23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24OCAK1997CUMA 12 DIZIYAZI FenerbahçeCumhuriyeti'nin HALIT DERINGOR Şen, görünüşe göre Makyavelist Prizrenli bir göçmen. Ülkemizin en ünlü işadamlanndan biri oldu. Bugün. Türkiye'de adından en çok söz edilen kişi. Ali Şen'in değişik bir yapısı var. Onu anlamak ve anlatmak oldukça zor... Prof. Mustafa Şeldp Tunç'un. 'Insan Ruhunda Gezintiler' adlı kitabtnı okudum. Ali Şen tipinde bir portreye rastlayamadım. Onu, psikiyatrlaruı bile hakkıyla tanımlayacaklannı sanmıyorum... Görünüşe göre Şen, Makyavelist... Amacma ulaşmak için maddi ve manevi gücünü kullanmaktan çekinmiyor. Onda iyilik veya kötülüğün bir sının yok. Davranışlan ya minimum ya da maksimum... Düşmanlannı, bir kartal gibı parçalamak ıster. Dostlanna ise bir kadife yumuşaklığında yaklaşır... Dağarcığında 'yok' sözcüğü bulanmaz. Kjzdığı ve sevdiği ınsanlar karşısında renginin değıştiğıni göremezsıniz. Yapamayacağı veya yaptıramayacağı bir şeyi düşünemezsiniz. Yeter ki yapmak istesin; isterse, benı bu yaşımda, ak saçlanmla, Avnıpa karmasında bile oynatabilir!.. Bilmem. size Ali Şen'i anlatabildim mi? Şen"in partisi falan da yok. O hangi parti gelirse gelsin, onlarla iyi ilişkiler içinde. lnsanı ilişkilerde, partili veya partisiz kımselerle, bir ayınm içersinde değil. Görünüşte herkes onun dostu. Zaman zaman düşmanına da saygı gösterir. Bunu yaparken de renk vermez. Şen'in felsefesi şu: Her kötü insanın, bir iyi yanı vardır. "Ben işte insanlann bu yönünii bulur ve onu kullanınm." Bu özelliği karşısında kişiler. ona, ne kadar muhalıf olurlarsa olsunlar, karşısma geldikleri zaman süklüm püklüm olurlar. Nicelerinı gördüm... Ali Şen, onlann kan düşmanlan. Ama Şen'in karşısında hepsi de sanki zehirleri alınmış, bırer yılan gibi... Ali Şen'in affetme özelliği de var. Örneğın, onun kuzey ülkelerinde işlediğı bır suçtan sonra mılli emniyet kayıtlanna girmesini, kulüp sıyaseti amacıyla 'bunu' kullananlar olmuştu. Hatta millı emniyet arşiv lerinden alınan göğsü plakalı bu resmi, kulüp içinde dağıtanlar dahi olmuştu... Hem de bu dağıtanlar, 'başkan' düzeyindeki kişilerdi... İşte bu kişiler şimdi Ali Şen ile sıkı fıkı, hatta Ali Şen ile şampıyonlar ligi seyahatlerine dahi birlikte, aynı uçakta gidebiliyor... Ali Şen, hepsinin ne olduğunu gayet iyi bıliyor, ama böylelikle de onlara, büyük bir manevi ceza veriyor. Tabıi 'anlayana'.. Şen, yalnız Türkiye'de değil, evrensel boyutlarda da ilişkiler içine rahatlıkla girebilen bir insan. Bu ilişkilerde onun altı yedi lisan bilmesi, giyinişi, ikna gücü büyük rol oyuyor. Ali Şen'in bir başka özelliğı de Türk toplumunu, Türk ulusunu çok_ryi taruması. Ali Şentte olan bu özellik, değme politîkacılarda yok. tnsanlann nabzına göre şerbet vermeyi biliyor. Bu yüzden toplumu, kolayca etkisi altına alabıliyor. Görüldüğü gibi tribünler, "AB Şen Başkan, Fenerbahçe şsmpiyon" diye yeri göğü inletıyor... Aslında Ali Şen için Fenerbahçe, ikınci dereceye düşer. Onun için, birinci derecede toplum gelir. KLonuşmalannda da "Benim insanım. benim basınım" demesi, bu durumundan kaynaklanır. Şen, başanya gıden yollan çok iyi bilmesine karşın, başansız olduğu zaman da başansızlığı başkasının sırtına yüklemeyi çok iyi bilir. Şen için her devirde, aleyhinde yapılmayan spekülasyon kalmadı. Zaman zaman onun için, iflas durumunda dediler. Uçak şirketleri hacizli, hava alanlannda bağlanmış dediler. Bunlar ne dereceye kadar doğruydu, bilemiyoruz. Ama bilinen bir şey varsa bu spekülasyonlar karşısında Ali Şen'in, çocuğuna Çırağan Otelı'nde yapmış olduğu düğün, krallann yaptığı düğünlerden farksız. Gerçeğı söylemek gerekirse; Diana'nın düğünü bile bu kadar görkemli değildi... Bu düğünü Londra'da izlemiştim. Şen'in dış ülkelerle de ilişkisi sanınm bugün Dışişleri Bakanlığı'ndan daha iyi. Rusya'nın henüz parçalanmadığı yıllarda Rus Politbüro Başkan ve üyeleriyle ile temas kuruyordu. Şonra Yeltsin ile de senli benli oluyor ve Rus hükümeti ile Çin hükümeti ve Türkiye arasında ticari köprüler kuruyor. Ve başanyor da... Rusya'dan Türkiye'ye helikopter ve aksam pazarlıyor. Yettsin ile sadece ticari ilişkilennı değil, arkadaşlığını da ilerletiyor ve hatta zaman zaman onunla telefon ile şakalar yaptığı bile söylenıyor. Türkiye'dekı bazı yakınlannın hastalıklan karşısında, onlan rahatlıkla Rusya'ya gönderip tedavilerine olanak sağlıyor. Ali Şen 1977 yılı önceleri Fenerbahçe'de basketbol şubesinde yetkili... Bu görevıne devam ederken eski F. Bahçeli futbolcu tbrahim tskeçe, Federasyon Başkanı oldu. Ali Şen'i de 'dış ilişkiler' ve "basın" sözcüsü yaptı. O günlerde Çekoslovak milli takımı ile Bratislava'da yapılacak olan mılli maç gündemde, ama elde para yok. Maç, Iskeçe'den evvelki Federasyon Başkanı olan Finızan Tekil tarafindan iptal edildi. Iskeçe yönetimindeki federasyondan bu maçın tek taraflı iptali yüzünden UEFA 20 bin dolar tazminat istedı. Yalnız bu değil, bir dahaki milli maçlarda karar vermek için federasyonu hakkında daha titiz davTanılacağı yazıldı. Aslında bu bir veto... Iskeçe, bu durumun Türkiye hakkında olumsuz propaganda olacağını düşünerek milli takımı. Çekoslovakya'ya götürebilme çareleri aradı. Bu olanaklan sağlamak için de gerek zenginliği, gerek dil bilen Ali Şen'e olayı anlattı. Ali Şen, hiç düşünmeden, bütün masraflan kendi üzerime alıyorum diye yanıt verdi... Bu durum karşısında Iskeçe. Ali'ye Milli Takımlar Koordinatörü görevini verdi. Üç gün içinde Talas'ta bulunan ümıt milli takımı, A Milli Futbol Takımı'ndan 3-4 kişi ile takviye edilerek Bratislava'ya gönderildi. Gidiş ve dönüşte, tüm harcamalan Ali Şen karşıladı... Şen ile federasyonda sahasının kapatılmasını istiyor. Bizler, Başkan İbrahim İskeçe. Ali Şen. Talha Altuıbasak. Sadun Ozdemir, bıze katılan Ka>a ÇiHngiroğlu. Fenerbahçe'nin olayda bir kusuru olmadığı gerekçesiyle hiçbır ceza almamasını savunuyorduk. Ne var 1Ü bunda başanlı olamadık... Sonuçta Fenerbahçe'ye, 2 hafta saha kapatma cezası verildi... Başta İskeçe olmak üzere Ali Şen ve bizler. bir Fenerbahçeli olarak Fenerbahçe'ye ceza verme üzüntüsünü hep birlikte yaşadık. Olayı görüntülemek ve yazmaİc isteyen basın, heyecanla kapıda bekliyordu. Basına açıklama yapıldı. Ama yandaki odaya gıren İbrahim Iskeçe'nin gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Yanına gidıp "Ne yapıyorsun İskeçe. federasyon başkanı ağlar mı? Basın bunu görmesin ve duymasın. Tarafsızhğıınızdan şüpbe edilebilir" dedim. İşte bu olay karşısında Fenerbahçe"deki cunta ve onun adamlan olayı. haksız yere Şen'in üzerine yükleyerek kellesini istedi. Ali Şen, haysiyet divanına verildi!.. Bunda en büyük çabayı da Yüksel Günav gösterdı. Tabii cuntacı Semih Bayülken. Muhittin Bulgurlu ve Yüksel Günay: Ali Şen'in kovulması için haysiyet divanını şartlandırdı. Haysiyet divanına venlen Ali Şen çok öfkelendi. Basına demeçler verdi. Haysiyet dıvanınm onu yargılamak için yaptığı çağnya da Tarabya Oteli'nde kaldı. Ali Şen bana; "Ağabey, Tarabya'daki otelde. Mataraa ile birtikte bir yemek yheceğim. Sen de gelirsen iyi olur" dedı Ben ise "teşekkür ederim. Ne gerek var? Ben. bir müessese müdürih üm. o koskoca bir devletin Tekel Bakanı. Aslında. isteyeceğun hiçbir şe> de ounadığma göre beni affet" yanıtını verdim... Ö yıllarda Tekel Genel Müdürü, Orhan Özetti. Arkadaşım ve meslektaşımdı. Genel müdürlüğü esnasında, Tekel'in elinde fazlaca miktarda stok tütün vardı. Satış ımkânlan aranıyordu.. Buna karşın kahve sıkıntısı çekiliyordu. Bunu öğrenen Ali Şen, tütün karşılığı. Brezılya'dan kahve ithali yapmaya karar verdi. Bunu da kolaylıkla sağlayabilecek olan Tekel Bakanı Tuncay Mataracı'ydı. Mataracı ile Ali Şen L'nkapanf ndaki Tekel Genel Müdürlüğü'ne gelerek böyle bir kararlan olduğunu Orhan Özet'e anlattılar. Orhan Özet de teminat yatınp ihale şartlannı yerine getirmek için böyle bir hakkın, herkese tanınacağını belırttı. Işi. ılgıli olan grup müdürlüğüne havale etti. ama günler geçtı. Ne ihale şartnamesı getinldı ne de teminat yatınldı. Sırada ihaleye girmek isteyen Yüksel adında birisi de vardı. Devamlı olarak bu işi, o üzerine aldı... Ama Mataracı, bu şartlar yerine getırilmese bile kahve ithalinın Şen'e verilmesinde ısrar etti... Bu ısrar karşısında, Tekel'in müdürler anılanmız var. 1977 yılında federasyonumuz, Izmır'de oynanacak Avusturya mılli maçı için Efes'te toplanmıştı. Federasyon içinde özellikle Izmir, bölgecilik yapıyordu. Efes Oteli'nde bulunduğumuz sırada gazetelerde Ali Şen ve beni kastederek federasyonda CHP'lıler bulunduğu açıklandı. Bu yakıştırmalar, Ali Şen'in kanını beynine çıkarttı. Yapılan incelemelere göre bunun, Hayri Yorgancıoğlu tarafindan gazetelere verildiği ortaya çıktı. Ali Şen de sonu ne olursa olsun, o gün yapılacak toplantıda Yorgancıoğlu'nu dövmeye karar verdi. Sonra da Ali Şen'in bu hezeyanı, Yorgancıoğlu'na bildinlerek toplantıya gelmemesı istendi. Böylelikle müessif bir olayın önüne geçildı. Şen, her girdiği toplum içinde öne çıkmayı ister. Bunu sağlamak için hiçbir maddi ve manevi olanağı kullanmaktan çekinmez. Federasyon başkanı değildi, ama federasyon başkanından daha çok havalara gırmişti. Ali Şen'ın Türk spor dünyası içinde bu derece irtifa kazanması. özellikle Fenerbahçe'deki muhalifler arasında endişe yaratmaya başladı... lleride Fenerbahçe Başkanı olmaması için önlem alınması gerekiyordu. tşte fırsat: Yıl. 1978... F. Bahçe bönü Stadı'nda, Altay ile lig maçı oynuyor. Şon derece stresli bir maç. Sonuç: 2-0. Ama maç sonrası olaylar bitmiyor. Dolmabahçe Stadı önündeki kızgın taraftarlar. birbirlerine giriyor ve arabalan devirmeye çalışıyor. Bu olayda yaralananlar oluyor. Olay, tabii federasyon kuruluna geliyor. İbrahim İskeçe, kurulu açıyor ve olayı ortaya koyuyor. Uzun tartışmalar oluyor. Federasyonda bulunan bölgeciler özellikle de 'Izmir delegeleri', Fenerbahçe'nin 4 maç cevap vermedi. Bu durum, suçuna suç ilave ettıriyor gerekçesiyle, haysiyet divanınca, Ali Şen, haksız yere Fenerbahçe'den ihraç edildi. Aslında bu utanılacak bir olaydı. Gayri insani ve ga>Tİ ahlaki, anti demokratik bir davTanıştı. Ama bundan daha fazla utanılacak bir başka olay vardı. Kısa bir süre sonra Ali Şen,'e ceza veren ve verdiren cuntacılarla onlann hempalan. Ali Şen'in cezasını kaldırdı. Üstelik de onu, omuzlarda. başkan yaptı. Ali Şen ile Mataracı ilişkisi İskeçe Federasyonu sırasında yapılan bir toplantı sonrası Şen'le birlikte. İstanbul'a dönnmek üzere Ankara-Esenboğa Havaalanı'ndayız. Ben de o yıllar. Tekel'in İstanbul Cibali Sigara Fabrikası Müdürü'ydüm Ecevit hükümeti henüz kvırulmamış, kabineye girecek bakanlar saptanmak üzere... Şen'le konuşmamızda, 'Tekel' konu olduğu bir sırada, Şen bana. "Halit Ağabe>, size Tekel Bakanı olarak Rize'de futbolcu olan Tuncay Mataracı di\e biri gelecek" dedı. "Kimdir bu zat" deyınce de "Sen, onu çok iyi tanırsın" diyordu. Ben böyle bır futbolcu tanımıyordum. "Ağabey, bu adam Tekel Bakanı olursa. ne istersen iste" diyordu... Bense. "Teşekkür ederim. İste>eceğim hiçbir şe> yok, Baremin sonuna getmişim. Emekliliğim de gelmiş" cevabını verdim Aradan geçen günlerde, bir de bakıvorum ki; Ecevit, Tekel Bakanı olarak Tuncay Mataracfyı seçti. Hayretimi gızleyemedim. Nasıl oluyordu da çok önceden Ali Şen. Mataracı "nın Tekel Bakanı olacağını bana söyledi. Bunu, uzun uzun düşündüm... Sonralan Mataracı. İstanbul'a geldi ve Fenerbahçe Beşiktaş'ı 1-0, Galataiaray'ı ise 4-1 yenerek ka/andığı Donanma Kupası ile göriilü yor. Ali Şen'in başkanlığında Fenerbahçe-iki J fanıpiyonlııkbir de«anunculuk yaşadL-,- - «• •-. komisyonu toplanarak önce işı kökünden reddetme yoluna gıtmedi. Mataracı ve Şen ikilısine 10 gün daha müddet tanındı. Bu süre içinde de ihale öncesi koşullar yerine getirilmediğı için, Mataracı ve Ali Şen'in istekleri reddedildi. Bütün bu olaylardan sonra ıster istemez. insanın aklına, acaba Tuncay Mataracı "yı Tekel Bakanı olarak, Ali Şen mi tayin ettırdi sorusu geliyor... 1981 'de Ali Şen. Fenerbahçe Başkanı oldu. Yönetim kuruluna da MeteHas, Ömer Çavuşoğhı, Engin Berker, Ali Dinçkök, Abdullah Acar, Orhan Ergüder, Togay Beyatta, Vedat Çalpan. Mesut Dizdar'ı aldı... Bunlann içinde o günün milyarderleri vardı. Kulübü fınanse ediyorlardı Ali Şen'in ise o yıllar, kulübü finanse edecek durumu yok. Böyle olmasına karşın, bu sermaye takımı üzennde büyük disiplın kurdu. Hepsi de Ali Şen'in önünde düğme ılikledi... Şen ayağa kalkınca onlar da kalktı, oturunca onlar da oturdu... Ama giderek güçlenen Ali Şen karşısında cunta liderlen Muhittin Bulgurlu ile Semih Bayülken. rahatsız olduklarından giyotin tezgâhlannı kurmaya çalıştı. Şen. bunlardan çok rahatsız oldu. Yanmda oturduğum bir gün Fenerbahçe Kulübü Müdürü Serkan'a telefon edip "Bu cuntacılan. bir daha kulübe sokarsan, senin ayaklannı kıranm" dedi. Bu durum, cuntacılan büsbütün kızdırdı. Yönetimdeki A& Dinçkök'ü Ali Şen'e karşı şartlandırarak darbe yapmak ıstedıler. Başanlı da oldular. İki buçuk yıl Fenerahçe Kulübü'nde başkanlık yaptıktan sonra. 10.12.1983'te başkanlıktan istifaetti. Geride; çifte şampiyonluk, bir kez de sonunculuk, yetmiş beş milyon da borç bırakarak... SÜRECEK Büyük Fikret bizim kuşağın rüyasıydı üyük Fikret Kimliğinde adı Fikret, soyadı ise Ancan'dı. Futbol dünyasında ise adı Fikret, soyadı Büyük'tü. Aslında ona bu büyüklük sıfatı, büyük futbolcu olduğundan değil, takımda, ondan yaşça küçük bir Fikret daha olduğu için yakıştınlmıştı. Böyle olsa da bu sıfat, yerli yerine oturmuşru. Büyüklük sıfatı, onun yaşça büyüklüğünü değil, futbolda büyük olduğunu anlatır. Büyük Fikret sadece Fenerbahçe'de değil, Türk futbolunda ve de Avnıpa'da da büyüktü. Türk futbolunda yine kendisi gibi bir anıt olan Zeki Rıza Sporel ile beraber ismi geçer. İkisi, Türk futbolunda bir ekol oldular. Büyük Fikret futbolda Zeki Bey'den scmra bir devirdi. Kaptanlığı da ondan teslim almıştı. 1927'den 1941 yılına kadar başan ile futbol oynamış ve birçok şampiyonluğa damgasını vurmuştu. Büyük Fikret'in yabancılarla oynadığı maçlarda Avnıpa'da bile böyle bir futbolcunun olmadığını söylerler. Büyük Fikret, bizim kuşağın rüyalanna giren bir fütbolcuydu. Onu sokakta gördüğümüz zaman heyecanlanırdık. Ortaokul sıralanndayken "Fikret Ağabey'in ayaklan bana takılsa da ben de onun gibi büyük futbolcu olabilsem" diye düşünürdüm. Kader, 1941 yılında büyük futbolcu Fikret Ancan'la beni, aynı takımda ve yan yana oynattı. O maç, benim ilk maçımdı... Yanımda oynarken dizlerim titriyordu. tkinci yan, onun koşu yoluna yuvarladığım bır topa hâkım olmak isterken adalesi koptu ve de sahayı terk etti. Sonra, solaçığa ben geçtim. 12 yıl da bu yerde oynadım. Büyük Fikret'in futbol kişiliği şöyle tanımlanabilir: Ord. Prof. Lefter'in daha cesuru veya daha hırslısı.. Rakibinin neresinden geçeceği belli olmazdı. Adeta bir fırtınaydı. Futbol dışında, kaptanlığı da çok iyiydi. Otoriterdi. Çok büyük futbolcu olduğu için takım oyunculan içensinde etkisi büyüktü. Kımse Fenerbahçe takımı Macar Boçkay ile vaptığı maça Bü>ük Fikret kaptanhğında çıkarken görüliiyor. ona karşı gelemezdi. Ona karşı gelenin de takımda dikiş tutturması olanaksızdı... Büyük Fikret, 1941 yılında Fenerbahçe'de sakatlandıktan sonra. görevle Ankara'ya gitti. Orada Demirspor'da antrenör-oyuncu olarak çalıştı. 1946 yıllında CihatArman'la ben yedeksubay olduktan sonra, boş kalan solaçık mevkiine tekrar Fikret Ağabey çağnldı. Vefa ile oynadıkları bir maçta yaşı 40'ın üzerinde olmasına karşın sağbek Ördek Mustafa'ya. adeta otlan yoldurdu. İşte bu maçlardan sonra Büyük Fikret devri kapandı... Ama bu büyük futbolcu, futbol dışında İsmet Ağabey, Zeki Rıza Sporel gibı saygınlığını muhafazaedemedi. Gruplann içine girdi. Menajerlik. kulüp müdürlüğü gibi görevleri kabul etti. Adeta gruplann bır memuru oldu. Gruplar, onun ismini sömürdü, ama ona gereken önemi vermediler. İsmi cismi olmayan kimseleri başkanlığa getirirken Büyük Fikret'in ismi bile geçmedi. Ama kabahat kendisindeydı. Oyunu küçük oynuyordu. Fikret Ağabey'in başkan olma fırsatı, bir rastlantı sonucu 1980 yılında gerçekleşti: Hastalığı nedeniyle istifa eden Faruk karşısında aynı yönetimde ikincı başkan olan Eşref Aydın'ın, başkan olrnası gündeme geldi. Ama Bayülken, Eşref Aydın'ı istemıyordu. Eşref, bır atletti. Onun karşısına Büyük Fikret gibi bir şöhretin gelmesi ile Eşref in başkanlığı önlenebilirdi. Kongrede bu iki aday. büyük yanşa gırdiler ve sonuçta tabii ki Büyük Fikret kongreyi kazandı. Fikret Ancan, bu görevı 20 ay yürüttükten sonra olağan kongrede Tahsin Kaya'ya devretti. ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Gerçeğin Resmi 2000'li yıllara doğru ilginç serüvenler yaşanıyor mesleğimizde. Tekseslililk, dahası tekelcilik eğilim- leri tırmanıyor giderek, sağlıklı kamuoyu oluşamı- yor. Kimi gazetelere ya da ekranlara bakarken şa- şınyor insan. Üst üste çekilmiş fotoğraflar gibi bir görüntüde gerçeğin resminı bulamıyor, düşüncesi bulanıyor. Oysa toplumda aydınlık özlemi var. Uğur Mumcu da bu özlemle selamlanıyor bu- gün. Kırmızı karanfıllerle, ışığını simgeleyen mum- larla, şiirlerle, şarkılarla, danslarla, savaşını, kişiliği- ni belirten konuşmalaria. Dört yıl önce haberi alınca koştum, vücudundan kopan parçalan, ellerini, parmaklarını gördüm so- kakta, damlarda, ağaç dallarında paramparça bir Uğur Mumcu ama öldüğüne inanamıyorum hâlâ! Kimi kişiler öldükten sonra da yaşıyor. Uğur Mum- cu da ölmedi. Tersine her yıl yeniden doğuyor, top- lumdaki yerini, değerini yeniden belirtiyor! Artık yaz- mıyor ama yazdıklan unutulmuyor, olaylar da onu kanıtlıyor her zaman. 20O0'li yıllara yaklaşırken ya- şadıklanmızı yıllar öncesinde, 1970'lerde görüyor, yazıyor. Laik cumhuriyetimizi Islam cumhuriyetine dönüştürmeyi amaçlayanları da gerçek çizgileriyle tanıtıyor. Mafyalar, çeteler, silah ve uyuşturucu ka- çakçılığının boyutlan, şeriatçı eylemler, cinayetler çok önce yer alıyor köşesinde. Belgesel yazartığın onuriu bir öncüsü olarak yerleşiyor belleklere. Çok boyutlu kalemi var. Olayı her yönüyle ışığa kavuş- turur, karanhğı delinceye dek araştınr her şeyi, re- sim değil heykel yapan bir yazar. Soyut değil so- mut. Sakıncalı piyade döneminde başlıyor dostluğu- muz. Hanımeli Sokağı'ndaki çatı katına asker elbi- sesiyle tırmandı bir sabah, çoktan tanışır gibi ko- nuşmaya daldık. ANKA'da birlikte çalıştık, Cumhu- riyet'te birlikte yazdık, başkent günlerini, geceleri- ni birlikte yaşadık, evliliğini kutladık, sofralarda bu- luştuk, uzun söyleşiler yaptık. Türkülerdinledik Ru- hi Su'dan. Ayvalık ta, Ören'de buluştuk yaz ayla- rında. Mutlu bir koca, mutlu bir baba, ama yetmi- yor, mutlu bir insan olmak istiyor, halkının mutlulu- ğunu yaşamayı özlüyor. Bu özlemle yazıyor ger- çekleri, irdeliyor, belgeliyor. Daha özgür bir ülke, daha güzel bir dünya özlemiyle. O özgürlüğü, gü- zelliği hep birlikte yaşamak umuduyla. Son buluşmamızda söylediği bir söz hâlâ çınlar kulağımda. Yozlaşmalar, aldatmacalar, siyasal ya^ şamdaki terslikler, bireysel, grupsal egemenlikler derken konuyu noktaladı: - Kuvayi Milliye ruhunu yeniden canlandırmak gerekiyor Müşerref Hanım. Bu sözler belgesel yazarlığının bilincini de belir- tiyor bence. Kuvayi Milliye ruhunu yitirenlerin ege- menliğinde oluşan ortamın gerçekçi bir yorumu. Laik cumhuriyetimizin ilkelerini, çağdaşlığı amaçla- yan devrimleri koruyabilir mi Kuvayi Milliye ruhunu yitirenler. Çağdaşlığı değil çağdışılığı yeğlemez mi? İki sözcükama hayli boyutlu bir uyarı Uğur Mum- cu'dan. 24 Ocak'ta anısına düzenlenen törenler de o uyanyla oluşan duyariığı kanıtlıyor bence. • • • :• igŞ&derdegH olaylar uyanyor halkımızı. Aldatma- * C&fer, tJeıtıgıKıartik haklardan yararlanaralrşet latçı- lığı yaşam biçimine dönüştürme çabaları, tabanın- daki düş kınklığını gidermek için ödün veren lider- ler, ülkemizin gündemini çarpıtarak zaman kaza- nanlar, hiçbir politika üretmeden sessizliğe gömü- lenler. Umutsuzluk, karanlık, düş kırıklığıyla toplumun doğasında oluşuyor Kuvayi Milliye. Sevgili Uğur Mumcu da biliyor ve gülümsüyor hepimize. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAı\ 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDA.N SAĞA: 1/ Uğur Mum- cu'nun gaze- temızdeki köşesi- nin adı... Tavlada bir sayı. 2/ lyı, gü- 3 zel... Aklaşmış. rengi solmuş. 3/ Kışının öz benli- ğı... Duyuru. 4/ Okul. kışla gibı b yerlerde hastalar j için aynlmış, bö- lüm... Büyük çivi. 8 5/ Bır çıft oluştu- g ran şeylerden her biri... Eskı Mısır'da ınsa- noğlunun yaşamsal daya- nağıolanürehcıgüç.6/Ka- lınca bükülmüş ıpek iplik. 7/Bakınn sımgesi... "Kor- ku" anlamında argo söz- 4 cük.8/Trabzon'unbırilçe- si... Kendinı beğendırmek amacıyla yapılan davranış. 9/ Denızcılıkte tören ıçın mürettebatın küpeşte bo- Q yunca düzenlı bıçımde dı- „ zilmesı. YLiKARIDAN AŞAĞIVA: 1/Picasso'nun, adını ve konusunu tspanya Iç Savaşı sırasın- da Alman uçaklan tarafindan bombalanan bir kasabadan al- dığı en ünlü tablosu. 2/ "Ne yanar kımse bana âteş-i dilden ' Ne açar kımse kapım bâd-ı sâbâdan gayn" (Fuzuli)... Ökseotuna verilen bır başka ad. 3/Tıp dihnde yumurtalık... Nazı partısınin hücum kıtasını simgeleyen harfler.4/ Bır no-, ta... tşitme duyusu. 5/Anlann çıkardığı bir tür salgı... At ara- basının tekerleğıne takılan çember biçimınde demır. 6/ Ti-' caret eşyası... Meyve kunısu. 7/ Boyun eğen, kendıni baş-: kasının buynığuna bırakan... " oluyor halimi takrire hi- cabım" (Nıgâr Hanım). 8/ Kınk ya da çıkık... Şarap mah- zenı.9/ Bitişme çizgisi. . Sığınn öd kesesinden çıkan ve sanlığı iyıleştiğıne inanılan taş. TEKİRDAĞ İCRA CEZA MAHKEMESİ'NDEN Esas: 1996/580 Karar: 1997 2 Hâkim: Ekrem Esin 21693 Katip: Filiz Akdoğan 1114 Müşteki: Orhan Pehhvan Sanık: Muharrem Ertekin-Hamit ve Habibe'den olma, 1.6.1943 doğumlu, Aydın Merkez Terziler Köyü nüfusu- na kayıtlı, evli, TC İslam Çmarlı Köyü, Marmara Ada- sı'nda ıkamet eder. Suç: Mal beyanında bulunmamak Suçtarihi: 18.2.1996 Yukanda açık kimliği yazılı sanığın mal beyanında bu- lunmamak suçundan dolayı hâkimliğımizin 15.1.1997 tarih 1996/580 esas ve 1997/2 karar sayılı hükmü ile su- çu sabit bulduğundan, cezanın asgari haddinden uzaklaş- mayı gerektinr bir durumda olmadıgmdan. tlK 337 mad- desi gereğince 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandınl- dığı, ancak süresınde temyız edildiğinde dosya temyiz in- celemesı ıçın Yargıtay 8. Ceza Daıresı'ne temyiz ıncele- mesıne gönderileceği ve bu süre içensinde temyiz edil- • mediği takdirde ılanın yapıldığından 7 gün sonra teblığ edilmemiş sayılacagı, 10 gün hafif hapıs cezasının kesın- leşeceği ilan olunur. Basın: 2338
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear