Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
S/Y=A CUMHURİYET 6 KASIM 1996 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Ankarabaşkentlerin en rahatsızı~jr -^r ükürretler-nin başkentini.
m m açıkladıklın üzere.
f—m A nkara 'da muhafaza
m m eimevi dü ündlklerine
-jfl. JL- gore. TürHer gelecekte
IstanbJ'tn güvenligı açı ından ciddi
kaygıiıricinde olmalı. GtTçekten de
Ankıa Anadol u'nun yüLsek bir
platosmdı kayalık ve sar> bir tepenin
yamxımiı yükselir. Buraia iklim
3İağjrûstü serttir: dahası 1918"de
•corkurç brr yancın. ahşartan ve kerpiçten
•apiirrayoksul konutlarııın dörtte üçünü
/ok erd. Enerj i dolu bin k şinin. bir
ıalkır) yeniderı doğuşunuyönettiği bu
cent. tnşkentlerin en rahzsızıdır. Aşırı
>ir nüfjs burada alt alta ikt üste ve
jirbirini ezercesine yaşar. bu yüzdendir
ci, Mu>tafa Kemal'in yakn çalışma
ırkataslan. kanlannı ve (ocuklarını
londurucu bir k.şın acıiTusızlıgına ve
.şırı yi.klü Iojmjnlarda sağlıksız bir
xada\aşama onamına sirüklemektense.
:ilelennden aylar boyuncz ayn kalmayı
eğledıler. Idari hizmetle'. hatta Büyük
lillet Meclisi'nin kendis: en igreti
tiçimde verleştTK'k zorunda kaldı.
(ieçmiste küçiik birtarımokulunun
tıaliyetgösterdi^i yandakı tepedeki
Hnalara genelkurmay yerbşti. Vilavet
•Konak'ına alt alta üst üse birçok
takanlık yıgıldı. Hâlâ doğudaki dünyanın
tirçok ülkesinin kaderini dinde tutan
Eüyük Miilet Meclisi'ne jelince, barışı
\; sava>ı İtıihat ve Terakk Konıitesi'nin
eski balo salonkırında karara bağladı.
Eirbirinin yanıbaşına yerleştiriJmiş basit
txul sıralarında oturan üçyüz
rrilletvekili birbirini eziyor. Hatiplerin
kirsüsü. dar bir sıradan ibırettir. Altı ay
öicesine kadar -bu dururRin
surdüğünden kıi'.kunuz olınasın-
tepesinden uzun soba borulannın çıktıgı
kocaman bir soba. ravana )erleştirilen
rjetrol lambalarmın zar zor aydınlattığı
silonu ısıtıyordu.
- Eğer savaş ve siyaset olmasa. diye
fmldadı Mudanya'da kulafımıza
Kemalist lıareketin en iyi şairlerinden
biri. bir aylık bir ikametten sonra
Ankara da sıkııılıdan hoğulurdum.
L Ikemi/in tarihi nde bu kadar büyük bir
roi oynavan bu kentin sıkıcılığını tahayyül
Mt' edenıezsini/... Gerçekren de Ankara
eğlence olarak küçiik bir sınemadan.
geleneksel kahvelerden ve herkesin gidip
yatakhanderdek- ranzasına yatmadan ya
da genellikle bir yatağın bile mevcut
olmadığı küçiik odasına çekilmeden önce
buluşup hir araya geldigi küçiik belediye
bahçesinden başka olanaga sahip değildi.
Ankara"d;ı kalmış olan tek tük Batılı
gezginler. direnışlerin en umutsuzuna
kalkışmış bir ülkenin başkentinde hüküm
siiren bu ıııtkulu ve ateşli havaya
kendilerirıi kaptırmışlardı. Madam
Berthe G»wrge-Gaulis hayranlık verici
kiıabıncla. bunun güzel birörneğini sunar
Peki ama. barış zamanında. yani kentin
sakinlerinin üzerindeki gerginlik yok
olup. yalnızca belli başlı giinliik sıkıntılar
ortada kahnca Ankara'nın lıali ne olacak'.'
_. /. Ni'3 tarilıli Le Matiıı 'den (Puris 'te
yuyımlanan sağ eğilimHgiinliikgazeie)
alınmıştır.
Bir günlütk yolculuktan sonra akşam
Ankara'ya vannca, irisamn
yeknesaklıktan yorgun düşen gözlen.
dağın yarnacında kırlangıçlar gibi
tünemi*. uri evleri görünce mutlu oluyor.
Fakat ınsan kente sabah \anrsa yani insan
hâlâ bir gece öncenin etkisi altında ise
yolun çok neşeli. çok canlı ve çok
pitoresk ilk bölümiinün etkisi altında ise
\e özellikle İstanbul'un canlı yaşamının
renkleri daha canlılığını koruyorsa,
Ankara'nın görımünıii bir bıkkınîık ve
kas\et du>gusu yaratır. Ama bu yalnızca
bir ilk izle nımden ba^ka bir şe\ degil.
İnsan. Tüı kiye'nın yeni başkenti ile
yakından tanışıııca. beln bir uzaklıkta.
dere yataklannda klasik \ahalar
keşfediyo.r. Çankaya'nın güneyindeki bir
tarafta. bir grup villaınn \e küçiik güzel
evin arasıııda lıükünıet başkanı Ismct
Paşa"nın \ e \üksek biirokratın \e nihayet
Gazi'nin k.endisinin evlen buJunuyor;
öteki taralta. ağaçsız Ankara'mn
kuraklığrrıdan ve bataklık halindeki
derenın sıtmasından kaçarak Aktepe"nin
kuzeyine verleşen Polonya orta elçilik
binası yer alıyor. Polonya elçiliğinin
yakınınd.ı aenelkurmay. onun yakınında
da tam 52 kişilik personeli olan
Boh;e\ ikler bulunuyor. Kentin kendisi iki
yıl önce büyük bir \angın tarafmdan
tahrp edilmişti: şjmdi iki arada bir
derede bir görünüm taşıyor: tarihsel
geleneğe ve parlak anılara sahip. tahrip
olmuş. büyük bir kent ile küçük bir taşra
kentini \e nihayet inşa halindeki büyük
bir yeri ifade ediyor. Bu yeni Ankara.
anıtsal görkemi ile insanı büyülemese de
insan dikkatli bir incelemeden sonra.
yoksul bir ülkede devlet organlan için
mt.'rkezi bir yerleşiın inşa etme\ i bilen
kiîjilere karsj daha da artan bir sempati
du\uyor Belki çok temsili bir yerleşim
değil burası. ama Türkiye'nin büyük
in^ası eyleminin \ ücut bulduğu pratik bir
m<:rkez Yalnız Ankara değil. bütün
Tüırkiye şantiye halinde... Birçok yüzyılın
ihınali.'ie uğramış olan ve bu anda bütün
TÜTkiye'yi oluşturan bu ülke. yakın ve
sürekîi bir ilgi talep ediyor. Geçmişteki
bolluğu \e nüfusu yeniden oluşturmak
için girişilen bu büyük eylemini
süırdürmek içın çırpınan bu lıükünıet
buradaotumyor. Boğaziçinde ikamet
eden padijahlar. küçük Asya'yı.
sultanlann saraylarının şasaası için vergi
ödemesi gereken \e bunıın dışında
herhangilîir ihtimamı gerektirmeyen bir
bölge olarak görüyorlardı. Gününıüzde.
küsük Asya a\ııı zamanda bütün Türk
deıletini oluştın İLiğu için yalnızca
Ankara'daki lıükünıet mevcut: ve bu
hükümet küçük Asya'nın \e de\ letin
çıkarlarını korumavı ve maddi açıdan
ülKesini geliştirmenin eylemini
başlatnıayı biliyor.
16.10. IV23 nırihli Rzetzpospolita'dan
(liırşow 'da yayımlanun gazete)
ulınınıştır.
Parlamentoda bir oturum
Mustafa KenıaJ Paşa nırafjndan J nıama
YABANCI BASIN GO
LAİK 1
CUMHURİYET
DOĞUYOR İ
-6- 00i
HAZIRLAYAN: CÜNEYTÇ vı-
• Yeni Türk Anayasası'nın ayrıntıları
henüz bilinmiyor. Bununla birlikte
başkentin birçok tartışmanın
sonucunda İstanbul'dan Ankara'ya
nakli de son derece önemli bir
husustur. Bu nakil olayı, Türkiye'nin,
büyük önem taşıyan iç siyasetten ayrı
olarak ulusal, orta büyüklükte bir
devlet rolü oynamayı kabul ettiği
biçiminde açiklanabilir.
Ankara'daki Büyük Miilet Meclisi'nde
verilen söylev dünyanın dört bir yanında
çoğaltıldı ve yorunılandı. Türkçe
bilmediğim için Paris. söyle\den belki de
benden önce haberdar olacaktır. Ama ben
hiç olmazsa Paşa'yı konuşurken gördüm.
Dilini bilmeyen biri olarak dikkatimi.
hatibin \e dinleyicilerin üzerinde
yogunlaştırdım. Mustafa Kemal kürsüye
çıkıyor. ilk gözlemim: Salona girişte
kimse ne alkışladı ne ayaga kalktı.
Burada bütün yetkileri şahsında toplayan
bu kişi. bizdeki Vleclis ya da Senato
başkanlanndan daha az şatafatlı içeri
girdi. Onu profilden. ışığı arkadan alır
halde görüyorum. Yakında Çankaş a'daki
\ illasında konuğu olacagım. Bana bir çay
fincanı uzatırken. ilk izlenimlerimi
aynntılı biçimde gözden geçireceğim.
Geniş omuzlu ama çok ince... Söylevini.
başı dik.el kol hareketi yapmaksızın
okuyor. Ondaki bir husus öncelikle
insanın gözünü alıyor: özenle. hatta aşırı
titiz bir biçimde giyinmiş oluşu.
Redingotu kusursuz. Hafif beyaz çizgili
pantolon. açık renk tozluklarla kaplı.
cılalanmış a\akkabılarının dimdik
üzerine iniyor. Katlı yakanin üzerindeki
kravatın. ağır ağır özene bezene
baglandıgı hissediliyor. Bu giyim
kuşamın yaratabileceği çelişkiyi anlamak
için ınilletvekillerinın özensiz. giilünç
Irüküş) giysilerini tahayyül etmek
gerekir.İJu çelişkinin büyük bir
ahenksizlik yaratınanıası için. paşa eşitlik
çağrılarını asia tekrarlamayacaktır.
Söylevini okuyor. Çoğunlukla hazırlıksız
konuşur; zira o şaşırtıcı bir
doğaçlamacıdır. Kısa bir süre önce
yaptığı bir büyük seçim gezisi sırasında.
en ufak biryorgunluk belirtisi
göstermeden altı saat boyunca söylev
verdiği görüldü. Ama bugün hiçbir şeyi
rastlantıya bırakmaya hakkı yok.
Meclis'e sunduğu, yıl sonıı bilançosunun
ta kendisidir. Bu bilançoda sayılara yer
verilmiş: okumak gerekiyor.
Biraz boğuk olan sesi derinden geliyor.
Birden sesinin tonu aydınlanıyor. sesi
kelimeleri heceliyor. Bir şeyleri
vurgulamak gerekmiş olmalı.
Milletvekilleri alkışlıyor. Zaten çok az
alkış duyuluyor. Dikkatle dınliyorlar:
duygulannı gürültülü biçimde dışa
vurmanın Doğululann alışkanlıklanndan
olmadığı anlaşılıyor. Bizdeolsa. hiç
kuşku duyulmasın. üçüncü sınıfbir hatip
iki misli başarı kazanırdı. Oturumdan
sonra. bu söylevin alkış toplayan
bölümlerini yakından tanımak istedim.
Bu bölümier. belirgin biçimde, savaş
vanlısı olarak vorunılanabilecek
olanlardı. Şu nokta pek iyi bilinmiyor:
burada ılımlı unsurları Mustafa Kemal
tenısil ediyor. Buna karşılık. savaş
çıkarabilecek her noktada uzlaşmaz
tavırlaralan Meclis'tir. Denge unsuru
Mustafa Kemal. Londra'da. Roma'da.
Paris'te bu fikir bizim için yeterince ikna
edici oldu mu'.' Doğrusu pek emin
dcğilim. Bununla birlikte son söylevi
dikkatle okunabilir. iyi niyetli kişiler bu
söylevi son derece ılımlı bulmamazlık
edemeyeceklerdir. Konuşan kişinin, zafer
kazanmış bir general olduğunu
unutmamak gerekir. Tehdit etmiyor.
uyarıyor. Musu! Cephesi'nde birgecede
meydana gelebilecek olaıılar hakkında şu
sözlerine kulak veriıı: "Paktın toprak
yönergelerini sajjlanıak anıacıvla
ülkelerin güni'\doğu sınırlanndaki savaş
olasılığına karşı Mı/op<»tam\a tarafında
aski'ri düzeyde kinıi ünlemler alındı.
Şimdiki durumda. ordunıuz her türlü
modern araç-gerece sahiptir ve çok iyi
durumdadır." §una gerçekten inanaİım
ki. bu (ür bir dil. bir üslup barışın en iyi
güvencesidir. ingilizler. kendileri ile bu
biçimde konuşan birine içtenlikle büyük
saygı duyarlar. Bana öyle geliyor ki.
dikkatler. söylev in ~Afganistan ve İran
hükümetleriyle dostluk ilişkilerini
sağlamlaştırmak" bölümü üzennde
MustafaKemalbaşkanhğında
anayasalbir cumhuriyetTürkiye dünden beri seçkin siyasal ve askeri lideri
Mustafa Kemal'in başkanlığmda anayasa! bir
cumhuriyettir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu radikal
dönüşümü. bir darbenin, iç çatışmaîann ya da kişisel
rekabetlerin ürünü değildir; çünkü
Cumhuriyet'in ilanı Miilet Meclisi tarafından oybirliği
ile kararlaştmldı: aynı şekilde kendisini
yeni Türk de\ letinin başkanlığına götüren yolda başka
bir rakip ile karşılaşmadı.
Türkiye Cumhuriyeti, milliyetçi parti tarafmdan
modern bir devletin gerekleri ile Müslüman geleneğine
bağlılığı uzlaştın"iak için gösterilen çabaların mantıki
sonucundan başka bir şey değildir. Ankaralı
yöneticiler. zaferin ertesinden itibaren, Türk de\ letinin
yeni örgiitlenmesiyle uğra^nıaya koyuldular. Ortaya
çıkan bir başka soru §u: Cumhuriyet rejimi Müslüman
dinsel geleneklere ya da Türkler'in ulusal
geleneklerine ııyum sağlayabilir mi? Bu sorunun yanıtı
olumludur. Çünkü Muhammed'in ilk dört
takipçisi kalıtım yoluyla başa geçen krallar değil,
seçilmiş liderlerdi... Türk ulusal geleneklerine gelince:
Osmanlı hanedam yüzyıllar boyunca bir ulusal birlik
oluşturmuş \e giderek büyük bir imparatorluk kurmıış
bir ailenin devamıydı. İmparatorluk yok oldu. Son
padişah İngilizlere boyun eğince ve Ankara'ya sığınan
yurtseverleri aforoz edince. ulusal birlik de darbe yedi.
Türkler, yurtse\erler ve onların lideri Mustafa Kemal
sayesinde ulusal birliklcrini ve bağımsızhklarını
yeniden sağladılar. Zaten rejim sorunu ikincil bir
sorundur. Her ülke şu ya da bu rejinıde refaha
kavuşabilir. Bunun için yöneticilerinin üstlendikleri
görevin gerektirdiği çapta olmaları yeterlidir; Anadolu
bozkırının tepelerinden yeni Türkiye'nin kaderine yön
vcren akıllı ve enerjik insanlar. tam da böyle
insanlardır.
31.10.1923 nırihli L'lndcpendenceRomaine'dan
(Biikıvş gazetesi) alınnıiflır. Llndependenve Romuine:
Bükıvs'te Fransızcci vayınıhınan van-ıvsnü vavın.
özellikle yoğunlaşacaktır. Bundan daha
az sözcükle, daha çok -ve daha ciddi-
şeyi dile getirmek olanaksızdır.
Çankayadaki Köşk. şu anda. baskıya
karşı d'irenişi simgeleyen kişiye Islam
dünyası tarafından sunulan en zengin
armağanların toplandığı bir mücevher
hazinesidir. Duvarda Sunisilerin şeyhinin
kılıcı asılıdır. Verenin dinsel nüfuzunu
bilenleraçısmdan işte anlamlı bir
armağan. Dahasını gördüm. Gözlerinde
bir kibir panltısı yanıp sönen Mustafa
Kemal. harikulade süslemeli. ganp, koyu
renk ciltli. beş yüz yıl sonra ilk günkü
kadar taze. göz kamaştırıcı bir kitabı
sayaı ile ellerinin arasına aldı; Iran'ın bir
süre önce göndermiş oldugu armaganı.
Timurienk'e ait bir Kuran'ı, bir göz
atmamız için bize. bana ve albay
Mougin'e uzattı: Ankara ile görüşmelere
yeniden çağnlacak olan diplomatlar.
Allah için. şu iki aynntıyı kesinlikle
akıllarından çıkarmasmİar: Sunusilenn
şeyhinin kılıcı. Timurlenk'in Kuran'ı.
Pierre Benoit
IX.3.1923 tarihli LeJournal'den
ahnmıştır.
Cumhuriyet'in ilanı hakkında
1908 yılındaki temmuz devrimi. şimdi
halk cumhuriyetinin ilanı suretiyle
tamamlanacaktır. On beş yıllık bir
zamana yayılan bu olay. Batılı devletleri
bir aralar, kişisel egemenligin yenne
ulusal egemenliği kurmaya yönelten
olaydan ciddi bir biçimde aynlmaktadır.
Bu sözlerimizle Amerika ve Avrupa
örneklerinin ve Batı'nın demokratik
düşüncelerinin Türkiye üzerinde bir etki
yapmadığını söylemek istemiyoruz.
Ancak Türkiye"de ve Batı'da etkili olan
güçler tümüyle değişik idi. Lozan
Banşı'nın imzalanmasından ve
Istanbul'un ltilaf Devletleri tarafından
boşaltılmasından sonra, anayasanın kesin
bir biçimde saptanması görevi ortaya
çıkıyor... Yeni Türk Anayasası'nın
ayrıntıları henüz bilinmiyor. Bununla
birlikte başkentin birçok tartışmanın
sonucunda İstanbul'dan Ankara'ya nakli
de son derece önemli bir husustur. Bu
nakil olayı. Türkiye'nin. büyük önem
taşıyan iç siyasetten ayrı olarak ulusal.
orta büyüklükte bir devlet rolü oynamayı
kabul ettiği biçiminde açiklanabilir. Bu
öyle bir teragattir ki. büyük bir
emperyalist \e askeri maziye sahip olan
Isveç ve Ispanya gibi devletler bile buna
razı olmak zorunda kalmışlardır.
Tıpkı adı belirtilen devletlerde oldugu
gibi. eski zamanın siyasetine geri
dönmek olası değildir. Çünkü yedi yüz
yıllık Osmanlı monarşisini Cumhuriyet'e
dönüştüren devrimin ortamı. Avrupa da
tanık olduğumuz benzeri hareketlerin
tümüyle karşıtı güçler tarafından
^pılmıştır. '^'- '•-"
Alfred Rappaport
9 Ekim 1923 tarilıli .\eues İViener
Tagbblatt'tan (Viyarta 'da yayımlanan
gazete) ulınmıştır.
Türkiye'ye varıyoruz ve sanılanı: tersine,
Türk gümrüğü tarafından. Türk dili
tarafından. Türk havası tarafından. Türk
denetimince karşılanıyoruz. Merak
uyandıran "yenilik'" duygusunu anlatmayı
düşünseydim. buna "Türk ha^'ası" da
diyebilirdim. Bunlara bizi bekleyen ve
birdenbıre kuşatan öteki bütün inanılmaz
sürprizlen ekle\ebilirsiniz. Arabalarve
şoförlertarifelerinde yüzde 50 indirime
gittiler ve sizi ele geçirmek için didişip
duruyorlar. Inanılırgibi değil! Alelacele
bir gemiye ya da kışlava götürülecek
İngilizler ve Amlerikalılar artık ortalıkta
olmadıkları için. burayı yıkıma uğratan
çıldırmış fiyatlaryok olmuş. Bir başka
mucize. Levant kervansarayı "Pera
Palas" kapılarını yüzünüze kapamış.
Birkaç milyonluk borcu. mal sahibi
tarafından Türk maliyesine ödenmediği
için, mobilvalan ve binası ile birlikte
gözaltında... Pera'da, tstanbul'da
kaynayan kenar mahallelerde hilalli
kıımızı bayraklar dalgalanıvor. hafif hafif
sallanıyor. Böylesi bir şey. Avrupa'da,
mütarekenin ve zaferin çılgın günlennde
bile asla görülmedi. Bu. üç yıllık
kâbustan sonra kurtuluş bayramıdır; bu
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanıdır. Ama
sıkıntı bu noktada ortaya çıkıyor.
Cumhuriyet'e bağlı. kendinden geçmiş
gösterilerle karşılanacağınızı
bekliyorsunuz ama resmi. düzenli. ölçülü
ve hatta soğuk gösterileri görünce
şaşınyorsunuz.
27.12.1923 tarilıli Corriera Italiano 'dan
(Roma 'da yayımlanan gazete) alınmıştır.
Hilafetin kaldınlması
Hilafetin kaldınlması yolundaki tasarı.
fırtınalı bir tartışmadan sonra bugün
Büyük Miilet Meclisi'nden geçti. Halk
Partisi'nin (Büyük Miilet Meclisi'nde
geniş çoğunluğu elinde tutuyor) özel
gündemli toplantısındaki ön tartışmada.
halife Abdülmccid'ııı azli ve hilafetin
kaldınlması ancak saatler süren uzun ve
izlenmesi çetin geçen tartışmalardan
sonra benimsendi. Söylevlerdeki ifadeler
belli belirsiz ve karmaşıktır, fakat
benimsenen çapraşık soyut formül. eski
teorik ka\rayış ile modern Cumhuriyet
kavrayışını uzlaştırmaya yönelmektedir.
Soyut hilafet kavrammın soyut hükümet
kavramı içinde içselleştiği söyleniyor.
Diğer bir deyişle. hilafet artık bir bardak
suda eriyen.bir kristal konumundadır.
Eriyik kristalin Türkiye'de yeniden dibe
çöküp çekmeyeceğini bekleyip göreceğiz.
Her hal ve kârda. terimin olağan
kullanılışı çerçevesinde. hilafet
kaldınltnış ve halife. Halk Partisi'nin
özel toplantısında azledilmiştir ve bu
karann Meclis tarafından onaylanacağı
konusunda kimse kuşku duymuyor. Bu
karmaşık formiiie duyulan ihtiyaç, salt
Hilafet'in kaldınlması biçimindeki liberal
öneriye itiraz etmiş olan
muhafazakârların tavırlarından
kaynaklanmış gibi görünüyor.
4 Mart 1924 tarihli The Times'tan
(İngiliz büyük sermayesinin sözcüsü
gazete) alınmiftır
sürecek
POLITIKA VE OTESI
MEHMEP KEMAL
Dostlar SağolsunSolculuğun kör kuyusuna, bir kez düştün mü bir
daha yol bulup çıkamazsın.
Ulvi Uraz anlatmıştı.
Harbiye'de yatıyorlar. Sabahleyin gazeteler geli-
yor, okuyorlar. Üst ranzada yatan Cazım Bale (Ak-
timur),alt ranzada yatan Ulvi Uraz'a sabah sabah
soruyor:
"Bırak dünya ahvalini, bizim için bir şeyler söy-.
lüyormu?" ;
"Söylemiyor."
"Boş ver öyleyse."
Sonra yorum yapıyor:
"Temsil bir kuyuya bir taş atmışlar, sonra unut- •
muşlar. Biz de bekleyip duruyoruz."
• • •
Feriköy Mezarlığı'nın kasvetli bir günü, bir "eski
tüfek" gömüyoruz. Az denecek bir kalabahk var.
Kalabalığın arasından omuzları gö'çmüş. koltuğu-
nun altında birkaç kitap ve bir tomar gazete, kalın
gözlük camlı, orta yaşlı (bana öyle geliyor) biri ağır
ağır yanıma sokuldu. Ürkek bir sesle: ',
"Beni tanıdınız mı" diye sordu. !
Zaman öyle bir hızla akıp gidiyordu, her şeyi öy-
le bir tempoda eskitiyordu ki nereden bir çırpıda ta-
nıyabilirdim! Yıllar arasında bildik bir çızgi aramaya.
çalıştım. Buldum desem de bulamadım desem de.
yanılırdım. Kalın gözlük camları da bir ipucu verme-'
di.
Fazla yormak istemedi ki dudaklan usuldan usul-
dan kımıldadı; adını söyledi: ,
"Yaşar Çö/.."dedi. !
Birden belleğim sarp bir yokuşu tırmanmaya baş-'
ladı. Bir elli yıl öteye gitmek gerekiyordu. Şevket
Süreyya Aydemir Ticaret Lisesi'ni kurmuştu. Bu
okulun en çalışkan, en becerikli öğretmenlerinden
biri Yaşar Çöl'dü. Bu, 1952 tutuklamasına kadar
geldi.
Derken tutuklamışlardı.
Yaşar, Ankara örgütünün başıydı, Ruhi de onun
yardımcısı. Dayananlaroldu, çözülenleroldu.
Çok işkence gördüğü söyleniyordu: hayalarını
burmuşlardı. Herşeyin başı, ortası, sonu vardı.
Girmiş,
Yatmış, j
Çıkmıştı.
• • •
Herölenin ardında haberimiz oldukça buluşuyor-
duk. Çok konuşmazdı. Belki konuşacak sözü pek
yoktu. Kimse de ondan konuşmasını istemiyordu.
Konuşsun diye hayalarını burmamışlar mıydı? Az da
olsa konuştu. "Birgün, Zeki'ye dedim ki" dedi:
"Ya legal olalım açıkta siyaset yapahm, ya illegal
olahm yeraltma çekilelim, bir öyle, bir böyle olmu-
yor."
Öğünecek çok şeyi vardı. Darüşşafakalı oluşu,
daimi Cumhuriyet okuru oluşu, solcu oluşu, bir de
843 Darüşşafaka numarası. Dr. Aziz Çöl, "dostlar
sağ olsun" diyor, sağolsun!
Bütün dünyayı kucaklıyordu, kucaklamaya gel-
mişti.
BULMACA SEDAT YAŞAYAK
SOLDAN SAGA:
1/Avşa Adası'nın
bir başka adı. 11
Lgraş... Csttensa-
ga doğru egik olan
basımharfi.3/Os-
manlılar'da orta-
okul düzeymdeki
eğitim kurumu. 4/
TellibalıkçıL.Ye-
mişlerin yenen bö-
lümü. 5/Adlandır-
ma. 6/ Bir şeyin
dogru olduğunu
belırtmek için ya-
pılan işaret... Ke-
nar süsü... Bir renk. 7/ Ye-
şilıımak'ın antik dönem-
lerdeki adı... Yayla ya da
bahçe kulübesi. 8/Bir şeyi
yapmayı önceden isteyip
düşünme... Dağ sırtlannda
geçit veren çukur yer. 9/
Demirin simgesi... Bizde
de sahnelenen ünlü bir mü-
zikal.
V UKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Büyümeyi. gelişmeyi.
metabolızmayı denetleyen
ve tiroit bezmden salgıİanan hoımon. 2/Halk dilinde soguk
algınlığına verilen ad... "Kıssadan a l — isen hisseyi" (Yu-
nus Emre). 3/Tanrı ile şakalı. takılmalı. takılmalı bir söyle-
yişle konuşur gibi yazılan tekke edebiyatı şiir türü. 41 Ge-
venden çıkarılan bir tür zamk... Tav lada bir sayı. 5/ Anado-
lu'da kurulmuş eski uygarlık... Nazi partisının askeri polis
örgütü... Bircetvel türü. 6/Ölümsüz. 7/Mesaj... Asya'dabir
ırmak. 8/Osmanlı devletinde en büyük yönetim birimi. 9/
Düzenli olarak ekim yapılan arazi... Bir nota
İLAN
T.C.
HAVSA ASLİ\T HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1996 24
Davacı Resmiye Kurtoğlu vekıli tarafından davalılar
Hasan Hoca vs
1
. aleyhlerine mahkememizde açılan tapu
iptali ve tescil davasında;
Da\alılar Hasan Hoca ve Ayşe Hoca adına tebligat çı-
kartılmış. ancak tebliğedilememiş vetümaramalararağ-
men davalılann açık adreslen bulunamamış olduğundan
iş bu ilanın davahlara tebliğ yerine geçmek iizere ilan edil-
mesine. davalılann a^ğıda belirtilen duruşma gün v e sa-
atinde Havsa Adliyesi'nde hazır bulunmaları. gelmedık-
len takdirde davaya yokluklarında devam edileceği ve ka-
rara bağlanacağı hususu tebliğ yerine geçmek üzere ila-
nen tebliğ olunur.
Dunışma Günü: 14.11.1996
Duruşma saati: 09.25
Duruşma yeri. HavsaEdirne
Basın: 114494
T.C.
TARSUS ASLİ\T 1. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1996 681
Davacılar S. Ramiz Asutay ve L. Can Asutay vekili ta-
rafından davalılar Adnan Luy vs. arkadaşlan aleyhine
açılan tazminat davasının yapılan açık duruşmasında
mahkememizden verilen karar bozulmuş olmakla:
Davalılar Ali Yaşar Coşar ile Eyüp Sayılı'nın adresle-
ri meçhul olması nedeniyle duruşma gününün v e adları-
na çıkanlan tebligatın bila ikmalin iade edilmesı nede-
niyle duruşmanın 29.11.1996 saat 09.00'a bırakıldığı
meşruhatlı davetiyeyennegeçerli olmak üzereduruşma-
ya gelmeleri veya kendilerini bir vekille temsil ettirme-
leri. ettinîiediklen takdirde duruşmalara yokluklarında
devam edileceği ilan olunur. 23.10.1996
Basın: 1 14475