22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 1995 PAZAR 10 PAZAR YAZHARI Bayramlar da eskidi artık TEL AVİV NEŞE ÖNEN Kurban Bayrarru'na bir aydan az bir sûre kala Yahu- dıler, en büyük dini bayram- lannı kutladılar bile. Pesah, yani "hamursuz" en kutsal dini bayram. Tari- hin belleğinde 3700 yıl ön- cesine gidildiğinde, atalan- nm ilk yerleştiği Mezopo- tamya'dan (Bugünkü Mısır) Tevrat'ın anlaasına göre sür- gûn edılen lsraıloğullannın anısına bir saygı geleneğidir Pesah. Yedi gûn süren sür- gûn yolunda yalnızca buğ- day ve etraftan toplanan ma- rul gibi yapraklarla beslene- rek açlığa ve ölüme direnir çoluk çocuk, yaşlı, hasta binlerce Yahudi. Daha sonra benliklerinde derin izler bı- rakan sefalet dolu yedi günü ve buğdayın açhklannı din- diren anısını hıç unutmazlar. Yahudiler işte o gûnlerin anı- sına her yıl Pesah kutlarlar. Dûnyadaki bütûn Yahudi cemaatlerinde ve tsrail'de günler öncesinden başlar "hamursuz" hazırlıklan. Evler. dükkânlar. hatta fab- rikalar bile dibınden köşesi- ne kadar en ufak bir hamur kınntısı kalmamacasına te- mızlenırler. Bakkal ve mar- ketler stoklanndaki makar- na, ekmek gibi gıda erzakla- nnı depolara kaldınrlar. Milli bayrak Ue her sem- tin ismini simgeleyen bay- raklar, caddelerboyu uzanan ağaçlann tepesine çaprazla- masına asılırlar. Bizim dini bayramlanmızda olduğu gi- Türk usulü tatil LONDRA EDtP EMtL ÖYMEN bi Pesah'ta da bir gece önce- si arifedir. Ancak bu Pe- sah'ın ilk arifesidir. Ikinci arife bayramın son günûn- den önceki geceye rastlar. Bu gecelerde sofralar bir tepsiye sıralanan kutsal mat- za ekmeği, şarap, yumurta ve marul ile donatılır. Dua tepsisi adı verilen bu tepsinin başında "Ağada" adındaki kutsal kıtaptan, sürgün günlerinı yad eden dua ve şiirler okunur. Pesah sofrasına oturanlar akşam yedide başlayan ve en az bir- kaç saat süren anma töreni bitmeden sofradaki hiçbir yiyeceğe el dahi süremezler. Tevekküllü bir dua gelene- ğine bağlı hüzün yüklü huşu havasında geçen arife gece- sinin ertesi, bayramın birin- ci gûnü, her yer kapalıdır ve herkese tatildir. tkınci arife- ye kadar ise sadece yarun gün calışılır. Bayramda genelde ev zi- yaretleri yapılır, konu, kom- şuya. Kimileri de uzun Pe- sah tatılinifirsatbilip, toplar bavullannı, ver elini Antal- ya, El At ya da bir başka Ak- deniz kenti. Gençler ise pek umursamaz bayram gelene- ğini, delikanlılanndaki dına- mizme heyecan vermekten uzak aile zıyaretlerini. Orta yaşm üstündekı bir Yahudi bayan şu cûmlelerle anlatır eskı ile yeninin ya da elle tutabileceğimiz değışı- min acımasız çizgılerini: "O zamanlar fabrikalarda un yokfu. Kasabadaki değirme- ne gider. unu kcndileri ya- pardı insanlar. Herkesin evindefinnınlmadıgı için Ya- hudiler kimin fınnı varsa onun evinde günler öncesin- den sıraya girer, matzalannı pişiririerdi. Biz o sıralarda Milas'taydık. Pesah gelme- den bir ay önce bayramlıkla- nmızı hazuiar, sabırsıztıkla bayramın geleceği günü bek- lerdik. Oysa şimdiki gençler için bayramkk giysi diye özenle saldanan giysiler de yok, özlemie beklenen bay- ramlar da. Arük kör bir kur- şunla ölen ağzı süt kokulu yavrulan düşünüyoruz. An- nelerinin Pesah'ı nasıl geçir- diklerini ha>al etme>e çahşı- yoruz ve içimi/de bayram se- vinci falan kalmıyor tabü". Işçi Bayramı'nı kutlama- yan Ingiltere'de, 1 Mayıs'a en yakın pazartesi günü ta- tildir. Daha doğrusu, tatildi. Bu yıl değil. Bu yıl 8 mayıs pazartesi tatil. Çünkü. tkın- ci Dünya Savaşı'nm 1945'de Avrupa'da sona erişinin 50. yıldönümüne rastlıyor o haf- ta sonu. Türk usulü törenler- le millet üç gün çıldıracak. Bu nedenle hükümet, 8 ma- yısı tatil ilan ediverdi. Işçi Bayramı'na en yakın pazar- tesi de güme gitti. Hükümet 8 mayısı tatil ilan etti, ama tam Türk stıli etti. Kimseye haber verme- den. 1994 yılı ortalannda, bir sonraki yılın takvimleri, ajandalan basılırken alınmış bu karar. Ve kimsenin aklı- na, bunu duyurmak gelme- miş. tnanılır gibi değil. Ha- ni bizde fabrika yapılır baca- sı unutulur ya onun gibi bir şey. Yaşamının her saniyesi hesaplı, her adımının önünü ardını bilen bir ülkede böy- lehata? Ama olmuş. Durum son- ra anlaşıldı. 8 milyon cilti ajandada. mayısm 8'i tatil olarak görünmüyor diye bu ajandalar piyasadan toplatıl- dı. Yenileri basıldı! Işçi Bay- ramı zaten olmayan, 1 Ma- yıs'ı da kutlamayan acaıp bir ülke burası. Avrupalılar, devrimlerle ayaklanmalarla birbirini yerken Ingilizler dünyanın dört bir yanında küplerini dolduruyorlar, sömürge ko- leksiyonu yapıyorlardı. Ka- pitalizmın Avrupa'daki en önemli kalesi Ingiltere'de tş- çi Bayramı diye bir kavra- mın olmaması tuhaf değil mi? Üstelik, 1 Mayıs'a en yakın pazartesiye fıt olanla- nn, şimdi bunun ortadan kalkmasından haberlerinin bile olmaması tuhaf değil mi? Buna tepki gösterme- meleri de? Eh, ne de olsa bu- rası işçi-işveren çalkantısı artık dinmişbirülke. îşçi de- diğin, artık sendikasına de- ğil, patronla yaptığı sözleş- meye bakıyor. 1 Mayıs'a en yakın pazartesinin tatil ilan edilmesi henüz 1978'de ka- rarlaştınlmıştı. Evet sadece 17 yıl önce. O zamana kadar 1 Mayıs'a en yakın pazarte- si diye bir kavram bile yok- tu. Oysa 1 Mayıs, Sosyalist Enternasyonal tarafından 1889'da uluslararası işçi gü- nü olarak kabul edilmişti. Ingilizlenn umuru ohnamış. Halada değil. Arnkolmaya- cakda. Daha fazla yasak istiyoruz! MOSKOVA HAKAN AKSAY "Yasak isteriz! Daha fazla yasak!", "tktidara özgürlük!"', *'Başbakana yönelik eleştirilere son!", "Cumhurbaşkanının, hükümetin ve parlamentonun yetki süresi sonsuza kadar uzatılsın!" Bu sloganlarla milyonlarca insanın mitıng alanlanna çıktığmı düşünün. JCürsüdeki konuşmacılann, var olan yasaklan savunan ve yenilerinin çıkanlmasını talep eden nutuklar attığını canlandınn gözünüzün önünde. Alanlar, alkışlarla ve sloganlarla inlesin: "Yaşasın yasaklar! r "Bir, iki, üç yasak yetmez! Dört, beş, alü olsunL" Televizyon kameralan ve mikrofonlar, mitinge katılan herhangi bir yurttaşa yöneldiğinde. verilen yanıt, sayılan bir eün parmaklannı bile geçmeyen yasak karşıtlannın yüzüne tokat gibi insin! Evet, yasak istiyoruz! Yasak demek, düzen demektir! Yasaklar olmasaydı ne hale gelirdi dünya; bir düşünün! Günlük hayatımız karmakanşık olmaz mıydı? Örneğin, satıcı malına habire zam yapmaz mıydı? Trafık birbirine girmez mıydi? Hırsızlıklar, cinayetler, savaşlar kat kat artmaz mıydı? Gördünüz mü, ancak yasaklann olduğu yerde düzenli ve güvenli bir ortam var! Hem yok yere çıkmamış yasaklar, ihtiyaçtan doğmuş. O halde "yasak"sözcüğünü böyle hor görmeyelim. Her aklımıza geldığinde "yasaklara hayır"kampanyalan falan düzenlemeyelim. Öyle adım başı iktidann işlerine burnumuzu sokmayalım. Rusya'da Çeçen, Türkiye'de çelik harekâtlanna dil uzatmayalım. Uluslararası Para Fonu'na sözler veren her iki ülke lıdenni de, enflasyon ve işsizlik gibi aynntılarla rahatsız etmeyelim. Oldürülen gazeteciler, kimliğı belirsiz cinayetler gibi sorunlarla devlet büyüklerinin başına üşüşmeyelim. Ülke yönetimiyle ilgili kararlann, kapalı kapılar arkasında alınmasına kafamıza takmayalım. Elbette onlar daha iyisini bilirler. Ekmekçi ekmeği, yorgancı yorganı, boyacı boyayı daha iyi yapsm. Politikayı da politikacılara bırakahm. Hatta onlann bize daha iyi hizmet vermelen için, hiç olmazsa gölge etmemek için, sıradan insanlara politikayla uğraşma yasağı getirelim; toplumsal fedakârlıklanmızı yasaklarla perçinleyelim. Bu da yetmez! Yeni yasaklarla hayatımızı renklendirelim! Her hafta sakıncalı konular ve sözcükler, televizyonlara, dergilere ve gazetelere bildirilsin! Bunlara uymayan yaymlar yasaklansrn; yasaklara saygı göstermeyen gazeteciler kapının önüne konsun! Topluluk içinde yapılması zararlı konuşmalar saptansın ve yasaklansın! Şarkılara, resimlere, şiirlere ve romanlara dıkkat edilsin! Mizahı, devleti yıpratmak amacıyla kullanmaya cüret edenler cezalandınlsm! Kılık kıyafet denetlensin! Kamu estetiğini bozan yürüyüş, gülüş ve konuşma biçimleri yasaklansın! Yüksek sesli horlamalar ve sümkürmeler, ağır ceza kapsamına sokulsun! Cinsel konularla ilgılenme grafikleri belirlensin; uymayanlar tümüyle men edilsin! Devlet bütünlüğünü incitebilecek bakışlar ve başkalanmn hakkına tecavüz anlamına gelebilecek derin nefes alışlar iptal edilsin! Her ınsan için gerekli görülen saç biçimi, kilo, özel zevkler kayda geçirilsin! Herkesin kaç yıl yaşayacağı yasalaria belirlensin! Bunlara uymayanlara hadleri bildirilsin! Erken ölenler, arkalanndan kınansın; cenazeleri yasaklansın! Ölmekte gecikenler ise idam cezasına çarptınlsın! Kraliçe'nin doğumgünü gün Londra'da diizenlenen görkemii bir törenle kutlandı. Kraliyet mohafızlan, Kraliçe Elizabeth'in 69'uncu doğumgününü ünlü Londra Kulesi'nde top atışlarıyla selamladılar. Bunun buram tarih kokan törene Londra'yı ikiye bölen Thames nehri ve kentin ünlü sisi de eşlik ediyordu. Strasbourg Türk gençliğine göz kırpıyor STRASBOURC ÜMİT ÖZTÜRK Artık son iki yıldır "Avrupa'nın başkenti" diye anılır oldu Fransa'nın en doğudakı kent- lennden olan Strasbourg. Zaten öteden ben Avrupa Konseyı'ne ev sahıplıgı yapmaktay- dı. Ancak son birkaç yıldır, şu anda Brük- sel'de bulunan Avrupa Parlamentosu'nun bır eşinın de Strasbourg ya da Lüksemburg'da yapılması konusu gündemdeydı. Strasbo- urg'un vazgeçılmez bir ışgalci potansiyeh var. Avrupa gençlığı... Konsey'ın şu anda, arala- nnda ilk üyelennden olan Türkıye'nın de bu- lunduğu 34 üyesi var. Bu çokuluslu gençlik sığınağının adı Av- rupa Konseyı Gençlik Merkezi (EYC)... Sa- yılan otuz-ellı arası değışen gençler, bir haf- ta boyunca bu merkezde bir araya gelip Av- rupa'nın bu konulardakı sorunlannı tartışı- yorlar. Dört kıtada üye örgûtleri olan Hollan- da merkezlı Kalkınma ve lşbırlığı için Genç- lik (YDC) örgütû tarafından gerçekleştinlen "Bizinık mi, yoksa bizsiz mi?" (With or wit- hout us?) başhklı seminer, Türkiye gençliğı adına olumlu bir adımı da beraberüıde getır- di. BM tarafından bır yıldır dünya gençlik örgütlerinin katılımıyla tartışmalan süren ve üzerinde çalışılan "2000 Yılı ve Ötesi İçin Dünya Geuçfiği Eylem Programı" adlı strate- jık belge, geçen yıl BM tarafından dığer ben- zerlen arasında bunu tartışmaya yetkih tek uluslararası sıvil gençlik örgütü olarak res- men tanınan YDC tarafından tartışmaya açıl- dı. YDC'nin Türkiye'deki delegasyonu tara- fından gönderilen program değışıklıği taslak- lanndan "açhk ve krtfak" ve "çevre" ile ilgili olan bölümler, dığer tasanlara oranla açık bir puanlama farkıyla YDC yönetim kurulu ve seminer katılımcılan tarafından oylanarak ka- bul edildi. YDC seminerinde kabul edilen bu "Türk malT taslaklann çevre ile ilgili olanında en çok ilgı çeken nokta, BM metnindeki "yapı- labüir,edilebilir_" bıçımindeki ıfadeler "ger- çekleştiriunelidir, yapılmabdır_" olarak de- gışünhyor. YİNE, YENİ, YEPYENİ "BİR RADYO DİNLEDİM, HAYATIM DEĞİŞTİ" Adana/Kadirli 106.2 • Ankara 97.7 • Ankara/Beypazarı 98.7 • Ankara/Nallıhan 106 • Antakya 104 • Antalya 90 • Ayvalık 101.1 • BandırmaEdremit 91.8 • Bilecik 95.5 • Bingöl 105 • Bodrum 98.7 • Bozüyük 98.7 • Bursa 90.1 • Çorlu 93.3 • Denizli 88 • Diyarbakır 93.3 • Elazığ96 • Erzincan96 • Eskişehir 98.7 • Fethiye98.7 • Gaziantep 101.8 • Gaziantep Nizip 102.2 • Giresun 96.5 • Giresun Görele 94 • Hatay/Payas/Dörtyol 97.4 • Isparta 96 • İskenderun 104 • İstanbul 98.7 • İzmir 88.3 • Izmir/Bergama 88.8 • Kahramanmaraş 91.1 • Kastamonu 104 • Kastamonu/İnebolu 91.3 • Kayseri 97.6 • Konya 102.4 • Kutahya 104.2 • Kütahya/Tavşanlı 94 • Malatya 99.9 • Marmaris 91.7 • Mersin 99 • Ordn 98.7 • Ordu Fatsa 92.5 • Sakarya 103.1 • Samsun 94.4 • Samsun/Bafra 88.6 • Uşak 92.6 • Van 99.7 KARACANRADYO TELEVIZ\ON \ Ş ıReklom Pozarlcma Hızmetten A Ş Timotfıy Mc Veigh, FBI görcvHJerinin arasında mahkemeden çıkartihyor. Oklalıoıııa'da ölü sayısı 87'ye çıkb • Clinton, ABD polisinin çalışmasını 'gurur verici' olarak nitele- di. Önceki gün tutuklanan Timothy McVeigh'nin 'Michigan Milis- leri' örgütünün üyesi olduğu öne sürülüyor. OKLAHOMA CITY (AA) - ABD'de Oklahoma eyaletinin başkenti Oklahoma City'de dört gün önce meydana gelen pat- larnada ölenlerin sayısınm 87'ye çıktığı bildirildi. ttfaiye yetkilileri, patlama nedeniyle çö- ken binanm enkazı altında 16 ceset daha tespıt edildiğıni belirttiler. Böylece daha önce morga kaldınlan 65 kişi ile birlikte ölenlerin sayısı 87'ye çık- mış oldu. Patlamadan sonra hâlâ 150 kışi- nin kayıp olduğu, 400'den fazla kişinin de yaralı olduğu kaydedildi. Geçen çarşamba günü meydana gelen patlamadan sonra FBI ajanlan, enkazda bulduklan bir minibüs dingili parçasında tespit ettikleri seri numarasından, bomba- yı taşıdığına inanılan minibüsün kiralan- dığı şirketi, şirketten de arabayı kiralayan- lan tespıt ettiler. Şüphelilerden biri daha sonra Oklahoma'da yakalanırken diğen Kansas'da polıse teslim oldu. Başkan Bfll Clinton, Amerikan polisinin çalışmasının 'gurur verici' olduğunu belir- terek "Ancak daha yapacak çok şey var" dedi. Clinton, "Dışârdan gelen insanlann bu işe kanştıgı varsayınundan hareket et- mek zorunda değinz" dcrken, Clinton 'dan önce açıklama yapan Adalet Bakanı Janet Reno da "Şu aşamada, bûtün kamtlar, bu saküruun tamamen ABD'nin iç işi olduğu- nu gösteriyor" diye konuştu. Adalet Bakanlığı, Oklahoma'daki katli- amdan ötürü 27 yaşındaki Timothy McVe- igh'i resmen suçlayarak idam cezası tale- binde bulunurken, eli kanlı teröristin, 'Michigan Miliskri' diye adlandınlan, sı- lahlı ve federal sisteme karşı çıkan bir gru- bun mensubu olduğu belirtiliyor. Olayla ilgili çok kapsamlı bir soruşturma yürütü- lürken, bu gruplann çeşitli eyaletlerde fa- aliyet gösterdiği ve binlerce üyelerinin bu- lunduğu kaydediliyor. Mc Vdgh'ten kuşkulanılmamıştı Timothy Mc Veigh, bombalama eyle- minden 90 dakika sonra Oklahoma City'nin kuzeyinde süratli araç kullanmak ve silah taşrmakla suçlanarak rutuklanmış- h. Federal yetkililer, iki teröristin eşkalle- rini belirleyerek güvenlik birimlerine da- ğıtıncaya kadar, basit suçlardan tutuklu olan Mc Veigh'ten hıçkimse kuşkulanma- mıştı. Bombalama eyleminin,Davidyenlertari- katının başı David Koresh ve 70 muridinin, Texas'taki bir çiftlık evini ateşe vererek toplu halde intihar etmelerinden tam iki yıl sonra gerçekleştirildiğine de dikkat çe- kiliyor. Michigan Milisleri'nden bazılan- nın Davidyenler tarikatmdan olduğu da kaydediliyor. Pekiya çocuklar? STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN lşımiz başımızdan aşkın. Nereye yetişeceğimizi bilemiyoruz. Evsahibi, esnaf, okul para ister, çocuklannız da öyle. Bir yandan ekmek parası peşinde koşuyoruz; öte yandan yapılması gereken, para fılan düşünülmeyen şeyler de var. Hepımiz için geçerli bu durum. Bunlan düşünürken kulağımda Cat Stevens'ın -köktendınci olmadan önceki- bir parçası çalınıyor: Türkçesi, "Çocuklar nerede oynayacaklar?" Teknoloji çağında, çocuklara oynayacak yer bırakılmamasını konu edinmişti yıllar önce. Karşımda tkbal Masih'in fotoğrafı var. Pakistanlı, 12 yaşında. Hep 12 yaşında kalacak. Çünkü ülkesinde bacaklanndan halı dokuma tezgâhlanna zincirlenen en az sekız milyon çocuk kölenin durumunu dünyaya ilettiği için Hab Mafyas tarafından birkaç gün önce öldürüldü. Kendisi de "avans" karşılığı olarak bir halı tüccanna satılrruştı. Kacmayı basardı. Gürültü kopartmayı da. Ömeğin, lsveç'e gelip, yaşıtlanna köle çocuklan anlattı. Neden bazı ülkelerden gelen nitelikli halılann karşısına Pakistan ve Hindistan'ın nitelikli, ama ucuz halılanmn çıktığım açıkladı. Aynca ABD'ye de gidip ünlü şarkıcılann desteğini aldı. Arkasında "Borç senediyle köleleştirilen hata çahşanlannm" örgütü vardı. Ikbal artık yok. Isveç gazetelerinde şirin bir fotoğraf olarak kaldı. Yine örneğin Sabahartin Arhan gibi halının bır sanat dalı olduğunu, başlıbaşına bir kültürü yansıttığını Isveçlilere yıllardır öğreten bir ekol varlığını sürdürecek, ama yok panasına Pakistan ve Hindistan'da üretilen halılann neden böylesine ucuza mal olduğunu korkanm birçoklan asla düşünmeyecek. Teknoloji ilerliyor. Bılgisayar oyunlannda daha çok düşmanı, daha renkli yöntemlerle öldürmeyi öğreniyor çocuklanmız. Güçlünün kazandığı bir dunya onlara tanıştırdığımız. z^ayıflık, aptallıkla eş anlamlı. Akıllılık, kazanmaktan başka bir şey değil. Oysa çocuklar, insan sarrafidırlar. Bir bakışta, kimin "kendilerinden yana'' olduğunu, kimin olmadığını görürler. Aynı şekilde, akıl almaz bir hızlılıkla kime şımarabileceklerini, kimden uzak durmalan gerektiğini de anlarlar. Kendi dar köşelerimizde geniş şatolanmızı kurma savaşı verirken onlan ne kadar düşünüyoruz, emin değilim. Acaba güzel bir dünyayı onlar için mi düşünüyoruz, yoksa kendimiz pay almadan olunmayacak bir dünya için mi? Sevgili Nâznn, çocuklann dünyamızı bir gün için yönetmesini istemişti. Biraz ütopik olacak ama, hazır mıyız buna?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear