25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM1996CUMA 14 KULTUR Başbakanlık Tanıtma Fonu, belgesel için son ödeme olan 75 bin dolar tutanndaki ödeneği vermiyor 'Antika Talanı' bitirileıııiyorSEZASİNANLAR Geçen nisan ayında çekımlerine başla- nan'AntikaTalanı'adlı iki bölümlük bel- gesel. Başbakanlık Tanıtma Fonu'nun son ödemeyi yapmamaM nedeniyle ta- mamlanamıyor. Filme 500 bin dolarlık maddı destek sağlayacağına dairtaahüt- te bulunan Başbakanlık Tanıtma Fo- nu'nun. son ödeme olan 75 bin dolar tu- tanndaki ödeneği işleme kovmaması, fil- mın yönetmenı YusufKurçenli ve fondan destek sağlayan Tarık Akan'ı zor duru- ma duşürdü. Bu ay ıçinde çekim ve film moııtaı çalışmalarının bitinlmesi planla- nan belgesellerin son bölümleri Ayasof- ja. Metropolitan Museum \e Dumberton Oaks Müzesı'ndeki çekimlerin bu ne- denle iierçekleîŞtinlemedığinı belirten Kurçenli. "l'zunzamandırbekJediğimiz ödenek. ilk önce Habitat etkinlikleri ba- hanesiyle ertelendi, sonra hükümet deği- şikliği oldu \e karşımızda konuyla ilgili olarak bir muhatap bulamadık Son ola- rak Tarık Akan'ın görüştiiğii Devlet Ba- kanı Abdullah Gül de konuyu inceleme- ye alacaklarını bildirdi. Biz de bekliyoruz. Ancak şunun dikkate alınması gerekir ki, para sorunu yüzünden yapamadığımız çekimler fılmlerin son bölümleri ve bu bö- lümlcr çekilmez, montajlar yapılmazsa şimdiye kadar ki tüm harcamalar ve emekler boşa gitmiş olacak" dıyor. Çekiınleri planlandığı zamanda ta- mamlansaydı aralık ayında yayınlannıa- sı düşünüİen "Antika Talanı". 'Kanın Hazinesi' \e •Kunıluca(\oelBaba)Defi- nesi'isınılerivle ikı ayn filmden oluşu- yor. Senaryolan YusufKurçenli ile Zey- nep A>cı imzalarını taşıyan filmlerin an- latıcısı ise Tarık Akan. Şimdıye kadar Lıdya'nın başkenti Sar- dex L ^ak Müzesi. Aziz Nicholau.s'un va- şadığı Demre. Efes. tzmir'ın yanı sıra. Ankara \e İstanbul Arkeoloji Müzele- ri'nde çekimleri yapılan filmİer. Ayasof- ya ile Metropolitan Museum \e Dum- berton Oaks \ Jüze.Nİ "ndekı çekımlerle ta- mamlannıışolacak konuyla ilgili görüş- tüğümüz Yu.siıf Kurçenli"ye. öncclıkle ba5.l1 başına zor ve güçlü bir ekip çalış- ması gerektiren \e taş.ıdıgı maddi ri*kler nedeııi) le pek fazla y önelinmey en belge- sel yapmıeılığına nasıl soyunduklarını sorduk. \ USIFKI'RÇEN'Lİ-Doğrusunu söy- lemek gerekirse Tarık AkaıTınbüvükts- rarlanyla oldu. Önce Başbakanlık Tanıt- ma Fonu'na gıde tzele oradan bir miktar kayııak sağladı. Sonra işin içıneEfes Pil- sen veOpeîgirince sorunlarhalloldu. Pro- jeyle ilgili olarak ise Ozgen Aear 'ın araş- tırmalan dogrultusunda bize yardımcı olabilecek Doç. Dr.Özkan Ertuğrulj Öz~ gen Acar. Nur Nirven \ ılnıaz \e Burçak Evren'den oluşaıı birdanışma kurulu ça- lışmalarını vürütürken, biryandandabız- ler konuyla ilgili son hukukı durumlart araştırdık. kurulun önerdiği kaynakları taradık. Anlayacağınız detaylı ve ze\kli birçalışma yaptık. - Filmlerin kurgusal yapısından söz eder misiniz. tarihi olayları nasıl yansıttı- ntz? KLRÇENLİ- İki film de kendi içinde üç bölümdenoluşuyor Eserin tanıtımı ve hangi uygarltğa ait olduğuna ilişkin bir bölüm. ne zaman bulunduğu ve yurt dı- şına na.Mİ çıkanldığına ilışkin ıkinci bö- lüm son olarak da bugünkü hukuki duru- mu nedir bunu anlatan üçüncü bölüm. Ancak bu bölümler kronolojik bir sıra iz- Iemıyor. Zaman içinde 'git-gel'lerle ara- ya anlatıcı .sokarak kendine özgü birya- pısı var filmlerin. Kurgulama kısmında ise önemli bulduğumuz ve o uygarlığın. tarih içindeki yenni vurgıılayan. izleyici içinakıidakalaeağınıdüşündüğümüzba- zı tarihi olay lan kullandık. Mesela Karun Hazinesi filminde Lidya'yı tanıtmak amacıyla paranın bulunması ve para ya- pımına ilis,kin bir sahne. sonra eserlerin mezarlarda bulunmasının nedenını açık- lamak üzere ölü gömme geleneğini yan- sıtan canlandırma bölümler çektik. Böy- lelikle bu uygarlıkları biraz olsun tanıta- lım. izlevenlere sevdirelim istedik. Çün- kü halkımız ne yazık ki bu uygarlıkları bilmivor ve bir yerde bir ^ekilde buldu- ğu eserin bu topraklara ait olduğunu kav - ravamıvor. Yöre halkı figüran oldu - Bu canlandırma sahnelerini profes- yonel oyuncu kullanma>arak yöre halkın- dan oluşan kalabalık bir figüran grubuy- la gerçekleştirdiniz. Bunun filmlere etki- si nasıl oldu? Kl'RÇENLİ- K.onuşmayı gerektirme- yen bu canlandırma sahnelerı kurgulu dramadan çok. dondurulmuş anlan >an- sıtan birer tablo gibi filmdeki yerini alı- yor. Halktan insanlan kullanmamız sanı- nm olunılu oldu. Çünkü onlar fiziksel iîörünümleriyle. sahip oldukları deger- ierle o toprakîardaki külrürün izlerini ta- şıvorlar. Ustelik ranınmış simalann geti- receöi öngörü yerine filme bir doğallık kattdar. Mesela Sardes çekimleri için kurduğumuz dekor içinde Lidya"nın çömlekçilerini. demircilerini canlandır- dık. \'e filmde göreceğiniz o çömlekçi ya- da ya da demirci gerçekten Salihli'de yaşayıp, o ışi vapan kişi. 'V'ine aynı şekil- deparayapımını canlandırırkenyöreden eski paralann kalıplannı dökmesini bi- len. malzemevi tanıyan ve artık taklit pa- ra konusunda ustalaşmış biri ile çalıştık. Belgesele uygun ekipman yok - Televizyondan sinemaya geçen yönet- menlerin başında gösteriliyorsunuz. Sek- senli > ıllardan bu \ana sinema filmi >apı- \orsunuz. Şimdi de ilk belgeselinizi ger- çekleştirdiniz. Sizce sinema ve belgesel ya- pımcılığı arasındaki teknik > e teorik fark- iılıklar neler? Zorlandığuıız noktaiar ol- du nıu? KURÇENLİ- Birtakım sorunlanmız oldu ama bunlarçalışmayi zora sokan du- rumlarvaratmadı. Belgesel filmciliğinin cetirdiiı vapıîanma sinema fiimcifiğine • Bu ay içinde bitirilmesi planlaııan belgesellerın son bölümleri gerçekleştirifemiyor. Yönetmen Yusuf Kurçenli, ödeneği uzun süredir bekledikierini ancak hükümet değişikliğinden sonra konuyla ilgili muhatap bulamadıklannı belirtiyor. Son olarak Tarık Akan"ın De\let Bakanı Abdullah Gül ile görüştüğünü, ondan yanıt bekledikierini söyleyen Kurçenli, son çekimler ve montajlar vapılamazsa şimdiye dek yapılan tüm harcamalann ve emeklerin boşa gideceğini vurguluyor. hiçbenzemivor.