25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 1996 CUMARTES HABERLER Hükümet ABD için yetki isteyecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Bakanlar Kurulu, yenı statüye kavuşturulacak olan Çekıç Güç'e bağlı uçaklann, Kuzey Irak'ta ABD'nin inisiyatifiyle denetim yapabilmesî için TBMM'den yetki istenmesini kararlaştırdı. Bakanlar Kurulu, dün Başbakan Erbakan'm başkanlığında toplandı. 11 bakanın yurtdışı ve yurtiçi görevleri nedeniyle katılamadığı Bakanlar Kurulu öncesinde açıklama yapan Başbakan Erbakan, göre\ süresi 31 Aralık 1996'da sona erecek Çekiç Güç'ün kaldınlacağını bildirdi. Ankara, sertleşiyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye, Ankara'yı ziyaret eden BM'nin Kıbns Özel Temsilcisi Han Sung- Joo'yu, adada öngördüğü çözümde "ödün vermeyeceği çerçeve" konusunda uyardı. Türkiye, Rum kesiminin saldın amacına yönelik aşm silahlanması, Rum tarafının tek yanlı olarak AB'ye tam üyefik müzakerelerine hazırlanması ve Türkiye'nin garantörlüğünün adaya bir NATO gücü yerleştirilerek sulandınlması konulanndaki görüşünden gen adım atmayacağını bildirdi. Tetikçi Yıldız serbest • SIVAS(AA)- İstanbul'da 1994yılında eski Emlakbank Genel Müdürü Engin Civan'ı, yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Alaattin Cakıcı'nın talimatıyla öldürmeye teşebbüsten 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptınlan 'tetikçi' Davut Yıldız, Sıvas E tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye edildi. Davut Yıldız, 2 yıl 2 ay 22 günlük cezasını tamamladıktan sonra cezaevindeki iyi hali göz önüne alınarak, şartlı tahliye edildi. İSDEMİR üpünlerine zam • İSKENDERLN(AA)- İskenderun Demir ve Çelik AŞ'de (İSDEMİR) üretilen bazı ürünlenn satış fiyatlanna, yüzde 1.5 ile 3.5 arasında değişen oranlarda zam yapıldı. İSDEMİR Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre. dünden itibaren geçerli olan had rnamulleri ile pik, kok ve yan ürünlerin fiyatlan şöyle: 8 mm. kangal 30 milyon 450 bin lira, 12 mm. çubuk 30.950 bin lira, 14 mm. çubuk 30 milyon 650 bin lira, metalurjik kok 16 milyon lira. çelik-1 piki 1 7 milyon lira. Güreş hâlâ suskun • ANKARA (ANKA)- DYP Kilis Milletvekili Doğan Güreş. devlet içinde çete ve mafyalann varlığından haberdar olup olmadığı yönündeki sorulan. "İleride konuşuruz" şeklinde yanıtladı. Güreş başkanlığındaki DYP'li uluslararası gruplara üye milletvekillerinin TBMM'de düzenlediği basın toplantısında. "bu toplantının DYP'de ortaya çıkan gündem değiştirme isteği doğrultusunda bir toplantı olup olmadığı" yönündeki soru üzerine de Güreş, "Bana böyle bir şey söyleseler bile ben bunu kabul etmem" diye konuştu. REFAHYOL değerlendirilecek • Haber Merkezi - Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin Türk ve Alman uzmaniann katılımıyla gerçekleştireceği "Batı ile Islam arasındaki Türkiye" sempozyumu, pazartesi günü gerçekJeştirilecek. Bonn'da Gustav Stresemann Enstitüsü'nde yapılacak toplantıda, REFAHYOL hükümetinin ilk 150 günü, Türkiye'nin Batı ülkeleri ile ilişkileri, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yaklaşımı ve Erbakan hükümetinin yeni dış politikasının yanı sıra. REFAHYOL hükümetinin basına yönelik yeni tasanlan tartışılacak. Kürtçülerle şeriatçılann ülkeyi geriye götürmeye çalıştıklannı söyledi Ozden'den çifte uyanANKARA (ANKA) - Ordudan sonra Anay/asa Mahkemesi Başkanı Yekta Giin- gör Özden de şeriat uyansında bulundu. Kendisini konuşmalannda "Siyaseî yapı- yor" diye eleştiren RP'lilere tepki gösteren Özden, "Adam çıkjp Meclis kürsüsünden küfiir edince demokrasi oluyor, ben konu- şunca Anayasa Mahkemesi Başkanı siyaset yapıyor oluyor. Bunu anlamak mümkün değü" diye konuştu. Anayaşa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden. Sosyal Hizmet Uzmanlan Derneği'nin İnsan Haklan Haftası nede- niyle düzenlediği "İnsan Haklan Konfe- ransı"nda yaptığı konuşmada, demokrasi için insanlann bir arada yaşamasının yet- mediğini belirterek "Özde, kaynakta anla- şan insanlann bir araya gelmesi kurtanr Türkiye'yT dedi. Özden. kendisini a Ko- nuşmaiannda siyaset yapıyor" diye eleşti- ren RP'lilere de seslenerek şöyle dedı: "Bir ülkede laikligi, Atatürk'ü savundu diye Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı suç- luyorlarsa dokunutmazlık/ırhına büriinüp aleyhinde konuşuyorlarsa o ülkede demok- • Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, konuşmalannı "Siyaset yapıyor" diye eleştiren RP'lilere sert tepki göstererek "Adam çıkıp Meclis kürsüsünden küfür edince demokrasi oluyor, ben konuşunca Anayasa Mahkemesi Başkanı siyaset yapıyor oluyor" diye konuştu. rasi ve insan haklanndan bahsedemezsiniz. İnanç özgüıiüğü deyip benim de toprağım olan Sıvas'ta başka mezhepten olan insan- lan yakacaksınız, ondan sonra demokrasi, insan haklan diyeceksiniz. Hukuku çiğne- yerek hukukun üstünlüğüne vemin ederse- niz, laikliğe küfür edip laiklik adına yemin ederseniz kim inanır ki, ben de inanmam." Özden, son günlerde Türkiye'de demok- rasinin kuralsızlık gibi algılandığını da be- lirterek "Çıkıyor adam Meclis kürsüsün- den küfiir edincedemokrasi oluyor, ben ko- nuşunca Anayasa Mahkemesi Başkanı siya- set yapıyor oluyor. Türkiye'ye, Türkiye Cumhuriyetfnin kurucusuna, insan hakla- rına saldırmak mubah oluyor, si/ sa\ unun- ca günah oluyor. Bunlann tek derdi bu; gü- nahmış, sevapmış" diye konuştu. Özden kendisi \e mahkeme üyelerinin görevleri dışında konuşmaması şeklinde TBMM'de geçen yıl \ erilen önergeyi anımsatarak şöy - le konuştu: "Adamlar, görevimiz konusun- da konuşmamtzı vasaklasalar anlayacağım. Ben e\de konuşmayacağım, şür okumaya- cağım. Bu kafayla Samanpazarı'na gidil- mez ki, Avrupa'va gidilsin." Yekta Güngör Özden. kendisinin başör- tüsü konusunda RP'liler tarafından eleşti- rildiğini vurgulayarak kendisinin sadece yasalan uyguladığını söyledi. Özden, u Ba- şörtüsü üniversitelerde bir siyasi ideoloji adına ını takılıyor? Karşılığında para al- dıklan için mi. yoksa cemaat evlerinde otur- dukları için mi" diye sorarak "Şimdi yavaş yavaş başı açık insanlara da baskı uygula- maya başladılar" dedi. Özden. bugün bazı kişilerin Kürtçülük, bazılannın şenatçılık yaparak Türkiye'yi geri götürmeye çalıştıklannı, buna izin ve- rilmemesi gerektiğini söyledi. Özden, 70 yıldırsorunu olmayan Türkiye'de inanç ve etnik meseleler çıkararak sorun yaratılma- ması gerektiğini dilegetirdi. Türkiye'de in- sanlann ve kunımlann bazı spekülasyon- lar çıkararak yıpratılmaya çalışıldığına da değinen Özden, şöyle devam etti: "Geçtiğimiz sene bir kaza geçirdim, ka- burgalanm kınldı, bir a> yattım. Geçenler- de bir milietvekili çıkıyor, bana bunu soru- yor, nereden geliyordun diye. Kardeşim be- nim övle Susurluk'la kısırlıkla işim yok. Böyle spekülasyonlaıia, yalanlarla kişileri yıpratmaya çalışıyorlar." Devletin laik savcısı sürüldüSinop'un Durağan ilçesi Cumhuriyet Savcısı Halit Gölge, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu karanyla soruşturma sonuçlanıncaya kadar Ağn'nın Eleşkirt ilçesine sürgün edildi ANKARA (ANKA) - Adalet Bakanlığı. tartışmalı sürgün ka- rarlanna bir yenisini daha ekle- di. Adalet Bakanlığı'nın hakkın- da açtığı soruşturmada, din ile il- gili görüşlerine yönelik sorular- la karşılaşan Sinop'un Durağan ilçesi Cumhuriyet Savcısı Halit Gölge, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) karany- la, soruşturma sonuçlanıncaya kadar Ağrfnın Eleşkirt ilçesine sürgün edildi. Soruşturmanın içeriği ile sürgün karan, hukuk- çuların ve DSP bölge milletve- killerinin tepkisine neden oldu. Gölge hakkında Adalet Baka- nı Şevket Kazan'ın görevlendir- diği Adalet Başmüfettişi Emrul- lah Akkaynak tarafından 12 ka- sım tarihinde soruşturma başla- tıldı. Soruşturma başlatılmasmın nedeni, DSP bölge milletvekil- lerince, "Gölge'nin RP il örgütü ile ters düşmesi" olarak açıkla- nırken, soruşturmada, tanıklara sorulan "Savcı evde şortla gezer nıi?VSazçalar mı?", "Alkol alır mı" "Nasıl içer, sarhoşolurmu? ", -İnançh biri midir?", -"Allah'an bahsetti mi" şeklinde somlar, ko- nunun aynntılı bir sekilde kamu- oyu gündemine yansımasına yol açtı. Rapor yazılıyor Soruşturmasını tamamlayan Adalet Başınüfettişi Emrullah Akkaymak, raporunu hazırlaya- rak Adalet Bakanlığı'na sundu. HSYK, söz konusu raporun ulaş- masının ardından 9 aralıkta top- Ianarak Durağan Cumhuriyet Savcısı Halit Gölge'ye 2802 sa- yılı yasanın ilgili maddesi gere- ğince soruşturma sonuçlanınca- ya kadar Eleşkirt Cumhuriyet Savcılığf ndaçalışması içingeçi- ci yetki verdi. Aynı ilçede görev yapan Gölge'nin eşi Serpil Göl- ge de "işe geç gelip erken gfttiği" "raporluyken başka bir Ude gez- djğf gibi gerekçelerle soruştur- mayla karşı karşıya kaldı ve eşi gibi Serpil Gölge de Eleşkirt'te görevlendirildi. Gölge ailesinin yaşadıklan D- SP bölge milietvekili ve hukuk- çulann tepkisine neden oldu. D- SP Kastamonu Milietvekili Ha- di Dilekçi, soruşturmada dini öğelerin öne çıkanlmasını eleş- tirdı. ÇHD Genel Başkanı Şenal Sanhan. HSYK karannı "Keyfi bir işlem" olarak değerlendirdi. Ankara Barosu Başkanı ÜnsaJ Toker de, "Bu olay, yasanın hâ- kim tcminatı ile bağdaşmadığı- nın tipik bir örneğjdir" dedi. Harbiye'de Askeri Mü/e Kültür Sitesi'ndc açılan sergi, İsmet İnönü'nün çocuklan ErdaJ fnönü \e Özden lokerin de kaü- umıylâ basına tanıbldı. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) Inönü'den özelhaıpyolanlomasıKültür Servisi - İnönü Vakfı. İsmet İnönü'vü ölümünün 23. yıldönümünde "Pullarla İnönü" sergisiyle anıyor. İlk olarak gcçen yıl İsmet Paşa'nın ölümünün 22. yılı Anma Haftasf nda Ankara'da Pembe Köşk'te Cem Mahnıki'nin İnönü resimli paralar ve madalyalar koleksiyonu ile birlikte sergilenen pul koleksiyonu bu yıl genişletilmiş haliyle 22 aralık tarihine kadar İstanbul'da görülebilecek. Selim İUdn ve Yaşar Temiz'in teklifleri. İnönü Vakfı"nın desteği ve Yalçın BicioğJu ile Bülent Papuçcuoğlu'nun yardımlanyla hazırlanan koleksiyonda binin üzerinde föy yer ahyor. Sergi Osmanlı Posta Kartlan bölümüyle 18. yüzyıl başlanndan İsmet İnönü pullan ve koleksiyonlanyia 1950"lere kadar uzanıyor. Sergide Burak Filatefi'nin İnönü Koleksiyonu'na. Salih M. Kuyaş'ın Osmanlı Posta Kartlan Koleksiyonu'na. Pelin Turgut'un Harb Emisyonlan Koleksiyonu'na. Yalçın Bicioğlu'nun Ankara Hükümeti Koleksiyonu'na. Bülent Papuçcuoğlu'nun Türk Kurtuluş Savaşı Posta Tarihi ve Spesyalize Türkiye Cumhuriyeti koleksiyonlanna, Hülya Papuçcuoğlu'nun Türkiye Cumhuriyeti Koleksiyonu'na, Nedat Koçak'ın İnönü Koleksiyonu'na. Doğan Yurdakul'un Erdai İnönü Pullan Koleksiyonu'na, Ozgen Dirim'in İnönü Koleksiyonu'na. Cem Mahruki'nin İnönü Kâğıt Para Koleksiyonu'na yer veriliyor. Serginin altın madalya almış koleksiyonlan ile İsmet Paşa'nın Kurtuluş Savaşı yazışmalannın ve eşi Mevhibe Hanun'la yazışmalannın zarflan dikkat çekiyor. Basın toplantısında söz alan Bülent Papuçcuoğlu. Kurtuluş Savaşı sırasında posta rdaresinin ne kadar titiz çalıştığına dikkat çekerken bu dönem hakkında bilgı verdı. Erdal İnönü de pulculuğun belgelere dayanması nedeniyle tarihe ve uluslararası ilişkilere ışık tutmadaki önemini dile getirdi. İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker ise İnönü Vakfı olarak pulculuğu bir eğitim. disiplin ve tarih işi olarak ele aldıklannı belirtti. PTT Genel Müdürlüğü. sergiyle bağlantılı olarak bugün İsmet İnönü anısına özel posta kartını tedavüle koyarken Yaşar Terniz de serginin içeriğini "Pullarla İnönü" başlıklı bir kitapta topladı. Özden Toker toplantı sonunda vakıf adına Ankara'dan Posta İşletmesi Genel Müdürü Veli Betdemir'e, Genel Müdiir Yardımcısı Hüseyin Balcı'ya. Posta İşletme Daire Başkanı Levent Akgör'e. PTT Genel Müdürlüğü üyesi Halil Sav'a. "Pullarla İnönü" kitabını hazırlayan Yaşar Temiz'e ve sergiye ev sahipliği yapan Askeri Müze adına da Piyade Kıdemli Albay Şoket Keskin'e birer plaket vererek şükranlannı dile getirdi. Erdal İnönü. tanıtım toplantısında gazetecilerin sorulannı yanıtlarken "Başbakan Yardınıcılığı döneminde kendisine Özel Harp Dairesi'ne bağlı özel bir birimin kurulmasının teklifedildiği, kendisinin de bunureddederekistifa ettiği" yolundaki iddialan yalanladı. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Çiller. "çete" ile ilgili her gün yeni bir belge ve tanık ortaya çıktıkça panik içinde bağırıyor: "Devletin bunca sorunu var- ken, sabah akşam Susurluk'u gündemde tutmaya çalışıyor- lar." Susurluk, Türkiye'nin 15 yıllık veya daha eskilere uza- nan gerçek gündemini ortaya çıkardı. Şimdi, göz ardı edilen, görmezlikten gelinen, ülkemi- zin asıl sorunları gün ışığına çı- kıyor. Yıllardır, bu halkın ve bu ülkenin tepesinde boza pişi- renlerin, "vatansever" kimlik- lerinin yaldızları birer birer dö- külüyor. Bu ülkenin nasıl kalkınacağı, ekonomik sorunlarının altından nasıl sıyrılabileceği, Susur- luk'ta ortaya çıkan gündeme bağlı. Türkiye'nin Avrupa Birli- ği'nin parçası olup ofamaya- cağı da yine bugün ortaya çı- kan sorunlara bulacağı çö- zümlerle bir netlik kazanacak. Bir ülkede, devletin en yetki- Çiller ve Ağar li koltuklarında oturanlann, ci- nayet, yolsuzluk, uyuşturucu ve mafya bağlantıları ayyuka çıkmışsa, bunlar temizlenme- den sağlıklı bir siyasi yaşam- dan söz edilebilir mi? Son dö- nemin en moda savunması, "devlet sırrı". Mehmet Ağar, "mezara kadar saklayacağı sır- lar olduğu "nu söylüyor. Yine Mehmet Ağar, hakkındaki bel- geler ve bilgiler karşısında şu savunmayı yapıyor: "Ben dev- lete hizmet etmekten başka bir şey yapmadım. Kimse aksini iddia edemez." Mehmet Ağar bu sözlerini, "Çankaya'da bir devlet brifin- gikurulsun, orada konuşayım" diyerek sürdürüyor. Mehmet Ağar, neden hakkındaki iddi- alara, kamuoyu önünde ve yargı önünde cevap vermek is- temiyor da, bunları Demirel'e anlatmak istiyor? Tansu Çiller de kendisine yönelen, tanıklı, belgeli iddialara cevap olarak, "Devlet, cumhurbaşkanından polise, hatta parlamentodaki kişilere kadar cinayet ithamıy- la karşı karşıya" diyor. ••• Ağar'ın ve Çiller'in sözlerin- den anlaşıldığı kadarıyla, ken- di sorumluluklannı dolaylı da olsa kabul ediyorlar. Ama, bu- na herkes ortak demeye geti- riyorlar. Mehmet Ağar'ın şu sözleri açık bir itiraf değil mi: "Kürt mafyalan, çeteler, eroinciler dağıtılmış. Bundan kim zarar göm?üf...Topal olayı nedir? Topal adam değil ki? Biz PKK'yle uğraşıyoruz." Ağar, tartışmaya yer bırak- mayacak şekilde; sokaklardan kaçırılıp öldürülen Behçet Cantürk'ten Savaş Buldan'a kadar uzanan cinayetlere sa- hip çıkıyor. Kürt mafyası adı ve- rilen ve faili meçhul cinayetler- de öldürülen kişilerin cesetleri sokaklara atıldıktan sonra, bu alanın ülkücülerin eline geçtiği- ni herkes biliyor. Şimdiye kadar bu cinayetle- ri kimse üstlenmemişti. Ağar bu cinayetleri nasıl sahiplene- bilir? Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu söyleniyor. Ay- nı hukuk devletinde, o ülkede içişlen ve Adalet bakanlığı yap- mış bir kimse, yurttaşlannın sokaktan kaçırılıp öldürülme- sine sahip çıkıyor. Bunu da mertlik ve vatanseverlik, PKK'yle mücadele adı altında savunabiliyor. Siz sokaktan adam kaçırıp öldüreceksiniz, istediğiniz ye- re götürüp günlerce işkence edeceksiniz, sonra da, "vatan, millet, Sakarya" nutuklarıyla durumu geçiştirmeye çalışa- caksınız. Mehmet Ağar'ın dün, Sabah'taki demeci açık birsuç kabulü niteliğinde. Söyledikle- ri, neler yaptığını tartışmaya yer vermeyecek ölçüde aydın- latıyor. Bu sözleri bile dokunul- mazlığının kaldırılması için ye- terli. ••• Çiller istedi diye, biz bu ger- çekleri söylemekten, cinayet- lerin üzerine yürümekten vaz mı geçeceğiz? Onlar istiyor di- ye. Türkiye bir kan ve ö\üm ül- kesi olarak kalmaya devam mı edecek? Kimin ne kadar ka- nunsuz eylemi ve karan varsa halkın önünde bunlar birer bi- rer açığa çıkma/ı. Şimdiye ka- dar halktan gizlenen gerçekler aydınlığa kavuşmalı. Bugüne kadar, gerçekleri halktan gizle- menin ne yararını gördük? iş- te Türkiye'nin hali. CÜMARTESİ ATAOL BEHRAMOĞLU Kimliğim: İnsan Tevfîk Fikret bir şiirinde şöyle diyordu: "Mille- tim nev-ibeşerdir, vatanım rûy-izemin." Bugünün Türkçesiyle: "Milletim insan türüdür, vatanım yer- yüzü." Fikret bugün yaşıyor olsa ve kendisine gü- nümüzün moda deyimiyle kimliği sorulsa, sanıyo- rum şöyle derdi: Kimliğim, insan. Günümüzde. kimliğini tanımlarken insan olduğu- nu, başkaca da bir şey olmadığrnı söyleyebilecek kaç kişi var? Dinsel, ulusal, siyasal ideolojilerin. sa- yısız kişisel inanç. kanı, önyargı, alışkanlık ve ko- şullanmışlıkların kuşatması altındaki insanın öz- benliğine ilişkin bilincinde, insan oluşu acaba ka- çıncı sırada yeralmakta? Yaşanılan bunca kötülü- ğün, acının, şiddetin bir nedeni de sözcüğün en ya- lın ve çırılçıplak anlamıyla, her şeyden önce ve her şeyden çok insan olduğumuzu unutmuş olmamız değil midir? • • • Üçyüzyıldıregemenliğinisürdürenkapitalistsis- tem, insanı üreten ve tüketen bir makineden fark- sız kıldı. Üretmenin, daha çok üretmenin biricik he- defi, tüketmek, daha çok tüketmektir. Pazar eko- nomisinde meta olamayacak hiçbir değer söz ko- nusu değildir. Fiyatı bulunduğunda, arz ve talep yasalarınca, her şey alım satım konusu olabilir. in- san teki. küreselleşme aşamasındaki dizginsiz ve sınırsız pıyasa ekonomisinin binbir koldan ve bin- biryoldan saldınsı karşısında ya tüketim toplumu- nun nesnesı ve maskarası olmakta, ya insanlık onu- runun kırıldığını. özgüveninin sarsıldığını duyumsa- yarak bir kurtuluş yolu aramaktadır. Dinler, çeşitli toplumsal-siyasal-kültürel öğretiler, inançlar, ide- olojiler tam böyle bir noktada etkilerini duyuruyor. • • • Dinsel öğretılerin sadece ülkemizdedeğil, birçok başka ülkede (ve bu arada sosyalist sistemlerin çöktüğü ülkelerle gelışmış Batı ülkelerinde) yeni bir canlılık kazanmış olması, bir rastlantı ya da sade- ce emperyalizmin oyunu değil. Ulusçu ideolojilerin canlanmış olmasmın da (kışkırtmaların yanı sıra) benzer nedenleri var. Bütün bu olguların kaynak- larına inme çabası, bizi büyük olasılıkla. günümü- zün yoksul ya da zengin, Batılı ya da Doğulu, tüm ülkelerinde yaşayan, özetle çağdaş insanın kimlik yitimi olgusuna götürecektir. insan, kimliğini yitir- di. Onu anyor. Tüketim toplumunun "nimetlehn- den en çok yararlananlar bile, bunlardan yararlan- manın insan olmaya yetmediğini giderek daha çok, daha güçlü biçimde duyumsuyor... Sapkınlıklar, şiddet, yozlaşma, cinnet, bütün toplumları sarsı- yor... • • • Kişisel ve toplumsal yaşamı bütünüyle yönlen- dirme iddiasından vazgeçebildiği, sadece birtöre. bir ahlak öğretisi olarak kalmaya razı olabildiği öl- çüde dinsel öğretilerin; şoven, ırkçı sapkınlıklara düşmediği, ortak bir tarih bilinci, ortak bir şimdiki zaman ve gelecek duygusu uyandırabildiği ölçüde ujusalcı ideolojilerin (yurtseverlik duygusunun) kim- liğini yitiren insana (tüketim toplumunun nesnesi ve metaı olmaktan daha soylu) varoluş gerekçeleri ka j zandırabileceği söylenebilir. Buna karşılık, belki mutlak ve değişmez olarak değil, fakat en gerçek, en geniş, en derin, en kapsamlı anlamıyla insan ol- ma bilincine ise ancak ve sadece, insan teklerini ve toplumları ayrı ayrı ve karşılıklı ilişkileriyle irde- leyen bilimsel-toplumcu anlayışla ulaşılabileceği kuşkusuzdur... • • • Yazıyı, "Milletim insan türüdür, vatanımyeryüzü" diyebilen şairin "Gökten Yere" adlı büyük birşiirin- den, çok güçlü dizelerle bitirmek istiyorum: "...Ey hayat I Ey rûh-i kâinat I Takdis edin: beşer I Tak- dîse müstehaktır; odur rabb-ı hayr ü şer, I Rabb-ı mümkinat!" Bugünün Türkçesiyle: "...Ey hayat I Ey ruhu evrenin I Kutsayın, insan I Kutsanmayı hak etmiştir; İyiliğin ve kötülüğün tanrısı odur I Ve bütün olabilirliklerin!" Cöktepe davası 6 şubatta Adalet, 1 yıl 28 gündür 'tecelli etmiyor' Haber Merkezi - "Gü- venlik"gerekçesiyle İstan- bul'dan Aydın'a. Aydın'dan da Afyon'a gönderilen Göktepe davasının ikinci duruşması Metin Gökte- pe'nin öldürülüşünden tam 1 yıl 28 gün sonra yapıla- bilecek. Dava dosyasımn kasım ayı sonunda Af- yon'a ulaştığına dikkat çe- kilirken mahkemenin 2 ay sonra 6 Şubat 1997 tarihi- ne gün vermesi eleştirildi. Davaya bakacak olan Af- yon Ağır Ceza Mahkeme- si'nin yargıcı Kamil Şerif ve son atamalar sırasında Diyarbakır DGM'den Af- yon Cumhuriyet Başsavcı- lığı'na atanmıs. bulunan Halis Küçüksubaşı. çeşitli gerekçelerie gazetecilerin telefonlarına çıkmazken mahkeme kalemi yetkilile- ri. "Duruşmagüvenliğiaçı- sından salon temininde güçlük çekildiği ve tamam- lanması gereken bazı belge- ler beklendiği" için şubat ayına gün v erildiğini söyle- di ler. Evrensel gazetesi muha- biri Metin Göktepe'nin bir haber izlerken gözaltına alınıp öldürülmesinin üze- rinden tam 11 ay 6 gün geç- ti. Ama onu öldüren polis- lerin de aralannda bulun- duğu 48 polısin yargılan- ması için açılan davada he- nüzbırilerleme kaydcdile- medi. Göktepe'nin öldürülü- şünden 284 gün sonra "sa- nıksız" olarak Aydm'da başlayan dava, Aydın Baş- savcılığı ile Aydın Valili- ği'nin istemi üzenne Da- nıştay kararıyla Afyon'â nakledilmişti. İlk duruşması, yaşanan izdiham nedeniyle Aydın Atatürk Kapalı Spor Salo- nu'da yapılan 'seyyah' Göktepe davasının ikincî duruşması ise 6 Şubat 1997 günü saat 14.30'da Afyon Kapalı Spor Salonu'nda gerçekleştirilecek. ' RP'ye yakın başkan Davaya. son atamalarla Keşan'dan gelen ve RP'ye yakınlığıylatanınan Kamil Şerif'in başkanlığındaki heyet bakacak. Heyette ay- nca üye yargıç Ibrahiın Demirtaş'ın yer alacağıi ikinci üyenin ise henüzbe- lirlenmediği öğrenildi. : Göktepe davasında. em- niyet amiri Seydi Battaj Köse ile polis memurlarj Şuayip Mutluyer,Saffet Hı- zarcı, Fedai Korkmaz, Mu- rat Polat, Burhan Koç, İJ1 han Sanoğulu,Seiçuk Bav- raktaroğlu, Metin Kuşar, Tuncay Uzun v e Fikret Kaj yacan TCY'nin 452'1 ve 463. maddeieri uyannca "kastı aşma suretivle adam öldürme-faili belli olmaya- cak şekilde adam öldürme" suçlarından 15 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear