22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 1996 PERŞEMBE HABERLER Partideki demokrasi anlayışına karşı çıkanlara tepki gösterenler, aynı yakınmalarla muhalefet safına geçiyor DSP: Politikacı öğüten partiMh'ASE İLKNLR Kuruluş çahşmala- n I983'te başla>an Demokratik Sol Par- ti. en fazla politikacı öğüten parti olarak Türk siyaset tarihinde şimdiden ye- rini aldı. DSP'nın 6\2 kurııcusundan 233'ü. binncı kuruluş yıldönümü gelmeden ıhraç edıldı. Gen kalan- lann yüzde 90 ı ı>e partıvle ıliş- kisini kestı. Partinin kuruluş ön- eesindekı sözcülerinııı tanıamı DSP'den avrıldı. TBMM'de HP'den transfer ettiğı milletve- killerinin hiçbiri parlide değil. E>- ki genel sekreterve genel başkan yardımcılan da öyle. Istanbul'da bugüne kadar göre\ yapan 12 il başkanının tümü de önce atamay - la geldı. Uyanyla kongre Gerçektende 1983 yılındanbu yana partinin sözcüleri \e yöne- ticileri süreklı değışıyor: kıırul- tay \e kongreler ancak Anayasa Mahkemesi'nin uyansıy la yapılı- yor: sürekli görevden almalar \e atamalar. bazen yasal süreleri de aşılarak MYK'nın haben bile ol- nıadan gerçekleştiriliyor. önse- çimyapmagibi üyelerinendoğal hakkı elinden ahnıyor. anti-de- mokratik uygulamalara itiraz eden- lerderhal ihraç edilivor. milletve- killerinin örgütle ilişkileri yasak- lanıyor Bugüne kadar parti içi muhale- fete nefes aldınlmayan DSP'de gene de başkaldıranlar oldu. Ön- ce Halil Tunçla başlayıp Cahit L'lkii ile de\am eden kuruluş ön- ceM. parti sözcüleri seslerinı y ük- selttı. Kuruluş sonrastnda ıse ilk muhalıflıareket. beş MYK üye- Mnin hazırladığı muhtırayı döne- nıin genel başkanı Rahşan Eeevit'e vermesıylebaşladı. Bunueskı ge- nel sayman ve Güneydoğu illeri- nııı örgütleyıcisı Celal Kürkoğlu, Akdenız örgüt sorumlusu N'uri Özdemir \ e arkadaşlarının parti- de ıkı başlılığa \e ayn kurultay top- lanmasina yol açan hareketi izle- di Muhalefetınmerkezidahason- ra Ankara'dan t.stanbul'a taşındi. Önce Istanbul II Başkanı Seyfet- tin Giirsel \e arkadaşlarının nıu- halefeti. ardından "RetCephesi" adiyla Istanbul \e Antalya eskı il \e ilçe yönetieileri ıle bazı kuru- culann ba^latrığı hareket. DSP'nin başinı epey ağrıttı. Ardından es- ki yöneticilerin bireysel muhale- fetleri ve açıklamalan. gözlerin yenidenDSP'yeçevrilmesınene- den oldu. Bugünlerde ıse Edirne Milletvekıli Erdal Kesebir \e ba- zı PM ü>elerinin muhalefetı man- şetlerdeyer alıyor. DSP'de part ıçi muhalefet. yi- ne de diğer sol partilerdeki muha- lifhareketierkadaryankı bulma- dı. Budurum. partinin kuruluşun- dan berı işleyişın değişmemesi muhalifler. parti ıçındekı antı-de- mokratık uygulamaları \e rüzük kurallannın işletilmemesini gös- terirken genel merkez. yeterince sabırlı olunmadığını ileri sürüyor. DSP'deki örgürlenme anlay ışı, diğer sol partılerinkine pek ben- zemıyor. Kongre \e önseçımden kaçınan bu örgütlenme modelin- de. il \e ılçe yöneticilerininaçık- lamayapmaözgürlükleribıleyok. DSP'de örcüt denılince akla uelen DSP'nin 612 kurucusundan 233'ü birinci kuruluş yıldönümü gelmeden ihraç edildi. Geri kalanlann yüzde 9O'ı ise partiyle ilişkisini kesti. Partinin kuruluş öncesindeki sözcülerinin tamamı DSP'den ayrıldı. nedeniyle bir kanıksamaya yol aç- tığından "Zaten DSP'de başından beri bu tiir uygulamalar vardı" denilerek açıklanıyor. Ancak bu ilgisizlik. muhalefet bayrağını açanlann \aktiyle parti içindeki an- ti-demokratik uygulamalara ses çıkarmak bir yana sa\ unmalann- dan da kaynaklanıyor. DSP'dekı bu sirkülasyona gerekçe olarak şey. lidere Miiırsızca ıtaat \e lıder geldiğınde kürsü kurmak. duvu- ru yapmak. gerekli izinleri almak olarak algılanıyor. DSP'nin kurulacağına ilışkin ilk mesaj. Türk-lş'ın 1980 önce- si Genel Başkanı Halil Tunç. İSO Meclisi Başkanvekıli sanayici .Murtaza Çelikel \e C'HP'nin ka- patılmadan öncekı İzmır II Baş- kanı Sedat Akman'ın imzasını ta- şiyanbirbildinile27Ekim 1983 tarihinde verildi. Bugün bu üç ki- ^i de DSP ile bağlannı koparmış durumdalar. Halil Tunç. bu açık- iamadan bir süre sonra rahatsız- lığını öne sürerek kuruluş çalışma- larından koptu. Ancak sonraki günlerde fıziksel bir rahatsızlığı- nın söz konusu olmadığı anlaşıl- dı. Tunç. çalışmalan yürüten Rah- şan Ecevit'in çalışma yöntemin- den rahatsızdı. Kuruluştan sonra da Sedat Akman. kurucusu oldu- ğu DSP'den ayrıldı. Murtaza Çe- likel'e aelınce: o kendini hâlâ DSP'li sayıyor. Ancak 1987'den beri DSP iİe ilgisini kesrruş durum- da. Zaten üyeliğini \enilemediğı içinonundaüyeliği bü>ükolası- lıkladüştü. Bu üçlüden sonra sahneye ye- ni bir üçlü sürüldü. Cahit Ülkü. Sa- lih Kurt \ e eski Merkez Bankası Başkanı İsmail Hakkı Avdınoğlu. K.iiçükesat'ta Cahit Ülkü'nün bü- rosu "Kuruluş Hazırlıkları Büro- su"na dönüştürülerek çalışmalar sürdürüldü. Ancak bir süre son- ra. Cahit Ülkü ve Salih Kurt da ha- reketten çekıldıklerini açıkladı- lar. Pani kurulduktan 1 vıl sonra Tunç 'un ayrılık DSP'nin ilk üç sözcüsün- denHalilTunç-unlMartl987 yılında >aptığı avrılma nede- nine ilişkin açıklamanın özeti: "Biz gayet i\i nhetle DSP hareketine girdik. O zaman SODEP'in kuruculukteklifine olumsu/ \anıt \erdim. Ece\ it. o günlerde > apa\ alnız bir insan görüntüsü vermişti. Ben de inanmıştıın. Onu \alnı/ bırakmamak anıaciN la onun \ anında > er al- mıştım. Bir süre sonra gördüm ki. bu göriintiiyü bilinçli \eri- yor. Açıkça. Ece\it ktndisini yalnız bırakılmış bir insan gi- bi sunmava ga> ret edi>ordu. , CHP.'nin en biivük hatala- nndan biri. lideri eleştirilmez yapnıasıvdL "Tabandan örgüt- leneceğiz. otel lobilennde, a\ u- kat yazıhanelerinde örgütlen- me modelıne karşi\ız" deni- yordu. Fabrikalardan, tarla- lardan, atöKelerden geleceğiz gQ>î fıkirier. benim candan inan- dığım fikirlerdi. Ama ne oldu? Bırakın tabandan örgütlen- meyu kınadığımız kişiler gibi otel lobilerine bile inemedik. Orada hiç değilse beş on kişi bir araya gelir, bizde ise biitiin ör- gütlenme Rahşan Hanım'ınbir küçük odasında kartotekse bağ- landı." DSP Cenel Başkanı Bülent Ece\ it ve eşi Rahşan Ecevit parti içindeki anti-demokratik uygulamalan nedeniyle sürekli eleştiri aldılar. DSP'de rahatsızlık büyüyor, aykın sesler yükseliyor. Istanbul Milletvekili Köse: Örgütler itibarsız Tanla: Seçmen partiyi terk ediyor(Cumhuri\et Büro- su)- DSP'de aykın ^.eslerartarken; isyan edenlerarasına. \ önetıme ya- kınlığı ile bilinen Istanbul Millet- vekili Bülent Tanla da katıldı. Tan- la. basına kapatılan grup toplantı- sında. "Seçimlerden bu >ana DSP seçmeninin yüzde I9"u partivi terk etmiş. Anti-sos>al parti görünü- münde\ iz: sendikalarda, kültür-sa- natta. sporda, seçimlerde namev- cuduz. .\ame^cut bir partinin bü- yüme şansı yokrur" eleştirisini di- İegetirdi. Istanbul MillenekiliTa- hir Köse' de. "Örgütler sık sık gö- revden alındığından gü\ensiz. iti- barsız; rnillet\ekilleridışlanıyor. 10 yıldır aynı sorunlar >aşanı> orsa bu örgütlenme modeli gözden geçiril- nıeli" dedı. DSP Genel Başkanı Bülent Ece\ it. eleştiri lere "Projeve çözüm üreti>oruz. Ancak tevazu gösterdiğimizden yeterince anlata- mı\oruz. Hiçbir örgüt özel neden- lerle göre\ den alınnuyor" karşılığı- nı \erdi. DSP v önetimi. grup toplantılan- nı basına açık yapma karanndan çabuk vazgeçti. DSP'nin dünkü grup toplantısı. Ankara Milletveki- li Hikmet Lluğbay'ın bütçe değer- lendirmesınden sonra. basına kapa- tıldı. Toplantıda söz alan Bülent Tanla'nın bazı kamuoNiıaraştırma- larını davanak göstererek yöneti- me eleştirıler \e u\anlarda bulun- duğu öğrenildi. Edinilen bilgiye göre. Tanla şu göriişleri dile getir- di: "Kamuoyunda genel bir moral düşüklüğü \ar. Gidişattan menınun olmayanların oranı. en yüksek DSP'de. RP'nin başansızlığına en- deksli politikalara umut bağlanma- mah. politika üretümeli. REEAH- \'OL"a karşı muhalefet politikası. Atatürkçülük \e laiklikle sınııian- dınlmanıalı. RP. giderek kitle par- tisiolu\or. 24araJıktan bu >ana DSP seçmeninden >üzde 19"u partisini terk etmiş. Önümüzdeki seçimlere kadardemokratik soL merkez par- tiler çözüm üretemezlerse halk. ra- dikal partileri tek basına iktidara ge- tirir. DSP'nin potansiyel o> oranı yüzde34'lerde olmasına karşın. \iiz- de 15.6 sınınnda kalı\or. Bunun ne- deni de. partinin anri-sos\al görün- mesi. Mcslek odalannda. sendika- larda. kültür-sanatta. sporda. ara >erel seçimlerde namevcuduz. Na- mevcut bir partinin büyüme şansı >oktur." Tahır Köse'nin de. iktidann bü- tün olumsuzluklanna karşın. parti- lerinin o> oranının yüzde 15"lerde seyretmesinin düşündümcü olduğu- nu vurguladığı öğrenildi. Edinilen bilgıvegöre Köse. izlenenpohtika- ların gözden geçinlmesi gereğine dikkat çekerek şu göriişleri dile ge- tirdi: "Grubuntümçalışmalannda. tele\1z\onlarda hep 5-6 miller\eki- li görünüvor. Hem en seçkin. en ni- telikli grup oiduğumuz sö\leniyor, hem de bu milletvekilleri ortada gö- rünmüyor..\Iilletvekillerinegöre% \e sorumluluk\erilmeli. Sendika kon- federasyonlan \öneticileri ilegörü- şülü)or, sendikacı miUenekillerinin haberi olmuyor. Bu da ilgüi millet- \ekilinin itibannı zedeliyor. A\ nta örgütlenmeeksikliğivar. 10yıldırso- runlar giderilemiyorsa bu modelin gözden geçirilmesi gerekir. Örgüt- ler sık sık görevden alınıyor. Bu. gü- vensizlik>aratıyor. Illerde.ilçelerde • gnıbu olmayan partilerin örgütle- rinin itibarı. bizim örgütlerimizden daha fazla. Gü\ensizlik. örgütleri- mizi itibarsız hale getiriyor." 22 Aralık 1986 tarihinde bu iki- linin kurucu üyeleregönderdikle- n aynlma nedenlerini içeren mek- rup, Halil Tunç'un açıklamalann- dan farklı değildi. İsmail Hakkı Aydınoğlu ile AJi Ekber Eren bir süre daha gelişme- leri izledi. Ancak onlann da ömür- leri uzun sürmedi ve aynı gerek- çelerle partiyle ılişkılerini kesti- ler. Bağlar kopuyor Bu üç yöneticiden sonra kuru- lacak partinin sözcüleri olarak sahneye çıkan Bedri Demir. Avni Başdoğan, Mustafa İmirzalioğlu ve Ali Ekber Eren de örgütlenme biçiminden duyduklan rahatsızlı- ğı dile getirerek henüz kurulma- mış DSP'den vollannı ayırdılar. Bu arada partinin Istanbul'dakı sözcüleri eski Milleuekıli Doğan Öztunç ile Engin Ünsal'ın ömür- leri de partinin kuruluşunu görme- > e yetmedi. Onlar da harekete \ e- da edip köşelerine çekildiler. DSP. nihayet 612 kurucu üye ile 14 Kasım 1985 tarihinde lçiş- leri Bakanlığı'naverilendosyaiar- la kuruldu. Dosyaları lçışleri Ba- kanlığı'na götüren Yasar Mengi, Fevzi Karausta. Lütfii Yanar, Ben- gül Çelik \ e Sadık Inan'dan oluşan beş kurucudan bugün sadece Yaşar Mengi DSP'de göre\ ini \ ürütü>or. Fe>zi Ka- rausta, CHP'de kurulta\ de- legesi olarak si>asetedevam ederken diğer üç kişi politi- kayla bağlannı koparmış du- rumda. Parti kurulduktan sonra 23 Kasım 1985'te toplanan ilk kurucularkurulutoplantısın- da genel başkanlıöa Rahşan Ecevit seçıldi. Kapılar kapanınca... Parti kurulmadan "taban- dan örgütlenme" iddiasına ve Ecev it adının çekiciliğine kendini kaptıran birçok av- dın ve eski CHP'li de kapı- lann kendilerine kapatılma- sı nedeniyle başka arayışla- ra >öneldiler. Bunlann ara- sında MahmutOzdenıir. AJo Coşkun, Zeki Eroğlu, Güneş Öngüt, Hayrettin UysaL Ni- hat Saltık v e eski senatör Ha- san İldan gibi ünlü adlar da bulunuyordu. İkinci kurucular kurülu toplantısı aslında parti içi de- mokrasinin bundan böyle na- sıl işleyeceğinin ilk işaretini de veriyordu. Toplantıda ku- rucularkurulununil veilçe- lerdeki atama yetkisi elinden alınarak MYK'ye devredil- di. Bu karar Anayasa Mah- kemesi'nden geri döndü. An- cak uv gulamada herhangi bir değişiklik gözlenmedı. Ni- tekim MYK ıçınden Sami Doğan, Seyfettin Aydın, L hik Ataç. Hasan Bıyıkk. Erkan Özdemir ile Avusturya'dan partinin genel sekterliğine getirilen Nejat Hamzaoğlu yayımladıklan birdeklaras- yonla bu fiili duruma işaret ertiler. Dönemın DSP yönetieile- ri arasında "6'lann muhtıra- sı" olarak tanımlanan bu dek- larasv onda atamalann v e gö- revden almalann MYK'ye sorulmadan doğrudan Genel Başkan Rahşan Ecev it ile Ya- şar Mengi tarafından yapıl- dığına ve parti içi demokra- sinin işletilmediğine dikkat çekiliyordu. Bu eleştiri ker- vanına daha sonra ilk MYK üyelerinden Hasan Altun, İs- mail KartaL Hüseyin Kara- cada katıldı. Avusturva'dan düzenini bozarak Ecev it'in çağnsı üze- rine Türkiye'ye gelip DSP'nin Genel Sekteri olan Nejat Hamzaoğlu çok geç- meden genel sekreterlik gö- revinden ayrılmak zorunda kaldı. SÜRECEK SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Fatma Özyurt. gazete ha- berlerine göre gece yatağında bir grup DHKP-C davası sanı- ğı kadın tarafından yatağında boğularak öldürüldü. Yine ga- zete haberlerine göre Özyurt. DHKP-C davasındaörgütün is- teği aleyhine ifade verdiği için Ankara Kapalı Cezaevi'nde in- faz edildi. Kız kardeşi Songül de Afyon Cezaevi'nde aynı şekifde öldürülmek istenirken kurtuldu. Anlaşıldığı kadarıyla. öldürme eylemine katılanlar bu iki karde- şin hain olduğuna karar verıldi- ği için böyle bir eyleme giriş- mişler. Infazı yapan kadın tutuklula- rın bu infazı ne amaçla gerçek- leştirdiklerini tam olarak bilemi- yoruz. Gerekçelerini de henüz öğrenmiş değiliz. Onlann ken- dilerine göre bir açıklaması mut- laka var. Önümüzdeki günlerde ortaya çıkar. Fatma Özyurt öl- dürüldüğü için kendisı hakkın- daki iddialara ne yazık ki cevap Fatma'yı Cezaevinde Öldürmek... vermesi mümkün değil. Bu öldürme eylemini gerçek- leştirenler hangi gerekçeyi öne sürerlerse sürsünler. haklı ola- mazlar. Bir insanı, eli kolu bağ- lı iken gece yatağında iple acı- masız bir şekilde boğarak öl- dürmenin, kabul edilebilir bir yanı yok. Bu acımasızlığı kim- seye anlatmak da mümkün de- Fatma Özyurt. genç yaşında DHKP-C'ye giriyor. çeşitli ey- lemlere katılıyor ve sonunda na- sıl olduğunu bılmediğimiz bir şekilde örgüte ters düşüyor. Bü- tün yaşamı yaptığı eylemleryü- zünden acı içinde geçen bir genç kadın. sonunda yıllarca aynı kaden paylaştığı arkadaş- larınca cezaevinde öldürülüyor. Belki Fatma Özyurt da daha ön- ce benzer durumlarda benzer kararların ortağı olmuştu. Bile- miyoruz. Ama cezaevlerinde böyle onlarca insanın olduğu- nu biliyoruz. Bu ne acımasızlık, bu ne ka- tı yüreklilik. insanlaraynı kade- ri paylaştığı insanları nasıl gö- zünü kırpmadan öldürebiliyor. Ne alakası vardiyebilirsiniz ama, iki gün önce Esenler'de yıllarca aynı çatıyı paylaştığı insanları çoluk çocuk demeden öldüren pazarcıyla bu ölüm arasında da ciddi bir kültür beraberliği ol- duğunu düşünüyorum. ikisinin de arkasında o çok bildik "iha- net" suçlaması yatıyor. Öldürme eylemini gerçekleş- tirenlerın kadın olması. insanı daha derinden yaralıyor. Ne olu- yor bu topluma, ne oluyor bizım insanlarımıza? Ne acımasız, ne gözü kararmış bir toplum hali- ne geldik. Yıllardır ekilen tohumlar birer acı ve ölüm makinesi yarattılar. Bazı devlet görevlileri cezaevin- de tutukluların beyinlerini pat- latıp öldürüyorlar, tutuklular ise birbirini yok ediyor. Toplumsal olarak ciddi bir çılgınlık nöbeti geçirdiğimiz kesin. Sabahları istanbul trafiğine çıkıyorsunuz, her an ölümle bu- run buruna araba kullanıyorsu- nuz. Öfkesi burnunda birtakım insanların trafikteki hoyratlığı- na bakınca korkuya kapılıyorsu- nuz. Neden böyle davranıyor- sun demeye bile korkuyorsu- nuz. Ya birisi öfkeyle silahını çeker- se diye ürküyorsunuz. Türkıye bir ölüm ülkesı halınegeldi. Çö- züm hep ölümde aranıyor. Her- kes kızdığı topluluğa, "Burası size mezarolacak" diye slogan atıyor. Bu bir maç da olabilir, örgüt içi hesaplaşma da. Peki nedir bu acımasızlığın nedeni? Bu korku dünyasından nasıl kur- tulacağız? Fatma Özyurt'un fotoğrafına bakıyorum. Kimbilir hangi yüce idealler uğruna bu eylemlere girmişti. Onun boğazına ip ge- çirerek öldüren kadınları düşü- nüyorum. Kimbilir ne büyük bir eylem gerçekleştirdiklerini dü- şünüyorlar. Kendilerince belki de rahattırlar. Belki de ellerı tıt- remiş. yürekleri yanmıştır. Bile- miyoruz. Çünkü hiçbir yüce inan- cın ve ıdealin. bir cezaevi koğu- şunda insanların boğularak öl- dürülmesine gerekçe olamaya- cağı düşüncesindeyım. Her ölüm yeni birölümün ha- bercisi haline geliyor. Her acıma- sızlık, yeni acımasızhklann tohu- munu ekiyor, yeni cinayetlere kapı açiyor. Bu çılgınlığın, örgütlerin ve o genç kadınların iradesinin çok ötesinde, derin bir geçmişi var. 12 Eylül ve daha sonra cezaev- lerinde ve Güneydoğu'da ya- şananlar, yargısız infazlar, faili meçhuller her şeyi çığınndan çıkardı. Türkiye'de bu şiddet or- tamı sürdükçe, devlet içinde şiddet yanhlarının egemenliği devam ettikçe yeni Fatma'lann ölümlerine şahit olacağız, yü- reğimiz gencecik insanların ölümleriyle yanmaya devam edecek. Türkiye'yi Fatma'lann ve onu öldürenlerin de öldürülmediği bir barışa ulaştırmak zorunda- yız. Bu çılgınlığı önlemek zo- rundayız. Türkiye'yi bir ölüm ül- kesi olmaktan çıkarmak zorun- dayız. Yoksa sonunda hepimiz çıl- dıracağız. PERŞEMBE ORR4N BLRSALI Nerede Bu Medya? Geçen hafta sonu Istanbul'da iki önemli top- lantı yapıldı. Ilki Türkiye Bilimler Akademisi'nin "Olağa- nüstü Genel Kurulu"ydu. Türkiye'nin dört bir ya- nından gelen ülkemizin güzide bilim insanları, toplantılan sonunda "Akılcılığa Çağn" başlığıyla bir bildiri yayımlayarak, topluma önemli bir mesaj verdiler. Başka her türlü zırvalığı kolayca manşet- lere çıkartan medyanın ilgi göstermediği bu kısa bildiride, bilim adamının toplumsal bağ ve yü- kümlülüğüne değinıliyor ve şu önemli noktaya dikkat çekiliyordu: "Tarih boyunca tüm baskı rejimleri, bu yüküm- lülüklerini yerine getirmekten çekinen aydınlar ve bilim adamlarının suskunluğu üzerine kurulmuş ve süreklilik sağlayabilmişlerdir". Akademi. ülkemizde karşıdevrim heveslerine dikkat çektikten sonra "akılcılığı her koşu/da sa- vunacağını" ilan ediyordu. Bu önemli bildiriyi tam metin olarak cumartesi günü Bilim Teknik'te oku- yabilirsiniz. "Türkiye'nin Geleceği ve Bilim" başlığı altın- da yapılan ikinci anlamlı toplantıya, bilim ve öğre- tim kurumlarının ve TÜSİAD'ın başkanları konuş- macı ve tartışmacı olarak katıldılar. Bilim dünyası ve ış dünyasının topluma mesajlan açıktı: UlkeOe barış içinde birlikte yaşamanın ilkeleri dini tem$l- lere dayandınlamaz. Din ilkeleri hayatı yönlendire- mez. Toplum akılcılık temelleri üzerinde yükselebi- lir. Bilim, kültürümüzün vazgeçilmez ve temel öğelerındendir. Konuşmacılar ve tartışmacılar, okullarımızda kaliteli eğitim ve öğretimle birlikte bilim ve tekno- lojiyi gelıştirmenin ülkemizin geleceği açısından taşıdığı önemı vurguladılar. Türkıye Bilimler Akademisi Başkanı Ayhan Çavdar. eğıtimin dini temellere dayandırılması çalışmalarındaki gelişmeleri çarpıcı rakamlarla açıkladı. Çavdar'ın rakamlanna göre: * Milli Eğitim'e yön veren Talim ve Terbiye Kuru- lu'nu oluşturan 136 görevli arasında "Din Kültürü ve Ahlak Bilgısi" konusunda uzmanların oranı yüzde 13.2 ye yükseldi. * Mesleki ve Teknik Ortaöğretim'de imam-haflp lisesi öğrenci sayısı yüzde 52'ye ulaştı. * Türkiye'deki toplam ışgücünün yüzde 78'i ilkokul: yüzde 7'si ortaokul; yüzde 10'u lise }e sadece yüzde 5'i ünıversite mezunu. : Işgücündeki kalite düşüklüğü çok çarpıcı. Okullaşma oranının artmasıyla ancak giderilebile- cek olumsuz tabloya rağmen, bütçede eğitime ayrılan pay giderek düşürülmektedir. * Okul çağında bulunan çocukların 1/5'i. yasal zorunluluğa rağmen hâlâ ilkokula gitmiyor. * Okul öncesi öğretim sadece yüzde 5.1'dir; bu oran sanayileşmış ülkelerde ıse yüzde 65... • • • Bilim kurumlarımızın Erbakan hükümeti tara- fından baskı altına alındığı, TÜBİTAK'ın ve TÜ- BA'nın ışlevlerinden arındırılmak istendiği bir dö- nemde. TÜBA'nm "Akılcılığa Çağn" için yaptığı olağanüstü' toplantı ve ardından gerçekleştirilen "Türkiye'nin Geleceği ve Bilim" paneli, aydınları- mızın din toplumu niyetlerine açık yüreklilikle kar- şı çıkışlarının forumu oldu. D S P ' n i n r e k o r l a r ı En az kumltay enaz kongre 1 - Türk sıya^al tarihin- de kuruluşu v e örgütlenme- si en uzun ?.üren parti. 2 • Ana\asa Mahkeme- si'nden en fazla ihtar almış parti. 3 • Sivaset tarihinde. ku- rucularının yansını partinin kuruluş vıldönümü gelme- den ihraç eden tek parti. 4 • Kendi üyeleri tarafin- dan hakkında en çok sa\cı- lığa suç dııv urusunda bulu- nulan ve da\a açılan parti. 5 -İl \e ilçe vönetimlerı en sık görev den alınan par- ti. 6 • En az kurultav \e kongre yapan parti. 7 - MYK'si en az topla- nan parti. 8 - Disiplin kurulu en çok çalışan ve ü>eierini en fazla ihraç eden parti. 9 • Genel başkanı dışın- da vöneticilen kamuov unda en az tanınan parti. 10 - Kuruluşundan bu >ana önseçim yapmavan tek sdl parti. 11 - Milletvekili ve be- ledive başkan adaylannı bi- le üye kavdetmeven parti. 1 2 - Kuruculannın yüz- de 9O'ı başka partilere geç- miş tek parti. Kimler geldi, kimler geçt! nın oğüttügu politikacılar Needet Karababa, Haluk Özdalaa. Murtaza Çelikeî. Nejat Hamzaoğlu. Nuri Korkmaz. Halil Tunç. Sedat Akman, Mustafa İmirzalioğlu. Cahit Ülkü. Salih Kurt. Bedri Demir. İsmail Hakkı Avdınoğlu. Celal Kürkoğlu, Av ni Başdoğan. Hasan Bıyıklı. Ufuk Âtaç. Mete Tan, Sevfertin Gürsel. Mahmut Çılgın, Nun Özdemir. Şahin Mengü, Mahmut Özdemir. Zeki Eroğlu, Halil Erüün. Mukbil Zırtıloğlu, Ertuğrul Günay- Güneş Gürseler, Mehmet Se\ igen. Ahmet İrfan Kılınç, Sırma Evcan. Tevlîk Çavdar, Vahap Adıyaman. Abdurrahman Özgür. Erdal Kesebir. Mukbil Abay, Doğan Öztunç. Engin ÜnsaL Selçuk Sönmez. Cahit Karakaş, A. Savaş Arpacıoğlu. Sururi Ba>kal, Halil İbrahim Karal. Da\Tit Abacıgil. M. Kâni Burke. Hüsamettin Konuksever, Süleyman Koyuncugil. Edip Özgenç. Durcan Emirbayer. Fikret Ertan; Ömer Kuşhan. Muzaffer \ ıldınm. Sükrü Babacari. Salih Güngörmez, Sabri Irnıak. İsmet Turhangil, Anf Toprak. Hasan Altay, Şe\ ki Taştan. Salih .\lcan, )'usuf Ziya Kazancıoğlu. İsa \ardal. Şeref Uğur İstanbul İl Başkanlan: 1- Mahmut Çılgm (atama) 2- Seyfettin Gürsel (atama I 3- Altan Kirişçigil (atama) 4- Hasan Sümer (atama) 5- Mehmet Se»igen o. (atama) ?• 6- İsmail Yazgılı ~j (atama) 7- Vahap Adıyaman *J (atama ı 8- Necdet Saruhan .: (atama) 9- Erdoğan Toprak (atama) 10-TurhanToska (atama) ll-A\şeGören i (atama) ,» 12- Mehmet Yüceer (atama)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear