13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
^12EKİM1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA 13 AhŞu Doktorlarrr Kadın hastalıklan ve doğum uzmant operatör Dr. Erdinç Köksal, tıp faküftesindeki öğrencilik günlerinden baş1 layarak40 yıllık acı-tatlı meslek anılarını "Ah Şu Doktorlarrr" kitabında toplamış... Bilgi Yayınevi'nden çıkan kjtabında Dr.Köksal, zaman zaman beyaz gömleğini çıkartıp hastaların yanına da geçerek gerçeklerin altını çiziyor: "llk doğumu ve ilk umuduydu. Doğumuna az bir zaman kalmıştı. Bir gece şiddetli kanamayla hastaneye zor yetiştirdiler. Derhal sezaryen yapılmasına rağmen, bebek maalesef kaybedilmişti. Günlerce için için ağlayan ve sesi çıkmayan baba, hesabı öderken yüksek sesle haykınyordu: - Bu nasıl düzen? Bu nasıl devlet böyle? Bu nasıl bir vergi sistemi ki, benim çocuğum ölmüş, ondan bite KDV alıyoriar!" Bektraft postsc Deniz.Som@raksnet.com Tek 0.212.512 05 05 Faks: 0^12-512 44 97 - ANASOL-D hükümetinin 100 aününde benzine vüzde 55 zam yapılmış... "Gaz pedalına basarak enflasvonu frenlivoriar!" zellikle yurtdışında topladığı paralarla serpi- lip gelişen ve paralan kuryelerie Türkiye'ye sokarken yakalanan KOMBASSAN Hol- ding'ten epeydirses çıkmıyordu. Şeriatçıla- nn yakın ilgisine mazhar olan bu holdingte neler olup bittiğini yönetim kurulu başkanı Haşim Bayram'ın ortaklanna gönderdiği son mektuptan öğrenelim: "KOMBASSAN, Türkiye'mizi kalkındırmak, istih- dam temin etmek, ülkemizin çeşitli yörelerindeki kay- nakları değerlendirerek hem yaygın kalkınmayı sağ- lamak, hem de senmayeyi tabana yaymak için, kol- lannı sıvayanlann ailesidir. Devletten ve bankalardan bir kuruş dahı almadan yalnızca siz değerli kardeşle- rimizin ekonomi dışında kalmış yastık altı birikimleri- niz ve o tertemiz alın teriniz paralarla bu noktalara ge- lindi. Her zaman söylüyorum. Sizler birer kahramansınız. Bir gün tarih sizleri yazacaktır. Haziran ayında o za- manki siyasi konjonktüre uygun olarak hukuk ve in- KOMBASSANsanlık dışı bir uygulama ile karşılaşmıştık. Tekelci sermaye pastadan pay veımemek için ken- dilerine rakip gördükleri Anadolu sermayesini dur- durmak istemiş, bunun için de medyayla birlikte ba- zı kurum ve kuruluşlardaki belli tipteki ajan ve adam- lan vasrtasıyla bir kaşık suda fırtına kopanlmak isten- mişti. Ama sizler, bu art niyetli gelişmelere fırsat ver- mediniz. Allah sizlerden razı olsun. Zaten bizler yek vücut olduktan sonra Allah'ın izni ile bizim önümüz- de kimse duramaz. Bazı kardeşlerimiz hisse senetlerini merak ediyor- muş. Bizde kimsenin delikli bir kuruşu dahi kaybol- maz ve de hiçbir ortağımız mağdur olmaz. Holdingi- miz banka hesaplarındaki tedbir, mahkeme karan ile kaldınlmıştır. Elinde KOMBASSAN Holding hisse se- nedi olanlann senetleri aynen geçerlidir. Ancak SPK kendi izinlerinin de senet üzerine yazılmasını istediği için biz de yeniden hisse senetlerini basıp takas bank kanalı ile veya eskisi gibi (SPK ile nasıl anlaşırsak) de- ğiştirme yapacağız. Ortak olmak için para yatıran fakat hisse senedi ala- mayan kardeşlerimiz de merak etmesinler. Önümüz- deki günlerde izin alınıp bastırılacak hisse senetleri hak sahiplerine verilecektir. Inşallah yeni yeni holdingler kuracağız. Bu holding- lere KOMBASSAN Holding ortak olacağından sizler otomatik ortak olacaksınız. Allah'a çok şükür KOM- BASSAN Holdingimiz çok iyi yatınmlar yaptı. Inşallah yakında çok güzel şeyler duyacaksınız. Bunlan duydukça KOMBASSAN ailesinin birferdi ol- maktan mutluluk duyacaksınız. Bu duygularla sevgi ve muhabbetlerimj sunar, sizleri Allah'a emanet ede- rim." REFAHYOL iktidarında önü tıkanan KOMBAS- SAN'ın yolu ANASOL-D ile epey açılmışa benziyori O Bu gece ve her gece saat 21.00de Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık *SESSlZSEDASIZ(!) NURİKURTCEBE Kütahya'daki hasta' öğretmenler Türkiye, Kütahya Milli Eğitim Mü- dürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Be- kir Özder'le gurur duymalı! "Bekir Özder" adı dünya mucit- ler listesine altın harflerle yazdırıl- malı... Bekir Özder'in büyük buluşunu Kü- tahya'daki arkadaşımız Ali Kehribar anlatıyor: "Geçen dönem, Kütahya'da tür- banla derse giren çok sayıda öğret- men hakkında müfettişler tutanak tırt- tu. Bu öğretmenler hakkında işlem yapılması gerekiyordu, ancak yapıl- madı. İşlem, müfettişler hakkında ya- pıldı ve onlar sürüldü. Teftiş Kurulu Başkanı Bekir Özder'in desteklediği türbanlı öğretmenler yine Bekir Öz- der'in girişimiyle tek imzalı birdok- tor raporu almaya başladı. Rapo- ra, 'Başı örtülü olarak çalışması ve dolaşması sağlığı açısından gerek- lidir' yazdırıldı." Başını örtmeden çalışamayan ve dolaşamayan "hastalıklı" öğretmen- lerle eğitimin sürdürüldüğü Kütah- ya'da ne dolaplar döndüğünü, iktidar ortaklığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nı alan DSP'nin il başkanlığına soracak- tık. Ali Kehribar güldü: "REFAHYOL döneminde Sosyal Hizmetler II Müdürlüğü'nde işe alın- mak istenen türbanlı Süreyya Acı- su'nun ataması ANASOL-D iktidarın- da DSP il başkanının katkısıyla ger- çekleştirildi!" PALAS PANDIRAS Avrupa Biriiği, Türkiye'yi askıya almış... Yakında gardıropa da tıkaıiar merak etmeyın! 1 Müfrt Bozaa ÇED KÖŞESİ OKTAY EKINCI Suriçine jet feribot Istanbul Büyûkşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Sabah'taki söyleşısinde Erdal Bi- lallar'a şöyle yakınıyor; "Bu yet- kiler bana yetmiyor" '(6.10.1997). • Konuşurken sık sık kullandığı '"bana", "benim" gibi sözcükle- -rebakarak Tayyip Bey'in "nıh ha- -Mni^döîüoüfken, Yenikapı-Yalo- va arasmda çalışacak "jet feribot- lann" törenle sefere başladıklan haben geliyor. "Hürriyet" gaze- tesi de Başkan'ın "vetkisini" kul- lanarak belirledıği bu yer seçimmi "Eskihisar'a Jet AlternatiT' baş- hğıyla duyuruyor... (9.10.1997) Peki; ama, böylesi "şehirlera- rası" (hatta kıtalararası) bir fenbot iskelesı için tstanbuPun Tarihi Yanmada bölgesindeki Yenikapı sahili, Izmit Körfezi'ndekJ Eskihi- sar'a acaba nasıl benzetilebilıyor? Demek ki bu tür kararlarda kente ve planlamaya saygı yerine, "Ben yetkiliyim" saplantısı