22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 1996 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Yücelmiş Müzik ÇEIİKGULERSOY N icedir, çevremizi hep olumsuzluklar ve tüm çirkinliklerkapladı. Hem sosyaL, hem fiziksel ola- rak neredeyse soluk ala- maz durumdayız. Bugiin, bari olumlu bir olayın bahsıni açayım' Birkaç ay var ki, radyonun 3. kanal ya- yıru, porgramlannı sırf klasik Batı müzi- ğineayırdı. Bırazdacaza. Yıllardırbun- lara kanştırdığı rock ve pop gürüJtüieri- niöbür kanallara biraktı. Son aylann top- lumsai ve kültürel planda en geniş çaplı etkjnliği, şu müzik yayitıı olsa gerek. Ozellikle Istanbul'da bu kış haftalar bo- yu gri bir hava >e de ağır bir koku, üstii- müzü kirli bir vorgan gibi kaplarken o iç açKi ve rşıklı meiodilerin engin dünyası ar- tık, her an bunalmakta olan ve biitün umutlannı yhirmiş ruhuma doğnı, nasıl bir taflı meltem estiriyor, anlatması zor. Emeği geçen herkesi kutlanm. Sırası düşmüşken müzik konusunda düşüncelerimi de burada özetieyeceğiın ama, onlara tşık tutmak üzere önce tatlı birgörüşmemi anlatavım: AKM'de bir konserdeydim. Çalınan parça, sanınm Schönberg'e aitti ve "Al- man kişi adlannın müzikie anlanmı" gi- bi, tuhaf bir temaya sahipti. Sabırla dın- lemeye koyuldum Sabırla dıyorum, çün- kü benim İelsefeme göre, II. Cihan Sava- şı öncelerinden bu yana insanük, başya- pıt boyutunda, müziktc ve resimde hiçbir şey üretememiş durumdadır. Aynı ınan- cıma göre, zaten ısanlığın -yani bu işte, Batı'mn- bin yıllık sanatında. hep tekdü- ze ve derinliksiz -albenısız- gıtmiş olan genel düzey, sadece200ydsüresince,adı~ nı tam koyarsak 1700'ler ve 18001er bo- yunca bir lirizm ve bir coşku Icazanabü- miş ve ölümsüz üriinler verebilmiştir. Bu inancımla o akşam konserindeki "çagdaş" yapıtı da, hiçbir şey bekleme- yerek dinlemeye koyuldum. Umduğum - ya da korktuğum- da başıma geldi. Takır- tukur. tatsız-tuzsuz bir şeyler dinlemiş olduk. Sözüm ona Hans'lann. VValter'le- rin, müzikteki karşılıklan imiş. Tann ka- bul etsin! Ara verilince, yakjnımda oturan dos- tumuz Faruk Yener'e izlenimini sordum. "Çok Uginç bulduğunu" öğrenince, ne kadar ters düşüncem varsa kendisine sa- yıp döktüm. Aziz dostumuza göre, mü- zik de bir "koşullanma" demekti. lnsa- noğlu neye alışb ise onu beğeniyordu. Ye- ner'in müziktekı yetkisine diyecek yok- tur. Ne var ki, bu yorumuna da benim ak- lım yatmamıştL Bana kalsa, Descartes ekolü gereği, ölümsüz olan ve hep gecerli olan değer- ler vardır.Bunlara bir yerde "doğustan getirdiklerimiz" de diyebiliriz? Bu inanç- la ben de bu kez Sokrates yönteminı uy- gulayarak dostumuzu felsefi bir konuya yavaş yavaş çektım: Demek, mutlak an- lamda. yani her çağ ve her yer için "gü- zel" ve mutlakolarak "değerlı" yoktu?_ "Evetyoktur!"dedi. u Ohalde*'dedim "Afrikavahşilerinin, elmaslan verip, Avrupalı soygunculann getirdigi boncuklan almalannı da onay- layacağK?" Yener düşündü, ona da bir evet çekti. Ben, yıkıcı sorumu ortaya koydum: "Ama boncuk, beş on dakikada üreti- lir. Elmasın oluşumu ise muyon yıl alıyor! Boncuk, basit bir renge sahip. Elma- sın içinde sönmeyen -ve gizemli- bir ışık var? Bunlann ikisi nasıl, 'eşit' olur? Yabanın elmastan anlamayışı, onun kendı eksiklığinden. Bir köy,yaşamında ilk kez gözleri açüsa ve dışandaki akıl bo- zan dün>ayı görse o güne kadar geçen ha- bersizlikte, kusur körde mi olur, onun dt- şındaki güzelliklerde mi? Onun için, benim inancıma göre, za- manlann veortamlann dışında, sonsuz ve ölümsüz olan güzeUikler, "\ar"dır. Ancak sanatlarla onlann dıyanna girebilen, ola- ğanüstü yetenekler birleşince o değerle- re ulaşılabilmiş. Bir dağ ucuna çıkışa benziyor, durum. O güzellikler, bir yer- lerde hep varmış. tş, onlara erişmedey- miş. Bunun, bir yerde "mistik1 " bir yorum olduğunu biliyorum. Fakat amaç, gerçe- ği bulmak olmalı. (Aynca, büyük bestecilerin. nota halin- de kâğıda döktükleri seslen, beyinlenn- de nasıl duyduklan çözümlendiği anda, bu "mistik" konu. bilimsel ve fizyolojik bir nitelik de kazanabilır.) tki yûzyılın, iki sanattaki başansı için. aklıma şunlar geliyor: Dağa tırmanma. Batı toplumlarında yüzyıllar sürmüş. Ama resimde ve müzikte tepeye ulaşma 250 yılın işi. Bu sonuca. iki kâynak yol aç- mışolmah: 1) İnsanlığın gelişmesi ile doğ- mus. büyük yetenekler ve 2) Onlann de- hâsını sulayıp besteyen. bir yaşam çerçe- vesi: Yani bâkir kırtar, tertemiz riizgâr- lar, billur sular ve sessiz,romantik veözel- ligi olan kentter. Bunlar, köriin gözünü açmış. Bu doğa ve sanat ortamı, gitgide orta- dan kalktığı için mi büyük yetenekler de doğmaz oldu? Düşünülmesı gerek. Çün- kü 20. yüzyıl ile bir iniş, başlıyor. iki Cı- han Savaş.ı, özellikle ikincisi, hem milyon- larca insanı öldürdü hem de savaş sonra- SL idealleri ortadan kaldırdı. Onun tahn- na, kazancı ve refahı orurttu. Sanat ise bu iki hırsla bağdaşmayan bir inceliktir. Ay- nca, kentler de gitgide kişiliğini yitiri- yor. Çağın 1930'lardan sonrası resimde karmaşa, müzikte güriiltü demektir, be- nim için. • ••' Müzikte üstünlüğü,teksesli Uzakdoğu ve bizim Yakındoğu türlerine değil, Av- rupa'nın 18 ve 19. yüzyıllar klasik vero- mantik dönemine verdiğimi de açıklıkla belirteyim. Gerekçelerini aşağıda sırala- yacağım. Ama hiç beklenmedik birinin daha benim görüşiimde olduğunu ana- yım: Abdülhamid(!), sarayında dönemi- nin bütün Batı müziği türlerine yer ver- miş olan ulu hakan, "Alaturka,kcderve- rir" dermiş. O zamanlar "Türk sanat müziğr de- yimı yok! Ben bu padişahımız kadar sert yazgılı olmayayım: Osmanlı musikisin- de de içli ve duygulu parçalar pek çoktur. Ne var ki bunlann hepsi, sadece bize hi- tapediyor. Alaturkanın yerinde kalışı ve bir türlü dünyaya yayılamayışı, makam kalıplan zorunluluğundan ve tekseslüi- ğinden ilen gelir Ruhu, yaratıcılıgın bü- tün e/gikrinde serbest bırakan müzik tu- rünü, Batı, iki yüzyılda benimsemiş ve gelıştirmiş. ••• Batı'nın işte o müziğinin, şimdi bir yo- rumunu da yapalım: Müzik,nedir? İnsa- nın yaradıüşa ekledigi uyumlu sesierdir. Kökeninde ve başlangıcında, insan kula- ğmın işittikleri vardır. Yani bir yerde, müziğin kaynağı, gene dünyamızdır; ondan insana erişen, belkı tek düze, ama içerlerinde ve aralannda tutarlı çeşitli karakterde scslcrdır: Kuşlann cmltüan, sulann çağıltılan, dcnizin ve dalgalann gürültüsü, rüzgâr- lann uğumısu, böceklerin \TZI1USU insanın yaptığı bestelere de olanca zenginlikleri ile yansır dururlar. Fakat insanoğlunun, düşünce ve du- yuşlardeyimleri ile ifadeye çalıştımız gü- cü, (belki ruhu), çevresini saran bu dün- yadan aldıklan ile yetinmemiştir. Adlanna büyük bestecı dediklerimiz, "işitmeden de duyabüen" kişilerdir. Bu- güne değin sırlan çözülememış sihırbaz- lar ve kendi kendileri ile müzikdilinde ko- nuşan şairlerdir. Onlar, kâğıtlann üstüne nota biçımınde iç ateşlerini dökerken do- ğadan çok ötelere de uzanırlar, başka kimselerin tanımadığı, bilemedıği uzay bahçelerinin kapılanndan geçer, içerile- re süzüliir ve ufuklanna kanat açarlar. Onlan izleyebilecek yetenekteki bü- tün duygulu ve düşünceli yaratıklar, bu uçuşları dile getirmekte olan besteleri dinlerken yüzde yüz yol arkadaşlığı eder- ler Yani ufuklan sanya, morlara ve ateş- lere boyayan güneşın doğuşunu ve ayn- lışlannı, gece vadilenn ve denizlerin ka- ranlığını nurlu ve esrarh renklere çeviren ayın kadife ışığını, sonra insanoğlunun içerisinde esen fırtmalan, sevinçleri, ke- derleri, birbırinden aynlan elleri, göz pı- narlanndan süzülen yaşlan söyleyen, an- latan bu çalgı seslerini, "bitmesin" iste- dikleri bırduyguberaberliği iledinlerler. Yaşamın bir kıvamına varmış bütün ki- şiler için vazgeçilemeyecek ve her şey yitirilse bile onsuz yapıiamayacak olan belki en büyük nimet, adına işte böyle "müzjk" dediğımız bütün bir iç ve dış dünyamn seslerini toplayan ve her sanat- çının birer ipek kozası gibi kendine özgü ürpertilerle yoğurduğu ve ördüğü görün- meyen altın teller ve gümüş pırıltılardır. TARTIŞMA Oğrenci Harçlan B H M B ürkiye'da B asgari ücret I brüt • 8.460.000- • TL. net ^ A _ 5.864.400. Yıllık enflasyon yüzde 80'lerde. Üniversite ögrencilerinden "katkı payı" adı altında ahnan harçlar yüzde 300 oranında arttınldı. Öğrencilerin hakiı olarak verdikleri tepkiler ise bazı medya gruplannın desteği ile de haksız olarak göstenlmeye çalışılıyor. Çıkan olaylarda dersliklere verilen tahribatın değeri 10 milyar olarak gösteriliyor. Olay başka boyutlara çekilmeye çalışılıyor.Bilimsel ve araştırmaya dayalı egitim çalışmalannın en az düzeyde olduğu, eğitim kalitesinin düştüğü bir ülkede, üniversite ögrencilerinden ahnan haraçlann gerekçesi olarak da yapılan masraflar, bir öğrencinin maliyetinin ne kadar yüksek olduğu ve buna benzer şeyler gösteriliyor. Devlet, memurundan, esnafından, ışçisinden vergi ve fonlar adı altında kesintiler yaparken öncelikle sağlık ve eğitim-öğretim hizmeti verme görevini de üstlenmiş olmaktadır. Vatandas, eğitim-öğretim ve sağlık hizmeti için bu parayı devlete ödemiş olmaktadır. Bu durumda devlet, üniversite ögrencilerinden aldığı harçlann gerekçesi olarak bir öğrencinin maliyetini gerekçe olarak öne süremez. Bunun yani sıra üniversitelere girmek için öğrencilerin dershanelere verdikleri paralarla karşılaştırma yapılarak, harç olarak ödenen miktann fazla olmadığı söyleniyor. Yine bir devlet politikası olarak Milli Eğitim'deki nitelik (kalite) düşüklüğü ve yanlış eğitim politikalan sonucunda öğrenciler üniversitelere girme çabası içinde dershanelere kucaklar dolusu para ödemek zorunda bırakılmaktadır. Bu paralar ise istisnalar hariç, ailenin pek çok seyden vazgeçmesi pahasına ödenmektedir. Bir üniversite öğrencisinin masrafı sadece yılda iki kez harç ödemekle kalmamaktadır. Oy kapma uğruna boş bulduklan her yere üniversite açmayı becerebilenler, nedense öğrencilerin kalabilecekleri yurtlan açmayı becerememektedirler. Her yıl belirli kontenjanlarla öğrenci alan üniversitelerin bulunduğu yerlerde bu öğrenci sayısının çok çok altında yurt bulunmaktadır. Bir öğrencinin kalacak yer, yol ve yiyecek gibi zorunlu giderlennin yani sıra okuduğu bölümle ilgili pek çok gideri de olmaktadır. Pek çok öğrenci hem çalışmakta hem de okumaktadır. Bir öğrencinin devlete getirdiği maliyet hesaplanıncaya kadar, önce asgari ücretin 5.864.400 TL olduğu bu ülkede bir öğrencinin okumak için yaptıgı harcamanın ne kadar olduğu hesaplansın. B. BanşKonar YARKES/Yalova Dünkü gazetemizin 'Tartışma' bölümünde Gerçek Bir Oğretmen başlıklı yazının yazarının adı ve adresi: Işık Öztürk Fatih Yavuz Selim İlköğretim Okulu Öğretmeni şeklinde olacaktı. Düzeltir, özür dileriz. PENCERE KÖP Uçuş. Dünya şampiyonu Gariy Kasparov ile IBM'in süper bilçjisayan arasındaki satranç karşılaşması dünyayı bir- birine kattı, ileri geri yorumlar yapıldı, her kafadan bir ses çıktı, kimisi de Kasparov'u suçlarcasına: - Şampiyon, dedi, bilgisayan tuzağa düşûrdü, yok- sa yenemezdi. Peki, bilgisayann tasanmında -tuzak ve şaşırtma- cayla biriikte- her olasılık hesaba katılıp planlanmamış mıydı?.. • Uzak yıldızlara yönelik uzay yolculuklan öyiesine in- ceden inceye planlanıyor ki, insan aklının yüceliği kar- şısında selam durmaktan hiç kimse kendisini alamıyor. Kıtalan birleştiren köprüler, denizaltı tünelleri, gökyüzü- nü tırmalayan yapılar hesap, kitap, tasarım, plan işi!.. Körfez Savaşı'nda Amerika'nın Irak'a saldırı planı parmak ısırttı. Isa döneminde yeryüzünde 150 milyon insan vardı, 20'nci yûzyılın başında dünya nüfusu 1.5 milyar oldu, bugün 5.5 milyar... Gidiş korkutucu... Uygar toplumlar bütün çabalannı nüfus planlaması- na veriyorlar... Plan.. plan.. plan.. Ancak yaşamın her kesiminde, adım atarken plan ya- pan Batı egemenleri, bir konuda plana karşı çıkıyorlar... Nedir o?.. • Serbest piyasanın körgüdüsüne insan kendisini tes- lim etmiş; dünyada üretım-tüketim dengesını sağlaya- cak bir düzen yok!.. Planlama yok... "Ekonomide plan kötüleniyor" serbest pazarın üs- tünlüğü savunuluyor; istem-sunu (arz ve talep) arasın- daki düzeneğin her şeyi çözeceğine inanılıyor ama, tü- ketim hırsının sonu gelmiyor; doğayı sömürmenin hızı böyle sürerse ne olacak?.. İnsan doğal kaynaklan tüketiyor.. Sanayi atıklannı tüketemiyor. Doğal kaynaklan tüketmenin ivmesi, üretimin yükse- lişiyle biriikte artıyor. Çagımızda gerçekleşen bilgisayar- laşmayla biriikte iletışim devrimi, dünyayı 'tek pazar'a çeviriyor, 'küreselleşme' sürecinde yoğunlaşan doğa ve insan sömürüsünün hesabı, kitabı, planlaması var mı?.. Hem dünya nüfusu artıyor.. Hem tüketim katlanıyor. "Tüketim, daha çok tüketim, gereksiz tüketim, lüks tüketim" derken bir tükenişe doğru mu gidiyoruz?.. • Her şeyde planlama öngörülmesine karşın, ekono- mide planlamanın tu kaka sayılmasının bir nedeni ol- malı!.. Bilgisayartı üretım çağına girmiş ve iletişim devrimi- ni gerçekleştirmiş 'bilgi toplumu', yatınm - üretim - da- ğılım - tüketim alanında demokratik ve adaletli ekono- mik planlamayı neden dışlasın?.. Mars'a dönük plan- lamayı benimseyen, yer yuvahağındaki planlamayı ne- den olumsuzluyor?.. Insanlık niçin paylaşımın kanlı kav- galarında birbirinı yiyor?.. Bir milyar insan açlık çeker- ken, bir egemen azınlık tüketimin doruğunda yaşasın diye mı piyasa adında kör gözlü bir tann yaratılıyor?.. • Dünyamızın doğasını yok etmeden bu sorunun ya- nıtını verebilirsek, insanlığın geleceğine iyimsertikle bakabiliriz... Yoksa bu gıdiş, kör gidiş... YE V 1.Yeni Tipo 1.4 S, bütün Tipo'lar gibi, dinamik, şık bir beş kapılı. Yol tutuşu mükemmel; geniş iç hacmi ve aerodinamizmiyle kendi sınıfında rakipsiz. Özel yapısal elemanlarla takviyeli gövdesi, çelik barlarla kuvvetlendirilmiş kapıları ile aynı zamanda çok da güvenli. Isteğe bağlı olarak elektrikli ön camlar ve merkezi kilit seçeneğine sahip olan Yeni Tipo 1.4 S'in diğer Tipo'lardan tek farkı, 1.4 litrelik yeni motoruyla, hem fıyatı hem de yakıt tüketimi açısından son derece ekonomik oluşu. Yeni Tipo 1.4 S, Tipo ayrıcalıklarına sahip olmanın en avantajlı yolu. Tofaş Ana Bayi ve Yetkili Satıcıları'na gelin; onu rakipleriyle her bakımdan kıyaslayın. Karar verirken hiç zorlanmayacaksınız. KDV dahil perakende satış fiyaü: 665.198.760 TL Tipo 1.4 S ve diğer Tofa$ otomobilleri hakkında daha aynnulı bilgi almak için 0 800 211 42 42 no.lu Tofaş 24 hattını Türkiye'nin her yerinden ücretsiz arayabilirsiniz. F I A T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear