23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURfYET 12 AĞUSTOS 1995 CUMARTESİ HABERLER Emecan, Maltepe'yi bırakmadı • İstanbul Haber Servisi- Zeytinburnu Belediyesi, Maltepe Mahallesi'ni, Bayrampaşa Belediyesi'ne kaptırmaktan son anda kurtardı. Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu, Maltepe Mahallesi'ni Bayrampaşa Belediyesi'ne bağlayan, Danıştay 8. Daire'nin karannı bozdu. Zeytinburnu Belediye Başkanı Adil Emecan, "Maltepe'nın, hem de ibret verici bazı yöntemlerle Zeytinburnu'ndan kopanlması mümkün değildır. Hukuk da buna izin vermemiştir" dedi. mHyartık dava • ANKARA (ANKA)- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 'Güneydoğu, Teşhisler ve Tespitler' raporu, gûnler süren suçlama ve tartışmalardan sonra 2 milyar lıralık tazrrunat davasına neden oldu. Raporu hazırlayan Prof. Doğu Ergil, kişılık hakJanna saldında bulunduğu ve hakaret ettiği gerekçesiyle gazeteci-yazar Emin Çölaşan aleyhine 2 milyar liralık tazminat davası açtı. Tutuklu yakınları YDH'de eylemde • tZMtR(Cumhuriyet EgeBûrosu)-PKK davasından yargılanan tutuklu yakınlan. Güneydoğu'daki baskılan ve cezaevlerindeki yaşam koşullannı protesto amacıyla açık grevini, dün YDH lzmir il binasında sürdürdü. YDH lzmir İl Başkanı Prof. Dr. Canan Balkır, eylemcilerin misafir olduğunu belirterek "Kimse zor kullanarak partimize girmedi" dedi. TOPye operasyon • İSTANBUL(AA)- tstanbul'da gercekleştirilen operasyonda, 4'ü Gaziosmanpaşa'da çevik kuvvet otobüsüne bomba atılması eylemini gerçekleştiren yasadışı sol bir örgüt üyesi biri kadın 5 kişi yakalandı. Sanıklarla birlikte 3 adet el bombası, 2 adet tabanca ve çok miktarda örgûtsel doküman daele geçirildi. Atakule satriıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP'li Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek, Vakıfbank ve EmekJi Sandığı tarafindan 30 yıl sonra belediyeye devredilmek ûzere yap- işlet-devTet yöntemiyle yapılan ve 1989 yılında açılan Atakule ve yan tesislerini, 900 milyar lira muammen bedelle satışa çıkardı. Kısa... Kısa... • Sahrayı Cedit İnönfi Caddesi'nde bulunan Apollon Sinemasrnda çıkan vangın. Kadıkö> ve Erenköy itfaiye ekiplerinin çahşmalanyla söndürüldü. Yangında, içeride çalışan iki kişi, çevredekilerin yardmuyla dışan çıkarnldı. • Silivrikapı'da önceki akşam bölücü terör örgütüne ait olduğu ileri sürülen bir hücreevinde meydana gelen bomba patlamasıyla ilgili olarak, Hilmi Yılmaz adlı kişinin arandığı bildirildi. • Eyüpte 3 katiı ahşap bir binada henûz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıkü. Yangında can kayb> obnazken bina tamamen yandı. • RP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, EGO otobüsü ücretlerine yûzde 100 oranında zam yapmaya hazırlamyor. Eylül ayından itibaren uygulanması beklenen zâmJa tam biletin 20, öğrenci biletinin de 12 bin lira olması bekleniyor. • Yasadışı "Yekbun" adlı örgüte üye olduklan, bu örgüte yardım ve yatakhk ettikleri öne sürülen 5 sanığın yargılanmasına İstanbul 2 No'Iu DGM'de başlandı. • MHP Genel Başkanı Aiparslan Türkeş'in özel otomobili, lzmir'in Menderes ilçesinde takla attı. Otomobilde bulunan Türkeş'in oğlu Ahmet Türkeş ve şoförü, kazadan yara almadan kurtuldu. Promosyoncu yöneticilerin mazereti, daha çok okura ulaşmak: Kaüteli gazete satnuyorZAFER AKNAR / AYŞE YILDIRIM Patronlar, promosyonla gazetelerinin sa- tışmı arttınp ilan gelirlerini yükseltirken, gazeteciler bu konuya nasıl yaklaşıyor? Büyük promosyonlar yapan beş gazetenin yöneticilerine bu konudaki düşüncelerini sorduk. Hürriyet ve Sabah gazetelerinin yöneti- cileri sorulanmıza yanıt vermedi. Türki- ye, Milliyet ve Akşam gazetelerinin yöne- ticilerinin görüşleri ise şöyle: Bir yılda herkese televizyon vermeyi va- at ederek tiraj patlaması yapan Akşam ga- zetesinin Genel Koordinatörü Can Aksın, promosyonun a bir çeşit pazaıiama yönte- mi" olduğunu savunuyor. "Niye promos- yon" sorusuna Aksın şu yanıtı veriyor: "Göründüğü kadanyla nasıl bir gazete yaparsanız yapın ya da hangi gazete olursa olsun eğer yanında promosyon vermediniz cıi, haberi ya da röportaj- lan cazip kılacak bir baş- ka üriin vermediniz mi ti- raj düşiiyor. Örneğin, Hürriyet son promosyon- la 850 binlere çıko. Pro- mosyona başlarken 356 bin tirajdaydı. Sabah yine bu yüksek tiraj ına başla- madan401 bin tirajdaydL Milliyet 270 binlerdeydi, şimdi tirajı 735 bin oldu. Yani vaklaştk 500 bin ya da 450 bin tiraj akü. Hür- riyet bir ara 850 bine çık- tu demek ki 500 bin tiraj ajmış. Sabah 400-450 bin civannda tiraj aldı. Yani, ne kadar iyi gazete yapınr- sa yapılsın. kaliteli bir ga- zete yapılırsa yapılsın sat- mıyor." Âksın, bir anlamda pro- mosyonu "okunın istedi- ğini" vurguluyor. Akşam gazetesıninşuanda 1 mil- yon civannda olan tirajı- nı, promosyondan sonra "eğer başka bir promos- yon yapmazlarsa koruya- mayacağının ve aslında hiçbir gazetenin koruya- mayacağının" da alnnı çi- ziyor. Eskiden promosyon so- nucu artan okur sayısının yüzde 10'unun daha son- ra gazetenin okuru olarak kaldığını anımsatan Ak- sın, şimdiyse böyle bir tahmin yapmanın zorlu- ğuna işaret edjyor "Şimdi gazeteler birbi- rine yakın gazeteler, haber • Promosyonla gazetelerinin satışının önemli ölçüde arttığını söyleyen gazetelerin yöneticileri, promosyon 'suçu'nu okura yüklüyor. Herkese televizyon kampanyasını başlatmadan önce 80 binlerde dolaşan Akşam gazetesinin promosyoncu yöneticisi Can Aksın, "Ne kadar iyi gazete yapılırsa yapılsın, kaliteli bir gazete yapılırsa yapılsın satmıyor" diyor. kaynaklan birbirine yakın. Aradaki fark, mosyon yapmak. gazetetere belirli bir süre verdikleri promosyon ürünleri Okur, Hür- belirU bir okur kitlesi getirdiği için o süre- riyet veya Sabah'ı tercih ederken 'birisinin de gazeteler kendilerini daha iyitoparlryor- lar ve okuyuculara beğendirmek için daha iyi atılım yapabiliyor ve temel işlevlerinden asla uzaklaşmıyor." Promosyonun basm açısından tehlikeli bir hale geldiği görüşüne de katılmayan Aksın, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor haberi daha iyi', 'öbürünün köşe yazan da- ha iyi' diye bakmıyor, dikkat ediyorsanız. Hediyeye gidiyor. Önun için burada ne ka- tacak diye bir şey söz konusu değiL" Promosyonun 'yararian' Aksın, gazetelerin promosyon yaparak temel işlevlerinden uzaklaştığı görüşünü de reddediyor "Tam tersine. asla uzaklaşmıyor. Pro- 'Türkiye'de 2 miryon 400 bin - 2 müyon 600 bin olan gazete okuyucusu sayısı 5 mil- yonun üzerine çıkö. Yani, 'hadi bunlar ku- pon kesiyor, okumuyor' deseniz bile yüzde CİZMEDEN YUKARI MUSAKART 20'si okusa neresinden baksanız yine 500- 600 binlik gazete okuyan bir kitlc y aratılmış olur. O açıdan bence bu tehlikeli değil." Bugün son hızıyla süren promosyon sa- vaşının kesilmeyip farklılık kazanarak de- vam edeceğini söyleyen Aksın, "promos- yonun yasaklanmasına" da karşı çıkıyor: " Bir kere savaş değil bu. Okuyucuya hem güzel gazete hem güzel ürünler veriliyor. Ni- ye yasak getirilsin? Niye yani, niye yasakçı bir zihniyete gkJclim? Biz okuyucuya hem haber hem ürün ulaşonyoruz. Niye kesi- yorsunuz ki bir okuyucunun televizyon sa- ttibi oünasınL Eğer vermezsek, yani başka- lan gibi kura, çeidliş yapdsaydı dersiniz id 'vermiyor'. Dikkat ederseniz Uk Akşam, herkese bfiyük ikramiye vermeye başladı. Üstelik kurasız. Ve verdi hepsini de. Ondan sonra diğer gazeteler geldL Ondan sonra biz en iyisini verdik. Şimdi bakın herkes yükseltiyor. Akşam, tüketki okuyucu olan okuyucunun daha kârlı ol- masını sağlıyor. Buna yasal düzenleme ne getireceksiniz kL Eğer vermezse mahkeme- ye verirter. 'Kandırdı. dolan- dırdı bizi' derler. Ama Ak- şam herkese, televizyonu da verecek. Ne taahhüt ettiyse yerine getirecektir, diğer ga- zetelerdegetirecektirvegetir- mekzorundadır." CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin: ANAP ve D YP, Refah'ın tetikçisi AHMETŞEFtK TRABZON (Cumhuriyet) - ANAP ve DYP'yi "RP'nin tetikçisi" olarak nitelendiren CHP Genel Sek- reteri Adnan Keskin, kimsenin kendilerini "DYP'nin lastiği** olarak görmeğe hakkı olmadığını, kurultaydan sonra "sosyaldemokratlann iktidara mahküm olmadık- lannın ha>kınlması" gerektiğini sdyledi. Keskin. erken seçim tartışma- lannın sağ partiler tarafindan suni olarak yaratıldığıru iddia ettı ve "Me- sut Efendi ile Noel Hanım yanş etsin diye seçim yapıunaz. Türkiye'nin so- runlannın çözümü için seçim yapıünaîıdır' 7 dedi. Partisimn Trabzon il kongresine katılan Keskin, hemen hemen tüm par- tileri eleştirdi. lktidarortaldan DYP'yi, ANAP, DSP ve RP ile kendi par- tisi içindeki bazı kesimleri eleştiren Keskin, 9-10eylüldeki büyük kong- reden birleşmenin bütün sorunlannı çözmüş olarak çıkacaklannı söyle- di. Toplumun çekim merkezi haline geleceklerini öne süren Keskin, DSP'ye ilişkin şu görüşleri savundu: "Bir kısım medya ve bazı köşe yazariarı DSP'yi pompalıyor. Oysa son yapılan yerel ara seçimlerde CHP, DYP'nin anhndan ikinci parti olarak çıkü. Paramız yok gerekçesiyie güçlü olduğu 9 > erde seçimlere giren DSP büyükbaşarısızlığa uğradL DSP şişirilmiş. bir partidir." Âdnan Keskin, CHP'deki bütünleşmenin Çankaya noterleri ile sağla- namayacağını, uzlaşmanın da bu biçimde olamayacağıni belirtti ve bü- tünleşmenin il ve ilçe kongrelerinden çıkacak sonuçla büyük kongrede son bulacağını savundu. Şeriatçı gelişmenin büyük bir ivme kazandığı- nı, bu anlamda sosyal demokratlann tarihsel sorumluluklannm arttığını vurgulayan Keskin. şöyle konuştu: "1991'de hükümet kurulurken hata yapıldı. Bu hükümetin oluşması enine boyuna irdelenmedi. Ortağı olu- naıı partinin, merkez sağdaki partinin kadrolaruun berrak olmadığı id- rak edilemedL" Keskin, kurultaydan sonra sosyal demokratlann iktidara mahkûm ol- madıklannın bütün Türkiye'ye haykınlması gerektiğini, CHP'yi kimse- nin DYP'in lastiği gibi göremeyeceğini savundu. Keskin, "fktidarda kahnak için temel ilkeleri bir tarafa atarak halkla karşı karşıya gelecek bir durum varsa orada karar vermek gerekir. Yoksa 5-10 kişinin binece- ği kırnua plakalı arabalar CHP'yi bağlamaz" diye konuştu. 5 milyar lira cezaya çarptınlmıştı Pakdemirli'den tazminata temyizANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli. Cumhurbaşkanı Süteyman Demirel'e hakaret ettiği gerekçesiyle Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce hakkında verilen 5 milyarlık tazminat karannı temyiz etti. Pakdemirli, yasal faizi ile birlikte 5 milyav 640 milyon lirayı ödemediği için icralık olmuştu. Pakdemirli, Yüce Divan'ın otoyol davasmda eski Bayındırlık Bakanlan Safa Giray ve Cengiz Altınkaya hakkında verdiği beraat karanndan sonra düzenlediği basm toplantısında Cumhurbaşkanı Demirel'e hakaret ettiği gerekçesiyle tazminat ödemeye mahkûm edilmişti. Pakdemirli'nin avnkatı Erden Ansoy, hazırladığı temyiz dilekçesini Yargıtay'a gönderilmek üzere Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdı. Dilekçede. "DeliUer toplanmadan, itirazlanmE dikkate ahnmadan, davacı tarafin delil vasfi ohnayan yazılanna dayanılarak olmayan delttierden hareketle karar verUmiştir''denildi. Temyiz dilekçesinde. genel eleştirilerin davacı Demirel'e yapılmış gibi değerlendirildiğine işaret edildi. Dilekçede aynca, verilen tazminat miktannın büyüklüğüne dikkat çekilerek şöyle denildi: "Takdir edilecek tazminat miktan, haksız eylemi özenilen bir hale getirecek oranda ve mağdur için de bir zenginleşmc aracı durumunda olmamalıdır. Edinmiş olduğumuz tüm Yargıtay kanuian bu yönde iken yerel mahkemenin gerekçeli karannda '...Manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığı ya da felaketi özendirici hale getirmesi şeklindeki klasik görüşler terk edilmiştir..." kanaati bizceanlaşılamanuştır.'' Tazminat tutannm çok yüksek olduğu belirtilen dilekçede, tazminat tutannın davacinın emekli maaşının 90 katı, Cumhurbaşkanlığı maaşının 30 katı, şahsına ait malvarlığının 4 katı ve davalının mal varhğınm yansı oranında olduğu kaydedildi. Şoray'uı enacıgünü İşadamı Rüçhan Adlı'nın cenazesi, dün Teşvikiye Camii'nde kılınan namazdan sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildL Sinema sanatçısı Türkan Şoray'Ia uzun süre birlikte yaşayan işadanu ve eski Gaiatasaray Spor Kulübü yöneticilerinden Rüçhan Adlı, uzun süredir tedavi gördüğü Florance Nightingale Hastanesi'nde çarşamba günü böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirmişti. 75 yaşında ölen Adlı'nın cenaze törenine Türkan Şoray, eski eşi Meri Adlı, oğlu Şevket Adh, torunlan Rüçhan, Gökhan ve Voikan Adh, Gaiatasaray Spor Kulübü Asbaşkam Adnan Polat, Genel Sekreter Mehmet Cansun. kulüp eski yöneticilerinden Yurdaşen Karahasan, AıNAP II Başkanı Mükerrem Taşçıoğlu, yönermen Aöf Ydmaz. Nazan Şoray, Çolpan İlhan, Müslüm Gürses, Nükhet Duru. Faruk Peker, Aydemir Akbaş ve Nejat Uygur'un da aralannda bulunduğu çok sayıdâ sanatçı kaüldL (Fotoğraf: HATlCE TUNCER) Miffiyet Milliyet Gazetesi Murah- has Üyesi ve Genel Yayın Yönetmeni Doğan Heper'in promosyona bakışı ise daha değişik. Promosyonda hare- ket noktasının daha çok oku- yucuya ulaşmak olduğunu vurgulayan Heper, şöyle de- vam ediyon "Gazeteokumayanlara ga- zete okutmak. Promosyon s»- rasmda toplam okuyucu sayv sının, daha doğrusu 'gazete alan' sayısuunartnğımuhak- kak. Aİna önemli olan pro- mosyon kesilince bunlardan hiç olmazsa bir bölümünün gazeteokuyucusu olarak kal- ması. Bu sağtanabiliyor mu? Biz aklı gazetecilikte, ha- bercilikte olanlar için pro- mosyonun bize zaran yok. Promosyon oba da olmasa da biz gazetecilik konusunda ya- pabildiğinıizm en iyisini yap- mak isteriz, Meydanı pro- mosyon ekibine bırakmak is- temeyiz. Yani biz, gazeteci olarak var ohnak isteriz. Öyleyse promosvon bizün gazeteciliğımizi öfdüremez, geriletemez. Belki de. çok sa- tan, çok aunan gazetede, da- ha çok kişiye varacak, daha çeşitli. daha ilginç haber ol- sun,daha çok kişi bizi beğen- sin, farkımızı kabul etsin gay- reti içinde oluruz. Bu düşün- ce hâkim olduğu sürece pro- mosyonun gazeteciliğe bir bakuna faydası bile var, de- nilebilir. Ama genelde böyle mi oluyor,o ayn bir tarnşma konusu." Milliyet olarak son pro- mosyon savaşına iki ay da- yanarak geç girdiklerini be- lirten Heper, bu süre içinde net satışlannın devamlı 300 binin üstünde kaldığını anımsatıyor. "Bu, bizim için önemli bir beğeni ölçüsü ol- du" diyen Heper, şunlan söylüyor: "Ama bakük ki promos- yon firtuıası dinmiyor, bila- Ids güçleniyor. Ve olay \IilU- yet için haksız rekabet halini alıvor. O zaman istemeye is- temeye de olsa promosyona başladık. Bugün net satışımız 750 bin. Bfliyoruz ki promosyona iki ay geç başlamasaydık bu- gün büyük bir ihtimalle ti- rajda birinci gazeteydik. A- ma biz, tirajdan çok gazete- ciliğe, haberciliğe, etkin ve saygm olmaya, doğruluğa ve dürüstlüğe önem verdik, ve- riyoruz, Ve keşkediyonız,promos- yon olmasa da biz gazeteler şu yukanda saydığım vasıf- laria, habercUigunizle, gaze- teeiliğimizle yanşsak." SÜRECEK KARS1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Davacı Adnan Kurt vek. Av. Cevdet Uçungan tara- findan davalı Pakizer Kurt aleyhine mahkememize açılan boşanma davasmda venlen ara karan uyannca; Yukanda açık kimliği yazılı bulunan davalı Paki- zer Kurtadına çıkanlan da- va dilekçesınin teblığı için tüm araştırmalara rağmen adres tespıt edilemediğin- den dava dilekçesınin da- valıya ılanen tebliğine, ka- rar venlmiştir Adı geçe- nin, dava dilekçesınin ilan tanhınden itibaren duruş- manın atılı olduğu 23.8.1995 günü saat 10.00'a kadar mahkeme- mizde hazır bulunması, ce1 - vaplannı duruşma gününe kadar bildirmesi, aksı tak- dırde yargılamaya yok- luğunda devam olu- nacağına karar verileceği hususu ilanen tebliğ ol- unur. Basın: 26267 CUMARTESİ YAZ1LARI ATAOL BEHRAMOĞLU Saraybosna'da Ölmek... Bosnalı bir Sırp ailenin çocuğu olan Ivo Andriç (1892-1975), 1945'teyayımlandığı "Drina Köprüsü" adlı romanında, Boşnak kasabası Visegrad'ın XVI- XX. yüzyılar arasındaki yaşarnını anlatır. Yüzyıllar sü- recinde köprünün uğradığı değişimler, insan ilişkile- rindeki değişimlerin simgesidir. Kitabın sayfalannda tarih sanki canlanmıştır. Farklı etnik kökenlerden, farklı dinsel inançlardan insanlann birbirlerinin töre- lerine saygı içinde yaşayışlan, yaşamı asıl güzelleş- tiren şeyin bu farklılıklar olduğu, insanla toplumsal çevrenin ve doğanın eşsiz uyumu, bu tadına doyul- maz kitapta erişilmesi güç dil ve betim güzellikleriy- le sunulmuştur. İnsan ilişkilerini bozan, karşılıklı sev- gi ve saygıyı acımasız düşmanlığa dönüştüren kişi- sel ve toplumsal etkenlerin oluşup gelişmesi, trör şeyi (bu arada güzelim Drina Köprüsü'nü de) mah- vetmesi, yine usta romancının gözlem gücüyle irde- lenip betimlenmiştir. "Drina Köprüsü", ("Altın Kitap- lar"ca basılmış çok güzel bir Türkçe çevirisi vardır), yüzyılımız dünya edebiyatının başyapıtlanndandır. Bosna'daki Müslüman yaşantısı ve kültürünün ölüm- süz betimlerini bir Hıristiyan yazara borçlu olduğu- muzu Müslüman halkımız acaba biliyor mu? ••• Bir Avrupa haritasında "eski" Yugoslavya'ya ba- kıyorum... Romanın öyküsünün geçtiği Vısegrad yok bu haritada. Fakat Mostar karşımda. Bir başka ve hazin köprü öyküsünün yaşandığı, içinden Adriya- tik'edökülen Neretva Irmağı'nın geçtiği Mostar ken- ti. "Cumhuriyet Bosna Özel Eki"nöen okuyorum: "Yugoslavya'nın Mostar kentinde Neretva Irmağı üzerindeki köprü yeryüzünün en güzel ve en özgün mimari anıtlanndan biri olarak kabul ediliyor.. idi." Sonra köprünün mimar Hayreddin tarafindan 1557'de başlanıp 1567'de bitirildiği, güzelliğinden ve işlevlerinden bir şey yitirmeksizin o yörelerin çetin doğa koşullanna 426 yıl karşı koyabildiği anlatılıyor. Aynı sayfada Mostar'dan ve ünlü köprüsünden bir fotoğraf ve şöyle bir ait yazı: "9 Kasım 1993 günü sabah saat sekizde Sırp topçusu Mostar'ı bomba- Iamaya başladı. Toplann namlulan gelişigüzel değil Mostar Köprüsü'ne yönelmişti. Birkaç dakika için- de bir tarih, bir anıt ve bir şiiryıkıldı. Şimdi yerinde eğreti yapılmış bir asma köprü var. Mostar, köprü- sünü yitirdi. Insanlıksa bir tarih hazinesini. Sırp mil- liyetçileri ise alınlanna bir kara leke daha sürdüler." ••• Mostar, Tuzla, Zenica, Srebrenica, Bihaç, Krayi- na... "Eski" Yugoslavya'nın "Bosna-Hersek" fede- rasyonundan yer ve bölge adlan... Bazılarının nasıl yazılıp nasıl okunacağı konusunda bile basınımızda ve medyamızda görüş birliği olmayan bu adlan, ya- kın zamanlara kadar kaçımız biliyorduk? Ve Bosna- Hersek'te yaşanmakta olan trajedinin nedenleri, kö- kenleri konusunda ne ölçüde sağlıklı bilgilere sahi- biz? ••• Nüfusu (1989 seçimlerine göre) yaklaşık 4.5 mil- yon olan Bosna-Hersek'te bu nüfusun yüzde 37'si Sırplardan, yüzde 21 'i Hırvatlardan, yüzde 4O'ı yine Slav kökenli Müslüman Bosna-Hersek'lilerden olu- şuyor... (1991 sayımlanndaoranlarbiraz farklı: Müs- lüman Bosna-Hersekliler yüzde 43.5, Sırplar yüzde 31.3, Hırvatlar yüzde 17.3 görünüyor). Bu sayımla- ra ne ölçüde güvenılebileceği ayn konu. Fakat tab- lo açık olarak görülebiliyor: Bosna-Hersek'te Müs- lüman ahali sayıca en kalabalık topluluk, fakat top- lam nüfusun yansından daha az... Savaşın bilinen nedenleri, Bosna-Hersek sınırian içindeki Sırpların ayn bir cumhuriyet kuracaklannı i- lan etmeleri (aslında Büyük Sırbistan hayaline hiz- met ediyor olmalan), Bosna-Hersek'in ise (başlan- gıçta Müslüman Boşnaklar ve Hırvatlann işbirliğiy- le) bağımsızlık ilan etmesidir. Sırbistan'ın ve Bosna- Hersekli Sırplann saldırılanyla başlayan bu "iç sa- vaş"\n çağımızm nasıl bir yüz karası olaraksürüp git- tiğini ise bilmeyen yok. ••• İnsanlann bilgiyle donatılarak değil duygusal sö- mürüyle yönlendirildiği ülkemizde, "Cumhuriyet Bosna Eki"n\n yayımlanışı, konuyu kavramak iste- yenler için özet, fakat temel bir kaynak oluşturmuş- tur. Boşnaklann XV. yüzyılın ikinci yarısından ve XVI. yüzyılda (çok da eski olmayan bir geçmişte) Müslü- man dinine geçişleriyle başlayan ve bugünkü trajik iç savaşa (Bosnalı Müslümanlann topluca imha edi- meleri savaşına) uzanan tarihsel süreçleri daha ay- nntılı öğrenmek, gerçekliği şovence kışkırtmalann ve fanatik yaklaşımların ötesinde kavramak içinse, yine aynı ekte tanıtımı yapılan kitaplara başvurmak gerekiyor... • • • Saraybosnalı şair arkadaşımız, Türkiye'nin ve Türk edebiyatının da dostu izzet Sarayliç'in Bosna'da evinden çıkarken bir Sırp kurşunuyla vurulup öJdü- rüldüğüne dair haberler gelmişti. İki yıl önceki bu ha- ber o günden bu güne ne doğrulandı ne de yalan- landı. Bana Istanbul'da Boşnakça ithaflı kitabında- ki ("Variık Yayınevi", 1990) ünlü bir şıirinde şöyle di- yordu: "Bu cuma Paris'te ölmüş olsaydım/ yoklu- ğumu bildiren teli kim çekecekti/ Oysa en azından üç gün gerekirdi polisel birzamanlaryaşamış oldu- ğumu ispat için/ Bu salı Beriin'de ölmüş olsaydım/ Bir Yugoslavya yazan birden ölüvermiş Beriin'de/ di- ye bir haberyayılırdı ortalığaJ ama ben, laf olsun di- ye değil, mecburum/memleketimde ölmeye..." ••• Avrupa'nın ortasında, bizim tarihimizle, uygarlığı- mızla da ilgili bir kültür, bir uygarlık yok edilmekte. Avrupa mozaiğinin çok özgün, benzersiz bir parça- sı can çekişiyor. Türk aydınlan olarak çoktan bir şey- ler yapabilmeliydik. Bu nedenle Bosna'ya (ve olanak- lıysa Saraybosna'ya) gitme girişimini, gecikmiş bir girişim de olsa, önemsiyor, içinde yer alacak olmak- tan mutluluk duyuyorum. Fakat şovenizme ve fana- tizme karşı çıkarken hiçbir şeye çözüm olmayacak bir başka şovenizme ve fanatizme kapılma teh- likesıne de dikkat çekerek... DOGUM Arkadaşımız NECDET BALCI*mn kızlan Zeynep ve Nimet'e bir kardeş daha geldi. Necdet Balcı ve eşini kutlar, minik MERVE'ye de yaşam boyu sağlık ve mutluluklar dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞAMARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear