25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 AĞUSTOS 1995 PERSEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, promosyonun, uyuşturucu gibi bağımlılık yarattığını bildirdi 'Promosyon kaybedecek'ZAFER AKN'AR AYŞE YILDIRIM • Okuyucuyu "uyuşturucuya" alıştınr gibi ' yapılan promosyon kampanyalarının topluma ve basın dünyasına ciddi zararlar vereceğini belirten basın kuruluşlan yetkilileri, bu savaşa "bir an önce son verilerek insana yatınm yapılmasını ve gazetelerin gerçek işlevlerini yerine , getirmesini" istediler. . • Ekşi. promosyonu bir çeşit uyuşturucu olarak nitelerken "Belirli bir dozdan sonra artık bünye onunla yetinmemeye başlar, daha fazlasını ister. Bunun sonu yok. Okuyucu artık daha pahahyı, daha lüksünü veren yayın organını alacak ve bir süre önceki gazetesini bırakacak demektir" dedi. Basın kuruluşlan. dozu her geçen gün artan promosyonun temel nedenlerinden binsinın büyük sermayelenn basın dün- yasına gırmesi \e tekelleşme olduğu ko- nusunda bırleşıyorlar. Okuyucuyu "uyuş- turucuya" alıştınrgıbı yapılan promos- yon kampanyalarının topluma ve basın dünyasına cıddı zararlar vereceğini belir- ten basın kuruluşlan yetkılilen. bu sava- şa "bir an önce son verilerek insana ya- tırım yapılmasını \e gazetelerin gerçek işlevlerini yerine getirmesini" istediler. Daha önce •'promosyon sa\aşları"nı durdurabilmek ıçin üç kez gınşımde bu- lunan Basın Konseyi Başkanı Oktay Ek- şi, "Niye promosyon" sorusuna şu yanı- tı verıyor: "Bunu. akılla izah etmek mümkün değildir. Bu ancak çılgınca bir varışın Mali Müsavir Yucer Seckin, gazeteleri haksız kazanc sağlamakla suçladı Gazetelere suç duyurusu YAHYA KOÇOĞLU Gazete tırajlannt patlatan son 'promosyon yarışının* ga- zetelere 'haksız kazanç' sağladığı ılen sürülerek Cumhurı- yet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunuidu. Muhasebeci- malı müşa\ ir Yficer Seçkin, Bakırköy Cumhurıyet Başsavcı- lığı"na yaptığı başvuruda. gazetelerin kupon vererek eşya da- ğıtmasımn "haksız kazanç'oluşturduğunu ileri sûrerek 'ge- rekli kovuşturmanın vapılmasım" istedi. Eşya dağıtan gazetelerîe ilgıli başvurusunun nedenlerını Cumhurivet'e anlatan Yücer Seçkin, gazetelenn eşya dağıt- masında 'gizli bir hile' bulunduğunu savundu. Bir vatanda- şın gazete alarak gereksınım duyduğu eşyaya sahıp olmaya ça- baladığını. ancak bir süre sonra bir başka gazetenjn aynı eş- yanın daha iyısıni verdığıni \e vatandaşı 'Bu gazeteyi de al- malıyım' ıkılemıne soktuğunu dıle getıren Seçkin, "Burada bana göre gizli bir hile var. Gazeteler, vatandaşın biraz da cahilliğini kullanıyor ve satışını arttınyor" görüşünü savun- du. Başvurusunueşyadagıtmakampanyalarınm 'hukuki ola- rak incelenmesi' amacıyla yaptığını kaydeden Seçkin şöyle dedı: "Yetkili makamlar bunu incelesinler. Bir suç bulabile- ceklerini düşünihorum. Bunda vatandaşı kandırma ama- cı var. Ben bir vatandaş olarak başvurumu vaptim. Hiç- bir hukuki araştırma yapmadım. Bir a\ukata. hukukçu- ya sormadım. Burada bir suç olduğuna inandığım için di- lekçemi yazdım ve savcılığa gönderdim. Bu olay. hukuki bir araştırmadan geçirilsin. Adli makamlar incelesin bu- rada gerçekten suç var mı yok mu ona göre karar versin." Promosyonla ılgilı olarak 'bir şeyler* yapılması gerektığını dıle getıren Yücer Seçkin, kıtap verilerek yapılan promos- yonu 'kültür hizmeti' olarak değerlendırdığinı ve karşı ol- madığmı belirtirken kıtapla başlayan promosyonun bu aşa- maya getınlmesmın yanlışhgına dıkkat çektı. durdurulamamış olması ile açıklana- bilir. Bence bu olayın kısa vadede alda- tıcı kazanımları söz konusu olsa bile uzun \adede buna bu şekilde girenle- rin,yani promosyonu önplana ahpasıl ürünü ikinci dereceye düşüren anlayı- şın çok büy ük bir zararla bu defteri ka- patacağına inanıyorum. Tarafı kim olursa olsun. benim temel inancım bu- dur. Çiinkü iki kere ikinin dört ettigi- ni öğrenmek için >eya 120 km süratle viraja girilmeyeceğini, girilirse eger. kazaya sebebiyet \erileceğini bir kere görebiimek için o akıi almaz şey leri tek- rarlamaya bence gerek yoktur." Promosyonla basının temel ışle\lerıne tahsis edebıleceklerı kaynakları onun dı- şında bir kaynağa tahsis ederek çok büy ük bir yanlış \ apıldığını vurgulayan Ekşi. bu savaşın sonunun ne olabıleceği konusun- da ıse şunlan söylüyor: "Bazı anlayışa göre bir gazete efer bundan zarar ediyorsa veya bir yayın organı diyelim bundan zarar ediyorsa onu bir başka el de\ ralır. o gazete veya o yayın organı yaşamını sürdürür. Böy- le bir bakış açısı anlam ifade edebilir. ama- bir gazetenin el değiştirmesi, bir yayın organının sırf finansman kay- naklarının tükenmesi nedeniyle aslın- da basının meslek ilkeleriyle ilgisiz. kendi çıkarlarını her şeyin önünde tu- tan ellere geçmesi gibi bir tehlike top- lumun tamamına \e basın dünyasına ciddi şekilde zarar verir. O nedenle bir gazetenin \eya yayın organının pro- mosyon kavgaları arasında kapanma- dan el degiştirmesini hiçbir şey olma- yan, hiçbir zarar getirmeyen bir du- rummuş gibi değerlendirmek doğru değildir. Başka bir anlay ış var: Promos- yon, suni tiraj artışına yol açtığı için reklam gelirlerini. en azından o dönem- de tirajını arttırmış yayın yönünden arttırır diye düşünülür. Mümkündür. doğrudur. ama promosyon aslında uyuşturucu bağımlılığı gibi bir olay dır. Bu nedenle belirli bir dozdan sonra ar- tık bünye onunla yetinmemeye başlar. daha fazlasını ister. Nitekim Türki- ye'deki promosyon kavgası giderek promosyona dahil edilen ürünlerin da- ha yüksek fiyatlı olmasını zorunlu bir hale getirdi. O kadar ki ürünün kendi bedelinden birkaç misli fazla bedetle alınabilecek mallar. gazetenin \eya der- ginin belirli sayıdaki kuponlanyİaoku- yucuya \eriliyor. Bu. okuyucunun tat- minsizliğinin tırmanmakta olduğunu gösteren çok açık bir örnektir. Bunun sonu yok. Bu, okuyucu artık daha pa- halıyı veren yayın organını alacak ve bir öncekini bırakacak demektir. O da sadece zararla kapanacak bir macera- ya girmiş olmak anlamına gelir." Promosyonla tekelleşme arasında cıd- dı bir bağ olduğunu y ıneleyen Ekşi, bu ko- nudaki düşüncelenni ıse şöyle anlatıyor. "Promosyon nedeniyle kullanılan kay naklar, yayın organlarının el değiş- tirmesi gibi bir tehlikeyi de beraberin- de getirir. Bu sonuç olarak çok büyük bir sermayenin devreye girmesini ve bir kuruluşu devralmasını gerektirebilir. Bu, dünyada da çok görülmüş bir hu- sus. bizde de görülebilecek bir husus. O nedenle büyük sermaye elbette kendi çıkarını ön plana alan bir anlayışın ürünü olduğu için tekelleşmeyi hızlan- dıracak bir politika izler. Bu da onun tabiatının gereğidir. O nedenle promos- yonla tekelleşme arasında ilk bakışta görünmeyen, ama aslında çok ciddi bir şekilde, çok sıkı bir şekilde var olan bir bağ vardır. Bağ söz konusudur." Basın Konseyi olarak bu savaşı durdur- mak ıçın daha önce üç defa teşebbüste bulunduklarını. ancak olumlu bir sonuç alamadıklannı anımsatan Ekşi. "Daha doğrusu olumlu bir sonuç alamayaca- ğımızı görünce teşebbüsümüzü belirli bir noktada dondurmak zorunda kal- dık" dedı. Konsey olarak. promosyonla- nn mümkıinse tamamen durdurulması ge- rektığını savunduklarını anlatan Ekşi. bu konudakı düşüncelenni ıse şöyle açıklı- yor: "Ay rıca değeri açısından da sınırlan- dırıimalı. Buyasaylayapılabilirdüşün- cesindeyiz biz. Yasayla yapılabilecek düzenleme sırasında da bizim bakış açımıza göre tarafiara. daha doğrusu medya dünyasına belirli bir tarih veri- lir. Şu tarihe kadar promosyon, kim ne yapacaksa yapsın, ama bu tarihten iti- baren yeni kurallar de\reye girecektir denebilir. Ve o tarihten itibaren de ar- tık yeni kurallara göre uygulama baş- layabilir. İleriye yönelik bir tarih koy- manın şöyle bir yararı \ar: Taraflar kendi pazar payları açısından kırası- ya, kıy asıya bir ka\ gaya girecekierse bu onlara becerileri neyse onu gösterme- leri için bir şans sağlamış olur. Denir ki, tamam pazar bu. okuyucu da bu, siz de madem bu şekilde bir şeyi, yaklaşımı kendi çıkarlarınız açısından gerekli gö- rüyorsunuz ve bunu bırakmak istemi- yorsunuz. size son bir fırsat veriliyor denir. ama ondan sonra yeni kurallar- la artık mesele gazetecilik yaparak. ga- zeteciliğin \erebileceği hizmeti ön pla- na alarak pazarı bölüşmeye gelir. Bizim anlayışımız bu olduğu için bu önerile- ri, ilgili saydığımız taraflara götürdük. ama maalesef bu dakikaya kadar, bu saniyeye kadar olumlu bir sonuç ala- madık. YARIN: TCC ve TCS'nİn görüşleri ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Türkiye t>u yıl Edetoiyat^ Sanat^ Toplum ve Insan Bilimleri alanında üç değerli eser EDEBİYAT ÇAÖDAŞ TtTRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ SHÇ/Cİ KURUL Pruf. Dr. Zeyncp KORKMAZ (Bajkan) Ttirk H>il Kurumu Bılim vc YUrütme Kurulu Üyesı Prof. Dr. Bilge ERCİLASUN Haccttepe Üniversitesi Edebiyat Fakultesi XUıic Oıli vc Edebiyatl BOlUmU Yeni TUrk Hdebiyau ögretim Üyesı I»ror. Dr. Oaman ERSOY Ankara Oniversıtesı Dil ve Tarih Cografya Faktlltesı Ögretim Üyesı SANAT UYOULAMALl GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI •MtNYATUR" SEÇICİ KURUL Prof. Kerim SİLİVRİLİ (Bafkan) Mimar Sinan Üniversitesı Geleneksel TUrk Sanalları BölümU Eski Başkanı Ömer Faruk ATABEK TUrk Sanatlan Uzmanı- Minyatlir Sanatçısı Atanur MFRIÇ Doku2 Eylül tjnıversitesı Güzel Sanatlar Faktlltesi Tezhip Ajıa Sanat Oalı Ögretim Üyesı GülbUn MESARA (Raportör) Tezhıp-Minyatlir Sanatçısı Doç. GUIsttn PARLAR Gazi Ünîversitesi Nleslekî Yaygın Eğitım FakUltesı Resim BölUmU Başkanı Teoman SAYIIS TUrkiye tş Bankası A..Ş. Yönetim Kurulu Uyesi Prof. Dr. Zeren TATSİINDI TJludağ Ünîversitesi Fen-Edebıyat Fakultesi Arkeolojî ve Sanat Tarihi Bölüm Başkanı İş Bankası, Türkiye'nin edebiyat, sanat ve bilim alanında değerli eserler kazanması için yıllar önce bir gelenek başlattı. Bu gelenek, edebiyatçılanmızın, sanatçılarımızın ve bilim adamlarımızın özgün yapıtlarının değerlendirilmesi, ödüllendirilmesi ve desteklenmesini amaçlıyor. Türkiye İş Bankası'nın desteği bu yıl da devam ediyor... ödUller Her dal için; 2SO milyon lira, İş Bankası BUyUk &dillU Simgesi v« Onur Belgesi'nden oluşuyor. JVAS/JL KATILACAKSIN1Z? • Büyük Ödill için önerilecek eserler en geç 17 Kasım 1995 Cuma, saat 17:OO'ye kadar Türkiye tş Bankası. Genel Müdürlük. Halkla llişkiler Müdürlüğü. Atatürk Bulvarı 191. O6684 Kavaktıdere. Ankara adresine ıtlaşmış olmalıdır. • Kisisel basvuruların yanı sıra. ödül konusu olan dallarla ilgili kurum, kurulus, yaytnevleri ile uzmantar ve eleştirmenler de eser önerehilirler. • Büyük ödül Yönetmeliği'ni ve her dal için katılım kosullarını içeren broşürümüzü aynı adresten edinebilirsiniz. TÜRKİYE İŞ BANKASI <">ı>rı;95 TOPLUM VE tNSAN BİLİrVILERİ ARKEOLOJİ İNCELEMELERİ SEÇİCİ KURUL. Pı-or. Dr. Nlmıl 6ZGÜÇ fBafkan) TUrk Tarih Kurumu Üye»i Altan AKAT T.C. KUltUr Bakanlıgı MU»aviri Ord. Prof. Dr. Ekrem AKURGAL Arkeolog-Yazar-öûretim Üycnl Ord. Prof. Dr. Sedat ALP Pı-of. Dr. Oktay A8LANAPA Prof. Dr. Cofkun ÖZGÜNF.L (Raportür) Arkeolog-Ankara Ünivernitesl Dil ve Tarih Coftrafya Fakulteai Klaaik Arkeolojî Oftrcıim Üyc.i Prof. Dr. Oktay YENAL TUrkiye tf Banknmı A.Ş. YOnetlm Kurulu Üye»l Siyaset Yasağı ve Prof. Bozer 18 temmuzda yayımlanan bir yazıma, Hacette- pe Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yüksel Bo- zer'den beklemediğim kadar sert bir tepki geldi. Verdıği yanıt, yaptığı eleştirılere (eğer yanıt ve eleş- tiri denilebilirse) benim de verecek bazı yanıtlarım vardı elbette. Yazıişlerindeki arkadaşlar, saçlarını başlannı yo- lacaklar, ama hem aldığım mektubu ve hem de gönderdiğim mektubu, sız okurlanmla paylaşmak istiyorum. Sayın Toktamış Ateş, Cumhuriyet Gazetesi'nin 18.7.1995 günlü nüs- hasındaki köşenizde "Siyaset Yasağı..." başlıklı ya- zınızı ibret ve üzüntü ile okudum. Size o Üniversi- tenin Rektörü ve sorumlusu olarak cevap verip ver- memekte, buna deyıp Öeymeyeceği hususunda bir süre kararsız kaldım. Bu yazının adı geçen ga- zetede yayınlanmasını ve okuyucuların takdirını beklemek güzel bir davranış olurdu. Ancak, bunu özellikle istemedim; o nedenle doğrudan size ya- zıyorum. Çünkü önceki deneyimlerimden Cumhu- riyet Gazetesi'nin tarafsızlık ilkesıne ve cevap hak- kına saygılı davranmadığını biliyorum. Bazı konulardataraflı olduğunuzu iyı bildiğimden konunun özünde bir tartışmaya gırmeden (çünkü tartışılacak o kadar çok ıfadelennız var kı sahıfeler doldurur) bazı noktalara dokunup konuyu kapata- cağım: 1- Daha yazınızın başında "Hacettepe Üniversı- tesi'nden bir grup öğretım üyesı," dıye söze baş- lamakla hem Senatomuza karşı saygısızlığınızı be- lirtmişsinız, hem de bir yazara ve hele bir profesö- reyakışmayan ifade oyunları ile üniversitemdeki bu düşüncelerın çok küçük bir gruba aıt olduğu zeha- bını kamuoyunda uyandırmak istemişsınız. Bizim basına verdiğımiz bu metın bir "Senato Bildirisi"d\r. 2- Aydın bir kimse olduğunuz halde araştırma- ya, yani Senato Bıldirisıni dikkatle okumaya ya önem vermemişsıniz veya okuduğunuz metnin in- celiğine dikkat etmemişsınız. Nıtekım yazınızın so- nunda bunu: "Herhalde bir bildikleri vardır. Ama benim aklım ermiyor" diye ıtiraf etmişsıniz. 3- Siyasi, ekonomik, ıdari vb. konularda açık otu- ruma katılmak, makale veya kitap yazmak, fıkir be- yan etmek, konferans vermek yolu ile özgürce gö- rüş bildirmek ve siyaset yapmak ayrı bir olaydır, bir siyasal partinin üyesı olarak veya ıdari kademele- rinde görev alarak o partinin görüş vefelsefesı içın- de faaliyet göstermek ay- rı bıroiaydır. Sizden bunu ayırmanızı beklerdım. Bu- günkü yasalar çerçevesi içinde öğretım üyelerınin bahsettığım hususlar üzerındeki özgürlüğünu engelleyicı herhangı bir madde yoktur. Nitekim bunun en güzel örneğı sız kendinızsiniz. Hatta o ka- dar ki, üniversiteden çok televızyonlarda ve gaze- telerde yer alıyorsunuz. Size müdahale eden mi oldu? Yoksa siz yasaları mı çiğniyorsunuz? 4- "Kaldı ki herhangi bir partiye üye olmak (bilim- sel anlamda) tarafsızlığı ortadan kaldırmadığı gi- bi" ifadeniz doğrusu çok dikkat çekicı. O halde si- yasal partılerin tüzükleri- nin, kuruluş amaçlarının. disiplınlerinin ne demek olduğunu değerlendir- mekten kaçınıyorsunuz. "Partı üyesi bir öğretim görevlisi tarafsız olabilir mi? Elbette olabilir." der- ken de yine partilenn var- lık nedenlerinı, fonksıyon- larını ya iyı bilemediğiniz veya gözden uzaklaştır- mak ıstediğiniz anlaşılı- yor. "Eğerparti içinde ta- rafsız kalacaksanız NE- DEN partiye üye oluyor- sunuz?"un cevabını da herhalde bilıyorsunuz. 5- Bir devlet memuru olarak sırtını ünıversıteye dolayısı ile devlete daya- yıp sıyası partilerde üye olmak ve ünıversıtedeki ımkanlan bazı yükselme- lerde avantaj olarak kul- lanmak bildığım kadarı ile sadece doğu bloku dün- yasında oluyordu. halen de örnekleri var. Türki- ye'de ise bugün revaçta görünen düşüncelere sa- hip bazı üniversite men- suplarının, daha partiye kayıt yaptırmadan bile bu avantajı çok iyi kullandık- lannı sık duyar olduk. Bunların da ciddi bir teh- like olduğunu nasıl ihmal ediyorsunuz? 6- Hacettepe Ünıversı- tesi'nın sayıları kırkı aşan Senatosu "akla hızmet" için bir duyuruda bulu- nurken bir kışinin konuyu anlamaması çok şaşırtıcı olmaz. Sadece çok dilıni- ze doladığınız Sayın Ih- san Doğramacı adını kullanırken yine bir yan- lışlık yaptığınızı hatırlat- mak istiyorum. Hacette- pe Üniversitesi Ihsan Doğramacı'yı Türk yük- seköğretimine armağan etmemiş, Ihsan Doğra- macı Türk yükseköğreti- mine Hacettepe ve Bil- kent Üniversitelerini ar- mağan etmıştir. Eğrisi ile, doğrusu ile bunun takdi- n şartlanmış kişilerden çok, yuce Türk Ulusuna malolmuştur. En iyi dileklerimle, Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY (Raportör) Ercıyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakultesi TUrk Dilı ve Edebıyatl BÖIUm Başkanı Dotan H1ZLAN Hümyet Cazetesi Yazan-Eleştirmen Prof. Dr. Erdogan MOROfiLU TUrkiye tş Bankası A.Ş. Yönetim lCurulu Üyesı Pror. Dr. Saim SAKAOfiLU Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakultesi TUrk Dili ve Edebiyatı BÖIUm Başkanı Prof. Dr. A. Yüksel Bozer Rektör. UArkası h . Sayfuda
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear