25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLUL 1995 SALI 14 KULTUR Y E N İ S E Z O N U N F İ L M L E R I - 1 CUMHUR CANBAZOĞLU on yedı yıldır ızlemeye alıştığımız senaryo yine karşımızda. ABD'de yaz boyunca büyük hasılat toplayarak kendini ıspatlamış fılmler güçlii promosyonla dünyanın dört bır yanına gönderiliyor; mega bütçelı bu Hollyvvood yapımlanna ulusal sınemalar karşı koyamıyor ve ABD patentli bir sınema dilı gün be gün kendı pazannı yaratıyor. Avrupa sineması, arada sırada, ünlü o>r uncular ve ünlü yönetmenlerle kafa tutmayı deniyor, ama gücü yetmiyor. Bızde ise durum daha kötü. Yenı sinema sezonu başlarken (Aslında artık sezon hiç kapanmıyor) yerlı yapıt olarak bir-iki film dışında elımizde hıçbir veri ulaşmıyor. Ümit Elçi'nm Böcek'i ıle Mustafa Altıoklar'ın zengın oyuncu kadrosuyla çektiği tstanbul Kanatlanmın Aİünda'sı ve 29 eylülde seyırcıye ulaşacak Yavuz Ozkan'ın Bir Kadının Anatomisi adlı filmi dışında yerlı yapımlardan hangisinın gösterime gireceğı bellı değıl. Avrupa sinemasından kaç örneğın sinemasevere ulaşacagı da kesin olarak bilınmiyor. Hollywood"un hertür yapıtına kapımız açık, ancak yanıbaşımızda, komşulanmızda üretılen fılmleri izleyemıyoruz. Onlar da aynı şekilde bizim ürettiklerimizden habersizler Tek tip sinema izlemekten yakınırken bazı olumlu gelışmelen de göz ardı etmemek gerek. Bu sezon Fransız filmlerinde bır kıpırdanma var Indochine'nin yönetmeni Wargnier"den EmmanueDe Beart'lı Unne Femme Francaise, Cyrano De Bergerac'ın yönetmeni Rappenau'dan Le Hussard Sur Le Toit, yine Emmanuelle Beart'lı Nelly Et Monsicur Arnaud (Yön.: Claude Sautet), Andre Techine'den Catherine Deneuve-Daniel Auteuil ıkılısının fılmleri L'enfant De La Nuit ve Ma Saison Preferee, Claude Lelouch'dan Sefiller. Christian NTncent'den La Seperation(Isabelle Huppert) Fransız sinemasının nıtelıkli birkaç örnegı olarak Türk sinemasevere ulaşacak... Hollyvvood'un filmlerinin çoğu yine büyük bütçeli. yine iddıalı. Ancak aralannda fazla para harcanmamasına karşın mega yapımlarla aynı ilgıli gören ıyi çalışmalar da var. Örneğin Stanlev Kubrick'in Vietnam Cehennemi'nde ünıformalı canavarlara dönüşen gençleri anlattığı 1987 yapımı FuD Metal Jacked, Emir Kusturica'nın Sırp yanlısı bir gözle çektiği iddia edilen Underground (1995 Cannes Altın Palmıye Ödüllü), ressam Dora Carrington'la (Emma Thompson) yazar Lytton Strachey'nın (Cannes '95"te En Iyi Erkek Öyuncu Ödüllü Jonathan Price) ganp ılişkisınin fılmi Carrington adlı çalışmalar daha şimdiden sezonun flaş yapımlan ilan edıldiler bile. Şirketler şu ana kadar listelerini tam olarak belırleyememış durumdalar. Birçok filmin Türkçe adı ve yayın tarihi saptanmamış. Ancak yine de bu yıl hstelenn çok dolu olduğu, şirketlerin olaya daha profesyonelce yaklaştığı görülüyor Batman Daima'yla açılan yeni sezonun filmlerinı türlerine göre kısaca inceleyelim Costner boğıddu" Bilımkurgu deyınce bu sezon ılk akla gelen fılm WaterworW. Kevin Costner'ın başrolü ve yapımcılığıru yüklendıği Waterworld'un önemli özellifı tüm zamanlann en pahalı fihni unvanını kazanması. Suda çekim yapmanın zorluguyla uzadıkça uzayan set çalışmalan maliyeti ona katlayınca Costner tam anlamıyla iflas etti ve can dostu yönetmenKevin Reynolds'la bozuştu. Maliyeti çeşitlı kaynaklara göre 175 milyon dolarla 195 tnilyon dolar arasında değişen Waterworld, buzlann enmesinden sonra yapay adalarda yaşayan insanlan anlatıyor. Costner" ın güçlü kuvvetli birdeniz adamını canlandırdığı fılmde Dennis Hooper'ın oyunu çok etkıleyici. Sezonun bilimkurgu filmlerinden ilginç nokta olarak çoğunun bılgisayar oyunlanndaki ve TV dizilerindeki kahramanlan teker teker sinemaya getırmesi gösterilebilir. Miniklenn oynamaktan vazgeçmediği. Türkıye'de çok rağbet gören Mortal Kombat, ABD"deki gibi bızde de büyük ılgi göreceğe benziyor. Christopher Lambert'in rol aldığı Mortal Kombat'ta kahramanlar dünyayı kötü büyücünün gazabından korurken yine çok zorlanıyorlar. Türkçe dublajla göstenlecek Power Rangers da televizyondaki popülaritesını sinemada pekiştirecek gibi gözüküyor. Syhester Stallone de bu sezon bir bilgısayar oyunu kahramanmı kapmış. 20. yüzyıla damgasını vurmaktan sıkılan Stallone bu kez 22. yüzyıida ortaya çıkıp zevkine göre adalet dağıtıyor. Bryan Spker'ın yönettiği filmin adı Judge Dredd. Bu türü sevenlerı Tehlikeli Tür (Species) ve 12 Maymıııı(Tvvelve Monkeys) memnun edebılir. Tehlikeli Tür, Çıkış Vbk'tan tanıdığımız Roger Donaldson'ın filmı. 1974'te Porto Rıco'daki bır uzay araştırmalan merkezınden galaksilere geçilen HoEywood'un her tiirüııe kapmnz açık 'Crimson Tîde' 'FirstKnight' Birolay bolfilm 1982 yılında Michae) Hoffman'ın PrivÖegedadlı fılmiyle sinemaya başlamıştı. Didindı, çabaladı; uluslararası arenada sesmı duyurabilmek için beş > ıl beklemek zorunda kaldı. 1987'deJames Ivory'nin Maurice adlı _yapıtıyla Venedik Film FestrvalTnde En Iyi Erkek Oyuncu Odülü'nü kazandı. Ancak yine yıldızı parlamamıştı. Şöhretın sihirli sopası Mike Nevvell'ın ucuz fılmi Dört Nikâh Bir Cenaze yle değdi Hugh Grant'e (9 Eylül 1960). Biryılda, Beatles "dan sonra lngıltere'nin ülke dışına ihraç ettiğı en seksi ürün oluverdi Grant... Şimdi bır Hollyvvood serüveni yaşıyor lngıliz oyuncu. 26 haziran gecesi Divine Brown adlı kadınla yaşadıklan sonucu en tanınmış isım bugünlerde. Birçok kişiye göre reklam için düzmece bir olay diye değerlendınlen "parayla seks" haberi çok ışıne yaradı yakışıkiının. Amerikalı kadınlar biraz utangaç. kınlgan. Hugh Grant entelektüel, hınzır bakışlı, uzun boylu. aristokrat görünümlü Grant'ı ideal erkek seçiverdiler bile. Bir halı tüccarıyla öğretmenın oğlu olan Hugt Grant'ın yeni sezonda üç filmi var programda. Hazirandakı olaydan sonra durmadan setten sete transfer olan Grant'ı çok uzun isımli The Englishman VMıo VVent Up A Hül But Come Down A Mountain (Yön: Christopher Monger) adlı fılmde Gallı bir coğrafyacı rolünde izleyeceğız. Grant. Nine Monts'da ilk çocuğunu beklerken eşiyle aynı sancılan çeken bir baba adayını canlandıracak. Üçüncü film An Avv-fuD Big Adventure'da (Yön: Mike Nevvell) ise biraz sadist bireşcinsel tiyatro yönetmenini oynuyor İngiliz sanatçı. Bu sezonun tartışmasız yıldızı Hugh Grant, sevgilisı Elisabeth Hurley'le Extreme Measures adlı yeni bır filmde rol alacak. mesaja 20 yıl sonra yanıt bir DNA şeklınde gelıyor. DNA kısa sürede kız çocuğuna benzer bir yaratığa dönüşüyor Her fılmde olduğu gibi yaratık rahat durmayıp kaçıyor ve işler kanşıyor. Ben Kingsley'in başrolde olduğu filmde Forest \Vhitaker çok başarılı. 12 Maymun'da öykü 2035 yılında geçıyor. Yönetmen Terry Gilliam büyük bir felaketten sonra sığınaklarda yaşayan insanlara çare bulması için Bruce VVillis'i 1996'ya geri gönderiyor. Gerilim listesi zengin Gerilim tutkunlanna müjde: bu yıl kaliteli yapımlann sayısı hayli fazla. Listede ilk dikkat çeken fılm Tom Hanks'ın art arda üçüncü Oscar'a koştuğu Apollo 13. Klasik Hollyvvood sinemasının izinden giden Ron Hovvard'ın Apollo 13'ü gerçek bir öykü üzerine kurulu. ABD'yı uzay yanşında çok ileri taşıyacak Apollo 13"ün ay yüzeyine yaklaşmışken ıki oksijen deposuyla bir motoru hasar görüyor. Içindeki üç astronot da ölüme mahkûm oluyor. Ama Houston'dakı sıhırbaz teknisyenler uzaydaki dostlannı sağ salım dünyaya döndürmeyı başanyor... Gerilim sinemasının babalanndan Carpenter ise "Superman" Christopher Reeve ıle küçük bır kasaba halkının başına bela olan, görünmez bir gücü altetmeye çalışıyor. Kasabadakı tüm hamıle kadınlan doğurtan bu gızemli güç kolay kolay pes edeceğe benzemiyor. Fılm, Ingilizlerin 1960 yapımı Lanetliler Köyü'nün yeni versiyonu... Bu sezon sık sık karşılaşacağımız isimlerden Bruce VVTIlis, Zor Ölüm serisine bıkmadan devam ediyor. Serinin üçüncü filmi Die Hard Wîth a Vengeance'da. Manhattan'ın her yerine bomba yerleştiren Jeremy Irons gibi bir manyakla uğraşıyor Willis. Filmi, ilk Zor Olüm'e imzasını atan McTiernan yönetmiş. Yabancı eleştirmenlere göre film tekrarlardan oluşuyor ve sıkıyor... Son dönemde büyük prodüksiyonlarda rol bulan Denzel VVashington'la emektar Gene Hackman, fazla piyasa işi kokan Crimson Tide'da bir nükleer savaş tehlıkesınin nasıl yaşandığını canlandınyorlar. Hackman sertliğe sertlıkle karşılık vermeyi ilke edinmiş bir komutan, Washıngton da onun deneyımsiz yardımcısı. Kapalı mekânlarda çekilmesine karşın akıcı ve seyirciyı fazlasıyla geren bir fılm Crimson Tide. Misery-Olüm Kitabı'yla Oscar alan Kathy Bates. bu kez yine zor bir rolün altından başanyla kalkıyor. T. Hackford'un yönettiği Dolores Claiborne'da ev sahibesini öldürmekle suçlanan bir kadın rolünde Bates. Diğer oyuncular Jennifer Jason Ligh ıle Christopher Plummer. Çoğu sahnelen omuz kamerasıyla çekilen NickofTime genlımin ılgınç örneklerinden bıri olarak verilebılir. Kızıyla sabah evden çıkan baba. büyük tesadüf sonucu kendini teronstlenn arasında buluyor ve kızını kurtarabilmek için 80 dakikada mucizeler yaratması gerekiyor. John Badham'ın seçtiği konu sıradan olmasına karşın fılm olumlu eleştiriler topluyor. Candyman 2 (Yön. Bill Condon). Nemesis 2 (Yön. Albert Pyun) adlı çalışmalan da gerilim sınıfina soktuktan sonra Jean Becker'ın Elisa'sına gelelim. Gerard Depardieu ıle yeni lolıta Vanessa Paradise'ın başrolleri paylaştıklan fılm, kimsesız büyüdükten sonra bir gün babasını aramaya karar veren bır kadının öyküsü. Gereortaçağfıgoiosu Serüven sineması dıye başlı başına bır bölüme filmleri sığdırabilmek çok zor olacak, ama birçok türü ıçinde banndıran yapımlan da başka şekilde sınıflamak olası görünmüyor. Bu bölümü First Knight'la başlatabiliriz. Iki dev oyuncu Rkhard Gere ile Sean Connery'ı bir araya getıren Jerry Zucker (Hayalet'ın yönetmeni) bır ortaçağ jıgolosunu tanıtıyor seyirciye. Aktörler çekicı, tempo iyi, ama bazı sahneler gereğinden uzun. Tarihi fihnleri sevmeyen evde otursun. Kural tanımaz yönetmen Spike Lee, Venedik Film Festivali'ne katıldığı Clockers'la yine Amerikan toplumunu sorguluyor. Bu kez kamera uyuşturucu çetelerine, bu dünyanın kurallanna çevrilmiş durumda. Lee'nin kadrosunda ikı önemli isim var: John Turturro ve Harvey KeiteL Serüven filmlen arasında Martin Scorsese'nın Nkholas Pileggi'nın romanından beyazperdeye aktardığı Casino'yu da öne çekmek gerekiyor. Scorsese yine Robert De Niro'yla beraber; James VVbods ve Joe Pesci de gangsterlik deyınce olmazsa olmaz isimler. Kadroda tek sıntan isim çekici sanşın Sharon Stone._ John Trovalta'ya oyunculuğu yakıştıramayanlar son bır yılda gösterdiği gelişme sonucu neler düşünür bilinmez ama sanatçı bır setten diğerine koşup duruyor. Bu sezon iddialı olduğu filmin adı Broken Arnm (Yön. John Woo). Uçaklan ıssız bir bölgeye düşen ikı pılotun yaşamda kalma ve nükleer parçayı koruma çabası var filmin büyük bölümünde. Travolta'nın diğer önemli fılmi, zenginleri kendisine rakip alan fabrika işçisini canlandırdığı White Man's Burden (Yön. Desmond Nakano). Geena Davis, Thelma ve Louise sonrası iyi rollerbulamamıştı. Şimdı Kara Korsan'ın, kızı Morgan rolüyle karşımızda babasının bıraktığı haritayla define anyor kanş kanş. Amerikan devlet başkanlan üzerine yapılan filmlerin de ardı arkası kesilmiyor. Rob Reiner kansını yitirdikten sonra mutluluğu bir başka kadında bulan bir başkanı tanıtıyor An American President'ta. Son anda Robert Redford'un yerine başrole gelen Michael Douglas: Annette Being ve Martin Sheen uyumlu bir performans sergiliyor eleştirilere göre. Bir başka başkan fılmi de James Ivory imzalı. 1785-1789 yıllan arasında Paris'te görev yapan geleceğın devlet başkanlanndan bir elçı Thomas Jefferson'ın serüveni Jefferson in Paris. Filmde rol alanlar şunlar: Nick Note, Greta Scacchi ve Gw>nett Paltrow. Al Pacino ise sezonun ilk fılminde Nevv York Valisi John Pappas rolünde. Bir dizi cinayet sonucu makamı tehlikeye giren valı ve yardımcılan, cinayetlerin politik oyunlardan kaynaklandığını öğreniyorlar ve yeni strateji saptıyorlar. Taze Oscarlı Martin Landau'nun adeta ders verdiği fılmde John Cusack ve Bridged Fonda görev almış. Blue Steel ve Pointbreak'in yönetmeni Kathryn Bigelo ise 20. yüzyıhn son gününde yaşanan bir öyküyü, insana her şeyı yaşatabilen uyuşturucunun gücünü an Iatan Strange Dajsle listede. YAZI ODASI SELİM İLERİ Peki, Düzmece Aydın... 3 eylül pazar günü bu sütunda yıllann dostu Enis Batur'un biryazısı yayımlandı: "KimizBiz?" Artık yı- lan hikâyesine, arapsaçınadönen 'yapayaydın'tar- tışmasına Enis Batur da katılıyor; önce "Kimiz biz, nereye ait sayıyoruz kendimızi, hangi uygariığın par- çasıyız, nasıl yaşamak istiyonız, seçtiğimiz değerter hangilerı?" diye soruyor, sonra Türkiye'nin bugün- kü panoramasına değiniyor, eski kültürümüzü değil- se bile, benim yazımı bu güncel panoramadan an- lam yüklemeleriyle yorumluyordu. Sevgili Enis, ikinci bir yazı yayımladı: "Kültür Ço- 0U//U0U" (17 eylül). Oradaşöyledryor: "Ne kieskikül- türümüzü bir hedefolarak görmek aklımdan geçmi- yor doğnısu; onu 'yrtirilmiş cennet'/n aynası saymı- yorum kesenkes. Onunla ilgileniyor, ilgılenilmesi ge- rektiğini düşünüyorum: Bugünkü kültürümüzün için- deki payı, yannki kültürümüze uzanabilecek yanlan nedeniyle." Öylesanıyorum ki Enis Batur'la büsbütün ayn düş- müyoruz, ayrı düşünmüyoruz. İlk alıntıdaki soruları ben de sık sık soruyorum; bunlaryanrtlanmadan ya- nna yol alınamayacağını ileri sürüyorum. İkinci alın- tı, doğrudan doğruya bana bir gönderme değil; yine de vurgulamak isterim: 'Yitinlmış cennet'e, 'mazi cennetı'ne dönmek gibi bir kaygım yok. Ama mazi cennetinden öte, geçmışin değerlerini Sabahattin Eyuboğlu'nun eşsiz deyişiyle, 'zaman yüklû' oiabıl- mek için daima gereksiniyorum. Aynca eski kültürü- müze dönelim demiyordum; sadece, "Eski kültürü- müzün sönmemiş birikimini algılamakta büyük ya- rar var" demiştim. Nedir bu sönmemiş birikim: ODTÜ profesörierinden Sayın Uğur Ersoy'un anı kitabı Bir Efsane I Bir Demet lnsan'\ okudum. Ata- türk, "Mussolini'n/n gemi azıya alıp tüm dünyaya meydan okuduğu dönem "de Ege'de gezıye çıkar, bu arada Mersin'e uğrar, Mersin'de Müftü Efendi'yle görüşecektir. Anılardan bu "Müftü Efendi"n\n Er- soy'un büyükbabası olduğunu öğreniyoruz. Atatürk, Müftü'ye Mussolini'den ve cınnet dolu politıkasından duyduğu rahatsızlığı söyler. Müftü kaygısızdır, Ata- türk'ün politıkasına ve Kurtuluş Savaşı'nı kazanmış Türk halkına güvenmektedir. Kaygılarından bir ölçü- de annan Atatürk, Müftü'ye "Karşılıklı birer kahve içelim" önerisinde bulunur. Ne var ki aylardan rama- zandır. Gerisini Ersoy'dan okuyalım: "Büyükbabam doğal olarak oruç tutuyor. Ama bu- nu Gazi 'ye söylemek saygısızlık gibi geliyor ona. Bu- nu söylemenin onun oruçlu olmadığını, hatta rama- zandan bile habersiz olduğunu ima etmek antamı- na geldiğini düşünüyor. Kendini çabuk topahıyor, 'Pasam, siz seferisiniz, ama bendeniz niyetliyim, siz buyurun için' diyor. Bilındiğı gibi dınimız seferi olan- lann oruç tutmasını zorunlu kılmıyor. Atatürk gelen garsonu gehyolluyor ve büyükbabamın ısranna rağ- men kahve içmiyor. Sanırım bu anekdot, bu iki in- sanın birbirine duyduğu saygıyı çarpıcı bir biçimde sergiliyor." Isteyen istediği kadar naif bulsun; işte eski kültü- rümüzün sönmemiş birikimi! Belki 'yitirilmiş cennet'e yaraşır bir söylen, ama bugün de ve bugünümüziçin debenim gözlerimi yaşartıyor... Sonra şunu eklemek gerekiyor: Enis Batur'un sap- tadığı güncel panoramada andığım anekdotun ince- liği öylesıne silinip gitmiştir ki, bu çarpıklaşmayı çö- zümleyebılmek için eski kültürümüzün verilerine çok daha dikkatle egilmek zorunluğu doğmuştur. Güncel panorama kültürel kimlikli olmaktan çık- mış, bir kültür kargaşasına işaret eder olmuştur. Bu- nun izleri çok derinde sebepleri var. Melih Cevdet Anday'ın güçlü romanı Aylaklariî 965) imparatorluk artığı bir ailenin çözülüş ve çöküşünü, bir yandan da kültür gömleği değiştirmenin sancılan içinde verir. Sonu adeta 'saçma 'ya dayanan bu sancılanış, otuz yıl boyunca, Aylaklar'la yeni kuşakların irdeleme ça- basından umut beklemiştir. Fakat bizgerçekten oku- muyoruz: Aylaklar'ın 'saçma' noktasında bıraktığı serüven, ogünden günümüze, 'uçurumun kenan'na yol alabilmiştır ancak. Bu yüzden, Enis Batur'un vurguladığı gibi, kültür- ler değişirken, köklü değişikliklerden geçerken, Türk halkının kaçta kaçının aptal olduğunu saptamaya kalkışmak yerine, ağırbaşlı araştırmaların öne çıkar- tılmasını talep etmek bir ölüm-kalım sorunu olmu- yor mu? Yanna aydınlık getirecek dönemecin yıkıcı değil, birleştirici olduğunu düşünüyorum. Sevgili Enis, "Selim İleri, 'eski kültürümüz' diyor. Eski kültürümüz dedığı, Islam kültürü, Müslümanca yaşama kültürüdür" yargısına vanyor. Yalnız bu ka- dar mı? Kemal Tahir'in YolAynmı 'ndaki etkileyici 'Is- tanbul Bedestanı' sahnesi geliyor aklıma: "(...) llle de çoğu Müslümanlardan daha sağlam Osmanlı olduk- lan halde çoluk çocuklanyia beraber gaddarca öl- dürülmüş, göğüslerindeki sadakat, şefkat, liyakat madalyalanyla gururiu Ermenı memurlar, esnaflar, sanatçılar, bunlann kızlan, kanlan... Palabıyık Rum beyzadeleh, tombul kokanalar, çapkın kokoniça- lar..." Enis Batur "Kültür Çoğulluğu"nöa Naîmâ Tarihi'ni okuduğunu söylüyor. Yapay aydın böyle bir çabayı zaman kaybı saymıştır. Enis Batur benim yapay ay- dın dediğime 'düzmece aydın' diyor. Peki, adı düz- mece aydın olsun. Naîmâ XVI. asır sonu, XVII. asır ortası tarihlerine rastlayan olaylan anlatıyordu "kan sızan sayfalar"\r\- da. Ya yirminci yüzyıldaki Hitier, Mussolini, Stalin sayfaları? Bu yazıya son söz: Editör Enis Batur'un seçip ya- yımladığı, anıdan mektuba, araştırmaya, bir dizi ki- tapla eski kültürümüze katkısı elbette şükran duyu- lacak çabadır. Altın Koza'ya hazırlık ADANA (AA) - 9. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivaü kapsammda. yöresel kültürü geliştırmek ve korumak amacıyla düzenlenecek "Çukurova'lı Âşıklar Gecesi" ve "Adana'h Sanatçılar Şenliği"ne katılacak sanatçılan belirliyecek komiteler oluşturuldu. Festival basın merkezinden yapılan açıklamaya göre, "Çukurova'lı Âşıklar Gecesi "ne katılacak sanatçılan tespit edecek olan komıte; Ç.Ü Öğretün Görevlisi Mustafa Kömürcü, Adana II Kültür Müdürü Mehmet Göl ve Adana Büyükşehır Belediyesi Sosyal ve Kültürel Hizmetler Müdürü Ahmet Evsen'den oluştu. "Adana'h Sanatçılar Şenliği"ne katılacak sanatçılan ise Ç.Ü Konservatuvar Müdürü Yalçın Yüreğır, Ç.O -• öğretim görevlilen Can Çoker. Şükrü Bınbaş ve Mustafa Kömürcü ile Çukurova Senfoni Orkestrası sanatçısı Zafer Tometa'dan oluşan komite belirleyecek. Belediyeden "Kitap Takası" kampanyası ANKARA(AA)- Sincan Belediyesi, dar gelirli vatandaşlann bütçesine katkı sağlamak amacıyla "Kıtap İakası" kampanyası başlattı. Eğitim ve kültür müdürlüğü bünyesinde başlatılan kampanya ile öğrenciler bir önceki yılın kitaplannı getirerek bu yıl okuyacaklan kitaplan alabilecekler. Okul kütüphanelerinde gerçekleştırilen kitap takasının amacının, öğrencılerin okul masraflannı biraz olsun azaltmak olduğu belirtıldi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear