25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 6 KASIM 1996 ÇARŞAMBA HABERLER Örtülü ödeneği 5.5 milyar lira dolandırmakla suçlanan Parsadan'la ilgili davaya devam edildi 'Parsadan'a ödeme yapkh'• Hızine avukatı, örtülü ödenekten Atatürkçü subaylara yardım »öı ahında ödeme yapıldığına ilişkin tanık ifadelerini kabul îttiklcrini açıkladı. Selçuk Parsadan. önceki ifadelerini değiştirdi /e "Ortüiüyü dolandımadım" dedi. Parsadan. ifadelerindeki ce.işkiyi. "Çiller başbakan yardımcısı. O mu doğru söylüyor. i>en rri, tabii ki çok muhterem Çiller doğru söylüyor. Ben yalan söJedim" sözleriyle açıkladı. *>KARA(VskA)- Hazine. DYP Geıel Ba^kjnı Tansu Çiller'h taş;>akınlığ. dönenıinde örtü ü «deneğn 5.5 milyar lira dolandırıldığı ildasıyla açılan da\ada Çille'"in alohine ta\:r aldı. Hazıne avukatı. (ilbrin özel kalem müdürü \kın İtfanbullu'njn örtülü ödeneken Selçuk fanadan'a 5.5 milyar lira ödendıgini kıbjl eıtiğını açıklavan tanık gazeteei Şîkrü Küçükşahin'in ifadelerini kabul etiUemi bıidırdı. Parsadan ıse. önceki ifadeler.ni reddetti \e "Örtülü ödeneği d)landırmadım~dedi. Parsadan. lüdjlenndekı çelışktyı -Sayın Tansu Çiller, o dönemde başbakan idi. Şimdi bışbakan yardımcısıdır. Herhalde o valan sövlemivordur. Ben \alan söyledim" şeklinde alaycı bır üslupla açıkladı. Eınekli orgeneral Necdet Oztorun'un ısmıni kullanarak. örtülü ödeneği 5.5 milyar lira dolandırdığı gerekçesıyle kardeşi HüsejinCahit. arkadaşları Mukadder Balkan \e Ali Yiğitoğlu'yla bırhkte hakkında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesf nde da\a açılan Selçuk Parsadan'ın yargılanmasına de\am edildi. Duruşmaya sanık Selçuk Parsadan ile Mukadder Balkan. avukatları ve Hazine adına müdahil a\ukat katıldı. Duruşmada. bır önceki ara karar uyarınca tanık gazeteci Şükrü Küçükşahin'in ifadesi alındı. Askerde bulunduğu bıldirilen sanık Ali Yiaıtoelu'nun ifadesinin ıse mahkeme\e ulaşmadığı öğrenildi. Olay tarihinde Sabah gazetesinin başbakanlık muhabirı olan Şükrü Rüçükşahin konuvla ilgili haberler hakkında görüştüğü Çiller'in özel kalem müdürü Akın İstanbullunun. örtülü ödenekten ödeme yapıldığını doğruladığını anlattı. Küçükşahin. "Akın bey bana. kendisinin Necdet Öztorun Paşa'yla görüştüğünü, Atatürkçü subaylara dernck alımı için kendisinc gelen bavana iki kez olmak üzere toplam 5.5 milyar lira ödeme yaptığı söyledi. Ancak bunun DYP'ye 30 bin ov geleceği için vapıldığt iddiasını kabul etnıedi" dedi. Hazine avukatı kabul etti Daha sonra görüşlerı sorulan sanık avukatları. Küçükşahin'in ifadelerini kabul etmedıklerini belirttıler. Müdahil ülarak katılan Hazine avukatı ıse. örtülü ödenekten 5.5 milyar lira ödeme yapıldığını doğrulattığını anlatan tanık gazetecının ıfadesını kabul ettıklerinı bıidırdı. Duruşmada sessiz kalmayı tercıh eden sanık Parsadan. tanık gazetecinin ıfadesivle ılgılı görüşünütı sorulması üzerine. "Tanık çok muhterem Tansu Çiller'i köriilüvor. Onun gibi muhterem insanlar >alan sövlemez. İfadelerine katılmı>orum. Şahit beyden de özür diliyorum. Kendisi ne demek istediğimi anlar" dıye koııuştu. Parsadan. daha önceki ifadelerinde suçlamayı kabul ettığinı hatırlatan mahkeme başkamna ıse "Sayın Çiller o tarihte başbakan idi. Şimdi de başbakan vardımcısı ve dışişleri bakanı. O mu yalan sövler, ben mi? Tabii ki onun gibi muhtercm iıısanlar \alaıı söylemez. Ben yalan söyledim. Şinıdiki ifadem doğru. örtülü ödeneği dolandırnuş değilim" karşilığını \erdı. Parsadan. bir gazetede yayımlanan anılarında da suçu kabul ettığinın hatırlatılması üzerine. ~Onu dikkatle okuyanlar ilk sayısında bunlann tamamen hayal nıahsulü olduğunu. rüva olarak anlattiğınıı görürler"dedi. Mahkeme başkanı. diğer sanık Ali Yiğitoğlu'nun ifadesinin alınabılmesi için duruşmaşı ileri bir tarıhe bırakırken. sanıklann tutukluluk halınin sürdürülmeMne karar \erdı. ilk ikı duruşması da olaylı geçen örtülü ödenek yolsuzlugu davasinda mahkemenin kararı merakla bekleniyor. Örtülü ödenek da\ası. Başbakan Yardımcısı Çiller'in "Para ödemedik" açıkiamasına rağmen. Hazine'nın müdahil olarak sürdürmesivle ılgınç bir boyut kazandı. Çiller'in özel kalem müdürü Akın İstanbulluoğlu. geçen duruşmada. örtülüden Parsadan "a ödeme yapmadığmı bıldirmışti. Aynı duruşmada tanıklık yapan gazetecıler Muharrem Sankaya \ c Şebnem Güngör ise. İstanbulluoğlu'nun kendılerme yaptığı açıklamada. Parsadan'a Atatürkçü bır derneğe bina alımı için para ödendıgini bclırttiğıne dıkkat çekmişlerdi. Da\anın mahkûmiyetle sonuçlannıası. dönemın başbakanı Çiller'i vakından ılgılendiriyor Bu yolsuzluğun mahkeme kararıyla. kanıtlanması Çiller'i sıyaseten zordurumda bırakacak. Aksi durunı ise Çiller'i rahatlatacak. Büvük olasılıkla da lehte propaganda malzemesi olarak kullanılacak. TBMM DGM'lerin yargı çevreleri düzenlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM Adâlet Komısvonu'nda De\let Güvenlik Mahkeıneleri (DGM). Türk Ceza Yasası (TCY)\eTerörle Mücadele Yasası"nda (T\1 Y ) değişıklık öngören üç tasan kabul edildi. Değişikliğe göre. Erzmcan. Kayseri \e Konya DÖM'lerikaldı'nlırken. Erzurum. Adana ve Yan'a yeni DGM'ler kuruluyor. Adalet Komısvonu'ndadün kabul edilen \e yayımı tarihınden itibarcn 6 ay sonra yürürlüğe gırecek olan değişikliğe göre. DGM'lenn yargı çevrelerinın düzenlenmesi su şekılde öngörülüyor: Adana DGM: Adana. Aksaray, Gaziantep. Hatay. Içel. Karaman. Kilis. Konya. Nığde. Ankara DĞM: Ankara. Afyon. Amasya. Bartın. Bolu. Çankırı. Çorutn. Eskişehir. Karabük. Kastamonu. Kayseri. Kırıkkale. Kırşehir. Kütahya. Ne\şehir. Samsun. Sınop. Tokat. Yozgat. Zonüuldak. Diyarbakır DGM: Diyarbakır. Batman. Bingöl. Mardın. Sıirt. Şırnak. Şanlıurfa. Erzurum DGM: Erzurum. Ağn. Ardahan. Art\ın. Bayburt. Erzincan. Giresun. Gümüşhane. Iğdır. Kars. Ordu. Rize. Sıvas. Trabzon. Istanbul DGM: İstanbul. Balıkesir. Bılecik. Bursa. Çanakkele. Edirne. Kinkkale. Kocaeli. Sakarya. Tekirdağ. Yalova. lzmir DGM: tzmir. AntaKa. Aydın. Bıırdur. Denizlı. lsparta. Manisa. Mufila. Uşak. Marat>aDGM:Malatya. Adıyaman. Elazığ. Kahramanmaraş. Tııncelı. Van DGM: Van. Bitlis. Hakkâri. NJuş. Adalet Bakanı Şevket Kazan. tasarının komisyonda göriişülmesi sırasında yaptığı konuşmada, DGM'lerin dosya yükü hakkında bilei ven'rke'n. DGM'lerde toplam 7 bin 142 dosya bulunduğunu kaydetti. Değısiklık öngöre:ı tasan ile yeni DGM'lerin kurulmadığına dikkat çekeiı Kazan. sadece bazı mahkemelerin yerlennin değiştırildiğinı bildirdı. Kazan. DGM'lerin göre\ alanlannı daraltan bir teklıf üzennde çalıştıklarını da anımsatarak. bır haftaya kadar bu öneri\i TBNlM'ye getireceklerini ka\dettı. Diğer degişikükJer TC\ "nin bazı maddelerinde değişiklik öngören tasarı ile pankart asma. \azı yazma. kamu ya da eğitim kurumlarındaki yetkilıler tarafından asılmış belge. resim \e yazıları tahrip etnıe suçlarına \enlen cezaların paraya çe\rilnıesi >a da erteienebilnıesi hükmü getiriliyor. Tasarı ile yasadan yararlanmak isteyenlere 6 aş lık süre tanınıyor. Bu durumda bulunan kişilerin sayısının 200 ci\annda olduğu bildirildi. Belgelerini yenilemek isteyen yüzlerce yaşlı saatlerce kuyrukta çile dolduruyor Emekliyesağlıkkarnesiezıyeti: 1 DEN'RIM SEVİMAY Yolunuz bugünlerde Cağaloğlu Yokuşu ya da Şişli taraflanna düşerse onlarca \aşlının oluşturduğu kuyruklara rastla>abilirsıniz. Sabahın 5'inde ba^layan bu kuy ruklarda bekleşen yaşlıların tüm dertleri ıse SSK'nın kendilerine %erdiği sağlık karnesini yenile\ebılmek. 7 0 yaşına merdhen da\amış bunca insan durup dururken sağlık karnelerinı niye mi \enilesin' 1 Çünkü de\let. gerçekten emeklılığı hak edenle etmeyeni ayırt etmek. böylece SSK'den haksızgelirelde edilmesinin önüne geçnıek istiyor. De\letin bu sorunun çözünıü için baş\ urduğu çare ise adeta bır "Belgeler belgeseüni" andınyor. Bu kuy ruklardaki insanların alınası gereken belgeler şö> le: Nüfus nıemurluğundan kav ıt belgesi. Bağkur\e Emeklı Sandığı'y la ilişkınin olmadığına dair birer belge. \ergi dairesinden de başka bir gelırinizın olmadığını ispatlayan belge. Işiniz bu belgeleri toparlamakla da bitmez. Söz konusu kâğıt tomarını semtiıiizdeki Emekliler Derneâi'nin şubesine „ , . ... götürifrsünüz. Bu arada Sabahın > ı derneğe. yeni çıkan bir âdet üzerine. 250 bin lira üyelik aidatı ödersiniz. Demek. tüm belgeleri alıp işleme koyar. Işlenıler sonunda şenilenen sağlık karnenizi yine gıdıp dernekten ahrsınız. Ortalama bir haftalık gel-gitlere \e >aklaşık 3 milyon liraya mal olan bunca çabanız sonucunda artık SSK'den yeni bir sağlık karnesine sahip olursunuz. ~PekJ. devlet bu sorunu bunca insanı sokağa dökmek yerine. neden oturdugu yerden bilgisayar ağıyla çözmüyor" sorusunu ise kuyruktakiler şöyle \anitli\or: "Çünkü öj le eziyet çekmiş olmayız. \'aşlıların eziyet çekmesini istiyorsan oııları kuyruğa sokacaksın. Biz hastaneye gideriz, kuyruğa gireriz. Maaş almaya giderizyine kuyrukta\ız. Bu bizim yazgmıız." Kuvrukta bekletilmeyi bir yazgı olarak kabul etmeyenler ise suçun yöneticilerde olduğynu söylüyorlar. 65 yaşına gelen bir indekmruğagirenemekliler,sağlıkkarnelerineka\uşabilmekiçinbihükbirsabırörneğigösteriyorlar. (Fotoğraf: L Ğ L R G C N Y Ü Z ) emeklinin korkacak hiçbirşeyinin kalmadığını öfkeyle ha\kıran Mehmet Ekinci. "Adana'da geçen gün emekli kuy ruğunda bir adamcağız öldü. İ'/erine gazeteyi serdiler. kuyruk yine de\am etti. Korkacak neyimiz kaldı? Bizi bu duruma sokan, yöneticilerdir. 30 > ıl çalışmışım, bir de gelip bu çileyi çekiyorum. L stelik SSK'nin doğru dürüst bir doktoru bile yok. Sağlam dişimi çektiklerini biliyorum. Bö> le bir hizmet için girmişim kuy ruğa. Değer mi?~ Kuyruğun arkalarına doğru ilerledikçe şikâyetlerin değişnıediği gibi arttığına hatta yaşlıların bir suçlu bile bulduklarına tanık oluyorsunuz. Onlara göre bu uygulamanın tek sorumlusu Refah Partisi. Lafı birbirlerinin ağzından kaparcasına konuşan bu dertlı in^anlar. böylesi bir kuyruğa ilk kez Refah'ın zamanında girdiklerini söyleyerek "Bu. bir Müslümana yapüacak işkence mi" diye soruyorlar. RP'den daha âlâ Müslümanlığı ?a\unan bır partı olmadığını sö\leyince ise asıl öfkeleri ortaya çıkıyor: "Seçim zamanı, Bıze o> \erme\en Müslüman değıldir' dediler. Asıİ Müslüman olmayan onlar. Bu nıudur Müslümanhk. bu kadar yaşlı insanı sokağa dökmek midir? Bizlere hizmet etmeyecekse kime edecek? Sorarız. bu Refah kime hizmet ediyor?" Kuyrukta bu öfkelı konuştnalara katılanların yanı sıra Şişli'deki Bağkur kuyruğunu k'ara kara düşünenlerin sa>ısı daazdeğıldi. \aşlılar. "Bu ne ki... Asıl işkence Şişli'de. Buradan çıkıp oraya da girmemiz gerek. ama nasıl? \allahi ölürüz orada" diye hayıflanırkcn bıradam da elindekı ılacını ha\ada salla\arak şöyle dnor: "Ben astmı hastası> ıın. Sabahley in iğne olup da geldim. Elimde de ilacımla dolaşıyorum. Ne için? 15 milyon maaş. yarım pürçek bir sağlık hizmeti için. Kim bu ülkede refah \ar diyebilir? Kaç ülkede buzulüm\ardır?" Bu yaşlı adanıın konuşmasından ce.saretlenen bir kadın ise hetnen aradan çıkarak "İşkence çekerken büe torpil koyuyorlar. Deminden beri \anımızdan memur emeklileri geçip işlerini yaptırıp gidiyor. Onlara ku\ruk yok. Bu ülkede kuyioıktaki işçi de sevilmiyor" dıyor. \aşlıların şikâyetleri sürüp gıderken birden bır çaycı ortaya çıkıyor. Çaycı. elındeki tepsiyi sağa sola sa\urturarak kınruktakilerı birer birer 'çaylıyor'. "Çaylar şirketten mi" diye sorunca yanıt hep bir ağızdan. "Olur mu? Cepten, cepten" diye geliyor. Arkasından parnıaklar kuyruğun paraleline serpilmiş. >erde kâğıtlarla boğuşan üç dört gence çe\rih\or. Bu gençler. yaşlılann yerine ellerindeki kâğıtlannı dolduruyorlar. "Haynnamı" diye sormak insanın içinden bile uelmı\or: Tanesi 50 bin lira. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Abdullah Çatlı aslında dev- let töreniylegömülmeliydi. Mil- liyetçiydi, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü konusun- da herkesten önce harekete geçiyordu. Bölücülere, komü- nistlere şimdiye kadar kan kus- turan bir örgütlenmenin tepe adamlarından birisiydi. Devlet yetkililerinin. güvenlik güçlerinin her isteğini yerine getiriyor, onlarla dayanışma içindefaaliyetgösteriyordu. Bu konuda o kadar devletine bağ- lıydı ki. devletin üst düzey bir emniyet görevlisiyle, iktidar partisinin bir milletvekiliyle ka- fa kafaya veriyor, milletin sela- meti için çalışıyordu. Içişleri Ba- kanı'yla da içli dışlı olduğunu bilmeyen yoktu. Kendisinin devlete olan bu bağlılığını bilen güvenlik güçleri, onun başı der- de girmesin diye ona sahte kımlikler düzenliyorlar. eline susturucu silahlartutuşturuyor- lardı. DYP yöneticilerinden Nec- mettin Cevheri de. üçlünün bir arada aynı arabaya bınmesınin b"'yütelecek yanı olmadığını söylüyor veekliyordu: "Münfe- Çatlı, Devlet Töreniyle Gömülmeli rit bir olay." Aslında olayın önemli yanlan var. Bir kere Tür- kiye, devlete yıllardır hizmet ve- ren. bu uğurdaçoksayıdacina- yet olayına adı karışan değerli bir evladını. Abdullah Çath'yı yi- tirmişti. Nasıl böyle bir ölümkü- çümsenir ve münferit bir olay olarak ele alınabilir? Beni en çok şaşırtan. şimdi- ye kadar yıllarca hükümette bu- lunmuş, devlet yöneticiliği yap- mışsiyasi liderlerin, "Buişihav- salam almıyor" demeleri. Size sormazlar mı; Abdullah Çatlı ile ilgili bilgiler yıllardır masanızın üzerinde duruyor, raporlarorta- lıkta uçuşuyor: bir gün bu ko- nuyu Meclis'in gündemine ge- tirdiniz mi? Terörle Mücadele Yasası'ndakiküçükbirdeğişik- liği engellemek amacıyla Mec- lis'in altını üstüne getiren kah- ramanlar. Türkiye'nin dört bir yanını uyuşturucu şebekeleri sararken neredeydiniz? Herke- sin bildığıni. siz bilmiyor muy- dunuz? Türkiye'nin Güneydoğu- su'nda yıllardır neden hiç uyuş- turucu şebekesi ortaya çıkarıl- madığı da ilginizi çekmedi mi? Yüksekova'da ortaya çıkarılan üniformalı çete konusunda hangi ANAP yönetıcisi, hangi milletvekili şimdiye kadar han- gi çabayı gösterdi? Orada yurt- taşın yıllardır feryadını hiç yerin- de dinleyip Meclıs'e getirmeyi düşündüğünüz oldu mu? Türkiye, birfaili meçhul cina- yetler ülkesi haline geldiğinde. acaba bunu kimler yapıyor di- ye mera'A ettiniz mi? Manisa 'da sırf duvara yazı yazdığı için gencecik çocukların cınsel or- ganlarına sokulan cop. ''milli onurunuz"u zedeledi mi? Bu kadar cinayet, bu kadar kan. bu kadar sılah sizi daha önce hiç ürkütmedi mi? "Havsalanız" daha yeni mi zorlanmaya baş- ladı? Türkiye'nin batağa battığını görmeniz için daha havsalanı- zın ne kadar zorianması gere- kecek? Bir kadın; Tomris Öz- den. Güneydoğu'da öldürülen Albay'ın eşi. aylardır çığlık atı- yor. kocam için otopsi istiyo- rum diyor. Sayın Deniz Baykal! Siz devletten esen rüzgârdan korkunuzdan Tomris Ozden'i CHP'den istifa ettirerek bu ko- roya katılmadınız mı? Tomris Özden. kocasının devlet için- deki çete mensuplarınca öldü- rüldüğüne ilişkin derin kuşkular taşıyor ve eşınin cesedinin ye- niden incelenmesıni talep edi- yor. Yalnızcatehdit ve baskı gö- rüyor. Ey CHP yöneticileri! Tomris Özden'in çıglığı sizi ilgi- lendiriyor mu? Devlet içındeki çeteler nasıl ortaya çıkarılacak? Korkarak mı? En cesur insan- lar. çetelerin hedefi olup sustu- ruluyor. siz sade suya tirit de- meçlerle günlerinizi geçiriyor- sunuz. Onlara arka çıkmaktan ısrarla kaçınıyorsunuz. Güçlükonak'ta bır minibüs insanı kurşunlayıp yakanların devlet görevlileri olduğuna iliş- kin ciddi bulgular ortaya çık- mıştı. Bir muhalıf partı bunun üzerine gıtmeyı düşündü mü? Abdullah Çath'yı ölüm üreten bir bataklık bugünlere getirdi. Beklenmedik kaza olmasa. pa- ralar bölüşülecek. kan akmaya devam edecekti. Şu anda han- gi sahte kimlikliler. hangi sahte pasaportlular, devletin en tepe- sindekilerle işbirliğı yapıyorlar. Bunun ortaya çıkması için bir kaza daha mı bekleyeceğiz? Mehmet Ağar, hangi ülkede bunca kanıta rağmen bakanlık görevini yürütebilir? Ağar'ın ba- şında olduğu güvenlik örgütü- ne nasıl güven duyabiliriz? Üni- formalı çeteleri kim ortaya çıka- racak. yeni Abdullah Çatlı'ları kim yakalayacak? Erbakan şu anda Başbakan. Demirel de Cumhurbaşkanı. Devletin ve hükümetin başı ola- rak hemen harekete geçmeleri gerek. İlk adım Mehmet Ağar'ın görevden alınmasıyla atılmalı. Ağar'ın içişleri Bakanlı- ğı'ndan alınıp alınmaması bir dönüm noktası. Bekleyip göre- ceğiz. Not: Bugün saat 16.00'da. kitaplarımı imzalamak ıçın fu- arda Pencere Yayınları standın- dayım. GLOBAL POLİTİKLTLTÜRJ ERGİN YILDIZOĞLU : » lağım Çamuru Faydalıdır' WEB'de, küreselleşme üzerine, yeni bir şeyler bulabilir miyim diye dolaşırken, çok ilginç bir alın- tıya rastladım. 1991 Aralık ayında, bankanın yıllık "Global Rapor"u yazılırken, Dünya Bankası Başe- konomisti Lavvrence Summers, bankada bir iç mektup dolaştırıyor ve bu notta, "Afrika, nüfus yo- ğunluğu büyük ölçüde düşük bir kıtadır ve zehirli artık maddeleri, insanın ortalama ömrünün genel olarak kısa ve ücretlerin düşük olduğu bölgelere dökmek, burada insanların ölerek kaybedecekleri şeyler çok az olduğu için, ekonomik akla uygun- dur" (The Economist 15.2.1992. Aktaran, Henwo-> od, Doug. Cilt 48 Monthy Revviev, 1996) diyor. ; Dünya Bankası ve IMF'nin 1980'lerden beri erj önemli görevi dünya ekonomisinde ve özellikle de, azgelişmiş ülkelerde piyasa ekonomisinin, yani ekonomik aklın egemen olmasını sağlamak. Bay Lavvrence da Dünya Bankası'nın başekonomisti. Piyasa ekonomisinin kendi kendine dengeye gel- me eğiliminin (bu eğilimin tümü ile kurgusal oldu- ğunu bir an için unutalım). toplumsal sorunları çöz- menin de en iyi aracı olduğu görüşünün zayıflığı, piyasa ekonomisıni de içine alan, ama daha geniş alanları kapsayan sorunlar söz konusu olduğunda hemen ortaya çıkar. Yoksullar ve zenginlerden,1 ezen ve ezilenden oluşan geniş grupları kapsayan,' halk ve ulus söz konusu olduğunda, piyasa eko- nomısı, her zaman ekonomik olarak güçlü olandar) yana çalışır. Işsizden. yoksuldan yana değil. Tünt dünyayı ilgilendiren çevre kirliliği gibi bir konuya ge-1 ' lince de bu zayıflık daha da artarak piyasacı yak-j laşımı kısa zamanda saçmalık düzeyine çıkarıyor.^ Paul Havvken'in "The Ecology of Commerce" (Ticaretın Ekolojisi) isimli çalışması (Harper Busi-, ness 1993) çevre/ekoloji sorunlarıyla piyasa eko- nomisini birleştirmeye çalışan yapıtlardan biri. Hawken. faaliyetleri ile çevreyi kir\eten veya diğer sanayi dallarına bu yolla ek maliyet yükleyen işlet- melere ek vergi konmasını öneriyor. Böylece, çev-1 reyi kirleten bu sanayi dalında, üretim maliyetleri yükselecek ve giderek kimse bu alana yatırım yap- mayacak. Piyasa çevreyi korumuş olacak. Bu yak- laşımın (çevreyi, piyasanın değil de devletin koy-j duğu verginin koruduğunu görmezden gelsek bi- le) çok önemli iki sakatlığı var. Birincisi, çevre ve doğal kaynaklarsınırlı. Bazen bozulanı düzeltmek, gidenin yerine yenisini koymak mümkün olmuyor' Ustelik, bu durum da çoğu zaman iş işten geçtik- ten sonra anlaşılıyor. Ikincisi. bu söz konusu işlet- menin çevreye verdiği zararı. kim para cinsinden ölçecek ve kim vergiyi uygulayacak? Burada dev" sanayi işletmeleriyle karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım. Verılen kararlara, biçilen vergile- re.mahkemelerde, devlet bürokrasisi katında itiraz edecekler. büyük bir avukatlar ordusunu harekete geçirecekler ve bu savaşı da, devlet, halkın verdi- ği vergilerden finanse edecek, okul, sağlık vb. gibi hizmetlere harcamak yerine... Bu büyük şirketlerin gücü de öyle az buz değil. • Dünyanın en büyük 100 ekonomisinden yansından- çoğu dev şirketler, devletler değii. Örneğin Gene-' ral Motors'un satışlan. Danimarka'nın GSMH'sın-* den büyük. Ford, Güney Afrika'dan: Toyota, Nor-' veç'ten büyük. En büyük 200 şirketin satışlan, dürvî yanın tüm ekonomik faaliyetinin yüzde 28'indem fazlasını oluşturuyor. (International Herald Tribu- ! ne 23.10.96). Bu şirketler siyasi partilerin seçim 4 kampanyalarına bağış yapmanın yanı sıra, devlet- lere borç veriyor, gırip çıkarken, ekonomilerin ka-' deri ile oynuyorlar. Devlet görevlilerine verdikleri rüşvetler de cabası. Piyasa ekonomisi ışte bunlar izin verdiği kadar serbest. Şimdi bu şirketlerin çev- re üzerindeki etkilerini, devletler, ekonomik akla sa-' dık kaldıkça bilirler mi? \ Bu sorunun güzel bir cevabını "Toxic Sludge is good foryou" isimli. kitapta bulmak mümkün. Bu" kitapta ABD lobi şirketlerinin etkinliklerini araştırı-^ yor yazarlar. Kitap, ABD Çevre Koruma Ajan- sı'nın (bir devlet kuruluşu), su arıtma endüstrisinin zehirli artıklarından, çevreyi korumak yerine, bun-" ları sistematik olarak gübre ilan ederek kullanılma- sını nasıl teşvik ettiğini ve bu yüzden şirketler bu, artıktan ucuza kurtulurken, ortaya çıkan çevre sağ-1 lığı sorunlarını ve ölümleri belgeliyor. j Ekoloji-piyasa ilişkisi üzerine, Jean Paul Ma-* rechal, Le Monde Diplomatique makalesinde* ekonominin, ınsan yaşam sisteminın bir alt birimi, insan yaşam sisteminin ise biosferin (küresel ya-- şam sistemi) bir alt birimi olduğuna işaret ederek, • ekonomiye ilişkin bir mantıkla (piyasa) çok daha üst bir sistemin sorunlarının çözülemeyeceğini söylü-- yordu. (Ekim. 1996). Siyasi müdahalenin gerekti- ği yerde de siyasi müdahale erkinin büyük şirket- lerin elinden kurtarılması ve demokratikleştirilme- si, kaçınılmaz bir önkoşul olarak ortaya çıkıyor. Eğer J piyasa ekonomisinin doğal çevreyi yok etmesini is-, temiyorsak. ergin " ergin.demon.co.uk TEDAS Çiller'in savunması:: Siyasi komplo 'î ANKAR.\ (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakanlığı dö- neminde. TEDAŞ ihaîeleri- ne müdahale ederek göre\ i- ni kötüye kullandığı savıyla hakkında Meclis soruştur- ması açılan Dışişleri Bakanı \e Başbakan Yardımcıst Tansu Çiller. soruşturma önergesınin. kendisine yö- nelık 'si>asi komplo" oldu- ğunu ilen siirdü. Hukukı \e kuruluş vasası gereğınce TEDAŞ'ın Başbakanlık'a bağlı olmadığını. dolayısıy- la bu kurumun genel müdü- rüne "emir verme" >etkisi olmadığını kaydeden Çiller. "Burada olsa olsa başbaka- nın hukuka u> gun ricasıola- bilir. Hukuka a\kırı ricayı yerine getirmek. herhalde göre\ i \erine getiren memur bakımından göre\ suçu olur" »örüşünü sa\ undu. Çiller. TBMM TEDAŞ Soruşturma Komısyonu Başkanı DSP Sinop M'ıllet- \ekili Mıtin Bostancıoğ- lu'nun çağribi üzerine. ko- mis\ona sazılı sa\unmasmı gönderdi. Me\zuat gereği,' ; TEDAŞ'ın "idari vesayeç makamının" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı oldu- ğunu, başbakanın bu kuru-_ mun genel müdürüne "emir" verme erki" bulunmadığını, anlatan Çiller. "Böyle olun^* ca, başbakanın görevini kö- tüye kullanması. görevinin yokluğundan ötürü huku- ken mümkün olmamakta- dır. Burada işlenemez suç vardır" görüşüne yer \erdi._' Çiller. bu olayla ilgili hiç' kimseden rica'da bulunma-- dığını ileri sürerken. delif olarak. AN'AP'a geçen Şina-- si Alöner ile Mehmet Boz-' demir'ın ifadelerini göster-" dı. komısvon. dünkü top-ç lantısında aynca rapor yazı- mı için alt komisyon oluş-t turdu. Alt komisvonun tas-, lak raporunu 25 kasıma ka-, dar tamamlaması ve bu ta-. rıhte vapılacak son değer- lendırme toplantısından- sonra raporun TBMM Baş-, kanlığı'na \enlmesi karar-,, laştırıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear