22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17MART1996PAZAR 12 DIZIYAZI Bir zamanlann halklann kardeşliği çeşmelerinden bugün kan ve gözyaşı akıyor • Yugoslav ekonomik modeli, bugün 1989 depreminden sonra yeniden iktidara gelme başarısı gösteımiş hemen bütün ardıl partilerde üstünde en çok tartışılan model, kimileri için tek çıkış yolu. Kısaca özyönetim olarak anılan model ve üretim birimlerinin yönetiminde o birimin çalışanların kesin söz ve karar sahibi olmalarını öngörürdü. Bu uygulama Yugoslavya'da başarı kazanamadı. Ama büyük bir deney birikimi sağladı. Gyula Horn'un sözleriyle, "Neyin, neden yapılmaması gerektiği"nin göstergesi oldu. 1989 sonrası parçalanan Yugoslavya, kanlı bir iç savaş da yaşadı. Geride yıkılmış kentler, katmerlenmiş biryoksulluk kaldı. Tito ilebaşladı, Tito ilebitti 7 ugosiavya, büyük olasılık- la artık tanhte bir anı. Yu- goslavya da. federal bir partı nıteliğı taşıyan Yu- goslavya Komünistier Bir- h'gi YKB adh merkezi ko- münıst örgüt de, bu partinin Leninci ve özel- likle Stalincı partı modellerinden çok eıd- di ölçüde aynlan özgün çızgisi deJosipBroz Tho ile varolmus.ru. Tito'nun ölümüyle bir- lıkte de yokoluş sürecine girdi. Şimdi Bal- kanlardan Batı Avrupa'ya kadar uzanan bu büyük ve hankulade ülkede mılliyetçılı- ğın en kaba bıçımlen kol gezıyor Bir za- manlann halklann kardeşliği çeşmelerin- den bugün kan \e gözyaşı akıyor. Tanhın tuhaf bir çelışkısı: Bir zaman- lar resmibOsyalıstjdeoJojınin gevşek, sap- kın olarak niteleyip çizgi-dışına ittiği Yu- goslav ekonomik modeli, bugün 1989 dep- reminden sonra >enıden iktidara gelme başansı göstermiş hemen bütün ardıl par- tilerde üstünde en çok tartışılan model. kimılen için tek çıkış yolu. Tito dönemin- de gelıştirilen bu model kısaca özyönetim olarak anılırdı ve üretim binmlennın yö- netımmdeo birimin çalışanlannkesın söz ve karar sahibi olmalannı öngörürdü. Bu uygulama Yugoslavya da başan kazanama- dı. Ülkenin yoksulluk zıncirinı kırmasını saglayamadı. .4ma başka hıç bir sosyalist ülkede benzeri görülmeyen bir deney bi- rikimi sağladı. Macaristan'dakı ardıl par- tinin önden Gyula Horn'un sözlenyle, "Neyin, neden vapılmaması gerektiği"ni göstenv or Ama artık o sosyalist mülkiyet deneme- sıdebırtarih. Daha 1988'deparçalanmış, tüm ülke üzenndekı sıyasal egemenlığini yitirmiş Yugoslavya Komünistier Birli- ği'nın (Partisınin) ardılını aramak elbette Komünist Partiler ve Zümrikiüanka Balkanlar'daki milliyetçilik dalgası, en azgın ve faşizan temsilcilerini Sırplar arasında buldu. mümkün değıl. Parçalanan ve tek tek bağımsız devlet- lerebölünen ülkede. federe komünist par- tilerden dönüşüp iktidan hâlâ elinde tu- tabilenler Sırbistan, Makedonya, Karadağ ve Slovenya'da varlıklannı sürdürebiliyor- lar. Buna karşılık Hırvatıstan'da, Bosna- Hersek'te bu partılerin ızlerine bile rast- lanmıyor. Eski Yugoslavya'nın en önem- li federe parçalanndan Sırbistan'da, bu- gün Slobodan Milosoiç'in önderliğinde- ki Sırbistan Sosyalist Partisi (SSP) için ar- dıl parti nıtelemesi büyük ölçüde doğru. Parti. lıderinın damgasını vurdugu bir prag- matistçızgi izliyor. Bir başka deyişleide- olojık tartışmalann ikinci plana itildiği bir partı. Örneğin SSP'de Sırp milliyetçili- ğinden derin ızler de var, geçmiş komü- Josip Broz Tito nist dönemin ilke ve ideallerinden de. Sır- bistan'da bir başka ardıl parti ıse küçük ama şaşilacakdüzeydeetkili "Komünistier Bir- liği - Yugoslavya için Eyiem Partisi"(KB- YiEP). Bu partinin ideolojik çızgısıni Mir- janaMirkoviçbelirliyor. Mirkoviç, Slobo- dan Mıloseviç'ın karrsı ama SSP üyesi fi- landeğil. Ama gözlemciler SSP'nin siya- sal çizgisıni de Mirkovıç'in belırlediğine Romanya'da erki elinde tutan nomenklatura: Kapitalizm lazımsa, onu da... Dizginler Kızıl Kare'de• st başlıktakı yanm kalmış ~W~ "TTıûmleyı tamamlayarak yı- m I neleyelım. Eskı komünistier m I w Romama'\a kapitalizm la- • / zunsa onu da biz yapanz" ^ •" dıyorlar. Çavuşesku döne- mınde partı ya da devlet ya da ekonomik aygıtiann dızgınlennı ellennde tutanlar, Romanya'da sıyasal ıktıdan gene ve hâlâ ellennde tutuyorlar. Tek fark: Eskıden sos- yalızmı gerçekleştırmek(!) ıddıasındaydı- İar: şımdı ülkeyı kapıtalızme görürmeyı hedeflı>orlar. Nomenklatura, en kestırme tanırruyla "partiaristokrasisi'' demek. Ko- münist partilerinin iktidarda olduğu ülke- lerde bu tanıma bir de "düzenin kaymağı- nı yiyenler" eklenmelı. Çavuşesku döneminde yozlaşmış, parti elebaşılannın açık diktatörlüğüne dönüş- müş rejim, bütün Doğu ve Orta Avrupa'yı sarsan 1989 depreminden etkilenmeyebı- lirdı. O yüzden Romanya Komünist Parti- sı'nınverejimuıyıkılışınıbırhalkhareke- tınden çok bir saray darbesi olarak nıtele- mek belki daha dogru. ÜnJü ve ürkürücü gızlı servıs l *Securitate"nın bir kanadmın rol aldığı 22 Aralık 1989 Darbesf nde bı- lındığı üzere Çavuşesku ve kansı, göster- melık bir mahkemede vargılanıp (!), kur- şuna dızıldıler. Çavuşesku'ya bağlı kalan Secuntate kadrolannın sılahlı sındırme ey- lemlen bastınldı. Sokaklaradökülen halk. handıyse histerik göstenlerde Romanya bayrağının ortasındaki partı amblemını de- lerek yürüdü. Kitlesel gösterilen ızleyen- ler, hemen hemen bütün sosyalist ülkeleri saran dönüşüm dalgasının Romanya'da da gerçekleşeceğıni sandı. Darbenin daha ikin- cı haftasında yanılgı apaçık ortayaçıkü: Geç- mış dönemin iktidar erkini elinde tutan kadrolaıı, gene iktidardaydılar. Ekonomı- de. sıyasal alanda, Secuntate'de ve orduda hamam ve tas - kısmen- değişmıştı ama tel- laklar aynıydı. Rejim muhalffleri Hamam ve tastakı degışıkliklerözetle şöy- le: 1990 başında Romanya Komiinist Par- tisi (RKP) feshedıldı. Oriun yenne Ulusal Koruma Cephesi (UKC) kuruldu. Başkan- lığına İon İlkscu geçtı. Çav uşesku'nun son dönemlennde gözden biraz düşmüş olan- lar. kendılerine rejim muhalıfi süsü venp Cephe'de kılıt görevler üstlendiler. Mayıs 1990'daki seçimler. iktidar gücü- nü elinde tutan "eskTlenn öngördüğü bı- çımde sonuçlandı. Oylann üçte ikısını UKC Romanya'da süregiden nomenklatura egemenliğine karşı protesto. Pankartta, "Polonya'da 10 yıl, Macaristan'da 10 ay, Doğu Almanya'da 10 hafta, Çekoslovakya'da 10 gün oldu. Romanya'da ne zaman?" drye soruluyor. aldı. Başkan adayı olarak İlıescu'nun oy- lan ıse yüzde 86'yı bulmuştu. Ancak UKC ıçmdeki balayı kısa sürdü. Seçımlerin üstünden bir yıl bılegeçmeden RKP'nın ardıh olarak ortava çıkan ve ilk seçimdede ıktıdan kapan UKC ıçındeken- dılennı ~milliyetçi komünistier*' (ne de- mekse?) ve "enternasvonalist komünist- ier" olarak nıteleyen ıkı kanat ortaya çık- tı. Cephe ıçındeki milliyetçi unsurlara yas- lanan İlıescu, bölünmeyı hızlandırdı ve "Ulusal Koruma Demokratik Cephea"nı kurarak eskı Cephe"den aynldı. 1992 Eylül'ündeki seçımlerde, bölün- müşlüğe rağmen İliescu'nun önderlığın- dekı Ulusal Koruma Demokratik Cephesi (kısaca Demokratik Cephe dıye anılıyor) güç bela da olsa seçımlen gene kazandı. Bu- güne kadar da iktıdannı sürdürmeyı basa- nyor. Romanya'daki siyasal tablo belli başlı üç çızgiden oluşuyor: Eskı komünistlenn bü- yük bir kesımıni kapsayan ilıescu'nun De- mokratikCepbesi. 1990'dakı( şimdi bölün- müş) cephe: UKC. Onun da başında eskı bırtanıdık \ar PetriRoman. Dönüşümden sonra kurulan ılk hükümetın başbakanı. I989 öncesi RKP nomenklatura"smın bir önde gelenı. Cçüncüsü de Demokratik Uz- laşma: Etkısiz sosval demokratlarla ıtti- faklar arayan gerçek burjuva muhalefet ha- reketı. Bu üç çızgının ortak noktası. önder kadrolannın Çavuşesku döneminde sorum- luluklar üstlenmış "eski'' komünıstlerden oluşması. Devlet Başkanı tlıescu'nun fiılı yönetı- mindekı Demokratik Cephe vandaşlannın kurduğu parti bugün iktidarda: Romanya Sos>al Demokrasi Partisi (RSDP). Eğer bir ardıl partiden söz edilecekse en güçlüsü RSDP. Cstelik 1995 Ocak ayında"RSDP, kendi gıbı üç nomenklatura partisi ile bir koalisyon ortaklığı kurdu. Romanya"da bu dörtlü ıttıfak Kızıl Kare olarak anılıyor. Kı- zıl Kare (kuşkusuz RSDP'nin tartışılmaz ağırlığı altında)programatık olarak temkm- lı bir reform politikası önenyor. Dizginler ellennde kalmak ön ve zorunlu koşuluvia özelleştirme ılke olarak benimsenıyor. Bu- nun yanı sıra Kızıl Kare NATO ve Avrupa Topluluğu'na katılmak ısteğmde. Kızıl Kare'nin ikinci partisi Emeğin Sos- yalist Paı-tisi (ESP). Bu parti "Çavuşesku komüniznıinin" gerçek ardılının kendısi olduğu inancı ve ıddasında. O kadar kı ko- alisyon ortağı RSDP"yi, büyük kurtancı- Çavuşeskunun ıdamından dolayı kınıyor ve günü gelince hesap sorulacağından söz edıyor. Son seçımlerde yüzde 3'lük seçım barajını kılpa>ı aşan bu partı, modern bir sanayıleşmestratejısini sa\unuvor\eızle- nen "reform poütikasını" reddedıyor. Bu- na rağmen koalisyon ortağı olarak da ka- lı>or. İlıescu. bu durumu alaycı bir üslup- la "tlkeler iyidir. Ama iktidar da tarJıdır" dıye nıteledı. Kızıl Kare'nin üçüncü köşesmi Georgi Funarönderlığındekı Romanya UlusalBir- lik Partisi (RUBP) oluşturu'yor. Bu aşın milliyetçi partı. varlık nedenını handıyse ül- kenın kuzeyındeki Macarazınlıkla müca- deleyeayınnış. Sıyasa) etkınlikten çok Ma- car azınlığın yaşadığı köylere sopalı. si- lahlı saldınlar düzenlemeyı ve Macarazm- lığa karşı ırkçı bir propaganda yürütmeyi yeğliyor. Karenın dördüncü köşesınde de Corne- li Tudor önderlığındekı Büyük Romanva Partisi (BRP) \ar. Bu partı de sosyalist ıl- kelen, ırkçı-şoven polıtıkasının örtüsü ola- rak kullanıyor ve Macar azınlığa yönelık siyasal ve fıilı saldınlarda RUBP ile yan- şıyor. Bir farkla. BRP bu saldınlannı anti- faşıst e> lemler olarak adlandırıyor. Muha- lefetı temsıl eden Petri Roman'ın Demok- ratik Parti'sı deavnı kökten, Romanya Ko- münist Partısi'nden gelıyor. Ana kadrola- nnın hemen tümü 1989 öncesi nomenkla- tura dan. Özetle, Romanya"da gerçek bir ardıl par- tiden söz etmek pek kolay değil. Buna kar- şılık bir ardıl'dan söz edilebıhr: ton tlies- cu. Slobodan Miloseviç işaret ediyorlar. Kuşkusuz burada "koca- sını etkileyerek" gibi düzeysiz bir dediko- du-analızı yapmıyoruz. Tersine Mirkoviç küçük ama etkıli partısiyle SSP'nin sıya- sal çizgısıne bellı ölçülerde yön veriyor. SSP'nin bugünkü çizgısı ıçın en özet söz- cüklerle söylersek "toplumsal sorumlu- luklan sınırsız kapıtalizmin önüne koy- mak"denebılir. Aynca SSP, geçmiş özyö- netim dönemini çagnştıran bir "karma mülkiyet modelf' öngörüyor ve özel ve ka- mu mülkiyetlennın yanşmasının, ekono- minin gelişmesının motoru olacağını sav- nuyor. Slakedon>a'daki eski komünistier ise, ülkede sıyasal erkı bugün de ellennde tu- tuyorlar. Başkan Glıgorov'un Sosyal Demok- rat Birliği bu başanyı büyük ölçüde bölge- de hüküm süren ulusal çekişmeler sayesin- de, ülke içindeki siyasal çatışmalann sert- leşmemesine borçlu. Bosna-Hersek'te eski komünistlerin kü- çük partisi, bir başka küçük parti ile, Sos- yal Demokratlarla yanşıyor. Aralanndaki fark eski komünistlerin partisınin, lzzetbe- goviç'in tslam partisi ile belli alanlarda iş- birliğine sıcak bakması. Hırvatıstan'da ise politik arenada eski komünistlerden ciddi bir iz yok. tvka Ra- can önderliğındekı ardıl, "Hırvatistan Sos- yal Demokrat Partisi'" 1994 seçimlerinde oy oranı yüzde 5'ın de altınadüşünce, çok daha küçük ve kökten milliyetçi parti ile btrleşerek, komünist geçmişinden tam ola- rak annma yolunu seçti. Ama bu manev- ra da onu çizgi dışı bir siyasal güç olmak- tan kurtarmış değil. Slovenya'da demokrasi adımları Eski Yugoslavya'nın enkazı üstünde en sancısız geçiş bugünkü Slovenya'da ger- çekJeşti. Daha Yugoslavya'nın parçalanma- sından önce, 1986'da, Yugoslavya'nın en gelişmiş parçasını oluşturan Slovenya'da de- mokratikleşme yönünde ciddi adımlar atıl- mıştı. Slo\ıenva komiinistPartisi komünist olmayan (ama antikomünist de olmayan) Cumhuriyet Partisi'nin kurulmasma izin vermişti. Ö dönemde karşısında engel ola- rak Slovenya başkenti Lubliyana'yı değil, Belgrad'ı bulan Cumhuriyet Partisi'nin li- deri Müan Kucan bugün devlet başkanı. Slovenya'da epeydir ılımJı bir siyasal ço- ğulculuk egemen. Bu ülke içi çatışmalan kutuplaştırmıyor ve demokratik bir siya- sal yaşamı besliyor I990'da yapılan ılk çok partilı seçimlerde ardıllar koalısyonu yenildi. Burjuva Demokrat Partiler koalisyonu iktidan aldı.Bugiinse iktidar yeniden anhl- laruı elinde. iktidar koalisyonu oluşturan üç partiden ikisinin kökeni Slovenya Ko- münist Partisi. Dizınin Yugoslavya'ya aynlan bu bölü- münü noktalarken son bır not: Slovenya, komünist partilennin dönüşmesi ve ardıl- lık tartışmalan için ilginç bir model. Özel- likle parti ıçi demokrasi kavramının yaşa- ma geçirilışı pek çok ardıl parti için ders- lerle dolu. Yarın: Bulgaristan ve Arnavutluk ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt İzmîrliler Kitap Şenliğini Sevdi!TÜYAP'ın Izmır Kitap Şenliği bu akşam sona eriyor. Orada, birkaç gün içinde edindiğim ızlenim şuydu: \z- mirliler, kitap şenliğini sevdiler! Kitap şenliğinin ortasın- da, daha dördüncü gününde, TÜYAP yöneticilerinden Deniz Kavukçuoğlu ile konuşuyoruz: - Deniz Bey, TÜYAP'ın ilk çalışmalan ile ilgili bilgı ve- rir misiniz? - Ilk kez, Istanbul da 1982 yılında düzenledik. Bu yıl 15. yılımız kasım ayında Istanbul'da kutlanacak ve bir jübile yılı olacak. Ankara'da kitap şenliğini iki kez düzen- ledik, Izmir'de ise ilk kez düzenliyoruz. - Izmir'in geleceği bakımından umutlu musunuz? - Umut, geleceğe yönelik bir beklenti, bir duygu. Biz şimdi Kitap Fuan'nın dördüncü günündeyiz; artık umu- dun daha ötesinde, somut olarak gözlemlerimiz var; biz Izmir'deki beklentilerimizin daha üzerinde bir kitapse- ver ilgisıyle karşılaştık. Tabii Izmir, nüfus açısından, 12 milyonun üzerinde nüfusu olan Istanbul'la ya da 3 mil- yonluk Ankara ile karşılaştınlabilecek bir kent değil; ya- ni Istanbul'da, 355 bin krtapseverfuanmızı ziyaret etmiş- ti; Ankara'da geçen yıl 180 bın krtapseveri ağırfadık TÜ- YAP olarak; burada iki günde gelen kitapsever, 30 binin üzerinde. Bu çok güzel bir sayı. Ve tabii buradan yola çıkarak, bu fuara yüz binin epeyi üzerinde bir ziyaretçi- nin, kitapseverin geleceğini söylüyoruz. Önümüzdeki yillara yönelik de tabii, çok daha somut temeller üzerin- de yapabileceğimiz şeyier olduğunu da gördük, kitap fu- annda. Dün değerli hocamız Özdemir Nutku'yia konuş- tuk, Ege tarihinden yola çıkarak, kendıleriyle birtikte Ege'nin kültür tarihini tiyatro biçemiyle, teatral etkinlik- lerte burada yaşatacağız. Ve çok görkemli bir kültür şö- leni olacak gelecek yıl Izmir Kitap Fuan'nda. özdemir Nutku: "Bunuyapanz" dedi. Ve çok sıcak karşıladı. De- mek oluyor ki izmiriiler, gelecek yıl, çok keyifli, çok renk- li, çok mutluluk verici bir kitap ve kültür şöleni yaşaya- caklar. - örneğin oyunlar mı sahneye konacak? Istanbul'da var mıydı bu? - Evet, oyunlar sahneye konacak. Istanbul'da buna benzer bir şey yapmıştık; gayet güzel olmuştu. Çok çe- şitli tiyatro gruplan da katılmışlardı. Bunun daha büyü- ğünü, daha büyük boyutlusunu burada gerçekleştirece- ğiz. Çünkü, Izmir ve Ege kültür sunusu açısından Tür- kıye'nin çok önemli bir yöresi. Çok ünlü kışıler yetişmiş bu kentte ve biz bu ilk deneyimizde de çok sıcak bir iliş- ki kurduk Izmirlilerie, yani Izmirti aydınlarla, Izmııii kitap- severlerie. Bunu gerçekten çok iyı değertendirmemiz gerekir ve biz TÜYAP olarak, Egelilerin bu sıcaklığına la- yık olmak zorundayız. - Bu işe girerken eksikleriniz oldu mu? Bir özeleştih yapabilir misiniz? - Kuşkusuz, tabii bir kentte ilk kez böyle bir etkinlik düzenlediğiniz zaman o kenti henüz yeterince tanıma- mış oluyorsunuz. Bu tanıyamamaktan ileri gelen birta- kım eksiklerimiz var. Örneğin, duyuru da bunlardan bi- ri olabilir. Fakat basını ben izliyorum, basın haberienmi- zi veriyor; televizyonlar, önceUMe TRT ve yerel TV'lere çokteşekküretmemizgerekiyor. Onlarda veriyortar. Fa- kat okullar, üniversiteler, kitapla ilintisi olması gereken kurumlarla daha önceden ilişkiler kurulabilirdi, bunu ge- lecek yıl telafi edeceğiz. - Bir eksiğlniz bu mu? Başka yok mu? - Teknik olarak yok; IZFAŞ'ın (Izmir Fuarcılık A.Ş.) ge- rek fuar öncesi, gerek fuar sırasında çok yakın yardım- lannı gördük; kendilerinden büyük destek aldık, bu ne- denle teknik açıdan, organizasyon açısından hiçbir ek- siğimiz yok. Bir de şunu söylemek gerekir tabif, bâzı ya- yınevlen, çok farklı nedenlerle, Izmir Kitap Fuan'na uzak kalmak istediler. Biz bu yayınevlerinin önemli bölümü- nün gelecek yıl Izmir'de olacaklanna inanıyoruz, bekli- yoruz. Ve tabii, yayınevi sayısı arttıkça, fuarda kitap çe- şitleri de artıypr. Tabii, bunu sağlayacağımızı umuyoruz gelecek yıl TÜYAP olarak. - Bu yıl Izmir'de onur ödülü verdinız... - Saygı ve şükran ödülü verdik Semih Balcıoğlu na. Şu bakımdan: 1996 yılını UNESCO, Nasrettin Hoca'yı- lı ilan etmişti; buradan yola çıktık, buradakı şölenin ana konusunu, "Gülmece ve Kitap" olarak benimsedik. O nedenle etkinliklerin bir bölümü gülmece ve kitap üze- rine oldu. O nedenle de Türkiye'nin önde gelen altı ka- rikatüristinin de sergileri açıldı. Balcıoğlu, Semih Poroy, Kamil Masaracı, ismail Gülgeç, Muhrttin Köroglu ve Uluslararası Karikatürcüler Derneğı'nın Nasrettin Hoca sergısi, bu sergiye katılar, çok ünlü sanatçılar. Bu çer- çevede ülkemizin en önde gelen çızeri, duayeni sevgili Semih Balcıoğlu'na, bir saygı ve şükran ödülü verdik. - Kitap şenliğıyle yabancı basın da ılgılenıyor mu? Is- tanbul'da olduğu gibi... - Izmir'le de ilgileniyorlar, fakat, bizim kitap fuanmız Ankara, Istanbul, Izmir kitap fuarian, doğrudan doğru- ya okura yönelik fuarlaj'dır. O nedenle bu fuarlarda ulu- sal öğeler, yani yerii yayınevleri büyük ağıriık oluşturu- yor. Bunun dışında da bu fuariann kimliklerini değiştir- meyi biz düşünmüyoruz. Yani, bu fuarlar böyle kalacak: Okura yönelik; kitabı mümkün olduğunca geniş kitleler- le buluşturmak ve muttaka ve mutlaka bir edebiyat ve kültür şöleni şeklinde geçen büyük etkinlikler olarak kal- masını sağlamak.... •*• Biga'nın Kahvetepe Köyü'nde domuz çiffliği kuran, an- cak zamanın Çanakkale Valisi Erdinç Büyükakalın'ca -şimdi Sakarya Valisi- çiftliği mühürlenerek domuz yav- rulan açlıktan susuzluktan ölen Yusuf Tavukçu, birtür- lü atlatamadığı beyin kanamasından 14 mart günü öl- dü. Yusuf Tavukçu'nun eşi Mediha Tavukçu; - Bizım babamızsınız, size habervemnek istedim! dedi BULMACA SEDAT YAŞAYA1V SOLDAN SAĞA: 1/ Paranın piyasa- da azalmasıyla sa- tın alma gücünün artması. V Katego- ri... Kutsal olduğu 3 için dokunulma- ması gereken şey. 3/ Eskı dilde as- lan...Kaide.4/Kâ- fıgelmeyen... Yel- 6 kenin ucunda ıp geçirmek üzere ya- pılmış göz. 5/ Dört köşedöşemetaşı... Ayak direme. 6/ Kedi ya da köpek yavrusu... Baryum elementinin sungesi. II Örta Anadolu'da yaygın bir bozlaktürü... Kadmlanngiy- diği kolsuz üstlük. 8/ Din iş- lerini devlet ışlerine kanştır- mayan... Güney .'\menka'da büyük sığır sürülennı güden çobana verilen ad. 9/ lktisat- ta para arzının, parasal gelır- lenn ya da fıyatlann topluca artışı. Vl'KARIDAIV AŞAĞIYA: 1/ Hayvamn iki ayağını ıple bağlayarak yapılan köstek... In- giltere'de çok sevilen bir cıns bira. 2/ Vücuttaki A1DS vırü- sünü saptamakta kullanılan test.. Yön, taraf. 3/ Bir makyaj malzemesı... Şıırde bir uyaktan sonra yinelenen aynı an- lamdaki sözcük ya da eklere venlen ad. 4/ Işık akısı bınmi "lümen"ın simgesi... Kaşa sıkıştınlarak kullanılan gözlük camı. 5/ Uzaklık işaretı... Duman lekesi. 6/ Devmımi olma- yan, duruk... Bır spor kulübümüzün kısa yazılışı. 7/ Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun bır romanı... Küçük körfez. 8/ Bölmeli göçebe çadın... "Alt, aşağı" anlammda kullanılan denızcilik tenmi. 9/ Arap abecesinde bir harf... Nıteliği düşük mal.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear