Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 21 ARALIK 1997 PAZAR
12 KULTUR
Paul McMillen'm başdanışmanlığını yaptığı Pamukbank Fotoğraf Galerisi açıldı
'Sanat rastlantısal olamaz'GÜL ERÇETTN
Paul McMilfen'ın 'Türkiye'de sanatm
üvey evladı' olarak nitelediği fotoğrafçı-
lık nihayet ilk fotoğraf galerisine kavuş-
tu. Genç Pamukbank Sanat Etkinlikleri
kapsamında salı günü açılan Pamukbank
Fotoğraf Galerisi birbirlerinden dağınık
olarak çalışan, dünyadakı gelişmelen güç-
lükle takip eden genç yeteneklere yaban-
cı ustalann seçkin eserlenni, dünyadakı
yayınlan ızleme olanağını sunuyor.
Başdanışmanlığını Paul McMillen'ın
yaptığı Pamukbank Fotoğraf Galerisi'
'Işik Yıllan' başlıklı sergiyle açıldı. Ser-
gi kapsamında dışavurumcu anlatırmyla
dikkat çeken David BaHey'den aldığı mi-
marlık eğitimini fotoğraflanna gerçeküs-
tûcülük olarak yansıtan Horst P. Horst'a,
fotoğrafın ilk günlerindeki hareket araş-
tırmalanru yansıtan Eadweard Muvbrid-
ge'dan, madenci fotoğraflannda ortaçağ-
da çekilmiş izlenımi veren Sebastiao Sal-
gado'ya dek çok farklı sanatçının yapıt-
lanna yer veriliyor.
Yirmi yıl önce trlanda'dan kopup gel-
di Türkiye'ye Paul McMillen. Onu bu ül-
keyebağlayan şey ise ınsanı sürekli ayak-
ta tutan inanılmaz dinamizmi. 'Sofrala-
nnda çok gûzel vemekler yedun, çok gü-
zd içkfler içtim' dediği ülkenın gençleri-
nın dünya fotoğrafçılığındakeşfedilmesi-
ne adıyor şimdı kendisini.
Türkiye'yi dfinyaya tamtmah
-Pamukbank Fotoğraf Galerisi projesi
nasd oluştu?
Bankalar son dönemlerde sanat etkin-
liklerine yönelmiş durumdalar ancak fo-
toğraf konusundaki etkınlikler çok yine-
lemeli oluyor. Bu alanda sürekli etkinlik
gösterecek bir mekân yok. Pamukbank 'ın
reklam ışlerindebırlikte çahşıyorduk. Et-
kinliklerini Genç Pamukbank başlığı al-
tında topladıklan için gençlerin en çok il-
gi duyduklan, yöneldikleri sanatlan des-
teklemeleri gerekiyordu. Görsel çağın
gençleri fotoğraf ya da onun kardeşi sine-
mayayönelmiş durumdalar. Görselhk res-
mi de ıçeriyor elbette, ancak Türkiye fo-
toğrafçılık konusunda uluslararası başan-
lar elde edebilecek büyük potansiyeller
vaat ediyor. Bu nedenle kalıcı bir fotoğ-
raf galensı kurmaya karar verdik.
- Galerinin amaçlanndan söz eder mi-
siniz?
Fotoğraf artık günlük yaşamımızın her
anında karşımıza çıkıyor. Doğum günle-
rinde.ijügünlerde mutlaka fotoğraf çeki-
lir;'kimliklerimiz. pasaportlanmız, ınter-
net,Tdtoğrafsız düşünülemez, ancak aynı
zamanda önemli bir sanat malzemesi de
olabilir fotoğraf. Sanat, biçimini, doğru
yerde sergilenirse bulabilir. Biz bu doğru
mekânı oluşturmayaçalışıyoruz. Fotoğra-
fin sanat olabilmesi için birilerinin onu
görmek ve satın almak istemesi gerekir.
ürkiyefotoğrafçılık konusunda
uluslararası başanlar elde
edebilecek büyük potansiyeller vaat
ediyor. Bu nedenle kalıcı bir
fotoğraf galerisi kurmaya karar
verdik. Sanat biçimini, doğruyerde
sergilenirse bulabilir.
Biz bu doğru mekânı oluşturmaya
çalışıyoruz. Fotoğrafın sanat
olabilmesi için birilerinin onu
görmek ve satın almak istemesi
gerekir. Koleksiyonculuk girmeli
devreye. En büyük eksikUk,fotoğraf
eleştirmenlerinin olmamasu
(Fotoğraf:KADER TUĞLA)
Koleksiyonculuk girmeli devreye. Tûrki-
ye'de fotoğraf sanatı henüz koleksiyonlar
oluşturulacak düzeyde değil. Biz davetli
sergiler yapabilirsek, uluslararası alanda
kendinı kanıtlamış ya da kanıtlama yo-
lunda olan sanatçılan davet edebilirsek
koleksiyon istemini oluşturacak zemini
hazırlarruş oluruz. Işık Yıllan'ndaki fo-
toğraflar aynı zamanda satılık. Burada
amacımız elbette kâr elde etmek değil.
tnsanlara fotoğraf satın alma kültüriinü
edındirebilmek. Ikinci amacımız ise Türk
fotoğraf sanatçılarını dışanda sergileye-
bilmek. Bugün dünyanın pek çok köşesı
üzeruıe düşüncelenmiz var. Bunlar hep
fotoğraflar sayesmde. Buiıeni çok heye^'
canlandınyor. Bunu karşılıklı bır hale ge-
tirmek Türkiye 'yı de dünyaya tanıtmak
gerekiyor.
-SergUenecek fotoğraflar konusunda
belirginleşen bir politikanız var mı?
Fotoğrafçılığın çerçevesi çok genış. Biz
sergilerimiz de de bu zengın çerçeveyi
kapsamak ıstiyoruz. Deneysel fotoğraf-
lar var, manzara fotoğraflan var, şiddeti
içeren savaş fotoğraflan var. Hepsine yer
vermek istiyoruz. Fotoğraf sanatımn ne-
reden geldiğini gösteren klasiklere önce-
lik tanıyacağız. Ancak ileride renkli ve
bilgisayar ürünü fotograflara ya da plas-
tik sanatlara daha yakın fotograflara da
yer vereceğiz. Yeni nesil fotoğraf sanatı-
nı yakmdan izleyebılsin, fotoğrafçılık ko-
nusunda dünyayla aynı hızda olalım ısti-
yorum.
Fotoğraf en güncel sanat dah
-Peki Türkiye'de fotoğrafçılık şu anda
mtede?
Befı« çök lyi biryerde. Ama çaîışmâ-
larçokdağmıkdurumda. Bence uluslara-
rası performansa bakıldığında fotoğraf-
çılık diğer sanat dallanndan çok daha ile-
ri bir yerde. Dünya çapında başanya ulaş-
mış sanatçılarımız var. Ama başanlar ço-
ğunlukla kışısel kalıyor. Tûrkiye'de fo-
toğrafçılığı teş\ ik eden Yunus Nadi ve bir
ikı ödül var o kadar.
- Fotoğrafve sanat arasındaki iHşld>i ya
da çizgiyi nasıl değeıiendiri><orsunıız?
Sanat amaçlı fotoğraflan gündelik iş-
lerden ayıran şey sanatçının, deklanşöre
basan kışinin niyetidir. Sanat rastlantısal
olamaz. Bu çok zor bir konu aslında. Ara
Gûler Usta da zaman zaman 'ben sanatçı
değüim' diyor, zaman zaman ortaya koy-
duğu ürünlenn sanat olduğunu kabul edi-
yor. Bu tartışma iki uç arasında gidip ge-
liyor.
Öte yandan sanatın belli bır formasyon
içerisinde gelişmesı gerekir. Türkiye'nin
bu konudaki en büyük eksikliğı fotoğraf
eleştirmenlerinin olmaması. Sanat üze-
rindetartışmayı, dü$ütuneytgefektîrir. Bu
bağlamda ortam sağlamak istıyoruz.
- Peki fotoğrafla teknoloji arasındaki
ilişkiye bataş açuuz nedir?
Fotoğrafın bütün sanatlardan en büyük
farkı teknolojinın çocuğu olması. Kendi-
sı teknolojiden doğduğu ıçınher türlü tek-
nolojik gelişmeden etkılenecektır. lnter-
net'ten, fakslardan geçen fotoğraflar var
artık. Teknolojik gelişmelen anında be-
nimseyen en güncel sanat dalı fotoğraf.
- Işık Yıllanndaki fotoğraflan ve sa-
natçılan bir potada toplayan öiçütkr ne-
leıtn?
Hepsi fotoğraf sanatımn ustalannın
ürünü. Fotoğrafçıhktaki ortak bir anlayı-
şın evrimini gözler önüne seriyor bu ya-
pıtlar. Birbirlerinden haberdar gibiler ade-
ta. Aralannda sürekli bir atıf var.
- Sadece sivah beyaz fotograflara yer
vermenizin özel bir nedeni var mıydı?
Kışısel olarak sanat fotoğrafiannda sı-
yah-beyazı yeğliyorum. Ancak bu kişisel
bir tavır «Ibette. Öte yandan rüyalanmız
siyah-fceyazdır. Zihftnîfk&rsakr&iığtmız
imgeleri sıyah beyaz kaydederiz. Bu ne-
denlerle sıyah beyazın görsellikte önem-
li bır yeri var. llerikı sergilerde renkli fo-
tograflara da (siyah ve beyaz da renktir as-
lında) yer verilecek ama renk konusunu
çeşitli yaklaşımlarla sergılemek istıyoruz.
Renk de ayn bir algılama boyutu getiri-
yor çünkü fotoğrafa.
34 yaşındaki çok dilli, çok yönlü Ute Lemper, oyunculuğu kadar danslanyla da büyük ilgi topluyor
HerTmiünbtdansçıolnudiistenüştim
• Okul arkadaşlannın,
bir Marlene Dietrich
olduğunu biraz geç
farkettikleri Ute
Lemper, bu kez
Chicago müzikalinde
kötü ününü kullanarak
şöhret olmaya çalışan
katil Velma rolünde
büyük beğeni topluyor.
Kültflr Senisi - w
lyi ki mûzik
vardı. Evde kendimi bulamıyor-
dum. Her şey çoksıradandı" dıyor
Ute Lemper, Almanya'da geçen
çocukluk yıllannı anlatırken.
1960'h yıllarda koyu Katolik bir
bankacı baba ve televizyonda Ya-
hudi soykınmıyla ilgili görüntü-
ler gördüğünde ınkâr ederek oda-
yı terk eden bir annenin çocuğuy-
du Lemper. Evde en sık duyduğu
cümleler ise "Nontıal ol. Sesini
çok yükseltme. İnsarüar sonra ne
düşünür?" idi. Biraz da bu yılla-
ra duyduğu öfkeyle biçimlendi
Lemper'ın sanat yaşamı.
lçinde yetiştiği küçük burjuva
hayatının sıkıcı, somurtkan değer-
lerinden intikam almak istercesi-
ne kabare sanatçısı olmayı tercih
etti. "Otoriteye katianamryor-
dum!" diye özetliyor o günleri sa-
natçı.
Lemper, o nefret ettiği değerle-
re başkaldıralı, bu değerlerle dal-
ga geçmeye başlayalı çok oluyor.
Bugünlerde ise ilk olarak 1975 yı-
hnda Broadway'de sahnelenen
'Chicago' adh müzikalde rol alı-
yor. 1920'lerdekibircinayetdava-
sını konu alan yapıtın müziklerini
JohnKanderve FredEbbyazmış-
tı. Ute Lemper müzikalde kötü
ününü kullanarak şöhret kazan-
maya çalışan katil Velma'yı can-
landınyor. 34 yaşındaki çok dilli,
çok yönlü sanatçı, oyunculuğu ka-
dar file çoraplı bacaklannı düm-
düz yukan kaldırdığı danslanyla
da büyük ilgı topluyor. Chicago,
eğlence ya da file çoraplar
üzerine kurulu bir oyun de-
ğil elbette. Brecht'in 'Cç
Kunışluk Opera'sıyla bü-
yük benzerlikler gösteren
'Chkago' adalet sistemıne
eleştirel gözle yaklaşan bir
taşlama niteliği taşıyor.
Ute Lemper sahneyi Ro-
xie'yi canlandıran Ruthie
Henshall ile paylaşıyor.
Henshall'un artık Lond-
ra'yla özdeşleşmiş bir sa-
natçı olmasına karşın Lem-
per yorumunda hiçbir fark
hissettirmiyor izleyicılere.
Öte yandan müzikalde asıl
olarak Roxie'nin öyküsü-
nün konu ahnmasına kar-
şın Lemper" in olağandışı
vamp performansı dikkat-
leri sürekli Velma'nın üzerine çe-
kiyor. Pek çok solo gösterinin ar-
dından bir ekiple birlikte çalışma-
nın açlığını da sergiliyor Lemper
yorumunda: "Size aynlmış daki-
kalar yoktur, paylaşüğınız dakika-
lar \r
anür" diyor. Çocukluğunda
piyano, şan ve bale dersleri alan
Ute Lemper için yaşamının merkezini çocuklan oluşturu\or.
Ute Lemper tam bir liza Mineüi
hayranı olarak yerel barlarda çalış-
maya başlamıştı. Sanatçının okul
arkadaşlan, Lemper'in lise >ılla-
nnda olağandışı birbaşan sergile-
mediğini belirterek "Onun bir
Marlene Dietrich olduğunu biz d«
geç fark ettik" diyorlar. Almanlar
ilk olarak 1982 yılında 18 yaşın-
dayken bir tele\izyon şovunda ta-
nıştılar onunla ve uzun bacakla-
nyla.
Kısa süre sonra 'Cats' mûzika-
linin Viyana prodüksiyonunda
sahneye çıktı sanatçı. Robert Alt-
man'ın 'Hazır Grvim'inde hamıle
manken olarak izlediğimiz
sanatçı. 'Mavi Melek'in
Berlin prodüksiyonunda
Marlene Dietrich'i canlan-
dırmıştı.
Sonraki yıllarda Londra.
Paris, Berlin ve New York'ta
'Kurt\VeüT gösterisini sür-
dûren Ute Lemper, 22 ya-
şındar beri Almanya'da
olup biteni dünyaya müzik-
le anlatma çalışmalannı ge-
çen yıl çıkardığı 'Berlin Ka-
bare Şarkuan Albümü'yle
sürdürmüştü. Ute Lemper,
Nazi yönetimince yasakla-
nan şarkılan yorumladığı bu
albümde çocukluğundaki
yasak kavramıyla ve Nazi-
lerle hesaplaşıyordu. Aşk,
yaşam acılan, cınsellik, fe-
minizm konulu şarkılann çoğu
Almanlar tarafından bile bilin-
mezken Lemper'in yorumuyla
dünya çapında gündeme gelmiş-
lerdı. îki çocuk sahıbi olan Lem-
per formunu koruyabılmek ve
"Chicago'nun gerektirdiği perfor-
mansı gösterebilmek için yoğun
çaba harcıyor. "Hep bir dansp ol-
mak istemiştim" diyor Lemper,
"Ancak haftada sekiz gösteri oj-
dukça yorucu bir tempo. Fiziksel
gûcümü azaltacak her türlüetkin-
likten uzak duruyonun. Bu arada
da boş vaktimin tamamını aiieme
ayırmava çahşıyorum". Ute Lem-
per'in bu yoğun tempodaki en bü-
yük desteği Amerikalı komedyen
ve aktör eşı David Tabatsky.
Sanatçı. kabarenın ışıklan sön-
düğü anda vamp kadından şefkat-
li bir anneye dönüşüveriyor. "Ya-
şamımın merkezini çocuklanm
olusturuyor" diyor sanatçı. Kaset-
leri, albümlen Almanya dışmda
çok daha büyük ılgi görüyor. 'Ma-
vi Melek'teki performansınız
eleştirmenlerden oldukça olum-
suz tepkiler toplamasının ardın-
dan da toparlanıp Paris'e yerleş-
mişti Lemper. Almanya'yla hâlâ
küs kalmasında sanatçının birleş-
meye gösterdiği tepkinin etkisi
büyük. "Almanlar insanlan ol-
duklan gibi kabul edemezkr" di-
yen üç dilli sanatçının son sözü
"Ben bir A%Tupalt\im."
Hep güncel ve ilerici bir sanatçıydı
Oturan Menekşeü Kiki, 1922.
Kültür Servisi -Çağımızın sa-
nat anlayışına köktenci değişık-
likler getiren ABD'li resim, hey-
kel, fotoğraf ve film sanatçısı
Man Ray'in fotoğraflan. desen-
leri ve küçük heykellerinden olu-
şan sergisi Borusan Sanat Gale-
risi'nde yer alıyor.
Sergi, yüzyılın ilk yansında
resim ve heykelden fotoğrafa. si-
nemadan edebiyata her alanda
ürettiği öncü ve yenilikçi yapıt-
lanyla 20. yüzyılın akımlannı
yönlendirmiş olan Man Ray'i
(1890-1976) Tûrkiye'de ilk kez
çok zengin bir koleksiyonla tanı-
tıyor ve özellikle tüm yaratıcılık
alanlannda çalışan genç kuşağın
bilgi ve beğenisine sunuyor.
'Romantik ve tutucu olmak-
tan uzak, ince bir düşgücüne
sahip olan, akıllı v« duygulu bir
sanatçı, hep güncel ve ilerici' o-
larak tanunlanan Man Ray, Mar-
cel Duchamp ve Francis Pkabia
ile birlikte New York Dada ku-
rucusu olarak değerlendiriliyor.
Duchamp birkarşı yaratıcı, Pica-
bia ihtiraslı bir yıkıcı, Man Ray
ise kötümser ve hicivci bir ıcat-
çıydı. Sergide gösterilen "Board-
walk' (Tahta Gezinti Yeri) adh
yağlıboya asemblaj yapıt, New
York Dada'nın marİcası olarak
adlandınlmış. 'Neo-Dada'ola-
rak değerlendırilen akımı etkile-
yen 'tşlevsiz Makine' Man
Ray'in hiciv dolu bir icadı.
Man Ray'in fotoğraflan. fo-
toğrafın 'sanatyapın' olarak de-
ğerlendırilmesine öncülük et-
miş. müdahale edihniş fotoğraf
tekmğirun gelişmesine neden ol-
muş. Rayogram adını verdiği,
kamera kullanmadan, nesneleri
fotoğraf kâğıdının üstüne yerleş-
tirip aydınlatarak ürettiği fotoğ-
raflar ise, resimde şiirsel bir ala-
nm açılmasını sağlamış. 1922'de
sergılediği bu diziye "Nefis Kır-
lar" adını vermiş Man Ray.
Sergide 53 fotoğraf ve rayog-
ram, 7 desen, 21 heykel yer alı-
yor. Man Rav ve solarize aletL
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
En Çok Satmayan
Kitaplar'ın Okuru
Yeryüzündeki pek çok gazetede, dergide yer
alıyor "En Çok Satan Kitaplar" listeleri; kültürey-
er açan televizyon kanallannda da. Epeydir, Tûr-
kiye'de de tüketicilerin gözde başvuru kaynakla-
nndan biri bu: "Gündem"de olan, herkesin üze-
rinde konuştuğu kitapları izlemek istiyorlar.
Kitap okuma alışkanlığının, tutkusunun yaygın
olmadığı bir ülkede bu listelerin, yönlendirmelerin
yararianndan söz etmek doğru olur, gibi geliyor ba-
na: Okumaya "çok satanlar"\a başlayanlann bir
bölüğü, zaman içinde o sınırlann dıştna da pekâ-
lâ taşabiliıier.
"Tûketici"der\ söz ettim demin; bu bağlamda,
tamıtamına "okur" sayılamaz müşteri. Bir bakıma
modayı izlediği gibi izler kitaplan da. Nobel, Bo-
oker Prize, Pulitzer, Goncourt kazanmış kitaplann
satışı birden fıriar örneğin; seçilmiş, salık verilmiş,
gösterilmiş kitapla ilgili toplumsal ilişkilerçerçeve-
sinde insana kolaylık sağlayacaktır.
"En Çok Satan Kitaplar" listesinin yarariarı ka-
dar sakıncaları üzerinde de durulabilir sanınm. Bu
listeler, en çok satan kitabın daha da çok satma-
sına neden olarak bir tür kısır döngü yaratıyoriar.
O kitaplan edinen tüketicilerin çoğu "en iyi kitap-
lann " da onlar olduğu kanısını taşıyor, sanısına ka-
pılryorlar.
Kesin bir doğru elbette değil oysa bu: En çok
satan kitaplann ortak noktalan çok satıyor olma-
ları yalnızca. Yoksa, aralannda "çok iyi", "iyi" ki-
taplara rastlandığı gibi "vasat", "sıradan" kitapla-
ra da rastlanabiliyor.
Kişiyi "kitap tüketicisi'nden "kitap okuru"nata-
şıyan bazı ölçüler var. Tüketici genellikle yönlen-
dirilmeyi bekliyor da, okur seçmeyi yeğliyor.
Okur, iyi okur yönlendırilmeye kapalı değil şüp-
hesiz. Yakın çevrenin tavsiyeleri, eleştirmenlerin
yaklaşımlan, kitap tanıtım organlannın saptama-
ları, seçimlerinde etkili olabıliyor. Bir kitabın çok
satması değil de başka kimi özelliklerinin olması
(değerli, önemli, iyi, kalıcı, vb.) anlam taşıyor onun
gözünde.
En Çok Satan Kitaplar'ın, öbür kitaplar karşısın-
da ciddi avantajlan oluyor kısa erimde: Vitrinler-
de, raflarda geniş yer aynlıyor onlara; yazarlan te-
levizyona, basına sık konuk ediliyorlar; afişleri,
ilanları ikide bir karşımıza çıkıyor.
Bir de dezavantajlan var, öte yandan: En Çok
Satan Kitaplar'ın hepsi değil ama, bir bölüğü ke^
lebek ömüriü oluyor: Sanki en çok sattıklan süre-ı
ce yaşıyortar da, listeden düşünce kayboluyorlar.
Bugün Eugene Sue'nün, Walter Scott'un, Keıv
me Nadir'ın pek çok kitabını bulmakta güçlük çe-
kiyoruz.
Gene de, en çok satan kitapların korunması için
kaygılanmamız gerekmiyor pek: Pazar, gerekli gör-
düğü sürece onlarla ilgili önlemleri zaten alıyor. .
Korunması gereken, en çok satmayan kitapla-
nn yabana atılamayacak bir bölümü, özellikle, d^
Türkıye gibi ülkelerde. Bunlann bazıları doğru dü-
rüst dağıtılamadan, okurun karşısınaçıkmaolana-
ğı bulamadan sırra kadem basıyor. Bazılanysa,
satış şansı görülmediği için ya basılmıyor ya da da-
ha kötüsü, yazılmıyor bile.
Bugün, kitapçılarda, Cenab Şahabeddin'in şi-
irterini bulamazsınız. Muhrttin Sebati'nin resim-
lerini içeren bir kitaba da rastlayamazsınız. llhan
Usmanbaş'ın müzikle ilgili yazılan kitaplaşma-
mıştır.
Dahası. yeni çıkan kimi kitaplara ulaşmanız da
çok güçtür: Mehmet Taner'ın bu yıl çıkan şiir ki-
tabını, Hüseyin Ferhad'ın çiçeği burnunda düz^
yazı kitabını bütün kitapçı dostlan seferber etme-,
me karşın tek bir kaynaktan edinebildim: Kendi-;
lerinden.
En Çok Satan Kitaplar'la bir alıp veremediğim
yok. Diyorum ki: Gazeteler, dergiler, en çok sat-
mayan kitaplann okuruna biraz daha fazla ilgi gös-
tersinler.
küçük İskender ve Bennu •
Gepede'nin sinema sohbeti :
• Kültür Servisi - 'Ağır Roman'ın önemli
rollerinden bırini canlandıran şair küçük İskender ve
set fotoğraflannı çekerken fılme de katılan oyuncu -
Bennu Gerede, bugün saat 17.00'de sinema ve
televizyon yazan Ali Hakan'ın Beyoğlu j
Sineması'nda yönettiği 'Sinema Sohbeti'ne konuk
oluyor. "Hepımiz ayn birer mısraydık ama ne güzel,
ki kafıyemiz tuttu" diyen küçük İskender, j
oyunculuk tecrübesinden, sinema-edebiyat ~
ilişkisinden söz ederken Bennu Gerede film üzerine^
görüşlerini ve Dolapdere'deki set anılannı anlatacak.
Kîtle ketjşim Ödüneri Cumhuriyet
ve TRT Ankara Radyosu'na
• Kültür Servisi - Son iki yıldan beri Ankara ^
Uluslararası Film Festivali tarafindan verilen iki 'Kitle?
lletışimi .\raştırma Ödülü'nün birine bu yıl gazetemiz,
diğerine de TRT Ankara Radyosu uygun görüldü.
Ödül. her yıl "sinema'ya geniş yer ayıran, olumlu
katkıda bulunan, sinemanın sadece zihinsel ve popüler
yam ile değil. sanatsal değerleri ve toplumsal etkileri
ile de ilgilenen kitle Uetişim araçlanndan ikisine
veriliyor. Ödüllerin ilki gazete ve dergilerden birine,
diğeri de radyo ve televizyonlardan bir başkasına
dağıtılıyor. 1-10 Mayıs 1998'degerçekleştirilecek 10.
festivalin açıhş töreninde sahiplerine teslim edilecek bu
ödülleri Dünya Kitle îletişimi Araştırma Vakfi
Yönetim Kurulu seçiyor. Kurul, Türk sinemasınnı
olduğu kadar dünya sinemasınm da nitelikli
yapıtlannın tanınmasına, değerlendirihnesine ve
sorunlannın incelenmesine katkıda bulunan
Cumhunyet'in ve TRT Ankara Radyosu'nun
ödüllendinlmesine karar verdi. Ankara Uluslararası
Film Festivali'nin her yıl dağittığı 'Aziz Nesin Emek
Ödülleri' ise önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Birol Kutadgu'nun resim sergisi
• Kültür Servisi - Bugüne dek beşi yurtdışında
olmak üzere on üç kişisel sergi açan Kutadgu, üçü
yurtdışında gerçekleşen beş de karma sergiye
katıldı. Birol Kutadgu'nun karalama defterinden
'Resim, yaşamın belli bir döneminde/belli bir
yerden bellekte kalmış/'imgelerden oluşuyor/bu bir
piyano, bir şarap bardağv' ya da bir kahve fıncanı
;
sandalye ya da bir yatak olabilir' notunu ahntı
yapan Ferit Edgü, 'Hiç kuşkusuz olabilir; nesneleri
yaşıyor ve tuvalinizde birer resim öğesi olarak
yaşatabiliyorsunuz. Birol Kutadgu işte bunu
başanyor" yorumunu yapıyor. Kutadgu'nun resim
sergisi 7-28 Ocak tarihleri arasında Garanti Sanat
Galerisi'nde sergilenecek.