Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 1997 ÇARŞAMBA
10 DIZIYAZI
Cencay Gürsoy
En azından gelecek 3-5 yılını görmek
isteyen yurttaşa ÖDP'nin hangi ölçüde
umut verdiğini, hangi perspektifi sunduğunu
sorguluyor. Türkiye'de siyasi kültürün gereği
insanlann belli bir gücü gcrmeden ona itibar
etmedikierini söylüyor. Bu nedenle önce
belli bir büyüklüğe ulaşılması gerektiğini
saptıyor: "Ona ulaşmadan daha büyük bir
yapıyı kuramazsınız. Bu biraz kendi içinde
çelişik gibi görünüyor, ama önce bir umut
yaratacaksınız ki sonra insanlar gelsin".
SoldaYeni Soluk
S O L U N P A R C A L A N M A V E B İ R L E S M E S Ü R E C İ
Tarihi sûreçte 10 Eylûl 1920'de Komünist
EnternasyonePe bağh bir parti olarak kurulan
TKP'den başjanırsa bir dizi buluşnra, ama
daha çok aynlma, parçalanmanın sıkıntılanyîa
yürüdü sol. TKP'nin ilk kuruluşu, farkİ!
komûnist gruplann ve çevreîerin birliğiyle
gerçekleşmişti. lOEylüi 1920'de 3akû"de
gerçekleşen TKP 1. Kongresi, bu birlik
üzerinden sağlandı. 1952 tevkifaünda ise parti
içindeki farkhlıklann ağır, sert çatışmalan
sûrdü. 1960"lann basında örgütsüz ya da yan
ÖTgütlü komûnist kadrolar, TÎP'in içinde, bu
partiyi desteklediier.
Bu destek, 1962-1965 arasmda TtP'in yapttğı
atakta belirleyici oldu. Ancak 1%5-1966'da
öne çıkan TKP'nin eski üye ve kadrolan
arasındaki çatışma ve tarüşroalar. TİP ve
çevresindeki birliği de etkiledi. Sosyalist
Devrün - Miili Demokratik Devrim (MDD>
aynşması yaşandı. Bu aynşma TÎP 4. Büyûk
Kongresi sonrası kopmaya dönüştü. Sosyalist
devrim görüşünü savunanlar TKP. TSÎP ve 2.
TlP oluşumlanna yöneldiler. MDD'yi
savunanlar ise önce "Maocn olan ve
olmavanlar" aynmına, sonra da THKP-C,
THKO ve diğer akımlara aynştılar. TKP'nin
1975 yılındaki kuruluş yıldönümûne
gelmdiğinde Dr. Şefık Hûsnû, Reşat Fuat
Baraneı, Dr. Hflunei Kmkımlı, Mffluri Befli
gibi eski parti kadrolanna yönelik olumsuz
yaklaşunlar terk edildi. Daha sonra TÎP'e
yönelik olumsuz yaklaşımlar da ortadan
kalkmaya başladı. 1978-79 döneminde Bflen
ve Befaice Boran'ın anîaşmalanyia başlayan
sûreçte TlP ile TKP'nin birliği yolunda
çahşmaiara girişüdi. 12 Eviûl'den önce
gerçekleşen TKP. TlP. TSİP, Türkiye
Kürdistan Sosyalist Partisi ve Kürdistan îşçi
Partisi arasındaki ikiü, üçlü ve çok yönlö ilişki
ve seçim işbiriikleri, bir yanıyfa 12 Eylûl'den
sonraki sol biriiğin temeUerini attı. 12
EylüFden sonra TSİP ile TİP-TKP iliskileri bir
ara canlandı, ancak biriik yönûnde sonuç
vermedi. Gerçekleşme süreeindeki ağır
soruniar, yüksek frre dûzeyine karşın TlP üe
TKP'nin TBKP'de gerçekleşen birliginin
ardtndan TSlP'in de katıhmıyla Sosvalist
Biriik Partisi (SBP) doğdu. SBP daha çok,
Sovyetik üç partinin TKP-TÎP-TSİP ve yine
Çin'e dayalı Maocu akjmm yenilenerek
dönûşen bir bölümünûn, bağımstz sosyalist
çevre ve kişiler ile CHP'den kopan kimi
unsurlann birliği olarak gerçekleşti.
Tam bu noktada 27 Mart '94 yerel genel
seçimleri gündeme geldi. Soîun seçimlere
girme imkânı vardı. SBP, bu olanağı birlikte
değeriendinne çağnsı yaptı. Kurtuîuş
grubunun, Emek grubunun kapısı çalındj.
"Seçimlere biriikte prdım"' denildi. SBP
olarak girilen seçimlerde Birleşik Sosyalist
Alteraatif (BSA) 80 bin dolayında oyaldı. Bu
arada Kûrt meselesi nedeniyle SBP'nin
Anayasa Mahkemesı'nce kapatılması
gündemdeydı. SBP'nin örgütlülüğü. BSP'ye
aktanldı. SBP'nin örgütsel iskeleri üzerinden
Kurtufuş. Emek, Yeni Yol ve Sosyalist Politika
gibi çevrelerle Birleşik Sosyalist Parti (BSP)
kuruldu. Böylece eskî Sovyetik partiler
gelenegi ile Dev-Genç'ten gelen parti, ordu,
cephe kökenli akımlann buhışması bir yanıyla
sağlandı. Kuruçeşme toplantıJannda aynşan
devrimci ve sosyalist blokun başlıca unsurlan
buluşmuştu. Öte yandan 1994"ün ilkbahannda
68 Birliği Vakfi'ndaki farklı gruplar yeni parti
girişimlerine başladılar. Bu sûreçte benzer bir
çahşmayı da Dev-Yol kanadı yürütüyordu.
Sonuç olarak bu çahşmalarbirkştirilerek
1995 bahanndaGeleceği Birlikte Kuralım
(GBK) adıyla yeni bir parti kurma girişimine
dönüştü. GBK'de Dev-Yol asıl olmak ûzere
bazı eski Kurtulusçular ve bazı eski Halkın
Kurtuluşundan olanlar buluştu.
Sonuç olarak BSP ile GBK'nin de birliği
saglanarak ÖDP yaratıldı..
'Soruniaryaşanmadan aşılmıyor'Genel değerlendirmelere bakılırsa ço-
ğunluk, tek başına bıle böylesine bir parti
oluşumunun varlığını Türkıye açısından
önemlı görûyor. Bunun yanı sıra yapıla-
mayanlarda var tabiı. Meüh Pekdemir'ın
ortaya koyduğu tablodan başlavalım:
14
KMelere. biz geldik denildi; üyeleri-
miz oldu; bildiri dağıtıldı. afisler yapıştırıl-
dı; paneflere, mitinglere katıldüar; seçim
çaltşması da yaptılar. Peki ya sonra ne ol-
du? Sonrası yok... Bütün bunlan herhan-
gi bir sol parti yapabilirdi, ÖDP de >apü.
Ve benzerleri gibi politik nkanmayla yiiz
yüze geldik. Politikükanma kilidini açacak
anahtar, siyaset yapma tarzında. yani da-
yanışma ve özgüıîük boyutunda gösterecek
performansa bağhdır_"
SrtkıCoşkun'a gelelım. O, politik tıkaıı-
manın uygun adım yerine, "uyıımlu bir
yürüyüşİe" aşılacağını düşünüyor. Çoğul-
culuk ve çeşitlilığin bu yanıvla getırisi ol-
duğunu savunuyor. Geçmışten verdiği ör-
nekle şö>le açıklıyor bu yaklaşımını:
"Gecmişte tek söz söy lendi, tek iş yapü-
dL Gene tekiş yapmalı. ama toplumun önii-
ne geniş bir renk demetivlc çıkabilmelL
Gecmiştc komûnist partiyi, Marksist hare-
keti güçlü kılan şey, tek bir vuruş tek bir s-
es ve uygun adım yürüyüştü. Ama bugün
toplum öyle bir yere geldi ki uygun adım
yürüyüşten çok, uyumlu bir yûrüyüşe ih-
tiyacı var. Tabü partide uyıımlu bir yürii-
yü; şu aşamada çok güç. Herkes kendi adı-
nuyla yürüyor. herkes kendi akordunda.
Ortak bir ahenk sağlanabilir. Bir orkest-
rasyon olarak düşünülürse parti yürür_"
Sadun Aren'le tartışıyoruz konuyu:
- ÖDP'nin kat ettığı yolu nasıl değerlen-
dinyorsunuz?
u
Biraz engebeli bir yol doğrusu. Hem
yenileşme, hem bûieşme. Aslında birleşme
ohnasaydı yenileşme olamazdı. Bakın hâ-
lâ kendi konumlannı muhafaza etmeyeça-
lışan arkadaşlanmız var. Onun için tüm-
seklL inişli çıkışb bir yol izlryoruz. Fakat ta-
bü en öneralisL insanlar arük kendilerini
eleştirebilrvorlar. Bu anlamda ÖDP iyi yol-
dadır."
- ÖDP kimliğınin tümüyle oluşmadığı-
nı söyleyenler de var
"Öyle çok keskin kenarlı bir kimlik dü-
şûnülüyorsa, bu nlmamah zaten. Bir aik
kimliği ve aidiveti anlamında olmalıdır her
şey. Onun için ÖDP. farklı insanlann oluş-
turduğu bir ailedir. Yani aikde kişilerin bi-
reysel olarak kimlikleri vardır, ama aik
kimliği diye bir tanım da vardır".
- Parti, kuruluşundan bugûne toplumsal
muhalefette ne gibi rol oynadı?
"ÖDP soMa propaganda yaparken var
olan korkuyu kaJdınu. Meseİasokakta slo-
gan atma. afiş yapıştırmak gibi sonuçta şe-
küsel olarak görülse de kitle bazında ele
alındığında bunu bir atüun olarak düşün ü-
yorum. Sıvas'ta seçim sonucu yüzde l^gi-
bi bir oy aldık. ama daha önemlisi kentte-
ki korkuyu dağıttık. O korkulu dönemler-
de insanlarla sokaklarda, "yaşasın özgür-
lük, vaşasın da>anışma' sloganlanyla do-
laşnk. Bu önemli bir adımdır. .Ama bazı ar-
kadaşlar heyecanlı; olaylarda sokağa çıka-
lım. sokağın partisi olalım diyotiar. ama
sokağın partisi olunmaz. Yani sürekli ba-
ğıran çağıran bir parti olamayu. Çünkü
halkımız. bu durumdan hoşlanmadığını
göstermiştir. Ama bunun tersi gazetelere,
televizyonlara beyanatvermekle yetinmek
de dcğildir. Siyaseti sadece seçim zamanı
yoğun bir şekilde yapmayahm. Her zaman,
sıcak birşekilde yapalım. Ye politikay a mü-
dahale edelim."
"Tekdaş Ağaoğlu" sorunlann, sıkıntıla-
nn yaşanmadan aşılamayacaği görüşün-
de. Bız önce. saptadığı sorunlan soralım
kendisine ve konuyu tartışalım.
- Nedir bu soruniar?
"Birineisi, deneyimsizliktir. Daha önce
parti çauşmasına girmemiş unsuriar bir
araya gelmiş ve siyasi parti örgütleme ça-
hşmasını gerçekleştiriyorlar. Parti gelene-
ğindengelen arkadaşlann varuğı, bu konu-
da bir avantaj. Ancak parti geleneğüıden
gelen yapılanmalar da birikimkrini pek
/IKIMA
SON.
hayata geçiremediler. Bunu ben bizzat ken-
dimden biliyorum. TSİP'ten gelen birisi
olarak."
- Sıkıntılann ideolojik yansımalan na-
sıl? _
"ÖDP'nin yapmak istediği iki şey ve iki
misyon var. Birineisi; Türkiye'deki sosya-
listlerin bir araya gelmesi ve politika oluş-
turması. Aslında bu parti. sadece sosyalist-
lerin bir araya gelmesiyle oluşmadL Sosya-
Bstier başı çekti diyebiİiriz. İkincisi; Türki-
ye'nin bugünkü politikasuıa müdahale ve
toplumsal muhalefet yelpazesini genişlet-
me. Bunlara bağu olarak propaganda yön-
temini bu doğrultuda seçmek ve bir muha-
lefet hareketi yaratmak gerekiyor. Sosya-
listler olarak Türkiye'nin daha demokra-
tikleştirilmesL özgürlüklerin kazanıhnası
amacınuz."
- Sözünü ettiğınız ıkıncı misyon ne öl-
çude gerçekleşti?
"Bugüne kadar önemli ölçüde bir şey
gerçekleştirdiğimizi söyleyemeyiz. Bu yol-
da adımlar atmayi sürdürüyoruz. Politik
örgütknmtmi/isiirdürüp yayguüaştirma-
yı devam ettirmek istiyoruz.''
Politikada yeni kültür
Saruhan Oluç'a soralım bu kez:
-ÖDP'de ideolojik anlamda farklı ba-
kışlar. ortak polıtikalann oluşturulmasın-
da sıkıntı yaratmıyor mu?
u
Bu sadece ÖDP'nin sorunu değil, Tür-
kiye solunun bir sorunu. Hatta dünya so-
lunun bir sorunu diye bakmak lazun. Çün-
kü dünyada bir dönetn yaşandL Bu döne-
nıin politik bir kültürü oluştu mücadele
içinde. Oluşan bu kültürün olumsuz yan-
lannı aşmaya çauşıyoruz. Biz bunu
ÖDP'nin içindeyaşryoruz, ama benzer dö-
nemler dünya solu açısından hep yaşandL
Dolayısıyla meseleye bu açıdan bakarsak
yeni bir politik kültür yararma uğraşmda-
yız. Geçmisin olumsuzluklannı aşan bir
politik kültür yaratmaya çahsryomz. O açı-
dan önemli adımlar atıldığını düşünüyo-
rum doğrusu."
Gülnur Savran ise bir yandan ÖDP'nin
kendısınden beklendiğı gibi, programına
koyduklannı gerçekleştiremedığini belır-
tıyor. öte yandan "Bunu anlaşıhr buluyo-
rum, çünkü henüz vakit erken" dıyor.
Konunun pratiğinde "pek olmayan"
Murat Belge'nin değerlendırmelennde
asıl öne çıkan. "Tiirkiye'nin bu şartlann-
da partinin Allahı gelse büyük sıçramalar
yapamaz" yargısı.
Belge'ye, Kürt sorununun çözümü gibi
temel konularda farklı seslenn çıkması-
nın partide sıkıntı yaratıp yaratmadığını
soruyoruz. Yanıtı şöyle: "Bunu beraber
tartışıyoruz. Bunun benzer bir tane doğru
cevabı olduğunu zannetmiyorum. Birta-
kım dış nedenlerle tek doğru varmış gibi
davranmaya ahşmışız. Konuşulmalı, fark-
ÖDP devrimcipotansiyelibir araya topladı
Ahmet Asena da kıtlescl parti olma konusuna de-
ğiniyor bu başhkta: "Şimdi Idftesel partiyiz dryonız,
Ancak kitlesd parti, bazı arkadaslannuzm düşûndü-
p gibi kideterin yanmda duran parti değüdir. Khiete-
rin de kadkhgı bir partidir. Bu anlamda sosyaBstterle
sosyaldemokrariararasındakireaHtevtgörmek gerek.
Yani, ÖDP'ye pûr sosyalist, devrimci, Marksist olma-
yanlar 0remez diye bir söylenı gelLstiremezsiniz. Yani
dönüp, KemaİHm doğnı mu, yanlış nvı diye tarttşmak
yanhştır™'"
Oğuzhatı Müftüoğlu, ÖDP'nin yaptıklannı yeterli
bulmuyor, ama bu yöndeki beklentilerin de gerçekçi
olması geTektigini söylüyor. Çünkü Î2 Eylül'le siya-
set dışı bırakıîan solun yeniden toplanması gûç ona
göre. Buna karştn ÖDP, "devrimci potanayei"', "dev-
rimci aydmlan" bir araya topiamaya başladı Miiftü-
oğhı'na göre. ÖDP'nin uzun soluklu bir mücadeleyi
göze alması gerektiğini söylüyor Müftüoğlu ve '"ÖIH*
bu mücadelenin başlangıcıru yapnııştır ve devanıı ge-
kcektir. Toplumsal muhalefette odak nofctası olma ko-
ausu da bir anlamda gerçekleşti sanıvorum. İnsanla-
nn güvenini kazandı. Insanhaklan ihlaikrine karşı ol-
sun, demokrasi mücadelesindeki duyarlıJığı olsun ken-
disini belH etrniştir. ÖDP'nin bulunduğ>ı noktada bir
sıkıntısı da yoktur bence" diyor.
Metin Çulhaoğlu bu anlarnda pembe tablo çizme-
yeceğini belirtiyor. "Pek çok sorun var" diye başlryor
ve ekliyor:
"ÖDP'nin bir politika bütünlüğu oluşturması gere-
kiyor. Güncel poUtikalann ekseninde yer ahy©r. Yani
bütün bunlan blr potada biriestirecek bir siyasi anla-
yış olustunıhTiah.BVta«belfftoek gerekiyor. Biz,bw-
günküanlayışımızvçbugtiııkiidryalogdüzeyiniizleso-
nuılann altından kalkanz. Partirnizçoğulcu. Ben eko-
lojik sosyalistim, ben feminfert sosyafetim diyen. ben
sendikacıyım diyen arkadaşlar var. Bizinı burada ya-
pacağımız. röm bunlan örtecek bir şemsiye oluştür-
mak. Bunu tam anlamıyla yapanıadık, bu kimliğiger-
çekleştiremedBi. yani ÖDP kinıliğini..."
h şeyler de olsa, bunu başaran parti, daha
fazla güven toplarsanıyorum. Bu süreç içe-
risindeki zamanı da bir vakit kay bı olarak
değil. aksine bir kazanun olarak görüyo-
rum. Pek çok kişi bunlar kendi aralannda
bile anlaşamıyorlar. bunlardan iş çıkmaz
diyebilir. Ama az da olsa bunu haklı gören-
lerçıkar ve bu kişiler de bir kazanımdır. Bir
başka aşamaya gelindiğinde soğuk bakan
kişikri de kazanabiliriz.** Örgütlenme ko-
nusundakı sorunlan bir de Ertuğrul Kürk-
çü'den dınleyelım:
"Bu anlamda ÖDP'nin şöyle bir de han-
dikabı var; her bölge için, her yer için ge-
çerli bir çözümü yok. Her bölgenin farkh
örgütlenme biçimi var. Ankara'nın bir ge-
cekondu bölgesi ik İstanbul'un Beyoğlu il-
çesi arasında pek tabü ki farkhlıklar ola-
caknr. Ve bu farkhhklarparti örgüüenme-
sine de yansıyor. Bütün ÖDP'lilerin ortak-
laşa benimseyecekleri bir çözüm biçimi
yok. Bir yerde kent meclisi yapılır. diğer
yerde kent pariamentosu yapılarak sorun-
lara çözüm yollan aranu*. Daha çok kendi-
sini fiili demokrasi alanlannda gösterme-
yi hedefleyen bir örgütlenme biçimidir
ÖDP'nin örgütlenme biçûnL"
Solda yenilgi
Bülent Forta da "örgütsel sorunlar"ın
altını çızıyor. Diğer partilere gönderme
yaparak, ÖDP'nin parası olsa. yüzlerce ın-
sanı profesyonel olarak çahştırabilse bun-
lan aşacağını belirtiyor. Asıl önemlisi, so-
lun durumu Forta'ya göre. Salt ÖDP'nin
değil. dünyada solun kendını tanımlayabı-
leceği sloganlannın, koordinatlann kay-
bolmaya başladığını söylüyor geçen sıi-
reçte: "Eskiden Ecevıt'in halkçı düzen di-
ye bir şeyi vanü. Sokrularuı 'bağınısız Tür-
kiye'si vardı. Sol birtakım şeyleri yitirdL
Halkalannı faşistlere. yeni liberallere. din-
sel akımlara kaptırdı. Politika. bu halkanın
bulunması ve yakalanmasıdır. Yoksa 'sos-
yalizmi kuracağız' sözü, çok yukandan \e
buyurgan bir şeydir, doğnı değildir. Biz
Türkiye'nin mevcut krizi karşısuıda ne
öneriyoruz. ona bakmak lazun."
Gencay Gürsoy, yaşanan sıkıntılann bir
yaruyla Türkiye gerçeğınden kaynaklandı-
ğını vurguluyor. ÖDP'nin yapısıyla Tür-
kiye'dekı siyasi kültürün, genel ortalama
toplumsal kültürün arasmda büyük bir
uçurum olduğuna dikkat çekıyor. Örnek-
lerinı, partinin adından başlayarak sergılı-
yor: "Orneğin partimian adı, yani özgür-
lük. ortalama politik kültürün aşina oldu-
ğu bir şey değil. Özgürlük sözcüğü siyasi
termonolojiye, Türk Dil Kurumu ile gir-
miştir. Ondan önce bu sözcüğün karşıhğı
bile yok. Fransız ihtilalinin ilk krvTİcımlan
Osmanh toplumuna ulaştığı zaman insan-
lar özgürlük sözcüğünün karşılığını an-
yorlar; serbesti diye bir şey buluyorlar. Ser-
bestinin anlamı. başı bağlı demektir, Fars-
çadan gehniştir. Düşünün ki özgürlüğün
yerine bulunan sözcük, onu tümüyle sınır-
İayan bir yapıda. Dolayısıyla böyle bir top-
lum kültüründeÖDP gibi bir partinin ken-
di içinde çoksesli bir yapıyı sürdürmesL
gerçekten güçtür. Yani bu anlamda aşılma-
sı gereken çok büyük güçlükler var."
Bu kültürel engellenn dışında başka sı-
kmtılara da işaret edıyor Gürsoy. Orneğin,
en azından gelecek 3-5 yılını görmek ıs-
teyen yurttaşa ÖDP'nın hangi ölçüde umut
verdığıni. hangi perspektifi sunduğunu
sorguluyor.
Türkiye'de siyasi kültürün gereği insan-
lann belli bir gücü görmeden ona itibar et-
medıklennı söylüyor. Bu nedenle önce
belli bir büyüklüğe ulaşılması gerektiğini
saptıyor. "Ona ulaşmadan daha büyük bir
yapıy ı kuramazsınız. Bu biraz kendi için-
de çelişik gibi görünüyor, ama önce bir u-
mut yaratacaksınız ki sonra insanlar gel-
sin" dıyor.
Eldekı olanaklarla toplumsal muhalefet
konusunda yapılabıleceklenn sınınnda ol-
duklannı söylüyor Masis Kürkçügil. Par-
tinin sıkıntılanna ılişkin kendi sorulan ve
kendi yanıtlan da şöyle:
"Yapabileceklerimizin suunndayız. Ni-
yetüniz olabilir. ama henüz gücümüz ora-
ya varmamıştir. Yeni araçlar buluyor mu-
yuz? Buluyoruz, ama kısmen;yeterli de-
ğiL. Gündem üretiyor muyuz? Üretiyoruz,
ama kısmen. o da yeterli değiL ÖDP yeter-
li mi şu anda? Tabü ki şu aşamada yeter-
siz. 65 milyonluk bir ülkede 20-25 bin üye-
sinin olması ya da 500-600 bin kişilik bir
seçmen potansiyeline sahip ohnasL tabü ki
Neterli değiL Kalkış noktamızı biliyoruz,
ÖDP'yi sorguladığınız zaman, kendi sıfir
noktamızdan söz edeceğiz. Ama Türki-
ye'deki siyasi mücadeleye baktığımız za-
man, ÖDP henüz emekieme aşamasuida.
Buradan kalkıp da doğmanuş çocuğa don
dikmek yanhş olur".
Yarın: Partinin
geleceğini nasıl görüyorlar?
POLİTİKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Dinleyin Kar Yağıyor...
Her eski yıl giderken terkısinde bir yeni yılı geti-
rir. Kim bilir şimdiye değin kaç yeni yıl yazısı yaz-
dım. Yaş gelip 80'lere dayanınca elbette sayısı bel-
li oluyor. Ne olsa gene gözümde sayılar kabarıyor,
kalınlaşıyor, büyüyor. Bir köşe yazarı için yeni yıl,
bayram, toplu günler yazısı yazmak olağandır. Hat-
ta görevidir. Kimi gazetelerde böyle günler için gö-
rünmeyen yazarlar vardır: Günü geldi mi yazı cep-
te alestadır, hemen çıkanp verirler. Böyle yazarlara
"bayramiye" diye ad bile takarlar.
Bu yılın önemli konusu kardı. Kış başını göster-
miş, fakat ortalıkta kar görunmüyordu. Hava tah-
mini yapan konuşmacılara, "Bu yılbaşı kar var mı"
diye soruyorlardı.
Hava tahmin raporlannda kar görünmediği için
tahminciler bir şey söyleyemiyorlardı.
"Daha vakit var, ilerterde kar alametleri var, ama
kesin değil" diye kaçamak yanıtlar verenler vardı.
Hele kaşartanmış tahminciler var da, yok da deme-
denağızlannın içinde yuvarlanıyortardı. Hele tahmin
ışinde Ali Esin gibi ustalar, bir şeyler yuvartıyorlar-
dı. Ne de olsa bu işın ilk mucidi sayılırlardı.
Haftanın sonuna yaklaşıyoruz, ufukta kar yok.
Millet kar bekliyor.
"Kar var mı?"
"Balkanlar'dan bu yana bir şeyler görünüyor. A-
ma gene de kesin bir şey söylenemez."
Bu kar gecikse gecikse yılbaşı gecesine kadar
gecikir, sabah pençereyi açanlar kan görürler.
"A, karyağmış!.." der çocuklar, bahçeye koşar-
lar.
Eski yılın son haftasıydı. Hava netameli, karartılı,
sıkıntılı.. Bir şeyler serpiştiriyor, yağmur mu kar mı
desem bir türlü adını veremiyorum. Trafik öyle yo-
ğun ki adım adım gidiyoruz. Bir de Etiler kavşağın-
da bir trafik kazası olmuş, yol sıkışmış. Kazayı ya-
panlar centilmen olsalar, kart verip kart alsalar... Ne
gezer... Tıkamışlar yolu, vermezler de gitmezler.
Bizim buranın şoförleri dua ederler: ı
"Allah kimseyi Etiler kavşağına düşürmesin!"
Düşürmesın ama düştük.
Yol tıkanmış, ama tıkayan arabanın üstünde kar
var. Yüksek sesle söylüyoruz, arabanın üstünde kar •
var. Gittikçe üstünde kan çoğalıyor. Bu yağışla yıl-'
başını beklemeye koymayacak, daha erken gele-
cek.
Akmerkez'in oralara geldiğimde nerdeyse tuta-
cak gibi olmuş. Bende çocuk gibi bir sevinç, bir kı-
vanç...
"Kar yağıyor."
Ahmet Muhip Dıranas'ın böyle karlı günlerde
anımsadığım şıirinin bir parçası dudaklarımdan dö-
külüyor:
Kardır yağan üstümüze geceden
Yağmurtu karanlık bir düşünceden
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
!
Kar yağıyor üstümüze, inceden •
Sesin nerde kaldı, hergünkü sesin
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadotü 'dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!
İki beşlik daha var, kalsınl
Nâzım üstadımız da şöyle der: Karanlıkta kar ya-
ğıyor I iki çıplak çocuk gibi üşümektedir I ayakla-
nn.
Dinleyin kar yağıyor...
Yeni yıl kutlu olsun!..
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Halk dalkavuk-
luğu. 2/ Merkür
gezegenıne venlen
bir başka ad... Aşk
ateşı. 3/ Yıyecek 3
bulamayan, yoksul
kımse... tlaç... Kü-
çük erkek kardeş.
4/ Kutsal ışık. Is-
lam dınmın beş
şartından bin. 5/
Başkasının yaptığı
da\Tanışlan an- 8
lamsız olarak yı- q
neleme. 6/ Budun
bılım. 7/Bir nota... Çürük.
temelsiz... " başında
durmuşuz / Çınarla ben, bir
de kedi" (Nâzım Hikmet).
8/Atasözlennedayanandi- 3
daktik Çin şiın... Bir tür 4
dokuma tezgâhına ve bu c
tezgâhta dokunmuş kar-
maşık desenlı kumaşlara °
venlen ad. 9/ Bir çıfte kü- 7
reklı küçük patalya. Q
YUK'VRIDAN AŞAĞFVA: Q
1/ Kısa tüylü bir av köp>eğı
1 2 3 4 5 6 7 8
cınsı. 2/Köylerde hekımlık yapan kımse... Bir ış yapmak,
bir eyleme geçmek ıçın duyulan güçlü ıstek. 3/ Eşki dılde
ayak.... E\ cıl bir geyık tûrü... Küçük mağara. 4/Tanmda kul-
lanılan azotlu gübre... Kuruyarak ya da çürüyerek içı boşal-
mış olan. 5/ Göllen ınceleyen bılım dalı. 6/ Köpek... Tirsi
balığına verilen bir başka ad. II Duyu organlannın dıştan al-
gıladığı bir nesnenın bıluıce yansıyan benzeri... Bir bağlaç.
8/ Leonardo da VTnci'nın ünlü tablosu. 9/ Bırçok bölümden
oluşan \ e her bölümü belli bir zaman aralığıyla yayımlanan
televizyon fılmi... Sınırnışanı.
Ülkemizin En Büyük Problemi
Sigarayla Savaşmak İçin
Bize Destek Olun / Aramıza Katılın
Her Yıl 1.000.000 Gencimizi Kurtaralım
SİGARA SAĞLIK ULUSAL
KOMİTESİ
Tel: 0212 275 55 52 Pbx. Faks: 0212 267 32 97
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ (TED)
KORUNMAYA MUHTAÇ
ÖĞRENCİLERİN
ÖĞRENİMLERİNE
KATKILARINIZ İÇİN
ÇELENK BAĞIŞLARINIZI
BEKLİYOR.
Tel: (312) 418 06 14-417 42 02
Faks:(312)417 53 65