22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9ŞUBAT1996CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Belmondo'danPhilippe Leotard'a kadarFransız sinemasının gövde gösterisine çıktığı 'Les Misembles', kuskusuz hsır haftanın en iyifilmi Lelouch'ım gözünden Sefiler ve Nazfler... A menkalı Spielberg 'Jurassk /u Park'la, insanıyet namına, f-m Nazilerce toplu kıyıma *ÂL -M_ ugratılmış Yahudi soyuna yıllardır göstermekte geciktiğı gönül borcunu öder de, kıvrak kamerası, afrah tafralı, cakalı anlatımı, plastik ve teknik ustalıgı. duyarlılığı bakımından, Hollywood'un namlı gişe şampiyonundan hiç de geri kalmayan, ne var ki epeydir esamesi okunmayan, Fransız sinemasının en civelek ve çok bilmiş 'yaraöcı yönetmen'lerinden Claude Lelouch durur mu? O da, Vktor Hugo'nun belki de en baba klasiğinden yola çıkıp 19. yüzyılın Sefıller'iyle, 20. yüzyılın akışını değiştırmiş 2. Dünya Savaşı'nda, milyonlarcası Nazi barbarlığına ve gaddarlığına kurban edilmiş Yahudileri (ve ekmek çalmaktan zindana tıkılıp çileli bir ömre talim etmiş, masum mahkûm-iyi yürekli insan-unutulmaz roman kahramanı Jean Valjean'la da dedesini, babasını fılan) özdeşleştirerek işin içine büyûk ölçüde otobiyografık öğeleri de katarak anlatmaya soyunuyor, kendi ailesimn 31 Aralık 1989'dan, yeni yıl (1900) ve 20. yüzyıl kutlamalanyla başlayıp 2 büyûk savaştan geçerek 1950'lere kadar uzanan, üç kusaktan, üç saatlik destanını, 'Les Miserables-Sefiller'de. 'Bir Kadın, Bir Erkek'ine 30 yıl önce gönül düşürdüğümüz, ancak sonradan beklentilen çoğu kez boşa çıkaran fılmleriyle gözümüzden, gönlümüzden dışladığımız, iflah olmaz bir sinema tutkunu Lelouch'un, 1966'dan bu yana önümüze sürdüğü, kendine özgü tarzıyla anlattığı öykülerdeki görüntü diline egemenliği tartışılmaz. Çerçevelemelerinden montajına kadar, doğaçlama havasına sahip, gözalıcı anlatımı, görsel özellikleri ve teknik ustalıgı belirgindir, tüm Claude Lelouch filmlerinde. Serbest bir uyartama Kimi zaman kendine özgü bir sıcaklığı, duyariığı da yakalayan o parJak biçeminin ardında, genelde ukala tıraşlan çeken, oldukça derinliksiz bir aydın tavn ve kof bir içenk de göze batar çoğunlukla. Sıkça sevdiği filmlere göndermeler yapan, sinema tarihinin ustalanna saygıda buiunan, anlattığı öykü ve entrikanın orasına burasına bilgiççe, çağımızın kımi sorunlannı tıkıştıran, iğreti kaçan şekilde gündemdeki güncel olaylara bir-iki tümceyle dokundurmadan edemeyen, ne var ki sonuçta pek örtbas edilemez biçimde, 'sığlığı' yüzeye çıkan Lelouch'un filmleri, özellikle 1970'li yıllarda eleştirmenlerce yerden yere vurulmasına karşın iyi çalıştı. tlk dönemınden 'Bir Kadın ve Bir Erkek', 'Hayat, Aşk ve ÖtönT, 'Yeni YıT ya da 'Tüm Bir Yaşam' gibı ilginç filmleriyle anımsadığımız, son tahlilde burun kıvırdığımız, ama yine de filmlennı görmeden yapamadığımız ve bunca zamandır birlikte yaşlandığımız Lelouch'un, ünlü Hugo klasiğinin oldukça serbest bir uyarlaması niteliğindeki son filmi 'Sefîller', hayli zamandır sesi soluğu çıkmayan, yaratıcılıgı küllenmış, coşkusunu yitirmiş bu Yahudi asıllı Fransız yönetmenin, 100. yılında yeniden sinemaya dönüşünün^e ürünü. Görsel kurgusu, üslubu ve yapıs'ıyia, 1970'lerden aklımda kalmış, üstadın her zamanki çalakalem-kamera cevvallığıyla yine 20. yüzyılın önemli olaylanndan kesitler verip Lelouchvari tıraşlar çekerek, sürükleyicı, uzun bir seyirlik öykü anlattığı 'Toute Une Vie- Tiim Bir Yaşam'ını çağnştıran 'Sefiller', hayatta rastlayabileceğimiz her tipten 'i>iJerle kötüler'in (Yaljean'larla Thcnardier'krin) resmi geçidi gıbi baştan sona. Filmin başında, son dakika alçaklığıyla kuyudan çıkamayıp ölümü yeğleyen, masum bir kader kurbanının oğlunun, inanılmaz rezillik ve sefilliklerden geçilmeyen bir dünyada, ayakta kalmaya uğraşırken insanlığından da vazgeçmeyen, yoksul ama zengın gönüllü. kocaman yürekli, iyiliksever. 20. yüzyıl Jean Valjean'ı Henri Fortin'ın destansı öyküsünü seyrederken aynı zamanda fonda, Fransa'nın 1900'lerden 1950'yedek iki dünya savaşı arasındaki yanm yüzyıllık yakın tanhinin de ufak dokunuşlarla sergılenmesini ızliyoruz. Belmondo döktürüyor Ringde yumruk savurmaktan kamyon direksiyonu sallamaya geçmış, eski boks şampiyonu, yeni mobılya < taşımacısı, cahil Henri Fortın'in (Jean- Paul Belmondo) zorlu yaşamı ve çevresıyle ilişkıleri, Hugo'nun trajik romanı kahramanı Valjean'ın paralelinde sürerken Almanlardan kaçan, tek çocuklu. varlıklı bir Yahudi çıfti lsviçre'ye geçirmek uğruna, canını tehlikelere atmaktan da çekinmiyor Valjean-Fortin'imiz, Hugo'nun ölümsüz klasiğinden bölüm bölüm sayfalar okunması karşılığında. Hugo'nun Sefıller'iyle, kendi soyağacına ve ailesine dayanan, üç kusaktan Fortin'leri (dede, baba filan hepsini büyük Belmondo oynuyor başanyla, daha doğrusu döktürüyor baştan sona) örtüştürüp kaynaştırarak hikâye eden Lelouch'un 'Sefiller'i, özellikle 1940-44 arası, Nazi çizmesi allında, Vıchy hükümetinin kukla yönetiminde yaşayan ve yüreklilik, korkaklık, alçaklıİc ve sefillıklerin gırla gittiği, sayın muhbir ve işbirlikçi vatandaşlann borulannı öttürdüğü, işgal Fransası üstüne yoğunlaşıyor. Hugo'nun, büyük Fransız devriminin özgürlükçü ve coşkulu havasına paralel bir hümanizm ve gerçekçilikle kaleme aldığı eserleri arasında öne çıkan ve nerdeyse Pantheon'a gömülmüş bu ünlü yazannkı kadar yaygın üne kavuşmuş bu dev romanının özü, yapısıyla, kendi kişisel ve otobiyografık kurgusunu ustaca harmanlayan Lelouch'un bazı görkemli mizansenler düzenleyip kimi Sefiller (Les Miserables) Yapımcı, yönetmen, senaryo: Claude Lelouch, Victor Hugo'nun ünlü romanından esinlenerek / Kamera: Philippe Pavans De Ceccatty / Müzik: Francis Lai, Didier Barbeüvien, Michel Legrand, Philippe Servain, Erik Berchot / Oyuncular: Jean-Paul Belmondo, Clementine Celarie, Michel Boujenah, Alessandra Maıünes, Rufus, Ticky Holgado, Annie Girardot, Philippe Leotard, Philippe Khorsand, Jean Marais, Micheüne Presle, Darry Covvl, Nicole Croisille / 1995 Fransa (UlP-Umut Sanat) Beyoğlu Alkazar, Altunizade Capitol, Ortaköy Feriye, Kadıköy Bahariye sinemalannda. etkileyici sahnelerle bezediği 'Sefiller', Lelouchvari, cümbüşlü ve okkalı bir kolajın çokrenkliliğine bürünüp ilgisiz kalınamayan, güçlü bir 'spectacle'a dönüşüyor giderek. Yüzyıllann değişmesine, uygarlığin onca gelişmesine karşın yine de sefilligin yeryüzünden silinemediği, bunca sefaletın çekildiği 20. yüzyılın sefillerinin öyküsünü, ilginç bir sinematografık spektakl halinde görüntülemenin üstesinden gelen yapımcı-senarist-yönetmen Lelouch'un, 1950'den günümüze devamını da çekmeyi tasarladığı, otobiyografik bir üçlemeye tamamlamayı kurduğu bu kendi ailesinin destansı öyküsü, kuşkusuz önemli filmleri arasında yer alacak nitelikte, bugüne dek bu kilometre taşı gibi, namlı edebiyat kJasiğinden sinemaya uyarlanmış adaptasyonlardan bir ölçüde sıynlan, ilginç ve anıtsal bir seyirlik özetle. Birkaç rolde boy gösteren, yaşlandıkça adeta Jean Gabin'in günümüzdeki şubesıne dönüşmüş Belmondo'nun varlığı ve zengin oyuncu kadrosunun da katkısıyla, kuşkusuz haftanın filmi nitelemesini hak ediyor sonuçta 'Sefiller.' Güzel kacbnla 'şövalyesf polisin bîldik seriivenleri Yeni, göz alıcı, amayavan ve Mişe birJoel Silver 'action 'u: "Fair Game " Düriist Oyun (Fair Game) Yönetmen: Andrew Sipes / Senaryo: CharKe Fletcher / Kamera: Rkhard Bovven / Müzik: Mark Mancina / Oyuncular: VVilliam Balcfoin, Cindy Crawford, Steven Berkoff, Christopher IVİcDonaJd /1995, ABD JWB) Beyoğlu Fitaş, Harbiye As, Etiler Akmerkez, İstanbul Princes, Ortaköy * r'embcrlitaş Şafak, Bakırköy Avşar, Avcılar Standart, Kadıköy Ocak .öv Apoiion, Altunizade Capitol sinemalannda. Cindy Cravvford da kim oluyormuş? Öncelikle bir Joel SOver filmi "Fair Game-Düriist Oyun". Halen sinema- larda gösterimi süren Stallone-Bande- ras'lı "Assasnis-SuikastÇenıberi"nin de yapımcısı Joel Silver, Hollywo- od'un büyük ve başa oynayan (ancak kameranın önünde değil de arkasında- ki patronu oynuyor beceriyle), son ku- şak 'yıkkz' yapımcılanndan. Son yıllann "Lethal VVeapon - Ce- hennem SilahTya da "Die Hard - Zor Ölüm" gibi peşpeşe devam fılmleriy- le seriye dönüştürülmüş, parlak hası- lat yapmış, namlı ve gösterişli 'acti- on'lanyla yükünü tutarak sivrilmiş, vurdulu kırdılı, kovalamacalı, patla- malı, bol şamatalı ve kanlı bir tarzda gerçekleştirdiği fılmlerine damgasını, belkide memur yönermenlerinden da- ha fazla vurmuş, son dönem Hollywo- od yapımcılannın en cingöz ve cam- bazlanndan Joel Silver'ın, gitmek gaf- letinde bulunduğumuz son 'action'u "Dûrüst Oyun", günümüzün en tanın- mış modeli Cindy Crawford'un da ilk filmi aynı zamanda. SSCB'nin dagıl- ması ve komünist blokun çözülmesiy- le soğuk savaşin sona ermesinden son- ra pusulayı iyice şaşınp belli klişeler üstüne, ne biçim inanılmaz abuk sa- bukluklann yazılacağını bir kez daha örnekleyerek bir romandan uyarlan- mış zırva bir senaryodan, Andrew Si- pes adındaki yeni bir yönetmenin çek- tiği bu Joel Silver yapımı, nicedirpod- yumlardan beyazperdeye transfer ol- mak isteyen mankenler kraliçesi, gü- zel ve çekici Cindy Cravvford için pek de parlak bir başlangıç olamamış ne yazık ki. Cindy'nin cazibesi Öykünün 'kötü adam'ı, dünya ban- kalanndan yüklü vurgunlar yapmayı planlamış, bunun için iletişim tekno- lojisinin son derece geliştirilmiş, en son 'röntgenci' araç-gerecini kullanan gözü kara, amansız, eski KGB artığı, uyanık bir Rus ajanlar güruhu. Mi- ami'li, kendi halindeki, boşanma dava- lanyla fılan uğraşan dilber avukat Cindy'nin tesadüfen, varlığıyla teker- lerine çomak soktuğu bu paragöz KGB ajanlan, Cindy'mizi temize havale et- mek üzere kollan sıvayıp derhal hare- kete geçince bir kovalamacadır başlar. Kız arkadaşmın terk ettiği, gıcık Bİüd- win kardeşlerin en küçüğü VVilliam'ın oynadığı bir polis, Cindy'yi yüksek teknoloji ürünü silahlan kullanan, ka- til ve soyguncu Ruslara karşı koruya- cak ve sürükleyicı bir koşturmaca tem- posunda, hayatta kalmak için mücade- le eden kahramanlanmızın birbirlen- ne duydugu yakınJık giderek romantiK bir ılişkiye de dönüşecektir tabii ki, bo- ğucu Miami sıcağında... Güzel kadınla korkusuz polis şöval- yesinin sürekli hızlı kovalamaca-takip çekimleriyle süregelen, bayat heyecan sahneleriyle tıkabasa doluşturulmuş serüveni, belirgin 'stunt' becerisinin ortaya çıktığı birtakım harketli, atla- malı zıplamalı, dövüşlü, kaçışlı, sö- züm ona heyecanlı action bölümlerin- den alıyor gücünü. Patlamalar, alevler içinde. alabora olarak sulara gömülen gemi ya da ray- lara paralel, son sürat giden arabadan trene sıçrama gibi, Amerikan sinema- sına özgü, heyecan ve aksiyon sekans- lanyla, bu türün meraklısma hitap eden fılmde taş gibı güzelliğini, oradan ora- ya dolanarak sergileyen Cindy'ciğin oyunculuğu, benüz daha sıfır nokta- sında. Action türünün yeni ama oldukça yavan birörneği niteliğinde. Cindy'nin cazibesiyle çeşnilendirilmiş, tıpik Jo- el Silver yapımı "Dürüst Oyun". tam bir balon kısacası! Ne var ki can hav- liyle giderek tam bir Amazon gibi çar- pışıp kötü Ruslarla mücadele eden Cindy Cravvford fıstığını izlemek adı- na "Dûrüst O>Tin"a, bizim gibi katla- nabilen seyirciye de söylenecek fazla bir şey yok, vaktinize. paranıza yazık gerçeİcten demekten başka. 'Hayatta en büyük risk, evlenmek'Kültür Servisi- Üikemız- de Krzvsztof Kieskmski'nın "Üç Renk Ma>i", Philippe Kaufmann'ın "Varounanın Day anılmaz 1 lafifligi'" ve Le- osCarax"nin "Köprü Üstü Âsıklan" filmlerinden tanı- dığımız ünlü Fransız oyuncu Juliette Binoche'un, İcendi- siyleyapılan söyleşılerdece- vaplamak istemediği sorula- n geçıştırmekte çok usta ol- duğu söyleniyor. Ünîü oyun- cu, geçen günlerde kendısıy- leyapılan birsöyleşıde "The Horseman On The RooT fı I- minde birlikte oynadığı Is- panyol oyuncu Olivier Mar- tinezıleolan ılışkışı hakkın- dakı sorulan da "Özel ha\a- ürrudeşifre etmekten hoşlan- mıyorum" dıyerek yanıtla- maktan kaçındı. Jeann-Paul Rappeneau'nunyönettığı ve şimdiye kadar yapılan en pa- halı Fransız filmi olan "The Horseman On The RooPu eleştırmenler başanlı bulma- dı. Buna karşılık Bınoche ve Martınez arasındaki ılışkı- nin, filmin iş yapmasında ol- dukça etkıli olduğu söyleni- yor. Geleceğın Aleon De- lon'u olarak tanımlanan Martinez ıçın fılme ılişkın en kayda deger şey, Binoche ile tanışmak olmuş: "Bir aşk fil- mi yapbğmız zaman partne- rize âşık olnıak zorunda de- ğüsiniz" dıyor Martınez. "Genellikle bu olmaz. Film ile özel yaşamımı kanşür- maktan bo$lanmam. Ancak bu defa degişik bir şe> söz ko- nusu. Jean-Paul Rappeneau, başlanpçta 'Sız kardeşe ben- zıyorsunuz" dediğinde 'Bu ne dıyor' diye düsünmüs- tüm. Ancak birbirimizi tanı- yuıca anunızda bir çekimin, benzertiğin olduğunu fark ct- tik. Böylece fılmdeki aşk hi- kâyesi gerçekieşmiş (Mu. Bu. benim için bir şans ve ben. ilk defa böyle birşevi \asjyorum, belki de son olacak." Sinema dünyasmdakı ön- ceki ılışkilerinden ağzı kötü yanan Bınoche'nin, böyle da\ ranması aslında şaşılacak bırdurum değıl. 1985 yılın- da "The Night is Young" fil- mınin setınde tanıştığı Fran- sız sinemasının vahşı çocu- ğu yönetmen LeosCarax ile yaşadıgı aşk ılışkışı medya- nın diline dolanmıştı. llışkı bızde "Köprü Üstü Âşık- lar" adıyla göstenlen "Les amants Ou Ponnt Neuf" fılmının çekımlenne kadar sürmüştü. Bınoche'nin ama- tör bir sanatçıyı canlandırdı- ğı ve Carax tarafından yöne- tilen fılmde görme yeteneğı- nı yitıren bir ressamın duru- muyla uzlaşması anlatılıyor- du. Filmde, başlangıçtan ıtı- baren setle ilgili çeşıtlı so- runlar yaşarunış ve sonunda Carax, Seıne ve köprüyü Fransa'nın güneyinde bir ka- sabada kurmak zorunda kal- mıştı. Binoche ilişkinin son günlenne rastlayan çekımle- re ilişkin "tlkgünçokzordu. Sanki özel hayatım ile fılm birbirine girmiş gibivdi. San- ki acıyı oynamam için acıyı hissermem gerekiyordu. Ikinci çekimde kendimi ha- rap etmeden fılme katabit- menin bir yoiunu amor- dum" dıyerek duygulannı aktanyor. Üçüncü çekimde ıse artık herkes Bınoche'nin ılışkısının artık bitmiş oldu- ğunu anlamıştı. "Amaamıa kaybetmiş gibiydik. Bir şeyi keyifleyapmak zorundasıntz ve o acı vBrmeye başladığın- da yeniden o keyfî bulmaya çauşmak zorundayız." Eleş- tirmenler tarafından Bınoc- he'nin fılmdeki performan- sı çok iyı bulunmasına rağ- men çift sonradan aynldı. Binoche'nın "The Lnbera- rable LJghtnessofBeing" fıl- mınde birlikte o>Tiadığı Da- niel Day Lewis ile aralannda bir ılışkı olduğu dcdıkodula- n bıle bunu kurtarmaya yar- dım ettnedı. Özel yaşamına ılişkın bu tür ilgiler yüzün- den mahkemeye başvurmak zorunda kalan oyuncu, şu anda Fransız dergisı "Vbici"ı mahkemeye vermış bulunu- yor. Binoche, çok sınırlı bir şekilde "En sonunda benim hamile olduğunıu soylediler ve ben hamik degilim'* dıyor ve tepkısını "Onlar bir ha- ber yapıvoıiar ve dava ediü- yorlar. Bu bir oyun \« onlar bunu bilivor Bu beni çıldırt»- yor,çünkü bu saygısı/Jık. Ba- sın ö/güriük istediğini söv lü- yor. ama onlar insanlann öı- güriüklerine saygı göstermi- >orlar. (>«gür değüiz" sözle- nyle göstenyor. Binoche özellikle, babası- nın kım olduğunu bir sır gi- bı sakladığı oğlunun doğu- mundan sonra daha duyarlı davTanmaya başladı. Tek ba- şına bir çocugu büyütmenın büyük bir fedakârlık olup ol- madığı sorulduğunda oyun- cu, "Yaşamı kolay bulmadt- ğun do^nı. Çocuİdann aile- leriyle çok zaman geçirmcye ihtiyaçtan var. Klimden geîe- nin en iyisini onun için \-ap- maya çâlışnorum ve Rapha- el doğduğundan beri kendi- me çok zaman ayıramıyo- nım" diyor. Konsenatuvar mezunu Şu an 31 yaşında olan Bi- noche, rastlantılann belırle- dığı bir oyunculuk karıyen bırakmı^gensınde; 15 yaşın- da okuldan aynlarak Lond- ra'ya ve Polad'a gıtmış. Da- ha sonra Parıs Konservatu- arı'ndaokumuş. llkgünlerın hıç de kolay olmadığını söy- lüyor ünlü oyuncu. İ'ç yıl boyunca yanlış gıyım. yanlış burun gibı şeyler yüzünden reddedılmış. Amacına ulaş- mak ıçın sebze satmış, kası- yer olarak çalışmış Ancak bazı küçük rollerden sonra, oyuncunun perdedekı berrak görüntüsü dıkkat çekmeye başlamış. 1985 yılında da dördüncü filmi "Rendez-vo- us" (Andre Techine'ın vö- nettiği) ile "sinema güzeü" adı> la da anılan "Prix Romy Schneider'"ödülünü kazanır. Binoche, Chantal Acker- man'ın yönertığı ve VVllliam Hurt ile birlikte oynadığı "A Couch in New York" fılmıy- le nısanda yine perdede gö- rünecek. Daha sonra geçen yılın sonunda Toscano'da çe- kimlen tamamlanan "The English Patient" fılmınde Ralp Fiennes ile birlikte gö- rünecek. Oyuncu, Fransız dı- renış kahramanı Lucia Aub- rachakkındaki bırfılmçekı- mı ıçın şubatta sete dönecek. "Horseman on tbe Ro- of", çok iyi bir fılm olarak anılmasa ve iyı gişe yapma- sa bile Binoche için her za- man özel bir yen olacak. Özellikle Binoche fılmdeki bir sahnevı Angelo'nun (Martınez) annesınin "Çü- gın ol oğlum. Biz asla yeterin- ce çılgın değfliz" dedığı sah- neonuçoketkılemış Binoc- he, büyük bir ınançla "Sanı- nm hayatta bazı riskler al- mak zorundayız. Yoksa asla büy üyemeyi/. Bu çocuğunu- za sövleyebileceğiniz en hari- kaşe> "dıyor. "Benim için çıl- gın ol demek, onun peşinden gitmek demektir." Ve hayatta alacağı en bü- yük nskın ne olabileceğı so- rusunu. "Hiç tereddüt gös- termeksinn evlenmek" dıye- rek yanıtlıyor. "Bu birisiy le uzun bir sü- re birlikte yaşavamam de- mek değil. Yaşayabilirim, çünkü bu benim amacım. Ama evlenmek- bu, tüm bir hayatdemek ve çok farklı bir Y E N İ B A Ş L A Y A N L A R . . . Y E N İ B A Ş L A Y A N L A R . . . Y E N İ B A $ l A Y A N L A R . . . Y E N İ B A S L A Y A N L A R Yerçekimli Aşklar / Aşk Üzerine Söylenmemiş Her Şey Sinema Vakfı'nın ilk proje- si olan "10 Yönetmen 2 Fîlm" kapsarrunda hazırlanan fılm- ler. sinemalarda gösterime gi- riyor. Sevgı ve hoşgörü temasını ışleyen 5'er kısa filmden olu- şan, iki ayn uzun merrajlı fılm halmde hazırlanan filmler, "A$k Üzerine Söylenmemiş H«rŞey" ve "Yerçekimli Aşk- lar" adlannı taşıyor. "Aşk Üzerine Sövienmemiş Htr Şey"; Ömer Kavur'un "Buluşma", Irfan Tözüm'ün "Monte Kristo", "Yusuf Kur- çenli'nin "Çünkü Onu Seviyo- rum", Erden Kıral'ın "Ay Hi- kâyeleri'' ve Zeki Ökten'in "Hep Aynı" adlı filmlennden oluşuyor. tkinci fılm olan "Yerçekimli Aşklar" ise Or- han Oğuz'un "Şövulye Pamuk Prenses ve Hain", Âli Ozgen- türk'ün "Sır", Banş Pirha- san'ın "Gül ile Adem", Mem- duh Ün'ün "Ona Sevdigimi Söyle" ve Aüf Yılmaz'ın "Ka- zandibi Tavukgöğsü" filmle- nnı ıçenyor. İntemet'te Av / The Net "İnternet'te Av", konusunu, doğrudan doğruya, teknolojıde büyük bir gelışımin patlak verdiği günümüzden alan bir fılm. Angela Bennett (Sandra Bullock) bılgı ça- ğında yaşayan bır ınsandır ve varlığını orta- ya koyan her şey, kompleks bır bılgı ağına kayıtlıdır. Ancak Bennert'ın başına hıç um- madığı bir şey gelır: Yaşamına aıt tüm kayıtlar değiştirilmış, ona şüpheli bir kımlik venlmiştır. Teknolo- jık gelişimin ve bılgisayarların yaşamımız- da ne kadar önemli bir yer tuttuğunu göste- ren bu filmde başrolleri Sandra Bullock, Je- remy Northam ve Dennis Millerpaylaşıyor. Filmin yönetmenı ıse bu güne kadar yaptığı fılmlerle 12 Oscar ödülü kazanan lrwin VVinkler. Kırmızı Leke / The Scarlett Letter Demi Moore ve Gary Oldman'ın baş- rolleri paşlaştıklan "Kırmızı Leke", 19. yüzyıl Amerika- sı'nda katı toplum kurallannın kurbanı olan bir aşkın öykü- sünü anlatıyor. Film- de, cesur ve duygulu Hester Pryenne (De- mi Moore), kendini Tann sevgisini dağıt- maya adamış tutkulu rahip Dimmesdale'le (Gary Oldman) yaşa- dığı yasak ilişkiden dolayı bir utanç arma- sı, kırmızı bir A har- fi, takmaya zorlanır. Nathaniel Hawt- horne'un klasik ro- manından aynı adla sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni Ro- land Joffe. Filmde, Demi Moore ve Gary Oldman'la birlikte, Robert Duvvall da rol alıyor. Sakıncalı Düşünceler / Dangerous Minds John Smith'in yönettiği "Sakıncalı Düşünceter"de. Michelle Pfeiffer, bır lisede öğretmen oimak ıçın ordu- daki on yılını ardında bıra- kan eski bir denız piyade- si olan Louanne Johnson rolünde. Meslektaşlanyla müca- dele eden ve öğrencilerine yakınlık gösteren bayan Johnson, girdiğı her sınıfa sevgi ve hayranlık getırir. eğıtim sisteminin yanlış- ışanlılıklanna kar« olur Çok sevimli. L^i^n anekdotlar anlatmaktadır, ama bunların içinde, öğ- rencilere düşünmeyi öğret- mekten vazgeçen bir eği- tim sistemine karşı duydu- ğu kızgınlıği görmek mümkündür. Daha önca üç kere Oscar'a aday gös- tenlen Michelle Pfeiffer, bu filmle de Oscar ıçin adı geçenler arasında
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear