendi avukatı daha sonra olaylarda yaşamını yitıren gençlerin aıle avukatlan tarafindan sorgulandı. V«"ınnıe Mandela, kendısine yönelhlen cıddı suçlamalann hepsmi toplam 5 cümleyle yanıtladı 'Hayır!','haüriarnrvorum', w y»lan!\ 'uydurma'. 'komik kkfialar.' tkmcı turda, komısyon üyeleri sonı sormaya başladılar: *Bunca tanık aynı yalanı nasl söyter? Daha önce omuz omuza çahşüguı Futbol Kulübü üyeleri şimdi nedien seni yalanlarla karalamak istesinler? Herkes >alan sö>lüyor dj\«rsun. Sana inanmamz için kanıt göster bûe." Wınnıe bu sorulan yanıtlamadı. Desmond Tutu 9 gûnlük '.er ve gözyaşını şöyle noktaladı: "Seni sevryorum. A>TII mahaUede oturuyoruz. Sen büyük bir kaduısuı. Sana yal>anvvrunı ola> lann kontrotünden çıküğırun kabul et ve af d3e." Korkunç suçlarla suçlanan kadın bır tek kotü laf bıle ışıtmeden yasantısına gen gönderiliyordu. Unutturma mekanızması böyle çalışıyordu demek. Winnie Mandela, tanık sandaryesinde oturduğu sürece unutturma işini çok iyi başardı. Kuru bir ses tonuyla, yakınlannı kaybeden aılelere üzgün olduğunu söyledığınde. pardon mu demek ıstedi, kimse anlamadı. Gençlerin sesine biraz kulak verelim lütfen Değerli Toktamış Ateş, polisler tarafindan yakalanıp göturulmekte olan ögrencı kızın kafasma arkasından yetişen bır başka polısın nasıl cop mdirdiğine yer verdi bir yazısında. Hem bır öğretmen hem de bir baba oiarak yüreğinın nasıl kan ağladığını anlıyorum. Ustelık, yalnızca ınsan olmak yeter böyle bır gaddarlığa karşı tepkı göstermek ıçın. Ancak ınsan aklı yetmıyor bır ınsanın bır başka ınsana nasıl olup da böyle davranabildiğinı anlamaya, o başka. Gençler her devırde böylesine hırpalamp, hor görüldükten sonra sonunda hep haklı çıkmadılar mı? Stockholm'ün merkezindeki Kültürevı'nin duvanna binsı kireç boyayla şöyle yazmıştı yıllar önce: "Siz bizün geleceğimizi yok ettiğjniz için biz de sizin bugününüzû kınp döküyoruz.'' Saptama doğnı. >öntem >anlış, ama çaresiz kalan ınsanlann nelere başvTirabıleceğinı kesın bilmek de olanaksız. Geçen hafta yıne bu kentın merkezınde 9 genç kız ve erkek, sıfinn altında 7 derecede çınlçıplak soyunarak bir protesto göstensi yaptı. Soğukla aralannda mcecik bır bez vardı, sanndıklan bez. Uzerine şöyle yazmışlardı: "Kürkfi için hayvan ötdürmek cinayettûv" Gazetecılere de, soğuktan ölseler bile kürk gıymeyeceklerinı söyledıler. Bu 9 genç ınsan, kürklü giysı gıymemekle yetınebılırlerdi bu konuda tavır almak için. Ama rahatlannı düşünmeden, başkalanna da aynı bıldıriyı ıletmek istemişlerdi. Aynen Isveç'in küçük bir kasabasmdan kalkıp, zarzor biriktirdıği parayla Ingiltere'ye gidıp, Endonezya'ya satıldıktan sonra götürülmeyi STOCKHOLM GURHAN UÇKAN bekleyen savaş uçaklanna hangarda hasar veren genç kadın gibi Belkıyaşamı boyunca adımını atmayacağı bir ülkede, >-uzünü görmeyeceğı bır halkın tepesine bomba yağdıracak uçaklann varlığı bellı kı onun da huzurunu kaçırmıştı. tsveç toplumundan örnek vermeyi sürdürelim: Gençler içinde en militan agrubu kealip etlerinin satılmasını. En aşıncılan, salam sosis üretim tesislerine zarar veriyorlar. Büyük çoğunluğu ise, kamuoyunun bu konuya dückatıni çekmek gerekli göTdükleri her yasal eylemı yapıyorlar. Bir grup genç kız ise, kendıni Spice Gırls'e atıfta bulunarak "Baharat komandolan'" diyorlar ve bir seks kulübünün reklamını taşıyan otomobılleri yakmaya çalışıyorlar. Bu tür kulüplenn pomografıye olan ılgıyı artördığını ve böylelıkle kadınlann hor görülmesini sağladıklan görüşündeter. Son örnek de "anti-rasisfler' > den. Aralannda çok sayıda serüvencı de olsa, sokaklarda giderek daha sık oiarak boy gosteren dazlak nazılere bır tek onlar bedenen karşı çıkıyorlar. Hanı, sen yanmazsan, ben yanmazsam.. örneği. Evet, gençlerin sesine kulak vermekte varar var. İntihar ederken daha mütevazı olun Bir tuhaj ISoel Baba ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^J tun htzıyla suruyor. Butun kentler ışıl tşıL Mu- ziplik peşindeki Brükselliler de kentterinin simgesi ünlü "İşeyen Çocuk" hejkeline Noel Baba giysikri grvdirdiler. Küçük bir çocuk biçimindeki bronz bir çeşme olan Işeyen Çocuk, Belçika"run başkenti Briiksel'in isyankâr ruhunu simgelivor. lstanbul'dan yenı dönen bır Rus arkadaşım. kenhmızı öve öve bıtıremıyor "Topkapı Sarayv Ayasoiya, Çiçek Pasaju Büyükada, BoğaziçL. Hek o Boğaz köprüleri yok mu? Yalnızca keyifle izlemek için değU, keyifle intihar etmek için büe İstanbul'un estetiği büyük fırsatlar veriyoıf Demek. şu bızım "en popüler mtıhar merkezi" lakırdılannı duymuş Cıddi mı söylüyor, dalga mı geçıyor'' Ama doğrusu, yiğıdın hakkını teslim edelim: Moskova'da böyle güzel bır intihar mekânı yok. Bunun ıntıharlarla ilgıli sayılann değışmesıne etkisı olur mu, bılmiyorum. Ama şu " Boğaz'da intihar" konusu çoktan ben aklıma takılıyor. Boğaz köprülerinden atlayarak intihar etmek neden moda oldu0 Neden bu yöntemı tercıh ediyorlar? Neden daha "kendi halınde" ve mütevazı bır ölüm seçmiyorlar? "Son perde"de herkesın ılgı ve hayranlığını kazanmak şart mı? Fazla "medyatik" bır toplum olduk. ondan mı? Bu kadar yüksekten atlamak, yaşam boyunca kat edılemeyen bır mesafeyi "gıderayak" aşma arzusundan mı° Cesaret göstensi mı? (Hangısi cesaret? Insanın her şeye karşm yaşam mücadelesıne devam edebılmesi mi0 Yoksa en değerlı varlığından, yanı canından bıle vazgeçebilmesı mı9 tntıhar korkak ışı mi, cesur ışı mı° Yoksa bunlarla ılgısı olmayan apayn bır brreysel seçım mi0 ) Boğaz'da ıkı güzel köprümüz var. Boğazıçı Köprüsü 1974, Fatıh Sultan Mehmet Köprüsü ıse 1988doğumlu Emniyet yetkılılen, bugüne kadar bu ıki köprüden atlayarak intihar edenlerin sayısını 150 oiarak açıklamış "Başansız intihar girişimi" sayısı ıse 629 •'Tutmaym. atlayacağım' Batsın bu dünya!" edebıyatıyla Boğazıçı Köprüsu'nden atlayacak gıbı yapan 437 kışı ıkna edilerek yaşama döndürülmüş. Bunlann 127'sı "Falanca ayağıma gehrse ıntihar etmem" şantajmda etkıli olup tanınmış ısımlenn olay yenne gelmesi ya da gazetecılenn çabalan sonucu karanndan MOSKOVA HAKAN AKSAY vazgeçme lütftmda bulunmuş Boğazıçı Köprüsu'nden atlayanlardan 9'u hayatta kalmış Fatih K.öprüsü'nde bu mucize bir kez gerçekleşmış Bu köprüden atlayarak intihar edenlenn sayısı şımdihk 23'müş. 65 kışı de ıkna edilerek kurtanlmış. Nasıl tabloama? tntıhar hakkına da, en az yaşama hakkına duyduğum kadar saygı duyanm. Ama karann bıhnçlı olması koşuluyla. Bılınçsız bır ölümün de, bılmçsız bır yaşamın da saygı duyulacak bır yanı yoktur Gerçi bunlar arasında bir fark vardır. tnsan yaşadığınca bılinç dağarcığını zenginleştırmesı mümkün sayılır. Olüm ıse genye dönüşü olmayan bır sorumluluktur Ölümü gerçek anlamda anlamak ımkânsız. Aslında yaşamı da öyle. Ama insan tam """ oiarak anlayamadığı şeylere de büyük " önem verebıhr Örneğın, aşka. Ve insan aşklarla, ihanetlerle. sevınçlerle. '' hüzünlerle, doğumlarla, ölümlerle dolu yaşama da saygı duyabilır Ölümün anlamını sezınleyebılmek ıçın yaşamı kavTayışta başanlı olmak şarttır. Ama yaşamın değennı bılmeyenlenn, ölümün anlamına yaklaşabılmelen bıle mümkün değıldır Kımbilir, belkı Boğaz köprülennden atlayan msanlann içinde de, yaşamın ve ölümün önemını kavTamaya başlayan birkaç kişı vardı. Ama acaba neden başka bır intihar yeri ve yöntemi seçmedüer? Yoksa kalanlara yönelik bir mesaj venneyi. bır çağn yapmayı mı amaçladılar? tntıharlann mesajını alabılecek bır toplum muyuz biz?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear