Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1997 PAZAR
10 HABERLERIN DEVAMI
İstanbul PB 6 Sinop B 6 Adana 14
Edırne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manısa
Aydın
Denızli
PB
PB
PB
B
B
B
B
7
5
7
12
9
11
8
Samsun B 8
Trabzon
Gıresun B 10
12 Ankara B
Eskişehir B
11 Konya PB 19
8 Sıvas B
Zongutdak PB 1 Antalya
B 13 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
B
PB
PB
PB
PB
PB
PB
15
9
12
6
7
3
2
PB -5
Yurdun kuzeybatı ve
doğu kesımlen parçalı
bulutlu, diğer yerier par-
çalı az bulutlu, Marma-
ra ve yurdun ıç kesimle-
ri yef yer sislı geçecek.
Hava sıcaklığı yurdun
batısında hıssedilir de-
recede artacak, doğu-
da önemlı bır değişıidik
oJmayacak. Ruzgârgu-
ney ve doğu yönlerden
haffl. ara sıra orta kuv-
vette esecek.
AVRÜPA
Oslo
Heteinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
K
K
K
Y
Y
Y
Y
K
-1
-2
-2
9
8
12
3
0
Münih
Beriın
Budapeşte
Madnd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
K
K
Y
K
K
K
Y
PB
1
-5
11
-4
0
-1
18
7
3 Mılano
ASYA
Moskova -5
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
PB
K
K
PB
PB
PB
Y
-4
1
-4
3
-3
1
16
Şam
Parçalı bulutlu
* *
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
lere öylesine önem veriyordu ki böyyük medyamız,
Başbakan uçağına alsın diye adam başına tam 4
bin dolar saymışlar. Geziye bir değil, tam tamına i-
ki adet namı büyük yazaria katılmışlardı.
Böyyük medyamız VVashington'da, New York'ta
"yerteşmiş muhabirleri" olmasına karşın, milyar-
larca lira karşılığı ek kadrolarla gezinin önemine
önem katma yolunu seçti.
Peki, ne oldu? Ne yazık ki; milli matbuatımızın gü-
zide muhabir ve muham'rleri, ilk gün VVashington'da
umduklanyla değıl, bulduklanyla yetinmek zorun-
da kaldılar.
Başbakan'ın programı o denli doluydu ki, mat-
buatımızın kımi elemanını oteldeki dairesine çekip,
Beyaz Saray'daki görüşmeyi aynntılarıyla anlata-
madı.
Bu yüzden dün manşetler mahzun kaldı.
"Bizimkiler" Mesut Yılmaz'ın kapı önündeki bir-
kaç cümlesıyle yetinmek zorunda kaldılar ve son-
ra... Kös kösyatağa!
Aslında Başbakan, ABD Başkanı'ndan bir saat-
lik görüşmede elde ettiklerini Beyaz Saray kapısı
önünde özlü, hatta "veciz birbiçimde" açıklıyor.
Bir "çok" parantezi açıyor ve:
"Görüşmelenmiz hem çok kapsamlı, hem çok
yarartı, hem çok vaatkâr geçti" diyor. Daha ne de-
sin?
Hemen her şeyi anlatıyor. Geleceğe dönük kimi
"vaatler" arasında önce Türkıye'dekı sürekli şikâ-
yet konusu insan haklarını "bıriikte incelemek" ge-
liyor.
Sonra "daha yumuşak üslup içinde" Kıbrıs ve
Ege sorunlarında Avrupa Birlıği'nin önümüze koy-
duğu koşulları sıralıyor.
AB ınsan hakları dahil, Kıbns'tan Ege'ye değin
öne sürdüğü koşullarda sert bır üslup kullanıyorsa;
ABD. dost bir ülkeyı gücendirmemek için aynı ko-
şullan, evet aynı koşulları daha yumuşak söylem-
lerle yıneliyor.
Bu gerçeklere bakarak; bize karşı politikalarında
AB ve ABD arasında önemli bir fark bulabilir miyiz?
Buyrun örneklere
Bir ömek; gerçeği o kadar katı biçimde anlatıyor
ki:
ABD Savunma Bakanı'nın ziyaretinde Başbaka-
nımız ABD'den helikopter alma isteğimizi duyuru-
yor. Bakan, zorluklardan söz açıyor ve "Türkiye'ye
helikopterya da savaş araç-gereçleri söz konusu
olunca, Kongre'nin 'insan hakları' sorunumuzu
gündeme getirdiğini" Başbakanımıza oracıkta söy-
lüyor.
hsaf ıle yorumlarsak olayı; ABD ıle AB araşoda,
örneğın ınsan hakları konusunda lehimize bır fark
yakalayabilir miyiz?
Ikinci örnek; Kıbns ve Ege sorunlanna, Clinton
yumuşak bir üslupla yanaşıyor. Ege konusunu -Yu-
nanistan'ın istedıği gibı- Lahey Adalet Divanı'na
götürmemızı salık vermiyor. Ne çare ki, "sorunun
'hakemlik mekanızmalarıyla' çözülebileceğine" de-
ğinen bır görüş açıklıyor.
AB de Lahey adını geçirerek aynı öneride bulu-
nuyor.
Ege sorununda da ABD ıle AB arasında övüne-
ceğimiz bir fark bulunmuyor!
IMF ıle görüşmelere gelınce; böyyük ekonomist
devletlûû Taner Güneş beyefendiye bakılırsa, ulus-
lararası örgütle "ufak tefeknoktalardışında" anlaş-
ma hemen hemen tamam!
Oysa, Başbakan Yılmaz'ı ziyaretten sonra IMF
Başkanı Camdessus; söze, Ekonomik program
için biz Türk hükümetine çeşitli seçeneklersunduk,
kararartık onlann" dıye başlıyor.
Dahası var: Camdessus, "Türkiye ile henüz kre-
di aşamasına da, istıkrar programında anlaşma
noktasına da gelmedik" diyor.
Taner Bey, hemen orada, IMF Başkanı Yılmaz'ın
yanından henüz aynlmış, "Bizim paraya ihtiyacımız
yok" diye cart curt bir açıklama yapıyor.
Ekonomimızde her şey güllük gülistanlıksa;
ocakta IMF heyeti niçin ülkemize geliyor?
ABD'den tek somut sonuç, parasını ödediğimiz
halde aylardır alamadığımız üç firkateynin teslim ta-
rihintn kesinleşmesı.
Başbakan Yılmaz. dün CNN'e çıkacaktı. Türk
matbuatının güzide muhabir ve muharrirlenne bil-
gı vermesı bekleniyordu.
Bakalım, tirajlı gazete manşetleri ne yazacak?
Sıslı Bulutlu k
Çok bulutlu Yağmurtu Kartı
Hayvanların korunmasıyla ilgili
toplantıda ilginç saptama
'Bebeleriyaparken
bana mı sordun?'
• Toplantıya katılmak üzere Polat Rönesans
Otel'e gelen Çevre Bakanı Aykut, migren ağnsı
nedeniyle İntemational Hospital'a kaldınldı.
İstanbul Haber Senisi -
"2000'li Yülarda Hayvanla-
nn Korunması" konulu top-
lantıya katılmak üzere Polat
Rönesans Otel'e gelen Çev-
re Bakanı İmren Aykut, şid-
detli migren ağnsı nedeniy-
le saat 14.45'te bir ambu-
lansla İntemational Hospi-
tal'a kaldınldı. Beyin cerja-
hi uzmanı Doç Nezih Öz-
kan, Aykut'un yılda bir iki
kez aynı rahatsızlığı yaşadı-
ğını, ancak kustuktan sonra
kendilığinden geçtiğini söy-
ledi. Özkan, Aykut'a ağn ke-
sici tedavi uygulandığını ve
dün gece hastanede müşaha-
de altında tutuldugunu söy-
ledi.
İstanbul Hayvanseverler
Derneği Başkanı Suna De-
veüoğlu, hayvanlara olan du-
yarlılığını, "Benim evde be-
belerim aç" dıyerek eleştiri
konusu yapanlara. "Bebele-
ri yaparken bana mı sordun?
İnsan kendi olanaklannı iste-
diği gibi değerleDdirebilir"
yanıtını verdi.
Çevre Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Melih Akahnın
yönettiği panele İstanbul Ve-
teriner Hekimleri Odası Baş-
kanı Prof. Tabsin Yeşfldere,
Ankara Üniversitesi Veteri-
nerlik Fakültesi'nden Prof.
Bahattin Koç, pop müziği
sanatçılan Ajda Pekkan ve
Osman Yağmurdereli. sunu-
cu Sezen Cumhur Onal. Tür-
kiye Hayvanlan Koruma
Demeği Başkanı Birgûl Ro-
na ve Doğal Hayatı Koruma
Derneği Genel Müdürü Ner-
gis Yazgan katıldılar.
De%elioğlu. açıhş konuş-
masmda "Hayvan Haklan
Yasası"nm büyük uğra^ılar-
dan sonra TBMM'de günde-
me gelmesinın sevindinci
olduğunu söyledi.
Develioglu, "Hayvan
haklan olmazsa, insan hak-
lan da olmaz. Sevgi bir bü-
tündür" dedi
Bütçe gorusmeleri 1996da fîrar etmisti
Bakan Ozsoy'dan 'Haluk Kırcı
hepatit-B sözü
ANKARA (Cumhuriyct Biirosu) -
SağhkBakardığı'run I998yılıbütçe-
si TBMM Genel Kurulu'nda görüşü-
lürken, hepatit-B hastalığı ve aşı sı-
kıntısı gündeme getirildi.
Söz alan milletvekilleri sağlık sis-
temındeki aksakhklardan söz ettiler.
Son günlerde tartışma konusu olan
hepatit-B hastalığı ve aşı sıkıntısı da
bazı konuşmacılartarafindan dile ge-
tirildi. Sağhk Bakanı HalU tbrahim
Ozsoy da yaptığı konuşmada, hepa-
tit hastalığının Türkiye'de önemli bir
sağlık sorunu olduğuna dikkat çekti.
Hepatit-B'ye karşı önümüzdeki yıl
başından itibaren sıfır yaş grubu için
nıtm aşı programinın başlatılacağını,
aynca başta sağlık personeli olmak
üzere aşılamanın bütün risk gruplan
için yaygınlaştınlacağını anlatan Öz-
soy. aşıyla ilgili ihale işlemlerinin ta-
mamlandığını söyledi.
Özsoy, sağlık ocaklannın iyileşti-
rilmesine yönelik çalışmalan sürdür-
düklerini belirterek bu projenin so-
nuçlandınlmasıyla hastanelerdeki yı-
ğılmanm önleneceğini kaydetti. Oz-
soy. sağlık reformunu gerçekleştir-
meye yönelik yasa tasanlannın ta-
mamı yasalaşıncaya kadar bir geçiş
dönemi yaşanacağinı belirtti.
Özsoy, kaza geçiren ve sakat ka-
lan vatandaşlann tedavileri için reha-
bilitasyon merkezlerinin yaygınlaştı-
nlacağını söyledi. Özsoy, 23 Doğu
ve Güneydoğu Anadolu ilinde koru-
yuc\ı sağlık hizmetlerini güçlendir-
mek amacıyla Dünya Bankasf ndan
kredi desteldi '2. sağlık projesi' çalış-
malannın da hızlandınldığına dikkat
çekti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanlığı bütçesi üzerindeki görüşme-
lerde de sosyal güvenlik kurumlann-
da yaşanan sorunlar ve işsizlik tartı-
şıldı CHP'li Ayduı Güven Gürkan.
Türkiye'nin "sosj'al politikasız bir
sosyal de\1et" olduğunu belirterek
"İşsizlik gibi yaşamsal bir öneme
sahip sorun, sahipsizdir" dedi.
sorguda' iddiası
• Susurluk skandalımn kilit ismi Haluk Kırcı'nın 15
gündür sorgulandığı, üst düzey bürokratlarca da
doğrulandığı belirtildi. 1996 yılında İstanbul Asayiş Şube
Müdürlüğü'nde gözaltındayken firar eden Kırcı, ülkücü
katliam sanığı Çath'ya yakınhğıyla biliniyordu.
ANKARA (CumhuriyetBüro-
su) - Susurluk skandalımn kilit
isimlerinden Haluk Kırcının 15
gündür MİT, Özel Harp Dairesi
ve emniyet istihbarat yetkilile-
rince sorgulandığı iddia edildi.
Kablolu kanalda yayın yapan
9. rCanal'ınanahaberbülteninde
yer alan haberde, Kırcı'nın 15
gündür sorguda olduğunun dev-
let yetkilileri ve üst düzey bürok-
ratlarca doğnılandığı belirtildi.
Kırcı'nın sorgusu sırasında bir-
çok isim ve olayı, yer ve tarih ve-
rerek açıkladığı iddia ediliyor.
Haluk Kırcı, Susurluk skanda-
lımn kilit ismi ve baş aktörü olan
Abdullah Çath'mn çok yakının-
da yer alan isimdi. Kırcı, 12 Ey-
lül öncesinde Bahçelievler katli-
amından yargılanmış ve ceza al-
mıştı. Kırcı'nın ismi, Abdullah
Çatlı ekibinin rol oynadığı Azer-
baycan darbe girişiminde de geç-
mişti.
Kırcı'nın Abdullah Çatlı 'nın
kardeşi Zeki Çatlı'yla bir sağlık
şirketine ortak olduğu ortaya çık-
mış ve adı Sağlık Bakanlığı mü-
fettişlerinden Nanuk Erdoğan'ın
öldürûlmesi olayına da kanşmış-
tı.
En son 1996 yılının ocak aym-
da polis tarafmdan yakalanmış
ve gözaltında tutulduğu İstanbul
Asayiş Şubesi'nde nezarethane-
den kaçmış ve o tarihten itibaren
kayıplara kanşmıştı.
'Demokratikleşmede somut adım atdacak'
I Baştarafi 1. Sayfada
sın toplantısı düzenleyen Yılmaz,
ABD ile Türkiye arasındaki yeni
ilişkilerin bır stratejik işbirliğiyle
sonuçlanması durumunda Türki-
ye'nin lngıltere ve Israil'den sonra
.ABD'nin stratejik işbirliği kurduğu
üçüncü ülke olacağını söyledi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin derin-
leştirilmesi amacıyla geldiğini belir-
ten Yılmaz. "Bu hedefimizm ger-
cekkştigini sö\1evebilirim" dedi.
Türkmen doğalgazı \ e Hazar pet-
roHefirıip | J a * ^ l ! *
nusuntja-çok ya
lunduğunu ifade
ayı içinde ilgili ülkelerle Bakû-Cey-
han boru hattı konusunda nihai mu-
tabakat sağlanması için toplantılann
başlatılacağını kaydetti.
Yılmaz, Türk-Amerikan ikili ti-
caretinde Türkiye aleyhine bir den-
gesizlik bulunduğunu kaydetti. Yıl-
maz. Clinton ve Dışişleri Bakanı
Madeteine Albright ile yaptığı gö-
rüşmelerde, AB"nin Rum tarafi ile
üyelik müzakerelerini başlatma ka-
rannın, 30 yıldır süren müzakere sü-
recinin parametrelerini altüst ettiği-
ni söyledi. ABD'nin, AB konusun-
da Türkiye'nin gösterdiği tavn hak-
lı bulduğunu savunan Yılmaz, bazı
gazetelerdeki köşe yazarlannın de-
ğerlendirmelerini eleştirdi. Yılmaz
şöyle devam etti: "AB kendi içinde
haksızlık yapuğını kabul ederken bu
konuya daha tarafsız bir şckilde ba-
kabilecek konumda olan ABD. bize
karşı haksızlık. a> nmcıhk \ apıldığı-
nı teslinı ederken bizdeki bazı >azar-
lanmızın çeşitli argümanlarla fark-
Iı görüşler ileri sürmesi, bence kabul
edilebilir bir şe> dtgüdir."
. , l^eycttc«buluaan vç sdınıuyazıl-
maMası leoşutayîa sonıNtszu yanrt-
layâ% birbakan ise basırii foplantîsın-
dan önce Yılmaz"ın, VVashıngton
yönetimi tarafindan Brüksel 'de yap-
tığı konuşma nedeniyle "uyanlina
r
'
diye tanımlanabilecek cümlelerle
eleştirildiğini, bunun üzerine Yıl-
maz'ın çareyi basını suçlamakta
bulduğunu belirtti ve "Maalesef bu
işten srynlmak amaayla bir iki saat
sonra düzenleyeceği basın toplann-
sında çark edecek ve sizieri sorumlu
tutacak" dedi. ABD, Yılmaz'a
RP'nin kapatılmaması yolunda tel-
kinde bulunarak bunun, sakıncah
olacağını savundu. Yılmaz, "Alb-
rtght böyle bir olasılığı olumlu de-
ğeriendirmediklerini ifade etti" de-
di. Yılmaz, "Bu konuda yargırun
yetkiü olduğunu söviedun" dedi.
Diplomatik gözlemciler, Yıl-
maz'ın AB ile bozulan ilişkilerden
sonra doğan boşluğu ABD ile kapat-
ma eğiliminde olduğunu kaydetti-
ler. Yılmaz'ın çizdiği "•iyimser ve
mükemmer tabloya karşın Was-
hington'un temkinli davranışının
gözden kaçmadığını belirten göz-
lemciler. ABD'nin örtülü silah am-
bargosundas §jerujdtqşa
masun daidiİtkM ^şfeıior. ş
VîTmaz'ın 'ABD gezTsinde. IMF ile
bahardan önce bir anlaşma sağlan-
ma olasılığının olmadığı da ortaya
çıktı. Yılmaz, dün akşam da CNN
televizyonunda bir mülakata katıldı.
Yılmaz'ın mülakat sırasında "AB
başvunımuzu geri çekeriz" şeklin-
deki restini yinelemedi. Başbakan,
Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin or-
taklık anlaşması ve gümrük birliği
çerçevesinde devam edeceğini, an-
cak Türkiye'nin AB ile siyasi diya-
loğu askıya aldığını bildirdi.
AB ile sürdürülen ilişkileri değer-
lendiren Yılmaz, gümrük birliği an-
laşmasının Türkiye üzerinde yarat-
tığı etkiler konusunda da şu ilginç
yorumu yaptı: "Geçen yıl gümrük
birtiğinden kaynaktenan iKşkileri-
miz AB lehine ticaret açığı>1a sonuç-
landL AB'nin belki de genişfemesini
finanse edrvoruz. Belki de Yunanis-
tan'ın kalkınmasını biz finanse edi-
yonız."
ABD temaslan sırasında sık sık
karşısına getirilen Türkiye'deki in-
san haklan sorunu ve demokratik-
leşmeye ilişkin soruyla CNN'de de
'"'te'rtTrneslnin bir"Sncelîk Slaralrele
alındığını belirtti. Yılmaz, ifade öz-
gürlüğünün geliştirilmesi. bir grup
gazetecinin serbest bırakılması için
mevzuat değişikliği. işkence ve ka-
yıp iddialanyla ilgili olarak daha
ciddı takip yapılacağı konusunda
söz verdi.Cezaevlerindeki açlık
grevleri ile ilgili bir soruya yanıt ve-
ren Yılmaz "Türkiye terörisflerle
pazarhk yapmaz" dedi. Programı-
nın yoğunluğu nedeniyle oldukça si-
nirlenen Yılmaz'ın bu nedenle Was-
hington Post gazetesi ile yapacağı
görüşmeyi iptal ettiği bildinldı.
Çocuklar Rahıtn Koç Müzesi'ni gezdi g $ $
İstanbul'un çeşitli semtierüıden bir grup çocuk, sanat etküıleri kapsanunda dün Rahmi Koç Sanayi ve Tek-
noJoji Müzesi'ni gezdiler. Fatih, Kâğıthane, Maltepe, Avcılar, Kadıköy, Bakırköy, Ze>1inburnu ve Bahçefr-
evler'den gelen \ aklaşık 250 çocuk, teknolojidcki getişmeleri bir arada gördü ve müze yetkilikrine çeşitli so-
rular yöneitti. ÇVDD Çocuk Kulübü'nün merkez komisyon görev hsi Fevziye Aytekin her ay tatil günlerin-
de çocuklar için tiyatro. galeri, müze ve benzeri sanat merkezlerini ziyaret ve okuma günü etkmlikleri dü-
zenleneceğini belirtti. Etkinliklere ÇYDD Çocuk Kulübü üyesi çocuklarla çocuk kulübü şubelerince püot
bölge okuUanndan seçilen çocuklar kaûlabüiyor.
Gazeteler
zamlandı
Haber Merkezi - Doğan ve
Sabah gruplan dünden
itibaren gazetelerine zam
yaptı. Zam yapan gazeteler,
döviz kurlannın ve girdi
fıyatlannın artışı nedeniyle
maliyetlerinin arttığını
duyurdular. 80 bin liradan
satılan Hürriyet, Milliyet ve
Sabah gazeteleri fiyatİanru
100 bin lira olarak
belirlediler. 50 bin liradan
satılan Liberal ve Finansal
Forum 100 bin liraya
çıkanldı. Yeni Yüzyıl ve
Radikal 60 bin liradan 80 bin
liraya, Takvim ve Posta
gazeteleri 30 bin liradan 40
bin liraya; Foto Maç, Fanatik,
Ateş ve Gözcü gazeteleri de
25 bin liradan 30 bin liraya
yükseldi.
Demirel: Bölgeyi gözden çıkarmayın
• Baştarafi 1. Sayfada
ma" uyansmda bulundu. Türkiye'nin Avrupalı
olmaktan vazgeçemeyeceğini, A\Tupalı olmak ile
AB'nin aynı şey olmadığını vurgulayan Cumhur-
başkam, "Türİdye'nin düşmanı da dostlan da
vardır. Düşmanlârumz var diye dizimizi dövme-
yeceğiz'' dedi. "Türkhe'yiincittiğinizzamandÜD-
yanın bu bölgesinde kiminle el sıkışıp işbirliği va-
pacaksınız? Bu bölgeden \azgeçmek mümkün de-
ğil" dıyen Demirel. "YanlışhesapBağdat'tandö-
ner" atasözünü anımsattı.
Demirel. Samsun'da Yeni Samsun Oteli'nin
açılışını yaptı ve Samsun Ticaret ve Sanayi Oda-
sı'nın ödül törenine katıldı. Avrupa Birliği'nin
(AB) Türkiye ıle ilgili karannın ardından ilk kez
geniş açıklamalardabulunan Demirel, yeni birça-
ğın açıldığını, Türkiye'nin gelecege olan umudu-
nu kaybetmemesi gerektiğini söyledi.
Demirel, "Avrupa şunu yapınış bunu yapnuş,
biz kimsenin merhameti sayesinde var değiBz.
Kendi gücümüz sayesinde vanz" dedi. Türki-
ye'nin dışanda tartışılmasının doğal olduğunu,
dostlan ve düşmanlannın da olabileceğini anla-
tan Demirel, "Düşmanlarunızvardiyediziınizinıi
döveceğiz? Havır, başımız dik alnımız açık. Bu
devlet yotunadevam edecek. Avrupa şunu \apsın,
bunu yapsın, herkes bfldiği yereyönegitsin, bizde
bUdi^miz yo(a gkteceğjz" diye konuştu.
Türk insanının Avrupalı fikrini 150 yıldır sa-
vunduğunu kaydeden Demirel, Atatürk'ün ülke-
yi istila edenleri denize döktükten bir gün sonra
düşmanlannın elini sıktığmı söyledi. Demirel.
"Çünkü milleü'n menfaati ondaydı. Bugün de Do-
ğu veBaüh ülkelerle menfaaflarunızm eherdiği öl-
cüde işbirliği yapmak hedefimizdir. Türkiye bu iş-
büüğinin içinden çıkıyor değüdir" dedi.
AB ile 1963 yılında yapılan anlaşmanın koşul-
lannın Türkiye'yi AB'ye tam üye yapmayı hedef-
lediğini vurgulayan Demirel, şu görüşleri dile ge-
tirdi:
"AB,' Ben sizinle müzakereye yanaşmıyorum.
Ne zaman yanaşacağım da belli değil" demiş ol-
sa, bu gayet tabü biA incitir. İncitmistir de. Ama
bu bizi Av nıpa düşüncesinden vazgecireniez. Çün-
kü Avrupa ile beraber olmakla AB ile beraber ol-
mak a> nı şey değildir. AB'ye üye olarak kayıth ol-
masanız dahi Avrupa ile beraber olmaktan Tür-
kiye vazgeçmez. Çünkü Türkiye 150 seneyi kolay
geçirnuş değildir. Bugün için Türkiye'nin AB'ye
üye olmasına neden olacak engeller >ine Türki-
ye'yi Avrupalı ile beraber olmaktan \azgeçire-
mez."
Gümrük birliğinin, Türkiye'nin Avrupa ülke-
leriyle rekabet edebilecek sermayeye sahip oldu-
ğunu gösterdiğini vurgulayan Demirel, ülkenin
ihracatmın yüzde 90'ının sanayi ürünlerinden
oluştuğuna, bunun da yüzde 70'ini Avrupa'nın al-
dığına dikkat çekti. "Türkiye'yiincitmeyiıı'' uya-
nsında bulunduklannı kaydeden Demirel, "Tür-
kiye'yi incittiğiniz zaman düryanm bu bölgesin-
de kiminle el sıkışıp işbirüği yapacaksuuz? Dün-
yanın bu bölgesinden vazgecmek mümkün değil-
dir. İncitmeyin Türkiye'yi,dediğimiz zaman buül-
kelerin mtnfaaüanna da işaret ediyonım. Yanhş
hesap Bağdat'tan döner. Eğer bu ülkeler Türki-
ye'nin kendileri için taşıdığı önemi gönnezükten
geürlerse, kendilerine de kötülük ederler. Bunu da
yapacaklannı sanmıyorum" diye konuştu.
Işadamlanna Türkiye'yi kalkındırmak için ça-
ba gösterme çağnsında bulunan Demirel, "O za-
man Avrupa, biz bu ülkeyi unutmuşuz, der. Biz
kunseye yük olmayız. Bizim aradığunız partner.
Gelin ortak olahm. Çünkü biz onuriu ve şerefli bir
devleuz" diye konuştu.
Sulu kar ı GOK güruttülu
G U N D E M MUSTAFA BALBA^
• Baştarafi 1. Sayfada \
Ülkemizde de dil sorunu son dönemin sık dillefv1
dirilen konularından biri haline geldi. *
Artık kimi günlük gazetelerde de "dil yanlışlan?
üzerine köşeler var. Kimıleri bu işi "şiar" edindi, ki--
mileri dil üzerine her türlü "hakkı" kendınde görü;
yor, kimileri bu köşelerin konusu olunca ışi "hın-
ca/"maya yönelik rıale getiriyor... {
Ama sonuç olarak çok güzel bir gelişme. Bir du-
rumun, sorun haline getirilmesi çözümün de yakın
olduğunu gösterir. En tehlikelisi bunu sorun olarak
görmemek.
Bu köşelere hep "adımla karşılaşmama"dileğiy
le bakanm. Geçen gün karşılaştım. Kimi durum-'
larda "nm-nin" takısı aynlır mı aynlmaz mı tartış^
ması... Konunun tartışmalı olması bir yana, benim
yaptığımın yanlış olduğunu düşünüp kendi kendr-
me sordum: >
- Peki hakem kim?
Bugünkü Türk Dil Kurumu, yanrtını vermek çok
güç. Yayımlarında dili geliştirme, koruma kaygı-
sından çok, dil üzerinden ideolojiler üretmeye ağtr-1
lık veriyorlar. Insan, bu kurumu düşünürken ister
istemez, "Türic'sözcüğünün başındaki harfi atıyon
Bu sorunun kafamı kurcaladığı günlerde Prof.
Cem Eroğul'la bir akşam sofrasında karşılaştık!
Sohbet dönüp dolaşıp dile geldi.
Eroğul o kendine has öğretici, hoş biçemiyle
"Bak Balbay" deyip devam etti:
"Dil ve toprak... Ikisinin ortak özelliği şudur; kay-
bedildi mi kolay kolay kazanılmaz. Tarihte devle*
tini kaybetmiş, esir düşmüş pek çok ulus, sonreh
dan devlet kurabilmişse birinci nedeni dilinf kay*
betmemiş olmasıdır." <
Eroğul daha önce Emin Özdemir'den de farkh
tümcelerle dinlediğim, "dilimizinzenginliği" üzeri*
ne düşüncelerini söyledi. Ben de kimi amatör gi-r
rişimlerle bu değerlendirmenin ne kadar doğru ol
1
duâunu yaşayarak görüyorum.
Ozdemir'in değerlendirmesi daha iddialı: '
"Türkçe yeryüzünde en doğurgan dildir. 'EnV
rastgele kullanmıyorum."
Halikarnas Balıkçısı'nın Türkçe tanımı ise şöy-
le: "Bizim dilin geri vitesı yoktur..."
Kutupyıldızı...
Dilimize ilişkin bu güzellemelerden sonra soru-
nun biçimini değiştirerek yineleyelim:
- Bu kadar doğurgan bir dilin hakem kurumu var
mı?
Var.dı...
. ,3 12 Eylül döneminde kapatılan Türk Dil Kuruma
\ (TDK). Bugün onun yerine kurulan kurumun *fcu^
±rum" bağladığir» peliçok kesim kabul ettiğine gör
re, bu açık nasıl kapatılacak? ,,jnug
Dil üzerine kafa yoran büyüklerimizin çabaların^
dan biri de bu olmalı. Her kesimin saygı duyduğu,
dili hem gelıştiren hem koruyan bir kuruma gerek-
sinim var. Kapatılan TDK'nin işlevi buydu.