Önceliklesesli ka>ıtva- pabılen ve size ait bir kameraya gereksi- nimıniz var. Çünkü çekimler siparişleol- muvor. Avnı >e\i birkaç kezçekmeşan- sıııız olmadığı gibi. teknik olarak da bu- nu yapmamak gerekiyorzaten. Sözgeli- mı köv lülere eserlerin ilk bulunuş hika- vesını 'olmadı' devıp üç kez anlattıra- mazsınız. Orada ı^i kotaracak olan. ne- yi nasıl kullanacağını. neyi neyle ilişki- lendireceğini çok ivi bılen bir kamera- mandır. Biz şanslıydık. Görüntü yönet- menimiz Colin Mounier'ın. -kendisi ön- ceki yıllarda Kaptan Cousteau'nun bel- gesellerindegörev yapmı^- filme önem- li katkısı oldu. Keza sanat yönetmenimiz Serdar Cünbilen de iyı bir çalıs.ma ortaya koy- du. Sonuçta ekibimiz u> umlu ve güçlüy- dü. Fakatbırşeyigördüm ki, Film F ola- rak biz ve diğer film yapımcısı şirketler belgesele uygun ekıpmana sahipdeğıliz. Çekmediğimiz için de çok iyi bilmiyo- ruz. Tüm çekimler boyunca haftada 250 - 300 milyon lira vererek kamera kirala- dık. üstelik bizim istedigimiz zamanlar- da değil. kameranın boş olduğu zaman- larda kullandık. Ama bize ait olsaydı çok ba^ka olurdu. - Fibnler tamamlandıktan sonra, yine 'Antika Talanı' başlığı altında başka bir belgesel düşünüyor musunuz? Vöksa si- nemafilminedevam mı? KL'RÇENLİ- Şu anda tekrar bir bel- gesele yönelmek için erken. Öncelikle bunun sonuçlannı bir görelim istiyorum. Şimdiden BBC ve bir ltalyan telev izvo- nuyla görüştük, Amerika'ya gittığımiz- de de bir belgesel dağıtımcısı şirketle ir- tibatlarımız olacak. Fakatzaten uzunza- mandır kafamda olan bir sinema filmı projesi var Ka)nak bulursam onunla il- gilenmek nıyetindeyim. Bu arada tabi- i ki "Antika Talanı' başlığı altında bir Troia ya da bir Elmalı hazinesi üzerine çalışılabılir. - Verii televizjonlarla filnıin yaj ınlan- ması için bir bağlantı kurdunuz mu? KÜRÇE.\Lİ-Ne yazık ki. ne bir talep var bizim televizyonlarımızdan ne de bir ılgi. Sanınm film bitince tek tek telev iz- yonlan dolaşıp. eğeronlann "raitingtan- nlan uygun bulursa filmımizt vayınlat- maya çalışacağız. Nedense telev ızyonlar hiç bu tip projelere yönelmiyorlar. Yeni film projesi - Proje halindeki sinema filminizden söz eder misiniz? K ÜRÇE.NLİ-AlevAJatiı'nı n > aşanmış bir olay üzerine >azdığı kitabından >ola çıkılarak senarvoyu vazdım. Hikâye kı- saca şöyle; 1950 - 1960 yıllarında ada- da Rumlar Ingilizlerle mücadele halin- dedir. Derken EOKA ortaya çıkar v e Rum- lar Türklere cephe alırlar. olav lar tarihte bildiğimizşekliylegelişirvebütün bun- lann tanığı. çok basıt bir yaşam süren bir Rum kadınının hayatı da ait üst olur. Biraz geçmişte olanlan. biraz da gele- cekte olabileceklen vansıtan bir film ola- cak. -Çekimleri nerede yapmayı planlıyor- sunuz? KLRÇENLİ- Hikayenın bir kısmı Gi- rit"te. bir kısmı güney Kıbns"ta ve son bolümü de Pire'de geçiyor. Ben tüm bu yerlerde çekim yapmak istiyorum. Kay- nak bulursak. gıdip Yunanlı yetkılilere başvurumuzu yapacağız. umanm onlar da hem güney Kıbrıs hem de Pire çe- kimleri için izin verme uygarlığını gös- terirler. Çünkü film kesinlikle bir propaganda filmi değil. Sadece bu ola> lar olurken insanlann vaşamlarında neleroldu, bu- na dair bir örnek. Yapı Kredi Yayınlan James Joyce'un başyapıtıyla 500.kitabını yayımladı 'Ulysses! 74 yıl sonra TürkçedeKültör Senisi - Yapı Kredi Yayınla- n'nın 500. kitabı olarak sunulan James Jovce'un başyapıtı 'l,'lysses',önceki gün Yapı Kredi Kâzım Ta^kent Sanat Gale- risi 'nde gerçekleştirılen bir kokteylle ta- nıtıldı. Edebiyat dünyasından pek çok ismi buluşturan toplantıda tüm dikkatler. kok- teyİMrasında 'özel'olarak satışa sunulan kitabın üzenndevdi. 1. hamur ve 3 hamur olmak üzere iki ayrı baskı ile satışa sunulan kitabın indi- rimlı fiyatı 1.5 milyon lira idi. KitapFu- an'nda 1 miiyon 300 bin ve 1 milyon 800 bin TL'den satışa sunulacak. NevzatErkmen'in çev irisiyle Türkçe- ye kazandırılan bu "dev' kitap üzerine yazarlarımızdan aldığımız görüşler. Ülvsses'in sonunda Türk okurlannın karşısına çıkmasının ne denli önemli bir edebıyat 'olayı* olduğu >önündevdi. Or- han Pamuk, kitabın Türkçeve kazandı- • Edebiyat çevresi, dünya edebiyatı temel taşlarından 'Ulysses'in sonunda okurların karşısına çıkmasını sevinçle karşılıyor, kitabın önemli bir hareketlilik ve tartışma ortamı yaratacağına inanıyor. nlmasından 'çok bü\ük se\inç du\du- ğunu' belirtirkeıı Tahsin ^ ücel. Ulys- ses'in dünvaedebıvatının temel taşlann- dan bıri olduğunu söv leverek çev irmeni- ni kutluyordu. Kitabın. edebıvat dünva- mıza önemli bir fmreketlilik ve tartışma ortamı getireceğine inanan Füruzan ise "butürkitaplar edebhatortamıniKaçı- sından çok bü> ük değer taşn or. İhth acı- mız olan tartışma ortamını \ aratabilece- ğineinanıyorum"göriİ5Ünüdıle getirdı. L Iv sses'i ilk kez Fransizca çev ırisinden okuduğunu ve 'hiçbirşeyanlamadığınr söv leyen \edat Günvol ise kitabın Türk- çeve kazandınlmasını sevinçle karşılı- yor. ancak kıtaba biçilen fiyatı epe> pa- lialı buluvordu. Toplantının ilgınç bir konuğu daha vardı: İrlandalı s,air John Dash Dash. Ülvsses'in •çevrilemezliğı" konusunda vı llardır Türk edebıvat çev relerinde sür- dürülegelen tartışmalardan söz açtığı- mızda. kitabın sadece Türkçeye değil. diğer vabancı dıllere çevrilmesinin de a>nı ölçüde zor olduğunu; böyleçetrefil bir işe cesaret eden çev irmenin 'kahra- man' sayılabıleceğini belirtti. 1920"de Amenka'da 'müstehcen" bu- lunarakyasaklanan "L'lysses". ilkyayım- lanışından 74 vıl sonra Türk okuruvla buluşmayı beklivor. Bugüne dek Alman- ca. İspanyolca. fsveççe. Danca. İtalyan- ca. Yugoslavca. Rusça veÇincegibi vak- laşık 130 dile çeyrilen başvapıt 'Lhs- se$', kuşkusuz TLYAP Kıtap Fuan'nın gözde kitaplanndan birı olacak. Türk okurlannın kitaba göstereceği ilgi ise merakla beklenivor. Kitabın tanıtım afişlerinde Vaşar Ke- mal'in "işigücübırakıpartık LKsses'i oku>acağım" cümlesi ver alıyordu. Ba- kalım okurlar da merakla be'klenen bu benzersiz yapıta avnı ilgiyi gösterecek- ler mi? 40. Londra Film Festivali 7-24 kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek Festivafler festivali,Cannes'la rekabette... Kültür Senisi - Sinema dünvasının en önemli festivallerinden biri olan 40. Lond- ra Film Festivali ^ kasımda ba^lıvor. Gide- rek zenginle^en içeriği ve dünya sinema- larına vönelen ılgisi savesinde Cannes ile yanştığı sövlenen. ancak kımılenne göre bu yıl herzanıankinde/ı daha zayıf birprog- rama sahıp olduğu düşünülen Londra Film Festivali'nde. Davıd Cronenberg. Harry Belafonte, Eric Ambler. SteveBuseemi. Kı- tano Takeshi'nin katılacağı söyleşıler dü- zenlenecek. Robert Altman \eChristopher Doyle ise senaryo yazarlığı üzerine semi- nerverecekler. Her vıl gişe hasılatı yüksek bir Ameri- kan filıniyle ba^laması gelenekselle^miş festnal. geçen yıl Kathnn Bigelovv'un 'StrangerDays'adlı çarpıcı bilimkurgusal aksıvonuvla açılmış ve Martin Scorse- se'nın 'Casino'suvla kapanmıştı. Bu vılın ilk skandalı, açılış filmi olması beklenen. JaneCampion'un vönettiği 'PDrtraitof A Lad>-BirLe>dininPortresi"nin göstenm- den çekilmesiydı. Böylelıkle. festıval bu kez sürpriz bir Hollyuood filmi} le açıla- cak: 'Fırst Wives Club'. Orta yaşlı. evli. ama soruniu üç kadının başından geçenle- rı anlatan filmde Bette Midler. Diane Ke- aton ve Goldie Ha«n başrollerde. Festıval yıne bir Hollvvvood vapımı olan.Bob Ra- felson'un > önertiğı. JackNicholson'ın baş- rolünde ovnadığı genlim filmi 'Bloodand \Mne"m eösterimiyle 24 kasımda sona ere- cek. 40. Londra Film Festivaii'nin •İngiltere" başlığı altında sinemaseverlere sunacağı filmlerin _v ılın en önemli vapımları arasın- dan seçılmesine özen gösterilmiş. Bu bö- lünıün parlak filmleri. Ken Loach'un 'Car- la'sSong" \e Stephen Frears'm 'The \'an' adlı filmleri. Chanel 4'te gösterimıne izın veriimeyen ve büvük tartışmalaryarataca- ğı iddıa edılen Nick Broomfield'ın 'Feh's- hes'adlı filmı merakla beklenivor. San Se- ba.stian Film Festı\ali'ııden ödülle dönen Nanc) Meckler'ın 'Indian Summer'ı. Cokv Gıedrove'un Glasgou'da vaşa>an Festivalin kapanış filmi "Blood and \\ ine'da Jack Nicholson başrolde. gençbirfahişeninyaşamındankeMtlersun- duğu "Stella Does Tricks' ve rock yıldızı Chris Rea'nın 'La Passione'ı fe^tivalın önemli filmleri ara^ında. 'Avnıpa Sineması' başlığı altında ağır- lıklı olarak İspanvol \e Franbizyapımları- na ver verilmiş. Güçlü Fransız filnılerinın programda veralmasına özen gösterılmıY .ManuelGomezPereira'nm. Almodovar'ın üıılü 'Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadın- lar'ından sonra yapılmış en iyı Ispanvo! komedisi olarak gösterilen 'Mouth to Mo- uth' adlı filmı. İspanvol >evırcısinin ilgi- sıvlekarşılanmı^ AgustinDiazNanes'in bir fahişevi anlattığı 'N'obodv V\ill Speak of Ls \Vhen V\e Are Dead' (Öldtiğümiiz ZJ- man Kımse Bızdeıı Söz Einıevecek) ve 1996 Cannesdan en ıvı vönetmen ödiil- lü.halen sinemalarımızda gösterilen 'Pro- testo/Nefret'in vönenneni Mathieu Kasso- vitz'ın başrolünü ovnadığı 'A Self Made Hero".bubölümdeanılması aerekenfılm- ler... \enedık Film Festıvali'ndenGümüş As- lan ödülüv le dönen Gürcü _v önetmen Otar losseliani'nın Stalindöneminı hicveden fil- mi 'Brigands-Havdutlar'. Rusya'da yılın en iy 1 filmı seçılen. Sergei Bodro\ 'un "Pri- sonerof the Mountain"ı ve İ.vveçli yönet- men Jan TroeH'ın. Nazilerle işbirlığı yap- mak zorunda kalan ünlü Norveçli yazar Knud Hamsun'un trajik yaşamöyküsünü konıı eden 'Hamsun"u \e Prag'ın ünlü 'Ka- dife De>rinı'i amtosferınde küçük bir Rus çocuğunun övküsünü anlatan 'Koha' da izlenmesi gereken filmler arasında. Festiv alin 'Anıerican Independents' baş- lıklı bölümünde 'en i\i' Amenkan filmle- ri var: Robert Altman'ın 'Kansas Citj'sı. Danny De Vlto'nun "Matilda'sı. >fan Harron'un "I Shot .\ndy Uarhol'u. Julian Schnabel'in ünlü ressam Basquiat'ı konu alan ve Basquiat"nın hamisi Andy \\arhol rolünde Dav id Bov\ ie'nin oynadığı.ay nı ad- h filmi. David Mamet'in Dustin Hof- mann'a başrol verdiği 'American BufTa- lo'su. 1995 Sundance Film Festiv ali nde bü- yük ödülü kazanan. Todd Solondz'un vö- nettiği 'VVelcome to tbe Dollhouse'u. Abel Ferrara'nın Mafya filmı 'TheFuneraJ"ı. "DünyaSineması'başlığı altında EliaSu- leiman'ın bir Filistinlinin kimlik arayışını konu alan 'Chronicle of a Dissappearence' adlı filmi. David Cronenberg'm J. G. Bal- lard'dan uyarladığı "The Crash". Scott Hicks'in 'Shine'. Çinli yönetmen Chen Ka- igenin 'Temptress Moon". Higashi \bic- hi'nin. sanatçı Tashima Seizo'nun yaşa- möyküsünü anlattığı "\illage of Dreams'. Hıntli yönetmen AdoorGopalakrishnan'ın "Man of the Story*. Japon yönetmen Kita- no Takeshi'nin 'KidsReturn've'Nostalgia For Countnside" adh Yietnam vapımları sunulacak. Festıval programmın en önemli bölüm- lerinden 'Klasikler'dey se E. A. Dupont'un 1929 tarihli korku filmi 'Piceadilh'. Carol Reeds'in 'The \\ây Ahead'. George Ste- vens' ın 'Giant-Devİerûı ,\şkı' v e F. M. Mur- nau'nun 1929 tarihli 'Faust'u yer alacak. Sinema eleştirmenleri de bu yılın 'ilk lO'unuçoktanbelirlemişler: 'Shine' Scott Hicks. 'Piccadilh" E.A. Dupont. 'A Self MadeHero" JacquesAudiard'DeepCrim- son' Meksika. 'Prisonerofthe.Mountain' Sergei Bodrov. "The Promise' Jean Pıer- re. Luc Dardenne. 'Chronicle of a Dissap- pearence' Elıa Suleiman.'Villageof Dre- ams' Higashi Yoishi. 'TheSpitfireGrill" Lee David Zlotoffve 'Earth' Julıo Me- dem. YAZIODASI SELIM ILERI Bir Romanı Sevdirmek Amber'üen söz açmıştım. Bir yüz sayfa kadar daha okudum. Bu arada romanın cilt başlarına ser- piştirılmîş tanıtımlar. bilgilendirmeler ilgimi çektı. Değinmek istiyorum. Amerikan tarzı tanıtım o yılların Türk yayıncılık ha- yatında da en azından Amber benzeri romanlar için benimsenmiş olmalı. Arif Bolat Kitabevi "Dünya Edebiyatından Seç- me Eserler" dizisinde yayımladığı Amber'in Holly- vvood'u birbirine kattığını haber vermekle ışe ko- yuluyor: "Şimdi eserin filme çekilmesiyle Hollyvvood'u da altüs t etmiş bulunuyor. (...) Bugün yalnız Holly- wood'da değil, aynı zamanda radyoda ve basın- da Amber'in dedikodusu devam etmektedir. 20 th Centry-Fox Film Şırketi eseri filme çekmek hakkı- nı 500.000 dolara satın almıştır." Hemen belirteyim. Amber 1945 sonrası Türki- ye'de yayımlanmış. Bugün ellı yaşlarında bir ro- man. O yüzden televizyonun adı geçmıyor, rad- yoyla yetinılıyor. Şimdi gözden ırak tuttuğumuz rad- yo, elli yıl öncesinin çok renkli, etkileyici bir kitle- iletişim aracı. Dedikodulara gelınce, onu da Amber'in yazan Kathleen VVinsor'un kısa yaşamöyküsünü okur- ken kavnyoruz: "Amber Amerika 'da büyük bir akis uyandırmış ve bazı dedikodulara sebep olmuştur. Bunun bir neticesi olarak Kathleen VVınsor kocasından aynl- mıştır. Bu kitabı yazmış olmasından dolayı kocası kendisini boşamıştır. Esenyle butün dünyada ol- duğu gibi Hollywood'da da meşhur olan Kathle- en VVİnsor ilk kocasından ayrıldıktan az sonra, meşhur orkestra şefı Artie Shaw ile evlenmiştir." Amber için, romanın baş kişisi genç kadın için şu sıfatlar uygun görülmüş: Fettan kadın. üç dört ko- ca değiştiren Amber, bir parfüme adını veren roman kahramanı, kadın Don Juan... Okur için efsane, besbelli. usul usul oluşturul- maktadır. Amber, erkekleri baştan çıkarmakta. ken- disine esir etmektedir. Eh, 1940'ların dünyasında roman okuru hanımlar için hiç fena sayılmayacak bir hülya!.. Amber, o kadar çok sevilmiş, benimsen- miştir ki, "bu adı taşıyan hususi bır parfüm imal" edilmiştir. Bir taşla ikı kuş!.. Nihayet Amber karaborsaya düşen ilk kitap olup çıkmıştır. Amerika'da yayınevi yeni basıma erişe- memiş. eldeki son nüshalar gerçek ederinin birkaç kat fazlasına satılmıştır. (Bir an önce edinmezseniz, Türkıye'de de aynı şey olabilir uyarısı!..) Amerika'da ve bütün Avrupa'da 22 milyon okur, Amber'i kapış kapış satın almıştır ve bu "bal gibi bir aşk ve macera romanı''nı çarpıla çarpıla oku- muşlardır. (22 milyon k/şi beğenmişse, ben de be- ğenirim elbet.. sürü içgüdüsü!..) Bakın bır başka tanıtımda da 'renkli film' cazibe- si kışkırtılıyor: "Amber haşin bir realist üslûpla yazılmıştır. Fa- kat bu realizmde kadın ruhunun yumuşaklığı var- dır: Hisleri rencide edecek, zorlayacak biryola as~ la sapılmamıştır. Bazı sahnelerin tasvırinde renkli filmi hatırlatan bir üslûp vardır. Kathleen VVinsor'un bu romanı hakikaten ,dikkati çekecek bir eserdir." Ünlü moda dergisi Vogue, Amber parfümünün "en büyük mecmualarda sayfalar kapiayan rek- lamları"ndan söz açarken. Las Nouvelles Littera- ires de, Amber'in "vücudüne meclüp bir kadın" ol- duğunu yazmış. Doğrusu. hiçbir Türk romanına nasip olmayacak bir kampanya... Ne Kerime Nadir'in Hıçkırık'ına, ne Esat Mahmut'un Çölde Bir İstanbul Kızı'na, ne de Refik Halid'in Nilgün'üne böylesi bir cilâ çekil- mıştir. Bununla birlıkte ambalajın parlaklığını küçümse- diğim sanılmasın. Kitap okutabilmek uğrunda her yolun denenebileceğini düşünüyorum. Hele ülke- mizde... Yalnız bu iş yazarın kendisine düşmeme- li, yayınevinin girişimi olarak kalmalı; Amber örne- ğinde olduğunca. Kathleen VVİnsor 1912 doğumluymuş. Yaşıyor- sa, seksen dört yaşında. Amber'in iç sayfalarında- ki çizgi roman kişılerini çağnştırır resmınde o dö- nemin ağırbaşlı Hollyvvood yıldızlarını hatırlatır bir edayla okura bakıyor: Saçlar permalı. boynunda üç sıra iri inci. kaşlar Greta Garbo kaşı. Romancıdan çok. stüdyoda çekilen bir burjuva hayatı filminin ev kadını rolündekı oyuncusuna benziyor. Pek belli ol- muyor ama, galiba sırtında tayyör ceketi var. Blu- zunun yakası fırfırlı. Şimdi düşünüyorum da, Türkıye'de Amber'i kim- ler okudu? Yalnızca hanımlar mı, yoksa beyler de okudu mu? Neler duyumsadılar? Amber'in cazibe- sine kimler kapıldı? Kitap bızde de adamakıllı satmış olmalı ki, kısa zamanda ikinci baskısı gerçekleşmiş. Şuraya bağlayacağım: Elli yıl önce, ne olursa ol- sun, bir roman bizde de heyecan yaratabiliyormuş. insanlarımız 'roman 'okuyoriarmış... Şimdi rüyâ gi- bi geliyor. K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K K AMİL MAS ARACI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear