Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 OCAK1397 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
ALLECRO EVtN İLYASOĞLU
Merhaba gençlik., merhaba yeııi ydBundan iki hafta önceki yazımda,
gençlik nerede diye feryat ediyordum.
Aslında bu, deneyimli, tanıdık sanatçıla-
nnuzın başansızhklan anlamına gelmi-
\ordu, ancak özellikle opera sahnemiz-
de yeni isünlerin gereksinimini duydugu-
muzu dile getirmeye çahşıyordum. Ve
hemen Cemal Reşit Rey Salonu'nun ken-
di adına kurduğu orkestra ve opera kad-
rosunu tanıma firsatı bulduk. Donizet-
ti'nin 'Aşk tksiri' başlıklı operasını sah-
Delemişler. Ateşli ve dinamik şefleri Fah-
rettin Kerimov'un yönetiminde, yaş or-
talaması 25'i geçmeyen pınl pınl bir
gençlik. Aytac. Manizade'nin aydınlık, sı-
cacık rejisi; Figen Koyunoğiu'nun birbi-
nnden özenlı kostümleri (özellikle tüm
bej rengi ayakkabılarla, dikkati giysile-
nn ışıltısına toplaması); ÇiçekKura Kan-
ter yönetimindeki küçücük koronun ka-
labalık bir topluluk gibi yüksek fortele-
re ulaşabilmesi ve yalnız korist olmakla
kalmayıp her bir üyenin bütünü tamam-
layıcı oyunu; Hineîev'lerin zarif koreog-
rafı anlayışı, Julia Kerimova'nın disiplin-
lı çalıştırması, Aşk tksiri'nin başan hal-
kalanydı.
Solistlere gelınce, Büknt Külekçi saf
bir âşığın duyarlı oyunu rolüne çok yakı-
şan ses rengi ve sesini kullanmadaki us-
talığı ile; linet Şaul kristal berraklığın-
daki sesini oyunun akışına göre nûkte-
hüzün karşıtlığında sunduğu dengeli
Adina'siyla (Linet Şaul'ı ilk kez Leyta
Gencer yanşmasına hazırlanırken tanı-
nuştım. Boğaziçi Oniversitesi'nde Ru-
din'in çello master-class'ını dinlemişti
bir hafta boyunca. Soprano olduğu halde
mezzo çahştınldığım, bu nedenle çello
renkJerini dinledikçe kendıni eğittiğini
söylemişti. Yanşmada ilk üçe giremedi,
ama başansı ile aklırruzda yer etti); Cen-
giz Sayın olgun ve kendinden emin eda-
sıyla: doktor Dufcamara rolünün komik
karakterini harika üstlenen Kevork Ta-
vityan oyuneuluğu kadar güzel ses ren-
giyle ve temsile renk katan mim sanatçı-
sı V'ecihi Ofluoğlu'nun oyunu tercüme
edercesine sessiz anlatırruyla; her bir so-
lıst dakikalarca alkışa değerdi. Aynca or-
kestranın kusursuz tonlamasıyla yaylı
çalgılar gruplannı, flüt, fagot ve arp so-
lolarda Başak Ersöz, Cenk Aktalay ve
Yonca Ozkan'ı da kutlamalıyız.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda
Aşk lksiri' ni izledikten sonra Istanbul' un
böyle bir orkestraya ve opera topluluğu-
na kavuşmuş olması; üstelik salona adı-
nı veren Cemal Reşit Rey'in bundan alt-
mış yıl önce harcadığı çabalara yaraşan
bir başan ile Istanbullu müzikseverlerin
karşısına çıkmalan kıvanç verici diye dü-
şündüm. Ancak Cemal Reşit Rey, uzun
>3Uar, beledıyeye baglı bir orkestranın
sancıîanm yasamıştı. 1 936'da ilk tohum-
lan atılan \e 1946'da kurulan Istanbul
Şehir Orkestrası, 1972'den sonra devlete
bağlanınca kadro ve maaş sorunlannı çö-
zebilmişti. Umanz Istanbul Belediyesi
bu değerli topluluğun gereken tüm ihti-
yaçlannı karşılamaya de\r
am eder. Böy-
lece Cemal Reşit Rey Opera ve Orkest-
7996'yı gençliğin
başansıyla kapattık.
Piyanist- besteci Fazıl
Say'ın konser ve resitalleri ile
Cemal Reşit Rey salonu
Operası'mn Aşk tksiri temsili
müzik dünyamızın yüzünü
ağarttı. 1997'ye müzik
dünyamız gülümseyerek
giriyor. Gençlerin başansı,
yaşadığımız tüm karanlık
koşullann arasında
dayanabileceğimiz tek ışıklı
destek.
rası Türkiye'de aynı konudaki devlet ku-
rumlanna bir altematif olarak başansının
sürekliliğini sağlamış olacaktır.
Faal Say. bir ayda yirmi konservenfi
Fazü Say'ı dinlerken artık onun çaldı-
ğı müzikten başka hiçbir şey düşünemi-
yorsunuz. Çalarken yaratan, arayıp bu-
lan, dinleyiciyi de peşinden götûren ken-
di araştırmasına katan ve dinleyiciyi de
o anda yarattığı şeye günahıyla sevabıy-
la ortak eden bir sanatçı! Küçük bir vur-
guyu daha derinleştirmesi ya da bir süs-
lemeyi öne çıkanşı ile kırk yıldır dinle-
diğiniz yapıtı yeni duyuyormuş gibi olu-
yorsunuz. Bir sonraki müzik cümlesinde
ya da bir sonraki bölümünde acaba ne-
lerle karşılaşacağım, beni bu kez hangi
yollardan tutsak edecek düşüncesiyle so-
luk almadan bekliyorsunuz. Sonuçta ha-
ni şu kırk yıllık Haydnya da Mozart, Fa-
zıl'ın bestecısi olduğu kadar sizin de o
anda onunla birlikte yarattığınız bir bes-
teci olup çıkıveriyor ortaya.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki resitalin-
den sonra öğrencilerden birisi, "Sizden
Beethoven'ın op. 111.32. sonaünı dinle-
mek isterdim" dediğinde, şöyle bir yanıt
verdı: **Ben on beş yıl sonra çalacağun
onu. Beethoven'ı hiç değiştiremezsiniz,
onu kendi kurallanna göne yorumlama-
bsınız. Oysa Haydn ve Mozart dönemin-
de henüz piyano yoktu. Klavsen için du-
yup yazmışlardı. Her ortamda çalmak
miimkün onlan. Beethoven'ın zamanın-
da piyano bugünkü haline yakın bir şek-
legirdi. Böy lece bugün du> duğunuz piya-
no sesiyle Beethoven da sımıiannı koy-
muş oWu."
Fazıl Say'a orkestra şefî ve orkestra
üyesi olarak da eşlik etmek çok kolay de-
ğil. tstanbul'da İDSO eşliğinde çaldığı
Saint-Saens'in ikinci konçertosunun cu-
martesi sabahki yorumunda şef Ionescu
Galati'yi kutlamak gerek. Rubatolarda
neredeyse soluğunu tutarak Fazıl'ı izle-
mesi. orkestrasına aynı soluğu ulaştırma-
sı doğrusu başanlı bir eşlikti. Fazıl'ın
özellikle konçertonun son bölümündeki
olağanüstü eneıjisi, kanatlanıp uçmaya
hazır birPegasu^gibiydi Her piyanjstin
harcı olmasa gerek, hem böylesi kanat-
lanabilmek hem de tertemiz, pınl pınl
bir seslendiri gerçekleştirmek!
Fazıl Say (1970) Ankara Devlet Kon-
servatuvan'ndan sonra, Almanya'da
Schumann Müzik Akademisi'nde ve
Berlin Konservatuvan'nda eğitim gör-
müş; 1995 "te Genç Konser Artistleri Ya-
nşmasrnm Dünya Birinciliği'ni kazan-
dıktan sonra Nevv York'a yerleşmiş,
Amerika"da New York, Boston, Washing-
ton D.C. gibi büyük kentlerde verdiği
dinletilerin dışında geçen yıl 'Mermoz
Su Üstü Festivali' başlığı altında To-
ulon'dan yola çıkıp ttalya. Yunanistan.
Kıbns. Türkiye'nın güney kıyılannı ge-
zıp tsrail'de son bulan ünlüler gemisine
konuk olmuş. Bu gemide seyir sırasında
resitaller verildiği gibi uğradiğı liman-
larda da konserler düzenleniyor. Fazıl ile
konuk olan sanatçılardan bazılan Yuri
Bashmet, Salvadore Acoardo, Daniel Ba-
renboim gibi isimler... Önümüzdeki yıl
aynı festivale. gemiye yıne çağnlı. Bu
kez onunla birlikte olacak sanatçılar ara-
sında Zoltan Kocics, Gidon Kermer ve
Ergueni Kissin de var. Fazıl, English
Chamber Orchestra ile Venedik'te Mo-
zart'ın Do Majör konçertosunu çalacak.
1997 gündemınde New York Chamber
Orkestra ile konseri (10 nisan); Monte
Carlo, Menton ve Montpellier festivalle-
ri; Paris konserleri; Amerika ve Alman-
ya'daki birçok dinletisinin yanında yer
alıyor. Bu kez Türkiye'ye ekim ayını ayı-
racakmış.
Paris"te verdiği son resital ve konserle
ilgili Le Figaro Magazin'de Alain Du-
CSO, Atatürk Spor Salonu'nda 'yeni yıl' coşkusuyla kitlesel konserler sundu
Müzik halkın yüzünü güldürüyorAHMET SAY
ANKARA-Önce şu "çüteteDi"
konusundan başlayalım: Basında
yeralan "dokundurma"lara göre.
Cumhurbaslcanlığı Senfoni Or-
kestrası eşliğinde Devlet Halk
Danslan Topluluğu çiftetelli oy-
namış! Biz gerçeği söyleyelim,
değerlendirmeyi kamuoyu yap-
sın: Cumhuıbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası 25-26 aralık günlerin-
de Ankara'ûâki Atatürk Spor Sa-
lonu'nda \eıdiği "yılbaşı" kon-
serlerinde llvi Cemal Erkin'in
"Köçekçe' adlı rapsodisini yo-
rumlamış, 3evlet Halk Danslan
Topluluğu da bu değerli orkestra
yapıtına çotyaraşan ve koreogra-
fisini GüV» Anoba'nun yaptığı
bir dans gosterisi sergilemiştir.
Beş bin kişük Atatürk Spor Salo-
nu'nu iki gJt tıklım tıklım doldu-
ran Ajıkarajlar bu gerçeğin tanı-
ğidır.
Şimdi drâelim CSO'nun "yeni
yıl" coşkusajla sunduğu bu kitle-
sel konseTİ?e... Halkla bütünleş-
m e açısındm tam bir başan! Ev-
rensel müak Ankara'da düğün
bayram e t Şef Gûrer Aykal'ın
kişiliğinde Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Oaestrası, Devlet Çok-
sesli Koro?- Devlet ÇocukKoro-
s u \e Dev 's Halk Danslan Top-
luluğu, hakm coşkulu desteğiyle
nengârenk id konser akşamı ya-
şattı.
Etkinlikerin programı doğal
olarak büri dünyada yaygınlaş-
rruş, sevilcetkiliklasikyapıtlar-
dan oluşu?^du: Sevimli orkestra
parçalan. liykovski'den "gûm-
b ö r t ü l ü " •: dolayısıyla çarpıcı
. "-1812 Uvstfrü", Ulvi Cemal'in
QTIIÜ "KöpKe"si, Brahms'tan bir
"ÎMacar Dmsı", Johann Stra-
Hss'tan vtsler ve Almanya'dan
getırtilen idû tenorumuz Hakan
^Vj-sev'in K'lediği tarunmış ope-
r a aryalar. jarkılar... Bu progra-
rnakarma»ro ile çocuk korosu-
n u ı katılıakonserin boyutlannı
zenginleştrmişti. Orkestra ve ko-
rx3İann estsgi güçlü rüzgânn ya-
rusıra De^e: Halk Danslan Top-
lialuğu'nu: ^üzikle tam bir uyum
•«çinde ve ncelikli bir sahne düze-
raiyle sun<Mu gösteri, konseri iyi-
Cre tıarekeMdirdi. Halk danslan
cenklerinr panltısı daima başka
Gürer Aykal, 'şef değneği'ni bu işi yapmaya istekli ideykflere vererek Strauss \alslerinde orkestra> ı onlann \önetimine birakü.
E'vrensel müzik Ankara'dan düğün
bayram etti: Şef Gürer Aykal'ın
kişiliğinde Cumhurbaşkanhğı Senfoni
Orkestrası, Devlet Çoksesli Korosu,
Devlet Çocuk Korosu ve Devlet Halk
Danslan Topluluğu, halkın coşkulu
desteğiyle rengarenk iki konser akşamı
yaşattı. CSO'nun yeni yıl konserlerinde
Hakan Aysev adlı uluslararası bir
'yıldız'ımız vardı bizim.
bir heyecan uyandınr. Konserin
sonlanna doğru bütün salonu kah-
kahaya boğan buluşçu espri dal-
gasını Gürer Aykal başlattı: "Şef
değneği''ni bu işi yapmaya istek-
li izleyicilere vererek Strauss vals-
lerinde orkestrayı onlann yöneti-
mine bıraktı: Orkestra "acemi
şefT
'in değneğine göre çalmaya
başlayınca, binlerce insan gül-
mekten kınhyordu. "Yeni >il" se-
vinci biraz dabu değil midir? Hal-
kın biraz da yüzünü güldürme fır-
satlan yaratmak değil midir? Stra-
uss'un "Güzel Mavi Tuna" valsi
Gürer Aykal yönetiminde seslen-
dirildiği zaman, basketbol maçla-
nnın oynandığı piste bu kez vals
yapmak için doluşan izleyicilerin
sergilediği tablo, müziğin ve dan-
sın e\Tensel çekiciliğiyle "yüzü
gükn halk'ı betimliyordu. Dönüp
duran renkli ışıldaklann destek-
lediği devinim, CSO'nun "yılba-
şı" konserlerine düşsel bir atmos-
fer getirmişti. Yapımcı Hakan Er-
doğan'abravo!
Yöneticilerimiz uyumaz
"Star" sözcüğünü yapmacık
buluyorum. Şöyle yazabilir mi-
yim? CSO'nun yeni yıl konserle-
rinde Hakan Aysev adlı uluslara-
rası bir "vüdız"ımız vardı bizim.
Viyana Devlet Operası'ndaki "so-
Bst" olarak başan lar kazanan ve
Pavarotti'nin dikkatini çekerek
ondan dersler alan, geniş repertu-
vanyla dünyanın ünlü opera mer-
kezlerini şimdi peşinden koşturan
tenor Hakan Aysev, duyarlıkh ve
klasikleşmiş bir şarkı olan "Gra-
nada"yı söylediği zaman içimiz-
de titreşimler yaratmakla kalma-
dı, spor salonunun çatısını da tit-
Almanya'da
yaşayan
tenor Hakan
Aysev,
Pavarotti'den
dersalmış.
retti. Bu etkileyici gür ses, "yü-
başı" konserlerinde dinleyicide
öyle derin bir iz bıraktı ki benim
gibi şarkıcılığm Allah muhafaza
kenanndan geçemeyecek biri bi-
le günlerdir "Granada" mınlda-
nıyor!
Türkiye özlemiyle yanıp tutu-
şan ve her firsatta Türkiye'ye öz-
veriyle koşup gelen bu uluslarara-
sı tenorumuzun geniş repertuva-
nndan yararlanmayı opera yöne-
ticilerimiz düşünecektir sanınm.
Söz konusu "opera" olunca "yö-
neticilerimiz'* uyumaz...
ault'un eleştirisini okuyoruz: "Bir piya-
nistindehaolduğunu nasıl anlanz? Yapıt-
lardaki notalan öyledeğeriendirirki bun-
lan ilk kez dinliyonnuş duygusuna kapı-
lınz. Fazıl Say'la Haydn'ın Sonat'ı 18.yüz-
>ıl bibtosu oİmaktan çıkb, bizi kavrayan
bir şckikle yeniden doğdu. Bu müzik ru-
humuzun içine pınl pınl bir ayna uzato.
Kulağunızdan kalbimize giden böy lesi bir
vorumu dinleyebilmek az rasdanan bir
şanstır. Kendi kompozisyonlaruıda ülke-
sinin geleneksel müziğjnden esinlemeter
var. Vaprtlannı yorumlarken piyanosunu
adeta yoğuruyor, çiçeğin özünü almaya
çahşıyor. Fazıl Say 21. yüzyılın en büyük
sanatçılanndan biri olacak."Montpelli-
er'de basılan La Marseülase'de Saint-Sa-
ens'in konçertosunu yorumu şöyle övül-
müş: "ArtfaurRubinstein'danbuvanaen
harika seskndirnıe> di. En coşturucu ola-
nı\dL On yülardır tîim \orumlann en ze-
kice ve en iyi ka\ ranmıs olamydL"
Fazıl arük dünya vatandaşı
Biz de dünyanın alkışladığı Fazıl'ı hep
aynı coşkuyla yıllar boyu alkışlamak is-
tiyoruz. Bundan sonra ne olacak? Artık
Fazıl bir dünya vatandaşı. Durmadan
konser, resital, festival önerileri alan bir
sanatçı. Bundan böyle yaşammı nasıl dü-
zenleyecek? Dileğimiz zamanını iyi de-
ğerlendirmesi. Her zaman yaptığı işin da-
ha iyisine, daha rafınesine. daha fılozof-
çasına ulaşmak olası. Bunun sonu yok.
Teknik kolaylığı elde ettiğine dinleyiciyi
kavramayı da öğrendiğine göre bunlan
birleştiren, dağarcığını gelişriren, kompi-
zosyonunda ve yorumculuğunda bilgeli-
ğe tırmanan yolda ilerlemesi gerekiyor.
Fazıl bu yıl Türkiye'de geçirdiği aralık
ayı içinde yirmi dinleti verdi. Ankara ve
Istanbul'da orkestrayla Saint-Saens kon-
çertosunu çaldı. Ankara'da Gazi Üniver-
sitesi'nde, ODTÜ'de, lzmir'de Buca'da
ve Amerikan Kültür Merkezi'nde, lçel'de
Mersin Oniversitesi'nde ve Istanbul'da
Boğaziçi Üniversıtesi'nde söyleşili resi-
taller verdi. Aynca Istanbul'da Atatürk
Kültür Merkezi'nde Kanserle Sayaş Der-
neği'nin ve Işık Lisesi'nin düzenîediği
resitallerle Antakya'da Mustafa Kemal
Üniversitesi'nin spor salonunda, Eskişe-
hir Anadolu Üniversitesi'nin konser sa-
lonunda ve Bursa'da Tayyare Kültür Mer-
kezi'nde çaldı. Kimı yerde biletler üni-
versite yaranna, kimi yerde bir dernek
yaranna satıldı. Örneğin Bursada
1997'de açılacak konservatuvara yardım
amacıyla çaldı. Her yerde çalmak, Tür-
kiye'nin dört bir yanına uzanmak istiyor.
Bundan otuz yıl önce Suna Kan'ın Ana-
dolu'nun uzak köşelerine ulaşmasını
anımsahyor. Ancak üç-beş yılda bir kez
klasik müzik konseri vermekle bu uzak
yörelere kültür yerleştirmek olanaksız.
Piyano için kampanya
Fazıl Say da seri konserler yapılması-
nı. o yörelere piyano ahnması iç\n kam-
panyalar açılmasını öneriyor. Özel bir ku-
ruluşun ya da Kültür Bakanlığı'nın ilgi-
sini çeker mi acaba? Konser turneleri or-
ganize etmek, tüm sanatçı-
lanmızın belli bir düzen için-
de Türkiye'nın dört bir ya-
nında konser vermesini sağ-
lamak.
Fazıl her yerde verdiği
konserden, resitalden ve de
söyleşüerden çok mutlu ol-
muş görünüyor. tlle de Istan-
bul'da Atatürk Kültür Mer-
kezi'nde karşılaştığı koşul-
lara bir türlü akıl erdireme-
miş: KonseT öncesine kadar
onanlmayan kmk piyano
ayağı, bir türlü akordu ta-
mamlanamayan piyanolar,
yanlış basılan programlar.
kötü koşullardaki sanatçı
odası, konuk edildiği otel
odasının buz gibi ısısı ve bir
yetkili bulmak için saatlerce
AKM'debekleyişi.
Bütün bu düzensizliği Is-
tanbul'a yakıştıramadığını
söylüyor. Madalyonun diğer
yüzü de cuma ve cumartesi
konserlerinde yaşanan bilet-
davetiye-abonman kargaşa-
sı.
Biz dinleyici olarak aynı
koltuğun üç ayn kişiye veril-
miş olduğuna şaşarken, kon-
serleri destekleyen sponsor
The British Council'in ev sa-
hibi Mr. Martin Fryer'in da-
vetlilerine karşı ne duruma
düştüğünü üzülerek izledik.
Bu yeni yıl konserîerini
alımlı kılan yalnız Fazıl
Say'ın varlığı değil, ikinci
yandaki Cantabile Vokal
Topluluğu'nun da katılımıy-
dı. Broadway müzikallerin-
den seçmeler sunan vokalist-
ler (^Iichael Stefan, Mark
Fleming, Rkhard Brjan ve
Pal Hull) güzel tonlarnalan,
kusursuz birlikteleri ve nük-
teli anlatunlanyla büyük il-
gi topladılar. Yeni yıl coşku-
suna çok yakışan bir prog-
ramdı. Ancak Haçatur-
yan'ın 1944'te ünlü keman
konçertosunu yazdığı yıl
bestelediği Masquerade ba-
le müziğinin süiti. bu prog-
rama fazla uzun geldi. Daki-
kalar mı hesaplanmamıştı,
yoksa Fazıl Say'ın alacaği
alkışlan dört kez bisle yanıt-
layıp bir de küçük resital ek-
leyeceği mi düşünülememiş-
ti, bilemiyoruz.
1997'ye müzik dünyamız
gülümseyerek giriyor. Genç-
lerin başansı, yaşadığımız
tüm karanlık koşullann ara-
sında dayanabileceğimiz tek
ışıklı destek. Yeni yıla genç-
lik coşkusuyla girdik.
Kadıköy Kültür Dostları
etkinHklepi
• Kültür Servisi - Bir süredir düzenledikleri
etkinliklerle Kadıköylülerin yaşamına farklı bir yön
kazandıran Kadıköy Kültür Dostlan, yeni yılın ilk
ayında dopdolu bir program hazırlamışlar. Bu pazar
saat 15.00'te Bahçe Bahçe Cafe'de(0216 338 70 40)
Dr. Müfit Ekdal, son belgesel kitabı; "Bizans
Metropolitinde ilk Türk Kö\ ü: Kadıköy'ün dialarla
tanıtımı yer alacak. 19 ocak pazar günü saat 14.00'te
Bahçe Bahçe Cafe'de üstad Münir Nurettin Selçuk'un
yaşamöyküsünü anlatan 'Bir Taüı Huzur* adlı kitabın
tanıtımı için düzenlenen söyleşiye, üstadın ailesi,
yakınlan, öğrencileri ve Sözer Yaşmut yönetimindeki
Boğaziçi Musiki Vakfı sanatçılanndan oluşan fasıl
heyeti, söyleşiye sazlan ve sözleriyle katılıyorlar. Aynı
gün Dede Efendi'den Zeki Müren'e Türk Musikisi
sergisinin açılışından sonra davetiyelerini en geç 12
ocak pazar akşamına kadar Bahçe Bahçe Cafe'den
temın edebileceğiniz iftar yemeği yer alacak.
25 ocak cumartesi günü saat 15.00'te Sahaf Cafe
Kültür Evi'nde Kadıköy Filatelistler Demeği Başkanı
Melih Dölay'la söyleşi yapıp bir günlüğüne
sergilenecek olan 'Istanbul Anadolu Yakası
Damgalan' sergisini gezebilırsiniz.
26 ocak pazar günü, 'Yedi zirveler-E\'erest'te ilk Türk:
Nasuh MahnıkT Yedi Zirveler - Everest tırmanış
projesini gerçekleştiren genç dağcımız Alp Ergûn'le
Nasuh Mahruki'nin söyleşisıne her yaştaki genç
Kültür Dostlan katılabilir.
12 ocak pazar günü saat 11. 00'de Haldun Taner büstü
önünde buluşulup, eski Moda Plajı önünde son
bulacak 'Günaydın Kadıköy, günaydın Kadıköylüler'
sabah yürüyüşüne katılabilirsiniz.
Sinemacı-yazar Demet Taner'in, eşi Haldun Taner'le
ilgili belgesel fiimi yoğun istek üzerine yeniden
gösterilecek. 11 ocak cumartesi günü Sahaf Cafe
Kültür Evi'nde gerçekleşecek gösterime Demet Taner
onur konuğu olarak katılacak.
Aydın Doğan Vakfı'nın düzenîediği 'Genç
İlctişimcilcr" yanşmasında ödül alan MtHA öğrencileri
deneyimlerini Kadıköy Kız Lisesi öğrencileriyle bir
dıa gösterisi eşliğinde paylaşıyorlar. i 5 ocak çarsamba
günü saat 12.00'de başlayacak söyleşinin onur
konuklan; Prof. Dr. Ateş Vuran, Kayıhan Gfiven, Atilla
Girgin. Yöneten; Demir Alp Serezli.
Kadıköy Kültür Dostlan, Sahaf Kültür Evi'nin otuz
bin kitaplık hazinesınden yararlanmaya başladılar.
Kitap fiyatının yüzde yirmisini ödeyerek okumak
üzere evinize götürebilirsiniz. Kültür Dostlan Bahçe
Bahçe Cafe'de pazar günleri sürdürülecek kültürel
etkinliklerden önce Bahçe Bahçe Brunch'ta
buhışuyorlar.
Reform Sanat Galerisi'nde
Gençler Karması
• Kültür Servisi - Reform Sanat Galerisi, çağdaş figür
resmindeki çalışmalan ile dikkat çeken Antonio
Cosentino, Altan Çelem, Saim Erken, Temur Köran.
Mustafa Özel, Hakan Özer. Mustafa Pancar. Alp
Tamer Ulukılıç, Selahattin Yıldınm ve Asaf Zeki
Yüksel'in yapıtlanndan oluşan karma resim sergisi 11
ocak - 10 şubat tarihleri arasında sanatseverlerin
beğenisine sunuyor.
ADT'de Ayı ve Daha Bir Sürü"
sahnede
• Kültür Servisi - Adana Devlet Tiyatrosu, ünlü yazar
Anton Çehov'un beş kısa eserinden oluşan, 'Ayı ve
Daha Bir Sürü' adlı oyunu sahnelemeye başladı.
Adana Devlet Tiyatrosu Müdürü Mustafa Kurt, yaptığı
açıklamada, Yılmaz Gruda'nın dilimize çevirdiği,
rejisörlüğünü Işıl Kasapoğlu'nun yaptığı oyunun, 18
Ocak 1997 tarihine kadar izlenebileceğini bildirdi.
Oyunda başlıca rollen Tevfık Tarhal, Galip Erdal, Raif
Hikmet Cam, Okan Şenozan, Erdal Bilingen, Yunus
Emre Bozdoğan, Elif Erdal, Devrim Yakut ve Zeynep
Hürol paylaşıyorlar
Atlantis Müzikten yeni yıla
merhaba
• ANKARA (AA>Atlantis Müzik Mağazası yeni yıla
ünlü rock müzisyenlerini aynı sahnede toplayan bir
fılmle merhaba dedi. Ünlü yönetmen Martin
Scorsese'nin yönettiği. "San Fransisco 1976"
konserinin özel röportajlarla zenginleştirildiği "The
Last Waltz" adlı Fılm. Atlantis müzik mağazasında
Başkentlilere sunuldu. Bob Dylan, Neil Young, Eric
Clapton gibi müzisyenlerin rol aldığı fılmın ardından
mağaza tarafından "Yeni Yıla Merhaba Partisi"
verildi.
Ferhan Şensoy Vıyana'da
• Kültür Servisi - Ferhan Şensoy, "Ferhangi Şeyler"in
1155. gösterisini 9 ocakta Viyana'da, imparatorluk
döneminden kalma Kavai- Saal Prayner
Konservatorium'da sahneleyecek. 10 ocak tarihinde ise
yine aynı salonda Ferhan Şensoy "Felek Bir Gün
Salakken" isimli oyunu sergileyecek.