Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM1996CUMA
12 DIZIYAZI
Sunuş
Değerlı araştırmacı
Büyükelçı Bilal Şimşir,
Kurtuluş Sa\aşı'nın
bitiminden. Hilafet'in
kaldırıhşma ve hatta
1924 yılının sonuna
kadar geçen siire ıçinde
yabancı basında Türkiye
%e genç Cumhuriyet
hakkında vayımlanan
çeşıtli yazılan bir kitap
halıne getirıniş: Türk
Tarih Kurumu da bu
çalışmayı "1922-1924,
Atatürk et La Revolution
Tunjue. Naissance d'une
Republique Laique
(Atatürk ve Türk
Devrimi. Laik Bir
Cumhurnet DoğuNor)"
adı altında yay ımlamış.
Savın $imşir'in
Atatürk'ün 100. doğum
yıldönümü dolay ısıy la
hazırladığı bu çalışma
427 belgeyı kapsayan
900 sayfay a yakın kalın
bir kitap oluşturuyor. Bu
kitaptan bir derleme
yaparak ve bunları
Türkçeye aktararak,
kurulurjunun 73. > ılında
Cumhunyet'e kendımce
bir "çam sakızı çoban
armağanı" sunmak
istedim. Derlemenin
içinden seçtiğim
yazılarda. çeşitli
ülkclerden gazetecilerın
Cumhuriyet'in kuruluşu
ile ilgili
değerlendirmelerini esas
aldım. Bunlar. ne kadar
öznel olsa da bir
yabancının bakiş açiMnı
yansıttıâı ölçüde bu
özerte yer aldı. Dünyadan
gelen tepkıleri daha
anlamlı bir biçimde
yansıtmak ıçin örnekleri
çes.itlendirmeye özen
gösterdim. Yıne de
yazıların çoğunun
Fransız. Ingiliz \e
Amerıkan basınından
alındığı okurlann
dikkatinı çekecektir.
Bunun bir nedeni. o
sıralarda Türkiye'ye en
çok ilgi göstercnlerin bu
ülkcler olınası Ueöteki
nedcn Sayın Şimşir'in
çalışmasının "dil"
sinırına takılması,
Alman, Rus ve Arapça
konu^an ülkelerin
basınına çok sınırlı
biçimde yer verebilmiş
olmasidır. Sayın
Şimşir'in derlemesinden
yola çıkarak yaptığım ve
Cumhurıyet gazetesinde
yayımlanan özete kiyasla
çok daha geniş kapsamlı
bir seçki ve doğallıkla
bunun çevirisi. kısa bir
süre sonra-1922-1924,
LAİK
CLMHIRİVET'İN
DOĞl'ŞlTadıy la, bir
kitap halinde
yayımlanacaktır.
Sayın Şimşır'in
derlemesinin de açıkça
ortaya koyduğu gibi.
Türkive Cumhuriyeti'nin
kuruluşu, I. Dünya Sa\aşı
sonrası dönemde
insanlığın adeta ortak
başarısı olarak
kutlnnmıştır. Dünya.
Kurtuluş Savaşı'nı
izleyen \ıllarda **hasta
adamrn iilkesinde
gerçekleştırilen bu olayı
hayranlıkla izler.
"Düma" derken
abarttığım sanılmasın.
Ingiliz. Fransız.
Amerikan. halyan \e
doğallıkla Sovyet
basınının yanı sıra,
komşu Balkan ülkelerinin
basını da Cumhuriyet'in
kuruluşunu se\ inçle.
dostça duygularla
karşılar. O dönemde
dünyada bugünküne
benzer Islamcı \e liberal
rüzgârlar esmediği için,
harta^iünya düşiince
iklimine bunlann tersi
rüzgârlar egemen
olduğundan. Islam
ülkelerinin basınının da
"Kurtuluşu \e
Cumhuriyefin
Kuruluşu"nu se\ inçle
izledığı, hatta selamladığı
görülüyor. Şimşir'in
Mısır, Suriye. Hindistan
basınından. hatta Islamcı
kay naklardan derlediği
makaleler. İslam
ülkelerinin "mazlum
milletlerin veni
kahramanı" Mustafa
Kemal Paşa"yı \e
Cumhuriyet'i yer yer
coşkuv la selamladığını
açıkça ortaya koyuyor.
Olur olmaz her şeyi
"resmi tarih" diye
karalamaya çalışanlann
bu çalışmadan
öğrenecekieri pek çok
şey var.
'Padişah önemsiz birkukla'Amerikalı gazeteci Richard Eaton, Mustafa Kemal 'le görüşmesinde ilk izlenimlerini şöyle
aktanyordu: "Bana doğru yürüdü, dostça ama biraz soğıtk bir edayla elini ıızattı. Spor giysiler
içindeydi. Askeri bir görünüm taşıyordu, yalın ifadeliydi, bakışları deliciydi, doğrudandı."
YABANC! BASIN GÖ
LÂİK
CUMHURİYEft
DOĞUYORI
- / - • * * *
HAZIRLAYAN: CÜNEYTb
ilen bilir: devrimci ozan Eaver
Gökçe. II. Dünya Savaşı'nda
Nazilere karşı kazanılan zaferi
Bir mermi de benden aslanım /
bir mermi de benden hev!
Zafer loplan. mukaddes namlular
dizeleri ıle vüceltir. Gökçe'nin, zaferin
sevıncinın tıtrettiğ? elleri. Sovyet
*katyuşa"lannın namlulannı okşar.
Sarper Özsan tarafından bestelenen bu
olağanüstü güzel dizeler, ne yazık ki
1980"ın karambolunda güme gitti.
İçınde yaşadığımız ortamda kan gövdeyi
götürüyor. Onun ıçin En\er Gökçe'nin
dızelennı olduğu gıbi yınelemenin yanlış
anlamlara yol açabıleceğinden çekindiğim
ıçın "mermi"nın yennı "fiske" akü.
Aslında "fîsker
'nın yeterli olduğuna
ınanıyorum. Özalcıİık'ın 80'li yıllann
darbe ortamında lıberallerle ve
İslamcılarla el ele vererek yarartığı büyiik
kafa karışıklığı, yerinı adım adım açıklığa.
netliğe bırakıyor. Kat edilecek çok mesafe
olması. gericiliğin zemininin kaydığı
gerçeğını değıştırmıyor. Öyleyse:
Bir fiske de bensen aslanım. bir fiske de
benden, he>! Cumhurivet karşıtlanna bu
kadarı yeter de artar bile.
Mudanya bıraktşmasının sırları
Türk ordusunun izmire üirişinden hemen
ionra. 11.9.1922 tarihinde LeMatin'de
(Panste yayımianan sag eğiiimii günlük
gazete) çıkan yazıdan alınmıştır.
Kemalistlerin zaferi
Hakkında çok şey söylenen.bırakışma
henüz Türk ordusu tarafından kabul
edılmedı. Zaten. 1918 bırakışmasının
büyük derslerıni akıllarından çıkarmamış
olan Mustafa Kemal Paşa ve Ismet Paşa,
amaçlanna tam anlamıyla ulaşıncaya
kadar. düşrnanla görüşmelere başlamak
ıstemiyorlar. Stratejik noktalan ele
geçirmenın. yeşil çuhalı bir masanın
çevresındekı tartışmalardan defalarca daha
fazla değerli olduğunu çok ıvi biliyorlar;
güvenıhr kaynaklardan elde ettiğimiz
bilgilere göre, hedefleri İstanbul ve Edirne
sınındır. Şimdiye kadar belli bir
rahatsızlığı dışa vuran Jngiltere'nin, kendi
çıkarlannı iyice ön plana çıkarmak için,
i§leri kariitırmaktan ibaret olan klasık böl
ve vönet ilkesi uyarınca, üste çıkmaya
çalıştığı gözle görülür bir hale geldi.
Ingiltere. biryandan Bolşevıklerlebelli
ılı^kiler içine girdiği için Ankara
hükümetınden yakınır görünüyor.
Öte vandan Ingiltere Türklere karşı
kışkırtmak üzere öteki Balkan ülkeleri
üzerinde "çalışmak" la meşguldür.
Yugoslav ve Bulgargirişimlerinin, tersi
kanıtlanıncaya kadar, Ingilız entrikalarının
sonucu olduğu anlaşılıyor.
Ortadoğu"nun bu çok ciddi sorunu
karşısında. Fransa'nın çıkarlanna uygun
bir tav ır takınnıası için kaybedebileceği
tek bir sanıve voktur. Şeylere döne döne
yeniden başlamanın. -buna doğal
gelenekler adını da verebiliriz- bızi
kuşkusuz Sevr'inkiyle aynı olmayan bir
kavravışa ıttiğini kanıtlayacak tarihsel
dersler ortadadır.
14 9.1922 hirihli L'Echo de Puris 'den
(Paris'teyayımlanan gazete) altnmışûr.
Mustafa Kemal ile bir mülakat
Geçenlerde doğudan dönen Amerikalı
meslektaşlarımızdan bırı. Richard Eaton,
Mustafa Kemarie görüşme fırsatını bulan
ilk kişi oldu. Eaton. okurlanmıza tanık
olduğu olaylan ve izlenimlerini aktarmak
ıstedi. 13 Eylül çarşamba günü saat
13.00'te İzmir'de. kısa bir süre önce
kazandığı zafer sonucunda Yunan
ordusunu darmadafiın eden Mustafa
Kemal ile bir saat süren bir görüşme
yaptım. tzmır'de karaya ayak basınca.
kentin valısi Nurettin Bey'ı gönneye
gittim. Limanm ötekı ucundakı vılayet
bınası. birkaç gün öncesine kadar Yunan
genel karargâhıydı. Nureddin Bey beni
çok dostça karşıladı, kahve ikram etti ve
beni Yunanlılann çekilirken >ol açtıklan
yakıp yıkmanın özellikle korkunç
boyutlara ulaştığı iç bölgelerdeki bazı
kasabalara götürebilecek birkaç askere
emanet edebileceğini söyledi. Kasabanın,
Alaşehir'in, Eskışehir'm ve Uşak"ın
adlannı özellikie belırtti. Mustafa Kemal'ı
görmeye gideceğımi. acelem oldugunu
belırterek bu öneriyi geri çevirdım.
Vali bana gerekli bılgileri verdi ve
güleryüz gösterdi. Bu iriyan ve nazik
adam, romantık efsanelerin fanatık
tıplerınden çok, Pıerre Loti"de rastlanan iyi
kalpli Türk'ü anımsatıyordu. İki saat
sonra. Mustafa KemaFin ve
genelkurmayının yerleştiği. Izmır Büyük
Tiyatrosu"nun ve Fransız
Konsolosluğu'nun fazla uzağında olmayan
ttalyan stılindekı köşkün kapısmdaydım.'
Sert bir nöbetçı geçışımi engelledi ama
Nureddin Be\ 'ın kartını görür görmez
yolu açtı. Kendimi üst rütbeli birsubaya
tanırtım. o da beni Mustafa Kemal'ın
bulondugu odaya götürdü ve geldiğimi
haber verdı. Burası, Avrupai tarzda
döşenmiş bir salondu; herhangi bir
korumanın bulunmadığı salonda. paşa ileri
geri vürüvordu.
Mustafa Kemal bana doğru yürüdü, dostça
ama biraz soğuk bir edayla elini uzattı.
Büyük Taarruz öyle hızlı bir başanva ulaşmıştı ki, büriin düma şaşkınlık içindeydi. Yabancı bir karikatürist pek sağlıklı bir
Türk'ü Evzon askerinin üstüne otûrtmuş sunlan yazıyordu: "Dokuz yıl sonra Kemalist; 1913'da Sir Edv\ard Grey ne de-
mişti? Türkler Anadolu'va \erleşmeye çalışmalıdıriar. Onun sözüne u> uvorum"
'Türkleriyiaskerdir'Fransız Mareşal Frenchet d'Esperey. I. Dünya Savaşı'ndan sonra.
Istanbul'a gıren Müttefık "'Doğu Ordularfnın başkomutanıdır.
Mareşal d'Esperey ın arkasında ı^gal kuvvetlen olduğu halde
tstiklal Caddesf nı (O dönemde Pera CaddeM) bevaz atı üzennde
geçışi ve bazı gaynmüslımlerce alkişlarla karşılanması. İstanbul
tarihinin dönüm noktalanndan bındır.Mareşal Franchet d"F.spere>'i
1915 Mayısı'ndan ben görmemı^tım. O sırada. benım sıradan bir
teğmen olarak görev yaptığım 5 Ordu'mın jcomutanlıgını
üstlenmişti. Rastlantı dün onunla bir kez daha karşılaşmamı sağladı
Mareşal eskisi gibı canlı. gınşken ve gençtı
- Sayın mareşal. dedim, başka şeylerden söz ettikten xmra: si/
Türkierin yakınında oldunu/... Ani >c görivemli zafeıierini nasıl
açıklıvorsunu/.'..
-Herşeyden önce. Türkler iyi askerdir... \'e lıderlen. kisa ^üre once
Trakya'ya üç tümen sevk eden Yunanlı komutanın vanlı^lıklanndan
yararlanma.M bıldı.
- Sizin, Yunan askerleri hakkında olumsuz izlenimleriniz mi var?
- Kesinlıkleyok . 1916'da Sarrail tarafından kurulan "ulusal
savunma ordusu" tartışılmaz mezıyetlere sahıptı Bu orduya daha
sonra kumanda ettım ve takdır ettıtn.. Bu Anadolu ordusunu
sıyasete bulaştırarak, eskı komutanlarını uzaklaştırarak ve bunlann
yertne değersız kışılen getırerek orduyu sabote eden. Konstantın
klığıdır.
- MareşaL Türkierin göz kamaştıncı bir silah donanımına sahip
olduğu da apaçık bir gerçek değil mi?
- Kuşkusuz öyle ama bu. beni şaşırtmjdı Türkler yetcrı kadar
Mİahsizlandmlmadıklan ıçın. daha da iyi silahlandılar. 8 Ekım
1918de Clamenceau'nun emn üzerine, Türkıye'nın komutasmı bir
Ingilız generale devrettim. Öyle sanıyorum kı. o sırada
müttefıklerımızın esas ugraşı, tükendıgını varsaydıklan Türkierin
elindekı sılahlan almak degıl. fakat ılgınç bulduklan çeşitli noktalan
hızla ısgal etmek oldu. O dönemde konseyin başkanını uyardım.
Daha»ı. Türkler Kafkasya'da, burada yok olan. eriyen ve bu sırada
tüfek. top ve mühimmat-gibi mua/aajn mıktarlardaki stoklan yüz
üstü bırakan Vudeniç'ın ordusiı tarafından terk edilen bütün
materyale el koydular. \'e nıhayet, ordulannı yeniden harekete
geçırmek uzere Ankara'da kusursuz bir biçimde örgütlendıler.
- Sayın mareşal. Türkierin İtalya'dan 50 ııçak sahn aldıklannı biliyor
olmalısını/. Bundan. Fransa'dan hiç yardım sağlayamadıklan
çıkartıiabilir mi?
- Sorunuzu resnıen şoyle yanıtlayabilınm: Fransa Türklere tek bir
sılah bıle \ermedı
- İstanbul üzerine yürüyebileceklerini düşünüyor musunuz?
- Durum çok cıddı. Lnutmay ınız kı Boğaz'ın genişlıği bazı
noktalannda yalnızca 800 ınetredır ve Istanbul'un Rumelı
tarafındakı bütün mahallelen onlann 105'lıklerının ateş menzılıne
gırebılır. Fakat Mustafa Keınalın böyle bir hatayı yapmayacak
kadar akıllı ve dıkkatlı oldugunu sanıyorum.
Henri de Kerillis
1.10.1922 tunhlı LeFigaro \ian (Paris 'reyayımlanan
hbenıl suğ eğılımli gazete) alınmıştır.
Onunla bızim general Pershlin arasında
herhangi bir benzerlık bulamadım. Spor
giysiler içindeydi. Uzun boyluydu. Askeri
bir görünüm taşıyordu. yalın ifadeliydi.
bakışlan deliciydi. doğrudandı. O da. en
ufak birgösterişe kaçmadan. bana kahve
ikram etti; şunu ıtiraf etmeliyim: kutlama
sözlerim onun üzennde herhangi bir etki
yaratmamış gıbiydı. Konuya girmek için
vakit kaybetmedım.
- Ekselanslan. İstanbul'u almak istediğiniz.
İ sküdar'ın üzerine yürüyeceğiniz
söyleniyor. Zaferden sonra öncelikli
projelerinizin neler oldugunu sorabilir
mivim?
Paşa Fransızcayı güç konuştuğu ıçin çok
yavaş karşilık verdi.
- Bütün Türk topraklan kurtanlmadan
durmayacağını
- Ekselanslan, Türk topraklan derken neyi
kastediyorsunuz?
- Avrupa'da Utanbul'u ve Merıç'e kadar
Trakya'yı. Asyacla Anadolu'yu. Musul
bölgesını ve Mezopotamya'nın yarısını.
- İngilızlerle bir çahşnıadan çekinnıiyor
musunuz?
Kemal güldii:
- lııgilızlerle degıl. Yunanlılarla
sayaşıvorum
- Ö\ le dhorsunuz ama. Trakva'vı almak
Atatürk dış basının büyük ilgisini çekiyor ve kişiliği tartişılıyordu.
üzere, İngiliz filosuna \e jngiüz birliklerine
toslanıadan Boğazlardan geçmek imkânsız
bir harekât değil mi?
Bütün mülakat sırasında Türk komutanın
yüzünün ifadesınin değiştiği tek an işte o
an oldu. Yüzü asıldı...
- Trakya'yı almak için Üsküdar'dan ve
Karadeniz'den geçeceğim bayım. Bu
konuda yapılmış kesın anlaşmalarım var.
En iyi birliklerimın Trakya'ya ulaşması
için yeterli taşıma olanaklarına sahibim.
Bu. tek bir işaretime bakıvor.
Elımde olmadan I453"te Istanbul'un
alınışını düşündüm. Kemal. tıpkı II.
Mehmet gibı. kentı tersinden fethetmeyi
düşünüvordu.
- Peki ya padişah, dedim, o sizinle aynı
görüşte mi?
- Padişah herhangi bir önem taşımayan bir
kukla. Kafamı kurcalayan tek husus.
Ankara'daki Meclis ve taşıdığım görevın
sorumluluğu.
Halıfeyi böyle küçümser bir biçimde ele
alma tavrı. bu adamın ruh haletinı
gösteriyordu. Haikın çektiği acılar
konusundaki duygulannı da öğrenmek
istedim.
- Peki ya katliamlar dedim, bunlan sizin
enıretrniş olmanız münıkün mü?
- Hayır. hatta bunlan engellemek için
elimden gelen her şeyi yaptım ve sız
müttefik birlıklerin arasındaydınız,
subaylanmın düzensizlikleri
sınırlandırmak için ellerinden geleni
yaptıklannı öğrenmış olmalısınız. Bu
başıbozuklardan, Amerikan Koleji'nin
müdürüne saldıranlar idama mahkûm
edildi. Benzer nedenîerle cezalandınlan
birçok Türk askennin durumundan da söz
etti.
- Fransa'nın inisiyatifi ile yollanan
Müttefik mesajı hakkında ne
düşünüyorsunuz?
- Tümüyle katılıyorum. Imparatorluk
büyük kayıplara uğradı. savaş borçlarını
ödedi. Makedonya'yı ve Suriye'yi elden
çıkardık. buraları Türk değildi; fakat gen
kalan bölgeleri isrıyoruz. Türk olanı
istiyoruz. Buralan kurtaracağım.
- Peki ama ne pahasına, diye sordum.
Kaçamak bıryanıt \erdı.
- Herkesı. Ingilizleri bile, tatmin edecek
hususlarda anlaşma zemıni bulacağız.
Görüşme bu biçimde sona erdi.
Aynı gece Amerikan muhribi Simpson'a
bindim, ertesi gün Atina'dayım,
Richard Eaton
Sürecek
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKLMOĞLU
Yan yana '
Tiyatro eleştirmenleri yılın oyuncusu ödülünü
Nurşen Girginkoç'a verdi bu kez. Asiye Nasıl Kur-
tulur, oyunundaki rolü nedeniyle. Elbet güzel bir o~,
lay. Nurşen Girginkoç da sanatına sevgisi, saygn
sı, özeniyle ödüllenmeyi hak eden bir oyuncu. Ve-
renlere teşekkür etti, ama asıl teşekkür Atatürk'e.
Tiyatromuzun çağdaş düzeyi cumhuriyeti kuran-'
ların sanata bakışıyla oluşuyor değil mi? Ödülünü
aldıktan sonra Kuvayı Milliye oyunundaki rolünü
canlandırdı değerli oyuncumuz. Ben de yeniden iz-i
ledim oyunu, yeniden soluklandım Nâzım'ın dize--
leriyle. Cumhuriyet Bayramı öncesinde bir gecej
salonun kalabalığı da, coşkusu da doruğa tırma-f
nıyor. Güzel bir rastlantı, oyunu Güldal Mumcu VQ
kızıyla birlikte izliyorum bu kez. Uğur Mumcu dg
yanımızda elbet. Sesi kulağımda, yazıları yüreğım-
de çınlıyor. Cumhuriyet Bayramı öncesinde tiyat-;
royu dolduran kalabalık da Kuvayı Milliye ruhuna.
özlemle coşuyor bence.
73. yılda böyle bir kutlama düşünür müydünüz?
Bir yanda terörist eylemler, intihar komandoları;
bombalarla can verenler, havada kopuk kollar,
ayaklar, şehit erler, polisler, sade vatandaşlar, dağ-
larda, bayırlarda, sokaklarda, alanlarda savaş, kan
ve gözyaşı, ama umut solmuyor. Laik cumhuriye-;
timizin bekçilik görevinden geri kalmayacağını ka-»
nıtlıyor insanlar. Vaktiyle Anıtkabir'e ya da ulusal
bayram törenlenne katılmayanlar da boy gösteri-
yor her yerde. Ankara Milletvekili Uluç Gürkan da
çok güzel belirtti TV'deki bir açık oturumda. Şeri-
atı özleyenler yenik düşüyor. Gerçekleri saptıra-
rak, kara çalarak politika üretenlere tepki gösteri-'
yor halkımız.
insan düşünüyor elbet. Gecikmenin acı fatura-
lannı görmezlikten gelemiyor. Siyasal yaşamda be-
liren karanlık btr gecekondu olayı değil, bir gece-
de, bir ayda, bir yılda oluşmadı bu ortam. Bu ka-
ranlık dalga dalga çöktü ülkemize, sonsuz ödün-
lerle, duyarsız, umarsız politikalarla derınleşti de-
ğil mı? Başta laiklik, tüm devrimlere, eğıtim birliğr
ilkesine ters davranışlara gereken tepkiler yeteri ka-;
dar gösterilseydi, bugün başka bir ortamda olur->
duk kuşkusuz. 1950'lere dek uzanıyor ucu, hatta
daha öncesine, çok partili rejimin başladığı dö-
nemde oluşan ucuz politikalar, tehlıkelı ödünlerle
başlıyor. Devrimleri savunanlar, uyarı görevini ya-
panlardışlanıyor, karalanıyor. Laikliği savunursanız
dinsiz diye suçlanıyorsunuz nerdeyse! Ancak ger-
çekler kararmıyor, ışığmı belirtiyor birden. Nerden
nereye geldik bakın, genye çekmelere karşın nasıl
ileriye yol aldık, karanlığa saplanmadan aydınlığa
yöneldik. Büyük coşkuyla kutlanan Cumhuriyet
Bayramı bu yönelişi kanıtlıyor her şeyden önce^'
Halkımızın seçimini, yaşam biçimini, cumhuriyeti-î
mizin ilkeleri doğrultusunda aydınlanma bılinciniJ
Bu bilinci derinleştirmek görevıyle yükümlüyüz."
şimdi. Görevden yan çizenleri hoş gönmemeliyiz ar-I
tık, hoşgörü güzel bir olay, uzlaşmak için gerekli,.'
ama ödüne dönüşmemesı gerekir. Bellı ilkelerden
ödün hoş görülemez. Acı faturalar Ödetir bize. Öde-
diklerimiz yeter değil mi? Başkası değil, beyazdıki
tüm faturatan, ben, sen, o, biz, siz, onlar, hepımizr'
cumhuriyetimizi oluşturan ilkelerden sapanlara ge-
rekli tepkiyi göstermeyerek, susarak, yan çızerek,
sesimizi, davranışımızı belirtmeyerek, köşemize
çekilerek, küskünlüğümüzü eyleme dönüştürme-
yerek, örgütlenmeyerek biz yazdık tüm faturaları.
Yine biz sileceğiz, biz delecegiz karanlığı, hep bir-
likte yol alacağız aydınlığa, yan yana, can cana.
• • •
Bayram nedeniyle düzenlenen açık oturumlarda,
ekranlarda, kürsülerde de çok irdelendi ama kadın
devrimıni de böyle düşünüyorum ben. Kadın-er-
kek aynmı yapmadan, eşıt haklar ve özgürlüklerle
insana bakışı, yan yana, can cana birlikteliği ön-
görüyor Atatürk. Bu birlikteliğin dışında kalmak,.
insanın doğasına da aykırı değil mı? Kadını siya-;
sal yaşamdan dışlayan, kapalı yaşama ıten politi-;
kalar da toplumun doğasına aykırı bence. |
Eninde sonunda o da değişecek.
Bakın Erbakan nasıl değişti! Çankaya Köş-
kü'nde Cumhuriyet Bayramı nedeniyle düzenle-
nen resmi kabulde lacivertler içinde, pembe kra-*
vatıyla çok şık bir Refahlı'ydı! Elını sıkarak saygıy-
la selamladı Nazmiye Demirel'ı. Gelecek bayram-
da da Sayın Nermin Erbakan, Cumhurbaşkanı'nın
elini sıkacak belki. Laık cumhuriyetimizin ilkeleri
doğrultusunda, herkes birbirine saygı içinde, de-
1
'
mokratik hak ve özgüriüklerini yaşayarak. Can ca-
na olmayabilir ama yan yana...
B U L M A C A SEDATYİŞAYA\
SOLDAN SAĞA:
1/ Macarlar'uı
ulusal halk dan-
sı... Nazi partisi-
nin hücum kıtası-
nı simgeleyen
harfler. 2/Oyunda 4
cezalıçocuk... En
küçük boy yel-
kenli yanş tekne- 6
lerinden biri. 3/
Bir tiyatro sahne-
sinin önünde ışık-
lann yerleştınldı-
gi, izleviciye en
1 2 3 4 5 6
yakın yer... içinden çıkıl-
ması güç durum. 4/ Kar-
şılıklı yer değiştirme 5/
Bireyler arasında ortak
simgeler sıstemiyle ger- 3
çekleştirilenanlamvebil- 4
gi alışverişı. 6/Liflen do- 5
kumacılıkta kullanılan
bir bitki... Balçık. II
Küp... "Hayır" anlamın-
da kullanılan söz. 8/ Tu-
zak, kapan...Çamağacın- 9
dan yapılmış su testisi. 9/
Bir elektroliz aygıtındakı artı kutup... Renyum elemen-'
tinin sımgesı.
VTÎKARÎDAN AŞAĞI\ A:
1/ Kaplıca, ılıca... Bir nota. 2/ "Kimine bir - - - vermez
eiyesi ' Kiminin atına atlas çul eyler" (Yunus Emre)...
Isviçre'de ruristik bir göl. 3/Türkiye'den göç eden Yunan-
lılann oluşturduğu müzik rürü. 4/ Kimi bölgelerde bal-
çıktan yapılan ve dikine duran sandık biçimindekı tahıl
amban. 5/ Bir renk... Çok anlamı olan bir sözcüğün iyi
anlamını kullanır görünerek kötüsünü öngörme. 6/ Dü-
ğünde. oyundan sonra davulcunun topladığı parsa... Kâ-
ğıt oyunlannda aynı cins iki karta verilen ad. 7/Gerçek
anlamından az çok ayn bir anlam taşıyan kalıplaşmış
söz... Birsoru sözü. 8/MimarSinan'ın ünlü bıryapıtı. 9/
Mersin yakınlannda kurulu petrol antım tesisi... Pasak-
lı, kılıksız.