25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 MAYIS 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Doğramacı'nın sağlık durumu • A.NKARA (AA) - Eskı YÖK Başkanı Prof. Dr. Ihsan Dogramacf nın trafik kazası geçiren kızkardeşi Remziye Doğramacı'nın durumunun ciddıyetını '.oruduğu biidinldı. Önceki akşam geçirdiği trafik kazası sonrası ağır varalanan ve Hacettepe Üniversitesı Tıp Fakültesı'ne kaldınlan Remzıye Doğramacı'nın sağlık durumunda bir değişiklikolmadığı. solunum avgıtına bağlı olarak göğüs hastalıklan yoğun bakım servisinde tedavi altında bulundurulduğu öğrenildi. Aynı kazada yaralanarak hastaneye kaldınlan \e önceki gün ölen İhsan Doğramacrnın diğer kardeşi Sadiye Doğramacı Çelebi"nin cenazesı de bugün Hacıbavram Camii'nde kılınacak öfle namazından sonra Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Orman yangını • SARIGÖL(AA)- Manisa'nın Sarıgöl ilçesi yakınlannda çıkan orman yangınında 5 hektarlık kızıl çam ormanı yandı. Alemşahlı Köyü Karanlıkdere orman serisinde dün ögle saatlerinde ba^layan yangın. rüzgânn da etkisı> le kısa sürede yayıldı. Manısa ve ilçelenne bağlı ekıplenn yanı sıra tzmır'den gelen yangın söndürme ekiplennın de katıldığı söndürme çalısmaları sonucunda yangın. saat 20.30'da kontroi altına alındı. Erdemir'in özelleştirilmesi karannm iptali için açılan dava reddedildi 'Mahkemenin kararı siyasi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ereğ- li Demir-Çelik Fabrikası'nın özeileştınlme- si"karannın iptali için Birleşik Metal-lş Sen- dikasf nın açtığı dava. Ankara 6. Idare Mah- kemesı tarafından reddedildi. ldare Mahke- mesı, Erdemir'in özelleştırme karannın "4046 sayılı yasa kurallanna aykın bulun- madığı \e kamu yaranna a> kırı bir yön bu- lun/nadığına*1 karar verdi. Birleşik Metal-lş Sendıkası'nın. Erde- mir'in yüzde 51.66 oranındakı kamu hisse- lerinin satışına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun aldığı karar ve 20 Ocak 1995 ta- rihinde yayımlanan ihale duyurusunun ipta- li için açtığı da\a reddedildi. Sendika. dava- yı yasanın amacının ekono- mide venmlilik artışı ve ka- mu gıderlerinin azalmasını sağlamak olmasına karşın kârlı \e verimli bir işletme olan Erdemir'in satışa çıka- rılması kararının bu amaca uygun ol-madığını belirtir- ken dığer gerekçeler şöyle sıralanmıştı: "Ülkenin yassı mamül üretcn tek kuruluşu olması nedeniyle tekel niteliğinde bulunan Erdemir, özelleşti- rilmcsi halinde kamu tekeli özel tekcle dönüşecek. Hem güvenlik hem de ekonomik açıdan stratejik öneme sa- hip bulunduğu için özelleş- tirilmesi "kamu yaranna' veyasanın 13. maddesine aykırıdır. Değer tespit yöntem \eçalışmalanka- muoyuna duyurulmadığı için açıklık ilkesi göz ardı edilmişiir." ldare Mahke- mesi ıse verdıği kararda, Erdemir'in bütçeye yük ol- madığını veTürkiye'nmen kârlı şirketlerinden birisi olduğunu kabul ederken bu niteliktekı kuruluşların ö- zelleştınlmesıyle ilgili ya- • Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin karannı eleştiren Birleşik Metal- İş Sendikası'nın açıklamasında. mahkemenin "yetkilerini aştığı" belirtilerek "Ekonominin mantığı, genel olarak bütün KİT'lerin özelleştirilmesini gerektiriyorsa buna uygun yasal düzenlemeleri yapmak da yasama organının görevidir" denildi. sada bir aynm bulunmadığı belırtildi. Mah- keme heyeti karannda Erdemir'in özelleştı- rilmesinin kanunun amacına aykın olduğu görüşüne de katılmadığını kaydetti. Erdemir'in stratejik önemi nedenıv le özel- leştinlmesinin kamu yaranna aykın olduğu ve özel tekel oluşturacağı ıddıasını değer- lendiren mahkeme. bu konudakı kararını şöyle açıkladı: "Erdemir,sermajesindeki ka- mu hissesinin miktan ne olursa ulsun devlet müdahalesinin söz konusu edilemeyeceği ta- mamen özel hukuk hükümlerine tabi bir ano nim şirkettir. Bu şirketin kamu tekeli oldu- ğundan söz edilemeyeceği gibi şirket serma- yesindeki kamu hisselerinin özelleştirilmesh- îe kamu tekelinin özel tekele döniiştürülme- Bayramda türbeve lunaparkzjyareti Bahar mevsimine rastlayan ba>- ramlann. büyük kent stresini at- maya yarayan mini tatillere döniiş- mesi. bu mekânların ziyaretçi sayı- sını pek etkilemiyor. Kent sokakla- n boşalsa da buraları binlerce in- sanın uğrak yeri oluyor bay ramlar- da. İtişip kakışan yüzlerce insan girmeye çalışırken bir o kadarı da çıkmaya uğraşıyor. Bayram günle- ri ziy aretçisi eksik olmayan türbe ve mezarlıklar ile lunaparklar, bu bayram da insanlarla dolup taştı. İstanbul'da Eviip Sultan, Telli Ba- ba ve Karacaahmet türbeleri, dua eden, dilek dileyen insanlarm iç dünyalarını rahatlatmalarına vesi- le olurken lunaparklar da çocukla- rın bayram harçlıkları sayesinde çocukluklannı yaşamalarına ola- nak sağladı. Kurbanlarını tiirbe- lerde kesenler de et ve derilerini de bu türbelere bağışladılar. (Fotoğraf: KEREM ILGAZ) si gibi bir hususun soyut bir iddia niteliğinde kaldığı açıktır." ldare Mahkemesi, sendıka- nın "Erdemir'in özelleştirilmesi sürecindeki değer tespit yöntem ve çalışmalan ile sapta- nan değerin kamuoyuna acıklanması " iste- mini de yerinde bulmadı. Mahkeme. davalı- nın, "Erdemir'in İstanbul Menkul Kıymet- ler Borsası'nda işlem gördüğü, ihalenin bhi- minden önce değere ait bir açıkJamanın ya- pılmasının şirket hisselerinin Borsa fıyadan üzerinde olumsuz etkilere yol açacağı ve spe- külasyonlara neden olacaği, özelleştinne son- rasında elde edilecek gelirin maksimize edil- mesi açısından tehlikeli olan açıkJamanın da- ha sonra yapılacağT savunmasını da "ma- kul" buldu. Birleşik Metal-lş Sendikası ise karan "sıyasi" olarak nitelendirdi. Sendika tarafından yapılan açıklama- da, karann hukuka uygun ol- madığı ve "Danıştay yoluna başvuruiacağı" belirtildi. Açıklamada, Erdemir'in özelleştirilmesinin, "yasanın amaçmaddesineaykınr olma- dığını kanıtlamak için "genel gerekçe" ile TBMM Plan ve Bütçe Komısyonu görüşlenne dayandınldığı vurgulandı. Mahkemenin bu belirleme bi- çimiyle "idari yargının yetki sınınnı aştığıT> belirtılen açık- lamada şöyle denildi: "Mah- kemenin yapması gereken, bu- kuku uygulamaktır. Ekonomi- nin mantığı genei olarak bü- tün KİT'lerin özelleştirilmesi- ni gerektiriyorsa. buna uygun yasal düzenlemeleri yapmak da yasama organının görevi- dir. İdare mahkemesi, kendi göre\ ve yetki sınınnı aşarak verdiği ve açıkça hukuka aykı- n olan bu karanyla. yalnızca Erdemir'in değiL tüm KİT'le- rin özeUeştirilmesine yeşil ışık yakmıştır." Benim babarala üorunuın varda. Beni döverdi, annemi döverdi, kardeüimi döverdi. la^ananadım, kaçtım. Lışarzda dört aene kaldım; tiner çektim, üokaklarda jattım. Orada, burada karrımı dOjUrdum. Bö^ le bir şej hiç kiaöenir başına gelmeüin. A * W w Korav , 10 Ya^ır.da Hayat zor henüz 10 yaş: anız Koray'ın sokaga düşmesinin sebebi diğerlerinden farklı degil. 0, evinde, yuvasında bulamadıgı sıcaklıgı sokaklarda aramak üzere yola çıkcı. $imdi ise durum ortada... Türkiye'de binlerce çocuk sokaklarda yaşıyor. Ne yazık ki, büyük bir kısmı, sövgüye, dayağa, tecavüze maruz kalıyor, öldürülüyor. Sokaklarm kanunu onları coplumdan gittikçe daha da uzaklaştırıyor. Onlarm tedavi görmeleri, barmacak yer Sol«a« Çccukign su rlafun ûcfetsa yaysfilanmasirtı safl'ayan Cumhunye! Gai«esı ne leçelıkuı ed'yof bulabilmeleri; bir geleceğe sahip olabileceklerine inanmaları lazım. Bu çocuklaran insanca yasayabilraeleri i ç i n ; o n l a r a yardım e l i n i u z a 11n. Belki para, belki yiyecek, giyecek, belki biraz zaman. . . ya da sıcak bir gülüş . Onlara verecek bir şeyleriniz oldugundan eminiz. Bilgi ve yardım için: Tol:(0-212) 259 89 91 Hesap No: Türkiye Sokak Çocukları Vakfı Akbank/valideçeşme Şubesi 10060/01-2 iaıdakt tot&Orat v« ısımıef m kunanmmda soKaı focuklar>na ^arat geımemeîırıe ûj°n jâslenlnjjlır Turkıye Sokak Çocuklan Vakfı TEPKİSURUYOR Çevre için yeni tehlike: ANAYOL İstanbul HaberSenisi- Sa- nayi atıkları, rant baskısıyla artan betonlaşma \e çarpık yapılaşmanın tehdidi aljında olan "doğal çevre" için. yeni tehhke ANAYOL koalisyonu. Kültür ve Tabıat Varlıkları Koruma Kurullan'ndakı de- ğişıkliğe tepkiler dinmıyor. Mımar-yazar Cengiz Bektas kurullardakı degışiklığı "fa- ria* 1 olarak nitelendirdi. ANAYOL hükumetının ye- ni KültürBakanı AgâhOktav Güner'ın. çevre ıçın pek çok olumlu kararalmış olan koru- ma kurulu üyelennı dağıtma- sı ve Başbakan Mesut Vrf- maz'ın. İstanbul Nâzım Pla- nı'na karşı çıkması ve çok da- ha kötüsü "çevreyi mevreyi bir kenara btrakma anlayışı" son olarak da SİT alanlannı betonlaşmaya karşı koruyan W 21 sayılı ilke karan n nı kal- dırma gınşımlen çev re ıçın en önemlı tehlike halıne geldı. ANAYOL hükümetinın ilk ıcraatlarından biri. Kültür ve Tabıat Varlıklannı Koruma Kurullan'nı u hallaç pamuğu gibi" atmak oldu. İstanbul. fz- mır, Bursa ve Edırne'de bulu- nan kurul üveleri v e müdüıie- rinın birçoğu ya görevden alındı ya da yerleri değiştıril- dı. Koruma kurullanndaki de- ğişikliğe tepkiler özetle şöy- le: Mimar yazar Cengiz Bek- taş: -Kurullarda yapılan degj- şiklik "bir facıa". Bu degişik- likte herhangi bir gereklilik yok. Külrürel gereklilik, Tür- kiye'nin kalkınmasıyla ilgili ekonomik gereklilik yok. Bu sadece kendi çıkarları uğnı- na bir şe\ leri değiştirmeçaba- landır. Ö SİT ilan edilen yyr- lerhepimizin can daman. L's- telik herhangi bir kurulun SİT karan vermesi bir kahra- manlık olarak ortaya konu- yor. Kesinlikle değil. Bu, zaten olması gereken bir şey. SİT'e karşı çıkanlar, oralan talan edip kendilerinin pay alacak- lan yapüaşmaya engel olun- masın diye karşı çıkıyoıiar. Hepimizin gerçekten, nefes borusuna, kan dolaşımına tıkaç konuyor. Bunun öte- sinde, bütün mimarların, bütün çevrecilerin sokağa dökülüp böyle bir karara karşı çıkmaİarı gerektiğine inanıyorum." Pro'f. Dr. Mimar Nezih El- dem: "Kurullarda yapılan de- ğişikliğin, SİT kararlannda tersine bir değişikliğe yol aça- cağını temenni ctnıiyorum. Alınan SİT karaıian doğru- dur veya yanlıştır, o tartışılır. Ama onu değiştirmek netice- sine varan bir kadro değişik- liği diye bakarsam. Türki- yc'den zaten zayif olan ümit- İerimi büsbürün kesmem la- zım. Biraz da kendimi zorlu- yorum böyle düşünmeye." Ağahan Ödülü sahıbı Dr. Turgut Canse\er: "Bir anda kurullar polirik tercihleri açıkça ortada bulunan yöne- timin aleti durumuna düşü- rüldü." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Emekçinin Bayramı ve Durumu Curnhuriyet'e verdiğim yazıları, en geç bir gün önce- sinin öğlen sularında teslim etmem gerekiyor. Bu ba- kımdan bir gün öncesinin aktüel olaylanna deginmek fırsatırp olmuyor. Zaten doğrusunu isterseniz, pek de aktüaliteye girmek istemiyorum. Zaten bu konuda ka- lem oynatan yeterince meslektaşımız var. Bunlan yazmamın nedeni, dün gerçekleşmiş olan 1 Mayıs törenleri konusunda bir şeyler yazamıyor olmam. Bu satırları kaleme aldığım sıralarda, görkemli törenler bekleniyordu. Umarım bu yıl 1 Mayıs, yüksek katılımlı ve gerçekten görkemli törenlerte kutlanmış olsun ye yıl- lardır ezilen, itilip kakılan kol ve kafa emekçilerinin yü- reklerinde dayanışmadan filizlenen sevinç ve umut çi- çekleri açsın. Gençliğimizde "eski tüfek"olarak isimlendirilen ve bu cefa dolu yollara ömürlerini adayan ustalanmızın kimi endişe ve korkularını ciddiye almazdık. "Canım" der- dik, "Bunlar da artık çok evhamlı oluyor." Gerçekten, yan masada oturan herkesi polis gibi görür, her lafta bir provokasyon ve tuzak endişesi taşırlardı. Bilmıyorum, belki de yaşın etkisiyle bizim kuşak da artık onlara ben- zemeye başladı. Her 1 Mayıs öncesinde, bir yandan umut ve sevinç, bir yandan da derin endişeler duyar oldum. "Acaba bu yıl da bazı tuzaklar kuracaklar mı?" Ya da "Acaba ne gibi provokasyonlar yapacaklar" gibisinden düşünce- leri kafamdan atamıyorum. Umarım bu yıl bir tatsızlık çıkmamış olsun. "Yeni Dünya Düzeni" denen aldatmaca içinde eme- ğin ve emekçinin durumu çok zor. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın hemen her yerinde "sermaye"nin ege- menliği, zulüm boyutlarına uiaştı. "Küreselleşme" ile bırlikte artık sınırların kalkacağı ve tüm insanlarm eski- sinden daha mutlu bir dünyada yaşayacağı yalanı pom- palanırken dünyanın her yerinde emekçilerin sofralann- daki ekmek biraz daha küçülüyor. Fakat bu yalanların en ağır faturasını, gelişmekte olan ülkelerin emekçileri ödüyor. "Yeni Dünya Düzeni", her ülkeye farklı bir gö- rev biçiyor. Bizim gibi ülkelere düşen görev, "~mutfakhiz- metleri." "Siz" diyorlar, "gıda ve tekstil uzmanısınız. Ayrıca büyük bir turizm potansıyelınız var. Bırakın baş- ka şeylerle uğraşmayı." ilk bakışta çok da mantıklı ge- liyor. Fakat dış tıcarette "mukayeseli maliyetler" diye bir şey vardır. Emek yoğun üretimın, ileri teknolojiyle reka- bet edebilmesınin hiçbir olanağı yoktur. Sızin 10 saat- te ürettiğiniz mal ya da hizmeti, karşınızdaki adam 2 sa- atlik üretiminin ederi ile karşılar. Sonra da bunun haklı ve mantıklı bir mübadele olduğunu savunur. Ve kimi akılsızlar da buna inanır... "Yeni Dünya Düzeni" denen aldatmacada, "serma- ye" için sınıriartümüyleortadankalkmaktadır. Ama "e- mek" için sınırlar eskisınden çok daha yüksektır. Ve emekçinin değeri eskisınden çok daha azdır. Ve sofra- sında ekmeği gitgide küçülen emekçilerin seslerinı çı- karamamalarının ve duyuramamalannın sonucu orta- ya çıkan "haksız rekabet" çerçevesınde, kımılen ınanıl- maz servetlere kavuşurlarken, bunu "Türk insanının ya- ratıcı gücü" vb. gibisinden süslü sloganlarla sunmak- tan da geri kalmazlar. Türkiye'de emek ve emekçi "açlıkla terbiye edil- mefr"istenmektedir. Hatta bu, bir ölçüde başarılmıştır. Emekçılerimiz sermaye kesiminden ve çoğu zaman onlarla aynı kaden paylaşan devletten, insanca bir ya- şam sürebilecek ücret yenne, ış güvencesi talep eder duruma sokulmuşlardır. Yanı "Aman beni ışımden at- ma, sokaklara düşürme de ne verirsen ver. Razıyım" der duruma düşürülmüştür emekçıler... Sanki bunun suçlu ve sorumlusu emekçi kitlelermiş- çesine, sokaklardaki ışsizler sözleşme masalarına ge- tirilmekte ve "Bakın sizden çok daha az ücrete çalış- maya hazır milyonlarca insan var. Şımarıklık etmeyin" denilmektedir. Bugün Türkiye'de "sermaye", Batı standartlarında yaşamaktadır. Gerek yaşam koşulları, gerek tuketım normları Batılı sermayedarlardan aşağı değildir. Hatta Mauritus adalarında tatil bile yapabilmektedirter... Ve bununla övünülmektedir. Sermayenin Batı standartlarına ulaşması "övünüle- cek" bir şey olarak görülmektedir, ama "emek" aynı standartların yansını talep ettiğı zaman bunun adı "şı- manklık" olmaktadır, hatta kimi zaman "vatan hainliği- ne" kadar giden suçlamalar yapılmaktadır. Türkiye'deki işsizler; devletin ya da sermaye kesimi- nin sırtında değil, gene emekçi kıtlelerın sırtında taşın- maktadır. Çalışan ve çalışamayan aynı sofraya kaşık sallarken bunlar birbirlerine karşı tehdıt unsuru olarak kullanılmaktadır. Aynca çalışan kesım içinde kılit kimi kesimlere göreli olarak yüksek ücret verilmekte ve bu- nu alamayanlann kızgınlıkları da buralara yönlendiril- mektedir. Gitgide artan "taşeronluk"h\zme'ûeriy\e, emekçi kit- lenin kazanılmış haklan da gaspedilmektedir. "Karde- şim" demektedir adam, "aynı hizmeti yanm maliyette sağlarken neden daha fazlasını ödeyeyım?" Burada maliyeti düşüren şey, emekçinin sofrasından eksilen ek- mektir. Burada maliyeti düşüren şey. taşeronun üç ku- ruşa çalıştırdığı insanın alın tendir. insafsız bir oyun oy- nanmaktadır... Ve emekçi kitleler bu "adaletsiz" ve "insafsız" düze- nin değiştirilmesi için umutlannı "so/"a değil, "şeriata" bağlamaktadırlar. "Dağlan" kurtancı gibi görmektedir- ler. Ve dünyanın en nıtelikli üniversitelerinde eğitim gö- ren "sermaye hızmetlileri", yaklaşan büyuk tehlikeler karşısında, kafalannı devekuşları gibi kuma gömmek- tedirler. Insanlık tarihi buna benzer "senaryolarla" çevrilen filmleri 19. yüzyılın ilk yansında da görmüştü. Ama o "vahşı kapıtalızm" dönemı çoktan gerıde kaldı. Bunun 21. yüzyıl uzantısı olan "yeni liberalizm" dönemi de gün gelecek tarihin çöplüğüne atılacaktır. Trafik terörü durmadı Bayram kazalannda 62 ölü, 83 yaralı ANKAR.A (AA) - Trafik terörü. Kurban Bayramı tati- lındededurmadı. Bayram ta- tılı süresınce yurdun çeşıtlı yerlerinde mevdana gelen trafik kazalannda 62 kişı öl- dü. 83 kişı de yaralandı. Bayram süresince trafik kazalannda yaşamını yitiren- lenn adlan şöyle: ZıyaÇakır(L'şak), Bahri- ye Orak (Fethıye), Serkan Erdal(Balıkesır). HasanKır. Mehmet Dolgun (Adana), HaticeGüdücü. İbrahimCö- zütok(Ceyhan), Erol Aydın (Zonguldak), Güldane Cö- zen (Aksaray), Burcu Kap- lan (Niğde). Döne Vıldız (Gazıanterj), Nuri Özbek. Hamiyet Ozkaynak(Nevşe- hır), llaluk Koselerli. Ekrem Ocak, Murat Ocak, Murat Gül, V'akup Lysal (Çorum), Kadriye Ateş, Se>im Onur (Bergama). Fatma Özdemir (Keşap), Aykut Bulut (Os- manıye), İnan>ılmaz(Yüre- gir),Veliz Bıçakçı (Van), Fah- riye Zorlu. Yusuf Yûceer. Z*ynep Yüceer (Muğla), NecmiGümüş( Izmır), Yusuf Delikaniı, Muhammed Ka- raçam (Kahramanmaraş), Tofıt Kıbç (Iğdır). Mustafa Boyacı. Sıtkı L'yanbaba. Fat- ma Uyanbaba. Mediha Say- g)lı (Ankara). Gülnihal Gün- doğan (Ankara), Sultan Al- kan, Serkan Demirbaş (Ga- ziantep). Aysel Ancı (Kilis), Yüksel Sakallı. Hanife Ço- ban (Fethiye). Hayati Kara- ca, Mukaddes Aksu, Resul Karul (Adana),Ömer Saltuk (Gaziantep), Atilia Bostancı (Zonguldak), Vedat Memiş (Bursa). Sefer Bozdağ, Fatih Bozdağ, Osman Bozdağ, OkanOkyay(Mudanya),Se- dat Altın (Âdana), Bişar İl- baş.GülÇa\dar( Gaziantep), Ahmet Süngü (Kayseri), Re- şat Oral, Nacive Öral (Ço- rum ),Gükeren Orbay. Emre Orbay (Balıkesır), Hasan El- dek, Birgül Eldek (Manısa). Gülbayda Kabaş (Kütahya).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear