Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK1997CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bir Defterden
MELIH CEVDET ANDAY
R
ahrrıetlı Hasan-Ali Yü-
cel'ın Dtyûk kızı Canan
Yücel Eronat, dün akşam
konağuouz oldu. Eski
gün.eri anımsayarak tatlı
saatler gsçirdik.
__ Elbette îaşlıca konunnaz hep Hasan-
Âlı Yücel Dİdu; onun bakanhk yıllannı,
Köy Enstriılennin kunJuşundaki yara-
tıcı rolûnü Terciime BCrosu'nun aydın-
lanma sür«cindeki önemli yerini konuş-
tuk. Okurlanıuzın anımsayacağı gibi. bu
büyük devimci eğitimcımiz bakanlıktan
aynlıp siyıseti bır&ktılcan sonra "Eski
Bir Oğretnen'" imzasıyla gazetemizde
yazılaryaanıştı; bu yazılan Canan Ero-
nat top amş. Kültür Baıcanlığı da (Fıkn
Sağlar'ın ^akanlığı gününde) "Öğret-
men-Öğreıci Köjesi" adi ile yav ımlanvış.
Ben görmanistım. Merakla okuyorum.
Sayın Caıar Yücel Eronat. kıtaba yaz-
dığı önsözin bir yerinde şöyle diyor:
"Eğinmtarihimizin bu yakın geçmişi-
ni izterkenoe büyük firsaüan, ne küçük
hesaplar uğruna eümizden uçurduğumu-
zu görüyoruz."
Dün akşamki söyleşinin önemli bö-
lümlerini başka yazilanmda okurlanma
aktaracağım. Bugün onlardan yalnızca
biri ile yetiniyorum.
Köy Enstitüleri akımına temel olan
Eğitmen Kurslannı ben eski Milli Eğitim
bakanlanndan Saffet Ankan'ın buluşu
diye bilirdim; meğer ona köy çocuKİan-
nı okutmak için terhis olunmuş çavuşla-
nn görevlendirilebileceğini aşılayan Ata-
türk imiş. Bılmiyordum.
•
NAR dergisinin Temmuz - Ağustos
1996 tarihli sayısında Stephan Mallar-
me'nin ünlü Brise Marine şiirinin beş ay-
n çevirisine yer verilmiş.
Özgün şiirin ilk iki dizesinin Fransız-
cası şöyle:
La chair est triste, helas! et j 'ai lu tous
leslivres
Fuir! la-bas fuir! Je sens que des oise-
aux,sonrvres
Şimdı çevirilere bir göz atalım:
Ten bitirdi hazlanm, tükendi kitap:
Kaçsam. kaçsam uzaklara» Üstümde
mehtap.
(KemaJettin Kamu)
Her kitap bitti yaok- ten yavan, sinsi,
derin..
Kaçmak isterim gökle o meçhul kö-
püklerin
(İ.CevdetAnsu)
Bütün hazlan tatüm, ltitaplan okudum
Ah kandırmadı: kaçmak kurtulmak
istiyorum
(Adil Hanlı)
Adil Hanlı, Orhan Veli'nin takma adı-
dır.
Hayır yok tenden arük; hatmedildi ki-
taplar
Ah! Bir kaçsam! Bilirim o mest kuşla-
radivar.
(Can Yöcel)
De\irdim sayfalan! Gönlümde yine hü-
züıı var
Kaçmak! Oralara kaçmak! Nasıl da
mutiu kuşlar
(Erdoğan Alkan)
Oktay Rifat bir gûn bana demişti ki:
- Türküdekı "Hem okudum hemi yaz-
dım / Yalan dünya senden bezdinT dize-
leri Mallarme'run o dizelerini çok iyi kar-
şılar.
•
Sabahleyin Kadıköy vapunınun ikin-
ci mevki kamarasında Gani Girgiıı ile
yanyana düşmeyelim mi!
Dedı kı:
- Benim konuşmalanmı ya tam olarak
yaz. ya da hiç yazma!
- Ne oldu?
- Bcnim adımı geçirdiğin son yazında,
"Şerefine" diyerek kadeh kaldınvorsun
bana, ben de sana, "Beııim şerefim yok"
diyorum.
- Evet?
- Oy;>a sonu da vardı o sözümün: "Ne
kurşun sıktım, ne kurşun yedim."
- Unutmuşum yazmayı demek.
- Birdaha unutma!
- Unutmam.
- Dün gece televizyonlara baktın mı?
- Evet. neyi sormak istiyorsun?
- Mehmet .\ğar'ın zavallı kızının ce-
nazesınden söz etmek istiyorum. Gerçı
bir genç kızın cenazesini eleştıri konusu
yapmak hiç hoş bir şey değil. Ama med-
yarruza şaştım; medya bu olaya neden
birinci sınıf haber nitelıği verdi, anlaya-
madım. Onlü siyasetçilerin katıldığı bir
tören oldugu için mi? Bu kadan yeter
mi? Ben zavallı Cumartesi Anneleri'ni
düşündüm hep. Hanı polisimızin acıma-
sızca copladığı analan, kayıp çocuklan
için ağlayan analan... Bilmiyorum, yok-
sa yanılıyormuyum? Skandal dosyalan-
nın nerdeyse bütün kahramanlan bu tö-
rende buluşmuşlardı. Medyanın amacı-
nı anlayarruyorum.
- Birçok şeyi anlamak güçleşti.
Bakalım. bekleyelim. Birgün nedeni or-
tayaçıkarbelki.
ARADABIR
HAIİT ÇELENK
Şeriatçıya Yangı
Koruması mı?
Basına /ansıyan haberlere göre TBMM Adalet
Komisyoru, Devlet GLvenlik Mahkemeleri'nin gö-
revalanınıdaraltan bir yasa önerisi hazırlamıştır. Bu
öneri, Tür< Ceza Yasası'nın 312/2, 313 ve 314.
maddelemı DGMIerir görev alanından çıkarmak-
tadır. Bılindiği gıbı 312/2. madde. halkı; sınıf, ırk, din,
mezhep veya bölge farklıiığı gözeterek kin ve düş-
manlığa apıkça tahnk eden eylemleri; 313. mad-
de, cürürr için teşekkül meydana getirenleri, yani
suç işlemek için örgüt oluşturanları ve 314. mad-
de de bu suçlan işleyenlere yardım edenleri ceza-
andırmalcadır. Önerınin yasalaşması halinde bu
•naddelere göre açılan davalara DGM'ler değil, ge-
nel mahkemeler bakacaktır.
1. Son zamanlarda şeriatçı kişi ve örgütlerle ta-
•ikatçılar hakkında 313 ve 314. maddelere göre
DGM'lerde davalar açıldığı bilınmekte ve Susurluk
Dİayından sonra da ortaya çıkan çeteler hakkında
oenzerdavaların açılabileceğı anlaşılmaktadır. Sö-
zü edilen yasa değişiklik önerilennin bu dava ve so-
ruşturmalarla bir ilgısi var mıdır? Bu davaların
DGM'lerden alınıp genel mahkemelere götürülme-
si mi istenmektedir?
2- Hemen söyleyelim ki biz, ilk kurulduğu gün-
den beri DGM'lere karşı çıktık. Anayasanın "Yar-
gının bağırnsızlığı ılkesi "ne aykırı olarak 1973 yılın-
da kurulan bu olağandışı mahkemelerin kaldırıl-
ması için kitaplar yayımladık, yazılar yazdık. (Dev-
let Güvenik Mahkemelert Niçin Kaldırılma.ttdır?
1973, ÇHD Yayınları). Bu mahkeme yargıçlarının
atanma biçimleri ye yer değiştirme yöntemlerf yar-
gının bağımsızhği ilkesine aykırıydı. Yine bu mah-
kemelerin kuruluşu anayasanın 'doğalhâkim' ilke-
sine ters düşüyordu. Bu mahkemeler hakkında de-
ğişik açılardan yapılan eleştiriler ve Anayasa Mah-
kemesi'ne açılan dava sonunda DGM'lerin kuru-
luş yasası ıptal edildı.
Ancak yargının tam bağımsız olmasından öteden
beri rahatsızlık duyan, her zaman içlerinde "Belki
bir gün biz de yargılanabiliriz" endişesini taşıyan
sağ siyasal iktidarlar, anayasanın iptal kararı karşı-
sında bir çıkar yol aradılar ve çareyi anayasada de-
ğişiklik yapmada, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ni
bir anayasa hükmü haline getırmede buldular. Bu-
nu yaptıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin yetki-
lerini de sınıriayarak, yüksek mahkemenin anaya-
sa değışikliklerinı esas yönünden değil, sadece
usul yönünden (oylamada yapılacak yanlışlıklar gi-
bi) iptal edebileceği hükmünü koydular. Böylece
DGM'ler hakkında iptal davası açma yollannı tıka-
dılar.
3- Bize göre anayasanın ve yasa değerindeki In-
san Haklan Evrensel Bildirisi'nin Yargının Bağım-
sızhği ilkesine aykırı olan bu mahkemelerin uygu-
lamadan kaldınlması ve görevlerinin genel mahke-
melere verilmesi hukukun ve demokrasinin gere-
ğidir. Ancak Refah ve DYP koalisyonu, DGM'lerin
kaldınlması doğrultusunda bir gırişimde bulunsay-
dı bunu haklı ve yennde bulabilirdik. Ama iktidar bu
yasa önerisi ile suç işlemek için örgüt oluşturanla-
n ve buna yardım edenleri cezalandıran 313 ve
314. maddelerın DGM'lerin görev alanından çıka-
nlmasını istemektedir. Şeriatçı kışı ve örgütler, ta-
rikatçılar ve Aczmendiler hakkında son zamanlar-
da bu maddelere göre açılan davalar ve iktidann
örtbas etme çabası içinde bulunduğu Susurluk
olayında ortaya çıkan çeteler hakkında yapılan so-
ruşturmalar gözönüne alındığı takdirde bu yasa
önerisinin 'DGM'ler kalsın, ama bıze dokunmasın'
düşüncesiyle kimi grup ve örgütleri DGM'lerden
kurtarma amacına yönelik olduğu ortadadır. (312/2.
madde gelışmelere göre ayrı bir yazı konusu yapı-
lacaktır.)
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
SABİHA SERTEL
ilericilik, Gericilik Kavgasında
TEVFİK FİKRET
1997'de AB - Türkiye Gerçekleri
DENİZILGAZ Yrd.
A vrupa'da acı-
^ ^ larla dolu iki
I ^ k büyük savaş
^ ^ ^ ^ sonrasında
# ^k kalıcı banşi
.^L. - ^ L . yakalamak
amacıyla 1957 yılında ku-
rulmuş olan A>Tupa Ekono-
mikTopluIuğu. bugünün Av-
rupa Biriiği (AB), otuz yilı
aşkın bir süredir tam-üyelik
kapısında bekJettiği Türkiye
ile sanki birdenbire bir AJc-
deniz adasında, Kıbns'ta.
çatışma içinde olan ıkı "ta-
raT' durumuna düşürülmek
üzere. Üstelik, sorunlann-
dan anndınlmamış bir Kjb-
ns' ı üye olarak AB' ye kabul
edip edemeyeceklen konu-
sunda A\Tupalılar kendileri
de görüşlerinde ikiye bölün-
müş durumdalar.
Yüzünü yaklaşık bir yüz-
yıl (asır) gibi uzun bir süre-
dir Batı'ya dönük tutmuş,
"83011" olma çabasıyla ku-
rumlar yaratmış, sistemler
benimsemiş, politikalar
üretmiş olan Türkiye ve
onun dostu olmuş birçok Ba-
tı ülkesi böyle bir çatışmaya
gırmeyi elbette ki istemeye-
, peklerdir. O halde, uyanık-
•lık ye soğukkanhlık bugün-
lerde ele alınacak en etkili
silah olacaktır.
Bu durumu tezgâhlayan-
lar ne kadar kurnazca dav-
ranmaktaysalar, Türkiye'nin
de o denli bir hassasiyet ve
incelikle bu oyunu etkisiz
kjlması gerekmektedir.
Öte yandan, bazı Avrupa-
lı diplomat ve yöneticiler-
den, özellikJe son bir ikj haf-
ta içinde gelen sözler, Türki-
ye ile ilişkileri belirleyen ko-
nulann olumlu bir yöne çe-
kilme çabasını da birlikte ge-
tirmektedir.
Tehlikeli oyıınlara gelme
endişesini ve bir yöne dogru
güdülmekte olmanın tatsız
soluğunu çoktan duymaya
başlamış olan Avrupalılan,
üstelik 1997 yılının Ocak
ayında bir yaşını doldurmus
olan Gümrük Biriiği nede-
niyle 33 trilyon dolar kadar
bir para hacmiyle Avrupa
Birü^i'mn ihracatında en bü-
yük dünya pazarlanndan
dördüncüsü konumuna yük-
selmiş olan Türkiye'nin 65
milyon nüfusunu (tüketicisi-
ni) yitirme korkusu sarmak-
tadır.
Türkiye'nin önündeki ilk
üç sırada yer alan ve AB'ye
en büyük pazarlan sağlayan
ülkeler, ABD, İsviçre ile bir-
likte öbür EFTA ülkelen ve
Doç. Dr
Japonya'dır.
NedirTürkiye'ye 1997'de
ulaşan bu olumlu duyumlar?
Birincisi, yukanda sözü edi-
len ticari ilişkilerde özellik-
le AB lehindeki patlama (ki
AB'ye ihracat yapan ülkeler
arasında Türkiye on üçüncü
sıraya gelmiştir) nedeniyle
Türkiye'nin Avrupa Biriiği
üye ülkelerindeki işsizlik so-
rununa kuşkusuz bir rahat-
lama sağladığı ileri sürül-
mekte ve Türkiye'nin bu bü-
yük soruna olumlu yöndeki
katkısını bir pazarhk aracı
olarak hiç vurgulamadığı
anımsatılmaktadır.
tkincisi, AB'nin 1992
Maastricht Konferansı son-
rasında yönelmiş olduğu
"farklılaşbnlmış'* yapı için-
de Türkiye'nin tam üye ola-
rak daha kolay yer alabile-
ceği ifade edilmektedir. AB
Komısyonu fahri başkanı ve
Avrupa Parlamentosu eski
sözcüsü, Brüksel'deki Trans
European Policy Studies As-
sociation (TEPSA) Genel
Sekreteri Dr. Guy V'anha-
everbeke, Marmara Üniver-
sıtesi Avrupa Topluluğu
Enstitüsü'nde ders vermek
üzere geldiği lstanbul'da bir
konuşmasmda bütün Güney
ve Doğu Akdeniz yöresinde
pek çok kez "iktisadi bir
dev" olarak nitelendirdiğı
Türkiye'nin. genç ve dina-
mik halkıyla 21. yüzyılda
Avrupa Biriiği için bu bölge-
nin en vazgeçilmez ülkesi
durumuna geleceğini müj-
deliyordu.
tsrail ile birlikte Türkiye.
bugün halen bütün Güney ve
Doğu Akdeniz yöresi ülkele-
nyle AB'nin yaptıgı ticare-
tin yansını sağlamaktadıriar.
AB ile Türkiye arasındaki ti-
caret son üç yılda yüzde 80
artış göstermiştir. Bütün
bunlar Türkiye'nin AB ihra-
catına açılmış ne kadar kü-
çümsenemeyecek bir kapı
olduğunu göstermektedir.
"Farklıiaştınlııuş'' yapı-
nın anlamına gelince; ortak
bir iç pazar ve onun iyi işle-
mesi için gerekli olan temel
kurallann ötesinde, üye ül-
kelenn AB'ye karşı yüküm-
lülükJerinin farklılaşhnlma-
sı demektir. Amaç daha ge-
niş, daha esnek. daha de-
mokratik ve daha kolay yö-
netilebilir bir Avrupa kur-
maktır.
Yeni gelişmelerle daha sı-
kı bir yapılanmaya gitmek
isteyen ülkelerin bir çekir-
dek oluşturması olasılığını
da banndıran bu "farklılaş-
Başka Türkiye Yok
Haydi Fidan Dikelim
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
SERVER TANİLLİ
DEVLET VE
DEMOKRASİ
devlet
demokrasi
850.000 TL (KDV dahıl)
ma" politikasına göre. eğer
AB'nin bir üye ülkesi her-
hangi bir ilerleme ve gelişme
içinde rol almak için isteklı
ve hazır olmadığını ileri sü-
rerse. o ülke AB'nin dığer
ortaklannın o konuda ileri
adım atmalannı engelleme-
yecek. kendisi gelişmenin
djşmda kalabilecektir.
Türkiye'ye iletilen mesaj-
lar arasında bir başkası ise,
komşumuz Yunanistan'ın
bilınen nedenlerle \e Avru-
pa Parlamentosu'nun Türki-
ye'deki insan haklan ıhlalle-
rini ileri sürerek bloke etme-
yi sürdürdükleri, 6 Mart
1995 tarihh Gümrük Biriiği
karanyla Türkıye'ye öden-
mesi öngörülen mali yar-
dımlarla ilgilidir. Ödenme-
yen bu meblağlar yüzünden
ilişkilen böylesıne körelt-
mek yenne, bu parasal soru-
nun ">anından dolanarak".
Türkiye ile Avrupa Birli-
ği'nin Gümrük Biriiği kap-
samındakı serbest ticaretini
doğrudan ilgilendiren çok
önemli teknik,ekonomik so-
runlan bir bir ele alarak çö-
zümleme önensı ıletilmeye
çalışılmaktadır.
Kısacası. Avrupa Biriiği
Türkiye'ye. "Bakın. sizm
için pek de önemli sayıiar
oluştiırmavan bu mali yar-
dınilan şimdilik bir kenara
bırakın ki (Bunlaria çok za-
man yitirdik!) Gümrük Bir-
iiği'nin pürüzsüz işlemesi
için gerekli olan "tek yönet-
melik' gibi önemli işlerimize
bakabilelim" demektedir.
Bu önemli işlerin başında.
örneğın "cumulative of ori-
gin" denılen, imalatta parça-
lann değişik ülkelerden gel-
mesi sorunu gibi teknik so-
runlar çözüm beklemektedir.
Bunun dışında, ıkı taraf
arasında değişik yönetım ve
kurum düzeylerinde siyasal
diyaloğun sürdürülmesine
olanak sağlama zorunlulu-
ğu. hem Gümrük Biriiği'nin
iyi işlemesi hem de Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'ne tam
üyeliğine gidecek yolun ha-
zırlanması baİcımından
önemlidir.
Vurgulanan bir başka ko-
nu da, Gümrük Biriiği ile
çok yakın ilişkih olan ve
Türkiye') i de "sorumiu or-
tak" olarak projenin ıçine
katan. Avrupa Biriiği'nin
Serbest Tıcaret Bölgesi diye
adlandınlan Akdeniz veçev-
resıne yönelik, Doğu ve Ba-
tı Akdeniz ülkelenni de kap-
sayan çok yönlü gırişimidir.
ICasım 1994
7
te Avrupa Ko-
mısyonu'nca hazırlanarak
konsey ve parlamentoya su-
nulan Akdeniz bölgesi rapo-
runun ardından hızlı bir ge-
lişme izleyen bu girişim, 27-
28 Kasım 1995'te yapılan
Barselona Konferansı'ndan
sonra "Avrupa-Akdeniz Or-
takhğı'' adı altında. mali yar-
dımlan da kapsayan bir ra-
porla belirginlik ve kesinlık
kazanmıştır.
Akdeniz Bölgesi 'nde te-
mel hedefleT ilk önce bölge-
de barış ve istikran sağla-
mak. güvenlik ve siyasi ya-
pı lanma konularında reform
başlatmak, ınsan haklan,
çevre, enerji. göç, bilim, re-
kabet, turizm, sanayi işbirli-
ği, haberleşme ve ıletışim
teknolojileri gibi konularda
değişim ve gelişimi destek-
leyerek serbest ticaretin ve
yabancı doğrudan yatınmla-
nn hız kazanmasına katkıda
bulunmak. Dr. Vanhaeverbe-
ke'nın belirttiği gibi, Türki-
ye bu girişimde öbürlerine
örnek olacak ve projenin ba-
şansında sorumluluk yükle-
necek bir ülke konumunda-
dır.
Sözü edilen amaçlar doğ-
rultusunda, 1995-99 dönemi
için Akdeniz Bölgesi'ndeki
AB dışı ülkeler için toplam
olarak 5 trilyon ECU'ye ya-
kın bir yardım fonu aynlmış-
tır.
Bu meblağın. bölge ülke-
leri arasında belirlı miktar-
larda bölüştürülmesi yerine
yüksek potansiyeli olan ko-
nularda yapıcı projeler ba-
zında dağıtılması düşünül-
müştür. Bu nedenle örneğın
Fas gibi küçük bir ülke. Mı-
sır gibi büyük bir ülke kadar
parasal yardım almayı sağla-
yabilmiştir.
Doğu Avrupa'da olduğu
kadar, Akdeniz' i güneyden
ve doğudan çevreleyen böl-
gede de güvensizlik, çatış-
ma. yoksulluk gibi olumsuz-
lukiann hüküm sürmesi ha-
linde Avnıpa Biriiği'nin ba-
nş, istikrar ve refah içinde "'
yaşayaîmayacağınm alğılan- '
ması üzerine hız kazandın-
lan Avrupa-Akdeoiz Ortak-
lığı projesı, yirmı yıl önce-
sinden beri zaten uygulan-
makta olan ticaret anlaşma-
lannı güncelleştirmeye ve
zenginleştirmeye ek olarak
banş ve güvenlik alanlanna.
siyasal, sosyal. kültürel ko-
nulara uzatılarak güçlendi-
rilmiştır.
PENCERE
'Ayrupa'mn Yeni
Mimarisi?./Cumhurbaşkanı Demirel 1997 yılına girerken dü-
zenlediği basın toplantısında söze şöyle başladı:
"Değerli basın mensupları!
Gelenek haline getirdiğim 'yıl sonu basın toplantı-
sı'na katıldığınızdan dolayı hepinize teşekkürederim.
Bıldiğiniz gibi bu toplantılarda 'Dünya ve Türkiye' ile
ilgili bir değerlendırme yapmaktayım."
Sayın Demirel. bu kapsamda düzenlediğı basın top-
lantısında, konu 'Avrupa'nınyeni mimarisi ve Türkiye'
başlığına gelince dedi ki:
"SovyetlerBiriiği'nin dağılmasından sonra Orta Av-
rupa, Doğu Avrupa, Balkanlar, Kafkaslarve OrtaAs-
ya'da yeni durumlar meydana gelmiştir. Bir taraftan
bağımsız devletler ortaya çıkmış, diğer taraftan yıllar-
dır Sovyetler Biriiği'nin nüfuzu altında kalan devletler,
tam bağımsızlıklarına kavuşmuştur. (...) Avrupa mi-
mansinin yenıden şekillendirilmesi zorunluğu ortaya
çıkmıştır. Helsinki'de 1975 yılında başlayan, Avru-
pa 'da yeni bir güvenlik oluşturulması yönündeki ara-
yışlar günümüzde daha da hızlanmıştır. 1990yılında
imzalanan Pans Şartı ile Avrupa Güvenlik ve Işbiriiği
sürecinın dayanacağı ılkeler ve değerler yeniden ta-
rif edilmiştir. Bilahare 1994 yılında yapılan Budapeş-
te Zirvesi'nde bu süreç Avrupa Güvenlik ve Işbirlıği
Teşkilatı şekhnde kurumlaşmıştır. Bununla birlikte ge-
rek güvenlik, gerek ekonomik ve siyasi işbiriiği alan-
lannda yeni yapılanma henüz ortaya çıkmamıştır. Ha-
len NATO'nunve AB'nin genişlemesiAvrupa'nın gün-
demindeki tartışma konulandır. Bu bağlamda NATO
ile Barış İçin Ortaklık düzenlemesı çerçevesinde 28
ülke irtibatlandınlmıştır. Avnjpa Biriiği ise 11 ülke tam
üyelik amacıyla ortaklık ılişkisi tesis etmiştır. Bu süreç,
bütün hızıyla devam etmektedir. Avrupa'nın yeni mi-
marisi 1997yılının en önemli gündem maddesini oluş-
turmaktadır."
•
Peki, Avrupa'nın yeni mimarisinde Türkiye'nin yerı
ne olacaktır?
Demirel'e göre "Türkiye, (...) Avrupa mimarisinin
oluşumunda hayati bir rol oynayacaktır."
"Yeni ülkelerin katılımıyla genışleyecek Avrupa Bir-
iiği'nin müstakbel yapısını ve ışleyiş kurallannı belir-
lemek amacıyla devam etmekte olan AB Hükümetle-
rarası Konferansı'nın 1997Hazıran ayında sonuçlan-
ması beklenmektedir."
1997 belirleyicı yıl...
•
1997'ye Türkiye dinci bir iktidar ile girdı, gözümüz
İslam dünyasında!.. Öylesine ki, Başbakan Erbakan'ın
gözü Orta Asya'daki Türk devletlerini bile gormuyor.
Refahçı dünya görüşüne bakılırsa, ulusallık 'kavmiyet-
çiliktir, Müslümanlan böler, ümmet kavramınatersdü-
şer...
Necmettin Hoca Başbakan olurolmaz 'Yemen Çöl-
lerinde Veysel Karani' gibi yollara duşüp İslam dün-
yasında cerre çıktı; alelacele D-8'ı kurdu; hayal bu ya,
sekiz Müslüman devlet, bir araya gelecek, dünyaya
yön verecek...
Ama Türk devletleri, bütün çabalara karşın, bir ara-
ya gelemıyor; Rusya'nın ağırlığı meydanda!.. Azerbay-
can, Hazar petrolünü istedıği gibi pazarlayamıyor, dış
dengelerı gözetmek zorunda, olaya özenle yaklaşıyor.
Avrupa bıze nasıl bakıyor?..
Bu bakışın gün geçtikçe olumsuzlaştığını söyleme-
ye gerek var mı?.. Avrupa mimarisinin 1997'de yeni-
den çızilmesı, Türkiye için zamanlama bakımından çok
*8
J H
' Türkiye, hem Avrupa Birlıği'ne katılmak ıstiyor, hem
de hırslı bir dinci partinin iktidarında islam dünyasına
dogru sef ere çıkıyor. Çiller bir yanda, Erbakan bir yan-
da, dış politikanın iki ayağı ayrılıyor.
Kim derdi ki laik Türkiye Cumhuriyeti'nde bir dinci
parti yüzde 20 oyla iktidara oturacak, yüzde 80 çogun-
luğun burnuna halkayı takıp sürükleyecek...
Offsto ilHiyacınız obm h « çeşh ütfin l*Hı-Manu
Kataleğu'yla elinoin aftıoda.
Üstelik bu katalog öcretsiz.
T»k yapmaraz 9er»k*n istek Formu'nu öoMurup,
Leitz-Manu Katalog İstek Formu
isim:
Kuruluş:
Unvan: Yaş:
Adres:
ywiBn Meserek P.K 39 S0212 Teyvüdy» Mmtıuf adres>ne ya
(0212) Tn 26 27 io lu 'a^ sa oinoe*ec»lırs " ;