Gazetelerde buna kafa yoran yazarlann her biri
yıldız. Ama Türkçemizin yıldızlara değil, bir Kutup*-
yıldızı'na gereksinimi var.
Montaigne yüzyıllar önce dili Fransızcayı şöyle
tanımlıyor: <
"Dilimizde zengin olanaklar görüyorum. Ama
onu pek az işlemişiz... Halkın ağzındaki sözcüklerin
gücünü kolay kolay göremiyorvz. Çünkü orta malj
olarak kullanıla kullanıla sözcükler ayağa düşmüş,
güzellikleri solmuştur. Ama burunları koku alanlar
bu deyimlerin tadına vanhar. Onlan ilk kez söylemiş
olanlann değeri de yere düşmekle kaybolmaz."
Bu değerlendirme Türkçemize de uygun değil
mi?
Sevdiğim bir sözdür
"Insan dünyayı zapteder, dilini zaptedemez".
Bu kadar büyük bir gücün güzelliği de çirkinliği
de onu kullanan kişilerie, uluslaria bütünleşiyor...
'Sorumlu Türkiye'
1
• Baştarafi 1. Sayfada
ğı açıklamada, Türki-
ye'nin, demokratik değer-
lerle ilgili bazı aksaklıklan
gidermediği sürece üyelik
görüşmelerine davet edil-
meyeceğini söyledi. Türki-
ye'nin olaylan abartmaya
son vermesini isteyen Kin-
kel, Türkiye'nin AB'ye gi-
rebilmesi için demokrasi-
sini iyileştirmesi ve Yuna-
nistan ile yaşanan gerginli-
ğe bir son vermesi gerekti-
ğini belirtti. "Kimse Tür-
kiye'nin Avrupa ile bütün-
leşmesi konusunda Başba-
kan Kohl kadar çahşmadı.
Onu pek çok şeyk suçlaya-
bilirsiniz ama bununla de-
ğjL Bu yüzden bunun çok
yakışıksız bir saldın oldu-
ğunu düşünüyorum" diyen
Klaus Kinkel. Türkiye'nin
kendi sorunlannı kendisi-
nin çözmesi gerektiğini be-
lirtti. Kinkel, Yılmaz'ın
sözlerinin Türk halkına yö-
nelik olsa da Türkiye'nin
dış politikasını olumsuz et-
kileyeceğini savundu.
Almanya'da yayımlanan
gazeteler dünkü yorumJ»-
nnda, Türkiye'nin AB'ni»
genişleme süreci dışında
tutulmasından dolayı Al-
manya'ya yönelttiği eleşâi-
riler karşısında Alman hü-
kümetine destek verdi. !
Die Welt gazetesinin yo<-
rumunda, "Ankara, öfkete»
nerek agJamak yerine, mu-
haliflere ve azmhklara iyt
davranarak. AB üveligi için
kendinden beklenenleriye-
rine getirmeye gayret gös-
tennelidir" denildi. Stadt-
Anzeiger gazetesi ise
"Türidje'nin AB'ye tam
üyelik için siyasi ve ekonof
mik olarak hazır olmadığı^
nın bilindiğini'' öne sü-
rdü. Stand-Anzeiger'inyo1
rumunda, Yılmaz ile Koh)
arasındaki "gerginliğin an;
lamsız olduğu" yorumunu
yaptı. Berliner Zeitung ga-
zetesi de yorumunda, Türr
kiye ile Almanya arasındaf
ki siyasi gerginlik artan bir
şekilde her iki tarafin halkr
lan arasında bir çatışma
olarak tanımlanabilir ifadey
sini kullandı. •>
'PEKTEV NAİLİ BORATAV'A SAYGP
SEMPOZYUMU
Büyük halk bilimcimiz Pertev Naili Boratav onuruna
düzenlenen sernpozyum. 22 Aralık 1997 Pazartesi 10.30-
17.00 saatleri arasında İstanbul Atatürk Kültür Merkezi
Konser Salonu'nda gerçekleştinlecektır. Seçkin yazar ve
uzmanlann bildınler sunacaklan. Sayın Pertev Naili Boratav
ve Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay'ın da katılımıyla
gerçekleştirilecek sempozyuma isteyen herkes dinleyici olarak
katılabilecektir. Saygıyla duyurulur.
TÜRKtYE YAZARLAR SENDİKASI
TRUVA FOLKLAR ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