25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM1996CUMA 12 DIZIYAZI Sunuş Değerlı araştırmacı Büyükelçı Bilal Şimşir, Kurtuluş Sa\aşı'nın bitiminden. Hilafet'in kaldırıhşma ve hatta 1924 yılının sonuna kadar geçen siire ıçinde yabancı basında Türkiye %e genç Cumhuriyet hakkında vayımlanan çeşıtli yazılan bir kitap halıne getirıniş: Türk Tarih Kurumu da bu çalışmayı "1922-1924, Atatürk et La Revolution Tunjue. Naissance d'une Republique Laique (Atatürk ve Türk Devrimi. Laik Bir Cumhurnet DoğuNor)" adı altında yay ımlamış. Savın $imşir'in Atatürk'ün 100. doğum yıldönümü dolay ısıy la hazırladığı bu çalışma 427 belgeyı kapsayan 900 sayfay a yakın kalın bir kitap oluşturuyor. Bu kitaptan bir derleme yaparak ve bunları Türkçeye aktararak, kurulurjunun 73. > ılında Cumhunyet'e kendımce bir "çam sakızı çoban armağanı" sunmak istedim. Derlemenin içinden seçtiğim yazılarda. çeşitli ülkclerden gazetecilerın Cumhuriyet'in kuruluşu ile ilgili değerlendirmelerini esas aldım. Bunlar. ne kadar öznel olsa da bir yabancının bakiş açiMnı yansıttıâı ölçüde bu özerte yer aldı. Dünyadan gelen tepkıleri daha anlamlı bir biçimde yansıtmak ıçin örnekleri çes.itlendirmeye özen gösterdim. Yıne de yazıların çoğunun Fransız. Ingiliz \e Amerıkan basınından alındığı okurlann dikkatinı çekecektir. Bunun bir nedeni. o sıralarda Türkiye'ye en çok ilgi göstercnlerin bu ülkcler olınası Ueöteki nedcn Sayın Şimşir'in çalışmasının "dil" sinırına takılması, Alman, Rus ve Arapça konu^an ülkelerin basınına çok sınırlı biçimde yer verebilmiş olmasidır. Sayın Şimşir'in derlemesinden yola çıkarak yaptığım ve Cumhurıyet gazetesinde yayımlanan özete kiyasla çok daha geniş kapsamlı bir seçki ve doğallıkla bunun çevirisi. kısa bir süre sonra-1922-1924, LAİK CLMHIRİVET'İN DOĞl'ŞlTadıy la, bir kitap halinde yayımlanacaktır. Sayın Şimşır'in derlemesinin de açıkça ortaya koyduğu gibi. Türkive Cumhuriyeti'nin kuruluşu, I. Dünya Sa\aşı sonrası dönemde insanlığın adeta ortak başarısı olarak kutlnnmıştır. Dünya. Kurtuluş Savaşı'nı izleyen \ıllarda **hasta adamrn iilkesinde gerçekleştırilen bu olayı hayranlıkla izler. "Düma" derken abarttığım sanılmasın. Ingiliz. Fransız. Amerikan. halyan \e doğallıkla Sovyet basınının yanı sıra, komşu Balkan ülkelerinin basını da Cumhuriyet'in kuruluşunu se\ inçle. dostça duygularla karşılar. O dönemde dünyada bugünküne benzer Islamcı \e liberal rüzgârlar esmediği için, harta^iünya düşiince iklimine bunlann tersi rüzgârlar egemen olduğundan. Islam ülkelerinin basınının da "Kurtuluşu \e Cumhuriyefin Kuruluşu"nu se\ inçle izledığı, hatta selamladığı görülüyor. Şimşir'in Mısır, Suriye. Hindistan basınından. hatta Islamcı kay naklardan derlediği makaleler. İslam ülkelerinin "mazlum milletlerin veni kahramanı" Mustafa Kemal Paşa"yı \e Cumhuriyet'i yer yer coşkuv la selamladığını açıkça ortaya koyuyor. Olur olmaz her şeyi "resmi tarih" diye karalamaya çalışanlann bu çalışmadan öğrenecekieri pek çok şey var. 'Padişah önemsiz birkukla'Amerikalı gazeteci Richard Eaton, Mustafa Kemal 'le görüşmesinde ilk izlenimlerini şöyle aktanyordu: "Bana doğru yürüdü, dostça ama biraz soğıtk bir edayla elini ıızattı. Spor giysiler içindeydi. Askeri bir görünüm taşıyordu, yalın ifadeliydi, bakışları deliciydi, doğrudandı." YABANC! BASIN GÖ LÂİK CUMHURİYEft DOĞUYORI - / - • * * * HAZIRLAYAN: CÜNEYTb ilen bilir: devrimci ozan Eaver Gökçe. II. Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı kazanılan zaferi Bir mermi de benden aslanım / bir mermi de benden hev! Zafer loplan. mukaddes namlular dizeleri ıle vüceltir. Gökçe'nin, zaferin sevıncinın tıtrettiğ? elleri. Sovyet *katyuşa"lannın namlulannı okşar. Sarper Özsan tarafından bestelenen bu olağanüstü güzel dizeler, ne yazık ki 1980"ın karambolunda güme gitti. İçınde yaşadığımız ortamda kan gövdeyi götürüyor. Onun ıçin En\er Gökçe'nin dızelennı olduğu gıbi yınelemenin yanlış anlamlara yol açabıleceğinden çekindiğim ıçın "mermi"nın yennı "fiske" akü. Aslında "fîsker 'nın yeterli olduğuna ınanıyorum. Özalcıİık'ın 80'li yıllann darbe ortamında lıberallerle ve İslamcılarla el ele vererek yarartığı büyiik kafa karışıklığı, yerinı adım adım açıklığa. netliğe bırakıyor. Kat edilecek çok mesafe olması. gericiliğin zemininin kaydığı gerçeğını değıştırmıyor. Öyleyse: Bir fiske de bensen aslanım. bir fiske de benden, he>! Cumhurivet karşıtlanna bu kadarı yeter de artar bile. Mudanya bıraktşmasının sırları Türk ordusunun izmire üirişinden hemen ionra. 11.9.1922 tarihinde LeMatin'de (Panste yayımianan sag eğiiimii günlük gazete) çıkan yazıdan alınmıştır. Kemalistlerin zaferi Hakkında çok şey söylenen.bırakışma henüz Türk ordusu tarafından kabul edılmedı. Zaten. 1918 bırakışmasının büyük derslerıni akıllarından çıkarmamış olan Mustafa Kemal Paşa ve Ismet Paşa, amaçlanna tam anlamıyla ulaşıncaya kadar. düşrnanla görüşmelere başlamak ıstemiyorlar. Stratejik noktalan ele geçirmenın. yeşil çuhalı bir masanın çevresındekı tartışmalardan defalarca daha fazla değerli olduğunu çok ıvi biliyorlar; güvenıhr kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilere göre, hedefleri İstanbul ve Edirne sınındır. Şimdiye kadar belli bir rahatsızlığı dışa vuran Jngiltere'nin, kendi çıkarlannı iyice ön plana çıkarmak için, i§leri kariitırmaktan ibaret olan klasık böl ve vönet ilkesi uyarınca, üste çıkmaya çalıştığı gözle görülür bir hale geldi. Ingiltere. biryandan Bolşevıklerlebelli ılı^kiler içine girdiği için Ankara hükümetınden yakınır görünüyor. Öte vandan Ingiltere Türklere karşı kışkırtmak üzere öteki Balkan ülkeleri üzerinde "çalışmak" la meşguldür. Yugoslav ve Bulgargirişimlerinin, tersi kanıtlanıncaya kadar, Ingilız entrikalarının sonucu olduğu anlaşılıyor. Ortadoğu"nun bu çok ciddi sorunu karşısında. Fransa'nın çıkarlanna uygun bir tav ır takınnıası için kaybedebileceği tek bir sanıve voktur. Şeylere döne döne yeniden başlamanın. -buna doğal gelenekler adını da verebiliriz- bızi kuşkusuz Sevr'inkiyle aynı olmayan bir kavravışa ıttiğini kanıtlayacak tarihsel dersler ortadadır. 14 9.1922 hirihli L'Echo de Puris 'den (Paris'teyayımlanan gazete) altnmışûr. Mustafa Kemal ile bir mülakat Geçenlerde doğudan dönen Amerikalı meslektaşlarımızdan bırı. Richard Eaton, Mustafa Kemarie görüşme fırsatını bulan ilk kişi oldu. Eaton. okurlanmıza tanık olduğu olaylan ve izlenimlerini aktarmak ıstedi. 13 Eylül çarşamba günü saat 13.00'te İzmir'de. kısa bir süre önce kazandığı zafer sonucunda Yunan ordusunu darmadafiın eden Mustafa Kemal ile bir saat süren bir görüşme yaptım. tzmır'de karaya ayak basınca. kentin valısi Nurettin Bey'ı gönneye gittim. Limanm ötekı ucundakı vılayet bınası. birkaç gün öncesine kadar Yunan genel karargâhıydı. Nureddin Bey beni çok dostça karşıladı, kahve ikram etti ve beni Yunanlılann çekilirken >ol açtıklan yakıp yıkmanın özellikle korkunç boyutlara ulaştığı iç bölgelerdeki bazı kasabalara götürebilecek birkaç askere emanet edebileceğini söyledi. Kasabanın, Alaşehir'in, Eskışehir'm ve Uşak"ın adlannı özellikie belırtti. Mustafa Kemal'ı görmeye gideceğımi. acelem oldugunu belırterek bu öneriyi geri çevirdım. Vali bana gerekli bılgileri verdi ve güleryüz gösterdi. Bu iriyan ve nazik adam, romantık efsanelerin fanatık tıplerınden çok, Pıerre Loti"de rastlanan iyi kalpli Türk'ü anımsatıyordu. İki saat sonra. Mustafa KemaFin ve genelkurmayının yerleştiği. Izmır Büyük Tiyatrosu"nun ve Fransız Konsolosluğu'nun fazla uzağında olmayan ttalyan stılindekı köşkün kapısmdaydım.' Sert bir nöbetçı geçışımi engelledi ama Nureddin Be\ 'ın kartını görür görmez yolu açtı. Kendimi üst rütbeli birsubaya tanırtım. o da beni Mustafa Kemal'ın bulondugu odaya götürdü ve geldiğimi haber verdı. Burası, Avrupai tarzda döşenmiş bir salondu; herhangi bir korumanın bulunmadığı salonda. paşa ileri geri vürüvordu. Mustafa Kemal bana doğru yürüdü, dostça ama biraz soğuk bir edayla elini uzattı. Büyük Taarruz öyle hızlı bir başanva ulaşmıştı ki, büriin düma şaşkınlık içindeydi. Yabancı bir karikatürist pek sağlıklı bir Türk'ü Evzon askerinin üstüne otûrtmuş sunlan yazıyordu: "Dokuz yıl sonra Kemalist; 1913'da Sir Edv\ard Grey ne de- mişti? Türkler Anadolu'va \erleşmeye çalışmalıdıriar. Onun sözüne u> uvorum" 'Türkleriyiaskerdir'Fransız Mareşal Frenchet d'Esperey. I. Dünya Savaşı'ndan sonra. Istanbul'a gıren Müttefık "'Doğu Ordularfnın başkomutanıdır. Mareşal d'Esperey ın arkasında ı^gal kuvvetlen olduğu halde tstiklal Caddesf nı (O dönemde Pera CaddeM) bevaz atı üzennde geçışi ve bazı gaynmüslımlerce alkişlarla karşılanması. İstanbul tarihinin dönüm noktalanndan bındır.Mareşal Franchet d"F.spere>'i 1915 Mayısı'ndan ben görmemı^tım. O sırada. benım sıradan bir teğmen olarak görev yaptığım 5 Ordu'mın jcomutanlıgını üstlenmişti. Rastlantı dün onunla bir kez daha karşılaşmamı sağladı Mareşal eskisi gibı canlı. gınşken ve gençtı - Sayın mareşal. dedim, başka şeylerden söz ettikten xmra: si/ Türkierin yakınında oldunu/... Ani >c görivemli zafeıierini nasıl açıklıvorsunu/.'.. -Herşeyden önce. Türkler iyi askerdir... \'e lıderlen. kisa ^üre once Trakya'ya üç tümen sevk eden Yunanlı komutanın vanlı^lıklanndan yararlanma.M bıldı. - Sizin, Yunan askerleri hakkında olumsuz izlenimleriniz mi var? - Kesinlıkleyok . 1916'da Sarrail tarafından kurulan "ulusal savunma ordusu" tartışılmaz mezıyetlere sahıptı Bu orduya daha sonra kumanda ettım ve takdır ettıtn.. Bu Anadolu ordusunu sıyasete bulaştırarak, eskı komutanlarını uzaklaştırarak ve bunlann yertne değersız kışılen getırerek orduyu sabote eden. Konstantın klığıdır. - MareşaL Türkierin göz kamaştıncı bir silah donanımına sahip olduğu da apaçık bir gerçek değil mi? - Kuşkusuz öyle ama bu. beni şaşırtmjdı Türkler yetcrı kadar Mİahsizlandmlmadıklan ıçın. daha da iyi silahlandılar. 8 Ekım 1918de Clamenceau'nun emn üzerine, Türkıye'nın komutasmı bir Ingilız generale devrettim. Öyle sanıyorum kı. o sırada müttefıklerımızın esas ugraşı, tükendıgını varsaydıklan Türkierin elindekı sılahlan almak degıl. fakat ılgınç bulduklan çeşitli noktalan hızla ısgal etmek oldu. O dönemde konseyin başkanını uyardım. Daha»ı. Türkler Kafkasya'da, burada yok olan. eriyen ve bu sırada tüfek. top ve mühimmat-gibi mua/aajn mıktarlardaki stoklan yüz üstü bırakan Vudeniç'ın ordusiı tarafından terk edilen bütün materyale el koydular. \'e nıhayet, ordulannı yeniden harekete geçırmek uzere Ankara'da kusursuz bir biçimde örgütlendıler. - Sayın mareşal. Türkierin İtalya'dan 50 ııçak sahn aldıklannı biliyor olmalısını/. Bundan. Fransa'dan hiç yardım sağlayamadıklan çıkartıiabilir mi? - Sorunuzu resnıen şoyle yanıtlayabilınm: Fransa Türklere tek bir sılah bıle \ermedı - İstanbul üzerine yürüyebileceklerini düşünüyor musunuz? - Durum çok cıddı. Lnutmay ınız kı Boğaz'ın genişlıği bazı noktalannda yalnızca 800 ınetredır ve Istanbul'un Rumelı tarafındakı bütün mahallelen onlann 105'lıklerının ateş menzılıne gırebılır. Fakat Mustafa Keınalın böyle bir hatayı yapmayacak kadar akıllı ve dıkkatlı oldugunu sanıyorum. Henri de Kerillis 1.10.1922 tunhlı LeFigaro \ian (Paris 'reyayımlanan hbenıl suğ eğılımli gazete) alınmıştır. Onunla bızim general Pershlin arasında herhangi bir benzerlık bulamadım. Spor giysiler içindeydi. Uzun boyluydu. Askeri bir görünüm taşıyordu. yalın ifadeliydi. bakışlan deliciydi. doğrudandı. O da. en ufak birgösterişe kaçmadan. bana kahve ikram etti; şunu ıtiraf etmeliyim: kutlama sözlerim onun üzennde herhangi bir etki yaratmamış gıbiydı. Konuya girmek için vakit kaybetmedım. - Ekselanslan. İstanbul'u almak istediğiniz. İ sküdar'ın üzerine yürüyeceğiniz söyleniyor. Zaferden sonra öncelikli projelerinizin neler oldugunu sorabilir mivim? Paşa Fransızcayı güç konuştuğu ıçin çok yavaş karşilık verdi. - Bütün Türk topraklan kurtanlmadan durmayacağını - Ekselanslan, Türk topraklan derken neyi kastediyorsunuz? - Avrupa'da Utanbul'u ve Merıç'e kadar Trakya'yı. Asyacla Anadolu'yu. Musul bölgesını ve Mezopotamya'nın yarısını. - İngilızlerle bir çahşnıadan çekinnıiyor musunuz? Kemal güldii: - lııgilızlerle degıl. Yunanlılarla sayaşıvorum - Ö\ le dhorsunuz ama. Trakva'vı almak Atatürk dış basının büyük ilgisini çekiyor ve kişiliği tartişılıyordu. üzere, İngiliz filosuna \e jngiüz birliklerine toslanıadan Boğazlardan geçmek imkânsız bir harekât değil mi? Bütün mülakat sırasında Türk komutanın yüzünün ifadesınin değiştiği tek an işte o an oldu. Yüzü asıldı... - Trakya'yı almak için Üsküdar'dan ve Karadeniz'den geçeceğim bayım. Bu konuda yapılmış kesın anlaşmalarım var. En iyi birliklerimın Trakya'ya ulaşması için yeterli taşıma olanaklarına sahibim. Bu. tek bir işaretime bakıvor. Elımde olmadan I453"te Istanbul'un alınışını düşündüm. Kemal. tıpkı II. Mehmet gibı. kentı tersinden fethetmeyi düşünüvordu. - Peki ya padişah, dedim, o sizinle aynı görüşte mi? - Padişah herhangi bir önem taşımayan bir kukla. Kafamı kurcalayan tek husus. Ankara'daki Meclis ve taşıdığım görevın sorumluluğu. Halıfeyi böyle küçümser bir biçimde ele alma tavrı. bu adamın ruh haletinı gösteriyordu. Haikın çektiği acılar konusundaki duygulannı da öğrenmek istedim. - Peki ya katliamlar dedim, bunlan sizin enıretrniş olmanız münıkün mü? - Hayır. hatta bunlan engellemek için elimden gelen her şeyi yaptım ve sız müttefik birlıklerin arasındaydınız, subaylanmın düzensizlikleri sınırlandırmak için ellerinden geleni yaptıklannı öğrenmış olmalısınız. Bu başıbozuklardan, Amerikan Koleji'nin müdürüne saldıranlar idama mahkûm edildi. Benzer nedenîerle cezalandınlan birçok Türk askennin durumundan da söz etti. - Fransa'nın inisiyatifi ile yollanan Müttefik mesajı hakkında ne düşünüyorsunuz? - Tümüyle katılıyorum. Imparatorluk büyük kayıplara uğradı. savaş borçlarını ödedi. Makedonya'yı ve Suriye'yi elden çıkardık. buraları Türk değildi; fakat gen kalan bölgeleri isrıyoruz. Türk olanı istiyoruz. Buralan kurtaracağım. - Peki ama ne pahasına, diye sordum. Kaçamak bıryanıt \erdı. - Herkesı. Ingilizleri bile, tatmin edecek hususlarda anlaşma zemıni bulacağız. Görüşme bu biçimde sona erdi. Aynı gece Amerikan muhribi Simpson'a bindim, ertesi gün Atina'dayım, Richard Eaton Sürecek ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKLMOĞLU Yan yana ' Tiyatro eleştirmenleri yılın oyuncusu ödülünü Nurşen Girginkoç'a verdi bu kez. Asiye Nasıl Kur- tulur, oyunundaki rolü nedeniyle. Elbet güzel bir o~, lay. Nurşen Girginkoç da sanatına sevgisi, saygn sı, özeniyle ödüllenmeyi hak eden bir oyuncu. Ve- renlere teşekkür etti, ama asıl teşekkür Atatürk'e. Tiyatromuzun çağdaş düzeyi cumhuriyeti kuran-' ların sanata bakışıyla oluşuyor değil mi? Ödülünü aldıktan sonra Kuvayı Milliye oyunundaki rolünü canlandırdı değerli oyuncumuz. Ben de yeniden iz-i ledim oyunu, yeniden soluklandım Nâzım'ın dize-- leriyle. Cumhuriyet Bayramı öncesinde bir gecej salonun kalabalığı da, coşkusu da doruğa tırma-f nıyor. Güzel bir rastlantı, oyunu Güldal Mumcu VQ kızıyla birlikte izliyorum bu kez. Uğur Mumcu dg yanımızda elbet. Sesi kulağımda, yazıları yüreğım- de çınlıyor. Cumhuriyet Bayramı öncesinde tiyat-; royu dolduran kalabalık da Kuvayı Milliye ruhuna. özlemle coşuyor bence. 73. yılda böyle bir kutlama düşünür müydünüz? Bir yanda terörist eylemler, intihar komandoları; bombalarla can verenler, havada kopuk kollar, ayaklar, şehit erler, polisler, sade vatandaşlar, dağ- larda, bayırlarda, sokaklarda, alanlarda savaş, kan ve gözyaşı, ama umut solmuyor. Laik cumhuriye-; timizin bekçilik görevinden geri kalmayacağını ka-» nıtlıyor insanlar. Vaktiyle Anıtkabir'e ya da ulusal bayram törenlenne katılmayanlar da boy gösteri- yor her yerde. Ankara Milletvekili Uluç Gürkan da çok güzel belirtti TV'deki bir açık oturumda. Şeri- atı özleyenler yenik düşüyor. Gerçekleri saptıra- rak, kara çalarak politika üretenlere tepki gösteri-' yor halkımız. insan düşünüyor elbet. Gecikmenin acı fatura- lannı görmezlikten gelemiyor. Siyasal yaşamda be- liren karanlık btr gecekondu olayı değil, bir gece- de, bir ayda, bir yılda oluşmadı bu ortam. Bu ka- ranlık dalga dalga çöktü ülkemize, sonsuz ödün- lerle, duyarsız, umarsız politikalarla derınleşti de- ğil mı? Başta laiklik, tüm devrimlere, eğıtim birliğr ilkesine ters davranışlara gereken tepkiler yeteri ka-; dar gösterilseydi, bugün başka bir ortamda olur-> duk kuşkusuz. 1950'lere dek uzanıyor ucu, hatta daha öncesine, çok partili rejimin başladığı dö- nemde oluşan ucuz politikalar, tehlıkelı ödünlerle başlıyor. Devrimleri savunanlar, uyarı görevini ya- panlardışlanıyor, karalanıyor. Laikliği savunursanız dinsiz diye suçlanıyorsunuz nerdeyse! Ancak ger- çekler kararmıyor, ışığmı belirtiyor birden. Nerden nereye geldik bakın, genye çekmelere karşın nasıl ileriye yol aldık, karanlığa saplanmadan aydınlığa yöneldik. Büyük coşkuyla kutlanan Cumhuriyet Bayramı bu yönelişi kanıtlıyor her şeyden önce^' Halkımızın seçimini, yaşam biçimini, cumhuriyeti-î mizin ilkeleri doğrultusunda aydınlanma bılinciniJ Bu bilinci derinleştirmek görevıyle yükümlüyüz." şimdi. Görevden yan çizenleri hoş gönmemeliyiz ar-I tık, hoşgörü güzel bir olay, uzlaşmak için gerekli,.' ama ödüne dönüşmemesı gerekir. Bellı ilkelerden ödün hoş görülemez. Acı faturalar Ödetir bize. Öde- diklerimiz yeter değil mi? Başkası değil, beyazdıki tüm faturatan, ben, sen, o, biz, siz, onlar, hepımizr' cumhuriyetimizi oluşturan ilkelerden sapanlara ge- rekli tepkiyi göstermeyerek, susarak, yan çızerek, sesimizi, davranışımızı belirtmeyerek, köşemize çekilerek, küskünlüğümüzü eyleme dönüştürme- yerek, örgütlenmeyerek biz yazdık tüm faturaları. Yine biz sileceğiz, biz delecegiz karanlığı, hep bir- likte yol alacağız aydınlığa, yan yana, can cana. • • • Bayram nedeniyle düzenlenen açık oturumlarda, ekranlarda, kürsülerde de çok irdelendi ama kadın devrimıni de böyle düşünüyorum ben. Kadın-er- kek aynmı yapmadan, eşıt haklar ve özgürlüklerle insana bakışı, yan yana, can cana birlikteliği ön- görüyor Atatürk. Bu birlikteliğin dışında kalmak,. insanın doğasına da aykırı değil mı? Kadını siya-; sal yaşamdan dışlayan, kapalı yaşama ıten politi-; kalar da toplumun doğasına aykırı bence. | Eninde sonunda o da değişecek. Bakın Erbakan nasıl değişti! Çankaya Köş- kü'nde Cumhuriyet Bayramı nedeniyle düzenle- nen resmi kabulde lacivertler içinde, pembe kra-* vatıyla çok şık bir Refahlı'ydı! Elını sıkarak saygıy- la selamladı Nazmiye Demirel'ı. Gelecek bayram- da da Sayın Nermin Erbakan, Cumhurbaşkanı'nın elini sıkacak belki. Laık cumhuriyetimizin ilkeleri doğrultusunda, herkes birbirine saygı içinde, de- 1 ' mokratik hak ve özgüriüklerini yaşayarak. Can ca- na olmayabilir ama yan yana... B U L M A C A SEDATYİŞAYA\ SOLDAN SAĞA: 1/ Macarlar'uı ulusal halk dan- sı... Nazi partisi- nin hücum kıtası- nı simgeleyen harfler. 2/Oyunda 4 cezalıçocuk... En küçük boy yel- kenli yanş tekne- 6 lerinden biri. 3/ Bir tiyatro sahne- sinin önünde ışık- lann yerleştınldı- gi, izleviciye en 1 2 3 4 5 6 yakın yer... içinden çıkıl- ması güç durum. 4/ Kar- şılıklı yer değiştirme 5/ Bireyler arasında ortak simgeler sıstemiyle ger- 3 çekleştirilenanlamvebil- 4 gi alışverişı. 6/Liflen do- 5 kumacılıkta kullanılan bir bitki... Balçık. II Küp... "Hayır" anlamın- da kullanılan söz. 8/ Tu- zak, kapan...Çamağacın- 9 dan yapılmış su testisi. 9/ Bir elektroliz aygıtındakı artı kutup... Renyum elemen-' tinin sımgesı. VTÎKARÎDAN AŞAĞI\ A: 1/ Kaplıca, ılıca... Bir nota. 2/ "Kimine bir - - - vermez eiyesi ' Kiminin atına atlas çul eyler" (Yunus Emre)... Isviçre'de ruristik bir göl. 3/Türkiye'den göç eden Yunan- lılann oluşturduğu müzik rürü. 4/ Kimi bölgelerde bal- çıktan yapılan ve dikine duran sandık biçimindekı tahıl amban. 5/ Bir renk... Çok anlamı olan bir sözcüğün iyi anlamını kullanır görünerek kötüsünü öngörme. 6/ Dü- ğünde. oyundan sonra davulcunun topladığı parsa... Kâ- ğıt oyunlannda aynı cins iki karta verilen ad. 7/Gerçek anlamından az çok ayn bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz... Birsoru sözü. 8/MimarSinan'ın ünlü bıryapıtı. 9/ Mersin yakınlannda kurulu petrol antım tesisi... Pasak- lı, kılıksız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear