Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23AĞUSTOS1995 ÇARŞAMBA
- 14 KULTUR
Uluslararası KütüphaneDernekleri ve Kuruluşhm Federasyonu (IFLA) 61. GenelKongresisürüyor
Költfir Bakanı İsmail C eııı. açıiı-> konuşmasındakütüphaneciliğin hem çokyasjı hem de çokgenç bir meslekülduğunu vurguladı. (Fotoğraflar: KAAN SAGANAK)
^DüşünceıiDi pasaportu olmayacak'
PUYGU DURGUN
Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve
Kuruluşlan Federasyonu (IFLA) 61. Ge-
nel Kongresi, Atatürk Kültür Merke-
zi'nde vapılan resmi açılışla başladı.
Açılışa, Kültür Bakanı İsmail Cem. Is-
tanbul Büyükşehir Belediyesı Başkanı
R.Tayyip Erdoğan, IFLA "95 Organizas-
yon Komitesi Başkanı Altınay Senıikli,
IFLA Başkanı Robert Wedgeworth.
UNESCO Temsılcıleri L. Voogt, Aziz
Abid, UNESCO Yürütme Kurulu Türkı-
ye Temsilcisi Talat Halman. konuşmacı
olarak katıldı. Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve Başbakan Tansu ÇiBer, gön-
derdıklen mesajlarla kongre açılışını kut-
ladılar.
Kültür Bakanı İsmail Cem, açılışta yap-
tığı konuşmada, kitabın yazar ve okur ara-
sında büyülü bir îlışkı yarattı|ını söyle-
yerek, bu ilişkiyi kurmakta kütüphanele-
nn ve kütüphanecılcı ın ör.emli bir rol ny-
nadığını belirtti.
Cem. "Kütüphane.insanlığınortakdü-
şünce birikimidir. bu birikimin korundu-
ğu. düzenlendiği, geniş kitleiere ve gelecek
kuşaklara aktanldığı mekândır. Bir bakı-
• IFLA'nın düşünceyi ifade etme ve bilgilenme özgürlüğü konusunda son derece
duyarlı olduğunu belirten Robert Wedgeworth, "Geleceğin bilgi toplumunda fikirlerin
pasaporta ihtiyacı olmayacak. Düşünceler bir toplumdan ötekine rahatça geçecek" dedi.
ma. kütüphane,insanoğhınun ürettiği bil-
ginin mekânıdır. kütüphaneci. bu bilginin
en kola> biçimde topluma aktanlmasuu,
bilgiye en rahat biçimde ulaşılmasını dü-
zenleyen kişidir. Bu özelliklcriyle, kütüp-
hane ve kütüphaneci, hepimize ait olan bir
büyük mirası yaşatan, bu mirasın büyü-
yerek sonraki kuşaklara devrini sağlayan
temel mekân ve meslektir'" dedı.
Cem. dünyanın her koşesınden tstan-
bul' a gelmış katılımcılara yönelik konuv
tnasında "Biz, Sümerlerin bilgi birikimi-
ni nasıl inceleyebilmekteysek, bundan 5
bin yıl sonra da insanlar, dünya kütüpha-
necilerinüı 1995 yüında İstaııbuPda top-
landığını, 'Bilgi ÇagYnı üretmenin so-
rumluluğunu ve heyecanını paylaştığını
ögrcnebil"w* ** deHi
Istanbul Büyükşehir Belediyesı Başka-
nı R Tayyip Erdoğan ıse kütüphanelen,
"geçmişi geleceğebağlayan en önemli kül-
tür kurumu"olarak değerlendirdi "Bele-
diyelerin en önemli görevlerinden birinin
kütüphane kurmak \e halkın kütüphane-
lerden faydalanmasını sağlanıak" oldu-
ğunu belirten Erdoğan, bilgi toplumunun
yaratılmasmda kütüphanelerin önemli bir
rol oynadığına dikkat çektı.
IFLA Başkanı Wedgeworth ise konuş-
masında bir ülkenin sahip olduğu fikır
zengjnlıklennin geleceğe aktanlması ge-
rektığine değindi. IFLA'nın düşünceyi
ifade etme ve bilgilenme özgürlüğü ko-
nusunda son derece duyarlı olduğunu be-
lirten Wedgeworth. "Geleceğin bilgi top-
lumunda fikirlerin pasaporta ihtiyacı ol-
mayacak. Düşünceler bir toplumdan öte-
kine rahatça geçecek" dedi.
Organizasyon Komitesi Başkanı A!tı-
nay Serniklı, Doğu ve Batı arasında bir
köprü olan tstanbul'da gerçekleştirilen
kongrenın, bu ikı kültürün kaynaşmasm-
da önemli bir adım olduğunu söy ledi.
Genel kongre açılışında yer alan son
konuşmacı Talat Halman ise geleceğın
bilgi toplumunun yaratıimasmda teknolo-
jinin bir amaç değil, araç olduğuna dik-
kat çekti. Halman. "Kütüphaneciler, en-
formasyon çağını tüm insanlığa hizmet
venme ideali iie küresd gelişme için en doğ-
ru strateji ile, hayaUeri ve gerçekleri oluş-
turan değerler ile donatıp güçkndinnek
görevini üsdenmişlerdir" dedı.
Kongrede dün, Bilim Kütüphanelen,
Kütüphane Tanhı, Sanat Kütüphanelen,
Parlamento Kütüphaneleri, Bilgi Dünya-
sında Kadınlar, Nadir Kitaplar ve El Yaz-
malan ve Mılli Kütüphaneler konulu bil-
dınler sunuldu. Onak teması, "tsiam Sa-
natı Koleksiyonlan" olan "Sanat Kütüp-
haneleri"başlıklı toplantıya, katılımcılar
yoğun bir ilgi gösterdiler. Toplantıda su-
nulan "Bosna-Hersek Kütüphaneleri:
Yok Olan Kültür Mirası". günün en ilgi
çekici bildırilen arasındaydı. Harvard
Unıversıtesi'nden Andras J. Rieldma-
yer'in sunduğu bıldiride. son üç yılda
Bosna-Hersek'te kültür merkezleri ve kü-
tüphanelerin yanı sıra kütüphane arşivle-
ri ve müzelerin de yok edildiği belirtildi.
Rieldmayer, tüm dünya kütüphanecileri-
nı Bosna'da yaşanan kültürel soykinma
karşı çıkmaya ve Bosna kütüphanelerine
maddi yardıma çağırdı. New York Bro-
oklyn Müzesi'nden Deirdre E. Lawren-
ce'ın "Brooldyn Müzesi'nde İslam Sana-
tı Koleksivonu" konulu bildırisı ise
ABDdekı İslam sanatına olan ilgivi ko-
nu alıyordu. Istanbul Üniversıtesfden
Nurhan Atasoy'un "Türkiye'de Sanat
Kütüphaneleri" başlıklıbildirisi.özellik-
le Istanbul da yer alan sanat kütüphanele-
rinin tarihsel gelışım sürecini konu alma-
sı açısmdan ilgi topladı. Atasoy, Osman-
Iı kütüphanelerinın son derece gelişmiş
arşiv ve dokümantasyon merkezleri oldu-
ğuna dikkat çektı Bıldinde bir slayt gös-
terisi de sunuldu
IFLA Genel Kongresi kapsamında,
AKM 'de "Rus Kütüphaneleri" konulu bir
sergi açıldı. Sergı. Rusya'nın kütüphane
teknolojısınde ulaştığı son aşamalan ko-
nu alıyor. 1994'te Prag, 1995'te ise Leip-
zıg'de ızlenıme sunulan sergi. Rusya Fe-
derasyonu Kültür Bakanlığı ve Rusya
Milli Kütüphanesi'nin katkılanyla ger-
çekleştiriliyor.
Manas Destanı'nın
1000. yılı kutlanıyor
Kültür Servisi- Kırgızis-
tan. Manas Destanı'nın
1000. yıldönümünü kutlu-
yor. Türklerin önemli des-
tanlarından olan Manas
Destanı, UNESCO'nun hi-
mayesinde kutlanıyor.
Türkiye de kutlamalara.
Dışişleri Bakanhğı'nın or-
ganizasyonu ve Turizm Ba-
kanhğı'nın desteğiyle katılı-
yor. Kutlama nedeniyle.
Bişkek ve Talas şehirlerine
tanıtım ve turistik amaçlı
turlar ve Türkiye"den başla-
yıp Kazakistan'da sona ere-
cek "Süper At Maratonu"
düzenlenecek. Aynca sergi-
ler ve çeşitli yanşmalar da
kutlama programında yer
alıyor.
Kırgız kültürünün ve tari-
hinin odak noktasını oluştu-
ran Manas Destanı, Çin'in
güneybatı sınırlanndayaşa-
yan, atlı göçebe Manas'ın
savaşarak Kırgızlan birleş-
tirmesıni ve yeni bir ulusal
bilinç yaratmasını anlatıyor.
Bu yıl bir "Manas Festi-
\
r
ali"düzenleneceğini söyle-
yen Kırgızistan Cumhurbaş-
kanı Askar Akayev, "Zor
durumda kaldığımızda,
kahraman atalanmız bize
güç verir" dıyor. Akayev*e
göre "Destandaanlatılanlar
bugün için degeçeriL Birçok
ulus hâlâ bağunsızlığına ka-
vuşmayı umuyor." Akayev,
Manas'ın. birlik, uyum ve
güçlü devlet değerlerinin
yeni Kırgızistan'ın da te-
mellerini oluşturduğunu
söylüyor.
25-31 ağustos tarihleri
arasında düzenlenecek olan
festival daha önce Sovyr
et
yöneticileri tarafından ay-
nmcılık yapıldığı gerekçe-
siyle engellenmişti. Fakat
Manas Destanı, baskılara
rağmen varlığını sürdürü-
yor. KuşakJar boyu dilden
dile aktanlan destan, ancak
1920 yılında yazıya aktanl-
mış. Destan, 530 bin dize-
den oluşuyor ve bu. Home-
ros'un Odyssesy'inın 20 ka-
tı uzunlukta olduğu anlamı-
na geliyor.
Birçok insan için Manas
bir hikâyeden daha çok şey
ifade ediyor. Kimine göre
bir felsefe, kimisıne göre ise
gerçek bir tarihsel metin.
Destan'ın dinsel yönüne
dikkati çekenler de var.
Manas hakkındaki tartış-
malar ise sürüyor. Tarihçı
Terobek Otarbayev. Mana-
sın gerçek bir karakter oldo-
ğunu ve MS 23 yılında 52
yaşmda öldüğünü söylerken
diğeruzmanlardestanın 15.
yüzyılda Taciklerden kay-
naklandığını söylüyor Kır-
gızıstan'ın ünlü yazan Cen-
giz Aytmatov. Manas'ın ta-
rihsel biranlatı olarak kabul
edilmesi gerektığini söylü-
yor. "l'zmanlar.destanın ta-
rihsel olaylan sanatsal bir bi-
çimde anlattığını söylüyor.
Ama destanda bunun yanın-
da felsefi vedi/tsel bilgiler de
bulabilirsiniz."
Festıvalin açılış törenı
için başkent Bişkek'te bir
Manas Köyü inşa edilıyor.
Orta Asya devletleri. Pa-
kistan ve Azerbaycan lider-
lerı kutlama törenlerinden
iki gün önce Talas'ta bir ara-
ya gelecekler Talas. Kırgı-
zistan'ın batısında. destana
göre Manas'ın mezannın
bulunduğu yer. Kenttekı.
Manas'a ait olduğuna ina-
nılan 14. yüzyıldan kalma
birmezarrestoreedildı. Me-
zann çevresındekı alanda
düzenlenecek geleneksel
Kırgız oyunlanna tüm Kır-
gızistan Uan katılımcılar ve
ızleyıcilerin gelmesi bekle-
niyor.
Kırgızistan'ın bütçesini
aşan 5 milyon dolarlık res-
torasyon çalışmalannın
masraflan UNESCO ve ba-
zı yabancı firmalar tarafın-
dan karşılandı. Bişkek'in
yakınlannda, destanın ruh-
sal yönünü gösteren "Ma-
nas Ruhsal MerkezT işa-
damlan tarafından yapıldı.
Merkez. dört büyük dini
temsil eden bir pıramitten
oluşuyor.
Hiroşima felaketinin 50. yıldönümü nedeniyle Kenzaburo Oe ile Günter Grass mektuplaştı
ToiTiıılarınıa Andersen
ıımsallanm öneriyorum
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Günter Grass.
Hiroşima ve Nagasakı felaketinden
sonra geçen 50 yıl süresınce nükle-
er tehlıkenin azalmadan varlığını
sürdürdügünü belirterek dünyanın
bugünkü durumunu anlatıyor: "Jn-
sani nedenlerle yapılan çağnlar. po-
Btik \e ekonomik saldırganhğa kar-
şıetkili olamıyor. Fransa, hugün bön-
lüğün ve büyük saldırganhğın n'pik
örneğidir. Başkan, Atlas Okyanu-
su'nu bir dizi atom patlamalan için
sahne yapmakta karartı; belki böy-
lelikle kendine bir kimlik edinmek,
belki de ordunun w atom endüstri-
sinin yaptığı baskıya boyıın eğdiği
için. Akıl almıyor: EUi yıl önce, insa-
nın değerini yok sayan dev bir dene-
me >t elü yil sonra, dogu-ban çaöş-
masının biriminden birkaç yıl geç-
mişken, karşüıklı atom tehdidL. A\-
rupa'nuı aydmlanmasına bu denli
çok katkıda bulunmuş olan bir ülke-
nin tavn,yüreğimi acıtıyor. Montaıg-
ne. Diderotve Zola, bu duruma ne
derlerdi diye düşünmeden edemi-
yorum. (...) Bu soru, aşlında ikimi-
zi de ilgilendiriyor. Örneğin, Ja-
ponya'da söylediklerinize kulak
asıyorlar mı? Tehditkârca karşıhk
verenler kadar, tartışma masasına
orurmak isteyenler de var mı? Bi-
zim burada, sağırlık egemen. Gü-
nümü/de atom enerjisine karşı
kitleler sokaklara dökülmüyorlar.
Ellili yıllan anımsıvorum. Ben ve
binlercemiz, paskalya zamanı so-
kakları doldurmuş. atom bomba-
sını kınamıştık. Klimizde, 'Atom
enerjisinın banşçıl amaçlarla kulla-
nılması' istegini belirten bandroller
\ardı. Ne safmışız ama... Ne de koiay
kandırümışız_."Günter Grass. atom
enerjısinin savaşçıl amaçlarla kulla-
nılması tehlikesini. şimdiki yetışkın
neslin uzun süre yeterince idrak ede-
mediğini ve bu nedenle de gelecek
nesle çok ağır bir mirasın bırakıl-
makta olduğunu belirtiyor. Aynca.
ABD'nın ikı kenti yok etmesinin
gerçek bir savaş suçuoldugunun bu-
Gunter Grass
irisi dünyaca ünlü
toplumcu bir Alman
yazar, öteki evrensel
edebiyat anlayışıyla
ulusçuluğa karşı çıkan,
Nobel Edebiyat Odülü
sahibi Japon yazar.
İkisinin de buluştuğu
ortak nokta, nükleer
tehlikeye karşı
kitlelerin duyarlıhk
göstermediği. Isveç'in
Dagens Nyheter
gazetesinin aracılığıyla
daha önce de
mektuplaşan iki
düşünürün son
mektuplanndan
böiümler veriyoruz.
gün bile kabul edilmemiş olmasım
kmıyor "Galipler nadiren suçlanmn
bilincinde olurlar" diye yazan Gün-
ter Grass. mektubunu şöyle sürdürü-
yor: "Bunun ardından atom bomba-
sı potansiyeli hızla gelişti. Terör den-
gesi denilen şey ortadan kalktıktan
sonra, atom silahlannın bir bölümü-
nün denetimi yok olmuşa benziyor.
Aynca, klasik 'atom silahı ülkele-
n dışında hangi ülkelerin atom bom-
basına sahip olduğu büinmiyor. Nal-
nızca Hindistan'la Pakistan mı? Ybk-
sa yakında canı çeken gidip bomba-
vı satın aiabilecek mi? 1986'dan beri
Israilli atom teknisyeni Mordechaı
Vanunu, Kudüs'teki tecrit hücresin-
de 18 yıllık cezasını çekmekte. Suçu.
jsrail'deki nükleer silahlanmayı bir
İngiüz gazetesine anlatmış olması. O
zaman adı büyük başlıklarla geçti,
ama şimdi aruk unutubnuşgibi. Yal-
mzca bir avuç insan, aralannda İn-
giliz yazar Harold Pınterde olmak
üzere, onun özgürlüğüne kavuşması
için uğraş veriyor.*'
Günter Grass. Kenzaburo Oe'ye
yazdığı mektubu şöyle bitiriyor:
"Torunlanma H. C. Andersen'in
masallanm. özellikle İmparatorun
(ıiv sılcrı' ni yenidenokumalannı sa-
lık veriyorum. Çünkü dünyanın bir-
çok köşesinde imparatoıiar anadan
doğma çıplak oiduklan halde, göz
kamaşüncı giysiler kuşanmış oiduk-
lan inancıyla dolaşıyorlar." Kenza-
buro Oe. Alman yazann mektubuna,
konuyu derhal Fransa'ya getirerek
yanıt veriyor: "Fransız kültürüne
olan güvenim nedeniyle üzüntüm.
çokfazlalaştı. Soğuk savaşın bitimin-
den sonra egemen güçlerin, nükleer
silahsız bir dünya için güçleri birteş-
tirdiğine inanacak denli saf değüun.
Ne var ki Avnıpa'daki bir devlet ola-
rak Fransa'nın bu yönde bir adım
atarak kendi büyüldüğünü göstere-
ceğini sanıyordum. Eğer insanlık,
atom bombasının ahldığı günden
sonra var olmayı sürdürebilmişsc bu-
nun teknedeni,\ar olmaktaki karar-
lılığıdır. Bu sözleri ilk kez bir Fransız
yazar yazdı: Benim birçok anımda
yer alan, Sartre." Oe. Fransa Devlet
Başkam'nın bu karan almasını. 'gü-
v'enlik nedeniyle' açıkladığını anım-
Yayıncılar Birlîği'nden IFLA Kongresi'ne tepki
J tılAnt,
/ l kongrenin
J~L Türk
düzenleyicilerini,
yayıncı ve kitaba
saygıya davet ederek,
"Eğer yayınevi
olmazsa, kitap
olmazsa, kütüphane
ve kütüphaneci de
olmaz" dedi.
Kültür Servisi- Türkiye
Yayıncılar Birliği Başkanı Atıl
Ant, Türkiye Yayıncılar Bırliği
ve yayınevlennın. Uluslararası
Kütüphane Dernekleri ve
Kuruluşlan Federasyonu'nun
(IFLA) Istanbul'da yapılan 61.
Kongresi'ne çağnlı olmamasını
kınadı. Ant, "Yıllardır büyük
unkânsızlıklara rağmen
mesleklerini fedakârca sürdüren
kütüphaneci arkadaşlanmıza
büyük saygı duyuyoruz. Ancak
bu toplantıyı düzenleyen Türk
kütüphanecileri, kütüphanenin
yayıncıya ve yazara ve
dolay ısıyla kitaba ihtiyaç
duymadan kurulabileceğini ve
sürdürebileceğini bu toplann
vasıtasıyla dünya
kütüphanelerine ögretme
imkânına da kavuştular. Bunu
anlatmanın en kolay yolu olarak
da yayınevlerini ve Türkiye
Yayıncılar Birliği'ni bu
kongreden uzak tutmay ı
buJduIar** dedi.
Ant, son birkaç yıldır Türkiye
kütüphanelerine doğru dürüst
kitap girmediğini öne sürerek,
okuru kütüphaneye getırmek.
kütüphanedeki az sayıdakı
kitabı okurla birleştırebilmek
için hiçbirçaba
gösterilmediğini belirtti.
Kütüphaneciliğin yayıncılık
sektörünün bir parçası olduğunu
hatırlatan Ant, "Eğer yayınevi
olmazsa, kitap olmazsa,
kütüphane ve kütüphaneci de
olmaz. Ama Türkiye, okullar
olmazsa Milli Eğitimi ne güzel
yönetirim diyen Milli Eğitim
bakanları görmüş bir ülkedir.
Niye yayıncı ve kitap olmazsa
ben ne güzel kütüphanecilik
yapanm diyen kütüphaneciler
olmasın?"dedi.
Atıl Ant. kongrenin Türk
düzenleyicilerini, yayıncı ve
kitaba saygıya davet ettığini
sozlenne ekledi.
Kenzaburo Oe.
satıyor ve Fransa'nın bu anlayışıyla
Çin'ın yanında yer almasının. 'Tru-
man'ın Hiroşima ve Nagasaki'yi
bonıbalama karanna'büyük saygı
gösteren Clinton'un ABD'sini ve
Yeltsin'in Rusya'sını da aynı tavra
çekmesınden kaygılandığını yazıyor.
Kenzaburo Oe. Japon hükümetinin.
atom bombası kurbanlannın çağnla-
nna yeıerince kulak asmadığını. na-
diren de olsa Çin'i ve Fransa'yı pro-
testoettıği zamanlardabılepek inan-
dıncı olmadığını belirtiyor. Japon
yazar. kendisinın ulusçu çevrelerce
vatan haini olarak tanımlandığını
anımsattıktan sonra, nükleer silah-
lann geleceğıni tartışmanın, Japon
halkının ulusal geçmişini unutmak
anlamına gelmediğini, ancak konu-
nun yalnızca Japon ulusunu ilgilen-
dirmediğinı anlatmakta güçlük çek-
tiğini açıklıyor. Kenzaburo Oe, Gün-
ter Grass'a yazdığı yanıt mektubu-
nu şöyle sonuçlandınyor:
" BöyleHkle, sevgili Günter Grass,
sizüı teşvik edici mektubunuzdaki,
'emre ıtaat etmeme, askeri sırları
açıklama onurluluğu' ile Ander-
sen'in masalındaki çocuğun cesare-
ti'yle ilgili yazdıklanmzı destekliyo-
nım. Doğaİ bilimlerin giderek çeşit-
lilik kazandığı ve büyük bir hızla ge-
UştiğL arahksız olarak yeni buluşla-
nn yapıldığı günümüzde kazanılan
her kanş tuprağın insanlık için iyi mi,
kötü mü olduğunu anlamakta güç-
lük çekiyoruz. Yahuzca askeri sıriar
konusunda değiL büyük şirkederde-
ki. bürokrasideki gizlilikleri -eğer in-
sanhk için tehlike oluşfumyorsa- ka-
muoyuna açıklayacak denli yiirekU
olmak zonındayız. Bi/ ya/arlar. bu
tür sesleri duyabilmeli ve geniş çev-
rderin dikkatini çekebilmeliyiz. Böy-
leliklc imparatorun çıplaklığını hay-
kıran çocuğun erdemini, günlük ya-
şama getirmiş oluruz."
NEW YORK^TAN
İLHAN MİMAROĞLU
Miki Fare Tekeli
Büyük haber: Miki Fare televizyon aldı. Demek
oluyor kı Walt Disney, ABC televizyon şebekesini sa-
tın aldı. ABC bundan önce de satın alınmış olduğun-
dan Capital Cities/ABC adını taşıyordu. ilginç ad Ca-
pital Cities. Başkent kentler, başpara kentler, anamal
kentler... Sizcehangisi imparatorluk kavramını daha
iyi canlandınyorsa onu seçin.
ABC'de çalışanlar tedirgin. Ya işten atılırlarsa?
Kendilerıne büyük ölçüde temizliğe gidilmeyeceği
güvencesi verilmişse de büyükten daha küçük ölçü-
nün ne olduğunu bilemiyoriar. Aralannda Vakvak Kar-
deş gibi giyinmek zorunda bırakılmaktan korkanlar
da var.
Işinin elinden alınacağını ve ancak yeni şirketin ku-
rulunda üye olarak çalıştınlacağını bilen ABC Baş-
kanı iyimser davranıyor. Çocuk programlannın geliş-
tirileceğini söylüyor. Hem de VValt Disney'in temiz
adıyla dünya çapında bir büyük başanya erişilece-
ğini öngörüyor. Unutmayı uygun gördüğü, Ameri-
ka'nın kara liste yıllannda VValt Disney'in onu bunu
gammazlamış olduğudur. Şu da var ki bu tür bilgiler
artık bir adı lekelemeye yaramıyor. Öyleyse kime ne?
Ertesı gün ortanca haber: Buzdolabı da televizyon
aldı. Bu kez satın alınan CBS televizyon şebekesi,
satın alan da VVestinghouse. Buz kesıldiler CBS'te
çalışanlar. Büyük ölçüde işten atılmayacaklan güven-
cesi bile verilmedi kendilerıne.
Boş yere "tekelleşme" denmiyor bir şirketin öbü-
rünü ele geçirmesine. Her bir tekelleşmede öbür e)
kesilıyor. "Dikey biçimlenme" de deniyor tekelleşme-
lere. Tekelleşmelerin son amacı yeryuvartağını saran
bir imparatorluk kurmak olduğuna göre "yusyuvar-
lak biçimlenme" dense daha iyi olur. Artık Miki Fa-
re'den "medya devi" diye söz ediliyor. Geçenlerde
Lincoln Center'in meydanında, Metropolitan opera
binasıyla boydaş bir Miki Fare heykeliyle karşılaştı-
ğımda o farenin dünya çapında bir medya impara-
tortuğu kurma yolunda olduğunu anlamıştım.
Bakın şu işe ki bizim medyayı çoktan kapattım.
"Bizim medya" dediğim evdeki televizyon. Düğme-
sini çevirmek yetmiyor muydu kapatmaya? Yetmi-
yor, çünkü 75 kanalın hepsini alabilmek için kablo-
ya abone olup yılda 300 dolar gibi bir para ödemek
gerek. 75 kanalın hiçbırınde bakacak hiçbir şey ol-
madığı için kabloyu kapattırdım. Şimdı ancak anten-
le (ve bedavadan) üç dört kanalı alabiliyorum. Med-
ya devi Miki Fare böylesine beni elinden kaçırmış ol-
du. Pek de değil belki. Arada bir açıyorum televiz-
yonu, bakacak bir şey var mı diye. Yok. Gene bir aç-
tığımda çocuk programlanndan bin geçiyordu. Göz-
lerinden ahmaklık akan bir yaratık çıktı karşıma. Bir
kedi! Çocuğa sevimli göstermek için kediyi bile ah-
mağa çevirmışlerdi.
Bugünlerde gazetelerin başyazılarında, köşe ya-
zılannda sık sık Miki Fare kaygısıyla karşılaşıyorum.
"Disney Kapanı" bunlardan birinin başlığı. "Kükre-
yen Fare" bir başkasınınki. Övgüyle karışık olanlan
da var. "Çocukfuğumda Miki Fare benim dünyam-
dı" diye başlıyor biri. Benim çocukluğumun dünya-
sı Miki Fare değildi. Birçok şey vardı o dünyada. Si-
nema da vardı. Sinemaya gittiğimde gelecek prog-
ramdan parçalar, dünya haberleri, bir de Miki gös-
terildikten sonra film başlardı. Miki'lerle ilgım konu-
şan hayvanlarla değil, "canlı resim"dedıklerıni nasıl
yaptıklanylaydı. Biz çocuklar o günlerde büyüklerin
gördükleri filmleri görürdük. Bugün yanıhp da sine-
maya gittiğimde gelecek programlardan parçalann
ardından başlayan film, gelecek programlardan par-
çalara benziyor. Hem de, "canlı resim" fılmi olsun ya
da olmasın bunlar, çoğu konuşan hayvan filmleri.
Dünya haberleri gösterilmiyor artık filmden önce. Mi-
ki de yok. Başka yerlerde şimdi Miki Fare. Medya im-
paratoru olma yolunda. Büyüklerin gördüğü filmle-
re gelince, büyükler gitgide küçülüyorlar.
Çocukluğumda "medya"sözcüğünü duymamış-
tık. Bayram yerlerine de, bugün Dısneyland'a ve ben-
zeri eğlence yerlerine dendığı gibi, "theme park"
denmezdi. Televizyonda ahmak suratlı mordinozor-
la kucaklaşıp "Ben seni seviyorum, sen de beni se-
viyorsun" diye birlikte şarkı söyleyen çocuklar da
yoktu. Çünkü televizyon yoktu. Olmadığı için, adıy-
la sanıyla tavukoğlu Jim Henson'un "Susam Soka-
ğ;"ndaki sersem kuklaları da yoktu. Televizyon de-
nen nesneyi çocukluk y/llarımdan çeyrek yüzyıla ya-
kın bir süreden sonra Amerika'ya ilk geldiğimde gör-
düm. Bireksikliğin beni nelerden koruduğunu anla-
maya başladım.
Sözü açılmış olduğuna göre gelelim gene "Forrest
Gump"a. O filmin sonunda Forrest Gump'ın kendi
gibi ahmak olmayan küçük oğlu, televizyonun başı-
na geçip konuşan hayvanlı bir çocuk programına
bakar, sonra da otobüse bınip okuluna gider. Bunu
korku verici bir bitış sayıyorum ve günün birinde ya-
pılırsa Forrest Gump No.2'yi şöyle düşünüyorum:
Televizyondaki çocuk programlanna baka baka, hem
de okuluna gide gide, akıllı çocuk babasından daha
büyük bir ahmak olur çıkar. Büyüdüğünde önce, ba-
basının Vietnam'a gıtmesi gibi, o da Amerika'nın as-
ker gönderdiği yerlerden birine savaşa gider. Diye-
lim ki Amerikan uşağı bir dıktatörü korumak için Af-
rika ülkelerinden birine. Bosna'ya değil. Döndüğün-
de yolu açılır. Zengin olmaya başlar. Kazandığı pa-
ralarta VValt Disney'i, ABC'yi, CBS'İ, dünyada ne ka-
dar televizyon istasyonu, film şirketi, gazete, dergi
ve kitap yayımcısı varsa hepsini satın alıp bir med-
ya imparatorluğu kurar ve babası gibi parasının bir
kısmını kiliseye bağışlar.
O filmin ikincisini bu türlü yapacaklarını pek san-i
mıyorum. ı
'Yazarlar Dünyası' çıktı
Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikasf nın yeni
yayın organı 'Yazarlar Dünyası' çıktı. Başyazıyı Ataol
Behramoğlu'nun yazdığı dergide aynca, yine Ataol
Behramoğlu imzalı, Cumhurbaşkanı'na yazılmış bir
mektup yer alıyor. Dergi üç bölümden oluşuyor: İlk
bölümde, kültür ve sanat etkinliklerinin çizelgesi
veriliyor. tkinci bölümde. ölüm yıldönümlerinde A.
Kadir, Ümit Kaftancıoğlu ve Orhan Kemal'i anan,
doğum yıldönümlerinde de Melih Cevdet Aııday ve
Mehmed Kemal'i işleyen yazılar yer alıyor. Üçüncü
bölümde ise mesleki sorunlara ve dış ilişkilere yer
veriliyor.
Aziz Nesin'i anlama günü
ALtAĞA (AA) - Aliağa Belediyesı Kent Pariamentosu
Kültür ve Gençlik Komisyonu tarafından 'Aziz Nesin'i
Anlama Günü' düzenlendi. Atatürk Kültür
Merkezi'ndeki toplantı öncesinde. Aziz Nesin'in
gazetelerde çıkan haberlerinden derlenen bir sergi
açıldı ve Nesin'in Aliağa zıyaretı sırasında çekilen
video görüntüleri davetlılere gösterildi. Toplantıda bir
konuşma yapan Sosyalist Birlik Partisi Genel Başkanı
Prof. Dr. Sadun Aren, Aziz Nesin'in girişimci ve
özgürlükçü olduğunu. sosyalist partilerin kurulmasında
büyük rolü olduğunu ifade etti. Aziz Nesin'in oğlu
Ahmet Nesin ise toplantıda kısa bir konuşma yaptı.
Ahmet Nesin, babasının 12 Eylül sonrasında Sosyalist
Birlik Parrisi'ni kurdurduğunu. ancak üye olmadığmı
hatırlattı.