Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24-CAK1S97CUMA CUMHURİYET SAYFA
bualımıaşilriı
• AJKARAlCumlııriyet
Baku MeraJ kse
Baş'ıian Ne.mettin
Erbian'ın bilgisı dışnda
emrr«t müdirien
kaıai-imesınJe değiaklik
yapası nedeoiyle
REFHYOLkoaLsyaı
hükirKtmde yaşanar
bur_£n aşıkL Başbatan
Yaıdrcısı Taısu Çilbr'in,
önceî gün Başbakanık
Kontii'nda yıptığı
görinede Erbakan' £.
DYPıın -'Içiskri Bataniığı
bizdt Biz nas:l RP'nn
elindki Bayındırlık
Bakalığı atamalannz
kanşııyorsak onlar da
bizirratamalannuza
kanşmazlar" görüşihü
iletti^ belirtildi. Başbakan
Erbakn, bunun üzeriıe
kararamenin Resmi
Gazeî "de yayijnlanmisı
talinuını verdi.
Ranazan
düzenine dava
• ANCARA (Cumhuriyet
Büros) - Bartın Adlıyesi
Yaa İJeri Müdûrü
Adurnhman Güzelgün,
memırlann mesai saaterini
iftar vjctine göre düzenleyen
Bakanar Kurulu karannın
iptali ıe yürütmenin
durduıulması için
Danışüy'da da\a açtı.
Güzeljün'ündava
dilekçtsinde. düzenlemenin
anayasıya aykın olduğu
savunüdu. Dilekçede,
"Kutsd dın duygulannın
politikıya ve devlet işlerine
kanştınlamayacağının laiklik
ilkesion gereğı olduğu"
kaydecildı.
Çiftenikâha
suç duyurusu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Manısa Bağımsız
Milletvekih Ayselı Göksoy
ve Birleşik Kadınlar
Platformu (BİRKAP), imam
nikâhı ıle ilcinci kez evlendiği
ortaya çıkan RP Isparta
Milİetvekilı Mustafa Köylü
hakkında suç duyurusunda
bulundular. Tarikat
liderferinin devlet zirvesinde
kabul gördüğü iftar yemeğı
için Başbakan Necmettin
Erbakan hakkındaki suç
sürdü.
Şanlıurfa'da
olen çocuklar
• ŞANLIURFA
(Cumhtıriyet) - Duruca
Köyü'nde esrarengiz biçimde
ölen çocuklarda, "beyinde
fonksiyon düşüklüğü ile
akciğerde kanamalı zatûrree"
olduğu ileri sürüldü. Adü Tıp
Kurumu tarafından yapılan
açıklamada, çocuklarda
zehirlenme belirtılerine
rastlanılmadığı bildirildi.
Cumhuriyet Başsavcısı
Hüseyın Fidanboy, üç uzman
doktor tarafından hazırlanan
otopsi raporunun önceki gün
ellerine ulaştığını söyledi.
Fidanboy, 18 Aralık 1996
tarihli raporda, "Ölümlerin
beyinde fonksiyon düşüklüğu
ile akciğerde kanamalı
zatürreenin (Hemarapnömoni
ve enses alopati) ortak etkisi
sonucu meydana geldiğinin"
belirlendiğıni kaydetti.
Bombalı
mektup uyansı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Posta lşletmesi
Genel Müdürlüğü, Mısır'ın
tskenderiye kentinden çok
sayıda bombalı mektubun
çeşitli ülkelere postalandığını
belirterek yurttaşlan uyardı.
Posta Işletmesi Genel
Müdürlüğü'nden dün yapılan
yazılı açıklamada, Dünya
Posta Birliğı Uluslararası
Bürosu'nun üyelerine gectiği
bir bılgı notunda, Mısır'ın
Iskenderiye kentinden 21
Aralık 1996 tarihinde
postaya verilen ve "gönderici
ad ve adresinin
bulunmadıği" 14x16.5 cm
boyunda beyaz zarflar içinde
çeşitli ülkelere bombalı
mektuplann gönderildiğini
bildırdiği kaydedildi.
Açıklamada. zarflann içinde
müzıkli kartlann bulunduğu,
zarflann açılması ya da
kartlann çıkanlması
durumunda bombanın
patladığı bilgisine yer verildi.
Sendikacılara
beraat
• ANKARA (AA) - Ankara
2. Asliye Ceza Mahkemesi,
"2911 sayılı Toplantı ve
Göseri Yürüyüşleri
Kanunu'na muhalefet
ettikleri" gerekçesiyle
hakknnda dava açılan,
Türtiye Kamu Çalışanlan
Sendikalan Konfederasyonu
(Türkiye Kamu-Sen) Genel
Başcanı Resul Akay'ın da
araİmnda bulunduğu 5
sencikacının beraatlanna
kara" verdi.
HABERLER
TÜSİADın 'demokratikleşme'raporuyankısmısürdürüyor
lyi - kötii - cesur - hain'Haber Merkezi-Türkiye Sanayici ve İşa-
damlan Derneği (TÜSfÂD) tarafından ha-
zırlanan " Demokratik StandarrJann Yük-
seltilmesi Paketi" başlıklı rapora tepkiler
sürüyor.
Diyarbakır"da bulunan sanayici ve ışa-
damlan dernekleri; Yabancı Sermaye Der-
neği (YASED) ile Universite Öğretım Üye-
l<eri Derneği raporu desteklerken. ÖDP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Saruhan CMuç, pa-
keti, rejime ait önemli sorunlann yaşandı-
ğını belirtmesine karşın, işyerlenndeki de-
rnokratikJeşmeden söz edilmemesi nede-
niyle "yetersiz" buldu.
Sanayici ve işadamlan dernekJerinin ile-
riyi gören, verimli ve üretken olduklannı
b u raporla birkez daha ispatladıklannı vur-
gulayan Güneydoğu Sanayici ve tşadamla-
n Derneği (GUNSIAD) Genel Sekreteri D-
Iıami Ceylan. raporun zamanlamasının ve
sunumunun çok iyi bir şekılde yapıldığını
söyleyerek. " Rapora olan ilgi bize göre do-
ruk noktasına ulaşnuştır. Demokratik re-
formlar yapmaya yöneltmek ve bu açıdan
olayian yorumlayıp raponın tümü için ha-
rekete geçirileceği düşüncesindeyiz" dedı.
Diyarbakır Sanayici ve İşadamlan Der-
neği (DİSİAD) Genel Başkanı Mehmet
Mehmetoğlu. raporun Türkiye'nin kang-
ren olmuş sorunlanna çare olabileceğini
öne sürdü. Raporun güneydoğu ile ılgili
sorunlannı ciddiye alıp çözüm yollan bu-
lunması gerektiğinı kaydeden Mehmetoğ-
lu, "TÜSIADburaponıyla,Türkiye'dehu-
kukun üstünlüğünün gerçekleştirilebilme-
si için doğru bir adım atmıştır" şeklınde
konuştu.
Türkiye'nin önündeki engellerin çözü-
mü konusunda raporun çok önemli olduğu-
nu bıldiren Diyarbakır Tıcaret ve Sanayi
Odası Başkanı Mehmet Şîrin Ylğit de "Ül-
ke sorunlan oldukça büyiik olabilir. Ancak
raporda dile getirildiği gibi sorunlann çö-
zümü hiç de o kadar zor değil. Raporu tam
olarak inceledikten sonra sanayi ve ticaret
odası olarak görüşlerimizi daha net olarak
ortaya koyacağjz" diye konuştu.
Raporu. "*Sistemin eleştirisiyle birükte
yerlerine ne konacağına ilişkin önerilerin
degetirildiği detaylı ve her türlü takdire hak
kazanan bir çalışma" olarak nitelendiren
YASED de Türkiye'de yafınmları bulunan
uluslararası yatınmcılann, Türkıye'nin
içinde bulunduğu istikrarsız ortamdan son
derece rahatsız olduğuna dikkatı çekti.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
_"YASED üyesi uluslararası yaünmcılar.
TÜSİAD üyeleri gibi bu istikrarsızlığın kay-
nağında, toplumsal uzlaşma için gerekli di-
>aJogkanailaruun,en geniş katıiımcı çoğul-
Diyanet
'Kadınlar
şeyh imal
ediyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) -Diyanet Işle-
ri Başkanı Mehmet Nuri
Vılmaz; DYP'li Devlet
Bakanı Nevzat Ercan ve
Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller'in tersine
"-tarikaüık ve şeyhlik" ku-
rvımunu reddermekten ka-
çanmayarak, "İslamda bu
tûr rütbeler yoktur. Ka-
dınlar şeyh maldnesi mü-
t>arek, durmadan şeyh i-
naalediyx)r
T
'dedı.
Mehmet Nuri Yılmaz,
DYP lideri Çiller'in, ön-
ceki gün parti grubunda.
toplumdaki dini bilgisiz-
lik nedenıyle Diyanefi
suçlaması üzerine, tarikat-
lar, çokeşlilik ve muta ni-
kâhı konulannda ıkınci
kez basın toplantısı dü-
zenledi. tbadette aracılara
gerek olmadığını, şeyh-
mürid ilişkilerinde aşınlı-
g a kaçıldığını kaydeden
Yılmaz, "Peygamber, Al-
lah'ın en sevgili kulu oldu-
ğu halde böyie bir teminat
altuıa girmemiş. Şeyh na-
sıl böyie bir teminat ainna
giriyor?" dedi. Okuma
oranındaki azlığın aldan-
malara neden olduğunu,
cehaletin giderek yaygın-
laştığını vurgulayan Yıl-
maz, "Müslüman saf ve
aptal ohnaz. Müslümanhk
da saf veaptallığı kabul et-
ınez" dıye konuştu.
Tarikatlarda uygulanan
çeşitli yöntemlerden ör-
nekler veren Yılmaz. "Bir
lasmı zikr yapanrken, bir
lasnu da dini esaslan ka-
bul etmiyor. Namaz ve
orucu reddedenlerde var"
dedi. Islamın ayncalıklı
bir sırufa ya da ruhbanh-
ğa izin vermediğini kay-
deden Yılmaz. "Adam
arabasına şeyhin çorabını
asıyor. Bana. savlanna
inandığun insanlar, şevh-
lerin kirli çorabının yıka-
nıp içildiğini söylediler. İ s-
tetik bunu şifa niyetine ya-
pıyorlar. Peygamberimiz
biİe insan üstü varlıkolma-
dığını iddia eder" dedi.
Tekeşlilığin gerekliliği-
ni Kuran'dan ayetlerle an-
latan Yılmaz, "EvfiMkfarz
değil, isteyen evlenir, iste-
mcven evienmez. Ama tek
evlÛik esasör" dedi. Yıl-
maz, babadan oğula geçti-
gi iddia edilen şeyhlik ma-
kamıyla ilgili bir soruya.
Islamda bu tür rütbeler bu-
lunmadığını belirterek.
•*Kadınlar şeyh makinesi
mübarek. durmadan şeyh
imal ediyor; tasvip etmek
mümkün değil" yanıtını
verdi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
cu demokratik siyasal yapının yeterince ge-
lişememiş olmasuun yattığını, serbest piya-
sa ekonomisinin uzun dönemli kahcıhğuiın,
ancak bu yapuıın gelişmesivle sağlanabile-
ceğini düşünmekte ve TÜSlAD'ın girişimi-
ni şonuna kadar desteklemektedirler."'
Universite öğretim üyelennın TÜSİ-
AD'ın demokratikleşme raporunu olumlu
bir gelişme olarak gördükJerini kaydeden
Universite Öğretim Üyeleri Derneğı Baş-
kanı Prof.Dr.Burhan Şenatalar da. rapo-
run özellilde demokratikleşme ve laiklik-
ten rahatsız olan çevrelerin tepkisini çekti-
ğini vurguladı. Bu tepkilerden "Bu konu-
lann TÜSIAD'm üzerine vazife olmadığı ve
TBMM'nin görevi olduğu" şekJindeki id-
dianın özellikJe iizerindedurulması gerek-
tiğini belirten Şenatalar. "Bu, politikayı
halktan. halkı poütikadan uzak tutmak is-
teyen çağdışı bir züiniyettir" diye konuştu.
TÜSlAD'ın hazırladığı
raporun. rejime ait önemli
sorunlann yaşandığını be-
lirtmesine karşın, işyerlerin-
dekı demokratikleşmeden
söz edilmemesi nedeniyle
"yetersiz" olduğu görüşünü
savunan Saruhan Oluç ise,
pakette ekonomi-demokrasi
bağlantısının kurulamadığı-
nı belirterek, bu bağlantının
kurulamaması halinde de-
mokratik haklann geliştiril-
mesinin mümkün olamaya-
cagını bildirdi. Oluç şunlan
söyledi:
"Çalışma yaşamında ör-
gütienme hakkmın serbest-
leşmediği sendika ve toplu-
sözleşme düzeninin sermave-
nin tahakküm alanı olmak-
tan çıkanlmadığı, kısacası
çalışanlaruı üretim sürecûıde
so/ yetki ve karar sahibi ol-
malannın gündeme getiril-
mediği bir demokratikleşme
perspektifi toplumun ezici
çogunluğunu oluşturan çalı-
şanlann ihtiyaçlanna cevap
vennez."
MHP lideri Alparslan
Türkeş ise TÜSlAD'ı
" PKK'nin taşeronu gibi dav-
ranmakla" suçlarken, de-
mokratikleşme maskesi al-
tında bazı istemlenn "hıya-
net boyutuna ulaştjğını" sa-
vundu. Raporun hazırlanış,
sunuş vedağılımında "anar-
şinin hâkim olduğunu" iddia
eden Türkeş. "Zehrin şekeri
diye adlandırabileceğimiz
davranijlar giderek artan bir
tempoy la adeta hıyanet nok-
tasına ulaşmış bulunmak-
tadır" dedi.
Gerçek kimliği belirlenmesine karşın hiçbir işlem yapılmaması kuşkular doğurdu
Yeşil ya da Hakan bilmecesi
ALİER
JlTEM ajanı olduğunu öne süre-
rek failı meçhul durumdaki eylem-
lerle ilgili Yeşil ve Hakan kod adja-
nyla açıklamalar yapan Sabri Öz-
genç hakkında, gerçek kimliği be-
lirlenmesine karşın bugüne dek hiç-
bir işlem yapılmaması yeni kuşku-
lar doğurdu. ANAP Kocaelı ll Baş-
kanı Sefer Ekşi, "önceciddiye alma-
dığınu ama hakkında işlem yapü-
mamasını düşündürücü" bulduğu-
nu belirtirken Kocaeli gazetesinin
sahibi İsmetÇiğit de Özgenç'injan-
darma bırimlerine sık sık girip çık-
tığı yönünde duyumlan olduğunu
söyledi.
Objektif prpgramı yapımcısı Ka-
dirÇelikise Özgenç'in "Yeşil'" kod
adlı kişi olmayabileceğini ancak
kontrgerilla ya da özel harpçı oldu-
ğunu ve birilerinın konuşturduğunu
savundu.
Shovv TVde Objektif programı-
nı hazırlayıp sunan Kadir Çclik. Eş-
refBitüsolayı dahil, çok önemli ko-
nularda açıİdama yapan ve suç iş-
lediğini açıkça itiraf eden birinin
bügüne dek hiçbir soruşturmaya ta-
bi tutulmamaşına dikkat çekerek
kimliği Sabri Özgenç olarak belir-
lenen kişiyle ilgili dün bazı gazete-
lerde yer alan. "sıradan dolandın-
a " şeklindeki görüşlere kesinlikJe
katılmadığını belirtti. Bu kişiye,
verdiği bilgiler karşılığında tek ku-
ruş ödemediklerini ifade eden Çe-
lik şöyle konuştu:
"Açıklamalan para karşdığı yap-
mryor. Şan şöhret için de yapmıyor,
çünkü açık görüntü v ermek isteme-
dL Aynca. bugüne dek verdiği bilgi-
lerin sıradan bir kişi tarafından bi-
linmcsi mümkün değiL olaylan de-
taylanyla verdi. Daha sonra açıkla-
yacağım bilgiler de var. 'Yeşil' kod
adlı kişi olmayabilir, ama bence
kontrgerilla ya da özel harpçı ve bi-
rileri konuştunıyor."
Sabri Özgenç'in, "ANAP Koca-
eli İl Başkanf na, beni ANAP'lı mil-
letvekilleriyle görüştür diye başvur-
dum, ama görüştürmedi'" açıkla-
ması üzerine bilgisine başvurduğu-
muz ANAP Kocaeli İl Başkanı Se-
fer Ekşi, olayı doğrulayarak Öz-
genç'i güvenli bulmadığı ıçın ba-
şından savdığını bildirdi.
Özgenç'le bu görüşme dışında
başka da bir ilişkisi olmadığını be-
lirten Ekşi de Özgenç hakkında bü-
güne dek işlem yapılmamasını dü-
şündürücü buldu.
Kendisini JÎTEM ajanı Hakan
olarak tanıtan kişinin gerçek kimli-
ğinı. 1951 Kandıra doğumlu Sabri
Özgenç olarak açıklayan ve kendi-
siyle görüşen yerel Kocaeli gaze-
tesinin sahibi İsmetÇiğit Özgenç'ı
önce ciddiye almadıklannı, ancak
arkadaşlannın yaptığı son görüş-
meden sonra JlTEM görevlisı ola-
bileceğine de ihtimal verdiklennı
belirtti.
Özgenç'in jadarma birimlerine
sık sık girip çıktığı yönünde du-
yumlan bulunduğunu ifade eden
Çiğit şunlan söyledi:
"Arkadaşlanmıza şurada bekle-
yin arkadaşlanm sizi alacak diyor;
gerçekten söylediği yerde üstü başı
düzgün, nazik birtakun insanlar ar-
kadaşlanmızı arabalanyla alıp ko-
nuşuyor. Kocaeli Emniyeti'nce bi-
linmesine karşüık sorguianmıyor.
Bû- ara RP'nin Mehmet Ali Paşa te-
sisjerinde çaycılık vapnıış. Orada da
VIİT ajanı, JtTEM ajanı olduğunu
söylemiş. Sonra bunu dövüp armış-
lar."
Sabri Özgenç'in, kendisine bu
kimJığinin de sahte olduğunu ileri
sürdüğünü vurgulayan Ismet Çitici.
Özgenç'in bu kimliğinin belirlen-
mesinden tedirgin olduğunu. bu ne-
denle iki çocuğu ve eşinin oturdu-
ğu evi değiştırdiğini kayddeti.
Bu arada adının açıklanmasını is-
temeyen bir başka kaynak da Öz-
genç hakkında Kocaelı'nde görev-
li üst düzey bir yetkılinin "Bizim
bölgemizde değil, ama başka bölge-
lerde görev li olabilir" dedifını anlat-
tı.
Programdaki iddialar
Hakan kod adını kullanan Sabri
Özgenç. 1993 yılından beri Objek-
tif programında JlTEM ajanı sıfa-
tıyla aralannda Orgeneral Eşref Bit-
lisin suikast sonucu öldürüldüğü
ve bundan dönemin Genelkurmay
Başkanı Doğan Güreş'ın haberi ol-
duğu yönündeki iddiası da dahil.
devletin güvenlik birimlenni ılgi-
lendiren pek çok olay hakkında
açıkJamalar yapmıştı. Özçenç ge-
çen pazar gecesi yayımJanan Ob-
jektif programında ise bu kez O-
HAL Bölgesi'nde adı çok sayıda fa-
ili meçhul cinayetle birlikte anılan
"Yeşü" kod adılı JİTEM görevlisi
olduğunu ileri sürmüş ve Gazian-
tep'te yayın yapan Yaprak TV'nin
sahibi Mehmet Ali Yaprak'ı
kaçıranlardan biri olduğunu söy-
lemışti.
IRMIKIAYDEV ENGİN e - mail: engin (g planet.com.tr
Kederli miyiz?
Bir "Uğur"suz yıldönümünün
kederi, öfkesi, acısı mı bastı
benliğimizi?
Bir24Ocakgünü,televizyon-
larda ekranın altından akıp gi-
den "Cumhuriyet gazetesi ya-
zarı Uğur Mumcu bir bombalı
suikastta yaşamını yitirdi" satır-
lannı okuyunca, o bomba
Uğur'un arabasının altında de-
ğil, yüreğimizde mi patlamıştı?
Uğur Mumcu'yla birlikte kendi-
mizden de bir şeyler mi götür-
müştü?..
Eksilmiş, azalmış ve ürkmüş
müydük?
Mumcu mum yapar. Uğur
Mumcu kaç bin, kaç milyon
mumluk bir ışık yakîı anımsa-
yın. Aydınlanmaya, ülkeyi ay-
dınlatmayaadanmış biryaşam-
da, nice karanlık, mum ışığıyla
aydınlandı. Silah kaçakçılannın,
döneklerin, uyuşturucu tacirfe-
rinin, siyaset bezirgânlarının,
medya cambazlarının karaba-
sanı ışık. Toplumu saydamlaş-
tıran; önünü, ardını, dibini, arka-
sını, ötesini berisini görünür kı-
Bir Uğur'suz Yıldönümü
lan ışık... Peki bugün, 24 Ocak
1997'de, o Uğur'suzluğun baş-
ladığı güne, 24 Ocak 1993'e gö-
re daha mı karamsanz? O gün
içimizi kaplayan yenilmişlik, vu-
rulmuşluk, azalmışlık, karanlık-
lara gizlenmiş düşmanın aman-
sızlığı duygusu bugün arttı mı?
"Hayır" deyin. Hemen deme-
diyseniz, tartın kendinizi, bir da-
ha tartın, sonra "Hayır" deyin.
Karanlıklara ışık sıkılıyor. Çe-
teler, çetebaşlan birbiri ardına
ışığa yakalanıyor. Karanlıkta
kalmış cinayetler birer birer ay-
dınlanıyor. Daha önemlisi, da-
ha kıvandırıcısı, bütün bir top-
lum ülkede olup biteni bilme su-
suzluğunu bilince çıkanyor. Bi-
linçlerimiz, o cıvık Doğu boş-
vermişliğinden, "Büyüklerimiz
bilir"den "Ben bilmek istiyo-
rum. Hiçbir şeyin benden gizli
kalmamasını istiyorum. Kimse-
nin beni, devlet sım gibi tanımı,
hukuku olmayan palavralarla
oyalamasını istemiyorum. Bil-
mek, bilmek, bilmek istiyo-
n/m"atırmanıyor.
O çok söylenmiş, söylene
söylene aşınmış özdeyiş yeni-
den dillerimizde: Birölürbin do-
ğanzJ.. Doğrudur. Bir Uğur öldü,
bin Uğur, milyon Uğur doğdu.
Böylesi hiç olmadı. Başba-
kanlar, dış bakanlar, iç bakanlar,
devletliler, şeyhler, şıhlar, reis-
ler, şefler, kerameti kendinden
menkul liderlertitriyor. Uykusuz
geceler artık onlann payında.
Bu ülkede yükselen aydınlık öz-
lemi, aydınlığa kavuşma karar-
lılığı, karanlığı yırtma inadı hiç
bugünkü kadar diri ve güçlü o\-
mamıştı.
Biliyorum. Yukandaki parag-
raflan burun kıvırarak okuyanlar
olacak. Yılgınlıklannı, tembellik-
lerini, koşmadan yorulmuşluk-
lannı "Gaz veriyor. Yemez abi"
gibisinden yılışık argolarla ya da
"Kofajitasyon bu. Hedefşaşırt-
ma" gibisinden devrimci (!) lafa-
zanlıklarla örtmeye çabalaya-
caklar.
"Yemez abi".
•••
Bugün 24 Ocak 1997. Yedi
gün sonra 1 şubat. Srvayın kol-
ları bakahm. Bugün başlıyoruz
Uğur Mumcu'yu anmaya. Yedi
gün sonra Uğur'un bıraktığı yer-
den yürüdüğümüzün bir kanıtı-
nı sergileyeceğiz.
1 şubat cumartesi akşamı,
saat tam 21 'de, bir dakika sü-
reyle ışıklan kapatıyoruz. 1 şu-
battan itibaren günlerce art ar-
da, saat tam 21 'de 60 saniye
süreyle kentleri karanlığa gö-
meceğiz.
Karanlığı karanlıkla yırtaca-
ğız!..
Bu eylem yurttaşlardan yurt-
taşlara bir çağn. Eylem kimse-
nin değil. Hepimizin. Yüreği çe-
telerin, kan içicilerin, "vatanse-
ver" katillerin, banş umudunu
namlularla karartanların, pisli-
ğin, vurgunun, hırsızın, soygun-
cunun olmadığı, aydınlık, de-
mokrat, özgür bir Türkiye için
çarpan herkesin eylemi. Hiçbir
siyasal örgütün, partinin, gru-
bun değil, yurttaşın yurttaşa
yaptığı bir çağn bu:
1 şubat cumartesi akşamı sa-
at 21 'de bir dakika süreyle ışık-
lan kapatıyoruz. Uğur Mum-
cu'yu anmaya bugün başladık,
karanlığı yırtmak için 1 şubatta
ve izleyen günlerde devam ede-
ceğiz. Bugün ve o günler Uğur
Mumcu'yu anıyoruz. Işığın sa-
vaşçısını, karanlığın karabasa-
nını anıyoruz.
"Bugün aramızda olaydı...
Ah, Susurluk olayı patladıktan
sonra o aramızda olaydı..."
Hayır. Ona yaraşan bu değil.
Sulu gözlü törenlerle değil, gö-
zü kara eylemlerte analım Uğur
Mumcu'yu. Susurluk'un kanlı il-
meğini elimizden bırakmayalım.
Karanlığın karanlığını yırtmak
için omuzlaşalım. Dosta düş-
mana gösterelim. Dost kıvan-
sın, düşman ürksün. "Ne çok,
ne çok Uğur Mumcu var bu ül-
kede" desinler.
Haydi!..
POLTIİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Uğur Mumcu...
Bugün 24 Ocak 1997...
Dört yıl önce bugün Sevgili Uğur Mumcu'yu oto-
mobiline konulan bombanın patlaması sonucu yitir-
dik...
Aradan geçen o uzun dört yıl içinde Uğur'u alçak-
ça katledenler hâlâ yakalanamadı...
Uğur Mumcu'yu kimler, hangi güçler öldürdü?
Bu soru hep gündemde kaldı...
1997 Türkiyesi'ne baktığımızda, olup bitenlere şöy-
le bir göz attığımızda Uğur'u hangi güçterin öldür-
düğü ortaya çıkıyor...
Ama Uğur'un otomobiline bombayı yerleştirenler
kim? Sağcı mı, solcu mu; dinci mi, dinsiz mi?
Orası hiç önemli değil. Tetikçi, verilen görevi yapar...
Bugün Uğur'u sevenlerin gönderdikleri yazılan alı-
yorum köşeme. Uğur'un okurlannın seslerini aktar-
mak istiyorum...
Işte Zonguldak Barosu Başkanı Av. Zeki Çolakoğ-
lu'nun yazdıklan:
"Bugün Sevgili UğurMumcu'nun ölümyıldönümü.
Haince katledilişinin üzerinden 4 yıl geçti. Aradan
4 yıl geçmesine karşın, hâlâ olayın üzerindeki sis per-
desi aralanmadı. Cinayetin kim, kimler veya neden
işlendıği konusunda söylentilerin dışında gerçek ve
aydınlatıcı hiçbir ipucu bulunamadı.
Dün cinayetin ardından katillerin bulunacağı konu-
sunda 'namus sözü' verenler ya siyaset sahnesin-
den çekildilerya da üst mevkilere çıkmalanna karşın
konuşmaz oldular.
Oysa Sevgili Uğur Mumcu, TC Devleti'nin onuhu
bir vatandaşıydı. Anayasanın 17. maddesinde yer
alan 'Herkes yaşama, maddı ve manevi varlığını ko-
ruma, geliştirme hakkına sahiptir' hükmüne karşın,
onun 'yaşama hakkı' acımasızca elinden alındı. Aile-
sinin gözleri önünde haince katledildi.
'Herkes, kişi hürriyetine ve güvenliğine sahiptir'
anayasa hükmüne karşın, çok sevdiği ülkesi ve dev-
leti onu koruyamadı. En temel insan hakkı olan ya-
şama hakkından yoksun bıraktı.
Oysa Sevgili UğurMumcu, ülkesini seven lyibirva-
tandaştı. Atatürkçü düşünce sahibiydi. Cumhuri-
yetçı, laik ve anti_-emperyalistti. Bağımsız bir Türki-
ye denyanaydı. Özgürlükçüydü. İnsan haklan savu-
nucusuydu. Terör karşıtıydı. Yobazlann, hırsızlann,
vurgunculann, çıkarcılann üzerine gitmekten çekin-
medi, korkmadı. Gerçekleri söylemesi, yazması onu
'sakıncalı' yaptı. Ama bu da onu yıldırmadı. O iyi bir
vatandaş oldu.. ama çok sevdiği ülkesi onu koruya-
madı. "
• • •
Bir başka okur, Cumali Karataş 'Kartı Sokak'ı an-
latıyordizelennde...
Diyor ki:
"Karlı sokakta her sabah I Kırmızı bir karanfil boy-
nunu büker I Lapa lapa serpilen I Bembeyaz kariann
arasında I Katran karası damlalar döker.
Ülkemin tablosu okunur I Hüzün bulutu gözlerin-
de I Acılann gongu vurulur I Sevgi dolu, insanlık do-
lul Yüreğinde."
Bir başka faks var elımde...
Altındaki ımzalara bakıyorum...
Bahçelievler katliamında öldürülen Hürcan Gür-
ses'in annesi Latife Gürses, TİP Malatya ll Başkanı
Şerafettin Atalay'ın aılesi, Çetin Emeç ailesi, Abdi
Ipekçi aılesi, Onat Kutlar ailesi, Doğan Öz ailesi,
Akın Özdemir^in eşi Mirte Özdemir, Sevinç Özgü-
ner'in kızı Işıl Özgüner, 16 Mart katliamında öldürü-
len Cemil Sönmez'in ağabeyi Zafer Sönmez, Ke-
mal Türkler ailesi, Cavit Tütengil ailesi, Kumru
Üçok...
Diyorlar ki:
"Bizler; uzunyıllarboyunca, yakınlannın katledilme-
sini 'faili meçhul' tanımıyla taşımak zorunda bırakı-
lan; zaman zaman basın sayesinde gerçeğin bir ucu-
na yaklaştınlıp sonra 'delil yetersizliğiyle' karşı kar-
şıya kalan; araştırmalar, soruşturmalarsırasındayüz-
lerine açık açık çeşitli tıkanmalar, engellemelerie kar-
şılaşıldığı söylenen; cinayetlerin ardından gelen aşa-
malan sonu gelmez bir işkence gibi yaşayan.. zanlı-
lar, yakınlan ve onlan destekleyenlerie kalmayıp, ki-
mizaman resmi görevliler tarafından da bireysel ve
toplumsal olarak onurlan zedelenmiş kişiler olarak;
Uğur Mumcu'yu sadece bugün değil, her gün, öz-
lemle andığımızı kamuoyuna bildirmek istiyoruz...
Onun aramızdan koparılıp alınışı, düşüncelerinde
ve saptamalannda gerçeğe ne kadaryaklaştığının
en büyük kanıtıdır.
Devletin ilgili kurumlanna, onun yıllar önce ortaya
çıkardığı gerçekleri değerlendirme zamanının geldi-
gini hatıriatmak istiyoruz."
• • •
Bugün 24 Ocak 1997...
Uğur Mumcu'nun katledilişinin dördüncü yıldönü-
mü...
Devletin içinde örgütlenen çetelerin, faili meçhul
cinayetlerin, din bezirgânlannın, tarikat şeyhleri-
nin yoğun olduğu ülkede yaşamak içinizi sızlat-
mıyor mu?
Manisa'da liseli öğrencileri zindanlarda çürütenle-
ri, Metin Göktepe, Sinan Demirbaş, Hasan Ocak'ı
öldürenleri ödüllendirenler acaba rahat uyku uyuya-
biliyorlar mı?
Gri fotoğraflar çoğalıyor giderek...
O fotoğraflarda alçakça kurulan pusulann acıma-
sızlığı yüreklere bir ok gibi saplanıyor...
Vurulduk ey halkım.. siz neredesiniz?
Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
KUBİLAY 0LAY1 VE
TARİKAT KAMPLARI