belirleyıci olunca, "geleceği görebilme" ye- teneği de iyice körelmeye başlı- yor... Planlar ne diyor? Büyûkşehir Belediyesi'ndekı plancılar ve mımarlar, yaklaşık 1.5 yıldır "Tarihi Yanmada Koru- ma Planı" için çalışıyorlar. Yenikapı'nın da nasıl kullanıl- "ması gerektiğıne ışık tutan bu plan- jamadaki temel amaç, lstanbul'un •2700 yılhk "kent tarihini" bann- dıran bu bölgedeki uygarlık bin- kimleri "konınarak" yaşamın sürmesinı sağlamak. Böylesine bir amacı yakalaya- çi'ndeki diğer semtlerden gelen iş nüfusu ve araç yoğunluğunun azal- tılarak "tarihin yıpratılmasını önlemek" için... 'İşgale' çağrı... Şimdi sormak gerekiyor. Bütûn bu doğru kararlar ve planlara yan- sıtılan ilkeler "yol gösterici" ol- ması gerekirken, yine bu hedefle- rin tam tersi sonuçlaryaratabilecek "Yenikapı Feribot Iskelesi" aca- ba hangı aklın ve nasıl bir mantı- ğın ürünüdür?.. 2 milyonluk bir metropolden Yalova'ya, Bursa'ya, hatta Ege'ye ve tüm Anadolu'ya gidecek (ya da gelecek) araçlar 2700 yılhk bir ta- rihin "içinden geçerek" jet feri- botlan kullanmaya davet edilirken, bu tarihi dokuyu otomobilden de korumaya çalışan aynı belediyede- ki plancılar boşuna mı uğraşıyor- lar?.. Hele yaz aylannda Avrupa'dan Anadolu'ya koşan tatilcilenn de bu "jet" olanağı değerlendirmele- n dunımunda, bir tarih ve kültür kenti olması hedeflenen Tarihi Ya- nmada'nın Yenikapı sahilleri aca- ba nasıl bir görünüme bürûne- cek?.. Öyle görünüyor ki, "Bu yetki- ler bana yetmiyor" diye yakınan Recep Tayyip Erdoğan, elindeki yetkileri de kendi planlama bûro- suna bile danışmadan kullanmayı "güçlü" olmak sanıyor. Yalova'ya otomobil taşımayı Istanbul'a hiz- met sanarken, hiç değilse bunun "E-5 ve TEM yollanyla da bağ- lantdı" doğru biryer seçimini bul- mak için anlaşılan hantalan bile Tarihi yarımadada bir feribot görüntüsü... (UĞUR DEMİR) bilmenin önceliklı koşullan ara- sında ise Tarihi Yanmada'yı "oto- mobil işgalinden" kurtarmak ve "kent içi ulaşım baskısından anndırmak" başlarda geliyor. Ya- ni, Avrupa Kentsel Şartı'ndaki; "artık ya otomobili. ya kenti se- şeceğiz" özdeyişinde plancılar "İstanbul'u" seçiyorlar. Tıpkı, Raylı Tüp Geçiş'te de olduğu gi- bi..". •" Nitekim, aynı anlayış, 1995'te Erdoğan'ın onayıyla yürürlüğe gi- ren Nâzım Plan'daki Tarihsel Ya- nmada'yla ilgılı kararlarda da \ar. Örneğm, \ıne Raylı Tüp Ge- çış'in Avrupa Yakası'nda Saray- bumu ya da Yenikapı yerine Yedi- kule'de "Surdışına" ulaşması, Ta- rihi Yanmadanın bir "ulaşım merkezi olmaması" yönündeki genel kabulkrden kaynaklanıyor. Benzer şekilde. toptancı ticaret ve ûnalathanelergıbi işlevlerin de bu bölgeden çikanlması karan; Sııri- incelemiyor... Denebilir ki; ne yapahm Başka- nrmız böyle; "Her şeyi ben bili- rim" diyor. Peki, bilemediği 2a- man da lstanbul'a yazık olmuyor mu? Yıtirilen değerleri geri kazan- mak kolay mı?.. Doğrusu merak ediyorum. Kentsel bütünsellik içınde "Suri- çi SİT alamnın" bir parçası olan Yenikapı'daki bu feribot iskelestne Konıma Kurulu'ndan gerekli yasal izinler bile neden alınmadı? Adla- n "Turgut Reis" ve "Cezayirli Hasan Paşa" konulan bu jet feri- botlar lstanbul'un tarihi kıyılann- daki "kaçak" bir iskeleye yanaşır- larken, herhalde önce o tarihi kah- ramanlann kemiklerini sızlatıyor- lardır... Bu saygıstzlık Yenikapı'da "yerieşik" hale gelmeden gıderil- meli. Erdoğan'ın jet feribotlanna kentin tarihi ve doğal dokusunu otomobillere çiğnetmeyecek yeni bıryerbulunmalı... HAYVANLAR ÎSMAÎL GÜLGEÇ ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl HARBÎ SEMtH POROY BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇÎ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 12 Ekim SOKÛLLU'NUN OlûURULMESİ! 157$'DA BueÛfJ,OSMAtJLI İM&UIATOBUJĞU'NUN BN 6ÛYÛK DBVLE.T AMMlARtUDAU SOKOUM AsKHMET PAÇA ÖUÛRÜlDÜ.PADiŞAHLAIZDAU.IİtoJUUÎSUL- TAM SÜUYMAAJ', T.SEUM VBM.MueATZAMANLA- RlNDA ONÜÇ. YIU AÇfCINSÜeJE SADRAZAMUIOA gUUJA/MUfra.SrK PAZAR 6ÜMÜ,£AKAYfNDA Pll/AAl TVPLAUTISI YAPVĞI SIRADA, giü DİLSICÇE VSOUE BAHAAJESİYt-e yAKLAÇAU DeeVİŞ KILIKU Sl/i APAU, AAJ/OeU KOLUUA S4IO/\£>/Ğt HANÇERİ Ç£KİP SO- kûUM 'A/UAJ GÖ6SÜNE SAPLAMIÇTl/CİMAy£T/AJ NE- OBMİ SAPTAMAMIYACAH, yAKALAUAU KATİL^g TBSi 6ÜK1 PAR.ÇALAUARAZ ÖLDÜIZÜLECBKTİ.. BİR İP0ÎAY4 GÖRE.,TIMAR. GELİRİ KlSinA- NAU BİR BOŞNAIC TARAFINPAN ÖLPÜftÜLEH SOKOLLU OA BOŞMAK ASHÛ.IYPI. ADANA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1996/272 Esas 1997/485 Karar Davacı Nesrin Kalçin vek. Av. Mehmet Salıcı tarafından K. Ali Poyrazoğlu ve Z. Abidin Poyraz aleyhine açılan meni müdahale davasında: Mahkememızın 26.6.1997 tarihli duruşmasında verilen karar gereğınce davacının davası yerinde davalı Z. Abidin Poyraz yönünden yerinde gö- rüldüğünden kabulü ile davacılar adına Adana ili, Seyhan ilçesi, Reşatbey Mahallesi 10 pafta, 1675 ada, 27 parsel, kat 2, 24 nolu, 1.200.000.000.TL değerindeki bağımsız bölümde davalı Z. Abidin Poyraz'ın müdahalesinin menine. diğer davalı Küçuk Ali Poyrazoğlu hakkın- daki davasını atiye terk ettiğınden karar verilmesine yer olmadığına, 51.200.000 TL. ücreti vekâletın da\ah Z. Abidin Poyrazoğlu'ndan tahsili ile davacıya verilmesine, yapılan yargılama gideri toplamı 57.492.000 TL.'nin davalı Z. Abidin Poyraz'dan almarak davacıya verilmesine yasa yol- lan açık olmak üzere davacı vek. yûzünde davalının yokluğunda karar venlmış olmakla. Davalı Z. Abidin Poyraz'ın Turan Cemal Benker Bul- varı Ozmucur Apt. no: 34 kat 2 daire 24 Adana şekhndeki adreste bulunamadığından emniyetçe de adresi tesbit edilemediğinden duruşma günü- nü bildinr tebligatın ilanen yapılmış olduğundan yukarda metnı yazılı mahkememız tarafından verilen karann gazetede yayımlandığından ıtibaren 7 gün içensınde tebliğ edilmiş sayılacağının davalı Z. Abidin Poyraz'ın tebliğden ıtibaren 15 gün içensinde temyız etmediğı takdırde karann kesinleşeceğinin bılinmesi teblıgat verıne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 29.9.1997 Basın: 43537 B U L M A C A SEDATYAŞAYAS SOLDAN SAĞA: 1/ Küçük puro. 2/ Alt tarafta bulunan... Yaş- lı.koca, ihtiyar. 3/ Cepte taşı- 3 nan tütün ya da sıgara kutusu... Birnota. 4/Ka- 5 rakter... "- - - Gündüz": Bir Şoförün Gizli Defteri, Dik- men Yıldızı gi- bi romanlanyla tanınmış yaza- nmız. 5/ Oylumlu... Memelilerde proteın metabolızmasının son ürünü olan ve ıdrarla dı- şan atılan bileşik. 6/ Düşünce... Ingıltere'de çok sevılen bir bıra cin si. 7/ Radyum elemen- 6 tının sımgesi... Tuluat 7 tiyatrolannda Doğu g | Q | Q giysilenyle yapılan „ dans. 8/ Anadolu'da ku- rulmuş eski uygarlık... Yerine koyma, yennde kullanma. 9/ Özellikle dağda yolunu kaybetmiş yolculann kurtanl- masındaki yararlılığıyla ünlü köpek cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Satmak işi, satış... Maki- ne yağı. 2/ Parmak ya da el kaldırarak verilen oy... Tan- ntanımaz. 3/ Ta$ıtlarda yûkün yükseklik ölçüsü.. Küçük magara. 4/ Kırsal kesımde büyük toppraklan olan var- lıkJı ve sözü geçer kımse... Kaz Dağı'nın antık dönem- lerdekı adı. 5/ Arap harflerinin en çok kullanılan el ya- zısı bıçımı... Kuzey Amenka'nın beşbüyükgölünden bi- n. 6/ Motorlu taşıtlann elektriğını sağlayan aygıt... ln- gıltere ve ABD'de kullanılan arazı ölçüsü bırımi. 7/ Uzunçalar da denılen plaklan belirtmekte kullanılan kı- saltma... Türk müzığinde bir makam. 8/Doku telı... Kon- go ılkellerinın inandıklan yeteneklılik gücü. 9/ "Tan - - -": Karikatür sanatçımız... Yapıt. GöRÜŞ/DENtZ KAVUKÇUOĞLL Kitlesel AhlaksızlA Almanya'daki öğrencilik yıllanmda ilk ev sahibim, Frau Hoffmann adında mavi gözlü, sarışın, iri ya- pılı "tipik" bir Alman kadınıydı. Tübingen'in biraz dı- şında otuz kadar öğrenciye oda oda kiraladığı evi- nin giriş katının küçük bir dairesinde oturur, bütün gün eve giren çıkanlan gözetlerdi. Başını sokacak tek göz oda bulmanın büyük becerilere bağlı oldu- ğu bu şirin üniversite kentınde tüm diğer öğrenci- ler gibi bizler de yaşlı ev sahibimıze yapay ve abar- tılı bir saygı gösterirdik. Frau Hoffmann yalnız ya- şardı. Hiçbir akrabası, dostu, geleni gideni yoktu. Kimseyle yakınlık kurmaz, kimseyle görüşmezdi. Ay başlarında kiramızı ödemek için zilini çaldığı- mızda kapısını hafıfçe aralar, uzattığımız parayı ku- ru bir teşekkürle alıp üç kez saydıktan sonra katlar, üzerinden hıç çıkartmadığı mavi önlüğünün cebine koyardı. • • * Evimızin bulunduğu semtte, II. Dünya Savaşı ön- cesi varlıklı Yahudi aılelerinin yaşadığını, bunlann bir bölümünün ilk Nazi eylemleriyle birlikte mülklerini yok pahasına elden çıkartıp kaçtıklannı, geri kalan- lann ise Dachau, Auschvvitz gibi toplama kampla- rına gönderilip mallarına el konulduğunu daha son- ra öğrenecektim. Bizim oturduğumuz ev de Ame- rika'ya kaçan Yahudi bir botanik profesörüne aitti. Bu bilim adamı "Kristal Gecesi" sonrası evinin ta- pusunu yanında çalışan Frau Hoffmann'ın üzerine "anlaşmalı olarak" devretmiş, ancak kendisinden "bir daha haber alınamayınca" tapu devri kesinlik kazanmıştı. Frau Hoffmann da onu arayıp sorma- mıştı. Bu yaşlı kadın Almanya'da ve Alman işgal böl- gelerinde soykırıma uğrayan 6 milyon Yahudinin "can'ı üzerinden servet sahibi olmuş yüzbinlerce Alman arasında "masum" bir örnekti. Kendisine tüm bu olup brtenler sorulsa, sonraları yüzlercesi- netanıkolduğumgibi, "Görmedim, duymadım, bil- miyonım" diyecekti. ••• Alman faşizminin hamallığını 12 yıl boyunca Frau Hoffmann gibi "hiçbir şeyin farkında olmayan" in- sanlar üstlendiler. Faşizm bu insanlann edilgen des- teğiyle güç kazandı. Alman kapitalizmi yüzbinlerce Yahudiyi, Çingeneyi, Slavı, Katoliği, sosyalisti, ko- münisti, demokratı temerküz kamplannda vagon- larla teslim alıp tek bir fenik ödemeden en ağır iş- lerde ölesiye çalıştırırken bunlar seslerini çıkarma- dılar. Üçüncü sınıf "akademisyenler" Nazi zulmün- den kaçan, tutuklanan, öldürülen bilim adamlarının kürsülerini ele geçirirken, işbirlikçi gazeteciler mu- halif meslektaşlarını ihbar edip köşelenni kapariar- ken hiçbir ses yükselmedi. Toplumda tüm değer yargıları altüst oldu. Alman toplumu yukarıdan aşa- ğıya "ahlaksızlaştı"; ahlaksızlık "kitleselleşti". Her gün binlerce insan toplama kamplanna gönderilir- ken, irili ufaklı yüzlerce Alman kentinde koskoca mahalleler boşalırken insanlar, yalnızca birlikte ya- şadıklan komşulannın yazgılanna başlarını çevirdi- ler, göımezlikten geldiler, susmayı yeğlediler. Fınn- larda yakılan insanlann kokularını duymamak için burunlannı tıkadılar. Milyonlarca Alman "susarak" III. Imparatorluğun işlediği insanlık suçlarına ortak oldu. Httler'in Propaganda Bakanı Joseph Goeb- bels sürüleşmiş kalabalıklara her gün "Deutsch- land ist stolz mit Euch!" (Almanya sizinle gurur du- yuyor!) diye sesleniyor, onlar da "Heil Hitleri" diye haykınyorlardı. • • * Şimdi de Türkiye'de mafyacılar, çeteciler, eroin- ciler, kara paracılar, rüşvetçiler, kaçakçılar, satılmış- lar.. yani bu ülkede "toplumsalpislik" olarak ne var- sa, onlar ve yandaşlan birbirlerini, Türkiye seninle gurur duyuyor!" diye selamlıyoriar. "Milliyetçi" söy- lemde buluşmalan kesinlikle rastlantısal olmayan bu unsurlar, hiç kuşku yok ki toplum içinde kendi- lerini taşıyan geniş bir zemine sahipler. Bu zemin, toplumun belli kesimlerinin "12 Eylûl Darbes/"nin hazırlamış olduğu "elverişli" koşullarda yaşadığı "ahlaksızlaşma" sürecine koşut bir genişleme gös- teriyor. Yüzde 92'si kendisine deli gömleği giydiren, geleceğıne kilit vuran "Evren Anayasası"na, "Evet!" oyu venniş, yüzde 49'u siyasi özgüriüklerine son ve- rilmiş sivil politikacılara karşı "yasaklan" savunmuş, büyük çoğunluğu 650 bin yurttaşı gözaltına alınır- ken, tutuklanırken, işkence görürken susmuş; işle- diği ya da ortak olduğu onca "suç"a karşın hiçbir özeleştiri gereği duymamış toplumumuz içinde çe- şıtli kesımler "ahlaksızlığın kitleselleşmesi" için bü- yük bir potansiyel oluşturuyor. • • • Toktamış Ateş ve Oral Çahşlar dostlanmın ge- çen salı günü birbirini tamamlayan yazılannı oku- yunca bunlan düşündüm. Elim her akşam elektrik düğmesine gitse de 12 Eylül'ü siyasal, toplumsal ve kültürel ahlak açısından sorgulamadan, Susur- luk'un tek başına "ahlaksal sorunsalımız"\ çözme- de yetersiz kalacağına artık daha fazla inanıyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear