Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 KASIM 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Başbakan Necmettin Erbakan, "gündemde yeni lira olmadığını" ileri süren ortağı DYP'ye nazire yaptı
'TCyi dolara endeksleyeceğîz^
BENCE
A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP
Genel Başkanı %e Başbakan Necmettin
Erbakan TL'nin ABD Dolan'na
eşitlenmesı içın çalışmalar
başlattıklannı söyledı. Basında art arda
çıkan "yeni lira" haberlerine karşın
Devlet Bakanı L fuk Söylemez'in
haberdar olmadığını ıfade ettıği bu
çalışmanın bir süredir devam ettiğıni
ifade eden Başbakan Erbakan. para
.birimlerını ABD Dolan karşısında
sabitleyen başka ülkelerin de olduğunu
hatırlatarak. "İnşallah, Türkiye de bu
çahşmalardan güzel sonuçlar alacaktır"
dedı. Başbakan Erbakan dün partisınin
Meclis grup toplantı.Mnda bütçeden.
borçlanmaya \e yatınmlara kadar
birçok konuda görüşlerini açıkladı.
Toplantıda ıç borçlanma faizlerinın
düşürüleceğını de yenıleyen Erbakan
"Esasımız >eniden borçlanmamaktır,
daha önceden alınan borçları da kuruşu
kuruşuna ödeyecegiz* diye konuştu.
6u arada TL'nin dolara eşitlenmesi
konusunda da çalışmalan başlattıklannı
söyleyen Erbakan. konuyla ilgıli
olarak devletin uzmanlan ve
iiniversiteden profesörlerin ortak
çalışmasının sürdüğünü kaydetti.
Erbakan Türkive'de 50 vıldır
• DYP kanadının
ekonomiden sorumlu
Devlet Bakanı Ufuk
Söylemez tarafından
hükümetin
gündenıinde
bulunmadığı ileri
sürülen "dolara
endeksli yeni lira"
projesini hayata
geçirmek için
çalışmaları
sürdürdüklerini
belirten Başbakan
Erbakan, iç borçları
ödeyeceklerini, ancak
yeniden
borçlanmayacaklannı
ileri sürdü. Erbakan "Esasımız veniden borçlanmamaktır, daha önceden alınan borçları da öde\eceği/" dedi.
yapılamayanı yaptıklarını ve denk
bütçeyi hazırladıklannı da bildirerek,
daha önceki bütçeler Nasreddin Hoca
Türbesi'ne benzetti. Zam ve \ergi
hükümeti olmadıklannı da söyleyen
Erbakan. "Dargelirlilerirefaha
kavuşturmak amacı Ue çalışmalanmızı
Türkiye'nin ekonomik zenginliğini
sefertier ederek yapıyoruz. Halkı ezmek
suretiyle değil, halkın refahını
yükseltmek için geldik. Mecüse
se\ kettiğimi/ tasarılardan hiç biri vergi
getirmiyor. IMF'den gelen heyet "Bu
bütçeyi fiihyatta gerçekleştirirseniz
asrın en büyük olayını
gerçekleştirirsiniz' demiştir. 97'de asrın
en büyük olayını başaracagız. Daha
şimdiden açıkladıgımız birinci ka\ nak
paketinden 10 miryar dolar kaynak elde
erfik. Yeni yeni kaynaklar temin
edeceğiz" dedi. Özelleştirme
konusunda da ön eleme yapacaklannı
belirten Erbakan. yüzde 90'ı
tamamlanan 40"a yakın barajın özel
sektöre satarak 2.5 milyar dolar gelır
elde etmeyi hedeflediklenni kaydetti.
Erbakan. ısrafa da son vereceklerini
bildirerek.~!smini vermeyeeeğim bir
kamu bankası geçtiğimiz dönemde 1 .5
trihon lira reklam lıarcaması yapmış.
Bir kamu arabası inamlmavacak yakıt
sarfhatı içine girmiş" diye konuştu.
Erbakan. 33 proje çerçevesınde,
olağanüstü hal uygulamasının
kaldırılacağını. 210 bin kışiye yeni
istihdam alanı sağlanacağını.
özelleştirme hedeflennin
uvgulanacağını ilen sürdü.Hükümetleri
dönemınde büyük bir vatınnı hamlesi
başlatacaklarını da anlatan Erbakan. 35
yıldan bu yana ilk kez yüzde 33'lük
reel yatınm hedefi koyduklannı anlattı.
Konuşmasının bir bölümünde kısaca
M-8 olarak adlandınlan 8 Müslüman
ülkenin işbirliği konusunda da bilgi
veren Erbakan, bu çerçevede hafta sonu
katılımcı ülkelerin dışişleri
müsteşarlarının bir araya geleceklerini,
27 kasımda da cumhurbaşkanlannın
Türkiye'de bir araya geleceklerini
söyledi.
Sabancı
KTPleri
inceliyor• İSTANBUL (AA) - Sabancı Holdıng
Yönetim Kurulu Başkan Vekili HacıSa-
bancu Ergani \e Kurtalan çimento fab-
rikalannın özelleştirilmesı konusunu de-
ğerlendireceklerini bildirdi. Sabancı Gru-
bu'nun çimentodan sorumlu yönetim
kurulu üvesi olan Hacı Sabancı. Özel-
ieştiıme Idaresi Başkanlığrnın dün Er-
gani ve Kurtalan çimento fabrikalannı
da kapsayan özelleştirme ilanı konu-
' sunda. mevcut
'entegrasyon sis-
temi nedeniyle
daha önce bölge
ile ilgilenmedik-
lerini söyledi.
Sabancı. Erga-
ni ve Kurtalan çi-
mento fabrikala-
n için. "Arkadaş-
lar, etüt edip bize
getireeekler. Ta-
bii degertendiri-
riz. Yeni gözlükle >eni baştan deferlen-
diririz'"dedi.
Hacı Sabancı. Akçansa ile grubun
Türkiye genehnde çimento ıç satışında-
ki payının yüzde 25'e ulaştıgı anımsatı-
larak bunun bir tekele yol açıp açmadı-
ğınailişkın soruyaise şöyleyanıt verdi:
"Tekelteşküetmhonız.Türkjye'de 40'ı
aşkın çimento fabrikası var. Çimento-
nun geçen >ılki fiyatı 52 dolardı. bu yü
39 dolar. Dışarıda ucuzu 70. pahalısı 120
dolar. Türkhe'de başka bir sektörörnek
gösterebilirler mi? Rekabetten dola>ı te-
kelleşme olmaz. Aynca Türkiye'de 5 ila
6 mihon ton üretim fazlalığı var. Üretim
gücü. iç pazarın gücündençok fazla. İçe-
ride fıyatlar birazyükselseihracattaesp-
ri kalmıyor. İhracat olmazsa. üretim içe-
riye fazla geli>or."
Hacı SabancL
ÇİFTÇİ D O S T U / SADULLAH USLMİ
Buğdayda tüm dengeler altüst oldu
B
uğday ve ekmekte yaşadığı-
mız faciayı günlük ve geçici
nedenlere bağlamak işi hafife
almak olur. Hele fiyat artışlan-
na neden olarak sadece ithalat ve ih-
racattayapılan hatalan göstermek ger-
çekleri saptırmaktır. Fiyat artışlarında
buğday ithalatindan alınan gümrük ver-
gisinin yüzde 15'lere çıkanlmasının et-
kisi elbette vardır. Bunu kimse inkâr
edemez. Ama asıl neden o degildir!..
Türk milletini bugün yaşadıgımız "ek-
mek fac/as/"nın içine sürükleyen ne-
den "özelleştirme kafası"n\n yarattığı
"soygun düzeni"dir... 1980 yılından son-
ra işbaşına gelen asker ve sivil yöne-
timler, hiçbir zaman Batılı anlamda bir
özelleştirmeden yana plmadılar. Kenan
Evren'in de, Turgut Özal'ın da, Tansu
Çiller'ın de amacı, milyonlarca üretici
ve tüketicıyi özel sektörün sömürüsü-
ne karşı koruyan devlet kuruluşlarını
yıkmaktı. Böylece "özelleştirme" ba-
hane edilerek "soygun düzeni"ne ge-
çilecektü... Bu harekete karşı çıkanlar
ve "8u, özelleştirme değil, y&ğmadır,
soygundur" diyenler gericilikle, vata-
na ihanetle suçlandılar. Özel sektörün
büyükleri, özelleştirmeyi eleştıren görüş-
lerin, gazete ve televizyonlarda yayım-
lanmasına engel oldular. Bundan ya-
rarlanan Çiller de uzun yıllar 60 milyon
insanımızı özel sektörün sömürüsüne
karşı başarı ile koruyan KİT'leri gözden
düşürebilmek için önce tahrip etti. Ar-
dından da "kara delik" olarak ilan etti.
Aynca KİTIer, bütçeden çiftçiye kay-
nak aktaran birer kuruluş olarak tanıtıl-
mak istenildı. Çiller, sık sık tarıma yapı-
lan desteklerin Türk ekonomisini güç du-
rumda bıraktığını iddia etti. Halbuki
KlT'ler, sadece çiftçiyi destekleyen ku-
ruluşlar değildi. Kuruluş amacı hem
çiftçiyi hem 5e tüketiciyi korumaktı.
Nitekim SEK, EBK ve Yem Sanayii 30
seneye yakın bir süre hem çiftçiyi ko-
Özel sektör buğdayı üreticiden ucuz alıp ekmeği tüketiciye pahalı yediriyor.
rudu, hem hayvancılığımızı geliştirdi
hem de tüketicinin kaliteli ve ucuz gı-
da maddesi yemesine imkân sağladı.
Bu kuruluşlar, haraç-mezat özel sek-
töre satıldıktan sonra, üretici etini sü-
tünü gerçek değerinin çok altında sat-
mak zorunda bırakıldı. Buna karşılık,
yem fiyatlan yüzde 300 civarında bir
artış gösterdi. Üreticinin, maliyet yük-
selirken geliri düştü. Hayvancılık öldü...
Buna karşılık tüketici de etinı sütünü
daha pahalıya yemeye başladı. Çünkü
rekabet ortamı kalmamıştı. Böylece
hem üretici hem de tüketici kaybetti. Özel
sektör ise üreticinin ve tüketicinin hak-
kı olan trilyonları kasalanna indirdi.
Aslında bu 3 kuruluşun bütçeye yü-
kü de yoktu. Büyük zarar eden kuruluş-
lar demiryolları, denizyolları ve kömür
işletmeleri idi. Sonuçta, zarar eden
KİT'ler kaldı. Zararı olmayan veya çok
az açık veren SEK, Et-Balık Kurumu ve
Yem Sanayii gibi kuruluşlar kurban edil-
di. Özel sektörün istediği de zaten ta-
nm ürünleri piyasasını etkileyen KlT'ler-
di. Çünkü et. sut, yem, tanm urünlerı pı-
yasasında her yıl dönen para 5 ila 6
katrilyon lirayı buluyordu. Artık bu piya-
sa tamamen özel sektörün elinde...
Buğday piyasasını şekillendiren ku-
ruluş daToprak Mahsulleri Ofisi idi. Ofis
de diğer birçok KİT gibi hem üreticiyi
hem de tüketiciyi koruyordu. Bu ne-
denle buğday ve un ticareti yapanlar, ha-
yal ettkteri paralan kazanamıyorlardı. Da-
ha çok kazanabilmeleri için TMO'nun
deyreden çıkması gerekiyordu.
Özal ve Çiller, özel sektörün bu iste-
ğini yerine getırebilmek içın çok uğraş-
tılar. Ama bir yöntem bulamadılar. Sa-
tamadılar... Ama sonuçta işlevini yapa-
maz hale getirmeye karar verdiler.
TMO, 1980 yılından önce buğday da-
ha piyasaya çıkmadan bir taban fiyat
açıklıyor ve ardından da alımlara baş-
lıyordu. Tüccar da, buğday alabilmek
için ofisin fiyatlanndan biraz daha faz-
lasını vermek zorunda kalıyordu.
Kış aylarına doğru da üreticilerden
topladığı buğdaylan, üzerine az bir kâr
koyarak satışa sunuyordu. Bu arada
toplayan stokçular da fazlafiyatisteye-
miyoriardı. Böylece, gerek buğday ge-
rekse un piyasasmda bir denge saûla-
nabiliyordu. Işte... Turgut Özal ve tan-
su Çiller, KİT'leri satarak veya işlevini ya-
pamaz hale getirerek bu dengeleri al-
tüst etti. Hem üreticiyi hem de tüketi-
ciyi özel sektörün insafına terk etti. Şim-
di... Özel sektör. buğdayı üreticinin elın-
den ucuza alıyor. ekmeği de tüketiciye
pahalıya yediriyor!.. Eğer TMO piyasa
açıldığı zaman yeterli bir fiyat verseydi
ve süratli bir alım yapsaydı, bugün de-
polarında en azından 3 veya 4 milyon
ton buğday olurdu. Değirmenciler de
stokçuların pahalı satacağı buğdaya
muhtaç olmaz, ofisten ucuz fiyatla alım
yaparlardı. Böylece un ve ekmek fiyat-
lan da füze gibi fırlamazdı. Fırlatmak is-
teyenler de gerekçe bulamazlardı.
Ancak Tarım Bakanı Musa Demir-
ci'nin önceki gün yaptığı açıklama ol-
dukça şaşırtıcı. Ülkemizde buğday sı-
kıntısının söz konusu olmadığını ileri
süren bakan, aynen şöyle diyor:
"Toprak Mahsulleri Ofisi'nin elinde
1 milyon 250 bin ton buğday var. Sa-
tışa hazır durumda 2 milyon 500 bin ton
buğday mevcut. Toplam olarak 4 mil-
yon 500 bin ton buğdayımız var..."
Peki... Hükümetin emrinde bu kadar
buğday varsa neden sıkıntı çekiyoruz?..
Bu buğdaylan uygun fiyatla piyasaya sü-
rerek ekmeğe yapılmak istenen zammı
neden önlemiyoruz?.. Değirmenciler
ucuz fiyatla buğday bulduklan takdir-
de un fiyatlan hemen düşecektir. Un fi-
yatlan gerileyince de hiçbir fınncı ekmek
fiyatlarını arttırmaya cesaret edemez!..
AcabaTanm Bakanı stokçulardan mı
korkuyor!.. •
İZZETTİIN ÖNDER
İşte Sonuçlar!Ekim ayı doçentlik sınavlannın yapıldığı aydır. Bu
yıl bizim alanda (iktisat. maliye, kamu yönetimi vb.)
başarı oranının fe^kalade düşük olduğu gözlendı.
Bazı meslektaşlarla bu durumu tartıştık ve genelde
şu sonuca vardık ki, hızlı üniversiteleşme olgusu
olumsuz meyvelerini vermeye başladı. Bunun anla-
mı şu ki; bu yıl bir başlangıç ve maalesef, bundan son-
raki yıllarda da benzer durumlarla sıkça karşılaşıla-
cak. Doğal olarak bu bir temenni değil, ancak şim-
diye dek atılan tohumlann doğal ve beklenen sonuç-
lan olduğu kanaatidır. Umalım ki, bu tahmin yanlış çık-
sın ve genç meslektaşlarımız mesleki yollarında par-
lak başanlarla ilerlesinler.
Bu yıl gözlemledığimiz bu olumsuz tablo bizim ta-
rafımızdan yukandaki biçimde yorumlanırken, aynı du-
rum aday melektaşlarımız tarafından farklı biçimde
değerlendirilme eğilimi taşımaktadır. Genç meslek-
taşlarımız jüri üyelerinin çıtayı biraz yüksek tuttuğu,
buna karşın kendilerinin mahrumiyet bölgelerinden
geldiğini ve bu nedenle de kendilerine karşı daha to-
leranslı davranılması gerektiği kanaatinde olabilirler.
Üniversiteleşme politikası bu denli pKDlitize olunca, ma-
alesef, böyle sonuçlar oluşabilmektedir.
Görüldüğü gibi, işte sonuç ortadadır. Mahrumiyet
bölgelerinden gelen genç adaylar akademik ölçütle-
re göre mi yoksa geldikleri bölgelerin mahrumiyet
derecelerine göre mi değerlendirılecektir? Benim ka-
naatim odurki. değeriemenin kesinlikle akademik öl-
çütlere göre yapılması kaçınılmazdır. Düşünülmeden
ve polıtik dürtulerle girişilen bir faaliyetin hazin sonuç-
landır bunlar!
Bundan sonra en vahim sonuç da şu olabilir. Kad-
rolaşma dürtüsü ile hareket eden siyasiler, ilgili çev-
relerden de gelen baskılarta, doçentlik sınavlannın her
üniversıtenin kendi bünyesinde yapılması yönünde
bir yasa geçirebilir. Ya da bu kadar radikal ve göze
batıcı bir değişiklik yerine, ilgili çevreler. merkezdejü-
rilere hâkim olma çabasına girebilırler. Yine umalım
ki, Türkıye'de bilim hayatını derin bir açmaza ve çö-
küntüye uğratabılecek bu tür çılgınlıklara kimse ta-
rafından başvurulmaz.
• • •
Son zamanlarda göstermelik demokrasinin rektör
ve dekan seçimlerinde de ne kadar geçerti olduğu
açıkça görülmektedir. Bir yasa ki, ilgili birimlerden bir-
den çok aday sıralanıyor, nihai otorite ise, hiçbir ne-
den göstermeden (şüphesiz, kendi nedeni vardır) bu
adaylardan herhangi birini atayabiliyor. Kaldı ki, ata-
mada bir neden göstermek de demokrasiyi kurtara-
maz! Doğal olarak, buradaki yanlışlık atama işlemin-
de değil, bizzat yasadadır. Böyle bir yasa ile yapılan
işlemlerin bugün karşılaştığımız sonuçları doğurma-
sı kaçınılmazdır.
Demokrasi gerçekten zor bir süreç ya da yaşam
tarzıdır. Rektör ya da dekan seçim-atama süreçlerin-
de anlayamadığım diğer bir nokta da şudur. Bir rek-
tör veya dekan seçıminde herkes aday olabilir. An-
cak boyle bir sıstemde en yüksek oy alan kışının dı-
şında kalanların hangı demokratik anlayışla isımleri-
nin listeye yazılmasını, dolayısıyla eğer atanırlarsa il-
gili makama gelmeyi kabul etmelerini ben anlayamı-
yorum. Listeye kaç kişinin yazılacağı ise ayrı bir ko-
nu... Zaten demokrasi süreci de burada kopmakta-
dır. Sistem o denli demokratik olmaktan uzak kı, lis-
teye birinci olarak giren^day dahi, atama işlemi ger-
çekleşinceye kadar, sanırım, inanılmaz bir heyecan
yaşamaktadır.
Demokrasi, kuşkusuz, dekan veya rektör atama-
sı veya seçimi ile doğrudan ilgili görülemez. Tüm ka-
rar yetkileri ve kaynak kullanma gücü idari kademe-
lerin üst düzeylenne doğru çekildiği sürece, sadece
seçime dayanan bir sistem de giderek kendi oy ta-
banını besleyerek, demokratik olmaktan uzaklaşır.
Buna karşın, karar ve kaynak kullanma yetkilerinin
att kademelere çekildiği bir sistemde ise atama da
oldukça demokratik sonuçlar doğurabilir.
• * •
Son üniversiteler yasa tasansının içeriği ve bu ta-
sannın hazırlanışı esnasmda takınılan tavır, bu konu-
lardaki niyet ve yöntemleri fevkalade açık bir biçim-
de ortaya koymaktadır. YÖK bir sosyolojik üründür
ve bazı amaçlara yönelik bir araçtır. Bu mekanizma-
yı anlayabilmek ve daha ileri sonuçlannı kestirebilmek
için yeterli süre oluşmuştur. Her cephede mevcut
olan YÖK lobileri kanaatlerini oluştururken, lütfen,
bir kefeye tüm bu ve benzeri binlerce sonuçlan, di-
ğer kefeye de ülke, bilim ve demokrasi hakkındaki
yargılannı açık kalplilikle koysunlari
ATAŞ ortaklan fon sıfırlansa da rafineriyi açamıyorlar
' Akaryakıt fonu kurtarınaz'
• Hükümetin akaryakıttan yapılan AFtF kesintisini
yüzde 15'ten yüzde 6'ya indireceği beklentisine
karşılık ATAŞ yetkilileri. fonun sıfırlanmasınm bile
kendilerini zarar noktasından döndüremeyeceğini ve
bunun üretime geçmeleri için yeterli olmayacağını
bildirdi.
ANKARA(ANK.\)-Hükümet. akar-
yakıttaki mevcut fiyat politikası yü-
zünden zarardan kurtulamadığmı be-
lirterek üretimini durduran ATAŞ'ı ye-
niden faaliyetıne döndürmek için AkaT-
yakjt Fiyat tstikrar Fonu (AFİF) ora-
nını indırmeye hazırlanırken rafineri
yetkilileri. fonun sıfırlanmasının bile
kendileri için yeterli olmayacağını bil-
dirdi.
ATAŞ. devlet tarafından belirlenen
akarv akjt rafineri fiyatlannm. dolarda-
ki artışlan karşılayamadığını. bu yüz-
den zarar ettiğini açıklayarak üretimi-
ni durdurmuş ve "otomatik fh atlandır-
ma mekanizması1
" benimsenene kadar
üretime geçmeyeceğini bildinrnşti. Ra-
fınerinin yılbaşından beri 55 milyon do-
lar zarar ettiği belirtiliyor.
Enerji \efabii Kaynaklar Bakanı Re-
cai Kutan,akaryakıtta AFİF kesintisi-
nin indınlmesinin gündemde olduğu-
nu doğrularken konunun üzerinde ça-
lıştıklannı. ancak henüz kesin karara
vanlamadığını bildirdi.
Hükümetin akaryakıttan yapılan
AFİF kesintisini yüzde 15'ten yüzde
6'ya indireceği beklentisine karşılık.
ATAŞ yetkilileri. fonun sıfirlanmasının
bile kendilerini zarar noktasından dön-
düremeyeceğini ve bunun üretime geç-
meleri için yeterli olmayacağını bil-
dirdi.
Özel sektör kuruluşu olmalanna kar-
şın devlet tarafından belirlenen rafi-
neri satış fiyatının kendilerini bağladı-
ğını, ancak bunun maliyet artışlannı kar-
şılamadığını ve bu yüzden zarar ettik-
lerini belirten >etkilil'er. çözümün ma-
liyet artışlarına paralel otomatik f iyat-
landırma olduğu görüşünü taşıyorlar.
ATAŞ yetkilileri, aynı zarann kamu
kuruluşu olan Tüpraş'a bağlı dört ra-
fineri için degeçerli olduğunu belirtir-
ken ancak dev letin akaryakıttan aldı-
ğı yüksek boNiıtlardaki vergilerin bu za-
ran fazlasıylakarşıladığını \urguladı-
lar. Petrol ürünlerinin "gümrüklü ra-
fıneriçıkışfiyafi*' içinde. Gümrük Ver-
gisi, AFİF. Akaryakıt Tüketim Vergi-
si. KD\ gıbı \ergilenn toplam payının,
ürünlere göre yüzde 68'le yüzde 75
arasında değiştiğini vurgulayan yetki-
liler. kamunun bu yolla zarannı den-
gelediğini. oysa kendilerinin bu tür bir
mekanizmadan yararlanmalannm söz
konusu olmadığını anlattılar.
ATAŞ yetkililerinin \ erdiği bilgiye
göre ham petrol fıvatlan özellikle ağus-
tostan sonra hızla artmaya başladı.
Akaryakıta yapılan zamlar ise bu ar-
tışlan karşılamaktan uzak kaldı. Böy-
lece ham petrol maliyeti ile ürün fivat-
lan arasındaki makas. aleyhte olmak
üzere giderek daha fazla açılmaya baş-
ladı \e ekim sonlanna doğru üretimi
durdurmavı zorunlu hale ızetırdi.
îhracatçılar yüksek hedefi tutturmak için destek istedi
'Hükümet sözünde dıırmuyor'
Ekonomi Servisi- Hükümet bir
yandan 1997 yılı sonunda 29.5 milyar
dolar ihracat geliri beklerken öte
yandan ihracatçıya verdiği sözleri
yerine getirmiyor. Türktrade (Türk
Dış Ticaret Derneği) Yönetim Kurulu
Başkanı Önol \kalin. hükümetin
ihracatçıya \erdiği sözleri yerine
getirmediğinı \urgulayarak ihracattakı
c.üşüşün de\am ettiğini söşledi. Önol
Akalın. Türktrade tarafından
düzenlenen "GATT (General
Agreement on Tarrifs and Trade) 1994
Antaşmalar Sistemi" konulu
seminerde konuşan Akalın.
ihracatçılar olarak hükümeti bugüne
kadar bir çok öneri ve çalışmalar
sunmalarına rağmen. bugüne kadar
hiç bir olumlu sonuç ahnamadığını
ifade etti. Ocak ile eylül arasındaki
dönemde ihracatın geçen yıla göre
sadece yüzde 4'lük artış
kaydedilebildiğine dikkat çeken
Akalın. "Özellikle konfekshonve
ttkstil gibi önemli sektörlerde ciddi
düşüşler gözlenrvor. İhracatçımn
gözetilmeye ve yüreklendirilmeye
ihtivacı var" di>e konuştu.
lhracatçılann alacaklarınm halen
ödenmediğıne hatırlatan Akalın.
aynca ithalatla ilgili yüzde 6'lık fonun
Exımbank'a aktarılmamasinın önemli
bir sorun olduğunu belirtti. Akalın.
sözlerini şövle sürdürdü:
"İhracatçımn en önemli destekçisi
olan Eximbank kavnak yoklugundan
göre>ini yerine getiremiyor.
Ihracatımız bu gidişle şu an içinde
bulunduğu sıkıntılan yaşamaya devam
edeceğe benzi\or. Hükümetin en kısa
zamanda bize \erdiği sözleri verine
getirmesi gerekiyor."
Bu arada pazar günü Balıkesir'deki
devlet polis ve maf\a ilişkisini ortaya
çıkaran trafik kazası ile ilgili olarak
da görüş belirten Akalın. kendilerinin
yalnızca ıhracatçı değil aynı zamanda
bir Türk yurttaşı olduğunu
vurgulayarak. devietin cesur
kadrolannın bunun altından
kalkacağına enıin olduklarını kaydetti
ve ** Türk halkı \e devleri italyan halkı
\c de\ letinden daha giiçsüz ve aciz
değildir'" şekhnde konuştu.
Petlas'a
5 talip
çıktı
DOSYA: FAİZSİZ BANKACILIĞA HÜKÜMET KIYAĞI
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ûzelleştirilmesi
amacıyla 4. kez ihale
açılan Petlas için bu kez
5 talip çıktı.
CHP-DYP hükümeti
döneminde zarar ettıği
gerekçesiyle. ya
özelleştirileceği ya da
kapatılacağı belirtilen
Petlas için açılan 4.
ihalede 5 firma teklif
\erdi.
Özelleştirme İdaresi
Başkanhğı'ndan(ÖİB)
dün yapılan
açıklamada. Petlas'a
Barum holding,
Boyakım Ldt. Şti..
ENSA Ltd. Şti..
Kombassan Holding.
Taşçılar AŞ adıyla 5 fir-
ma
önerı
ver-
di.
Pet-
las için ekim 1993'te
açılan ihalede teklif
veren olmamıştı.
Şirketıçin 1994'ün
nisan ayında açılan
ihalede. kurumun Nadir
impex
adlı bir firmaya
satılması karar
bağlanmıştı.
Ancak Nadir Impex'in
gereken teminat
mektubunu
getiremcmesi üzerine
ihale iptal edildi.
Petlas için daha sonra
geçen yılın şııbatında
ihale açıldı. Ancak bu
ihalede de teklif verer
olmadı.
şirketten
ihracat teklifı
KOBI'lere
devlet
desteği
Cinsiyetin
iş yasamına
etkileri
Balarısı
gerçekleri
açıklıyor
9 aylık bilançolarda n\
karlara göre
Paranıza yön veren dergj
TREND
HER PAZAR BAYİNIZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