Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 1995 PAZAR
10 PAZAR YAZHARI
Bayramlar da
eskidi artık
TEL AVİV
NEŞE
ÖNEN
Kurban Bayrarru'na bir
aydan az bir sûre kala Yahu-
dıler, en büyük dini bayram-
lannı kutladılar bile.
Pesah, yani "hamursuz"
en kutsal dini bayram. Tari-
hin belleğinde 3700 yıl ön-
cesine gidildiğinde, atalan-
nm ilk yerleştiği Mezopo-
tamya'dan (Bugünkü Mısır)
Tevrat'ın anlaasına göre sür-
gûn edılen lsraıloğullannın
anısına bir saygı geleneğidir
Pesah. Yedi gûn süren sür-
gûn yolunda yalnızca buğ-
day ve etraftan toplanan ma-
rul gibi yapraklarla beslene-
rek açlığa ve ölüme direnir
çoluk çocuk, yaşlı, hasta
binlerce Yahudi. Daha sonra
benliklerinde derin izler bı-
rakan sefalet dolu yedi günü
ve buğdayın açhklannı din-
diren anısını hıç unutmazlar.
Yahudiler işte o gûnlerin anı-
sına her yıl Pesah kutlarlar.
Dûnyadaki bütûn Yahudi
cemaatlerinde ve tsrail'de
günler öncesinden başlar
"hamursuz" hazırlıklan.
Evler. dükkânlar. hatta fab-
rikalar bile dibınden köşesi-
ne kadar en ufak bir hamur
kınntısı kalmamacasına te-
mızlenırler. Bakkal ve mar-
ketler stoklanndaki makar-
na, ekmek gibi gıda erzakla-
nnı depolara kaldınrlar.
Milli bayrak Ue her sem-
tin ismini simgeleyen bay-
raklar, caddelerboyu uzanan
ağaçlann tepesine çaprazla-
masına asılırlar. Bizim dini
bayramlanmızda olduğu gi-
Türk
usulü tatil
LONDRA
EDtP
EMtL
ÖYMEN
bi Pesah'ta da bir gece önce-
si arifedir. Ancak bu Pe-
sah'ın ilk arifesidir. Ikinci
arife bayramın son günûn-
den önceki geceye rastlar.
Bu gecelerde sofralar bir
tepsiye sıralanan kutsal mat-
za ekmeği, şarap, yumurta
ve marul ile donatılır.
Dua tepsisi adı verilen bu
tepsinin başında "Ağada"
adındaki kutsal kıtaptan,
sürgün günlerinı yad eden
dua ve şiirler okunur. Pesah
sofrasına oturanlar akşam
yedide başlayan ve en az bir-
kaç saat süren anma töreni
bitmeden sofradaki hiçbir
yiyeceğe el dahi süremezler.
Tevekküllü bir dua gelene-
ğine bağlı hüzün yüklü huşu
havasında geçen arife gece-
sinin ertesi, bayramın birin-
ci gûnü, her yer kapalıdır ve
herkese tatildir. tkınci arife-
ye kadar ise sadece yarun
gün calışılır.
Bayramda genelde ev zi-
yaretleri yapılır, konu, kom-
şuya. Kimileri de uzun Pe-
sah tatılinifirsatbilip, toplar
bavullannı, ver elini Antal-
ya, El At ya da bir başka Ak-
deniz kenti. Gençler ise pek
umursamaz bayram gelene-
ğini, delikanlılanndaki dına-
mizme heyecan vermekten
uzak aile zıyaretlerini.
Orta yaşm üstündekı bir
Yahudi bayan şu cûmlelerle
anlatır eskı ile yeninin ya da
elle tutabileceğimiz değışı-
min acımasız çizgılerini: "O
zamanlar fabrikalarda un
yokfu. Kasabadaki değirme-
ne gider. unu kcndileri ya-
pardı insanlar. Herkesin
evindefinnınlmadıgı için Ya-
hudiler kimin fınnı varsa
onun evinde günler öncesin-
den sıraya girer, matzalannı
pişiririerdi. Biz o sıralarda
Milas'taydık. Pesah gelme-
den bir ay önce bayramlıkla-
nmızı hazuiar, sabırsıztıkla
bayramın geleceği günü bek-
lerdik. Oysa şimdiki gençler
için bayramkk giysi diye
özenle saldanan giysiler de
yok, özlemie beklenen bay-
ramlar da. Arük kör bir kur-
şunla ölen ağzı süt kokulu
yavrulan düşünüyoruz. An-
nelerinin Pesah'ı nasıl geçir-
diklerini ha>al etme>e çahşı-
yoruz ve içimi/de bayram se-
vinci falan kalmıyor tabü".
Işçi Bayramı'nı kutlama-
yan Ingiltere'de, 1 Mayıs'a
en yakın pazartesi günü ta-
tildir. Daha doğrusu, tatildi.
Bu yıl değil. Bu yıl 8 mayıs
pazartesi tatil. Çünkü. tkın-
ci Dünya Savaşı'nm 1945'de
Avrupa'da sona erişinin 50.
yıldönümüne rastlıyor o haf-
ta sonu. Türk usulü törenler-
le millet üç gün çıldıracak.
Bu nedenle hükümet, 8 ma-
yısı tatil ilan ediverdi. Işçi
Bayramı'na en yakın pazar-
tesi de güme gitti.
Hükümet 8 mayısı tatil
ilan etti, ama tam Türk stıli
etti. Kimseye haber verme-
den. 1994 yılı ortalannda,
bir sonraki yılın takvimleri,
ajandalan basılırken alınmış
bu karar. Ve kimsenin aklı-
na, bunu duyurmak gelme-
miş. tnanılır gibi değil. Ha-
ni bizde fabrika yapılır baca-
sı unutulur ya onun gibi bir
şey. Yaşamının her saniyesi
hesaplı, her adımının önünü
ardını bilen bir ülkede böy-
lehata?
Ama olmuş. Durum son-
ra anlaşıldı. 8 milyon cilti
ajandada. mayısm 8'i tatil
olarak görünmüyor diye bu
ajandalar piyasadan toplatıl-
dı. Yenileri basıldı! Işçi Bay-
ramı zaten olmayan, 1 Ma-
yıs'ı da kutlamayan acaıp bir
ülke burası.
Avrupalılar, devrimlerle
ayaklanmalarla birbirini
yerken Ingilizler dünyanın
dört bir yanında küplerini
dolduruyorlar, sömürge ko-
leksiyonu yapıyorlardı. Ka-
pitalizmın Avrupa'daki en
önemli kalesi Ingiltere'de tş-
çi Bayramı diye bir kavra-
mın olmaması tuhaf değil
mi? Üstelik, 1 Mayıs'a en
yakın pazartesiye fıt olanla-
nn, şimdi bunun ortadan
kalkmasından haberlerinin
bile olmaması tuhaf değil
mi? Buna tepki gösterme-
meleri de? Eh, ne de olsa bu-
rası işçi-işveren çalkantısı
artık dinmişbirülke. îşçi de-
diğin, artık sendikasına de-
ğil, patronla yaptığı sözleş-
meye bakıyor. 1 Mayıs'a en
yakın pazartesinin tatil ilan
edilmesi henüz 1978'de ka-
rarlaştınlmıştı. Evet sadece
17 yıl önce. O zamana kadar
1 Mayıs'a en yakın pazarte-
si diye bir kavram bile yok-
tu. Oysa 1 Mayıs, Sosyalist
Enternasyonal tarafından
1889'da uluslararası işçi gü-
nü olarak kabul edilmişti.
Ingilizlenn umuru ohnamış.
Halada değil. Arnkolmaya-
cakda.
Daha fazla yasak istiyoruz!
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
"Yasak isteriz! Daha fazla yasak!",
"tktidara özgürlük!"', *'Başbakana
yönelik eleştirilere son!",
"Cumhurbaşkanının, hükümetin ve
parlamentonun yetki süresi sonsuza
kadar uzatılsın!"
Bu sloganlarla milyonlarca insanın
mitıng alanlanna çıktığmı düşünün.
JCürsüdeki konuşmacılann, var olan
yasaklan savunan ve yenilerinin
çıkanlmasını talep eden nutuklar
attığını canlandınn gözünüzün önünde.
Alanlar, alkışlarla ve sloganlarla
inlesin: "Yaşasın yasaklar!
r
"Bir, iki,
üç yasak yetmez! Dört, beş, alü olsunL"
Televizyon kameralan ve mikrofonlar,
mitinge katılan herhangi bir yurttaşa
yöneldiğinde. verilen yanıt, sayılan bir
eün parmaklannı bile geçmeyen yasak
karşıtlannın yüzüne tokat gibi insin!
Evet, yasak istiyoruz! Yasak demek,
düzen demektir! Yasaklar olmasaydı
ne hale gelirdi dünya; bir düşünün!
Günlük hayatımız karmakanşık olmaz
mıydı? Örneğin, satıcı malına habire
zam yapmaz mıydı? Trafık birbirine
girmez mıydi? Hırsızlıklar, cinayetler,
savaşlar kat kat artmaz mıydı?
Gördünüz mü, ancak yasaklann
olduğu yerde düzenli ve güvenli bir
ortam var! Hem yok yere çıkmamış
yasaklar, ihtiyaçtan doğmuş. O halde
"yasak"sözcüğünü böyle hor
görmeyelim. Her aklımıza geldığinde
"yasaklara hayır"kampanyalan falan
düzenlemeyelim. Öyle adım başı
iktidann işlerine burnumuzu
sokmayalım. Rusya'da Çeçen,
Türkiye'de çelik harekâtlanna dil
uzatmayalım. Uluslararası Para
Fonu'na sözler veren her iki ülke
lıdenni de, enflasyon ve işsizlik gibi
aynntılarla rahatsız etmeyelim.
Oldürülen gazeteciler, kimliğı belirsiz
cinayetler gibi sorunlarla devlet
büyüklerinin başına üşüşmeyelim.
Ülke yönetimiyle ilgili kararlann,
kapalı kapılar arkasında alınmasına
kafamıza takmayalım. Elbette onlar
daha iyisini bilirler. Ekmekçi ekmeği,
yorgancı yorganı, boyacı boyayı daha
iyi yapsm. Politikayı da politikacılara
bırakahm. Hatta onlann bize daha iyi
hizmet vermelen için, hiç olmazsa
gölge etmemek için, sıradan insanlara
politikayla uğraşma yasağı getirelim;
toplumsal fedakârlıklanmızı yasaklarla
perçinleyelim. Bu da yetmez! Yeni
yasaklarla hayatımızı renklendirelim!
Her hafta sakıncalı konular ve
sözcükler, televizyonlara, dergilere ve
gazetelere bildirilsin! Bunlara
uymayan yaymlar yasaklansrn;
yasaklara saygı göstermeyen
gazeteciler kapının önüne konsun!
Topluluk içinde yapılması zararlı
konuşmalar saptansın ve yasaklansın!
Şarkılara, resimlere, şiirlere ve
romanlara dıkkat edilsin! Mizahı,
devleti yıpratmak amacıyla
kullanmaya cüret edenler
cezalandınlsm! Kılık kıyafet
denetlensin! Kamu estetiğini bozan
yürüyüş, gülüş ve konuşma biçimleri
yasaklansın! Yüksek sesli horlamalar
ve sümkürmeler, ağır ceza kapsamına
sokulsun! Cinsel konularla ilgılenme
grafikleri belirlensin; uymayanlar
tümüyle men edilsin! Devlet
bütünlüğünü incitebilecek bakışlar ve
başkalanmn hakkına tecavüz anlamına
gelebilecek derin nefes alışlar iptal
edilsin! Her ınsan için gerekli görülen
saç biçimi, kilo, özel zevkler kayda
geçirilsin! Herkesin kaç yıl yaşayacağı
yasalaria belirlensin! Bunlara
uymayanlara hadleri bildirilsin! Erken
ölenler, arkalanndan kınansın;
cenazeleri yasaklansın! Ölmekte
gecikenler ise idam cezasına
çarptınlsın!
Kraliçe'nin doğumgünü
gün Londra'da diizenlenen görkemii bir törenle kutlandı. Kraliyet mohafızlan,
Kraliçe Elizabeth'in 69'uncu doğumgününü ünlü Londra Kulesi'nde top
atışlarıyla selamladılar. Bunun buram tarih kokan törene Londra'yı ikiye bölen
Thames nehri ve kentin ünlü sisi de eşlik ediyordu.
Strasbourg Türk gençliğine göz kırpıyor
STRASBOURC
ÜMİT
ÖZTÜRK
Artık son iki yıldır "Avrupa'nın başkenti"
diye anılır oldu Fransa'nın en doğudakı kent-
lennden olan Strasbourg. Zaten öteden ben
Avrupa Konseyı'ne ev sahıplıgı yapmaktay-
dı. Ancak son birkaç yıldır, şu anda Brük-
sel'de bulunan Avrupa Parlamentosu'nun bır
eşinın de Strasbourg ya da Lüksemburg'da
yapılması konusu gündemdeydı. Strasbo-
urg'un vazgeçılmez bir ışgalci potansiyeh var.
Avrupa gençlığı... Konsey'ın şu anda, arala-
nnda ilk üyelennden olan Türkıye'nın de bu-
lunduğu 34 üyesi var.
Bu çokuluslu gençlik sığınağının adı Av-
rupa Konseyı Gençlik Merkezi (EYC)... Sa-
yılan otuz-ellı arası değışen gençler, bir haf-
ta boyunca bu merkezde bir araya gelip Av-
rupa'nın bu konulardakı sorunlannı tartışı-
yorlar. Dört kıtada üye örgûtleri olan Hollan-
da merkezlı Kalkınma ve lşbırlığı için Genç-
lik (YDC) örgütû tarafından gerçekleştinlen
"Bizinık mi, yoksa bizsiz mi?" (With or wit-
hout us?) başhklı seminer, Türkiye gençliğı
adına olumlu bir adımı da beraberüıde getır-
di. BM tarafından bır yıldır dünya gençlik
örgütlerinin katılımıyla tartışmalan süren ve
üzerinde çalışılan "2000 Yılı ve Ötesi İçin
Dünya Geuçfiği Eylem Programı" adlı strate-
jık belge, geçen yıl BM tarafından dığer ben-
zerlen arasında bunu tartışmaya yetkih tek
uluslararası sıvil gençlik örgütü olarak res-
men tanınan YDC tarafından tartışmaya açıl-
dı. YDC'nin Türkiye'deki delegasyonu tara-
fından gönderilen program değışıklıği taslak-
lanndan "açhk ve krtfak" ve "çevre" ile ilgili
olan bölümler, dığer tasanlara oranla açık bir
puanlama farkıyla YDC yönetim kurulu ve
seminer katılımcılan tarafından oylanarak ka-
bul edildi.
YDC seminerinde kabul edilen bu "Türk
malT taslaklann çevre ile ilgili olanında en
çok ilgı çeken nokta, BM metnindeki "yapı-
labüir,edilebilir_" bıçımindeki ıfadeler "ger-
çekleştiriunelidir, yapılmabdır_" olarak de-
gışünhyor.
YİNE, YENİ, YEPYENİ
"BİR RADYO DİNLEDİM, HAYATIM DEĞİŞTİ"
Adana/Kadirli 106.2 • Ankara 97.7 • Ankara/Beypazarı 98.7 • Ankara/Nallıhan 106 •
Antakya 104 • Antalya 90 • Ayvalık 101.1 • BandırmaEdremit 91.8 • Bilecik 95.5 • Bingöl 105
• Bodrum 98.7 • Bozüyük 98.7 • Bursa 90.1 • Çorlu 93.3 • Denizli 88 • Diyarbakır 93.3 •
Elazığ96 • Erzincan96 • Eskişehir 98.7 • Fethiye98.7 • Gaziantep 101.8 • Gaziantep Nizip 102.2
• Giresun 96.5 • Giresun Görele 94 • Hatay/Payas/Dörtyol 97.4 • Isparta 96 • İskenderun 104
• İstanbul 98.7 • İzmir 88.3 • Izmir/Bergama 88.8 • Kahramanmaraş 91.1 • Kastamonu 104 •
Kastamonu/İnebolu 91.3 • Kayseri 97.6 • Konya 102.4 • Kutahya 104.2 • Kütahya/Tavşanlı 94 •
Malatya 99.9 • Marmaris 91.7 • Mersin 99 • Ordn 98.7 • Ordu Fatsa 92.5 • Sakarya 103.1 •
Samsun 94.4 • Samsun/Bafra 88.6 • Uşak 92.6 • Van 99.7
KARACANRADYO TELEVIZ\ON \ Ş ıReklom Pozarlcma Hızmetten A Ş
Timotfıy Mc Veigh, FBI görcvHJerinin arasında mahkemeden çıkartihyor.
Oklalıoıııa'da ölü
sayısı 87'ye çıkb
• Clinton, ABD polisinin çalışmasını 'gurur verici' olarak nitele-
di. Önceki gün tutuklanan Timothy McVeigh'nin 'Michigan Milis-
leri' örgütünün üyesi olduğu öne sürülüyor.
OKLAHOMA CITY (AA) - ABD'de
Oklahoma eyaletinin başkenti Oklahoma
City'de dört gün önce meydana gelen pat-
larnada ölenlerin sayısınm 87'ye çıktığı
bildirildi.
ttfaiye yetkilileri, patlama nedeniyle çö-
ken binanm enkazı altında 16 ceset daha
tespıt edildiğıni belirttiler.
Böylece daha önce morga kaldınlan 65
kişi ile birlikte ölenlerin sayısı 87'ye çık-
mış oldu. Patlamadan sonra hâlâ 150 kışi-
nin kayıp olduğu, 400'den fazla kişinin de
yaralı olduğu kaydedildi.
Geçen çarşamba günü meydana gelen
patlamadan sonra FBI ajanlan, enkazda
bulduklan bir minibüs dingili parçasında
tespit ettikleri seri numarasından, bomba-
yı taşıdığına inanılan minibüsün kiralan-
dığı şirketi, şirketten de arabayı kiralayan-
lan tespıt ettiler. Şüphelilerden biri daha
sonra Oklahoma'da yakalanırken diğen
Kansas'da polıse teslim oldu.
Başkan Bfll Clinton, Amerikan polisinin
çalışmasının 'gurur verici' olduğunu belir-
terek "Ancak daha yapacak çok şey var"
dedi. Clinton, "Dışârdan gelen insanlann
bu işe kanştıgı varsayınundan hareket et-
mek zorunda değinz" dcrken, Clinton 'dan
önce açıklama yapan Adalet Bakanı Janet
Reno da "Şu aşamada, bûtün kamtlar, bu
saküruun tamamen ABD'nin iç işi olduğu-
nu gösteriyor" diye konuştu.
Adalet Bakanlığı, Oklahoma'daki katli-
amdan ötürü 27 yaşındaki Timothy McVe-
igh'i resmen suçlayarak idam cezası tale-
binde bulunurken, eli kanlı teröristin,
'Michigan Miliskri' diye adlandınlan, sı-
lahlı ve federal sisteme karşı çıkan bir gru-
bun mensubu olduğu belirtiliyor. Olayla
ilgili çok kapsamlı bir soruşturma yürütü-
lürken, bu gruplann çeşitli eyaletlerde fa-
aliyet gösterdiği ve binlerce üyelerinin bu-
lunduğu kaydediliyor.
Mc Vdgh'ten kuşkulanılmamıştı
Timothy Mc Veigh, bombalama eyle-
minden 90 dakika sonra Oklahoma
City'nin kuzeyinde süratli araç kullanmak
ve silah taşrmakla suçlanarak rutuklanmış-
h. Federal yetkililer, iki teröristin eşkalle-
rini belirleyerek güvenlik birimlerine da-
ğıtıncaya kadar, basit suçlardan tutuklu
olan Mc Veigh'ten hıçkimse kuşkulanma-
mıştı.
Bombalama eyleminin,Davidyenlertari-
katının başı David Koresh ve 70 muridinin,
Texas'taki bir çiftlık evini ateşe vererek
toplu halde intihar etmelerinden tam iki
yıl sonra gerçekleştirildiğine de dikkat çe-
kiliyor. Michigan Milisleri'nden bazılan-
nın Davidyenler tarikatmdan olduğu da
kaydediliyor.
Pekiya
çocuklar?
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
lşımiz başımızdan aşkın.
Nereye yetişeceğimizi
bilemiyoruz. Evsahibi,
esnaf, okul para ister,
çocuklannız da öyle. Bir
yandan ekmek parası
peşinde koşuyoruz; öte
yandan yapılması gereken,
para fılan düşünülmeyen
şeyler de var. Hepımiz için
geçerli bu durum. Bunlan
düşünürken kulağımda Cat
Stevens'ın -köktendınci
olmadan önceki- bir
parçası çalınıyor: Türkçesi,
"Çocuklar nerede
oynayacaklar?" Teknoloji
çağında, çocuklara
oynayacak yer
bırakılmamasını konu
edinmişti yıllar önce.
Karşımda tkbal Masih'in
fotoğrafı var. Pakistanlı, 12
yaşında. Hep 12 yaşında
kalacak.
Çünkü ülkesinde
bacaklanndan halı dokuma
tezgâhlanna zincirlenen en
az sekız milyon çocuk
kölenin durumunu dünyaya
ilettiği için Hab Mafyas
tarafından birkaç gün önce
öldürüldü. Kendisi de
"avans" karşılığı olarak bir
halı tüccanna satılrruştı.
Kacmayı basardı. Gürültü
kopartmayı da.
Ömeğin, lsveç'e gelip,
yaşıtlanna köle çocuklan
anlattı.
Neden bazı ülkelerden
gelen nitelikli halılann
karşısına Pakistan ve
Hindistan'ın nitelikli, ama
ucuz halılanmn çıktığım
açıkladı. Aynca ABD'ye
de gidip ünlü şarkıcılann
desteğini aldı. Arkasında
"Borç senediyle
köleleştirilen hata
çahşanlannm" örgütü
vardı.
Ikbal artık yok. Isveç
gazetelerinde şirin bir
fotoğraf olarak kaldı. Yine
örneğin Sabahartin Arhan
gibi halının bır sanat dalı
olduğunu, başlıbaşına bir
kültürü yansıttığını
Isveçlilere yıllardır öğreten
bir ekol varlığını
sürdürecek, ama yok
panasına Pakistan ve
Hindistan'da üretilen
halılann neden böylesine
ucuza mal olduğunu
korkanm birçoklan asla
düşünmeyecek. Teknoloji
ilerliyor.
Bılgisayar oyunlannda
daha çok düşmanı, daha
renkli yöntemlerle
öldürmeyi öğreniyor
çocuklanmız.
Güçlünün kazandığı bir
dunya onlara
tanıştırdığımız. z^ayıflık,
aptallıkla eş anlamlı.
Akıllılık, kazanmaktan
başka bir şey değil. Oysa
çocuklar, insan
sarrafidırlar. Bir bakışta,
kimin "kendilerinden
yana'' olduğunu, kimin
olmadığını görürler. Aynı
şekilde, akıl almaz bir
hızlılıkla kime
şımarabileceklerini,
kimden uzak durmalan
gerektiğini de anlarlar.
Kendi dar köşelerimizde
geniş şatolanmızı kurma
savaşı verirken onlan ne
kadar düşünüyoruz, emin
değilim. Acaba güzel bir
dünyayı onlar için mi
düşünüyoruz, yoksa
kendimiz pay almadan
olunmayacak bir dünya için
mi?
Sevgili Nâznn, çocuklann
dünyamızı bir gün için
yönetmesini istemişti.
Biraz ütopik olacak ama,
hazır mıyız buna?