14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM Yüksek faiz, düşük kur politikası dış ticaret açığmı 9 yılda 5 katına çıkardı Ihracat devalüasyonsuz artmıyor Kur politikası ile dış ticaret açığı o nioo. CM ^ " ^ * 8/°O --M CM Reel kur endeksi (0.75S+0.25DM) 1 1 I 1 • 1987 ^ ^ 157 D D* o CD Ö 1987 1988 1989 1990 . _- -, ^.. -- ^ _—^ ^ s hhalat (milyon * 1991 S) • İhracat (milyon S) 335 5.792 D22.302 ^ — ~ CD S § o? «? <*? c\i 1988 1989 1990 CM D CO 1991 114.5 1992 •22.871 1992 113.4 1993 428 • CO lO T — 1993 1994 O CM S' n r~â 1 CO "~ 1994 CM S r 1995 35.709 D CO CO cg 1995 • Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Rüşdü Saracoğlu'nun. "İhracatı devalüasyonla arttırmak mali kriz yaratır" iddiasma karşın, yaklaşık son 9 yılın ithalat ve ihracat verileri, kurlann entlasyonun altında kaldığı dönemlerde, dış ticaret açığının tırmandığını ortaya koyuyor. Avrupa Birliği ile gümrük birlı- ği'nin yüriirlüğe girmesinden son- raki dış ticaret rakamlan henüz açık- lanmadı. Ancak Devlet Planlama Teşkilatrnın hazırladığı ve Türk Li- rasrnın döv iz karşısındaki değeri- ni gösteren ""reel kur endeksine" göre. dolar v e marktan oluşan sepet 1995 sonu itibanyla yüzde 1.25 ora- nında değer kaybetmiş durumda. İhracatçılar ve akademisyenler. bu durumu dış ticaret açığının bu y ıl da oldukça > üksek çıkacağının haber- cisi olarak degerlendiriyorlar. Devlet Planlama Teşkilatı hera> Türk Lirası'nın enflasyondan arın- dırılmış gerçek değerini gösteren "reel kurendekslerini" hesaplıyor. Döviz sepetleri. yüzde 75 dolar - yüzde 25 mark ve yüzde 40 dolar - yüzde 60 marktan oluşuyor. Bu ra- kamlarla Devlet Istatistik Enstitü- sü"nün (DİE) yayımladığı dış tica- BARIŞ KARCIOĞLL' Sıcak para politikası. dış ticaret dengesinin sağlanmasını olanaksız kılıyor. Ekonomiden sorumlu Dev- let Bakanı Rüşdü Saracoğlu'nun. "İhracatı devalüasyonla arttır- mak mali kriz yaratır" iddiasına karşın, yaklaşık son 9 yılın ithalat ve ihracat verileri. kurlann enflas- yonun altında kaldığı dönemlerde. dış ticaret açığının tırmandığını or- taya koyuyor. Bir başka deyişle. ma- li kriz korkusuyla devalüasyondan kaçınmak. dış ticaret yoluyla cari dengeleri olumsuz etkileyerek dö- viz açığını büyütüyor. Döviz kurundaki artışın enflas- yonla paralel oldugu dönemlerde ise dış ticaretin tekrar dengeye yö- neldiği gözleniyor. Böylece ülke- den döv iz çıkışı yavaşlarken döviz girişi artıyor. ret rakamlan karşılaştınldığındadö- vizdeki artışın suni olarak engel- lendiği dönemlerde dış ticaret açı- ğının çığ gibi büyüdüğü gözleni- yor. Düşük kur-yüksek faiz politi- kasına geçildikten sonraki 9 yıllık dönemde dış ticaret açığı tutan 5 kat arttı. I987'de 100 olarak kabul edilen reel kur endeksi. 89'da 105'e 1990"da ise 16puandahaartarak 12l'eyük- seldi. Bu dumm. dış ticaret denge- sinin bir vıl ıçindedolarbazında iki katmdan daha fazla açık vermesi- ne neden oldu. I989'da 4 milyar 167 milyon dolar olan dış ticaret açığı. bir yıl içinde 9 milyar 342 milyon dolara yükseldı. I994'te ise. TL'nin döviz karşı- sındakı değerinin düşürülmesi üze- rine dış ticaret açığı biryıl içindeya- rısından daha küçük bir tutara ka- dardüştü. Reelkurendeksi I993'te l I3.4düzeyindeydi. Burakam I994 yılında 9|.3'e indi. Dış ticaret açı- ğı da 14 milyar 83 milyon dolardan 5 mılyar 164 mılyon dolara düştü. 1995 yılında ise, yine TL'nin de- ğerli kılınması nedeniyle dış ticaret açığı fırladı. Kurartışı engellenin- ce reel kur endeksi 91,3'ten 105.2"ye yükseldi. Aynı dönemde dış ticaret açığı da 14 milyar 73 milyon dola- ra çıktı. 1996 yılına ait dış ticaret rakam- lan henüz bilinmezken TL'nin su- ni olarak değerli tutulma politika- sından ANAYOL hükümetınin de vazgeçmediği. hatta bu politikay a hız kazandırdığı görülüyor. Yüzde 75 dolar. yüzde 25 marktan oluşan kur sepeti nisan ayında 1995 sonunda- kı deöerinden 1.5 puan yükbelerek 106.71 "e çıktı. Yüzde 40 dolar . yüzde 60 marktan oluşan kur sepe- ti ise 1995 yılı sonundakı W.4 dü- zeyinden nısan sonu itibanyla 3.2 puan yükselerek 101.63'e çıktı. Görüşlerineba^vurduğumuz Bil- kent Cniversitesi Iktisat Fakültesi Öğretim Cyesi Doç. Dr. Erinç Yel- dan. |989y ılından itibaren ftıizse- \iyesi ve döviz kurunun yurtdışın- dan yönlendırildiğıni beîirttı. Sel- dan. bu nedenle hükümerlerın ya ihracatçıyı ya da ithalatçıyı cezalan- dırmak zorunda kaldıgını. bunun karşısında yer alacak olan her ha- reketin büyük bir finansal kriz do- ğuracağını söyledi. Eski ihracatçılar artık ithalatçı Kur politikası ve bürokratik engeller dış ticaretle uğraşanlan yurtdışına kaçınyor Ekonomi Servisi - fhra- catçılar devlet eliyle ithalat- çı yapılıyor. Düşük kur poli- tikasının yanı sıra bürokratik zorluklar nedeniyle Türki- ye'den kaçan ihracatçılar. üre- tiınlerini başka ülkelerdesür- dürüp Türkiye'ye ihracat ya- pıyorlar. Türkiye İthalatçı ve Ihracatçılar Derneği Genel Başkanı Fcrmani Altun ıhra- catçılar arasında yurtdışına yerle^ip, o ülkelerden Türki- ye'ye ihracat yapmaya çok büyük bir yönelim olduğunu bu nedenle dış ticaret denge- sinin önümüzdeki yıifarda çok daha hızlı büyüyeceğini sa- vundu. Türkiye'nin ihracat potan- siyelinin devlet eliyle hızla eritildiğini söyleyen Fetmani Altun, ihracatçının KDV pri- mıni alamadıgına ve kambi- yo sistemindeki aksaklıkla- nn sürdüğüne dikkat çekti. Dünyamn heryennde ihra- catçılann el üstünde tutuldu- ğunu ifade eden Altun, Tür- kiye deki olumsuz koşullaria ihracatçılann hızla yurtdışına kaçtıgını kaydediyor. Altun'un yurtdışına çıkan ihracatçılara ömek olarak gös- terdiği isimlerden biri şu an- da Avustralya'nın Sydney kentinde ticari faaliyetlerine devam eden AliOygun. Bun- dan bir kaç yıl önce Zeytin- burnu'ndaki çanta fabrikasın- da yılda 3-4 milyon liralık ih- racat yapan Ali Öygun. bürok- ratik engellerin y anı sıra. özel bankalann yarattıöı engelle- rin de kendısınin yurtdışına kaçıran etkenlerden olduğu- nu vurguluvor. Şu anda Sydney kentinde başanlı bir işadamı olan Oy- gun ham deri ihracatı ile ilgı- lenıvor. Cretimi Hindistan'da yapan Oygun. ihracat yaptı- ğı ülkelerin arasında Türki- ye'nin de yer aldığını. üzüle- rek ıfadeediyor. Almanva'da Pedd\ GMBH adlı bir kuruluşu bulunan Er- sin Dirim'in öyküsü de Ali Oygun'unkine benziyor. Es- kıden Türkiye'de 5-6 adet ku- ruluşu bulunan ve yıllık 30- 40 milyon dolar ihracat kapa- sitesi bulunan Dirım bunlan kapatarak Almanya'ya gitti. Türkiye ile ticaretini tama- men kesen Dirim. artık uçak alım satımı ile uğraşıyor. Fran- .ı'dadabirulaşımşirketi var. Fermani Altun. Fransa'da bulunan ve iş ilişkileri Uzak- doğu ya kadar uzanan Cu- mali Barak'ın Sımex ve Bul- garistan'ın \arna kentinde bir demirçelik merkezi bulunan Bayram Çalışkan'ı örnek- lerine eklıyor. Çalışkan. bundan birkaç yıl önce Türkiye'ye yıllık 3-4 milyon dolarlık döv iz gırdisin- de bulunuvordu İSO Başkanı Hüsamettin Kavi 'İthalat açıklansm' Ekonomi Sen isi- Sa- nayıciler. ithalat rakam- larının açıklanmaması- nın dış ticaret açığını bü- yümesini önleyecek olan önlemlerin alınmasını geciktirdiğıni savundu- lar. Gerçekçi kurpolitika- sının uygulanabilmesi için en önemli enstrnü- manın dış ticaret ra- kamlan olduğuna dikkat çeken İstan- bul Sanayi Odası Başkanı Hüsamettin Kavi, şu anda özel sek- törün hakimiyetinde ol- duğu ıçin. ihracat rakam- lannın izlenebıldığinı be- lırterek. "İthalatrakam- lannı "ümrük birliği dü- zenlemeleri nedeniyle 5 aydır öğrenemiyoruz. Do- lay ısıv la dış ticaret açığı- nın büyüklüğüne göre döviz kurunun ihracat lehine belirlenebilnıesi, yukanya ya da aşağıya çekilmesi mümkün ola- mı\or"dedi. fSO'nun Kastomo- nu'va yaptığı gezide ko- nuşan Kav i. siyasi çekiş- melere değinerek. 550 milletvekılinin seçimler sırasında sıya>eteya- tırım yaptıklarıni belirtti. Bu neden- le mılletvekılleri- nin kolay kolay se- çime y anaşmay acak- lannı söyleyen Kavi. mev cut duruma day ana- bilecekleri kadar daya- nacaklarını. sonunda DYPve ANAP'tanolu- ı>an merkez sağ partiler ile bir sol partininın des- teğiyle güçlü bir hükümet formülünde anla^ılaca- eını ifade ettı. Siyasi istikrarsızlık ortamının etkisiyle dış borç kapılarınm kapandığı hükümetçe de onaylandı Söylemez: IMF fle anlaşma yapamayızANK.ARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı LfiıkSö>lemez. uluslararası kredi kuruluşlannın siyasi istikrarsızlık olan bir ülkeye borç vermeyeceklerini vurguladı. Söy lemez. "Hükümetin bu haliyle l luslararası Para Fonu (IMF) ile bir stand-by anlaşması yapması mümkün değil" dedi. Türkiye Esnaf ve Sanatkâ rları Konfederasyonu'nun (TESK) dün yapılan Başkanlar Kurulu Toplantısı'nda. basın mensuplannın. IMF heyetinin Türkiye ziyaretiyle ilgili sorularını yamtİayan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez. heyetin Türkiye'den aynldığını bildirdi. IMF heyetinin Türkiye'deki teknik göriişmelerini tamamladığını belirten Söylemez. heyetin. haziran sonu raporunu tamamlayacagını. temmuz ayı ortalannda tekrar Türkiye'ye gelecegini kaydetti. IMF heyetinin temmuz ayındaki ziyaretine kadar. Türkiye ıie anti enflasyonist politikalar. yapısal reformlar uygulayabilecek yeni bir çoğunluk hükümetinin parlamentodan çıkacagını umduklannı ifade eden Söylemez. IMF'nin. Türkiye ile bir stand-by anlaşması yapılıp yapılmayacağı konusunda da. o dönemdeki hükümet ile tekrar görüşmelerde bulunacağını kaydetti. Söylemez. şöyle konuştu: "Biz eğer uluslararası kuruluşlardan kredi alacaksak, I ürkiye'nin kısa vadeli iç borçlan yerine uzun \adcli kaynaklara kavuşmasını sağlayacaksak, uluslararası kunıluşlara da belirii bir istikrarlı yapıyı göstermemiz lazım. Kendi içinde kararalamayan, yapısal reformlan yapamayan. enflasyona karşı mücadele edenıeytn hükünıetlerin. yurtdışından kredi alabilmesi kolay değildir. İcraat yapacak. çoğunluğa day ali, dosya sa>aşıyla kav «a etmek yerine. Türkiye'nin ekonomik sorunlannı çözecek, yeni bir hükümet konusunun. haziran ayı içinde çözüleceğini umuyorum." Söylpmez. böyle bir siyasi istikrarsızlık döneminde IMF'yle yeni bir anlaşma yapılmasının doğru olmadığını da belirtirken. "Hükümetin bu haliyle IMF ile bir stand-by anlaşması yapması mümkün değir dedi. Söylemez, uluslararası kredi kuruluşlannın da böyle bir siyasi istikrarsızlık ortamında dış kredi vermelerinin zor olduğuna dikkat çekti. Söylemez. görüşmelerde Türkiye'nin teknik bilanço rakamlan. bütçe rakamlan üzerinde durulduğunu belirtirken. heyetin Maliye. Hazine Müste^arlığı, Devlet Planlama Teşkilatı. Ozelleştirme ldaresi Başkanlığı ve ilgili teknik birimlerin yanı sıra. çeşitli sivil toplum örgütleri. siyasi partiler ve sendikalarla da görüştüğünü kaydetti. IŞÇININ EVRENINDEN ŞUKRAN SONER Arada Kaynatabilirler mi?Televizyon haber programında genç gazeteci, Şevket Ka- zan'a soru yöneltiyor: - DYP ile anlaşıp 5 yıldan geriye dönük hesap sorulmama- s; üzerine anlaşmaya vardığınız söyleniyor. Sabahtan akşama Allah'tan. Hak'tan söz eden bir partinin en saygm isimlerinden biri olarak tanınan Kazan'ın. böyle bir soruda olsun. zorlanacağını ummak istiyordum ki son derece rahat, pişkın, savunmaya geçiyor; "Meclis'ın geriye dönük sorgulamalara hakkı olmadığı, kaldı ki suçlamaları Meclis cıd- diye alsa da yargı açısından zamanaşımı işleyeceğinden bo- şuna kürek çekileceğı" anlamına gelen bir şeyler söylüyor. inanılır gıbı degıl. Erbakan ve Çiller'in malvarlıklarının he- sabının sorulmaması. Mercümek. TOFAŞ, TEDAŞ dosyalan- nın Meclis gündemine gelmemesi, örtülü ödenegin altındaki pisliğın örtülmesi ıçin galiba denemeyecekleri yol, yapmaya- cakları ış kalmayacak? Sızi bilmiyorum ama kendi adıma, onlar kaçtıkça, akla gel- meyecek çarelere sarıldıkça, işlerin bizim sandığımızdan, dü- şünebildığımızden çok daha büyük boyutları oldugu şüphesi- ne kapılıyorum. • • • Sayın Kazan'ın da söyledıği gibi, Meclis suçlamaları ciddi- ye alsa da yargıda zamanaşımı devreye gireceğine göre Erba- kan ve Çıller ve de kaderlehni onlara bağlamış parlamenterler ve partı yönetıcileri neden bu kadar korkuyorlar? Kaldı ki Erbakan ve Çiller. hesap vermemek ugruna, ufukta görünen imam nıkâhını kıysalar, Refah-DYP koalısyonu ile Meclis'te hesap sorulmasını engelleseler. kamu vicdanında, Mec- lis'ten, yargıdan daha agır bir zan altında, cezalandırılmış ol- mayacaklar mı? Bir diğerını Meclis gündemine sokmuş, dosyaları açmış iki lider ve partı. kendilehnden hesap sorulmasından kurtulmak üzere. butun tükürdüklerini yalayıp, olmazları olur yapıp. hep birlikte seyrettiğimız akıl almaz bir çirkin oyun sahneliyorlar. Üstüne üstük, Baykal'la CHP'yı, Ecevit'le DSP'yi de oyun- larına ortak edebıleceklerini, bize de bütün bunları yutturabi- leceklerıni hesaplıyorlar. Bu saatten sonra gerçekten olabilir mi? Yeni hükümet, se- çimler falan deyip arada kaynatabilirler mi? Hesap vermekten kurtulup, büyük(!) liderler olarak yüzümüze bakabılirler mi? Çok daha önemlisı. biz seyredebilir miyiz? Meydanları doldurup. söylediklerini dinleyip, yaptıklarını onaylayıp alkışlayabılir mıyiz? Partilerının başında kalmayı başarabilir, partilerı de onlara rağ- men seçmenden oy alabilmeyı sürdurürse, hiç kuşkusuz ki "e^ef". Sonunda çok kötü gıdecekleri kesin olsa bile, uzun bir sure için daha "evet". Nedenı ise onaylanıyor olmaları değil. Bu kadar rezaletten sonra aslında onlar, kamu vicdanında ve hatta onları alkışla- yanların, onlara oy verenlerin, hatta onların yönetim kadrola- rında militanca görev alıp onların parlamenteri olanlann kafa- sında bile. ne kadar ret edilirse edilsin "suçlular". Hesap vermekten böylesine çirkin yollarla kaçmış olmakla. başkaları için kolayca ve sık sık uyguladıkları yargısız infazın, kendilerı için uygulanmasını da sağlamış oldular. Ama görülen o kı ne Erbakan. ne Çıller ne de göbekleriyle, kaderleriyle onlara bağlı olanlar ya da onlar sayesınde çıkar- larını yürütmeyı düşünenler için böyle bir tablonun hiçbir an- lamı yok. Onur, erdem, etik değerler... Onlar ne ki? • • • Günümüzde iktidar, para. güç, onlan elinde tutmak önemli. Elinde tuttugun sürece, her istediğıni yapar, dilediğin gibi ya- şar. ellerin bal tutar, başkalarına da tutturursun. Bu güçler elinden kaçtı mı, başına geleceklerden kork. Erbakan da Çiller de bunun bilincine fazlası ile varmışlar. Ne pahasına olursa olsun iktidarda oimak, hesap vermekten kur- tulmak savaşmı verıyorlar. Meclis'te hesap sorulup sorulmamasının. gerçekte hesap ver- me anlamında fazlaca bir anlamı yok. İktidar güçlerini yitirme anlamında çok büyük bir anlamı var. Onu yitirdiklerinde başlarına kimbilir bizim bilmediğimız. on- ların bildiğı neler neler gelebilir? Özal ve hanedanı örneğinde, bir ufak hesaplaşmaya maf- yanın bulaşması. Edes adına Civan'a tetik çekilmesi. bilme- diğimız nelerı öğrenmemize neden oldu. Bence Çiller ve Erbakan asıl iktidarı, ipin ucunu kaçırdıkla- rında ortaya çıkabileceklerden, başlarına gelebileceklerden, yandaşlarıyla birlikte yuvarlanıp gitmekten öylesıne çok kor- kuyorlar kı ipin ucunu kaptırmamak için, en olmazı yapmaya, bizi her gün yeniden şaşırtmaya devam edecekler. Arada kaynatabilirler mi? Daha dogrusu bız bu kadarına izin verecek, seyredecek miyiz? Verirsek, başımıza gelen her bir şeyi fazlası ile hak etmiyor muyuz?.. Çağdaş otomobil Türkiye'ye 'lüks' Çağdaş bir otomobilde bulunması gereken nitelikler çeşitlidir. Güvenlik bakımından otomobilin gövdesi olası Dır çarpışmada planlanmış bir şekilde katlanarak hem çarpışma enerjisini yavaşlatmalı hem de yolcu kabininin fazla hasar görmesini önlemelidir. Direksiyon mili önden çarpışmalarda sürücüye doğru ilerlememeli ve direksiyon simidi de yumuşak maddelerle kaplı olmalıdır. Hem sürücü hem de yolcu için hava yastığı artık vazgeçilmez öğelerdir. Öndeki emniyet kemerlerinde ise bir kaza anında kemeri otomatik olarak geren gergi sistemi bulunmalıdır. Kapılar ve ortadaki direk yandan gelecek darbelere karşı geliştirilmiş olmalıdır (yeni yan hava yastıkları da çıktı). ABS fren her türlü koşulda fren yapabilmek ve direksiyon hâkimiyetini koruyabilmek açısından son derece gereklidir. Çevrecilik açısından, bir otomobilde en başta katalitik dönüştürücülü bir egzoz sistemi bulunmalıdır. Aracın az yakıt tüketmesi de doğayı daha az kirletmesi demektir. Otomobildeki parçalar yeniden kullanılabilir ya da yeniden kullanılmış olmalı, aracın boyasında çözücü olarak sentetik çözücüler yerine su kullanılmalıdır. Ses kirliliğini önlemek için aracın gürültüsü belli degerleri aşmamalıdır. Bu genel güvenlik ve çevrecilik niteliklerine ek olarak her aracın farklı bir sürüş özelliği, konforu vb. bulunur. Bunlar kişiden kişiye değişen, ama yine de önemli özelliklerdir ve otomobil satın alırken göz önünde buiundurulmalıdır Yukarıda saydığımız niteliklere sahip bir otomobil bugün Türkiye'de 1.5 milyar liradan başlıyor. Bunlar aslında her otomobilde bulunması gereken olmazsa olmaz niteliklerdir, ama Türkiye'de ne yazık ki 'lüks' tanımı içine girmektedir. Insanların Batı'dakinden daha az para kazandığı, ama otomobillerin Batı'dakinden daha pahalı oldugu bir ülke Türkiye. Bunun için pek çok kişiye şükran borçluyuz! • VİTRİN Nissan Micra Türkiye'de KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA... • OTOMOBİL PAZARI canlanıyor. Mart ayına göre yüzde 13.7 artış gösteren otomobil satışlan nisanda toplam 20.124 adede ulaştı. Yerli otomobil satışları geçen yılın nisan ayına göre yüzde 5.3 artarken geçen yılın ilk dört ayına göre yüzde 11.6 azaldı. ithal otomobil satışları mart ayına göre yüzde 2 artarak 3.869'a ulaşırken geçen yılın mart ayına göre yüzde 242 arttı. Geçen yıl durgunluk nedeniyle ilk dört ayda 3.614 otomobil satılırken bu rakam, bu yılın aynı döneminde üç katına çıkarak 11.076 adede ulaştı. Satış rakamlarını incelerken önemli iki nokta Opel ile ilgiliydi. Birincisi. 'yerli' üreticilerden biri olan Opel'in en çok ithal edilen otomobil olması, diğeri ise Türkiye'de üretilen Astra modelinin ilk 4 ayda sadece 12 adet satılması. • VOLVO kamyonlarının Türkiye temsilcisi Ulusoy Holding AŞ'nin yeni yönetim binası ve tesislerinin açılışı için Türkiye'ye gelen Volvo Truck Corporation Yönetim Kurulu Başkanı Kaıi-Eıiing Trogen, Ulusoy Holding AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Ulusoy ile birlikte düzenlediği toplantıda, Volvo ile Ulusoy'un Türkiye'de başanlı bir işbirliği için olduğunu belirtti. • ALFA ROMEO Türkiye'deki müşterilerine 'A/fa yolyardımı' adıyla bir yardım hizmeti sunuyor. Bu. Alfacıları ve Alfa Romeocuları istenmeyen ve beklenmeyen her olaya karşı güvence altına alan bir yardım paketi. • Kavvasaki 100 yaşında. Ulaşım, ağır sanayi, havacılık, endüstriyel donanım alanlarında faaliyet gösteren ve dünyanın en hızlı motosikletlerini üreten Kavvasaki, bu yıl 100'üncü kuruluş yıldönümünü kutluyor. Nissan'ın mini otomobili Micra, Türkiye'de satışa sunuldu. 1993 yılında gazetecilerin oluşturduğu bir jüri tarafından Avrupa'da 'Yılın Otcmobilı' seçilen Nissan Micra sevımli bir dış görünüşe ve göz alıcı renklere sahip. 1.3 litrelik motoru 810 kg. ağırlığındaki otomobili 12 saniyede sıfırdan yüz kilometre hıza ulaştırıyor. Son hızı 170 km olan Micra, 90 km/s sabit hızda sadece 4.9 htre benzin tüketıyor. Şehir içindeki tüketimi ise 6.6 litre. Hıdrolik dıreksıyonu ve dar dönüş çapı da şehir içi kullanımda kolaylık sağlıyor. Mıni Nissan'ın güvenlik ve çevreyi koruma özellikleri de son teknolojiyi yansıtıyor. Fiyatı ise 1-1 milyar 180 milyon lira arasında. • Volksvvagen'den Polo Classic • ••••Polo'nun bagajlı versiyonu yeni Polo Classic I I U U tanıtıldı. Polo'nun özelliklerine ek olarak • • • arkada Sedan tıpi bagaja sahip Polo Classic, 455 litrelik bagaj hacmıne sahip (Şahin'in bagajı 400 litre). Toyota Corolla, Ford Escort ve Opel Astra'nın Sedan modellerine rakip olan Polo Classic'in uzunluğu 4.16 m vegenişliği de 1.64 m. VW Polo Classic'te 1.6 litrelik 100 beygırlik motor var. Canlı bir performans sağlayan bu motorla Polo Classic 10.7 saniyede sıfırdan 100 km/s hıza ulaşıyor. 90 km/s'deki yakıt tüketimi ise 5.8 litre. Ayarlanabilır hıdrolik direksiyon, sis farları, ısıtmalı silecekler, merkezi kılit ve elektronik şıfrelı kontak anahtarının standart olarak bulunduğu en ucuz Polo Classic'in fiyatı 1 milyar 295 milyon TL ABS, klima ve çift hava yastığı da 225 milyona mal oluyor. • ÇİFTÇİ DOSTU /SADI LLAH usı M! Tanma Yalım Erez darbesi...İZMİR - Tansu Çiller ve kadrosu- nun, devletı yönetmek yerine dağıt- mak ıçin ış başına geldığı anlaşılıyor Geçen dönem devlet bakanlığı koltu- ğuna oturduğu anda devleti tahrip et- meye başladı. Başbakanlığa geldik- ten sonra vurgunlar, soygunlar ola- ğan hale geldi. Ardından da cumhu- riyet kurulduğundan bu yana görme- diğimiz, işitmediğimiz "çirkin siyaset" oyunları ğeliştı!.. Kendisi gitmiş gibi görünüyorama, kadrosu halâ iş başında. Devletin ve önemli kuruluşların tahribatı hâlâ de- vam ediyor. Tansu Çiller'in yıldızının parlaması ile birlikte Türkiye'nin siya- set gündeminde önemli bir yer alan Yalım Erez, Sanayi ve Ticaret Bakan- lığı'nda akıl almaz bir kıyıma gınşti. Yıl- lardan beri, ihtilallerin, çıkar çevrele- rınin yıkamadığı Tarış, Çukobırlik, Antbirlik, Trakyabirlik, Fiskobirlik, Karadenızbirlik. Kozabirlik gibi Ta- rım Satış Kooperatifleri Birlıkleri'ni yok etmeye çalışıyor!.. 12 Eylül darbecilen, Turgut Özal, Tansu Çıller bu birliklerı etkısız ha- le getırmek için ellerinden gelen her şeyı yaptılar. Hele, Tansu Çiller bir- likleri yok etmek için çırpındı. Ba- şaramayınca da batırmaya çalıştı. Hatta bir ara "ozelleştirme" kap- samına alacağını açıklayarak gülünç duruma düştü. Zira, bırlikler yüz bin- lerce çiftçinin malıydı ve zaten özel- di...1980 yılına kadar iktidarlarını güç- lendirmeye çalıştıkları bu bırlikleri, 12 Eylül darbesinin ardından gelen yöne- timlerin yıkmaya çahşmasının elbet- te önemli bir nedeni vardı. Örneğın, Tariş 1934 yılında Atatürk'ün emri ile kurulmuştu. Arkasından da diğer bir- likler gelmişti. Bu bırliklerın kuruluş amacı, milyonlarca Türk çiftçisini özel sektörün sömürüsüne karşı korumak- tı. Atatürk ve daha sonra gelen lıder- lerin hepsi bırlikleri güçlendirmeye ça- lıştılar. İnönü, Bayar, Menderes, De- mirel ve Ecevit'in bırlıklerin güçlen- mesinde önemli katkılan oldu. Hele İnö- nü, Ecevit ve Demirel bu bırlikleri açık açıksavundu!.. Birlikler büyüdü Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerı kısa bir süre içinde dev kuruluşlar ha- line geldi. Sanayilerini kurdularvege- liştirdıler. Batılı ülkelerdeki benzerleri gibi bütün ülkeyi ve tarım ürünlerı pa- zarlarını denetimleri altına aldılar. Ko- operatif olarak çıftçiyi, sanayıcı olarak da tüketiciyi korumaya başladılar... Böylece pamukta, zeytinde, zey- tınyağında. ıncırde. üzümde, ayçıçe- ğinde, fındıkta ve diğer ürünlerde özel sektörün çiftçıyi sömürmesi büyük öl- çüde önlendı. Tabıi birlıklerın gelişmesi ve büyü- mesı. üretıcınin ve tüketıcının hakkı- nı yıyerek büyük paralar kazanmaya alışan özel sektörü sıkıntıya soktu. Daha 1980 yılından önce. birliklerı yıp- ratmak için kampanya başlattılar. Çe- şitlı dedıkodular yaygınlaştırıldı. Ama hiçbirı sökmedı. Çünkü milyonlarca çiftçı birlıklerin kendilerinı nasıl koru- duğunu yaşayarak görmüşler ve sa- hip çıkmışlardı. Bu nedenle siyaset- çiler de bu birlıklerin aleyhinde tavır koymaktan kaçınır hale gelmışlerdi. Ne yazık kı Türkiye'de oluşan ah- laki, siyasi ve ticari alışkanlıklan al- tüst eden 12 Eylül darbecilen. ış ba- şına geldiklerı ilk yıllarda birliklerı ve tarımsal KlT'leri etkisiz hale getirebıl- mek için yasa ve yönetmeliklerde de- ğişiklikler yaptılar... Bu arada özel sek- törte bütünleşen 12 Eylül darbecıleri satıp kurtulabilmek ıçin birliklerı "ka- radelık" olarak ilan ettıler. Gerek dar- becıler. gerekse onlardan sonra ge- len hükümetler. birliklerı batırabilmek ıçin borç batağına surukledıler. Battı batacak derken ortaklardan oluşan yönetıciler ve atanan genel müdürler birlıklere sahip çıktılar. He- men hepsı, kendılerıne hazırlanan tu- zakları aşarak bırlikleri düzlüğe çıkar- dılar. Bir kısmı kurtarıldı... Bir kısmı da işlerini yoluna koymak üzere... Tam 16 yıl itilip kakılmasına rağmen birliklerin geldiğı bu nokta buyük ba- şanydı. Başan ortakları bütünleştırıyor, bütunleşme de birliklerı güçlendiri- yordu... Bu başarıda halkımızın da, ortakların da, yönetimlerin de büyük katkısı vardı... Ancak bu başarıya tek sevınmeyen çıkar çevrelen ılebazı bakanlaroldu... Orneğin. Sanayi Bakanı Yalım Erez, böylesine bir başarıyı sağlayan birlik- lerı kutlayacağına cezalandırdı. Tariş Genel MüdürCihan Altınöz, Trakya- birlik Genel Müdürü Fuat Erçetin, Antbirlik Genel Müdürü Malik Ünal, Karadenizbırlik Genel Müdürü Yusuf Ergün ve Kozabirlik Genel Müdürü Mesut Gül sudan gerekçelerle gö- revlerinden uzaklaştırıldı... Mesut Yılmaz karamameleri im- zalamadığı için Yalım Erez'in görev- den alamadığı genel müdürler Anka- ra'da adeta zorunlu ikamete mecbur edıldı... Tanm kesimınde ışlerın tam yo- ğunlaştığı bir sırada birlikler kasten başsız bırakıldı. Yerlerıne bakmak için yetkisız ve hatta tecrübesiz kişiler gö- revlendırıldi. Ayrıca bazı uzman yöne- ticıler evlerine gönderildı... Böylece tam huzura kavuştuğu sırada milyon- larca çiftçinin umudunu ve geleceği- ni bağladığı dev kuruluşlar yeniden •<argaşa ortamına itildi... Başbakana da danışılmadan yapıl- dığı anlaşılan "Yalım Erez darbesi" milyonlarca üreticinin daha çok sömü- rulmesine ve bu arada bazı özel sek- tör kuruluşlarının da trilyonlarca lira da- ha fazla para kazanmasına yol aça- caktır... Ayrıca 1996 Yalım Erez dar- besi Türk tarımında da onarılması ım- kânsız yaralaraçacaktır... Zira bu gö- revden a\malar "biriiklenn tasfiyes/" ıçin atılan ilkadımdır... Eğeryönetimlerde başlatılan hareket başarıya ulaşırsa, arkasından daha ağır uygulamalar ge- lecektir... Aslında Yalım Erez'in mısyonu bu- dur. Kişılerin sözlerıne bakarak aldan- mamak gerekir. Zira Erez. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nı. tarım kesimini koruyan kuruluşları yıkmak ve özel sektörünün daha çok para kazanma- sını sağlamak ıçin istemıştır... Kendi- sıne de bu görev aynı amaçla verilmiş- tır... Hele Yalım Erez'in gıderayak böy- lesine önemli bir darbe girişimınde bulunmayı göze alması çok düşündü- rücudur... Yılmaz da "Ben yapmadım" dıye bu sorumluluktan kendıni kurtaramaz... Zira başbakan olarak bu darbe hareketinı durduracak güçtedir... •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear