22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ 12 BIR KONU BIR KONUK 'Satmakdeğil, bulundurmak suç' LEYLATAVŞANOĞLl Sezih Başgelen bir urkeolog, araştırma- cı veyazaı: Bundan üçIıatıa kadaröncebir ilıbtırüzerineevi ve işyenneyapılan bcıskın- larda çoksayıda tarihi eser toplııdığı beiir- leneıı, aııcıık bıı eseılerisatma vcı da kaçır- ııuı gihi bir düsiincesi olduğuna dair hiçbır bıılgıı buhmmayan Sezih Bıışgelen medya- du "tarihyağmacısı" olurak lamiıldı. Bu)- geleıı gözahma almdıktan sonra hakkında davu açıldı. Tıılııksıız olaruk ywgıltınaıak olaıı Bü}gelen le bir süredir Türkıye de kül- tür ve tarıh mirasımn mısıl yağmalandığı komısunıı göıiisecekrik. Ancak tııvya ihbcır üzerine vapılan bıı buskın okırı giriııc e gö- riişmemi: gecikti. Bıı komışmada Bıışgelen bize. 2S63 savıh Eski Eseıleri Konıma Ya- susı ınn ne kadar lııtarsız ve boshıkhırla do- hı olılıığıımı anlaıtı. "Yasayu göre tarihi eser satmak suç değil. Çünkü Istanbul'un biiriin bitpuzarlarındayağmalanan yetier- den kaçırılan tarihi eserler satılıyor. Ama evde bulundurmak suç. Çünkü bana oldu- ğu gibi baskınlar diizenleniyor " dedi Baş- geleıı le bu ganp durumu ve vasuııııı ııasıl düzeltilmesi gerektiğinı komtştuk. ^•^^™ Sizinle bu söylesiyi yapmayt bir süre önce plaıılamıstık. Ama medyada si- zinle ilgili kopan bufırtına yiizünden söy- leşimiz epeyce gecikti. Soııuçta bir araya gelme ve konuşmafırsatını bulduk. Türki- ye'de ıızıın zamandır koleksiyonculukla il- giliçeşitlitartısmalar var. Sizce koleksiyon- culuk nasdyapdmah? BAŞGELEN - $u anda Türkiye'nin gün- deminde bayağı bir problem var. Bunun bir kısmı politikadan kaynaklanıyor. bir kısmı Türkiye'nm hızla gelışen yapısından kay- naklanıyor. Bir kısmını da biliyoruz. çok de- ğişik argümanlara oturuyor. Ama eski eser- ler. koleksiyonculuk alanında, arkeolojide biraçık hava müzesi gibi olan ülkemizde şu andabüyük problemlenn yaşandığı ve yaşa- nacağı da bir gerçektir. Bunun büyük nede- ni: toplumda bu konudaki bilinçlenme. ılgi- lenme. merak zaafı, öbür tarafta yasalann bu yeni gelışmeyeayak uyduramaması ve yasa- lann içındekı bazı hükümler. Onun da dışın- da bu gıbı konulara yönelık teşkılatımızın. bugün cumhuriyet tarihimızın gerek kadro gerekse de elımızdekı yetki ve imkânlarba- kımından en zor dönemi. en sorunlu dönemi yaşıyor olmasıdır. Insanın ilk üretıme geç- tığı dönemden. bunu neolıtık olarak kabul edersek. zamanımızdan 12 bin yıl öncesın- dengünümüze kadar sayısızuygarlığabeşik- lik etnıış ve adeta bır açık hava müzesı nite- lığınde. mmammt Istanbul'da örneğin Saraçhane Meydanı 'nda bir Bizans yapt kompleksin- den çıkına parçalar herkesin gözü önünde sergileniyor. Bunları korumak için hiçbir önlenı de ahnmıyor. Istanbul'ıın pek çok yerindeaynıgörüntüyle karsılaşabilirsiniz, Bu ııasıl oluyor? BAŞGELEN -Bakın şimdi. bu parçalann bır kısmı bır zamanlar oralarda duruyor idı. Bunlar şimdı artık yok. MMMM Peki, bunları neden hiç kimse sorgıılamıyor da sizin gibi insanlar günah keçisi haliııe getiriliyorlar? BAŞGELEN - Şu anda Anadolu'da her taraf büyük bir vağmavla belirli merkezlere akıyor. Bugün lstanbul'da her türlü bıt pa- zanna gıdin. Bu parçalann oralara kanıyon- lardolusu aktığını görüyorsunuz. Biz bu ta- rihi eserlerin tıcari meta halıne getinlıp sa- tılrnasına karşı büyük bir müeadele veriyo- ruz. Bugün biz Türkiye'nın kültürel envan- tenni hâlâ çıkarabilmiş değıliz. En büyük vehamet de burada. Bakıyorsunuz, bir tür- benın çinileri ya da bır caminin âlemlerı ya da minberınin bir parçası sokülüyor, yerıne yenısı konuyor. Aslı ıse Istanbul'daki belir- li merkezlerde satılıyor. Yıllardır. bu parça- lann açık açık satıîması ya da yurtdışına gönderilmesine önayak olan ellerin kınlma- sı için müeadele veriyorum. Hafıza kaybından ne kastediyor- sunuz' BAŞGELEN - Çünkü bilgi yok oluyor. Belirli knterler çerçevesinde belirli bir sis- tematik içınde değerlendirilmesi gereken. uzmanlarının alması gereken bilgıler yok olup gıdiyor. O yerinden koparttığınız eser. bulunduğu yerde bilgi ve anlam ıfade eder- ken öbür tarafta sadece ticarı bir metaya dö- nüşüyor. birilerininbahçesinisüslüyoryada dekoratif amaçlı bır eşya halıne geİıyor. Anadolu bugüne kadar böylesıne büyük çapta bir hafıza kaybı. böylesıne bir yağma ve eser yıtirilmesini yaşamamıştı. BAŞGELEN - Batfdakı ömeklennde ol- duğu gibi Türkiye'de de koleksıyonculuk belirli yasal ve etık değerler üzerine oturdu- ğu zaman ülkedeki bu tip kurumlaria uyum- lu çahşabılecek. Batıdaki örnekler gibi bı- lıme de çok faydalı olabilecek bır nıtelıkte. Fakat bunun baglı bulunduğu yasalar bu- günkü yaşamda çok büyük terslikler içeri- yor. Yani koleksiyonculuk serbest. ama es- ki esen almak ya da bulundurmak suç. A- ma her şey her tarafta satılıyor. Cebınize bı- raz para koydunuz mu bugün her türlü ese- ri. her türlü dönemden olmak kay dıyla Istan- bul'da alabıliyorsunuz. Bunlar alenen satılı- yor. Yani bu iş suç değil. ama bulundurmak suç. Işte, böyle garipTtraji-komik olaylarla karşı karşıyayız. Yasadakı bu gen zekâlılık- lar. bu boşluklar bir tek kıtlenin işine yarı- vor. mm^mm Kinıya da kimler bu kitledekiler? BAŞGELEN -Türkiye'nin tarihsel zen- ginlığini ve bir daha yenne koyamayacağı- mız kültürel varlığını yurtdışına kaçıran mthraklara. yurtdışındakı ve yurtıçındekı merkezlere yanyor. Dikkat ederseniz toplu- mumuzdaki öbür yasaklar da aynı şekılde- dır. O yasaklar üzerinde tıcaret yapan. o ya- saklar üzerinde belirli bir ekonomı oluştur- muş ınsanlann işine yarar. Çünkü olay. ye- rın altına ıner. Yasaklı olduğu sürece de ye- nın en aeı ve zor döneminden geçiyor. Yıl- lardan ben müze teşkilatına. bu teşkilatı ayakta tutacak ve ileriye götürecek kadro alımı yapılamıyor. Bazı yatay geçı^ler var. ama 1980"lı yılların ortalanndan itıbaren müzelere bir tek yeni eleman alınmıs. değil. Bu önemlı müesseseyı canlannı dışlerine takmış çalı^arak ayakta tutan bır kadro var. Bu kadronun üyeleri ya olmadık iftiralarla karş.ı kar^ıy a kalıy orlar y a da emeklılık çağ- lan geldiğı ıçın zorunlu olarak emeklı edi- lıy orlar. Bugün Türkiye müzelerinin kadro- larının hepsi açıktır. \1üzeler, bırakın bah- çelennı. kapalı teşhir yerlennı bile koruya- cak bekçı bulamaz durumdadırlar. Türkıye müzelerinin bugün kendı envan- terleri bulunmamaktadır. \eyin degıştınl- dığini. ney ın yok olduğunu bıleııııyor>unuz. ^ I M ^ ^ Müzeler teskîlatınııı kendi kay- naklanyok mu? BAŞGELEN - Var. Bu oluştu. Ama çok garipbirşekildebukaynaklarMaliye'yedö- nüyor. Müzeler bugün Darphane gıbı para basıyor. Müzeler süreklı bılet kesıyorlar. A- ına buradan gelen paranın bır kısmı beledı- yeye. bir kısmı Maliye'ye gıdıyor Teşkilat çok önemlı bıraçmazın içınde. Türkiye'deki bütün ören yerlennı düşü- nün'.'Oralardaki hadise sadece Deli Dumrul turizmıne benziyor. Bir köprünün başında siyeline sahip bir ülke. Ama Türkıye ünıv er- sitelen fabnkasyon şekilde arkeolog yetiş- tınyor. Bunlann sayılan üç bıne ulaştı. Bu- rada bır mastürbasyon var. Eğıtılen bu kıt- leye dev let "Güle güle" dıy or. ••••• Oysa müzelerde, ören yerlerinde pek çok bos kadro olduğunu söylediniz— BAŞGELEN - Ev et. övle. Çok gen zekâ- lı bır politika Türkiye'de her alandaki olay burada da geçerli. Dev let şu anda gelişme- nin önünü tıkadı. Yapı. her türlü yeni geliş.- meye. yeni fikre karşı statükocu kalmak. <^mm^t Gerekçe olarak ne gösteriliyor? BAŞGELEN - "Şu anda para yok" denı- yor. İnsanlar evsaflı değil. Bazı şeyierı ka- patır. bazı şeylen gızler, şeffaf olmazsanız rahat edıyorsunuz. Hıç kimse sıze soru sor- muyor. Ama artık Türkıye'nın soru soıma- sı lazım. Bu elbıse artık Türkiye'nin geliş- mesine uymuyor. Darlıktan her tarafı patla- dı. Türkiye artık çok cıddi bır atılımı gerçek- leştırrnek zorunda. Ortadoğu'da çok ciddi birjeopolitik noktadabulunuyor. Arkeoloji bugün Türkiye'nin vıtrınını. ımajını değış- tırecek çok cıddı argümanlara sahip. Çünkü bütün Batı. arkeolojiye meraklı. Bakın. Tür- kiye'deki araştrrmaların yüzde 80'i yaban- cılar tarafından yapılıyor. Amerikalısından .nadolu'da her taraf büyük bir yağmayla belirli merkezlere akıyor. Bugün Istanbul'da her türlü bitpazarına gidin. Bu parçalann oralara kamyonlar dolusu aktığmı görüyorsunuz. Yıllardır, bu parçalann açık açık satıîması ya da yurtdışına gönderilmesine önayak olan ellerin kınlması için müeadele veriyorum. Türkiye bugün çok büyük bir hafıza kaybı ve değer yitimine doğru gidiyor. Bir kültür mirasının ülke dışına kaçması ve tümüyle yok olması tehlikesiyle karşı karşıya. ••••• Toplıımıın bir kesiminde esere karşı çok olumlu bir sevgi var... eski raltı ekonomisi. uyuşturucu ve öbüralanlar- da olduğu gibi yeraltı kaçakçılıgı çok rahat at oynatır. Çünkü onun rantı vardır. O ranta göre de belirli bütçeler. belirli paylaşımlar bulunur. ^mma^ tsin içinde kimler var? BAŞGELEN-Çok üzülereksöylüyorum. ama işin ıçine müzelerde giriyor. Türkiye'de bu dengeleri koruması gereken kurumları- mızın da bu işlere bulaştıklanna tanık ol'u- yoruz ve çok dennden etkilenıyoruz. Bir Adana Müzesi tümüyle soyuldu. Bugün. müze soygunlan Türkiye'nin gündeminde- ki en önemli meseledır. Bugün dev let bizzat. "gizü" damgalı evrakıyla bunu üç dört kla- sörde toplamıştır. Bütün müzelerimiz soyul- muştur. Ama bu durum bir türlü kamuoyu- na açıklanmaz. Ömeğin Akşehir Müzesi'nin bahçesinde doğru dürüst eser kalmamıştır. Artık kaçakçılar v e Türkiye'de sistemi oluş- turanlarbu işı o kadar alenı yapıyorlar kı mü- zenın bahçesine kamyoneti dayayıp açık teş- hirdeki eserleri götürüyorlar. I^MBB^ Peki. Türkiye müzeciliği bugün ne durumda? BAŞGELEN -Türkıye müzeciliği. tarihı- bırısı durmu!j. bılet kesıyor. Ama ne bir uy a- n. ne bir bilgi levhası var. Bınlerinden bır paraalıyorsanızbununkarşılığını verıneniz lazım. Oysa Batı'ya gittiğınız zaman. kafe- şinden audio-vısual gösten yerlerıne. ÇD- Rom'una kadar her şeyı buîduğunuz ören yerleri \ e bu tıp kültür parkları görürsünüz. Ama biz bu aşamaya gelmedık. Sadece bı- let kesiyoruz. onun da dışında insanları pa- nayır yerinde dolaştırır gıbı gezdırıp dışan çıkartıyoruz. Tabıi bırkaç iyı örnek de var. Bodrum Müzesi bu konuda çok uç. ıv ı bır örnektir. O müzeyi düzenîeyen kıtjinin de başına olmadık işler gelmıstır. Türkiye'de arkeoloji. müzecilik. koleksiyonculuk ağ\r bir kriz yasamaktadır. Rasyonel yasal hii- kümlerle. rasyonel yeni organızasyonlarla ve birkaç dil bılen. kendinı uluslararası dü- zeyde kamtlamış ya da kanıtlayacak kado- larla düzeltebilırsıniz bu durumu. Bugün devleti çürümüşlüğe, kokuşmuşluğa ve umutsuzluğa sürükleyen durumla. Türk kül- lür müesseselerinin 2000'U y ıllarda ya^ama olanağı bulacağını sanmıyorum. Orada ya çok ciddi reformlar yapılacak. müzelerımi- zı. ünıv ersıtelerımızı.kadrolanmızı.bu alan- daki her türlü tlgilı kültürel bırimlerımızi çağa uyduracağız y a da her şey bitecek. Tür- kıye. çağa uydurmak ıçın genç ınsan potan- Japonuna. Kanadalısından Avustralyalısına kadarherkesçalışıyor. Bütün dünyanın üni- v ersıtelerı ara:jtırma yapmak için can atıyor. Bızım kadrolanmız bunların karşısında komedı tıyatrosu gibi kalıyor. Ciddi bir has- tal ığın içindeyiz. Bunu doğru teşhis edip te- dav ismı de getırmemiz lazım. Türkiye. bu- gün çok önemlı bir kan kaybı yaşjyor. Bu- gün Türkıye'ye doğal peyzajını yitirttik. Ke- kova'nın üzerinden. en geri zekâlı proıeyle. bağırsaklannı delercesıne bir karayolu geçir- dik. Oradaki bütün doğa gitti. Kaplumbağa- ların üreme alanlan gıtti. En önemlı Dalyan alanı gıtti. Aynen züccacıye dükkânına gir- m\!; fil gibi her şey i mahvedıyomz. Çok kü- çük partı. çıkar hesaplan için en önemli ova- lan yitirttik. Türkıye son 10-15 yıl içinde bü- tün bu alanlardaki kaynaklannı ınanılmaz bır hesapsızlıkla harcadı. Artık belgeleme- ye yetışemez duruma geldik. Istanbul'u bı- İe belgeleyecek bır merkez yok.. M M M Bu arada korumacılık yapmaya çalışan kurullar da görevden almıyor... BAŞGELEN -Öyle oluyor. Bakın. Tekır- dağ Müzesı'nı harap bir halden olağanüstü boyutlarataşıyan. Marmara Ereğlisi'nin in- şaat yağmasına karşı duran bır kışı görev den alındı. O zaman ne yapacaksınız? Bir de bu konularda en önemlı altyapıyı oluşturmaya çalışan. etik değerlen savunan bır y ayını on sekız yıldır başanyla ayakta tu- tan ve bu konuya hayatını vakfeden bır ki- şinin (Nezih Başgelenın kendısı) başından aşagı da bır kova pıslik döküldü. Ben bir vatandaş olarak soruyorum. Bu kadar mı haset edildik? Bu kadar mı nefret edildik'' Verilmeyecek hiçbır hesabım yok. Elime geçen parayı belirli bır yasam standar- dına bile ayırmadan buralara harcadım. Bugün çok çürümüş. kokuşmuş.. iğrendi- ğimiz bir süreci yaşıyoruz. Artık haberleri bile izlemek istemıyorum. Belirli bir kesim medya güvenilirliğinı. saygınlığını yıtırdı. \'eriİen bir habere karşılık insanlar artık. "Acaba bu haberi vtrnıck'rindeki amaç ne- dir? Altında ne >ar?" diye düşünüyorlar. Bü- roma gelen yüzlerce telefon. binlerce faks mesajı bunun en güzel kamt\. Naşamı çok göz önünde olan bır ınsana bugüne kadar sa- vunduğu ılkelerin tam tersi bır ımaj yaratıl- maya çalışılıyor. Ben şu anda çalıştığım alandaki bir gariphkle yargılanıyorum. O açıdan benım venlemeyecek bır hesabım yok. Ama ülkeme de gelecek kuşaklara da güvenmek ıstiyorum. Çünkü amacım. mıs- yonumu temizlemek. Pek çok değeri koru- mak için uğraştık. O değerlen korumak için çok sıkmtı. acı çektık. ama hiçbır zaman ödün vermedik. Bugün o misyonu yarala- mak istediler. Yaraladıklannı sanmıyorum. Ama biraz olsun belirli kitlelerde şüphe uyandırmış olabılirler l$te bunu temizle- mek durumundayız. Ben bunu affedemıyo- rum. Genç kuşaklara. "O güvendiğiniz, dü- rüst dediğiniz adam bakın iste böyle çıktı" dedirtmemem lazım. Ülkemin. bu pıslıkler içinde hâlâ dürüst kalabilmiş. ülkemı ayak- ta tutan bîr sürü ınsanı var. Bunların hepsı bir anda yanımda belirdi. Bunlar. "Acaba mı?" diye kuşkulanmadılar bile. "Ne olu- yor? Ne yapılmak isteni>r or?" diye sordular. Bu. doğru zamanlarda doğru mesajlar ver- dığımızı. doğru üretımler yaptığımızı gös- teriyor. ^m^mm Sizce Türkiye buyasadığı süreci atlatabilir mi? BAŞGELEN - Doğru çözümlemelerle at- latabıleceğıne inanıyorum. Yoksa başka gı- decek yenmız. başka ülkemız yok. Türkıye nüfusu çok hızlı artıyor. Nüfusun büyük bölumü de genç. Bu gençlerin doğru örneklere. dogru bılgılere ihtiyaçları var. Büy ük bır tüketim ekonomısının gerektırdı- ğı bılgılerle bombardıman edılıyorlar. Taşı taş üzerine koymanız çok ağır ilerlıyor. Yap- tığınız binay ı inşaetmek uzun zaman alıyor. ama sağlam oluyor. Dayanmamız lazım Ben onu görüyorum. •^••a Biraz önce 2863 saytlı Eski Eser- leri Konıma Yasası 'nı eteştirdiniz. Sizce bu yasayla ilgili neyapılmalı? BAŞGELEN - Bu yasayı günümüz şart- larına uygun. akıleı, uygulanabilir. ihtiyaca cevap veren bir hale getırmelıyız. Yıllardır bu yasanın değıştırümesı gündemde. Ama bir şey yapılamıyor. Çünkü Türkiye çözüm üretemıyor. Kamuoyu çok saglıkh. Tartışı- yor. Ama bu tartışma gerçeğe yansımıyor. Belirli bir bürokrasi çarkına^akılıp kalıyor. Bugün hiçbır şeyiMeclis'teçözemiyorsu- nuz. Oysa Meclıs'in gündeminde yer alma- sı gereken ön önemli konulardan biri 2863 sayılı yasada yapılması gereken değiştklik- ler. Bu yasa y üzünden bır banka müdürünün başı yanıyor. Öbür gün sızın de başınız ya- nabilır. Yedi yaşından yetmış yaşına kadar herkes. şu anda zaten bu yasanın hükümle- ri gereği suçlu durumda. Bu yasada suçu. gerçek tanımlarına mdirgemek lazım. Tür- kiye'deki eski eser konularını nefret haline getirirsek. insanlar bunlardan sevgi yenne nefret duyarsa. bunlara el sürmeyı bile tabu halıne getirirsek. eski eser bulundurmayı suç sayıp insanları olmadık baskınlarla olmadık prosedürlerle karşı karşıya bırakıpcanından bezdirırsek bılinçlendınneyı değil. tam ter- sine. bunlann yok oluşuna yol açanz. Türk ınsanı bir şey ı sev erse korur. Sev diğıniz şey- lerle. insanlarla bır bağlantınız var. Türkiye bugün. ımarda da tanhi mırasta da doğal alanlarda da büy ük bır yağmay ı yaşıyor. i^i*"*" Peki, buyağmaya dur demek için neyapmalı? BAŞGELEN - Yeni yetişen kuşağın bilgi programlannı kafalanna bilgi dolduran. eğı- ten bır hale getirmemız lazım. Bugün çocuk- lann kafasına. rezerv uann ıçıne su doldurur gibi bilgi dolduruluyor. Bütün günlen hayat boyu kullanmayacaklan bılgılerle uğraş- makla geçiy or. Ekonomi. zaman boşuna har- canıyor. Çocukluklannı yaşayamay an bu ço- cuklar. ülkelerinden bihaber yetişıyorlar. Oysa bu çocuklara araştırmacı zihniyetin aşılanması gerek. Eğitımbaşka. bilgüendir- me başka. Arkeolojide de bu böyle. TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ'NİN YÜKSEKÖĞRETİMLE İLGİLİ GÖRÜŞÜ TÜBA'nın. yeni YÖK Yasasf nın hangi ilkeler ışı- ğında düzenlenmesı konusunda yayımladığı bıldınyi tam metin sunuyoruz: Yükseköğretimle ilgili konular. kuruluş amaçları ve görev leri bakımından. Türkıye Bilımler Akademi- si'ni çok yakından ilgilendirir. Bu nedenle. 1994 yı- lından beri. konuyu çeşitli boyutlarıyla ele alıp ince- leyen çalışmalar yapmakta. toplantılar düzenlemekte. bu çalışmalann sonuçiannı kitap halıne getirerek bi- limsel kamuoyunun bılgisine sunmaktayız. Yüksek Ööretim Kurulu Başkanlıgı'nca hazırlarıan \e bir süredir kamuoyunda da tartışılan tasan. YÖK sistemindekı aksaklıklan kısrrven gidermek ve sistemi daha işler hale getırmek amacıyîa. özellikle yükse- köğretımde seçkıncilik \e yükseköğretım kurumlan- nın mali yönetımi konularında olumlu düzenlemeler de içeren bazı değışiklikler önermektedir. Ancak unu- tulmaması gereken. bu y asa tasarısımn. olağanüstü bır dönemin üriinü olan 2547 sayılı yasanın üzenne ku- rulmuş olmasıdır. 2547 sayılı yasanın özellikle giriş bölümü eksik ve olağanüstü dönemlere özgü bir yük- seköğretim anlayışı içerir. Böyle bır temel üzennde olumlu ve kalıcı değışiklikler yapabılmek çok zordur. Bu zorluğun açık kanıtı aynı yasanın çeşitli hükümle- rınin son 15 yıl içinde en az 50 kez değiştirilmiş ol- masıdır. Hepsinden öte Türkıye Bilimler Akademısı. Türki- ye"dc yükseköğretimle ilgili görüşlerinı. yürürlüktekı yasal düzenleme ve söz konusu tasarılarla sınırlı tu- tarsa, kendisinden beklenen görevı tam yapmamış, görevı gereği oluşturması ve açıklaması gereken gö- rüşlen tümüyle belirtmemiş olacaktır. Bu nedenle. Türkiye Bilimler Akademisı. yükseköğretım düzenı- ne ilişkingörüşlerini. bu konudaki genel ilkeler düze- yinde. yetkili makamlara ve kamuoyuna duyurmayı yeğlemıştir. YOK için genel ilkelerYükseköğretimde ana amaç. bağımsız ve yaratıcı düşünme yeteneğine sahip. sorgulayan. araştıncı. ken- dine. toplumuna ve insanlığa yararlı bılgı ve beceriler edınmiş aydın kişıler yetiştirmektir. Böy le bır öğretım ancak araştırma yapan. bilını üreten. teknoloji üreti- mine katkıda bulunan. bilinı üretmeyi ve araştırma yapma> ı sürekli olarak özendıren ve destekleyen. aka- demik, idari ve mali yönlerden özerk yükseköğretim kurumlarında gerçekieştirılebilir. Yükseköğretim kurumları. öğretim işlevleri yanın- da. ulusal ve küresel önemlı sorunlar hakkında fikır ve çözüm de üretırler. Bu ışlevler için istemde bulu- nulması gerekmez. Hatta y ükseköğretim kurumlann- dan böyle sorunlann ılk tanımlay ıcıları olmalan bek- lenir. Yükseköğretim giderlerine. devletin yanında. ıç ve dış kaynaklardan katkı olabılir v e bu arzu da edılır. An- cak kamu dışı kaynaklarla kurulacak yükseköğretim kurumları da yasa ile kurulmalıdır. YÖK yerine. esas işlev leri kay nak dağıtımı ve -Tür- kiye Bilimler Akademisı ıleTÜBİTAK'ındakatılma- larıyla- yükseköğretimde arzulanan akademık stan- dartlara yol göstermek olan. yeni bir 'Yüksek Öğre- tim Eşgüdüm Kıırumu' oluşturulmalıdır. Yeni yükseköğretim kurumları kurmak amacıyîa yasa tasanlan hazırlanırken 'Yüksek Öğretim Eşgü- düm Kurumu" ve Türkıye Bilimler Akademisı'nın. olumlu görüşleri mutlaka almmalıdır. Yükseköğretim kurumları esas olarak seçınıle ışba- şına gelen yönetıcilerve kurullar tarafından yönetilır- ler. Yöneticilerin bilimsel erklerini kanıtlaniı>. kışilik- lerı tartışma konusu oima>acak öğvetım ûyelen uıa- sından seçılmelerıneay n özen gösterilir. Kurulmaaşa- masında olan yükseköğretim kurumlarında. smırlı sa- y ıda görev lere ve geçıci süreler için."YüksekÖğretim Eşgüdüm Kurumu' önerileri doğrultusunda atama y a- pılabilır. N'ükseköğretim kurumlarının yönetiminden. esas olarak. akademık üst kurullar (senato ve profesörler kurulu gıbı) sorumludur. Bu kurullar. kendilerine bağ- lı. ana ışlev leri yönetim olan alt kurullar kurabilirler. Ülkemizde nicelik. nitelik ve işlev bakımından çok çeşitli yükseköğretim kurumu vardır. Buradan gidile- rek. aynı kurumlann değişik gereksinimlerine yanıt verebılecek. kurumdan kurunıa değışen. yönetim dü- zenleri olması çok doğaldır. Ancak bu değışkenlikle ilgili çerçevenin yasayla belırlenmesı gerekir. Tüm bılım dallannda. akademık eğıtımm en üst aşa- ması doktoradır. Tıpta uzmanlık doktora ıle eşdeger değildır. Yükseköğretim kurumlarının hangılerinde ve hangı dallarda doktora verilebıleceğı. Türkıye Bi- limler Akademisı ve 'Yükseköğretim Eşgüdüm Ku- rumu'nun ortak olarak alacakları kararlar doğrultu- sunda saptanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük. yükseköğretim kurumla- rına bağlı v e kurumlar arasmda her zaman eşdeğer ol- may abılen akademık unvanlardır. Bu nedenle. bu un- vanlann elde edümesinde aranacak nesnel koşullar (süre. sınav. yayın. tez. atıf. vb.). uluslararası bilimsel ölçütlere uygun olmak koşuluyla. kurumdan kuruma değişkenlik gösterebilır. Akademık unvanlar ancak akademık üst kurulların kararıyla verilir. Yükseköğretımiıı temel öğelerinden olan öğrenci- leı, temsilcıleıi aracılığıyla kurullara katılırlar. Ayrı- ca. öğretim üyelerinin. öğretim işlev lerinin nitelik yö- nünden değerlendirilmelerinde de belirli oranlarda söz sahibi olurlar. Öğrencilerin yükseköğretim kurumlarma girişle- rinde başlıca ölçü. nesnel sınav larla ölçülmüş yetenek ve başandır. Ostün başarılı ve nıtelikli öğrencilerin akademik kariyere girmelerini ve orada kalmalannı sağlamak için her türlü özendirıcı önlem almmalıdır. Bu önlemlerin başında. üstün nitelik.lt öğretim üyele- rinin. kurumlarınca çeşitli şekillerde ödüüendırilme- lerı gelmelidir. Böyle öğretım üyelerinin öğrencileri- ne en iyı örneğı oluşturacakları. onlan akademık ka- riyere özendirecekleri açıktır. Öğrenciler yükseköğ- retim kurumlarının giderlenne belli ölçüde katılmalı- dir. Mali durumlan. y ükseköğrenimi sürdürmelenne yeterli olmayan öğrencılere. dev let kaynaklan veya özel kaynaklardan burs verilir. Burs yönetımi. sosyal adaleti gözeten. güvenilir bır mekanızmay a bağlanma- lı, yetenekli ve başarılı öğrencıye eğitim olanağı ya- ratmak en temel ılke olmalıdır. Y'ükseköğretıme aynlan kay naklann kullanımı. ön- ceden belirlenmış nesnel kurallar ıçerisinde. yükse- köğretım kurumlarına bırakılmalıdır. Yükseköğretim kurumlannın sanayi ile işbirliği önemhdır ve desteklenmelıdır. Ancak bu işbirliği. araştırma veeğitımede yansımalıdır. Yükseköğretim kurumlarımızın ana amaçlarının kâr olmadığı unutul- mamalıdır. Ülkemızin geleceğı için hayati önem ta- şıyan yükseköğretim düzenınin. yukarıda özetlenen ana ilkeler doğrultusunda yeniden yapılanması için gerekli anayasal ve yasal yeni düzenlemelerin ivedi- likle yapılması gerekir. Bütün bunlann yanında, eğı- timin bir bütün olduğu unutulmamalı. yükseköğreti- min düzeyinin. yükseköğretime yönlendirme. hazır- lanıa \e nihayet girış konulanyla çok yakından ilgili olduğu akıldan çıkanlmamalıdır. İTİPOLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Bir Dalda İki Fidan... Şiir bireysel bir eylemdir; toplumsal değil. Kişi tek tek bir dize söyler de, iki şair birleşip bir dize söyle- yemez. İki şaır ortaklaşa bir şiir kitabı çıkarır da, or- taklaşa bir dize döktüremezler. Bizde iki şair ortaklaşa bir şiir kitabı çıkarmıştır. Nâ- zım Hikmet'le Nail V.'nin bir şiir kitabı vardır: "1+1 =1" Neden 1+1=1 dir de iki değildır. Buna da şairce bir anlam vermek gerekir. Şair kitabın adını: 1+1=1 koymuş. Şairlerin işine karışılmaz. Garip şairleri Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cev- det kimi şiirlerine ortak imza koymuşlardır. Bu şiirler çok değil birkaç tanedir. Garip şairlerinden heveslenmişlerSuatTaşer, Fet- hi Giray ortak bir kitaba '7943' adını koymuşlar. Sa- vaşın en civcivli bir döneminde çıkan kitap. Aradan yıllar geçti. Abdülkadir Paksoy-Ümit Sa- naslan şiirlerini Başak ve Asma adı altında toplamış- lar. Buna bir de "Ankara Güzellemesi" demişler. Şiirlerden hangisi Abdülkadir Paksoy'un, hangisi Ümit Sarıaslan'ın? Şu notu düşmüşler: "Kitapta düz tırnaklı yazıyla dizili bölürpler Abdül- kadir Paksoy'un; italikle dizili bölümler, Ümit Sanas- lan 'ındır." Biz de Ankaralıyız ya, kitabın başına bir de el yazı- larıyla birkaç satırlık bir "güzelleme" döktürmüşler, nasıl sevdim, nasıl sevindim: "Sevgili Mehmed Abi, senin gibi ermiş bir Anka- ralıya 'Ankara' diyen bir kitap, üstelik şiir kitabı nasıl sunulur; böyle olur mu? Kardeş sevgisiyle öperek." Hemşerilik güdüsü göçlerin arttığı dünyamızda çok geçerlidir. Her gün Istanbul'a sırtında yüküyle binler- ci kişi geliyor, Istanbul'un taşı toprağı altın değil ba- şıboş gelene, ne de olsa aş, ekmek var. Her seçim süresince aş ekmek için çağırmtyorlar mı? Çöp te- nekelerinde ekmek arayanlara birkaçı daha katılsa ne çıkar!.. Ankara 30 bin kişilik bir kentken böyle birkaç mil- yonluk kent oldu. Artık kolaylıkla köykent denebilir. Eskisini bırakın ama yenisi için nice şairler destan düzebilir. Şu dizeler Abdülkadir Paksoy'dan: Kımi bir tepeden bakarmış sevdiği kente Çok muhabbet tez ayrılık der gibi Kimi kuyruğunda gezer dururmuş Gözden ırak olan gönülden de.. örneği Kimi de kırk kez yakanrmış tannsına her gün Kentin gizine erebilmek için Bir taşra kentıyken şişine şişine bir bürokrat kenti olmuştur. Kuvayı Milliye döneminde gelenleri daha kentin dolaylannda (varoşlarında) elense ederler. oku- ması yazması varsa memur yaparlar. iş, setre pan- tolon giymesi, lacileri çekmesi... Her sabah traş ol- ması sinekkaydt... Yozgatlı Nafiz Bey'i bilir misiniz? Ilk Hariciye'ye girenlerden, yabancı dil bilmeden bü- yükelçi olmasından. Diplomatlarla enseye tokat. sır- ta şamar vurmasından... Klerde kaldı o memur beyler! Nasıl sevilirse soylu bir kadın, soylu bir kentte, ben öyle sevdim Engürü'yü. Kaçıncı yolcu bu Uğurlanır Hacı Bayram 'dan Sannarak örtü yerine Gider bir ölü can B U L M A C A SED.4T V-.AŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/Rize ılindeünlü bir yayla... Temelı taklide dayanan sözsüz oyun. 2/ Soguğun etkısiyie 3 ya da bir bükülme sonueunda bel böl- gesınde btrdenbıre beliren ağrı. 3/ Bir nota... Kalay oksıt " katılarak donuk- laştırılmış ya da kemik tozu katıla- 8 rak yarı donuk ha- le getirilmiş cam. 4/ "Inleyiş. inleme" anla- mında eski sözcük... Bır- çok ıpın örülmesıyle oluş- turulan ve balıkçılıkta kul- lanılan halat. 5/Argoda. bır 3 çıkar sağlamak düşünce- 4 sıyle söylenen övücü söz. 6/Birmakyaj malzemesı... Bır nota. 7/Serbest meslek " adamlannı içınde toplayan 7 resmi bırlık... Togo'nun 8 başkenti. 8/Telefon sözü... g Osmanlı devletinde ıkı alaydan oluşan askeri bırlik. 9/Önem y a da değer bakımın- dan gıtgıde yükselen basamakların herbıri... tstem dışı ya- pılan hareket. YL'KARIDAN AŞAĞIYA: 1/Bırparçanın canlı. neşelı ve hızlı çalmacağını anlatanmü- zık terimi. 2/Çin'in para binmı... Adları aynı olanlardan her bıri. 3/ Bır Avrupa ülkesınin parasını simgeleyen harf- ler... Edirne'nin bır ılçesı. 4/ Sıcağa ve soğuğa karşı daya- nıklılığı kükürtle anınlmış kauçuk... Kemikferin yuvarlak ucu. 5/ Şarkmın sert bır bıçimde v urgulandığı disko müzik üslubu... Bir zaman birimı. 6/ Peygamberağacı reçinesin- den çıkan lan ve hekimlikte kullanılan bir sıvı. II Inşaat dö- küntüsü... Tarih öncesme dayanan efsane. 8/ Parola... "Ben gelmedım dava için Benım işim için" (Yunus Emre). 9/ Kamuya duy^ırulmak ıstenen şeylen yüksek sesle haber vermeyı iş edinmış olan kimse... Bir renk. ILAN Selukv-lş Sendıka^ı (ienel Merkezı laratindan u\ elennı CHECK-L'P taranıssından geçıniKk üzere gczıcı bır araç u\ üulama\<ı konnıuşıur Bu hızmelın \ urutumunde dahılıve uzmanı bır hekım ı^ııhdamı >apı- lacaktır T B B H> e n Hekırjilığı sertıfıkası olan. hu ı^jle ılyıknmek ıstevenle- nn 14% W96 lanhınc kadara^ağlda bclırlılen adre^e ba^\umıaları du- vurulur SELL LOZ-İŞ SENDİKAS1 GENEL YÖNETİM KliRULLl VDRES: Sı'hıluz-li Sendıku^ı Genel Merkezı Oınt'ruğu Müh Ankuıu CuJ Ipt'k Apt Kaı 1-2-3 So. X7 • İZMİT Tel V» 0 262)21 17 26. 321 IM CV 321 IS 1)6 ÇORLM İCRA TETKİK MERCİİ MAHKEMESİNDEN t>asNo". 1996 S5 Şıkâyetçı Türkiye 1> Bankası A.§. vekıli Av. Emel Dcynekli ta- ratmdan kar^ı taraf Ahmct Yıiksel aleyhınc mahkemcmızde agılaıı şıkâsetdavdMnın 12 3.1996tarihındedt^ya üzennde ^ikâyetin red- dınekarar\cnlmı^\ekarar5İkâyetı;ı \ekılı tarafından 1.4 l t % ta- nhindo temy ız cdiİmi^tır. Karsi taraf Ahmct yükıcl'c an adre> tüm aramalara rağmen tespıt edilemediğinden ilanen mahkeme kararı- nın ve tenıyiz dılekcesinin tcblıgat yapılmasına karar verılnıı^tir. Mahkeme kararına ve temyİ7 dilckçcsıno cc\abını/ı ıljn tanhin- den itıbaren 10 gün ıçensındc ınahkemeye kcmlıniz \c\,ı bir \c- killetem>iledıpbıldırmenİ7. bıldınııediğıniztakdırdeUavanızıngı- yabınızda ılevam edeceğıne daır ilanm mcsruhatlı davcttyc yerine kaım olmak üzeıe ılaııeıı teblıâ uiunuı Bj-,m N7U51
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear