29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 KASIM 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Başbakan Necmettin Erbakan, "gündemde yeni lira olmadığını" ileri süren ortağı DYP'ye nazire yaptı 'TCyi dolara endeksleyeceğîz^ BENCE A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Başkanı %e Başbakan Necmettin Erbakan TL'nin ABD Dolan'na eşitlenmesı içın çalışmalar başlattıklannı söyledı. Basında art arda çıkan "yeni lira" haberlerine karşın Devlet Bakanı L fuk Söylemez'in haberdar olmadığını ıfade ettıği bu çalışmanın bir süredir devam ettiğıni ifade eden Başbakan Erbakan. para .birimlerını ABD Dolan karşısında sabitleyen başka ülkelerin de olduğunu hatırlatarak. "İnşallah, Türkiye de bu çahşmalardan güzel sonuçlar alacaktır" dedı. Başbakan Erbakan dün partisınin Meclis grup toplantı.Mnda bütçeden. borçlanmaya \e yatınmlara kadar birçok konuda görüşlerini açıkladı. Toplantıda ıç borçlanma faizlerinın düşürüleceğını de yenıleyen Erbakan "Esasımız >eniden borçlanmamaktır, daha önceden alınan borçları da kuruşu kuruşuna ödeyecegiz* diye konuştu. 6u arada TL'nin dolara eşitlenmesi konusunda da çalışmalan başlattıklannı söyleyen Erbakan. konuyla ilgıli olarak devletin uzmanlan ve iiniversiteden profesörlerin ortak çalışmasının sürdüğünü kaydetti. Erbakan Türkive'de 50 vıldır • DYP kanadının ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ufuk Söylemez tarafından hükümetin gündenıinde bulunmadığı ileri sürülen "dolara endeksli yeni lira" projesini hayata geçirmek için çalışmaları sürdürdüklerini belirten Başbakan Erbakan, iç borçları ödeyeceklerini, ancak yeniden borçlanmayacaklannı ileri sürdü. Erbakan "Esasımız veniden borçlanmamaktır, daha önceden alınan borçları da öde\eceği/" dedi. yapılamayanı yaptıklarını ve denk bütçeyi hazırladıklannı da bildirerek, daha önceki bütçeler Nasreddin Hoca Türbesi'ne benzetti. Zam ve \ergi hükümeti olmadıklannı da söyleyen Erbakan. "Dargelirlilerirefaha kavuşturmak amacı Ue çalışmalanmızı Türkiye'nin ekonomik zenginliğini sefertier ederek yapıyoruz. Halkı ezmek suretiyle değil, halkın refahını yükseltmek için geldik. Mecüse se\ kettiğimi/ tasarılardan hiç biri vergi getirmiyor. IMF'den gelen heyet "Bu bütçeyi fiihyatta gerçekleştirirseniz asrın en büyük olayını gerçekleştirirsiniz' demiştir. 97'de asrın en büyük olayını başaracagız. Daha şimdiden açıkladıgımız birinci ka\ nak paketinden 10 miryar dolar kaynak elde erfik. Yeni yeni kaynaklar temin edeceğiz" dedi. Özelleştirme konusunda da ön eleme yapacaklannı belirten Erbakan. yüzde 90'ı tamamlanan 40"a yakın barajın özel sektöre satarak 2.5 milyar dolar gelır elde etmeyi hedeflediklenni kaydetti. Erbakan. ısrafa da son vereceklerini bildirerek.~!smini vermeyeeeğim bir kamu bankası geçtiğimiz dönemde 1 .5 trihon lira reklam lıarcaması yapmış. Bir kamu arabası inamlmavacak yakıt sarfhatı içine girmiş" diye konuştu. Erbakan. 33 proje çerçevesınde, olağanüstü hal uygulamasının kaldırılacağını. 210 bin kışiye yeni istihdam alanı sağlanacağını. özelleştirme hedeflennin uvgulanacağını ilen sürdü.Hükümetleri dönemınde büyük bir vatınnı hamlesi başlatacaklarını da anlatan Erbakan. 35 yıldan bu yana ilk kez yüzde 33'lük reel yatınm hedefi koyduklannı anlattı. Konuşmasının bir bölümünde kısaca M-8 olarak adlandınlan 8 Müslüman ülkenin işbirliği konusunda da bilgi veren Erbakan, bu çerçevede hafta sonu katılımcı ülkelerin dışişleri müsteşarlarının bir araya geleceklerini, 27 kasımda da cumhurbaşkanlannın Türkiye'de bir araya geleceklerini söyledi. Sabancı KTPleri inceliyor• İSTANBUL (AA) - Sabancı Holdıng Yönetim Kurulu Başkan Vekili HacıSa- bancu Ergani \e Kurtalan çimento fab- rikalannın özelleştirilmesı konusunu de- ğerlendireceklerini bildirdi. Sabancı Gru- bu'nun çimentodan sorumlu yönetim kurulu üvesi olan Hacı Sabancı. Özel- ieştiıme Idaresi Başkanlığrnın dün Er- gani ve Kurtalan çimento fabrikalannı da kapsayan özelleştirme ilanı konu- ' sunda. mevcut 'entegrasyon sis- temi nedeniyle daha önce bölge ile ilgilenmedik- lerini söyledi. Sabancı. Erga- ni ve Kurtalan çi- mento fabrikala- n için. "Arkadaş- lar, etüt edip bize getireeekler. Ta- bii degertendiri- riz. Yeni gözlükle >eni baştan deferlen- diririz'"dedi. Hacı Sabancı. Akçansa ile grubun Türkiye genehnde çimento ıç satışında- ki payının yüzde 25'e ulaştıgı anımsatı- larak bunun bir tekele yol açıp açmadı- ğınailişkın soruyaise şöyleyanıt verdi: "Tekelteşküetmhonız.Türkjye'de 40'ı aşkın çimento fabrikası var. Çimento- nun geçen >ılki fiyatı 52 dolardı. bu yü 39 dolar. Dışarıda ucuzu 70. pahalısı 120 dolar. Türkhe'de başka bir sektörörnek gösterebilirler mi? Rekabetten dola>ı te- kelleşme olmaz. Aynca Türkiye'de 5 ila 6 mihon ton üretim fazlalığı var. Üretim gücü. iç pazarın gücündençok fazla. İçe- ride fıyatlar birazyükselseihracattaesp- ri kalmıyor. İhracat olmazsa. üretim içe- riye fazla geli>or." Hacı SabancL ÇİFTÇİ D O S T U / SADULLAH USLMİ Buğdayda tüm dengeler altüst oldu B uğday ve ekmekte yaşadığı- mız faciayı günlük ve geçici nedenlere bağlamak işi hafife almak olur. Hele fiyat artışlan- na neden olarak sadece ithalat ve ih- racattayapılan hatalan göstermek ger- çekleri saptırmaktır. Fiyat artışlarında buğday ithalatindan alınan gümrük ver- gisinin yüzde 15'lere çıkanlmasının et- kisi elbette vardır. Bunu kimse inkâr edemez. Ama asıl neden o degildir!.. Türk milletini bugün yaşadıgımız "ek- mek fac/as/"nın içine sürükleyen ne- den "özelleştirme kafası"n\n yarattığı "soygun düzeni"dir... 1980 yılından son- ra işbaşına gelen asker ve sivil yöne- timler, hiçbir zaman Batılı anlamda bir özelleştirmeden yana plmadılar. Kenan Evren'in de, Turgut Özal'ın da, Tansu Çiller'ın de amacı, milyonlarca üretici ve tüketicıyi özel sektörün sömürüsü- ne karşı koruyan devlet kuruluşlarını yıkmaktı. Böylece "özelleştirme" ba- hane edilerek "soygun düzeni"ne ge- çilecektü... Bu harekete karşı çıkanlar ve "8u, özelleştirme değil, y&ğmadır, soygundur" diyenler gericilikle, vata- na ihanetle suçlandılar. Özel sektörün büyükleri, özelleştirmeyi eleştıren görüş- lerin, gazete ve televizyonlarda yayım- lanmasına engel oldular. Bundan ya- rarlanan Çiller de uzun yıllar 60 milyon insanımızı özel sektörün sömürüsüne karşı başarı ile koruyan KİT'leri gözden düşürebilmek için önce tahrip etti. Ar- dından da "kara delik" olarak ilan etti. Aynca KİTIer, bütçeden çiftçiye kay- nak aktaran birer kuruluş olarak tanıtıl- mak istenildı. Çiller, sık sık tarıma yapı- lan desteklerin Türk ekonomisini güç du- rumda bıraktığını iddia etti. Halbuki KlT'ler, sadece çiftçiyi destekleyen ku- ruluşlar değildi. Kuruluş amacı hem çiftçiyi hem 5e tüketiciyi korumaktı. Nitekim SEK, EBK ve Yem Sanayii 30 seneye yakın bir süre hem çiftçiyi ko- Özel sektör buğdayı üreticiden ucuz alıp ekmeği tüketiciye pahalı yediriyor. rudu, hem hayvancılığımızı geliştirdi hem de tüketicinin kaliteli ve ucuz gı- da maddesi yemesine imkân sağladı. Bu kuruluşlar, haraç-mezat özel sek- töre satıldıktan sonra, üretici etini sü- tünü gerçek değerinin çok altında sat- mak zorunda bırakıldı. Buna karşılık, yem fiyatlan yüzde 300 civarında bir artış gösterdi. Üreticinin, maliyet yük- selirken geliri düştü. Hayvancılık öldü... Buna karşılık tüketici de etinı sütünü daha pahalıya yemeye başladı. Çünkü rekabet ortamı kalmamıştı. Böylece hem üretici hem de tüketici kaybetti. Özel sektör ise üreticinin ve tüketicinin hak- kı olan trilyonları kasalanna indirdi. Aslında bu 3 kuruluşun bütçeye yü- kü de yoktu. Büyük zarar eden kuruluş- lar demiryolları, denizyolları ve kömür işletmeleri idi. Sonuçta, zarar eden KİT'ler kaldı. Zararı olmayan veya çok az açık veren SEK, Et-Balık Kurumu ve Yem Sanayii gibi kuruluşlar kurban edil- di. Özel sektörün istediği de zaten ta- nm ürünleri piyasasını etkileyen KlT'ler- di. Çünkü et. sut, yem, tanm urünlerı pı- yasasında her yıl dönen para 5 ila 6 katrilyon lirayı buluyordu. Artık bu piya- sa tamamen özel sektörün elinde... Buğday piyasasını şekillendiren ku- ruluş daToprak Mahsulleri Ofisi idi. Ofis de diğer birçok KİT gibi hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyordu. Bu ne- denle buğday ve un ticareti yapanlar, ha- yal ettkteri paralan kazanamıyorlardı. Da- ha çok kazanabilmeleri için TMO'nun deyreden çıkması gerekiyordu. Özal ve Çiller, özel sektörün bu iste- ğini yerine getırebilmek içın çok uğraş- tılar. Ama bir yöntem bulamadılar. Sa- tamadılar... Ama sonuçta işlevini yapa- maz hale getirmeye karar verdiler. TMO, 1980 yılından önce buğday da- ha piyasaya çıkmadan bir taban fiyat açıklıyor ve ardından da alımlara baş- lıyordu. Tüccar da, buğday alabilmek için ofisin fiyatlanndan biraz daha faz- lasını vermek zorunda kalıyordu. Kış aylarına doğru da üreticilerden topladığı buğdaylan, üzerine az bir kâr koyarak satışa sunuyordu. Bu arada toplayan stokçular da fazlafiyatisteye- miyoriardı. Böylece, gerek buğday ge- rekse un piyasasmda bir denge saûla- nabiliyordu. Işte... Turgut Özal ve tan- su Çiller, KİT'leri satarak veya işlevini ya- pamaz hale getirerek bu dengeleri al- tüst etti. Hem üreticiyi hem de tüketi- ciyi özel sektörün insafına terk etti. Şim- di... Özel sektör. buğdayı üreticinin elın- den ucuza alıyor. ekmeği de tüketiciye pahalıya yediriyor!.. Eğer TMO piyasa açıldığı zaman yeterli bir fiyat verseydi ve süratli bir alım yapsaydı, bugün de- polarında en azından 3 veya 4 milyon ton buğday olurdu. Değirmenciler de stokçuların pahalı satacağı buğdaya muhtaç olmaz, ofisten ucuz fiyatla alım yaparlardı. Böylece un ve ekmek fiyat- lan da füze gibi fırlamazdı. Fırlatmak is- teyenler de gerekçe bulamazlardı. Ancak Tarım Bakanı Musa Demir- ci'nin önceki gün yaptığı açıklama ol- dukça şaşırtıcı. Ülkemizde buğday sı- kıntısının söz konusu olmadığını ileri süren bakan, aynen şöyle diyor: "Toprak Mahsulleri Ofisi'nin elinde 1 milyon 250 bin ton buğday var. Sa- tışa hazır durumda 2 milyon 500 bin ton buğday mevcut. Toplam olarak 4 mil- yon 500 bin ton buğdayımız var..." Peki... Hükümetin emrinde bu kadar buğday varsa neden sıkıntı çekiyoruz?.. Bu buğdaylan uygun fiyatla piyasaya sü- rerek ekmeğe yapılmak istenen zammı neden önlemiyoruz?.. Değirmenciler ucuz fiyatla buğday bulduklan takdir- de un fiyatlan hemen düşecektir. Un fi- yatlan gerileyince de hiçbir fınncı ekmek fiyatlarını arttırmaya cesaret edemez!.. AcabaTanm Bakanı stokçulardan mı korkuyor!.. • İZZETTİIN ÖNDER İşte Sonuçlar!Ekim ayı doçentlik sınavlannın yapıldığı aydır. Bu yıl bizim alanda (iktisat. maliye, kamu yönetimi vb.) başarı oranının fe^kalade düşük olduğu gözlendı. Bazı meslektaşlarla bu durumu tartıştık ve genelde şu sonuca vardık ki, hızlı üniversiteleşme olgusu olumsuz meyvelerini vermeye başladı. Bunun anla- mı şu ki; bu yıl bir başlangıç ve maalesef, bundan son- raki yıllarda da benzer durumlarla sıkça karşılaşıla- cak. Doğal olarak bu bir temenni değil, ancak şim- diye dek atılan tohumlann doğal ve beklenen sonuç- lan olduğu kanaatidır. Umalım ki, bu tahmin yanlış çık- sın ve genç meslektaşlarımız mesleki yollarında par- lak başanlarla ilerlesinler. Bu yıl gözlemledığimiz bu olumsuz tablo bizim ta- rafımızdan yukandaki biçimde yorumlanırken, aynı du- rum aday melektaşlarımız tarafından farklı biçimde değerlendirilme eğilimi taşımaktadır. Genç meslek- taşlarımız jüri üyelerinin çıtayı biraz yüksek tuttuğu, buna karşın kendilerinin mahrumiyet bölgelerinden geldiğini ve bu nedenle de kendilerine karşı daha to- leranslı davranılması gerektiği kanaatinde olabilirler. Üniversiteleşme politikası bu denli pKDlitize olunca, ma- alesef, böyle sonuçlar oluşabilmektedir. Görüldüğü gibi, işte sonuç ortadadır. Mahrumiyet bölgelerinden gelen genç adaylar akademik ölçütle- re göre mi yoksa geldikleri bölgelerin mahrumiyet derecelerine göre mi değerlendirılecektir? Benim ka- naatim odurki. değeriemenin kesinlikle akademik öl- çütlere göre yapılması kaçınılmazdır. Düşünülmeden ve polıtik dürtulerle girişilen bir faaliyetin hazin sonuç- landır bunlar! Bundan sonra en vahim sonuç da şu olabilir. Kad- rolaşma dürtüsü ile hareket eden siyasiler, ilgili çev- relerden de gelen baskılarta, doçentlik sınavlannın her üniversıtenin kendi bünyesinde yapılması yönünde bir yasa geçirebilir. Ya da bu kadar radikal ve göze batıcı bir değişiklik yerine, ilgili çevreler. merkezdejü- rilere hâkim olma çabasına girebilırler. Yine umalım ki, Türkıye'de bilim hayatını derin bir açmaza ve çö- küntüye uğratabılecek bu tür çılgınlıklara kimse ta- rafından başvurulmaz. • • • Son zamanlarda göstermelik demokrasinin rektör ve dekan seçimlerinde de ne kadar geçerti olduğu açıkça görülmektedir. Bir yasa ki, ilgili birimlerden bir- den çok aday sıralanıyor, nihai otorite ise, hiçbir ne- den göstermeden (şüphesiz, kendi nedeni vardır) bu adaylardan herhangi birini atayabiliyor. Kaldı ki, ata- mada bir neden göstermek de demokrasiyi kurtara- maz! Doğal olarak, buradaki yanlışlık atama işlemin- de değil, bizzat yasadadır. Böyle bir yasa ile yapılan işlemlerin bugün karşılaştığımız sonuçları doğurma- sı kaçınılmazdır. Demokrasi gerçekten zor bir süreç ya da yaşam tarzıdır. Rektör ya da dekan seçim-atama süreçlerin- de anlayamadığım diğer bir nokta da şudur. Bir rek- tör veya dekan seçıminde herkes aday olabilir. An- cak boyle bir sıstemde en yüksek oy alan kışının dı- şında kalanların hangı demokratik anlayışla isımleri- nin listeye yazılmasını, dolayısıyla eğer atanırlarsa il- gili makama gelmeyi kabul etmelerini ben anlayamı- yorum. Listeye kaç kişinin yazılacağı ise ayrı bir ko- nu... Zaten demokrasi süreci de burada kopmakta- dır. Sistem o denli demokratik olmaktan uzak kı, lis- teye birinci olarak giren^day dahi, atama işlemi ger- çekleşinceye kadar, sanırım, inanılmaz bir heyecan yaşamaktadır. Demokrasi, kuşkusuz, dekan veya rektör atama- sı veya seçimi ile doğrudan ilgili görülemez. Tüm ka- rar yetkileri ve kaynak kullanma gücü idari kademe- lerin üst düzeylenne doğru çekildiği sürece, sadece seçime dayanan bir sistem de giderek kendi oy ta- banını besleyerek, demokratik olmaktan uzaklaşır. Buna karşın, karar ve kaynak kullanma yetkilerinin att kademelere çekildiği bir sistemde ise atama da oldukça demokratik sonuçlar doğurabilir. • * • Son üniversiteler yasa tasansının içeriği ve bu ta- sannın hazırlanışı esnasmda takınılan tavır, bu konu- lardaki niyet ve yöntemleri fevkalade açık bir biçim- de ortaya koymaktadır. YÖK bir sosyolojik üründür ve bazı amaçlara yönelik bir araçtır. Bu mekanizma- yı anlayabilmek ve daha ileri sonuçlannı kestirebilmek için yeterli süre oluşmuştur. Her cephede mevcut olan YÖK lobileri kanaatlerini oluştururken, lütfen, bir kefeye tüm bu ve benzeri binlerce sonuçlan, di- ğer kefeye de ülke, bilim ve demokrasi hakkındaki yargılannı açık kalplilikle koysunlari ATAŞ ortaklan fon sıfırlansa da rafineriyi açamıyorlar ' Akaryakıt fonu kurtarınaz' • Hükümetin akaryakıttan yapılan AFtF kesintisini yüzde 15'ten yüzde 6'ya indireceği beklentisine karşılık ATAŞ yetkilileri. fonun sıfırlanmasınm bile kendilerini zarar noktasından döndüremeyeceğini ve bunun üretime geçmeleri için yeterli olmayacağını bildirdi. ANKARA(ANK.\)-Hükümet. akar- yakıttaki mevcut fiyat politikası yü- zünden zarardan kurtulamadığmı be- lirterek üretimini durduran ATAŞ'ı ye- niden faaliyetıne döndürmek için AkaT- yakjt Fiyat tstikrar Fonu (AFİF) ora- nını indırmeye hazırlanırken rafineri yetkilileri. fonun sıfırlanmasının bile kendileri için yeterli olmayacağını bil- dirdi. ATAŞ. devlet tarafından belirlenen akarv akjt rafineri fiyatlannm. dolarda- ki artışlan karşılayamadığını. bu yüz- den zarar ettiğini açıklayarak üretimi- ni durdurmuş ve "otomatik fh atlandır- ma mekanizması1 " benimsenene kadar üretime geçmeyeceğini bildinrnşti. Ra- fınerinin yılbaşından beri 55 milyon do- lar zarar ettiği belirtiliyor. Enerji \efabii Kaynaklar Bakanı Re- cai Kutan,akaryakıtta AFİF kesintisi- nin indınlmesinin gündemde olduğu- nu doğrularken konunun üzerinde ça- lıştıklannı. ancak henüz kesin karara vanlamadığını bildirdi. Hükümetin akaryakıttan yapılan AFİF kesintisini yüzde 15'ten yüzde 6'ya indireceği beklentisine karşılık. ATAŞ yetkilileri. fonun sıfirlanmasının bile kendilerini zarar noktasından dön- düremeyeceğini ve bunun üretime geç- meleri için yeterli olmayacağını bil- dirdi. Özel sektör kuruluşu olmalanna kar- şın devlet tarafından belirlenen rafi- neri satış fiyatının kendilerini bağladı- ğını, ancak bunun maliyet artışlannı kar- şılamadığını ve bu yüzden zarar ettik- lerini belirten >etkilil'er. çözümün ma- liyet artışlarına paralel otomatik f iyat- landırma olduğu görüşünü taşıyorlar. ATAŞ yetkilileri, aynı zarann kamu kuruluşu olan Tüpraş'a bağlı dört ra- fineri için degeçerli olduğunu belirtir- ken ancak dev letin akaryakıttan aldı- ğı yüksek boNiıtlardaki vergilerin bu za- ran fazlasıylakarşıladığını \urguladı- lar. Petrol ürünlerinin "gümrüklü ra- fıneriçıkışfiyafi*' içinde. Gümrük Ver- gisi, AFİF. Akaryakıt Tüketim Vergi- si. KD\ gıbı \ergilenn toplam payının, ürünlere göre yüzde 68'le yüzde 75 arasında değiştiğini vurgulayan yetki- liler. kamunun bu yolla zarannı den- gelediğini. oysa kendilerinin bu tür bir mekanizmadan yararlanmalannm söz konusu olmadığını anlattılar. ATAŞ yetkililerinin \ erdiği bilgiye göre ham petrol fıvatlan özellikle ağus- tostan sonra hızla artmaya başladı. Akaryakıta yapılan zamlar ise bu ar- tışlan karşılamaktan uzak kaldı. Böy- lece ham petrol maliyeti ile ürün fivat- lan arasındaki makas. aleyhte olmak üzere giderek daha fazla açılmaya baş- ladı \e ekim sonlanna doğru üretimi durdurmavı zorunlu hale ızetırdi. îhracatçılar yüksek hedefi tutturmak için destek istedi 'Hükümet sözünde dıırmuyor' Ekonomi Servisi- Hükümet bir yandan 1997 yılı sonunda 29.5 milyar dolar ihracat geliri beklerken öte yandan ihracatçıya verdiği sözleri yerine getirmiyor. Türktrade (Türk Dış Ticaret Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Önol \kalin. hükümetin ihracatçıya \erdiği sözleri yerine getirmediğinı \urgulayarak ihracattakı c.üşüşün de\am ettiğini söşledi. Önol Akalın. Türktrade tarafından düzenlenen "GATT (General Agreement on Tarrifs and Trade) 1994 Antaşmalar Sistemi" konulu seminerde konuşan Akalın. ihracatçılar olarak hükümeti bugüne kadar bir çok öneri ve çalışmalar sunmalarına rağmen. bugüne kadar hiç bir olumlu sonuç ahnamadığını ifade etti. Ocak ile eylül arasındaki dönemde ihracatın geçen yıla göre sadece yüzde 4'lük artış kaydedilebildiğine dikkat çeken Akalın. "Özellikle konfekshonve ttkstil gibi önemli sektörlerde ciddi düşüşler gözlenrvor. İhracatçımn gözetilmeye ve yüreklendirilmeye ihtivacı var" di>e konuştu. lhracatçılann alacaklarınm halen ödenmediğıne hatırlatan Akalın. aynca ithalatla ilgili yüzde 6'lık fonun Exımbank'a aktarılmamasinın önemli bir sorun olduğunu belirtti. Akalın. sözlerini şövle sürdürdü: "İhracatçımn en önemli destekçisi olan Eximbank kavnak yoklugundan göre>ini yerine getiremiyor. Ihracatımız bu gidişle şu an içinde bulunduğu sıkıntılan yaşamaya devam edeceğe benzi\or. Hükümetin en kısa zamanda bize \erdiği sözleri verine getirmesi gerekiyor." Bu arada pazar günü Balıkesir'deki devlet polis ve maf\a ilişkisini ortaya çıkaran trafik kazası ile ilgili olarak da görüş belirten Akalın. kendilerinin yalnızca ıhracatçı değil aynı zamanda bir Türk yurttaşı olduğunu vurgulayarak. devietin cesur kadrolannın bunun altından kalkacağına enıin olduklarını kaydetti ve ** Türk halkı \e devleri italyan halkı \c de\ letinden daha giiçsüz ve aciz değildir'" şekhnde konuştu. Petlas'a 5 talip çıktı DOSYA: FAİZSİZ BANKACILIĞA HÜKÜMET KIYAĞI (Cumhuriyet Bürosu) - Ûzelleştirilmesi amacıyla 4. kez ihale açılan Petlas için bu kez 5 talip çıktı. CHP-DYP hükümeti döneminde zarar ettıği gerekçesiyle. ya özelleştirileceği ya da kapatılacağı belirtilen Petlas için açılan 4. ihalede 5 firma teklif \erdi. Özelleştirme İdaresi Başkanhğı'ndan(ÖİB) dün yapılan açıklamada. Petlas'a Barum holding, Boyakım Ldt. Şti.. ENSA Ltd. Şti.. Kombassan Holding. Taşçılar AŞ adıyla 5 fir- ma önerı ver- di. Pet- las için ekim 1993'te açılan ihalede teklif veren olmamıştı. Şirketıçin 1994'ün nisan ayında açılan ihalede. kurumun Nadir impex adlı bir firmaya satılması karar bağlanmıştı. Ancak Nadir Impex'in gereken teminat mektubunu getiremcmesi üzerine ihale iptal edildi. Petlas için daha sonra geçen yılın şııbatında ihale açıldı. Ancak bu ihalede de teklif verer olmadı. şirketten ihracat teklifı KOBI'lere devlet desteği Cinsiyetin iş yasamına etkileri Balarısı gerçekleri açıklıyor 9 aylık bilançolarda n\ karlara göre Paranıza yön veren dergj TREND HER PAZAR BAYİNIZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear